Türkiye gelecekte dünyada söz sahibi bir ülke olacak ise bunun yolu “turizm”den geçiyor. Bu cümleyi oldukça iddialı bulabilirsiniz ama turizmin etki gücünü hesap ettiğinizde, bu hesaba diğer öne çıkabileceğimiz alanlardaki zayıflıklarımızı kattığınızda, ülkemiz için bu sektörün farkı ortada.
Açık konuşalım... Bizim doğalgazımız yok, petrolümüz yok, teknolojimiz yok, Ar-Ge gücümüz yok, global markamız yok.
“Peki neyimiz var?” denildiğinde, Türkiye adına öne çıkan alanlardan biri olarak karşımızda “turizm” duruyor.
Turizmde yaptığımız yatırımlarla, yetişmiş insan gücümüzle ve kalite farkıyla dünyanın önemli destinasyonlarından biri olacağımız açık. Başımızın belası “cari açık” korkusunu yenmek için turizm adeta bir panzehir.
TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy’un desteğiyle sektörün “Milliyet”le buluşmasında, “zorlu 2016”nın unutulması ve oluşan yara berenin hızla sarılması için işadamlarımızın seferber olduğunu görmek bizleri mutlu etti. Üstelik, “Bize şunu verin, bunu verin” demek yerine, “Hükümet önümüzü açsın yeter, biz bu günleri atlatırız” söylemi, pozitif bakış noktasında oldukça önemliydi. Aslında turizmcilerin (tüm vatandaşlarımızın) devletten beklentisi açık: Terör belasının
Geçen yıl Türkiye için ‘talihsiz’ bir yıl oldu. 15 Temmuz darbe girişimi, Suriye ve Irak’ta yaşananlar, Rusya krizi, art arda patlayan bombalar, gerginlikler... Yaşanan tüm bu olumsuzluklardan tüm ülke olarak etkilendik ama bir sektör var ki, gerçekten de en çok darbe alan onlar oldu. Turizmdeki düşüşle, havacılık sektörü bırakın yakın tarihte yazdığı kârları yakalamayı, oluşacak zararın boyutunu azaltmak için yeni planları devreye aldı. Böylesine bir 2016’yı son çeyrekte toparlamak için harekete geçen Türk Hava Yolları (THY), 2015’te yakaladığı 1 milyar dolarlık (9 haneli) kâra yeniden ulaşmak adına gelecekten umutlu.
THY’nin Atatürk Havalimanı’nın hemen yanı başındaki genel merkezinde grubun Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı ve beraberindeki yönetim takımıyla gerçekleştirilen dünkü buluşmada, 2017 için iyimser bir tablo çizildi.
“Yaşanan her şeye rağmen büyük ölçüde yaraları sararak pist başındayız. Yeniden kalkış için hazırız” diyen Aycı, gerek 250 milyon doları aşan tasarruf paketinin etkisi gerekse şu anki rezervasyonlardan, havada yeniden kârlı yıllara uçuşu hedeflediklerini söyledi.
Batı cephesi aynı
Aycı, şu anda görünen normal dönemin sürmesiyle (transit yolcuların artış
Türkiye’de yaşanan gerginliklerden ve piyasadaki oynaklıktan en çok etkilenen sektörlerin başında hiç şüphesiz “perakende” geliyor. Bırakın bombaların patlamasını, karın yağmurun yağdığı, morallerin düşük olduğu bir gün bile mağazalarda alışveriş bıçak gibi kesiliyor.
2016’da kur hareketliliğinin getirdiği zararlar, mağaza kapatmaları ve azalan işlerden etkilenen sektörde 2017 için olumlu göstergeler bulunuyor. Masamın üzerindeki Deloitte raporu Türkiye’deki AVM hareketliliğini açıkça ortaya koyuyor.
Son 10 yılda AVM sayısı 3 katına çıkarak 2016’da 379’a ulaştı. Sektör dalgalı geçen geçen yıl bile 11 AVM artı yazdı. İnşaatı süren 74 AVM de 2019’da bitecek. 2 yıl içinde Türkiye’de AVM sayısı 450’yi bulacak.
Yasayla TL alınır mı?
