Milliyet AnasayfaMilliyet AnasayfaPembenar
  • Astroloji
  • Sağlık
  • Güzellik
  • Yazarlar
    Menü
    Giriş
    MİLLİYET ANA SAYFA
    • Astroloji
    • Sağlık
    • Güzellik
    • Yazarlar
    Gündem
    Dünya
    Ekonomi
    UzmanPara
    AnasayfaBorsaDövizAltın
    Skorer
    AnasayfaCanlı SkorFikstürPuan Durumu
    Cadde
    Pembenar
    Yazarlar
    Milliyet Tv
    Astroloji
    Seçim Sonuçları
    Son Depremler
    Tümü
    Milliyet ÇocukOyunEğitimKültür SanatMilli PiyangoYerel HaberlerPazarEgeGazete ArşiviMilliyet ExecutiveMilliyet ArkeolojiMilliyet Mimarlık
    Resmi İlanlar
    Bize Ulaşın
    KünyeReklamÜyelik
    • Twitter icon
    • Instagram icon
    • Youtube icon
    • Tiktok icon
    © Copyright 2025 Milliyet.com.tr | Giriş Yaptığınız taktirde kullanım koşullarını ve gizlilik politikasını kabul etmiş olursunuz.
    Son Dakika Haberler
    BebekErkek İsimleri 2024: Keşfedilmemiş, Yeni Nesil, Popüler, Değişik Erkek Bebek İsim Önerileri
    • Paylaş:
    • Twitter icon
    HaberlerBebek Haberleri

    Erkek İsimleri 2024: Keşfedilmemiş, Yeni Nesil, Popüler, Değişik Erkek Bebek İsim Önerileri

    07.01.2025 - 14:03 | Son Güncellenme: 07.01.2025 - 14:03

    #erkek isimleri#anlamları#çocuk#bebek
    TwitterLinkedinFlipboardLinki Kopyala
    TwitterLinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

    Erkek bebek sahibi olmaya hazırlanan anne ve baba adaylarının aklına ilk gelen konulardan birisi de isimdir. Bebeklerine isim vermek isteyen ebeveynler anlamlarının da güzel olmasını ister. Anne ve baba adayları çocuklarına hayatı boyunca taşıyacağı ismi verirken çok dikkatli davranmaktadır ve erkek isimleri konusunda derin bir araştırma içerisine girerler. Genellikle erkek bebekler için son dönemler popüler, kulağa hoş gelen ve keşfedilmemiş modern isimler tercih ediliyor.

    1/29Erkek İsimleri 2024: Keşfedilmemiş, Yeni Nesil, Popüler, Değişik Erkek Bebek İsim Önerileri

    Anne baba olmaya hazırlanan çiftlerin hamilelik dönemi veya öncesinden en çok düşündüğü konulardan birisi de bebeğe verilecek isimdir. Erkek veya kız çocuğu sahibi olmaya hazırlanan ebeveynler çocuklarını hayat boyu taşıyacağı isme karar verirken seçici davranırlar. Erkek bebek bekleyen çiftlerin çocuklarını verebileceği birbirinden güzel ve anlamlı pek çok isim yer alıyor.

    2/29‘A’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘A’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Abad: Şen, bayındır, Sonsuz gelecek zamanlar.

    Abadın: Ezeli.

    Abak: Köylü.

    Abakan/Abakay: Bir Türk boyunun adı.

    Abakay: Bir Türk boyunun adı

    Abamüslüm: İslamiyete inanların ulusu, yücesi.

    Abat: Şen, rahat, mutlu olmuş

    Abay: Hüner, beceri

    Abaza: Kafkaslarda yaşayan bir Türk soyu.

    Abbad: Allaha itaat ve ibadet eden, kulluğunu hakkıyla yerine getiren. Yasaklarından kaçınan kişi manasındadır. Abbad b. Bişr. Ashab dan.

    Abbas: Sert, çatık kaşlı kimse. 2. Arslan – Abbas b. Abdülmuttalib. Rasûlullah (s.a.s)’ın amcası, Mek­ke’nin fethinde müslüman olmuştur.

    Abdal: Derviş, bilgili kişi.

    Abdi: Kulluk ve itaat edendir. Kullukla, kölelikle ilgili

    Abdulhamit: Hamdolunmuş, övülmüş, bütün varlığın diliyle övülmüş Allah’ın kulu

    Abdulkadir: Her şeye gücü ve sözü yeten

    Abdullah: Allah’ ın kulu

    Abdulrezzak: Yukarıdan gelen ilk kullardan biri

    Abdurrahman: Rahmet sahibi olan Allah’ın kulu.

    Abduş: “Abdullah” isminin kısaltılarak bir başka söyleniş biçimi.

    Abdülalim: Herşeyi bilen Tanrı’nın kulu.

    Abdülaziz: En yüce, en değerli olan Allah ın kulu. Büyük ve aziz olan, izzet ve şeref sahibi Al­lah ın kulu. Aziz Allah’ın isimlerindendi r. – Sultan Abdülaziz

    Abdülbaki: Her zaman var olan Allah ın kulu. Sonsuz, ebedi olan ve ölmenin kendisi için sözkonusu olmadığı. Allah ın kulu-Allah’ın isimlerinden.

    Abdülbari: Yaratan, yaratıcı Allah’ın kulu. Bari ismi, Al­lah ın isimlerindendir. Abd takısı almadan kullanılmaz. Yaratan, yaratıcı olan Allah’ın kulu

    Abdülbasir: Her şeyi görüp gözeten ve gizliliğin kendisi için söz konusu olmadığı yüce Allah’ın kulu.Her şeyi görüp anlayan Allah ın kulu.

    Abdülbasit: Genişlik, ferahlık ve kolaylık verici olan Al­lah ın kulu. – Allah ın isimlerinden.Rızkı yayıp bollaştıran Allah ın kulu

    Abdülbedi: Allah’ın isimlerinden. Bedinin kulu.

    Abdülberr: Berr in kulu. Cömert ve ihsan edicinin kulu.Berr, Allah ın isimlerindendir.

    Abdülcabbar: Zorlayıcı güce sahip olan Tanrı’nın kulu.

    Abdülcebbar: Cebredici, zorlayıcı, kuvvet ve kudret sahi­bi Allah ın kulu. Cebbar, Allah ın isimlerindendir. Zorlayıcı güce sahip olan Allah ın kulu.

    Abdülcelil: Büyük, ulu, yüce Allah ın kulu. Celil, Allah ın isimlerindendir. En yüce olan Allah ın kulu

    Abdülcemal: Güzellikleri kendinde toplayan Allah ın kulu.

    Abdülcevat: Cömert olan Allah ın kulu.

    Abdüleelal: Tanrı’nın kulu.

    Abdülehad: Şeriki ve ortağı bulunmayan, tek olan Allah ın kulu. Ehad, Allah ın isimlerindendir.

    Abdülesed: Aslan ın kulu.- Hz. Rasûlullah (s.a.s) m reddettiği isimlerdendir. Müslümanlar kullanmazlar.

    Abdülevvel: Herşeyin evveli, ilk olan, varlığının başlan­gıcı bulunmayan Allah ın kulu.

    Abdülezel: Ezelden beri var olan varlığı için başlangıç söz konusu olmayan Allah ın kulu. Ezelden beri var olan Allah ın kulu.

    Abdülferid: Tek, eş­siz, eşi olmayan, kıyas kabul etmez, üstün olan. Allah ın kulu.

    Abdülferit: Üstün olan Tanrı’nın kulu.

    Abdülfettah: Gizli şeyleri açığa çıkaran Allah ın kulu. Zafer kazanmış, üstün gelmiş, fetheden-açan, kullarınının kapalı-müşkil işle­rini açan Allah ın kulu. Allah ın isimlerindendir.

    Abdülgaffar: Kulla­rının günahlarını affeden Allah ın ku­lu. Allah ın isimlerindendir. “Abd” takısı almadan kullanılmaz.

    Abdülgafur: Bağışlayan, acıyan Tanrı’nın kulu.

    Abdülgani: Zengin ve eli açık Tanrı’nın kulu.

    Abdülhak: Yüce Tanrının kulu

    Abdülhakim: Her şeyi bilen Tanrı’nın kulu.

    Abdülhalik: Yaratan Tanrı’nın kulu.

    Abdülhalim: Anlayışlı, izanlı Tanrı’nın kulu.

    Abdülhamit: Övülen Tanrı’nın kulu.

    Abdülkadir: Kudretli ve güçlü olan, Allah`ın kulu.

    Abdülkerim: Kerem sahibi, cömert, ulu olan Allah ın kulu.

    Abdüllatif: Zenginliğini paylaşan Tanrı’nın kulu.

    Abdüllazim: Büyük, yüce, ulu, yüksek.

    Abdülmecit: Şan ve şeref sahibi Tanrı’nın kulu.

    Abdülmelik: Tüm evrene egemen olan Tanrı’nın kulu.

    Abdülmetin: Kudrete sahip Tanrı’nın kulu.

    Abdülrezzak: Soylu, gücüne güç katan

    Abdülvahap: Eli açık Tanrı’nın kulu.

    Abdülvahip: Üstün olan Tanrı’nın kulu.

    Abdülvahit: Üstün olan Tanrı’nın kulu.

    Abdürrahman: Rahmet sahibi olan Tanrı’nın kulu.

    Abdürrauf: Çok merhamet eden, esirgeyen Allah ın kulu. Rauf olan Allah ın kulu.

    Abdürreşit: Doğruluğu öğreten Tanrı’nın kulu.

    Abdürreşit-Abdürreşid: Allah´ın isimlerinden. Reşid´in kulu, doğru yolu gösteren Allah´nın kulu.

    Abdürrezzak: Bütün mahlûkların rızkını veren Allah´ın ku­lu. – Rezzak, Allah´ın isimlerindendir. “Abd” takısı almadan kullanılmaz. Tüm yaratıklara rızkını veren Allah´ın kulu.

    Abdüssamed-Abdüssamet: Kimseye ve hiçbir şeye ihtiyacı olmayan Allah´ın kulu. Kimse­ye hiçbir şeye muhtaç olmayan, Al­lah´ın kulu. – Samed, Allah´ın isimle­rindendir.

    Abdüsselâm: Barışçı olan Tanrı´nın kulu Barış, rahatlık, selamete çıkaran, selam eden, zevalsiz ebedi olan Allah´ın ku­lu. – es-Selam kelimesi, Allah´ın isim­lerindendir. “Abd” takısı almadan kullanılamaz.

    Abdüssemi: Her şeyi işiten, duyan Allah´ın kulu. Her şey­den arınmış olarak bütün sesleri, söz­leri ve kelimeleri işitip ayırdeden yü­ce Allah´ın kulu.

    Abdüssettar: Günahları örten, gizleyen Allah´ın kulu.

    Abdüşşahid: Şahid´in kulu. Görünen ve görünmeyen eşya­nın hepsini görücü ve tasarruf edici olan ve her şeyi müşahade altında bu­lunduran Allah´ın kulu. Şahid, Allah´ın isimlerindendir.

    Abdüşşekür: Emrine uyan, yasaklarından sakınan kullarını seven ve çok ikramda bulunan Allah´ın kulu. Şekür, Allah´ın isimlerindendir. “Abd” takısı almadan kullanılmaz.

    Abdüzzahir: Varlık ve birliği sonsuz sayıda eserler ve delillerle belli olan Allah´ın kulu. Ez Zahir, Allah´ın isimlerindendir.

    Aber: Hz. Nuh´un erkek torunu.

    Abgun: Mavi renk. Gök. 2. Parlak. 3. Nişasta

    Abıd: Dindar, sofu, din kurallarına bağlı.

    Abır: Huzur, barış.

    Abid: Dini bütün, dindar, sofu.

    Abide: Anıt önemli ve değerli yapıt anlamındadır

    Abidin: Dua eden, duacı

    Abir: Güzel kokan, mis, güzel koku.

    Aborkar: Tutumlu, tutumlu davranan.

    Abrek: Yaşadığı toplumun düzenine karşı gelen, savaşçı

    Abuşka: Kadının kocasına verilen bir ad.

    Abuzer: Altın suyu. Altın suyu misali parlak ve görkemli

    Abuzettin: Dindar, din yolunda hızlı giden.

    Acabay: Güçlü kuvvetli kişi.

    Acabey: Güçlü kuvvetli kişi.

    Acahan: Güçlü kuvvetli kişi

    Acar: Becerikli, atılgan, ele avuca sığmaz

    Acaralp: Yiğit, becerikli, cesur kişi

    Acarbay: Zengin, kuvvetli

    Acarbey: Güçlü, cesur, atılgan, becerikli kimse.

    Acarer: Güçlü, becerikli, gözü pek kimse.

    Acarkan: Atılgan, güçlü, kuvvetli

    Acarman: Çevik, becerikli, girişken insan.

    Acaröz: Özü güçlü, yiğit kimse

    Acarsoy: Yiğit soy, güçlü soy

    Acartürk: Yiğit Türk, güçlü Türk, gözüpek Türk

    Acatay: Güçlü tay

    Acem: Açık ve doğru Arapça konuşamayan kimse 2. İran haklarından birine mensup.

    Aclan: Yerinde duramayan, aceleci.

    Acun: Dünya, varlık

    Acunal: Dünyayı kapsayan, dünyayı fetheden; Dünyayı fethet; dünyaya yayıl” anlamında kullanılan bir isimdir.

    Acunalp: Dünyaca tanınmış yiğit.

    Acuner: Dünya eri, dünya yiğidi

    Acunseven: Evreni seven, dünyayı seven

    Açıkalın: Alnı açık kimse, temiz kişi

    Açıkel: Cömert insan.

    Açıker: Doğruluğun, dürüstlüğün savunucusu olan

    Açıkgün: Güneşli gün, bulutsuz gün

    Ada: Deniz veya göl suları ile çevrilmiş küçük kara parçası.

    Adahan: Ada ve han sözlerinden oluşan bir ad.

    Adal: Adın yayılsın, ün kazan” manasında.

    Adalan: Adı bilinen, tanınan, iyi ünü olan

    Adalettin-Adaleddin: Dinin adaleti.

    Adalı: Ada halkından olan kimse.

    Adalır: Adlanır, ad alır, bilinir

    Adamış: Adak yapmış olan kimse.

    Adanır: Adı ünlenen kimse.

    Adar: Uygur metinlerinde geçen bir Türk adı, olgunluk, erginlik, süre zaman, omuzdaş

    Adaş: Adları eş olanlar, aynı adı taşıyanlardan her biri, kardeş, edinilmiş olan, arkadaş

    Adem: İyi, temiz insan. İlk insanın adı Hz. Adem

    Adıcan: Adı ile sevilen, adı sevgili olan.

    Adıgün: Adı aydınlık, gün gibi olan

    Adıgüzel: İsmi güzel anlamında.

    Adın: El, kimse.

    Adınamlı: İsmiyle ünlü olan.

    Adısanlı: İsmiyle ünlü olan.

    Adısoylu: İsminin çok elit olduğu anlamında.

    Adısönmez: Adı sürekli olarak yaşar, adı sürer gider, kuşaktan kuşağa sürer.

    Adıvar: Adı yok değil adsız değil, adlandırılmış.

    Adıyahşi: İsmi güzel anlamında.

    Adil: Adaletli

    Adilhan: Doğruluğun, Hakkın Hükümdarı.

    Adin: Cennet

    Adiyan: Bervari ilçesi halkından kabile.

    Adlı: Zamir

    Adlığ: Adı var, adı sanı bilinen, tanınmış ünlü

    Adnan: Cennette ölümsüzlüğe kavuşan kişidir. Bir yere yerleşip ikamet eden kişi manasındadır ayrıca.

    Adni: Cennetlik insan

    Adsay: Moğol hakanlarından biri

    Adsız: Adı olmayan, isimsiz

    Adsoy: İsmi soyunu ifade ediyor anlamında.

    Aduşan: Ateş, alev

    Afacan: Ele avuca sığmaz, çok zeki.

    Afer: Çok beyaz, bembeyaz.

    Affan: Kendini kötülüklerden uzak tutan

    Afgan: Çabuk sinirlenen.

    Afif: Temiz, namuslu.

    Afra: Beyaz toprak. 2. Ayın 13. gecesi.

    Afrin: Suriye'de bir şehir

    Afşin: Zırh, silah

    Aga: Haber, bilgili kişi, bilen.

    Agah: Bilgili, uyanık

    Agâh: Bilgili, uyanık

    Ager: Temiz, doğru kimse

    Agıl: Akıl, zeki.

    Agid: Yiğit, güçlü, yürekli.

    Agir: Ateş.

    Agra: Çok sevimli, çok yakışıklı.

    Ağa: Ağabey, köy ve kasabalarda büyük toprak sahibi olan Varlıklı kimse

    Ağababa: Bir yerde sözü geçen ve ileri gelen kimse.

    Ağabay: Ağa ve çok varsıl kimse

    Ağabey: Ağa, çok varsıl, güçlü kişi.

    Ağacan: Cömert, içten kimse.

    Ağahan: Ağaların ağası.

    Ağakan: Ağa soyundan gelme.

    Ağan: Geceleri gökte, ara sıra, hızla akıp gittiği görülen ışıklı nokta, göktaşı, akanyıldız

    Ağaner: Akanyıldız gibi güzel er, akaner

    Ağansoy: Yüksek soylu.

    Ağaoğlu: Saygı duyulan birinin oğlu. 2. Beyzade.

    Ağar: Sadık kişi.

