Biz Türkiye’de alışık olduğumuz kısır tartışmalarla boğuşurken dünyanın gündemi yine bambaşkaydı. Tesla’nın ve SpaceX’in sahibi Elon Musk, Mars’ı kolonileştirmeyle ilgili projelerini ve zaman planını duyurdu. Musk, 2022’ye kadar Mars’ı kolonileştirmek için 2 kargo roketinin gönderileceğini açıkladı. Bu kargo uçaklarının taşıdığı malzemelerle kızıl gezegen kolonileşmeye başlayacak ve ardından orada da hayat başlayacak.
Musk’ın vizyonu bununla da sınırlı değil. Uzay için geliştirdiği roketleri dünyada da ulaştırma için kullanacaklarını söyledi.
Üstelik dünyanın pek çok yerine 30 dakikada, en uzak noktaya da 60 dakikada uçulacağını iddia etti. Şu an 8 saat süren Londra-New York uçuşunun 29 dakikaya düşeceğini ve ödenecek ücretin uçak bileti fiyatları seviyesinde kalacağını belirtti.
Musk’un fikirlerini uçuk ve gerçekleşmesi imkansız bulanlar olacaktır. Fakat Musk’ın geçmişteki proje ve başarılarına biraz aşina olanlar için yeni fikirleri o kadar da ulaşılmaz değil.
‘Bankacılar korkak’
Güney Afrika doğumlu Elon Musk, Silikon Vadisi’nin şüphesiz en tartışmalı ve en başarılı isimlerinden biri. Onu en çok Apple’ın kurucusu Steve Jobs ile karşılaştırıyorlar. Oysa Musk, Jobs’un dünyada
ROSTOV
Son birkaç yılı bir yanda Batılı ülkelerin uyguladığı yaptırımlar diğer tarafta Türkiye ile ardı ardına yaşanan gerginliklerle geçiren Rusya, ev sahipliği yapacağı 2018 Dünya Kupası’nın da etkisiyle yatırımda frene basmadı. Havalimanı, yol, otel ve altyapı yatırımlarını sürdüren Rusya, Türklere emanet ettiği stratejik önemi bulunan Rostov havalimanı projesinde de son aşamaya geldi.
Grup maçlarına ve çeyrek finale ev sahipliği yapacak Rostov’daki havalimanının önemli bir özelliği var. Rus General Platov’un adını taşıyacak havalimanı, 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Rusya’da “sıfırdan” kurulan ilk havalimanı olacak. Rusya son 26 yılda havalimanlarında yenileme ve genişleme yatırımı yaptı ancak ilk kez mevcut bir havalimanını kapatarak, şehirdeki başka alanda tamamıyla yeni bir projeyi hayata geçirmiş olacak.on birkaç yılı bir yanda Batılı ülkelerin uyguladığı yaptırımlar diğer tarafta Türkiye ile ardı ardına yaşanan gerginliklerle geçiren Rusya, ev sahipliği yapacağı 2018 Dünya Kupası’nın da etkisiyle yatırımda frene basmadı. Havalimanı, yol, otel ve altyapı yatırımlarını sürdüren Rusya, Türklere emanet ettiği stratejik önemi bulunan Rostov havalimanı
İstanbul’da düzenlenen 22. Dünya Petrol Kongresi, bir yandan uluslararası enerji devlerinin kritik görüşmelerine imkan verirken diğer taraftan da Türkiye’nin başta Akdeniz ve İsrail gazı olmak üzere bölgesiyle ilgili stratejik hamlelerine sahne oldu.
Kongrenin açılışında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rum tarafının anlaşmaz tutumu nedeniyle sonuç alınamayan Kıbrıs görüşmelerini hatırlattı ve Doğu Akdeniz’de büyük bir fırsatın kaçırıldığını söyledi. Erdoğan ayrıca, “Gerginliklere yol açabilecek adımlardan kaçınılmalı” mesajını verdi. Bunun ardından Rum tarafından Kıbrıs açıklarında Türk tarafına sormadan ‘uluslararası oyuncularla sondaj çalışmalarına başlama’ hamlesi geldi.
Ben yaptım oldu!