Perakendecilerin en önemli sorunu, hiç şüphesiz yükselen kurlar. Bu cephede de olumlu göstergeler var. Kurda yaşanan dalgalanma karşısında kiralar TL bazına çekilirken, indirimler yapıldı. 379 AVM’nin 118’i kiraları TL bazında alma kararı aldı. Sürecin bu eğilimle devam etmesi bekleniyor.
Perakendeciler, AVM’lerdeki Türk yatırımcıların oldukça duyarlı davrandığını, yabancı ortaklı AVM’lerin bu işe yanaşmadığını söylüyor. En azından kredi borcunu kapatmış
Başta Japonya olmak üzere Batılı ülkelerde son yılların yükselen trendi “sushi” menülerindeki en değerli balık olan “orkinos” (bir çeşit tuna/ton balığı) avında etkinliğini artırmak isteyen Türkiye harekete geçiyor. İstanbul Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Tuncay Sagun, Uluslararası Atlantik Ton Balıklarını Koruma Komisyonu’nun (ICCAT) orkinos avlama kotalarını belirlediğine dikkat çekerek, adil dağıtım yapıldığına inanmadıkları kotalardan Türkiye’nin bu kez daha fazla pay alması konusunda ısrarcı.
Kasım ayı kritik ay!
“Akdeniz çanağındaki sezonluk av kotası 22.695 ton. Buradan en büyük payı yüzde 59’la AB alır. Bunun da çoğunu Malta kullanır” diyen Sagun, Türkiye’nin yüzde 4.5’luk kendi kotasının yanı sıra Libya, Mısır ve Suriye’den kota satın alarak ticareti sürdürdüğünü ifade etti. Ancak bu yöntemin Türk balıkçılığı için ‘yavaş yavaş büyüme’den başka bir işe yaramadığını belirten Sagun, hacimli bir kota artışıyla sektörün büyümede ciddi ivme kazanabileceğini anlattı.
Bu noktada da Kasım ayı kritik.
“ICCAT’ın 3 yılda bir yaptığı kota toplantısı bu yıl kasım ayında Fas’ta olacak. Orada ülkemizi temsil edecek heyetin iyi bir diplomasiyle kotamızı
2017’de 40. yılını kutlamaya hazırlanan Mesut Toprak’ın yönetimindeki Tay Group, ekonomide sert rüzgarların estiği bir dönemde, ana iş kolu olan tekstil ve turizmde iddialı yatırımların altına imza atacak. “Biz işadamıyız. Ne yapacağız! Yatırıma devam etmek dışında bir seçeneğimiz yok” diyen Mesut Toprak, “Önümüzdeki beş yıl içinde yurtiçi ve yurtdışındaki toplam yatırım hedefimiz 4 milyar dolar” dedi. Bu yılın en iddialı yatırımı ise milyar dolarlık “Four Seasons Bodrum” projesi. Grubun turizm kolunda şu anda İstanbul Boğazı ve Sultanahmet’teki Four Seasons otelleri bulunuyor.
Uzaklardan ilham aldı
“Bodrum’daki 1 milyon metrekarelik projemiz, 1 milyar dolarlık yatırım büyüklüğüne sahip” diyen Toprak, Türkiye’de yaşanan gerginliklerin (15 Temmuz ve piyasalardaki dalgalanma) etkisiyle, Four Seasons’ın tepe yönetimiyle aralarında yaşananları şöyle anlattı: “Kesinlikle şunu söylemeliyim ki, Four Seasons’un karşısında biz olmasak proje askıya alınabilirdi. Onlar açısından da marka riski var. Four Seaons, bu yatırımla ilgili bize ‘emin misiniz’ diye sordu. Biz de kararlılığımızı bildirdik. Örneğin; İstanbul Boğazı’ndaki otel projesi, normal şartlarda 6 yılda bitmeyecek bir projeydi. 3
Bir tarafta piyasada yaşanan sıkıntılar diğer yanda referandum süreci. Başta Suriye olmak üzere bölgemizdeki hareketlilik ve uzaklardan Trump (ABD) etkisini de katınca “2017 ve Türkiye ekonomisi” denildiğinde soru işaretlerinin arttığı bir süreçten geçtiğimiz ortada.