    Ağarantan: Sabahın erken vakti, tan vakti

    Ağca: Çok beyaz, apak

    Ağcabey: Temiz ve kişilikli insan.

    Ağçelik: Çok iyi su verilmiş, çelik, ak çelik

    Ağer: Temiz kişi, temiz erkek, ak er

    Ağırtaş: Ağırlığı çok olan taş, ağırbaşlı kimse

    Ahen: Demir gibi sert.

    Ahıska: Gürcistan’da bir kent.

    Ahi: Dost canlısı. 2.Erkek kardeş. 3. Eli açık, cömert.

    Ahlas: Saf, halis, karışımsız. 2. İyi yürekli, temiz kimse. 3. Kur´anî ıstılahta, Allah´a halis olarak yönelip ihlaslılıkta ileri bir dereceye varmış kul.

    Ahmed: Çok, en çok övülmüş, methedilmiş kimse manasındadır. Kur’an-ı Kerim’de Saf suresinin 2. ayetinde

    Ahmet: Övgüye değer.

    Ahter: Yıldız.

    Ahves: Cesur, kahraman, yiğit.

    Aka: Saygıdeğer kimse, ağa

    Akabay: Varlıklı kimse, ağa

    Akabey: Varlıklı kimse, ağa ve bey

    Akad: Soyluluk, Onurlu bir kişiliğe sahip olmak

    Akadlı: Adı ak, soyu temiz

    Akagündüz: Asıl adı Enis Avni olan bir yazarımızın takma adı

    Akal: Akal

    Akalan: Ak alan, ak meydan, beyaz alan

    Akalın: Temiz alın, açık alın, ak alın.

    Akalp: Doğruluğu ve dürüstlüğüyle tanınan kimse.

    Akam: Etki, sonuç, vargı.

    Akan: Akıp gitmekte olan

    Akaner: Akıp giden yiğit

    Akansel: Akan, uzun mesafeden sonra denize dökülen su.

    Akansu: Akıp giden su

    Akant: Temiz, dürüst, sözünün eri.

    Akar: Akmak eylemini yapar

    Akarca: Akıp giden su, akan su, akarsu

    Akarçay: Akıp giden su, akıp giden çay

    Akarsel: Akıp giden sel

    Akarsoy: Soyun devam etmesi.

    Akartuna: Tuna gibi gürül gürül akan.

    Akartürk: Akıp giden Türk.

    Akasoy: Ağa soylu, soyunda ağalık bulunan kimse ağa soyu

    Akata: Temiz ata, namuslu ata, lekesiz ata

    Akatay: Temiz ve herkesçe bilinen kimse

    Akay: Dolunay, ayın ondördü.

    Akaydın: Aydınlık, temiz

    Akba: Sazlık, bataklık, ağba

    Akbal: Beyaz, temiz, bal gibi.

    Akbaran: Ak güç

    Akbaş: Tane tutamamış ekin, başağı, bir tür ak buğday, şahinden büyük bir av kuşu

    Akbaşak: İnce sık yapraklı, beyaz çiçekli bir bitki.

    Akbatu: Yiğit erkek

    Akbatur: Namuslu ve yiğit

    Akbay: Namuslu ve varsıl, Mısır Türk Kölemenlerinden bir kişi.

    Akbayar: Namuslu, temiz ve yüce

    Akbeğ: Namuslu ve varsıl, akbay, ak bey

    Akbek: Namuslu ve varsıl

    Akbel: Ak, beyaz, ile "bir dağın iki tepesi arasında geçit veren çukurca yer anlamına gelen "bel" sözcüğünden gelmektedir

    Akbey: Temiz ve güvenilir kişi.

    Akbilge: Bilge, temiz bilge

    Akbora: Ak yel, ak fırtına

    Akboy: Temiz ve güvenilir bir soydan gelen.

    Akbudak: Ak renkli budak

    Akbulut: Beyaz bulut

    Akburç: Ak renkli kale burcu

    Akburçak: Bir metre boyu olabilen bir burçak türü

    Akcebe: Savaşlarda kullanılan beyaz zırh

    Akçakaya: Oldukça ak renkli kaya, beyazca kaya

    Akçakıl: Ak renkte küçük taş, akarsu kıyılarındaki ak renkli küçük taş

    Akçal: Ak renge yakın, beyaza yakın beyaza çalan

    Akçalı: Para ile ilgili, parası olan zengin

    Akçar: Temiz ruhlu.

    Akçasu: Duru su, ak su

    Akçay: Duru çay, ak su

    Akçıl: Beyaza yakın, beyazı çok, içinde ak renk bulunan, kırçıl

    Akçınar: Bir çınar türü

    Akçit: Aydınlık yüz, ışıklı yüz

    Akdağ: Ak renkli dağ. 2. Kar kaplı dağ.

    Akdal: Beyaz dal

    Akdamar: Beyaz damar, akan damar

    Akdemir: Demir gibi güçlü

    Akdeniz: Ülkemizin güneyindeki deniz

    Akdik: Ak renkte ve dik

    Akdiken: Gövemeriği ya da geyik dikeni de denilen bir bitki alıç

    Akdil: İyi, güzel konuşan

    Akdoğ: Doğ ve ak git

    Akdoğan: Kıvrık ve kısa gagalı, yırtıcı bir kuş.

    Akdoğdu: Tertemiz doğan

    Akdoğmuş: Akça pakça doğmuş, beyaz tenli doğmuş

    Akdoğu: Beyaz şafak, ak ışıklı doğu.

    Akdora: Ak renkte dağ tepesi, ak doruk

    Akdoru: Karla kaplı zirve.

    Akdoruk: Beyaz renkte, ağaçsız dağ tepesi

    Akduman: Beyaz duman

    Akdur: Akıp git ve dur, akıp dur

    Akel: Güvenilir kişi anlamındadır bunun yanında doğru, dürüst işler yapan kişi

    Aker: Dürüst, er kişi.

    Akergin: Ak ve olgun

    Akerman: Soylu kişi

    Akersan: Yiğit sanlı

    Akersoy: Yiğit soylu, dürüst, namuslu

    Akgil: Soyu temiz olan

    Akgiray: Temiz ve yaraşır

    Akgüç: Namuslu ve güçlü

    Akgün: Sevinçli gün

    Akgündüz: Aydınlık gündüz.

    Akgüner: Aydınlık sabah vakti

    Akhan: Ak soylu han

    Akı: Yiğit, ağa, kardeş, eli açık

    Akıalp: Eli açık, yiğit, yiğitler yiğidi

    Akıl: Zeka.

    Akıman: Eli açık, yiğit, yiğit kimse

    Akın: Her engeli aşan, güçlüklerden yılmayan, hızlı hareket kabiliyetine sahip

    Akınal: Saldır ve kazan.

    Akınalp: Akın eden yiğit. Yiğit.

    Akıner: Akın eri, akın yapan er

    Akıneri: Akın yapan yiğit, akıncı yiğit

    Akınsoy: Savaşçı soyu.

    Akıntan: Tan vakti, tanyeri ağarırken yapılan akın

    Akıntürk: Akıncı Türkler.

    Akış: Akma eylemi

    Akif: Bir şeyde sebat eden. 2. İbadet eden, ibadet maksadıyla mübarek bir yere çekilen. İ’tikafa giren.

    Akil: Akıllı, Rüştünü kanıtlama konumuna gelmiş, yaptıklarının farkında olan.

    Akimaş: Şelale

    Akkan: Soyu temiz insan.

    Akkaş: Beyaz renkli yeşim taşı

    Akkaya: Beyaz kaya.

    Akkerman: Yüksek burçları olan kale .

    Akkılıç: Kirlenmemiş kılıç.

    Akkın: Arzulu, aşık.

    Akköz: Ak renkte göz, ak kor

    Akkurt: Beyaz renkli kurt.

    Akkuş: Yırtıcı bir kuş türü.

    Aklan: Hızlı akan derecik

    Akman: Temiz, beyaz, güzel insan.

    Akmaner: Lekesiz yiğit, ak alınlı kimse

    Akmeriç: Duru akan Meriç.

    Akozan: İçten, duygulu şair.

    Akönder: Güvenilir lider.

    Aköz: Özü ak, temiz

    Akpolat: Temiz, güçlü kuvvetli kişi.

    Aksal: birçok kalın direğin yan yana bağlanmasıyla yapılan, düz ve korkuluksuz Deniz ya da ırmak taşıtı.

    Aksan: Temiz, lekesiz ün.

    Aksay: Ak renkte yassı taş, boz renkli kayalık yer.

    Aksoy: Temiz soy, lekesiz soy.

    Aksun: Temizlik, dürüstlük, veren.

    Aksungur: Atmacaya benzeyen bir kuş, akdoğan

    Akşın: Teni ve kılları ak renkli kimse

    Akşit: Kutlu, uğurlu. Ak güneş, nur, aydınlık.

    Aktan: Aydınlık sabah manasındadır. Güneşin ağırma vakti.

    Aktaş: Beyaz taş, kireçtaşı.

    Aktay: Beyaz renkli at.

    Aktekin: Parlak, görkemli, temiz huylu.

    Aktemür: Beyaz demir.

    Akter: Beyaz ter

    Aktimur: Dövme demir, akdemir

    Aktolga: Ak kargı

    Aktöre: Ahlakçı

    Aktuğ: Değerli, önemli.

    Aktuna: Duru, berrak akan Tuna nehri.

    Aktunç: Beyaz tunç.

    Aktün: Aydınlık gece, ışıklı gece

    Aktürk: Beyaz, temiz Türk.

    Akünal: Temiz ün sahibi olan

    Akyel: Güneyden esen yel, lodos, (kimi yerde) doğudan esen yel, (kimi yerlerde) kuzeyden esen yel, poyraz

    Akyiğit: Temiz ve güvenilir kişi.

    Akyol: Dürüstlüğün yolu.

    Akyurt: İyi ve güzel bir vatan.

    Akyürek: Yüreği temiz olan, içten yürekli.

    Akyüz: Dürüstlüğü yüzüne vurmuş olan kişi.

    Ala: Karışık renkli, çok renkli, alaca. 3. Kekliğin boynundaki siyah halka.

    Alaaddin: Dinin yücesi, ulusu, büyüğü. Dini yüceltmek için din uğruna çalışan kimse.

    Alaatin: Dini yükseltmek, yüceltmek için çalışan

    Alacan: Renkli kişiliği olan.

    Aladoğan: Bir kuş türü.

    Alakoç: Kürkü karışık renkli olan koç.

    Alakurt: Derisi karışık renkli olan kurt.

    Alakuş: Tavus kuşu.

    Alaner: Alan eri, meydan yiğidi

    Alangu: Altın geyik

    Alasay: Kişiliğiyle çevresinde saygı uyandıran.

    Alasoy: Çok renkli bir soydan gelen.

    Alatan: Seher vakti rengi.

    Alataş: Karışık renkli taşlar

    Alatay: Karışık renkli tay.

    Alatürk: Çok renkli bir kişiliğe sahip olan.

    Alaz: Ateş

    Albora: Kırmızı fırtına.

    Alcan: Yürekli, cesur

    Alçın: Kırmızıya çalan küçük bir kuş

    Alçin: Kızıl ve parlak renkli küçük bir kuş.

    Aldemir: Ateşte ısıtılıp kırmızı hale getirilen demir Al-Demir.

    Aldoğan: Bir tür doğan

    Alem: Dünya, cihan, halk.

    Alemdar: Bayrak taşıyan, bayraktar anlamındadır. Önder.

    Alen: Ermenice kökenlidir. Saygınlık başarı anlamlarında

    Algan: Fetihler yapan.

    Algın: Sevdalı, tutkun, vurgun, âşık, güçlü, dolgun, keskin, iyi, güzel

    Algur: Sakinlik, sessizlik.

    Algün: Kızıl gün, al renkli Güneş

    Alhan: Al renkli prens

    Alışık: Kırmızı renkli ışık.

    Ali: Yüce, üstün, yüksek

    Alican: Yüce olan can

    Aligir: Yandaş, taraftar

    Alikan: Hizan’da yaşayan Kürt aşireti.

    Alim: Bilen bilgili, çok okumuş kişi manasındadır.

    Alinur: Işık saçan yüce kişi.

    Aliş: Ali adının sevecenlik verilmiş biçimi.

    Alişah: Ulu hükümdar.

    Alişan: Ünü büyük.

    Aliyan: Nusaybin, cizre arasında yaşayan.

    Aliyar: Yar, dost, sevgili anlamlarını taşır. Bunun yanında birleşik isimdir

    Alkan: Kırmızı kan, soylu.

    Alkım: Gökkuşağı

    Alkın: Korkusuz, yiğit, kızıl kın.

    Alkin: Korkusuz ve kin dolu.

    Alkor: Kıpkırmızı ateş, kızıl köz

    Alkun: El gün, herkes

    Allahverdi: Allah’ın inayetiyle anlamında.

    Aloz: Haşin kimse.

    Alp: Yiğit bir sıfat, kahraman anlamı taşır.

    Alpagu/Alpagut: Tek başına düşmanla savaşan kahraman. 2. Eski Türklerde kurda verilen bir ad.

    Alpagut: Mal mülk sahibi, çiftlik sahibi, kurt seçkin yiğit

    Alpağan: Yiğit

    Alpak: Cesaret sahibi, kahraman kişi.

    Alpan: Etrüsk mitolojisinde bir tanrıça. Aşk tanrıçası, yeraltı tanrısı

    Alpar: Yiğit, kahraman, yiğit er, alp er, yiğit kişi

    Alparslan: Korkusuz, yiğit, Soylu, aslan gibi anlamında

    Alparslan/Alpaslan: Kahramanlar kahramanı.

    Alpartun: Yiğit ve onurlu

    Alpas: Kızıl pas al renkli pas

    Alpaslan: Aslan gib yiğit

    Alpat: Yiğit al

    Alpay: Güçlü, cesur

    Alpaydın: Yiğit ve aydınlık, yiğit ve bilgili yiğit ve aydın

    Alpayer: Güçlü ve delikanlı olan.

    Alpbilge: Güçlü ve aynı zamanda da akıllı olan kişi.

    Alpçetin: Yiğit ve çetin kişi

    Alpdemir: Yiğit ve demir gibi

    Alpdoğan: Cesur doğan

    Alper: Yiğit kişi

    Alperen: Yiğit ve ermiş kişi.

    Alpergin: Yiğit ve ergin, yiğit ve olgun

    Alpermiş: Yiğit ve ermiş kişi

    Alpertunga: Bir Türk destanı kahramanı.

    Alpgiray: Kırım hanlarından, "Giray" Kırım hanlarına verilen bir ünvan

    Alphan: Yiğit han.

    Alphun: Yiğit.

    Alpkan: Yiğit, yiğit kanlı, soyca yiğit olan

    Alpkartal: Yiğit kartal.

    Alpkutlu: Yiğit ve uğurlu, uğurlu yiğit

    Alpman: Yiğit kimse

    Alpsoy: Soyca yiğit olan.

    Alpsu: Yiğit ve su gibi.

    Alpsü: Yiğit asker, yiğit subay, yiğit er

    Alptekin: Yalnız ve uğurlu cesur kişi

    Alptuğ: Yiğit tuğu, yiğitlik simgesi.

    Alptuğrul: Yiğit alıcı kuş, yiğit doğan

    Alpyürek: Yüreğinde yiğitlik, bulunan.

    Alsan: Yiğitlik sanı.

    Alsoy: Soyu sıcak insanlardan oluşan.

    Altan: Altın

    Altaner: Kızıl tan eri, kızıl şafak yiğidi, altın renkli şafak

    Altar: Tapınaklarda üzerinde dini törenler yapılan taş, masa

    Altaş: Kızıl renkli taş.

    Altay: Asya’da Batı Sibirya ile Moğolistan’ı ayıran dağlık alan.

    Altemur: Kırmızı demir

    Altemür: Kızıl renginde demir.

    Altınbaran: Altın gibi kıymetli.

    Altınel: Altın gibi kişiliğe sahip olan.

    Altıner: Altın gibi değerli kimse

    Altınhan: Çok değerli kahraman.

    Altınkaya: Altın gibi parıldayan kaya.

    Altınkılıç: Altın gibi kıymetli kılıç.

    Altınok: Altın gibi kıymetli ok.

    Altınöz: Özü altın gibi olan kimse

    Altınsoy: Değerli bir soydan gelen.

    Altıntuğ: Çok değerli tuğ

    Altmay: Altın gibi değerli ve ay gibi ışıklı.

    Altuğ: Kırmızı tüy.

    Altuna: Kızıl renkli Tuna.

    Altunç: Kızıl tunç.

    Altuner: Çok değerli kimse, altın yiğit.

    Alvin: Soylu arkadaş.

    Alya: (Arapça.) Er. Yüksek yer, yük­seklik. 2. Gök, sema.

    Amade: Hazır, istenen, dilek.

    Amber: Güzel koku. 2. Güzellerin saçı.

    Amil: Faal olan

    Amir: Devlete ait, şenlendiren

    Ammar: İlk Müslüman olanlardan

    Anak: Kibar, zarif bey. 2. Soyu temiz olan.

    Anapa: Temel, esas, köken.

    Andaç: Ajanda, hatırlatıcı. 2. Anılar, hatıralar.

    Andak: Ak ant, temiz yemin, diken, sellerin oyduğu yar

    Andarkan: Ateşin efendisi, eski Kırgızlarda bir bitki tanrıçası

    Anday: And içmek, yemin etmek

    Andıç: Anılar, armağan, hediye.