Bu gelişmeler yaşanırken dün Harbiye’de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ile bir araya geldik. Buluşmada gündemin önemli maddelerinden biri de hiç şüphesiz bu konu oldu. Albayrak, “Birileri ‘ben yaptım oldu’ mantığıyla hareket ediyor. Türkiye Muz Cumhuriyeti değil. Hakkını hukukunu kimseye yedirmez” diye konuştu. Türkiye olarak Akdeniz gazı için Barbaros Hayrettin Paşa gemisiyle sismik arama çalışmalarına başlandığını hatırlatan Albayrak, “Sırada Güzelyurt var” dedi.
‘Devlere
Cenevre
Türk Telekom CEO’su Paul Doany, şirkette ikinci kez oturduğu CEO’luk koltuğundaki hedeflerini ve grubun internet ve genişbant temalı gelecek stratejisini anlatırken, önceliklerinin hızlı interneti Türkiye geneline yaymak olduğunu, bunu yaparken de ucuz internet fikrinin işin temelini oluşturduğunu söyledi.
Yapılacak projelerin nihai hedefinin ise şirketin değerini yükseltmek olduğunu kaydeden Doany, Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’nin (ITU) sürdürülebilirlik temalı konferansına katılmak üzere bulunduğu İsviçre’nin Cenevre kentinde, bir grup gazeteciyle bir araya geldi.
“İnternetle Hayat Kolay projemize çok büyük önem veriyoruz. Bu projeyle daha önce hiç internet kullanmamış insanlara dokunuyoruz, şimdiye kadar dahil olan kişi sayısı 30 bin” diyen Doany, projenin hikâyesini şöyle anlattı:
“Şirkete geri döndüğümde ilk önce ucuz internet fikrine odaklandım. Şu anda Türkiye’de genişbant penetrasyon oranı yüzde 47, bu en az yüzde 70 olmalı.
Mevcut fiyat düzenlemelerinin olduğu şu ortamda bunu başarmak zor. Sunduğumuz yeni modeli anlatmak ve süreci başlatmak 6 ayımızı aldı. Bu sırada BTK ve Bakanlıkla birçok görüşme gerçekleştirdik ve diğer operatörlerle de birçok toplantı
Güngör Hoca (Uras)... Türk ekonomi gazeteciliğinin duayen ismi. Rakamlara boğulan ekonominin en karmaşık meselelerini bile Ayşe Hanım Teyze’nin, Ali Rıza Amca’nın anlayacağı dille anlatır.
Yılların birikimi ve tecrübesi sayesinde sorun ve çözümleri duru bir dille okuyucularına aktarır.
Güngör Hoca’nın 19 yıldır Milliyet’te yazıyor olması hiç şüphesiz “Milliyet Ekonomi”nin en önemli güçlerinden biridir.
Güngör Uras, Türk ekonomisinin en büyük sorunu olan sanayileşmeyi ve bu konuda yaşadığımız sorunları, çözüm önerileriyle birlikte “Sanayileşecektik, Büyüyecektik, N’oldu Bize?” adlı son kitabında anlatıyor.
Eşsiz bir üslup...
Ekonomi konusundaki akademik geçmişini (Prof. Dr.) Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) yıllarındaki planlama kariyeriyle taçlandırdı.
Sonraki yıllarda adım attığı İstanbul’da özel sektörde üstlendiği görevler sayesinde, Türk ekonomisine damga vuran Koç, Sabancı, Demirören, Eczacıbaşı, Doğuş ve Kibar topluluklarını (ailelerini) geçmişten bugüne en yakından tanıyan isim oldu. İşte tüm bu deneyim Uras’ın yazılarında teori ve pratiğin eşsiz bir dille buluşmasını sağlıyor.
Dileğimiz, sanayiciler ve ülkemiz yetkilileri başta olmak üzere ekonominin tüm oyuncularının bu önemli kit
Londra
Global arenadaki Türk profesyoneller arasında Deutsche Bank ve Goldman Sachs (Yönetici Ortak) geçmişiyle finans dünyasında 1 numaralı koltuğun sahibi olan Dalınç Arıburnu, şimdi de, kurucu ortak olduğu yeni yatırım şirketiyle, dünyanın geleceğine yön vermek için hayata geçirilen “100 milyar dolarlık” teknoloji fonunda başrolde oynuyor.