İşte bu dönemde, Başbakan Binali Yıldırım’la Çankaya Köşkü’nde bir araya geliyoruz. “Çoğalan soru işaretlerinin” gayet farkında olan Yıldırım, işlerin yakında düzeleceğini söylüyor. Hatta bunun için devlet olarak ellerinden gelen desteği vermeye hazır olduklarını ifade ederek...
“Yaz aylarından itibaren işler yoluna girecek. Her şey daha güzel hale gelecek” diyen Yıldırım, yurtdışında bir algı problemimiz olduğunun altını çizerek, şunları ifade ediyor: “Türkiye normal şartlarda bütün bu olanları hak eden bir ülke değil ama bir algı problemimiz var. Bölücü terör örgütü ve FETÖ hem Avrupa’da hem Amerika’da her yerde muazzam bir faaliyet içerisinde. Ciddi paralar harcıyorlar, çok ciddi lobicilik yapıyorlar. Bizim yanlış algıları düzeltmek için daha fazla gayret göstermemiz lazım. Bu konuda da bir çalışma içerisine girdik.”
Cazibe yatırımlarından kredilere, geleceğe bakıştan referandum sürecine Başbakan Yıldırım’ın görüşleri
İstanbul Boğazı’nın altındaki iki katlı tüp geçiş projesini yapan Türk müteahhitlik firması Yapı Merkezi’nin Kurucusu Ersin Arıoğlu ve grubun Yönetim Kurulu Başkanı Başar Arıoğlu ile Avrasya Tüneli’nin açılışının birinci ayında biraraya geldik. Tünelin Anadolu tarafındaki gişelerin hemen yanına konumlanan yönetim ve mini müze binasında buluştuğumuz ikiliye projenin Güney Koreli müteahhidi olan SK E&C grubunun Başkan Yardımcısı Seok Jae Seo da eşlik etti.
Önce proje ve tünelin ilk bir aylık bilgilerini verelim...
Projenin uzunluğu 14.6 kilometre. 5.5 kilometresi denizin altından geçen tünel.
Üst taraf (tavanı kubbeli) Avrupa’dan Anadolu’ya geçiş, alt taraf (tavanı düz) Anadolu’dan Avrupa.
İlk bir ayda günlük ortalama 20-25 bin araç geçişi sayısına ulaşıldı.
Günlük kapasite 120-130 bin araca denk geliyor.
Tünelin içinde hızın 20 kilometrenin aşağısına düşmesine izin verilmiyor.
Faiz Yüzde 0.80’in altına düşerse, bu iş şahlanır
Nazmi Durbakayım
- Türkiye’de sosyal yaşam değişti. 3+1 konutta yaşayan aileler 2+1’lerde, 1+1’lerde yaşar oldu. Hatta stüdyo daire yeni yaşam alanına dönüştü.
- 2016’yı 1.3 milyon adetlik konut satışıyla kapatacağız. Henüz kentsel dönüşümün yüzde 20’sine bile gelmedik. 2017, bir kere 2016’dan kesinlikle geri gitmez.
- Niye yabancıya çok satamıyoruz? Çünkü gelenler ‘Sözleşmeyi göreyim’ diyor. En büyük golü buradan yiyoruz. Aldığı malı garanti olarak sözleşmede yazılı veremiyoruz. Deniz gören bir daire satıyorsunuz, bir bakıyorsunuz önüne başka bir bina gelmiş. Bu durum acilen değişmeli. İstanbul’a master plan şart. Bu, konut yapımcıları için de önemli, konut satın alanlar için de önemli.
- Ne zaman kampanya olsa bir yaygara kopuyor. ‘Balon var, fiyatlar aşağı iniyor’ diye. Böyle bir durum yok. Bu dönemlerde lokasyon, kalite ve iyi iş yapan firmaların malları öncelikli satılır.
- Bizi ne durdurur? Birincisi faizlerin yükselmesi veya düşmesi durumu. İkincisi fiyatlar düşecek ve çıkacak beklentisi. Bunlar bizi beklemeye alıyor. Süreklilik sağlamak için iç dinamikleri harekete geçirmek lazım. Bu Türkiye’de toplanan mevduat ile