    Anı: Yaşanmış olgulardan belleğin sakladığı her türlü iz, bir olguyu anımsatan şey, hatıra

    Anıl: Amaç, maksat.

    Anıt: Abide

    Anlı: Namı yürümüş olan.

    Ansıma: Hatırlanmayı beklemek.

    Ant: Yemin, söz verme.

    Anter: Arap edebiyatında kahraman.

    Anya: Kutsal kitapta adı geçen İsrail peygamberi

    Apa: Büyük kız kardeş, abla

    Apan: Aniden

    Apaydın: Işıklar içinde, çok aydınlık

    Ape: Amca, büyük.

    Ar: Ateş .

    Arabul: Arabuluculuk yap, iki yanın arasını bul, ara ve bul

    Araf: Cennet ve cehennem arasındaki yer.

    Arafat: Mekke'de bir tepenin adı

    Aral: Büyük bir göl

    Aram: Sakin, huzurlu.

    Aran: Sıcak yer, ova, ılımlı yer. At ahırı.

    Aras: Kalın Yün, At kılı anlamında (Aras nehri)

    Arat: Yürekli cesur

    Araz: İşaret, alamet

    Arbas: Çok güçlü erkek

    Arbaş: Mavi gözlü ve sarı saçlı erkek, yaramaz

    Arbay: Mütevazi insan.

    Arca: Çam ağacı, temiz

    Arcan: Temiz saf, namuslu

    Arda: Asa, işaret için dikilen değnek. Ardıl, sonra gelen, halife.

    Ardakan: Arda nehri civarındakilerin soyu

    Ardıç: Güzel kokulu yapraklarını kışın da dökmeyen bir ağaç, dağ servisi, çamgillerden kokulu bir ot

    Ardıl: Arkadan gelen, sonra gelen (ilk ya da birkaç çocuktan sonra doğan), öncekinden sonra, ardından gelen

    Ardil: Yürek ateşi.

    Aref: Pek maruf, fazlaca bilinen. Arif, anlayışlı ve bilgili

    Arel: Dürüst ve temiz kimse.

    Aren: Kum tanesi.

    Arer: Temiz ve güvenilir kişi.

    Ares: Mitolojide geçen savaş tanrısı

    Argın: Yorgun, bitkin

    Argon: Ateş rengi.

    Arguç: Gururlu.

    Argun: İlhanlı hükümdarlarından biri

    Argüden: Erdemlilik peşinde olan.

    Argüder: Erdemlilik peşinde olan.

    Argün: Temiz gün, günlük güneşlik, yaşama sevinci veren gün.

    Arhan: Temiz han, temiz yönetici, yiğit han

    Arıbal: Arının yaptığı bal, arı balı, tatlı kimse, hoş kimse, katışıksız, bal, temiz bal, saf bal

    Arıbaş: Temiz kimse, çalışkan kimse, arı gibi çalışan baş

    Arıca: Temizce arı gibi

    Arıcan: Temiz kimse.

    Arıç: Dirlik, düzenlik, barış

    Arıel: Dürüst, temiz kimse, temiz elli

    Arıer: Temiz er, katışıksız, er, temiz kimse

    Arığ: Arı, temiz, saf, katışıksız, eti yağı erimiş, arık zayıf

    Arık: Eti yağı erimiş, zayıf

    Arıkal: Temiz kal

    Arıkan: Saf kan, temiz kan, soylu kan.

    Arıkar: Yardım, yardımcı.

    Arıker: Temiz kimse, çelimsiz erkek

    Arıkut: Temiz ve kutlu

    Arıman: Dürüst ve temiz kişi

    Arısal: Arı gibi çalışkan

    Arısan: Adı, sanı temiz kimse

    Arısoy: Temiz soy, soyu temiz kimse

    Arış: Kağnı otu

    Arıt: Arınmasını sağla, temiz bir duruma getir, arılaştır

    Arıtan: Temiz bir duruma getiren, temizleyen

    Arıtaş: Temiz taş

    Arıyüz: Temiz yüz, temiz yüzlü

    Ari: İran’dan geçerek Kuzey Hindistan’a yerleşen halk veya bu halktan olan kimse.

    Arif: Bilen, bilgili

    Aril: Temizlenmek, tohum zarı.

    Arin: Temiz, saf

    Arjen: Volkan alevi

    Arjin: Yaşam ateşi, yiğit.

    Arkadaş: Birbirlerine karşı sevgi ve anlayış gösteren kişilerden her biri, bir işte birlikte bulunanlardan her biri

    Arkan: Arı kan, temiz kan, soylu kan

    Arkın: Arkada, geride olan, ağır, yavaş, sakin dingin

    Arkış: Haberci. 2.Kervan.

    Arkoç: Temiz ve güçlü.

    Arkun: Yavaş, geri kalan.

    Arkut: Temiz ve uğurlu arı ve kutlu

    Arma: Yelken takımı, halat, ip, seren, 2. Bir devletin, bir hanedanın veya bir şehrin sembolü olarak kabul

    Armağan: Birini sevindirmek, mutlu etmek için verilen şey, hediye. 2. Ödül. 3. Bağış, ihsan.

    Arman: İstek, amaç, dürüst, temiz insan, arı insan.

    Armanç: Hedef.

    Armin: Özgürlük ve barış yanlısı.

    Arol: Arı ol, çalışkan ol

    Arpad: Arpacık.

    Arpağ: Büyü sihir

    Arpak: Büyü, sihir.

    Arpat: Hun Uygur halkının önderi. Arpatlar hanedanının kurucusu.

    Arpınar: Su gibi temiz.

    Arsan: Temiz adlı

    Arsen: Kurtuluş, özgürlük.

    Arslan: Güçlü, yırtıcı.

    Arslaner: Aslaner

    Arsoy: Arısoy

    Artaç: Utanma duygusunu baş tacı eden

    Artam: iyilikçilik, doğruluk, erdem.

    Artanç: ince ruhlu, duyarlı, sanatkar.

    Artemis: Orman ve savaş tanrıçası

    Artuç: Ucuna sivri demir eklenmiş mızrak.

    Artuk: Artmış olan, artan, üstün, ünlü Selçuklu emiri

    Artun: Kendine güvenen, onurlu, ağırbaşlı.

    Artunç: Arı tunç, katışıksız tunç.

    Aru: Arı, katışıksız

    Arukan: Soylu kan, temiz kan, arı kan

    Arya: Operalarda solistlerden birinin orkestra eşliğinde söylediği, genellikle kendi içinde bütünlüğü olan parça.

    Aryüz: Arı yüz, temiz yüzlü

    Arzık: Dine çok bağlı kimse, uysal, iyi huylu

    Arzüdar: istekli.

    Asaf: Vezir. 2. Erdem, ileri görüşlülük, yönetimde başarı. hz. süleyman’ın ünlü veziri. süleyman (a.s.)’ın en çok güvendiği kişiydi. Neml suresinde anlatılanlar Asaf üzerine yorumlandı, daha sonra padişahın vezirlerine Asaf unvanı verildi.

    Asal: Bir şeyde öğe olan, temel

    Asan: Rahat.

    Asar: Vezir, nazır, bakan.

    Asgar: Küçük, ufak

    Asıf: Çok şiddetli esen rüzgâr

    Asıl: Başlıca, başta gelen, bir şeyin kendisi, başkası değil, kök, köken, gerçeklik

    Asım: Temiz, namuslu, sağlam karakterli.

    Asi: Başkaldırıcı, dikbaşlı.

    Asil: Yüksek duygularla hareket eden kişi; soyu sopu belli, sağlam soylu kişi demektir.

    Aslan: Gürbüz, cesur, yiğit adam

    Aslaner: Yiğit erkek, yiğit kimse, aslan gibi kimse

    Aslanhan: Aslanların aslanı.

    Asli: Asıl, tek.

    Asrın: Bu asıra ait, bu devire uygun

    Asri: Modern.

    Asur: Mezopotamya’da bir devlet ve bu devletin halkı.

    Asutay: Yaramaz, huysuz tay, yaramaz çocuk

    Aşan: Öte yana geçip giden, yüksek bir yerin, ötesine geçen, Uygur yazıtlarında geçen bir ad

    Aşar: Aşıp gider, öte yana geçer

    Aşık: Bir kimseye veya bir şeye karşı aşırı sevgi ve bağlılık duyan, vurgun, tutkun kimse.

    Aşir: Samimi dost, arkadaş

    Aşkan: Renk, beniz

    Aşkın: Ölçüyü kaçırmış olan, coşkun. 2. Muadillerinden yeğ, üstün. 3. Fazla

    Aşkınay: Ay’ın çok değişik ve çok güzel görünmesi.

    Aşkıner: Üstün er, üstün kimse

    Ata: Soy

    Atabay: Saygıdeğer ve varsıl kimse, Seçuklu döneminde bir unvan, atabey

    Atabek: Selçuklu döneminde şehzadeleri eğiten kimse.

    Ataberk: Selçuklu Devleti’nde şehzadelerin terbiyesiyle vazifeli şahıs, lala.

    Atabey: Selçuklularda şehzadeleri eğitmekle görevli kişilere verilen ünvan24

    Atacan: Hoşgörüsü olan kimse, babacan.

    Ataç: Atalardan sürüp gelen

    Atadan: Atalardan sürüp gelen, ataç

    Ataeli: Ata yurdu, ataların doğup büyüdüğü, yaşadığı yer

    Atagün: Büyüklerin günü.

    Atahan: Büyük yönetici, ata durumundaki han.

    Atak: Atılgan yiğit, yürekli

    Atakan: Atasının kanını taşıyan, atasının kanından gelen gücü barındıran88

    Ataker: Atılgan yiğit, atılgan ve yiğit

    Atakol: Atılgan ol

    Atakul: Ataya kul, ataya kul olan, ata kulu, lala

    Atakurt: Kurt soyundan gelen.

    Atalay: Kolaylıkla ileri atılabilen, cesur kimse

    Atalay/ Atılay: Kolaylıkla ileri atılabilen, cesur kimse

    Ataman: Kazak lideri

    Atamer: Benim atam er kişidir, yiğit atam.

    Ataner: Senin atan er kişidir, yiğittir

    Atanur: Atasından aldığı nuru taşıyan.

    Ataol: Gelecek kuşaklara baba, ata olasın

    Ataöv: Atalar seni övsün

    Atar: İleriye fırlatır. 2.Gücü yeten.

    Atasagun: Hekimlerin babası, atası

    Atasan: Soyuyla ünlü olan, övünen kişi.

    Atasay: Atayı say, ataya saygı göster

    Atasev: Atayı, ataları, babayı sev

    Ataseven: Atasını, babasını seven

    Atasever: Atalarını seven kimse.

    Atasevin: Atalarınla sevin

    Atasoy: Ata soyu, atadan

    Atasöz: Büyük sözü dinleyen.

    Atasü: Asker babası, asker atası

    Ataullah: Allah'ın hediye ettiği ilk erkek çocuk, Allah'ın bağışladığı, hediye ettiği, ihsanı, lütfü

    Atay: Herkesçe bilinen, tanınmış, ünlü

    Ateş: Yanıcı maddelerin yanmasıyla ısı ve ışığın ortaya çıkması

    Atıf: Eğilimli, birine şefkatle eğilen, sevgi duyan / Bir şeye yönlendirilen

    Atıl: Fırla

    Atılay: Kolaylıkla ileri atılabilen, cesur kimse

    Atılgan: Güçlüklerden ve tehlikelerden yılmayarak daima ileriye atılan, Girişken, tez canlı

    Atılhan: Dinamik hükümdar.

    Atım: Atılan bir şeyin gidebildiği uzaklık

    Atınç: Atılgan, atak

    Atik: Çok hızlı davranan, çevik

    Atilla: Hunların “Tanrının Kırbacı” denilen büyük hükümdarı

    Atlan: Ata bin, at sahibi ol

    Atlas: Üstü ipek, altı pamuk kumaş, büyük harita.

    Atlı: Atı olan, iyi bir adı bulunan, ünlü, tanınmış, adlı

    Atlığ: Namlı, şöhretli.

    Atlıhan: Atlı yönetici.

    Attila: Hun imparatoru

    Atuf: Birine sevgisi olan, sevgi duyan. Allah’a karşı sevgi duyan

    Avar: Orta Avrupa’da yaşamış bir Türk boyu.

    Avcı: Avlanmayı seven veya avı kendine iş edinen kişi. 2. Bir şeyi büyük bir istekle izleyen ve bulup ortaya çıkaran tanıtan kimse.

    Avedis: İyi haber getiren kişi

    Aver: Sert ve dik bakışlı kişi.

    Avni: Yardım etmek, yardımda bulunmak, yardımla ilgili

    Avşar: Bir Türkmen boyu.

    Avunç: Teselli, avunma.

    Ay Temiz: Ay gibi berrak ve temiz olan.

    Ay Timur: Ay gibi ışıltılı ve demir gibi sağlam.

    Ayalp: Ay gibi güzel ve yiğit.

    Ayanç: Saygı

    Ayas: Duru ve dingin havada çıkan kuru soğuk, ayaz

    Ayata: Eski Türklerin inanışına göre gökyüzünün ikinci katında oturan tanrı, Ay tanrısı

    Ayaydın: Çok aydınlık, ay gibi aydınlık, ay ışığı

    Ayaz: Duru ve dingin havada çıkan kuru soğuk, bulutsuz ve Ay ışıklı gecede Çıkan soğuk.

    Ayaz Ada: Soğuk ve durgun hava

    Aybala: Ay gibi çocuk, Ay gibi parlak ve güzel çocuk.

    Aybar: İnsanda saygı uyandıran görünüş, görkem

    Aybars: Ay gibi parlak vegüzel, pars gibi yırtıcı.

    Aybay: Ay kadar güzel ve zengin

    Aybek: Hindistan komutanı.

    Ayberk: Güçlü

    Aybey: Ay gibi doğan erkek, bey

    Aybora: Ay kadar güzel, fırtına kadar yıkıcı, ay ve fırtına

    Ayca: Yüzü ay gibi aydınlık ve güzel olan

    Ayçetin: Ay kadar güzel ve çetin.

    Aydar: Perçem, Manas destanındaki kahraman.

    Aydemir: Demir kadar sert kimse manasındadır.

    Aydın: Bilge.

    Aydınalp: Aydınlık ve yiğit.

    Aydınay: Ay’ın çok parlak hali.

    Aydınbay: Saygın ve de bilgili olan kimse.

    Aydınbey: Saygın ve de bilgili olan kimse, bilge kişi.

    Aydınel: Aydınlık yer, ışıklı yer.

    Aydıner: Aydınlık yüzlü kimse.

    Aydınol: Okumuş ve bilgili biri ol.

    Aydıntan: Işıklı sabah vakti, aydınlık sabah vakti

    Aydıntuğ: Üzerine ışık düşmüş tuğ.

    Aydınyol: Doğruyol.

    Aydinç: Ay gibi güzel, ışıklı ve dinç.

    Aydoğan: Ay gibi doğmuş olan.

    Aydoğdu: Ay gibi doğmuş olan, ay gibi doğan

    Aydoğmuş: Ay gibi doğmuş, ay kadar güzel olan

    Aydolun: Dolunay gibi.

    Ayet: Kuran surelerindeki cümlelerin her biri.

    Aygün: Ay gibi parlak ve ışıklı güzel gün

    Ayhan: Büyük hükümdar

    Ayık: Anlayışlı, uyanık, açıkgöz, zeki

    Aykaç: Güzel söz söyleyen, ozan

    Aykal: Aydınlık kal.

    Aykan: Kanı ay gibi parlak ve temiz Ay Kanlı.

    Aykın: Işıltılı kın.

    Aykul: Ay gibi kutlu, ay kadar uğurlu

    Aykurt: Üzerine ay ışıltısı düşmüş kurt.

    Aykut: Ay gibi uğurlu.

    Aykutalp: Uğurlu, cesaretli.

    Aykutlu: Ay gibi güzel ve uğurlu, uğurlu ay

    Ayman: Ay gibi güzel kimse

    Aymete: Hun İmparatoru Mete’nin bir adı.

    Aymutlu: Ay gibi güzel ve mutlu.

    Aypar: Görkem, saygı uyandıran görünüş, aybar

    Aypars: Ay gibi güzel ve pars gibi yırtıcı

    Aypolat: Ay gibi güzel ve polat gibi sağlam.

    Aysal: Ayla ilişkili, ay gibi.

    Aysar: Ayın etkisiyle huyu değişen kimse

    Aysoy: Aydınlık soydan gelen.

    Aysungur: Ay gibi güzel, sungur, gibi, akdoğan gibi avlayıcı kimse

    Aytaç: Başında ay gibi ışıklı taç bulunan.

    Aytar: Olanları bildiren, haber veren

    Aytek: Ay gibi.

    Aytekin: Ay gibi parlak ve biricik. Çok değerli.

    Aytemur: Ay gibi güzel ve demir gibi sağlam

    Aytok: Ay gibi güzel ve tok

    Aytolun: Dolunay.

    Aytop: Yuvarlak ay, nurtopu gibi

    Aytuğ: Mızrağın ucuna yapılmış ayın üstüne yapılan tüy.

    Aytuna: Ay gibi güzel ve Tuna Irmağı gibi görkemli.

    Aytunca: Ay gibi güzel ve Tunca Irmağı gibi görkemli

    Aytunç: Ay gibi güzel ve tunç gibi sağlam.

    Aytün: Aylı gece

    Aytürk: Ay gibi güzel ve Türk gibi güçlü

    Ayvaz: koca, eş. Güzel, yakışıklı.