Dalınç Arıburnu ile Londra’nın en lüks semtlerinden Mayfair’deki ofisinin hemen yanı başında yer alan ve üyelikle giriş kabul eden “5 Hertford Club”tayız. İngiliz ihtişamını açıkça ortaya koyan kulübün ikinci katındaki şömineli odanın cam kenarındaki koltukta Arıburnu’nun yanında tanıdık bir isim de var. Daha yeni, Londra’da 610 milyon dolarlık halka arza imza atan Global Yatırım Holding’in patronu Mehmet Kutman...
“Earl Grey” çayını yudumlarken milyar dolarlık işleri peynir, ekmek alıp satarcasına oldukça basit ifadelerle anlatan Arıburnu, karşısına oturanları kısa sürede etkisi altına alıyor. Dinledikçe dinliyor, sordukça soruyorsunuz. Bu keyifli iş hikayesi akıcı olduğu kadar uluslararası finans dünyasındaki Türk gücü adına da gurur verici.... Şimdi gelin Arıburnu’nun yeni kurduğu şirketin öyküsünü kendisinden dinleyelim...
‘10 milyar $’ınız
Londra
Pazardaki büyük boşluğu görerek “Global Ports” markasıyla dünya arenasında liman işletmeciğine soyunan ilk şirket olduklarını belirten işadamı Mehmet Kutman, kısa sürede 14 limana ulaştıklarını, hızlı adımlarla 5 yılda bu sayıyı 30’a çıkacaklarını söyledi. Global Ports Holding’in CEO’su Emre Sayın ise ufuktaki hedefin 50 liman olduğunu böylece 150 ana limanlık global pazarın 3’te 1’ini tek başına domine etmeyi planladıklarını söyledi.
Bu agresif büyüme adına gerek finansman gerekse prestij için Londra Borsası’nda 610 milyon dolarlık halka arz işlemine imza atan şirket, öncelikle Karayipler ardından da Asya bölgesinde büyüyecek. Avrupa ise grubun her zaman radarında. Afrika son coğrafya.
Rakipsiz ilerliyor!
“Peki 150 limanlık pazarda bu Türk şirketinin karşısında neden derli toplu bir rakip yok?”
Mehmet Kutman ve Emre Sayın ile Londra’da yaptığımız sohbette şirketin CEO’su bu soruyu şöyle yanıtlıyor:
“Dünyada bizim gibi bir örnek yok. Bırakın bir borsada halka açılmayı, halka açılmamış rakibimiz de yok. Yani böyle bir yapılanma yok. Bu acayip bir vizyon. Hiç kimse şu ana kadar bunu yapmayı düşünmemiş. Hep tek tek yönetilmiş bu limanlar. Genelde de devlet otoriteleri veya
Bir Başkan’ın yaptığı ilk dış seyahatler o ülkenin politikasının önümüzdeki yıllarda nasıl şekilleneceğinin hiç şüphesiz önemli göstergesi. Elbette hikayemizdeki Baş Aktör 18 trilyon dolarlık hacmiyle dünya ekonomisinin 4’te 1’ine hükmeden Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Başkanı olunca işin boyutu biraz daha değişiyor. Çünkü bu kişinin izleyeceği yol haritası sadece kendi ülkesini değil, dünyanın geriye kalan önemli bir bölümünün (Türkiye dahil) daha kaderini belirliyor.
ABD Başkanı Trump uzunca sayılabilecek ilk yurtdışı seyahatine iç politikada karmaşanın hakim olduğu bir süreçte çıktı. Seyahatin durakları ise oldukça dikkat çekici. ABD Başkanı’nın rotasında birinci sıra Suudi Arabistan’a ayrılmış durumda. Dün bu ülkeye iniş yaptı. İkinci sırayı İsrail alıyor. Üçüncü ziyaret noktası ise Vatikan...
Trump bu üç ülkenin ardından iki farklı durağa daha uğrayacak ama bunlar kim ABD Başkanı olursa olsun daha önceden planlanan toplantılar. 25 Mayıs tarihinde Belçika’da (Brüksel) düzenlenecek olan NATO toplantısı ile hemen ardından gelen İtalya’daki (Sicilya) G-7 toplantısı.
Bu yüzden biz özellikle seçilen ve herhangi bir toplantı başlığı için temsil zorunluluğu olmayan ilk üç ülkeye