    Ayyüce: Yücelerdeki Ay

    Azad: Bağımsız olan.

    Azadi: Bağımsızlık, özgürlük.

    Azam: En büyük, ulu.

    Azamet: Büyüklük, ululuk, Yücelik. 2. Gurur. 3. Görkem, heybet. 4. Çalım, kurum. 5. Debdebe.

    Azametdin: Dinin yüceliği.

    Azat: Özgür, kimseye bağlı olmayan.

    Azem: Arkadaş. dost.

    Azer: Ateş

    Azim: Bir şeyler yapmak için kararlı kişi, azmeden, azimli

    Aziz: Onur sahibi yüce, Saygıdeğer, Manevi gücü çok üstün

    Azmi: Kemikli, kemikle ilgili, azim sahibi

    Aznavur: Cesur, kahraman, yiğit.

    Azrak: Çok az bulunur, değerli

     

    3/29‘B’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘B’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Babacan: Cana yakın, olgun, güvenilir kimse.

    Babaç: Azameti olan, gösterişli.

    Babayiğit: Güçlü kuvvetli. 2. Mert, korkusuz adam, kabadayı. 3. Bir girişimde kendine güvenebilecek

    Babek: Kafkas kökenli ayaklanma kahramanı

    Babür: Hindistan aslanı

    Babürşah: Moğol Devleti'ni kuran hükümdar

    Badak: Ufak tefek, ufak yapılı

    Badakalp: Ufak tefek yiğit

    Badi: Rüzgarla ilgili

    Bafun: Tunç.

    Bagatur: Yiğit, kahraman, batur, alp, bahadır

    Bagay: Afacan, yaramaz.

    Bager: Karla birlikte esen şiddetli rüzgar, fırtına

    Bağatur: Yiğit, kahraman, cesur.

    Bağdaç: Bağdaşan, uyuşan dost

    Bağdaş: Dost, yakın arkadaş.

    Bağır: Göğüs. 2. Ok yayı ve dağda orta bölüm.

    Bağış: Bağışlamak işi veya biçimi. 2. Bağışlanan şey, hibe.

    Bağışhan: Hükmeden bağışlayıcı.

    Baha: Değer, güzellik

    Bahadır: Yiğit, kahraman, atak, gözünü daldan budaktan esirgemeyen

    Bahadırhan: Güce ve kuvvete hükmeden.

    Bahai: Samimi toplum ilişkisi kuran.Toplumun bir parçası olan.

    Bahattin: Dinin güzelliği.

    Bahir: Derya, deniz

    Bâhir: (ba

    Bahra: Eski bir sınır kalesi

    Bahri: Denizci, denizle ilgili

    Bahşı: Bilgin, öğretmen. 2. Saz şairi, âşık. 3. Hekim.

    Bahti: Yazgıyla ilgili olan.

    Bahtiyar: Mutlu, şanslı

    Bakanay: Açık, ortada. 2. Gökyüzünde duran ay.

    Bakır: Kızıl renkli maden

    Bakırhan: Bakır gibi işe yarayan hükümdar.

    Baki: Kalıcı, sürekli

    Baksı: Bilgin, öğretmen. 2. Saz şairi, âşık. 3. Hekim. bk. Bahşı

    Bakur: Kuzey.

    Bala: Yavru, çocuk.

    Balaban: Bir tür yırtıcı kuş, iri cins bir tür Doğan

    Balabey: iri cüsseli ve saygı duyulan kişi.

    Balaman: İri, büyük. 2. Şişman, gürbüz kimse. 2. Atmaca, doğan vb. yırtıcı bir kuş. bk. Balaban

    Balamir: Tarihimizde bir kağan, hükümdar

    Balatekin: Küçümen ve biricik, küçük şehzade

    Balatürk: Güçlü kuvvetli Türk.

    Balay: Ay yüzlü

    Balaz: Ağaç, sürgün.

    Balbal: Eski Türklerde kişinin anılması için mezarının veya bazı kurganların etrafına dikilen taş.

    Balbay: Bal-bay.

    Balbey: iyiliksever, hoşgörülü, saygın ve sevecen kişi.

    Balcan: Bal gibi sevimli ve tatlı olan.

    Baldaş: Bal gibi tatlı, taş, gibi sağlam, sert

    Baldemir: Sevimli ancak yeri geldiğinde de demir gibi sert olabilen kişi anlamında

    Baler: Bal gibi tatlı kimse, bal gibi erkek, yiğit

    Balhan: Bal gibi tatlı yöneten.

    Balı: Büyük kardeş. 2. Sevgi gösterilen kimse. 3. Veli, ermiş.

    Balıbaş: Ermiş kimse.

    Balıbey: Değer verilen olgun bey.

    Balibey: Değer verilen olgun bey. bk. Balıbey.

    Balk: Şimşek. 2. Parıltı, parlayış.

    Balkan: Sarp ve geniş ormanlıklarla bezeli sıradağlar.

    Balkı: Şimşek, ışık, parlayış.

    Balkır: Işıl ışıl parıldar, ışık saçar

    Balkırtan: Tan ışığı.

    Balkış: Güzel geçen bir kış mevsimi anlamında.

    Balkoç: Bal gibi tatlı ve sevimli yiğit.

    Balla: şimşek, ışık, parlayış.

    Balsan: Sevecen ve hoşgörülü hükümdar anlamında.

    Baltaş: Bal gibi tatlı, taş gibi sağlam, sert

    Bangu: Çığlık, tiz, ses, yüksek ses, bağırtı, yankı

    Barak: Akıllı kişi, şaşkın

    Baran: Ulu, yüce, yüksek, iri.

    Baran Ege: yağmur mevsimi, büyük ulu

    Baranalp: Güçlü yiğit

    Baransel: Güce, kuvvete ait

    Baray: Ezeli, öncesi olmayan, öncesiz.

    Barayı: Öncesi, başlangıcı olmayan.

    Barbaros: Büyük denizci, kırmızı sakal

    Barça: Hükümdar

    Barçın: İpekli bir kumaş.

    Barın: Güç, kuvvet.

    Barış: Uzlaşma, sulh.

    Barışcan: Barışı yürekten isteyen.

    Barışkan: Barışçıl

    Barışta: Barış zamanı doğmuş olan

    Barik: Dar, ince, narin. 2. Parıldayan.

    Barka: Büyük bir çeşit sandal

    Barkal: Sağlam, güçlü, sert ol

    Barkan: Arap çöllerindeki kumul yapısı

    Barkev: Hediye

    Barkın: Gezip, dolaşan, seyyah, gezgin

    Barksal: Güçlü, sağlam.

    Barlas: İyi savaşçı

    Bars: Arının oğul vermesi.

    Bartık: Heykel.

    Bartu: Eski bir hükümdar.

    Bartunç: Güçlü tunç.

    Baruk: Eskiden kalan kişi.

    Barut: Yanıcı, yakıcı madde

    Basim: Sempatik kişi

    Baskan: Düşmanı alt etme, yengi.

    Baskı: Kuvvet uygulamak

    Baskın: Beklenmeyen ani saldırı

    Basri: Gören, görme ile ilgili, görebilmek.

    Başağa: Ağaların başı, kıdemli

    Başar: Yaptığın işlerde başarıya ulaş, başarılı ol.

    Başaran: Ereğine ulaşan, işlerini yapan.

    Başat: Hepsinden üstün, benzerlerinden üstün, egemen, en başta gelen

    Başaydın: Aydınlık baş.

    Başbay: Çok varsıl kimse, baş zengin

    Başbuğ: Eski Türklerde ordunun başındaki komutanlar ya da hükümdarlar.

    Başdemir: Demir gibi sağlam.

    Başdoğan: İlk doğan

    Başeğmez: Güçlü, baş eğmeyen, yenilmez

    Başer: Başta gelen kimse, başta gelen er.

    Başhan: Hanların başı.

    Başkal: Her zaman baş kalasın

    Başkan: Baş olan kimse, bir topluluğun başı, önder

    Başkara: Başı kara anlamında.

    Başkaya: Temel, esas ve kaya gibi sağlam.

    Başkurt: Başkurdistanıda yaşayan Türk halkı veya bu halkın soyundan olan kimse.

    Başkut: Şanslı, talihli

    Başman: İleri gelen, sözü geçen kimse, bir topluluğun ileri gelen başı

    Başol: Lider ol, başa geç.

    Başöz: Asıl hükümdar, öz yönetici.

    Başsoy: Başkanlar soyundan gelen anlamında. .

    Baştemir: Demir gibi sert başkan anlamında.

    Baştugay: Tugay komutanı.

    Baştuğ: Başkanlara yaraşacak kadar güzel tuğ anlamında.

    Baştürk: Türk ileri gelenlerinden anlamında.

    Başur: Güney.

    Batı: Bir yön

    Batıbay: Batıda sözü geçen, saygı duyulan kişi.

    Batıbey: Batıda sözü geçen, saygı duyulan kişi.

    Batıcan: İçten ve sevecen kişiliği olan anlamında.

    Batıhan: Batının sultanı, hanı

    Batıkan: Batı'nın Hanı ya da Batı'nın Kanı anlamında

    Batın: İç, gizli, görünmeyen manasındadır.Allah’ın 99 isminden biri.

    Batır: Kahraman, savaşçı yiğit.

    Batıray: Yiğit Ay, hem yiğit hem ay gibi.

    Batırhan: Yiğit han

    Batırkan: Yiğitlik geçmişine sahip anlamında.

    Batırsoy: Yiğitler, kahramanlar soyundan olan anlamında.

    Battal: Büyük, iri

    Batu: Güçlü

    Batuğ: Güçlü, yiğit, alp, güneşin battığı yön, batı

    Batuğhan: Güçlü han, yiğit, yönetici

    Batuhan: Güçlü Kuvvetli Handır. Altınordu devletinin kurucusu Batuhan.

    Batuk: Güçlü, alp, yiğit

    Batur: Kahraman

    Baturalp: Yürekli yiğit, yiğitler yiğidi.

    Baturay: Hem yiğit hem Ay gibi olan.

    Baturhan: Yiğit yönetici.

    Baver: güvenmek, inanmak

    Bayal: Saygın ve kudretli.

    Bayalan: Saygın ve etkili kişi.

    Bayar: Büyük, yüce

    Bayat: Devlet erkanında saygınlığı olan kişi.

    Baybars: Bir cins kaplan.

    Baybaş: Zenginliği, saygınlığı ve de bilgeliği nedeniyle kendisine danışılan kişi.

    Baybora: Zengin

    Baycan: Zengin kimse

    Bayça: Zengin ve cömert kişi.

    Baydak: Alem, bayrak.

    Baydar: Zengin

    Baydır: Cesur ve güçlü kişi.

    Baydıralp: Cesur ve güçlü kişi.

    Baydoğan: Çok zengin doğmuş olan kimse, varsıl doğan

    Baydu: İlhanlı hükümdarı.

    Bayduhan: Kutluk Devleti şehzadelerinden

    Baydur: Zengin ve ölümsüz olan

    Bayduralp: Zengin ve ölümsüz yiğit

    Bayer: Zengin ve varlıklı kimse.

    Bayezid: Birçok Osmanlı şehzadesinin ortak adı.

    Bayezit: Birçok Osmanlı şehzadesinin ortak adı

    Bayezit/Bayazıt: Bazı Osmanlı şehzadelerine verilen ad

    Bayfun: Çok yorulmuş, yorgun

    Baygüç: Zengin ve güçlü

    Bayhan: Zengin han, bay ve han kelimelerinden meydana gelmiştir.

    Bayhun: Zengin.

    Bayık: Doğruluğu tartışılmayan söz.

    Bayındır: İmar edilmiş, onarılmış.

    Bayır: Bir tepenin eğilimli yeri, yokuş

    Bayırhan: Sert hükümdar.

    Baykal: Yabani at. Orta Asya’ da büyük bir göl ismidir.

    Baykam: Sağlığa kavuşturan kimse

    Baykan: Soylu kimse, zengin ve soylu

    Baykara: Doğan türünden yırtıcı bir kuş.

    Baykır: Mehtap.

    Baykoca: Kadının eşi.

    Baykor: Saygın ve zengin kişi.

    Baykul: Saygın ve yardımsever kişi.

    Baykurt: Malı mülkü çok olan kurt, zengin ve kurt gibi olan.

    Baykut: Kale muhafızı, zengin.

    Baykuta: Zengin uğurlu ve aydınlık kişi.

    Baykutay: Zengin, kutlu ve Ay gibi güzel kimse

    Baylan: Nazlı, şımarık. 2. Olgun ve kibar.

    Bayman: Zengin kimse

    Bayol: Zengin ve saygın olması temenni edilen.

    Bayraktar: Bayrak taşıyan

    Bayram: Toplumsal özel kutlama günleri. Neşe, sevinç, kutlama.

    Bayrav: Çok yeğin, şiddetli

    Bayrı: Soyu çok eskilere dayanan kimse.

    Bayru: Geçmişi çok eskilere dayanan.

    Bayruk: Eskimiş

    Baysal: Barış ortamı

    Baysan: Varlıklı ve ünlü kişidir.

    Baysoy: Soyu zengin ve saygın olan kimse anlamında.

    Baysu: Varlıklı ve su gibi değerli.

    Baysungur: Bir tür yırtıcı kuş.

    Baytal: Kısrak. Bayır, yokuş.

    Baytaş: Bir beye hizmet eden kimse

    Baytekin: Zengin ve biricik, varlıklı şehzade.

    Baytimur: Demir gibi sert ve saygın kişi.

    Baytok: Zengin ve gönlü tok, bir kırgız oymağının kurucusunun adı

    Baytüze: Varlıklı ve haktan yana olan.

    Baytüzün: Varlıklı ve adaletli

    Bayülken: Eski türk inanışına göre göğün on altıncı katında oturan barış

    Bedevi: Çölde, çadırda yaşayan göçebe. 2. Bedevilik tarikatından olan derviş.

    Bedi: Bir eşi daha bulunmayan benzersiz.

    Bedih: Çok saygın ve çok büyük bir ünü olan anlamında.

    Bedii: 2. Güzellik ölçülerine uyan, gözü gönlü okşayan, beğenilen.

    Bedir: Ayın ondördüncü gecesi. Dolunay hali.

    Bedirhan: Ay+ Han gibi Bedir + Han. Ay gibi parlak ve tam han, hükümdar manasındadır.

    Bediz: Açık, belli, görünen. 2. Süs.

    Bedrettin: Ayın ondördü gibi ışık saçan, temiz ve yüce. Dinin dolunayı.

    Bedri: Ay gibi, aya benzeyen, Aya ait.

    Bedük: Ulu kişi, havalı insan.

    Beğenç: Beğeni, güzel bulmak.

    Beha: Ender, zor bulunan.

    Behçet: Sevinç, güzellik

    Behiç: Gürleryüzlü, şen

    Behir: Deniz.

    Behit: Mucize, garip, şaşma.

    Behlül: Çok gülen, hayır sahibi, güleryüzlü.

    Behman: Güleç, iyi huylu, hep gülen.

    Behnan: İyimser ve sempatik kişi anlamında.

    Behram: Merih (Mars) yıldızıdır. Her ayın 20. Günü manasındadır. Farsça bir isimdir. Eski İran hükümdarlarından da birinin adıdır.

    Behzat: Doğuştan iyi, soylu kişi.

    Bejin: Boy, endam.

    Bejmer: Değerli, layık.

    Beka: Kalıcı, ölümsüz

    Bekam: İsteklerini elde etmiş kişi.

    Bekata: Geçmişi tavizsiz ve sert olan anlamında.

    Beker: Güçlü, kuvvetli.

    Beki: El değmemiş, bakir, tertemiz, bozulmamış

    Bekir: Sabahları erken kalkmayı alışkanlık edinen, çalışkan ve cömert kimse manasındadır.

    Bekri: El değmemiş, bakir, tertemiz, bozulmamış

    Bektaş: Akran, eş, yaşıt. Hacı Bektaşi Veli tarikatın mensubu olan kişidir.

    Bektöre: Geleneklerine bağlı olan.

    Bektürk: Türk geleneklerine güçlü bir şekilde bağlı olan anlamında.

    Beledi: Kıvılcım.

    Belek: Armağan, hediye

    Belekan: Siirt’te bir aşiret.

    Belemir: Peygamber çiçeği, mavikantaron olarak bilinen çiçek

    Belen: Dağlık, sarp yer. 2. Sırt, bayır, yamaç, dağ eteği. 3. Yüksek, dağlık yerlerde görülen düzlük. 4. Issız yer.

    Beler: Hun İmparatoru Attilla’nın dedelerinden.

    Belger: Benzerlerinin içinde seçilen, farklı olan

    Belgin: Kesin olarak belirlenmiş, bilinen. 2. Alamet, iz.

    Beliğ: Telafuzu düzgün olan.

    Belin: Şaşkın.

    Bellisan: Geçmişinin ünlü olmasından dolayı iyi tanınan kişi.

    Bellisoy: Soyu iyi bilinen kişi.

    Benam: Şöhretli ve iyimser kişi.

    Bender: Liman.

    Bendis: Yunan mitolojisinde Ay tanrıçası.

    Bener: Kendisinin koruyucu olduğuna inanan kişi.

    Bengialp: Yiğitliği ve kahramanlığıyla sonsuza dek anılacak olan kişi

    Bengibay: Saygınlığıyla sonsuza dek anılacak olan kişi.

    Bengisan: Adı sonsuza dek anılacak olan.

    Bengisoy: Soyu sonsuza dek yaşayacak olan.

    Bengitaş: Anıt 2. Ölümsüzlük taşı.

    Benhur: Özgürlük.

    Bentürk: Türklüğüyle övünen kişi.

    Benzer: Nitelik, görünüş ve yapı bakımından bir başkasına benzeyen veya ona eş olan şey.

    Bera: İlim ve irfan sahibi üstün erdemli kişi, fazilet. Seçkin olma vasfı.

    Beraat: iyimserlik, olgunluk, güzellik.

    Beran: Kötülükten uzak, erdemli

    Berat: Bir buluştan, bir haktan yararlanmak için devletçe verilen belge, patent. Nişan, rütbe.

    Beray: Ayın en ışıltılı en parlak hali.

    Berdan: Çukurova yöresinde bir nehir ismi, hoş kokulu dağ otu.

    Berdar: Verimli, faydalı. 2. Yetişkin.

    Beren: Güçlü, kuvvetli, akıllı anlamlarındadır.

    Berez: Saygı, değer verme, saygın.

    Berezan: Loşkan ve Alişan aşiretlerinden bir kabile.

    Berge: İz, eser.

    Berger: Yönetici, direktör.

    Bergin: Güçlü, kuvvetli.

    Berhan: Han soyundan, Hanla ilgili, han üzerine.

    Berin: Soylu, yüce kişi

    Berk: Sert, katı, sağlam, kuvvetli, şimşek, arı, yaprak

    Berkal: Sağlam, güçlü, sert ol.

    Berkalp: Sağlam yiğit kişi.

    Berkan: Parıltı, parıldama.

    Berkant: Sağlam ant.

    Berkay: Işığı güçlü ay.

    Berke: Kamçı, kırbaç.

    Berkel: Yiğit, güçlü

    Berkem: Sağlamlaştırılmış. 2. Silahlanmış halk.

    Berker: Güçlü, sağlam kişilikli kimse.

    Berketi: Saygıdeğer, önemli kişi.

    Berki: Çok parlak.

    Berkin: Sağlam güçlü.

    Berkkan: Geçmişi sağlam olan anlamında.

    Berkman: Kişiliği sağlam olan kimse anlamında.

    Berkmen: Kişiliği sağlam olan kimse anlamında.

    Berkok: Güçlü ok.

    Berkol: Sağlam ol, güçlü ol

    Berksal: Güçlü, sağlam.

    Berksan: Adı, sanı güçlü sağlam bilinen.

    Berksay: Sert kaya.

    Berksin: Güçlü, sağlam, kuvvetli.

    Berksoy: Güçlü, kuvvetli soy.

    Berksu: Sert su.

    Berksun: Gücünü ver.

    Berktan: Günün aniden ağarması.

    Berktin: Güçlü ruh.

    Berktuğ: Berk sağlam sancak, tuğ Osmanlıda bir nişan demektir.

    Berkün: Sağlam ün, şan.

    Beröz: Özü sağlam olan kişi anlamında.

    Berran: Keskin.

    Bersu: Suyun berrak hali.

    Berşan: Bir peygamberin din ve kitabını kabul ve tasdik eden kimse

    Bertan: Sabahın en erken meyvesi, şafak yemişidir.

    Berter: Yetenekli, üstün, değerli.

    Bertuğ: Engel tanımayan, güçlükleri aşan.

    Bervari: Doğu’da bir Kürt aşireti.

    Berzah: İnsanların ölümden sonra kıyamete kadar bekleyeceği yer.

    Berzan: Kam, şaman, yol gösteren.

    Besat: Düz arazi.

    Besim: Güler yüzlü, güleç adam.

    Beste: Bir müzik eserini oluşturan ezgilerin bütünü

    Beşaret: Sevin veren haber.

    Beşarettin: Din açısından sevinçli bir haber.

    Beşer: İnsanoğlu.

    Beşir: Müjde getiren müjdeci

    Betik: Yazılmış şeyler, kitap, mektup.

    Betim: Bir şeyin resmi ya da heykeli. 2. Bir şeyi, bir kimseyi, bir olay veya duyguyu betimleyen söz veya

    Betin: Güçlü, kuvvetli.

    Bey: Zengin ve saygın olan. 2. Bir yerin reisi ya da başkanı.

    Beyani: Sabah.

    Beyazıt: Osmanlı şehzadelerinin ortak adı

    Beyazıt/Beyazit: Kimi Osmanlı şehzadelerine verilen ad.

    Beybars: Pars gibi yırtıcı.

    Beybolat: İradesinin gücüyle anılan saygın kişi anlamında.

    Beybora: Bora gibi fırtınalı

    Beycan: Saygın ve çelik gibi güçlü kimse.

    Beyda: çöl.

    Beydağ: Ödemiş’te bir yöre. 2. Anadolu’da çeşitli dağların adı.

    Beydaş: Dürüstlük, doğruluk, hakkaniyet.

    Beydoğan: Zengin doğan.

    Beykan: Soylu olan kimse.

    Beykara: Saygın ve sert kişi.

    Beyna: iki el arasındaki sevgi anlamındadır, Kur’an ‘da yer alan bir kelimedir.

    Beyrek: Çok nazik olan kimse, beyefendi

    Beysan: Bey, efendi. 2. Zenginlik. 3. Ün, şöhret;

    Beytullah: Allah’ın evi, Kâbe.

    Beyut: Doğuştan soylu.

    Beyzade: Saygın ve zengin kişinin oğlu. 2. Şımarık büyütülmüş.

    Beyzat: Bey olarak doğmuş olan

    Bezirgan: Tüccar. 2. Çok kar peşinde olan.

    Bican: Cansız olan anlamında.

    Bihay: Bilgili.

    Bilal: Su gibi ıslatan, ıslaklık, ıslaklık

    Bilan: Değerli taşlarla süslenmiş kılıç kemeri

    Bilbaşar: Bilgili olursan başarırsın.

    Bilbay: Saygın ve de bilgili kişi.

    Bilegil: Akıllı, gerçeği gören ve ona göre davranan.

    Bilek: Bileğine sağlam ve güçlü kişi

    Bilen: Bilgisi olan bilgili.

    Bilge: Bilgili, iyi ahlaklı, olgun ve örnek kimse.

    Bilgealp: Bilgili ve cesur kişi

    Bilgebay: Bilgili ve saygın kişi.

    Bilgeç: Bilen, bilgili.

    Bilgeer: Bilgili ve sözüne güvenilir kişi.

    Bilgehan: Bilgil, ve hükümdar kişi.

    Bilgekağan: Bilgili ve savaşçı kişi.

    Bilgekan: Bilgili ataları olan kişi.

    Bilgen: Derin bilgi sahibi kimse.

    Bilgetay: Çok bilen.

    Bilgetürk: En bilgili Türk.

    Bilgiç: Her konu hakkında bilgisi bulunan. 2. Bilgisi olmadığı halde bilir gibi görünen.

    Bilgier: Bilen kimse.

    Bilgihan: Göktürk İmparator’u.

    Bilgin: Her konuda bilgisi olan.

    Bilginay: Ay gibi aydınlık ve bilgili.

    Bilginer: Bilgili kimse.

    Bilgütay: Bilgili ve bilgi peşinde olan.

    Bilhan: Bilgili olmak yönetici olmak.

    Bilkan: Bilgili

    Bilsay: Bilgili ve saygın kişi.

    Biltan: Tan yeri gibi ve bilgili.

    Biltaş: Bilgili ve taş gibi.

    Biltay: Bilgili ve bilgi peşinde olan.

    Bilyap: Bilginin semeresini gör.

    Binal: Bin çeşit kırmızı

    Binali: Ali’nin oğlu.

    Binalp: Çok yiğit, cesur kişi,

    Binan: Yaşam boyu an beni anlamında.

    Binbaşar: Yaşam boyu başarılı ol anlamında.

    Binbay: Yaşam boyu saygı gör anlamında.

    Binışık: Yaşam boyu ışık saç anlamında.

    Binkan: Soyu çok eskilere dayanan.

    Binkaya: Bin kaya gibi sert.

    Binyaşar: Yaşamın çok uzun sürsün.

    Biran: Aniden etkileyen anlamında.

    Birant: Tek yemin, tek ant.

    Bircan: Eşi benzeri olmayan, tek.

    Birge: Hep beraber anlamında.

    Birgit: Birlikte, beraberce anlamında.

    Birhan: Tek hükümdar manasındadır.

    Birhat: Derin huylu, güzel ahlaklı.

    Biriz: Hep beraberiz, anlamında.

    Birkan: Soylu

    Birmen: Tek olan, eşsiz olan.

    Birol: Tek ol, anlamında

    Birsoy: Soyu bir, kökü bir.

    Birtan: Tek, eşsiz

    Birtaş: Tek, bir tane, taş gibi.

    Bişar: Altın, gümüş işlemeli değerli eşya

    Bitek: Eşsiz.

    Boğaç: Dede Korkut hikâyelerindeki bir kahraman. Küçük yaşta bir boğayı öldürüldüğü için yiğitliğini simgelemek adına kendisine bu isim verilmiştir.

    Boğaçhan: İnanılmaz derecede güçlü, insanüstü gücü olan.

    Boğatay: Güçlü, kuvvetli.

    Boğatır: Savaşçı.

    Bolat: Çelik gibi sert.

    Bolcan: Herkese karşı sevecenliğini yürekten gösteren kişi.

    Bora: Şiddetli fırtına

    Bora / Boran: Ardından yağış getiren şiddetli rüzgar.

    Borahan: Hükümdar, yönetici.

    Borakan: Kanı kaynayan anlamında.

    Boran: Ardından yağış getiren şiddetli rüzgâr

    Boranalp: Sert yiğit.

    Boranbay: Saygın ve sert.

    Boransü: Fırtına gibi olan er, asker

    Borasu: Rüzgarlı, yağmurlu su, deniz.

    Boratav: Sert ve olgun kişi.

    Boray: Cesur, yürekli, örnek insan.

    Borga: Hüküm veren kişi

    Botan: Dicle Nehri'nin bir kolu

    Boydak: Özgürlüğü seven.

    Boysal: Her bir yana yayıl anlamında.

    Boysan: Sırım gibi yakışıklı delikanlı.

    Bozbala: Cesur ve yiğit genç.

    Bozdemir: Boz renkli demir.

    Bozdoğan: Bir şahin türü.

    Bozkaya: Boz renkli kaya anlamında.

    Bozkır: Uçsuz bucaksız yabanıl alan.

    Bozkurt: Türklerin Orta Asya’dan çıkışında yol gösterdiğine inanılan efsanevi kurt.

    Bozok: Özel ezgili türkü.

    Bozyel: Yağmurdan önce esen lodos rüzgarı.

    Bozyiğit: Güçlü, kuvvetli kişi.

    Böke: Güçlü ve kahraman kişi. 2. Reis. 3. Pehlivan.

    Börteçin: Yoğun sevgi, tapınma

    Börühan: Savaşçı hükümdar.

    Bucak: Dağ zirvesi.

    Budak: Ağacın dal olacak sürgünü. 2. Dalın gövde içindeki başlangıç yeri.

    Bugra: Büyük erkek deve, Turna kuşu, Harizm hükümdarlarından birinin lakabı, Orta Asya’daki İlk Türk-İslam Devletlerinin hükümdarlarına verilen bir unvan.

    Buğra: Erkek deve demektir. Bir diğer manası da turna kuşudur.

    Buğrahan: Yürekli hükümdar, korkusuz hakan

    Bulak: Pınar, kaynak.

    Bulgan: Bilge kişi anlamında.

    Bulgu: Yeni bulunan şey. 2. Anlayış.

    Bulgubay: Saygın ve anlayışlı kişi.

    Buluç: Buluş.

    Bulunç: İç evren, vicdan.

    Buluş: İlk defa yeni bir şey yaratma. 2. Bilinen bilgilerden yararlanarak daha önce bilinmeyen yeni bir bulguya ulaşma veya yöntem geliştirme. 3. Konu, duygu, düşünce ve hayalde başkalarının etkisinden sıyrılarak, bunların işlenişinde yeni bir yol tutma.

    Bulut: Havadaki su buharı kütlesi

    Bulutay: Bulut gibi buğulu, ay gibi güzel.

    Buluthan: Bulut gibi yükseklerdeki hakan.

    Bumin: Baykuş, Göktürk devletinin kurucusu.

    Bura: Burası, bu yer.

    Burak: Hz. Muhammedin Miraçta bindiği efsanevi bineğe verilen isimdir.

    Burç: Kale kulesi

    Burçak: Işkın, filiz.

    Burhan: Delil, kanıt, İlah, put manalarını taşır.

    Burhanettin: Dinin kanıtı, dinin delili, isbatı.

    Burkan: Uygur Türklerinin Budaya verdikleri ad.

    Burkay: İncinmiş kimse.

    Burla: Ay gibi beyaz yüzlü siyah anlamındadır

    Burtaş: Kapı altına konulan taş.

    Buyruk: Emir.

    Buyrukçu: Emirveren, emreden.

    Büke: Pehlivan. 2. Bilgili, zeki kişi. 3. Ejderha.

    Büker: Bükme işini yapan, kıvıran.

    Bülent: Yüksek, ulu.

    Bünyamin: Hz.Yakup’un en küçük oğlunun adıdır.

    Bürçe: Kurt yavrusu.

    Bürkan: Yanardağ·

    Bürküt: Kartal.

     

    4/29‘C’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘C’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Cabbar: Güç ve kuvvet sahibi kimse.

    Cabir: Galip gelen, aziz ve kuvvetli olan

    Cafer: Çay, dere, küçük akarsu

    Cahit: Çok çalışan

    Cahiz: Gözü pek, cesur. 2. Gözleri büyük kimse.

    Calp: Güçlü

    Camer: Centilmen. 2. Cesur adam.

    Cameri: Eliaçık, cömert.

    Can: İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağladığına ve ölümle vücuttan ayrıldığına inanılan madde dışı varlık. 2. Yaşama. 3. Güç, dirlik. 4. İnsanın kendi varlığı, özü. S. Gönül. 6. Bektaşilik ve Mevlevilikte tarikat kardeşi. 7. Çok içten, sevimli, sevilen, şirin.

    Canalp: Can yiğit

    Canaltay: İçten, yürekten.

    Canat: “Şiddetle iste” anlamında kullanılan bir ad.

    Canay: Ay gibi temiz ve parlak yüzlü kimse.

    Canaydın: Yüreği temiz, ferah kişi.

    Canbay: Saygın ve yüreği temiz kişi.

    Canbek: Özü pek, güçlü kişilikli kimse.

    Canber: Sert kişi, sağlam kişi, canı sağlam.

    Canberk: Sağlam, canlı, metin

    Canbey: İçten davranan.

    Canbolat: Canı, özü çelik gibi güçlü kimse. bk. Canpolat

    Canbulat: Canı, özü çelik gibi güçlü kimse. bk. Canpolat

    Canda: İçte, özde, yürekte olan kimse.

    Candaner: Sevecenliğin koruyucusu.

    Candar: Candan, içten

    Candaş: Dost, yakın.

    Candeğer: Uğruna herşey göze alınabilecek kadar sevilen anlamında.

    Candemir: Canı demir gibi sağlam, demir gibi kimse, demir canlı.

    Candoğan: Doğuştan sevimli ve içten olan.

    Candost: Gercek arkadaş ve dostluk.

    Caner: Yürekten sevilecek kimse.

    Canfer: Aydın bilgili, güçlü saygın.

    Cangiray: Sevecenlik ve içtenlik yaraşır anlamında.

    Cangür: Yaşam dolu, canlı.

    Canip: Yan, taraf, yön.

    Cankan: Özü hareketli olan kimse.

    Cankat: Yaşamına can ekle, sevinçle dol

    Cankaya: Özü sağlam olan kimse.

    Cankılıç: Özü klıç gibi keskin olan kimse.

    Cankız: Sevilen, sevimli, şirin kız.

    Cankoç: Sevimli, cana yakın kimse.

    Cankorur: Canlı, neşeli ve koruyan anlamında.

    Cankurt: İçten ve sadık anlamında.

    Cankut: Neşe, mutluluk, talih, baht.

    Canol: yaşamım ol, canım ol, bana can ol

    Canören: Gerçek dost olan.

    Canpolat: Canı polat gibi sağlam, canlı, çelik gibi kimse.

    Cansal: içtenliğini ve sevecenliğini çevresine de saçan anlamında.

    Cansay: “Şirin, sevimli, cana yakın olarak kabul et” anlamında kullanılan bir ad.

    Cansen: Sevilen ve hoşlanılan kimseye hitaben.

    Canser: Yaşama gücü.

    Canset: Genç kraliçe ya da prenses.

    Cansoy: Candan bir soydan.

    Cansu: Hayat ve tazelik veren su, sevgili, sevimli.

    Cansunay: Yaşam sun ve Ay gibi güzel ol.

    Cansuner: Canını feda eden kimse.

    Cantaş: içtenlik ve sevecenlik iradesi gösteren.

    Cantekin: Dost, huzur dolu.

    Cantez: Aceleci, yerinde duramayan.

    Cantürk: Yaşam sevinci veren Türk.

    Canyurt: Yurdunu büyük bir içtenlikle seven kişi anlamında.

    Caran: Güzel kokan bir tür çiçek.

    Carim: Suçlu.

    Carullah: Allah'a yakın olan

    Cavit: Ebedi, sonsuz

    Cavit/ Cavid: Ebedi, sonsuz.

    Caymaz: Sözünden dönmez, verdiği sözü tutar, vazgeçmez

    Cazim: Karar veren, kesen.

    Cazip: Çekici, ilgi uyandırıcı, albenili olan.

    Cebbar: Kuvvet ve kudret sahibi Allah.

    Cebe: Zırh, zırhlı giysi. 2. Savaşla ilgili silah ve araçlar.

    Cebealp: Silah kuşanmış savaşçı.

    Cebel: Dağ.

    Ceben: Bir Oğuz boy’u.

    Cebesoy: Silahlarla ilgilene soydan gelme anlamında.

    Cebrail: Allah tarafındanPeygamberlere vahiy getirmekle görevlendirilen dört büyük melekten biri

    Cedit: Yeni 2. Yeni var olmuş, yeni ortalığa çıkmış anlamında

    Cefa: Sıkıntı, zahmet.

    Cefali: İlahi olan.

    Celadet: Yiğitlik.

    Celal: Yücelik, ululuk, değer. Allah’ ın adlarındandır. Öfke, kızgınlık enerjisini temsil eder.

    Celalettin: Büyüklük ululuk, hışım

    Celâli: Yüceliğe mensup.

    Celasun: Kahraman, cesur. Genç, sağlıklı, yiğit kimse

    Celâsun: Kahraman, cesur, atak delikanlı, yiğit. 2. Genç ve sağlıklı, gürbüz kimse.

    Celasun/Cilasun: Babayiğit, boylu, poslu, sağlıklı.

    Celayir: Moğolların kollarından birinin adı.

    Celâyir: Moğol ırkının büyük kollarından biri.

    Celil: Ulu, yüce, manevi değeri yüksek olan.

    Celilay: Ulu, yüce, yüksek ay.

    Cem: Toplanma bir araya gelme. Birlik. Hükümdar, şah.

    Cemal: Yüz güzelliği, fertteki güzellik

    Cemalettin: Güzellik taşıyan

    Ceman: Kürt inanışlarına göre il merkezi.

    Cembeli: Konusu Hakkari’de geçen bir halk kahramanı.

    Cemi: Toplanmış

    Cemil: Güzel erkek, iyilikle anma.

    Cemşah: Hükümdar.

    Cemşir: Hükümdar.

    Cemşit: Mitolojide İran şahı.

    Cenan: Yürek, gönül kalp

    Cenani: Yürekten, gönülden.

    Cenap: Şeref, onur

    Cengaver: Savaşçı, bahadır.

    Cengel: Orman.

    Cengiz: Gözüpek, cesur

    Cengizhan: Eski Moğollarda, Moğol hükümdarı.

    Cenk: Savaş

    Cenker: Savaşçı.

    Cenup: Güney.

    Cerbeze: Mahir, ustalık. 2. Serinkanlılık.

    Cerit: Bekar.

    Cesaret: Yiğitlik, mertlik, atılım.

    Cesim: Büyük, iri, kocaman

    Cesur: Cesaretli, yürekli

    Cetik: Olgun.

    Cevahir: Kıymetli taş, cevher.

    Cevan: Farsça’da genç, delikanlı anlamına gelir.

    Cevat: Cömert, eli açık

    Cevdet: İyilik, güzellik, olgunluk

    Cevher: Maden kaynağı

    Cevheri: Bir şeyin özü ile ilgili anlamında.

    Cevri: Güçlü, kuvvetli. 2. Anlayan kavrayan.

    Cevval: Hareketli, yerinde duramayan.

    Ceyhan: Akdeniz'e dökülen bir nehir.

    Ceyhun: Tevrat’a göre cennetin 4 nehrinden biri.

    Cezair: Adalar.

    Cezlan: Mutluluk içinde olan.

    Cezmi: Kesin karar veren.

    Cezri: Köktenlikle ilgili.

    Cibran: Kürt komutanIarından biri.

    Cidal: Kavga, savaş.

    Cihan: Dünya.

    Cihanbay: Dünyanın en saygın kişisi.

    Cihanbey: Dünyanın en saygın kişisi .

    Cihandar: Dünyayı zaptetmek isteyen.

    Cihaner: Dünyaya bedel.

    Cihanerk: Tüm dünyanın en kudretlisi, güçlüsü.

    Cihangir: Cihanı ele geçiren.

    Cihanhan: Dünyanın hÜkümdarı.

    Cihanmert: Dünyanın en dürüst insanı

    Cihanşah: Cihan'ın şah'ı

    Cihanşan: Dünyaya nam salmış olan, bununla şana şöhrete kavuşmuş olan.

    Cihantürk: Dünyaya, aleme nam salmış Türk.

    Cihat: Din uğruna savaşmak.

    Cindoruk: Bir dağın en yüksek noktası, doruğu

    Civan: Yeni yetme, körpe, genç.

    Civanmert: Mert yaradılışlı, yüce gönüllü yiğit.

    Civanşir: Genç aslan.

    Coşan: Coşku duyan, heyecanlı. 2. İçi içine sığmayan.

    Coşar: Heyecan dolu, kabına sığmayan.

    Coşkun: Yerinde durmayan

    Coşkunay: Ay’ın parıltısını heyecanla içinde taşıyan anlamında.

    Coşkuner: Kabına sığmayan kimse, coşkun yiğit, coşkun erkek.

    Coşkunsu: Taşmış olan akarsu

    Coşkuntürk: Coşkulu, heyecanlı içi içine sığmayan Türk.

    Cömert: Pinti olmayan, eliaçık, gönlü yüce

    Cudi: Cömert, eli açık.

    Cuma: Müslümanlar için haftanın kutsal günü. Toplanma manasına gelir.

    Cumali: Cuma günü doğan.

    Cumhur: Halk topluluğu

    Cura: Dost, arkadaş, yaren. 2. Güzel ve uyumlu ses. 3. Bir tür halk sazı. 4. Küçük atmaca.

    Cüneyt: Küçük asker, askercik anlamındadır. Büyük bir mutasavvufun adıdır

    Cüret: Atılganlık, cesaret, yiğitlik.

     

    5/29‘Ç’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘Ç’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Çaba: Zorlukların üzerine giden.

    Çağ: Başı ve sonu belli olan ve belli bir özellik taşıyan zaman dilimi

    Çağa: Küçük çocuk, yavru, küçük kuş yavrusu

    Çağacan: Yeni bir çağ başlatan kimse, çağ açan

    Çağacar: Yeni bir çağ başlatan kimse, çağ açan

    Çağaçan: Yeni bir dönem başlatan kişi.

    Çağakan: Çağ, yani zaman gibi akan

    Çağan: Mutlu gün, bayram

    Çağatay: Yavru at, tay. Çağatay hanlığından olan kimsedir. Cengiz Hanın oğludur.

    Çağbay: Bu çağın zengini, efendisi.

    Çağda: Çağın içinde

    Çağdan: Çağın içinden.

    Çağdaş: Aynı zamanda yaşayan, çağımıza uygun, çağımıza yaraşır.

    Çağer: Bir çağda yaşayan yiğit.

    Çağhan: Çağın hanı; Çağdaş han

    Çağıl: Çağlamak eyleminden çağıl; Küçük taş parçacıkları, çakıl

    Çağın: Yuıldırım.

    Çağır: Şarap, şıra, 2. Patika.

    Çağkan: Canlı, dinamik, çalışkan kimse.

    Çağlar: Çağıldayarak akan su, şelale

    Çağlayan: Köpürerek yüksekten düşen su

    Çağlayangil: Coşkulu insanlar birliği.

    Çağlayantürk: Coşkulu Türk.

    Çağlı: Güçlü, kuvvetli. 2. Namusuna düşkün.

    Çağman: Çağdaş kimse, çağın insanı.

    Çağrı: Birini çağırma, davet. Doğan, çakır kuşu. Rütbe, unvan, san.

    Çağrıbey: Selçuklu çağveren Çaltı Devleti’nin kurucularından.

    Çağveren: çağa adını veren.

    Çaka: Savaş baltası

    Çakabey: Oğuzların XI yy. da İzmir bölgesine egemen olan beyi.

    Çakan: Parıldayan, ışık veren.

    Çakar: Kıvılcım, deneyimli kişi.

    Çakıl: Deniz ya da akarsu kıyılarındaki yuvarlak küçük taşlar.

    Çakım/Çakın: Şimşek. 2. Kıvılcım, şerare.

    Çakır: Doğan ya da atmacaya benzeyen bir avcı kuştur. Ela gözlü kimselere de çakır denir.

    Çakırbey: Mavi gözlü ve saygın.

    Çakırca: Çakıra benzeyen.

    Çakırer: Çakır kuşuna benzeyen kimse, ela gözlü kimse.

    Çakmak: Kıvılcım çıkaran çelik. 2. Ateş çıkartan taş.

    Çakman: Amacına erişen, ulaşan kimsedir. Süt mavisi.

    Çakmur: Eli sıkı kimse

    Çalak: Atak, çabuk davranan.

    Çalap: Tanrı. 2. Ateş.

    Çalapkulu: Tanrı kulu.

    Çalgan: Yatağı taşlık olan ve gürültüyle akan dere.

    Çalık: Çabuk ve delice hareket eden.

    Çalıkbey: Çabuk hızlı ve zengin.

    Çalım: Gösteriş, karşısındakini etkileme amacıyla yapılan davranış, kurum. 2. Kılıcın keskin yanı. 3. Biraz benzeme, andırma. 4. Bir oyuncunun topla yaptığı kıvrak hareketler.

    Çalış: Emek harcama. 2. Cenk, çarpışma.

    Çalışkan: İşten yılmayıp çok çalışan

    Çalkan: Su birikintisi.

    Çaltı: Küçük ve dikenli orman.

    Çambel: Çamlık yöre, yer.

    Çamego: Şair.

    Çamer: Çam ağacı gibi güzel ve yiğit

    Çandar: Osmanlı İmparatorluğu ‘nda büyük bir ailenin adı.

    Çandır: Melez. 2. İnatçı, kavgacı.

    Çanga: İyi bir soydan gelen, soylu

    Çankaya: Ankara ilinin ilçesi.

    Çapan: Ulak, postacı, haber getiren.

    Çapar: Durmadan koşan yiğit, atlı ulak

    Çapın: Çok hızlı koşabilen

    Çapkan: Saldırı amacıyla hücum eden. 2. Hızlı koşan.

    Çarman: Neşeli.

    Çavbal: Açık göz.

    Çavdar: Buğdaygillerden çok türü bulunan bir un bitkisi.

    Çavlan: Bir akarsuyun yüksekten köpürerek döküldüğü yer, çağlayan

    Çavlı: Tanınmış, ünlü, Selçukluların devlet adamlarından birkaçının adı

    Çavsar: Yiğit, kahraman, yılmaz.

    Çavuş: Yol gösteren. 2. Orduda bir rütbe.

    Çayan: Mavi gözlü kişi. 2. Kızak.

    Çaylan: çay ve ırmağın geçit yeri.

    Çeber: El işlerinde becerikli olan. 2. Korkusuz ve uyanık kimse.

    Çebi: Bir yaşındaki keçi yavrusu. 2. Meyve vermiş bağ.

    Çebüri: Olgunluk.

    Çeçen: Kafkasya’da yaşayan bir halka verilen ad. 2. Zeki kişi. 3.Hitabet yeteneği olan. 4. Yakışıklı.

    Çelebi: Bey, ağa, görgülü ve ince kimse.

    Çelem: Yiğit, Şalgam.

    Çelen: Yakışıklı, güzel gözüken. 2. Tepelerin kar tutmayan zirvesi. 3. Becerikli ve kurnaz kimse.

    Çelik: Su verilip sertleştirilen demir, polat.

    Çelikbaş: Güçlü ve saygın.

    Çelikel: Eli çelik gibi olan, çelik elli.

    Çeliker: Çelik gibi sağlam kimse

    Çelikhan: Güçlü ve kuvvetli hükümdar, yönetici manasındadır.

    Çelikkan: Sağlam kan demektir.

    Çelikkanat: Her yanından güç ve kuvvet fışkıran.

    Çelikkaya: Çelik gibi kuvvetli, kaya gibi sert.

    Çelikkol: Kolları çelik gibi kuvvetli olan.

    Çeliköz: Özü çelik gibi sağlam olan kimse, çelik özlü.

    Çeliksoy: Soyu güçlü, kuvvetli olan.

    Çeliktaş: Çelik gibi güçlü, taş gibi sert.

    Çelikten: Çelik gibi sağlam olan.

    Çeliktürk: Çelik gibi kuvvetli, sağlam, güçlü Türk.

    Çelikyay: Güçlü ve esnek.

    Çelim: Gösterişli.

    Çerçi: Köy, pazar ve benzeri yerlerde dolaşarak ufak tefek tuhafiye eşyası satan gezginci esnaf.

    Çeri: Asker, yeniçeri

    Çerkez: Kafkas halklarından birinin adı.

    Çerme: Çay kıyılarında sulu ve yeşil yer.

    Çetin: İstenilen yola getirilmesi, elde edilmesi zor, güç olan, Kolay olmayan, sert, sarp.

    Çetinalp: Zorlu ve yiğit, sert yiğit.

    Çetinay: İnatçı ama ay kadar zarif kişi.

    Çetinel: Zorlu el, güçlü el.

    Çetiner: Sağlam ve güçlü kimse, çetin kimse.

    Çetinkaya: Sağlam kaya, kaya gibi çetin.

    Çetinok: Hızlı ve sert kişi.

    Çetinöz: Özü çetin kimse, çetin özlü.

    Çetinsoy: Kolayca yenilmeyen soy.

    Çetinsu: Çok hızlı, güçlü akan su.

    Çetintaş: Taş gibi sert ve de inatçı kişi.

    Çetintürk: Sert ve inatçı Türk.

    Çetinyiğit: Sert ve inatçı ve de cesur kişi.

    Çevik: Kolaylıkla, çabuklukla davranan, hareketleri hızlı, canlı

    Çevikbir: Çeviklikte üstüne olmayan.

    Çevikel: Eli hızlı olan kimse.

    Çeviker: Hızlı yiğit.

    Çeviköz: Özü çevik olan, çevik kimse

    Çeviksoy: Atikliği ve hareketliliği soyundan gelme olan.

    Çeviktürk: Atik ve hareketli Türk.

    Çevikyiğit: Korkusuz ve atılgan kişi.

    Çevren: Gökyüzünün yerle birleşmiş gibi olduğu yer, göz erimi, ufuk

    Çevrim: Bir süreklilik içinde değişim. 2. Sınır. 3. Girdap.

    Çıdal: Sabır.

    Çıdam: Güçlü olma, dayanıklılık.

    Çıdamlı: Sabırlı kişi.

    Çığıl: İnsan kalabalığı.

    Çınar: Boyu otuz metreyi bulan, uzun yıllar yaşayan, geniş yapraklı ağaç.

    Çınay: Soylu ay, ayın parlak zamanı.

    Çırağ: Işık, meşale.

    Çıray: İnsan yüzü

    Çıvgın: Rüzgar ve karla karışık yağan yağmur

    Çilen: Çişe, hafif yağış.

    Çiltay: Çilli tay.

    Çiner: Doğru, dürüst insan.

    Çintan: Tan zamanı.

    Çiray: Yüz, sima

    Çizmen: Yol açan, yol gösteren; klavuz, önder.

    Çoğan: Çöven. 2. Kökü ve dallan köpüren bitki.

    Çoğaş: Isı ve ışık kaynağı olan gökcismi, Güneş

    Çokan: Dağın en yüce yeri doruk

    Çokar: Asil.

    Çokay: Köyağası. 2. Eşkiya.

    Çoker: Çok yiğit

    Çokman: Gürz.

    Çokmert: Herkese karşı mert ve dürüst olan.

    Çolak: Sakatlığı olan kişi.

    Çolpan: Çoban Yıldızı, Zühre, Venüs.

    Çoşkuntan: Tan vaktinin coşkusunu yüreğinde taşıyan.

    Çölaşan: Zorlukların üstesinden kolaylıkla gelebilen.

    Çölbey: çöl ağası.

    Çölbeyi: Çöl ağası.

    Çölgeçen: Zorlukların üstesinden kolaylıkla gelebilen.

     

    6/29‘D’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘D’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Dadak: Büyük kardeş, ağabey. 2. Bebek. 3. Bir yiyeceğin tadına bakmak için yenilen parçası, tadımlık. 4. Şeker, akide şekeri.

    Dadaloğlu: 19. yy. da yaşamış. Anadolu halk Ozanı.

    Dadaş: Erkek kardeş. 2. Delikanlı. yiğit kimse. 3. Doğu illerinde seslenme sözü olarak kullanılır. Dağaşan

    Dağ: Çevresindeki araziye göre çok yüksek olan toprak, kaya

    Dağa: Yayla, yüksek yer.

    Dağardı: Dağın sırt kısmı, arkası

    Dağaşan: Dağları aşıp giden, engel tanımayan

    Dağdelen: Dağları delecek denli azimli olan.

    Dağhan: Dağ ve han kelimelerinin birleşimden oluşmuştur. Eski Türklerde dağ tanrısının adıdır.

    Dağıstan: Türk kökenli Kafkasya ülkesi

    Dağlı: Dağlık yerleşim yerlerinde yaşayan kimse

    Dağtek: Tek dağ.

    Dağtekin: Yalnız ıssız dağ

    Dahi: Olağanüstü zeki ve yetenekli.

    Dai: Dua eden, duacı. 2. Davet eden, çağıran.

    Daim: Sürekli, Sonsuz.

    Dalan: Dal gibi olan, dal gibi ince yapılı

    Dalay: Deniz. Dal gibi ince Ay gibi güzel.

    Dalayer: Deniz adamı.

    Dalbaş: Koruyucu.

    Dalboğa: Koruyucu yürekli kimse.

    Dalca: Dal gibi ince, uzun, narin.

    Dalda: Kuytu yer, barınak.

    Daldal: Kahraman, cesur kişi.

    Daldiken: Ağaç yetiştiren kimse.

    Dalga: Denizin rüzgarla kabarması sonucu oluşan hareketlilik. 2. Denizdeki hareketli su kütlesi.

    Dalgıç: Genellikle özel donanımla su yüzeyi altında çalışmayı meslek edinen kimse.

    Dalım: “Gücüm, kuvvetim” anlamında kullanılan bir ad.

    Dalkılıç: Kılıcı elinde olan, hazır bekleyen.

    Dalkoç: Koruyucu, arka çıkıcı kimse.

    Dalokay: Çokça beğenilen

    Dalsar: Saldır ve sar, saldır ve kuşat

    Daltekin: Koruyucu, kayırıcı hükümdar.

    Dalyan: Deniz, göl ve nehirlerde kıyılara yakın kurulan büyük balık avlama yeri. 2. Denizde yüzeye yakın yosunlu kaya. 3. Deniz kıyılarında ve denizin dibinde dalgalı biçimde görülen kum.

    Damar: Canlıların kan akışını sağlayan sistem. 2. Madenin bol bulunduğu kanal. 3. İnsandaki inatçı karakter.

    Damra: Peygamber efendimizin sütkardeşinin adı.

    Danış: Bilgi, bilme, danışma

    Danışman: Belli konularda bilgisine başvurulan kişi.

    Danışment: Başvurulan kimse.

    Daniş: Bilim, bilgi. 2. Bilhi sahipleri.

    Danyal: Kutsal kitapta adı geçen İsrail peygamberi.

    Daraş: Kartal.

    Darcan: Sıkıntılı, sabırsız kimse, serçe büyüklüğünde boz renkli kuş

    Dardoğan: Zamanını beklemeden doğan, sabırsız doğan

    Dare: Yoldaş, arkadaş.

    Davas: İlaç, umar.

    Davaz: Katık.

    Daver: Doğru, adil yönetici.

    Davran: Hamle yap, atak yap

    Davud / Davut: Er. Kendisine kitap olarak Zebur’un gönderildiği büyük peygamberlerden biri. Kur’an-ı Kerim’de 16 yerde ismi geçer. – Türk dil kuralına göre d/t olarak kullanılır.

    Davut: İsraillilerin, sesinin güzelliği ve şairliği ile tanınan hükümdar ve peygamberi.İbranca’da “sevgili, aziz” anlamında olduğu sanılıyor.

    Dayanç: Katlanma gücü, dayanma gücü, dayanış

    Dayanışma: Yardımlaşma, destekleme.

    Dayar: Hazır, tamamlanmış olan.

    Dayende: Bağışlayan

    Dayı: Birini kollayıp gözeten kimse. 2. Annenin erkek kardeşi. 3. Külhanbeyi.

    Debernuş: Eshab-ı Kehf´den – 7 Uyurlar´dan. Efsus ya da Yarpuz denilen bir şehirde Dakyanus (Dakyus) adındaki zalim hükümdar, halkı kendisine ve putlarına tapmaya zorlar. Allah´ın varlığına ve birliğine inanan birkaç genç ise gizlice ibadet ederek bu zalimin buyruğu dışına çıkar. Bunu haber alan Dakyanus´tan kaçan gençler, yolda kendileri gibi inançlı bir çobana rastlar. Çobanın bildiği ve yanında su olan bir mağaraya sığınan yedi kişi, burada uykuya dalar.Bu konu Kuran’da Kehf süresin de geçmektedir. Debernuş, bu 7 kişiden biridir.

    Dede: Ata, annenin ya da babanın babası. 2. Ata. 3. Bazı dervişlere verilen ad.

    Değer: Bir şeyin önemi, ederi

    Değmer: Seçkin, nitelikli, kabul gören.

    Deha: Dahi.

    Dehal: Aziz, dost, canayakın.

    Dehri: Çok bilgili kimse.

    Delal: Cilve, naz, işve. İnsana güzel ve sevimli görünecek hal, durum.

    Delali: Azizlik, aziz; naz.

    Deli Dumrul: Adı dede korkutta geçen Türk Yiğidi

    Delice: Deli gibi taşkın

    Delikan: Coşkulu, yerinde duramayan – Çocukluk çağından ergenliğe eren kimse.

    Delikanlı: Çocukluk çağından çıkmış genç erkek. 2. Sözünün eri, dürüst, namuslu kimse.

    Demir: Çok sağlam bir metal

    Demirağ: Demiryolları.

    Demiralp: Demir gibi sağlam yiğit

    Demiray: Demir gibi sağlam ve Ay gibi güzel.

    Demirbağ: İlişkilerinde demir gibi sert olan.

    Demirbaş: Her zaman için var olan. 2. Bir yerde kullanılan, bir yere kayıtlı olan, bir görevliden öbürüne

    Demirbilek: Sağlam bilekli, güçlü kimse.

    Demirbüken: Demiri bükebilecek denli yiğit kimse

    Demircan: Çok canlı, sağlam.

    Demirdelen: Demiri delebilecek güçte olan.

    Demirdöven: Demirci, demiri işleyen.

    Demirel: Güçlü el

    Demirer: Demir gibi sağlam kimse, güçlü kimse.

    Demirezen: Demiri ezebilecek kadar gücü olan.

    Demirgüç: Sağlam ve güçlü kimse.

    Demirhan: Güçlü hükümdar

    Demirkan: Sağlam ve güçlü kan.

    Demirkaya: Demir ve kaya gibi sağlam kimse.

    Demirkıran: Güçlü kimse, babayiğit.

    Demirkol: Demir gibi güçlü kollan olan.

    Demirkök: Kökleri sağlam olan.

    Demirkurt: Güçlü, kuvvetli, sert kimse.

    Demirkut: Güçlü, kuvvetli, sert kimse.

    Demirman: Demir gibi güçlü, sağlam kimse.

    Demirok: Sağlam ok, demirden yapılmış ok.

    Demirol: Demir gibi güçlü ol.

    Demiröz: Özü demir gibi sağlam olan.

    Demirpençe: Elleri demir gibi sert olan.

    Demirsoy: Soyu güçlü olan kişi.

    Demirsu: Demir gibi sağlam ve su kadar berrak olan.

    Demirşah: Demir gibi sağlam hükümdar.

    Demirtaş: Demir ve taş gibi kimse, güçlü kimse, demir gülle.

    Demirtekin: Sağlam ve uğurlu.

    Demirtiken: Demir gibi sağlam biricik olan, demir şehzade

    Demirtuğ: Demirden yapılmış sorguç.

    Demirtürk: Demir gibi Türk.

    Demiryürek: Yürekli, yiğit, korkusuz, güçlü kimse.

    Demren: Okun ucuna geçirilmiş demir parçası

    Deng: Ses, seda, haykırma.

    Dengiz: Deniz.

    Dengizer: Denizci, deniz eri, deniz adamı

    Deniz: Derya, büyük tuzlu su birikintisi

    Denizalp: Denizler yiğidi.

    Denizcan: Deniz adamı, denizci.

    Denizel: Eli deniz gibi bolluk getiren kişi.

    Denizer: Denizci, deniz eri, deniz adamı.

    Denizhan: Denizler hakanı.

    Denizman: Denizci, deniz adamı

    Denizmen: Denizi seven adam.

    Deniztekin: Deniz adamı, denizci.

    Denk: Uygunluk, eşitlik durumu

    Denkel: Eşitlik, uygunluk, eşit insanlar.

    Denker: Uygun er

    Denktaş: Yük yüklemeye yarayan, taş, denk taşı, aynı yaşta bulunan, Yaşıt, akran, eşit özdeş.

    Denli: Terbiyeli ve saygılı.

    Denlisoy: Terbiyeli ve saygılı bir soydan gelen.

    Denlitürk: Terbiyeli ve saygılı Türk.

    Deran: Güzellik.Derhal, o anda hemen anlamlarındadır.

    Derda: Kur’an fıkıh ve hadis ili.

    Deren: Derleyen, tırmık

    Derin: Çok gelişmiş, çok ilerlemiş. 2. Yoğun. 3. İçten gelen.

    Derinkök: Kökü çok eskilere dayanan.

    Derinöz: Özü derin olan kimse, derin özlü.

    Derinsoy: Soyu, geçmişi çok eskilere dayanan.

    Derlen: Başkaları seni toplasın, derleme işine konu ol, toparlasınlar, toplan

    Derviş: Alçak gönüllü, hoşgörü sahibi

    Derya: Deniz. 2. Çok bilgili, engin kimse. 3. Çok, pek çok.

    Deryavan: Denizci.

    Deste: Bağlam, demet, 10 parçadan oluşan bütün.

    Deva: İlaç, çare.

    Devan: Koşmak, hızla gitmek

    Devin: Hareket.

    Deviner: Emek harcayan yiğit.

    Devlet: Toprak bütünlüğüne bağlı kalarak siyasi açıdan teşkilatlanmış tüzel varlık. 2. Mutluluk; talih.

    Devran: Çağ, zaman.

    Devrim: Dünya görüşünde, felsefede, bilimde, sanatta veya toplumsal düzende birdenbire olan niteliksel değişme.

    Devrimer: Devrimci, devrim yapan kimse, devrimin yiğidi

    Dicle: Bir ırmak ismi

    Didar: Görüş, görme gücü. 2. Yüz, çehre, suret.

    Dijdar: Kale bekçisi

    Dikalp: Dik başlı yiğit

    Dikbaş: İnatçı, bildiğinden dönmeyen, büyüklerinin sözünü dinlemeyen, boyun eğmez. 2. Kurumlu.

    Diken: Bazı bitkilerin dal, yaprak, meyve kabuğu gibi bölümlerinde ve bazı hayvanların derisinde bulunan sert, ucu sivri ve batıcı çıkıntılardan her biri.

    Diker: Başı dik kimse, dik başlı yiğit

    Dikmen: Koni biçiminde sivri tepe, dağların en yüksek yeri, doruk, dik yerdeki orman, yayla,

    Dikran: Bir kral ismi

    Diksoy: Baş eğmeyen gelenekten gelen.

    Diktaş: Eğik olmayan taş.

    Dilaver: Yiğit / Yürekli

    Dilbirin: Gönül çekmek, sevdalı.

    Dildayı: Seven erkek.

    Dilercan: Dileyen can, dileyen kimse

    Dilgir: Kızgın, öfkeli.

    Dilkeş: Çekici, cazip.

    Dilkoçer: Sevimli, neşeli şakacı.

    Dilmaç: Dili çok iyi bilen, dil ustası.

    Dilmen: Dil bilen kimse, dilci.

    Dilsafa: Derdi olmayan, rahat

    Dilsozi: Samimi, içten, sadık.

    Dilşad: Gönlü hoş.

    Dincel: Dinç bir duruma gel, dinçleş, dinç el güçlü el

    Dinç: Güçlü, kuvvetli, dayanıklı

    Dinçalp: Güçlü yiğit, güçlü ve yiğit

    Dinçay: Güçlü ve ay gibi

    Dinçel: Eli güçlü ve sağlıklı, sağlam kişi.

    Dinçer: Güçlü yiğit kişi

    Dinçerk: Güçlü kuvvetli kişi

    Dinçgil: Sağlam, sağlıklı aileden gelen.

    Dinçkal: Hep dinç ol manasındadır.

    Dinçkaya: Güçlü kaya, kaya gibi sağlam güçlü

    Dinçkol: Sağlıklı ve güçlü koL.

    Dinçkök: Kökü sağlam olan.

    Dinçmen: Sağlam, güçlü, kimse, güçlü erkek

    Dinçok: Sağlam ok, güçlü ok

    Dinçol: Gücü kuvveti yerinde biri ol, güçlü ol

    Dinçöz: Dinç kimse, dinç özlü, güçlü kimse

    Dinçsan: Dinç ve ünlü

    Dinçsay: Saygın ve sağlıklı kişi. .

    Dinçsel: Güçlü sel

    Dinçsoy: Soyu sağlam.

    Dinçtaş: Güçlü taş

    Dinçtürk: Sağlıklı, sağlam Türk, güçlü Türk

    Dindar: Allah’a inanmış, bağlanmış olan kimse.

    Diren: Karşı koy, dayan, harmanda sapları yaymaya yarayan, uzun çatallı, ağaçtan yapılmış bir tarım aracı.

    Direnç: Karşı koyma

    Dirican: Sağlıklı güçlü kimse

    Dirim: Hayat, yaşam, yaşama gücü

    Dirimtekin: Hayat dolu şehzade

    Dirisoy: Güçlü soy, canlı soy

    Dirlik: Düzen içinde mutlu yaşam, mutluluk, sevinç, iyi geçinme, erinç

    Diyar: Memleket.

    Dizdar: Kale komutanı

    Doğa: Tabiat.

    Doğaç: Önceden düşünülüp hazırlanmadan ortaya çıkan düşünce

    Doğal: Olağan olarak ortaya çıkmış olan, doğaya uygun, yapay Olmayan, yapmacıksız

    Doğan: Yırtıcı bir kuş

    Doğanalp: Şahin ve yiğit, yiğit kimse

    Doğanay: Ayın ilk günlerinde Ay, yeni Ay (ayın ilk günleri doğan çocuklara verilir)

    Doğaner: Şahin gibi kimse, şahin gibi yiğit

    Doğangün: Doğmakta olan, doğan güneş

    Doğantan: (şafakta doğan için) tan gibi doğmuş olan, yeni tan

    Doğar: Doğmazlık etmez

    Doğruer: Yalan söylemeyen, haksızlık yapmayan kimse, içi dışı bir kimse

    Doğrul: Herhangi bir yöne doğru yönlen, toparlan, dik duruma gel doğru ol

    Doğruol: Eğrilikten kaçın, haksızlık etme, içi dışı bir ol

    Doğruöz: İçi dışı bir kimse, özü doğru

    Doğu: Bir yön ismidir.

    Doğuer: Doğu yiğidi

    Doğuhan: Doğunun hükümdarı.

    Doğukan: Doğunun hakanı demektir

    Doğuş: Hayata geliş

    Dolay: Etraf, çevre.

    Dolun: Dolgun, dolarak biçimi yuvarlaklaşmış, ayın ondördü

    Dolunay: Ayın bütün olarak görüldüğü hali.

    Domaniç: Tümsek, yokuş. 2. Kambur.

    Donat: “Donat, süsle” anlamında kullanılan bir ad.

    Dora: En yüksek yer, uç. Bir şeyin uç kısmı yukarısı tepesi. Dağ doruğu anlamlarını taşır.

    Dorak: Tepe, en yüksek yer, doruk.

    Doru: Gövdesi kızıl, ayakları ve yelesi kara olan at. 2. Doruk.

    Doruk: Zirve, dağların en yüksek noktası

    Dorukhan: Yüksekteki hükümdar

    Doruktekin: Yüce ve biricik, yüce şehzade

    Dost: Sevilen ve güvenilen yakın arkadaş, gönüldeş

    Dönmez: İnandığından geri dönmeyen kişi

    Dönmezer: İnandığını yapan kimse, inandığı yolda giden kimse, sözünde duran yiğit

    Dönmezsoy: Sözünden dönmeyen soy.

    Duha: Kur’anı Kerim’de 93. surenin ismi, kuşluk vakti.

    Duhan: Kıyamet gününde çıkacak duman

    Dumrul: Dedem Korkut öykülerinde geçen bir ad

    Duran: Yerinde kalan, bekleyen

    Duraner: Duran yiğit

    Durcan: sen cansın, sevgilisin ve yaşamalısın anlamında, (çocuğu yaşamayan Ailelerin koyduğu bir ad)

    Durguner: Sakin kimse

    Durhan: Turhan

    Durkan: Soyu tükenmeyen.

    Durmuş: Çocukların sık ölümleri karşısında konulan dilek ifadesi

    Durmuş/Dursun: Çocukların sık ölümleri karşısında konulan dilek ifadesi

    Dursun: Uzun ömürlü olsun

    Dursunali: Kız çocuğu olmayan ailelerin en son doğan erkek çocuklarına verdikleri isim.

    Durualp: Temiz ve yiğit kimse

    Duruiz: Özü temiz kimse.

    Duruk: Durulmuş, duru, berrak. 2. Doruk. 3. Belli bir süre değişmeyen, olduğu gibi kalan.

    Durukal: Temiz kal, berrak kal

    Durukan: Soylu kan sahibi

    Durul: Suyun durulması, aklanması

    Duruöz: Temiz özlü kimse

    Durusan: Adı sanı temiz kimse

    Durusel: Saf ve berrak akan sel.

    Durusoy: Temiz soylu, saf kanlı

    Durutekin: Temiz ve biricik, pırıl pırıl ve bir tane olan kimse, temiz şehzade

    Durutürk: Temiz, dürüst Türk.

    Duyal: Duygulu duyarlı çabuk duygulanan

    Duygun: Hislerini yoğun yaşayan, duygusal.

    Dülge: Deste.

    Dülger: Yapıların tahta işlerini yapan kimse.

    Dündar: bk. Dindar 2. T. Eski ordu düzeninde artçı birlik.

    Dündaralp: Dinine bağlı yiğit. 2. T. Eski ordu düzenindeki artçı birlikte yer alan yiğit.

    Dünya: Yeryüzü

    Dürri: Parlak, parlayan, inci gibi parlayan.

    Düzey: Bir kimsenin başkalarına göre değer ve yücelik derecesi.

    Düzgün: Yamuk olmayan, doğru

     

    7/29‘E’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘E’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Ebecen: Akıllı çocuk.

    Ebed: Sonsuzluk.

    Ebet: Sonu olmayan zaman, sonsuzluk.

    Ebrak: Çok parlak olan.

    Ebrar: Hayır sahipleri, iyiler, dindarlar, özü sözü doğru olanlar; sadıklar ve iyiler manasındadır.

    Ebubekir: İlk halife olan Hz. Ebubekir’in ismidir. Bekir’in babası manasındadır.

    Ecebay: Varlıklı ve ulu kişi.

    Ecebey: Saygın, yüce.

    Ecehan: Ulu hükümdar.

    Ecekan: Geçmişinde yücelik saygınlık barındıran.

    Ecem: Acem.

    Ecemiş: Çok bilmiş.

    Ecer: Güzel, yeni.

    Ecevit: Açıkgöz, çevik, çalışkan ve sinirli anlamlarındadır.

    Ecir: Güzel işler karşılığında alınan mükafattır

    Ecmel: Çok güzel, yakışıklı.

    Ecvet: Mükemmel. 2. Eli açık olan.

    Edayi: Dua eden.

    Ede: Ata, dede. 2. Büyük erkek kardeş. 3. Kendisine saygı gösterilen kimse.

    Edebali: Osman Gazi’nin hocası. Edeb ve Ali isimlerinin birleşimi ile oluşur.

    Edgü: İyi

    Edgüalp: İyi ve yiğit

    Edgübay: İyi zengin.

    Edgüer: İyi kimse, iyi er manasındadır.

    Edgükan: İyi soydan gelen kimse.

    Edhem: Karayağız at.

    Edip: Edepli terbiyeli / Edebiyatla ilgilenen kişi.

    Edis: Yüce, yüksek

    Ediz: Değerli, ulu, yüce, yüksek

    Edra: Vücudu beyaz, başı siyah at.

    Efdal: En değerli en yüksek.

    Efe: Ege yiğidi, ağabey

    Efe Buğra: Ağabey, büyük kardeştir. Buğra; büyük erkek deve, iki hörgüçlü devedir.

    Efecan: Afacan, hareketli, ele avuca sığmaz anlamlarını taşır.

    Efecan / Afacan: Hareketli, ele avuca sığmaz, akıllı

    Efehan: Yiğitlerin başı.

    Efekan: Yiğit bir soydan gelen.

    Efendi: Saygıdeğer, ince çelebi kimse. 2. Sözü geçen, buyruğu yürüyen kişi. 3. Eğitim görmüş kişi için

    Efgan: Ağlamak, feryat etmek.

    Efgen: Düşüren yıkan kimse.

    Efkan: Çığlıklar, inlemeler.

    Efkar: Tasa, kaygı, üzüntü. 2. Düşünceler, fikirler.

    Eflah: Feraha kavuşan, kurtulan.

    Eflal: Eflal (افلال) kelimesi Arapça sözlüklerde ‘kurak, bitkisiz yer’, ‘hezimete uğrayan’ manalarına gelen el-fell (الفل) kelimesinin çoğulu olarak geçmektedir. Buna göre Eflal, ‘kurak, bitkisiz yerler’, ‘hezimete uğrayanlar’ manalarına gelir. Kötü enerjili bir isimdir.

    Eflatun: Açık mor, leylak rengi ile erguvan arası / Bilgin, bilgili, herşeyi bilerek doğan çocuk.

    Efnan: Türler, çeşitler.

    Efrahim: Hz. Yusuf un ikinci oğlu. Orta Filistin’de yerleşen İsrail kabilesine adını verdiği söylenir. Bu kabile Hz. Süleyman’ın ölümünden sonra asıl İsrail topluluğunun 12 kola ayrılmasında etken oldu.

    Efran: Sevinçli, mesut, neşeli kimsedir.

    Efsane: Kulaktan kulağa yayılan öyküdür.

    Efser: Taç, padişah tacı ve subay anlamına gelir.

    Eftal: En değerli en yüksek.

    Ege: Bir çocuğu koruyan, işlerine bakan ve her hâlinden sorumlu olan kimse. 2. Yaşça büyük. 3. Sahip

    Egealp: Egeli yiğit

    Egebay: Saygın egeli.

    Egebey: Saygın egeli.

    Egecan: İçten ve sevecenlikle sahip çıkan.

    Egehan: Engin denizlerin hükümdarı

    Egemen: Sözünü geçirendir.

    Egesal: Egeli olmasıyla nam salmış olan.

    Egesan: Egeli olmasıyla anılan.

    Egesay: Egeli saygın kişi.

    Egetay: Genç egeli.

    Egetürk: Engin görüşlü Türk.

    Egezade: Egeli oğlu.

    Eğilmez: Boyun bükmeyen.

    Eğit: Kahraman, yiğit.

    Eğmen: Talihli, uğurlu, kısmetli

    Ejder: Bir masal yaratığı, korkulan, güçlü

    Ejderhan: Acımasız hükümdar.

    Ekber: Allah’ ın sıfatlarındadır. En büyük manasındadır. İsim olarak kullanılması uygun olmayabilir.

    Eke: Usta, bilgili, deneyli, yetişkin, açıkgöz, zeki

    Ekemen: Açıkgöz kimse, zeki kimse, bilgili, görgülü, deneyli kimse, manalarındadır.

    Eken: Tarım ile uğraşan kişidir.

    Ekenel: Elleriyle toprağı eken kişi.

    Ekener: Toprağa tohum serpen kimsedir.

    Ekin: Ekilmiş tahılın filiz vermiş biçimi, tarlada bitmiş tahıl. 2. Buğday. 3. Kültür.

    Ekinci: Ekip biçen kimse.

    Ekinel: Tanm1a, uğraşan.

    Ekiner: Tarımla uğraşan kimse

    Ekmel: Daha, pek kâmil, mükemmel ve kusursuz olan. En uygun, en eksiksiz olandır. Ekmel-i Enbiya

    Ekmeleddin: Dinin en olgunu, dinin tamamı.

    Ekrem: Pek cömert, iyiliksever manasındadır.

    Elbek: İl beyi, ellerin beyi demektir.

    Elber: İyiligi ve ihsani bol olan demek

    Elbir: Uzlaştırıcı, arabulucu, bir işi birlikte yapan

    Elbruz: Boyu uzun yakışıklı

    Elçi: Bir devleti başka bir devlet katında temsil eden kimse, sefir. 2. Bir Uzlaşma sağlamak veya iş bitirmek için birinin yanına gönderilen kimse. 3. Yalvaç, peygamber, resul.

    Elçialp: Yiğit temsilci.

    Elçibey: Temsilci.

    Eldem: Ehli. 2. Cana yakın.

    Elfida: Feda etme, gözden çıkarmak.

    Elgün: Kamu, herkes.

    Elit: Seçkin, üstün.

    Elitez: Elitez, eline çabuk.

    Elvan: Renkler, çeşitler. 2. Rengârenk.

    Elver: Yardımcı ol.

    Elverdi: Yardım eden, yardımcı.

    Elveren: Yardımcı olan.

    Elyesa: Kur’an-ı Kerim’de adı geçen bir peygamber. Kur’ân-ı Kerîm’de, “İsmail, Elyesa’, Yû­nus ve Lût’a da yol gösterdik; hepsini âlemlere üstün kıldık” (el-En’âm 6/86), “İsmail’i, Elyesa’ı, Zülkifl’i de an. Hep­si de iyilerdendir. (Sâd 38/48) mealin­deki iki âyette anılması ve İslâmî kaynak­larda verilen şeceresi dışında onunla ilgi­li herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

    Eman: Emniyet, güvence gibi anlamları vardır.

    Emanet: Korunmak birine veya bir yere bırakılan eşya, kimse. 2. Bir kimse ile birine gönderilen şey. 3. Eşyanın emanet olarak

    Embiya: Peygamberler, Evliya.

    Emcet: Onurlu.

    Emek: Uzun ve yorucu çalışma. 2. Bir amaç uğruna harcanan yoğun beden ve zihin gücü.

    Emet: Nihayet.

    Emetullah: Allah’ın bereketi.

    Emin: Güvenilir, kararlı.

    Eminel: Güvenilir kişi

    Emir: Buyruk.

    Emir Efe: 'Emir''', Müslüman Ortadoğu ülkelerinde bey, askeri komutan, vali ya da yüksek rütbeli subay

    Emir Kaan: Buyruk, komutan, talimat, ferman anlamlarındadır.

    Emir Taha: Taha; Hz. Ömer’e Müslüman olmadan önce okunan ilk suredir. Emir+ Taha isimlerinin beraber kullanımı ile oluşan bir addır.

    Emiray: Emir ve ay isimlerinden oluşmuş.

    Emirbey: Yöneten saygın kişi.

    Emircan: Bir kavmin, bir şehrin başı; büyük bir hanedana mensup kimse anlamlarındadır. Peygamberin soyundan gelendir.

    Emirhan: Emir veren han, yönetici

    Emirkan: Bir kavmin, bir şehrin başı.

    Emirsoy: Buyuran, hükümran bir soydan gelen.

    Emrah: Saz çalan oynayan

    Emran: Kürkler, hayvan derileri.

    Emre: Aşık, halk ozanı, arkadaş

    Emri: Emirle ilgili.

    Emrullah: Allah’ ın emri manasındadır.

    Enbiya: Peygamberler.

    Enç: Güvenilir kimse, erinçli kişi

    Endam: Gül boylu, ince uzun, güzel endamlı.

    Ender: Çok az, çok seyrek, az bulunan.

    Eneç: Dağlardaki karın erimesiyle kendine yatak oluşturan ve yaz gelmesiyle de kuruyan su yatağı. 2.

    Enek: Kapital.

    Ener: En yiğit, en er kişidir.

    Eneren: Çok ermiş, ermişlerin ileri geleni.

    Enes: Soylu Arap atı, küheylan manasındadır.

    Enez: Cılız, zayıf, güçsüz

    Enfal: Ganimet.

    Engin: Ucu bucağı görünmeyecek kadar geniş, çok geniş.

    Enginalp: Engin yiğit

    Enginay: Uçsuz bucaksız ay.

    Enginel: İyi yetiştirilmiş derin bilgi sahibi kişi.

    Enginer: Engin yiğit, engin er, engin kimse.

    Enginsoy: Geniş soy

    Enginsu: Uçsuz bucaksız deniz.

    Engintürk: Her yanı sarmış olan Türk – Derin bilgiye sahip Türk.

    Engiz: Derelerde sık ağaçlardan oluşan karanlık. Ağaç filizi.

    Engür: Hepsinden gür olandır.

    Enis: Arkadaş, dost

    Enis / Enes: Sevimli, dost canayakın

    Ensar: Koruyup gözeten, yardımcı olan.

    Ensari: Ensar kişilerden biri.

    Enver: En ışıklı, en parlak, nurlu güzel kişidir.

    Er: Erkek, yiğit, kahraman, yürekli, yetenekli, rütbesiz asker anlamlarını taşır.

    Eracar: Güçlü er gürbüz kimsedir.

    Erakalın: Alnı açık yiğit, ak alınlı kimsedir.

    Erakıncı: Akıncı yiğit, akıncı askerdir.

    Eral: Korkusuz yiğit.

    Eralan: Her anlamda yiğitliğini gösteren.

    Eralkan: Al kanlı yiğit…

    Eralonc.: Korkusuz akıncı.

    Eralp: Yiğit erkek, yiğit kimse, yiğitler yiğidi.

    Eraltay: Altay dağlarından gelmiş yiğit.

    Eran: Yiğit diye anılacak kişi; anmakta geç kalma.

    Erandaç: Başkasından anı kalmış yiğit

    Eranıl: Yiğit olarak anılasın manasındadır.

    Eraslan: Aslan gibi korkusuz ve güçlü olan kişidir.

    Eray: Yiğit kişi

    Eraydın: Aydın yiğit aydınlık yiğit

    Erbaşat: Egemen olan yiğit

    Erbatur: Yiğitler yiğidi, er yiğit, bahadır.

    Erbay: Saygın, yiğit.

    Erberk: Cesur ve şimşek gibi hızlı.

    Erbey: Yiğit bey.

    Erbil: Yiğitliği ile bilinen.

    Erbilek: Yiğit bilekli, bükülmez bilekli

    Erbilen: Bilgili, yiğit, bilen er

    Erbilir: Bilen kimse, bilgili ve yiğit

    Erboğa: Boğa gibi güce sahip olan.

    Erboy: Yiğit, boylu, endamlı.

    Erbuğ: Yiğitler başı, komutan

    Erbuğa: Boğa gibi yiğit kimse, yiğit boğa

    Ercan: Yiğit, korkusuz olan candır.

    Erce: Yiğitçe, yiğide benzer bir biçimde.

    Ercenk: Savasçi erkek.

    Ercihan: Korkusuzluğuyla, yiğitliğiyle dünyaya nam salmış kişi.

    Ercivan: Yiğit ve genç.

    Erciyes: Kayseri’deki dağın ismi.

    Ercümend: İtibarı olan, çevresinde saygı gören.

    Ercüment: Saygın, onurlu

    Erçelik: Çelik gibi yiğit, çelik er kişi

    Erçetin: Sağlam yiğit çetin er, güç er, zorlu er kişi

    Erçevik: Canlı, hareketli yiğit

    Erçin: Erken doğan, En erken davranan

    Erda / Erdağ: Dağ gibi er, dağ gibi yiğit

    Erdağ: Dağ gibi er, dağ gibi yiğit

    Erdal: Yeni dal, taze dal.

    Erdem: Fazilet, ahlak, ruhsal ve manevi olgunluk

    Erdemalp: Erdemli yiğit

    Erdemer: Erdemli yiğit

    Erdemir: Demir kadar güçlü

    Erdemli: Ahlaki açıdan her alanda yeterliliğe sahip olan, faziletli.

    Erden: İnsan eli değmemiş, bakir,

    Erdenalp: Dürüst ve iyiliksever yiğit·

    Erdenay: Ay kadar bakir

    Erdener: El değmemiş yiğit

    Erdeniz: Denizci yiğit kişi

    Erdi: Ulaştı, yetişti, olgunlaştı, büyüdü, başakları olgunlaşmış ekin

    Erdibey: Ermişliğiyle itibar gören kişi

    Erdik: Ulaştık, yetiştik, kavuştuk, eriştik

    Erdil: Gönül eri

    Erdilek: Erken dilenen şey

    Erdim: Tanrı yolunda ermiş durumuna geldim” “eriştim” “olgunlaştım” anlamındadır.

    Erdin: Ereğine ulaştın; Tanrı yolunda ermiş duruma geldin, olgunlaştın yetiştin anlamındadır.

    Erdinç: Sağlam, güçlü esen

    Erdiner: Amacına ulaşan yiğit.

    Erdoğ: Erken doğ, yiğit doğ

    Erdoğan: Yiğit doğan kişidir.

    Erdoğdu: Yiğit olarak doğdu, erken doğdu

    Erdöl: Erkek çocuk

    Erdölek: Ağırbaşlı, yiğit, uslu yiğit

    Erdönmez: Ağzından çıkanı sahiplenen ve sözünden dönmeyen

    Erdur: Yiğit kal.

    Erduran: Duran, yaşayan yiğit.

    Erduru: Katışıksız er, duru er

    Erek: Ulaşılmak istenen, ardından koşulan şey, amaç, erişilmek İstenen sonuç

    Ereken: Vaktinden önce eken, erken eken

    Erel: Yiğit el

    Erem: Cennet.

    Eren: Erkek. 2. Olağanüstü sezgileriyle birtakım gerçekleri gördüğüne inanılan kimse. 3. Deneyimli, akıllı kimseler. 4. Dost. 5. Hayırlı çocuk.

    Erenalp: Ermiş yiğit

    Erenay: Ermiş ve ay gibi aydınlık.

    Erencan: Ermiş kimse, ermiş can

    Erençer: Huzur veren.

    Erendiz: En büyük gezegen, jüpiter.

    Erenean: can dost.

    Erenel: Ermiş el, yiğit el

    Erener: Ermiş yiğit.

    Erengüç: Ermiş ve güçlü kimse

    Erenler: Olağanüstü sezgileriyle bazı gerçekleri gördüğüne inanılan kişi. 2. Kendini tüm benliğiyle Tanrı’ya adamış kimse.

    Erenöz: Özü ermiş kimse

    Erensoy: Ermiş soy, yiğit soy

    Erensü: Ermiş asker, yiğit subay

    Erentürk: Her şeyi bilen Türk.

    Erenulu: Ermiş ve ulu kimse

    Erenuluğ: Ermiş ve ulu kimse

    Erer: Yiğit er, yiğit erkek

    Ereren: Benliğinden ayrılmış, kendini Tanrıya adamış.

    Erez: Buğday ve arpa tarlalarında yetişen deliceotu da denilen bir bitki. Acı bağdem ağacı.

    Ergalip: Gücüyle üstün gelen.

    Ergazi: Yiğit, kahraman, savaşçı.

    Erge: Şımarık, nazlı

    Ergen: Buluğ çağına erişmiş olan. 2. Henüz evlenmemiş olan, bekar.

    Ergenç: Genç erkek.

    Ergene: Çadır kapısı. 2. Dağ yamacl.

    Ergenekon: Dağın zirvesi

    Ergener: Henüz evlenmemiş evlenecek çağa girmiş yiğit

    Ergi: Güzelliği yakalama. 2. İyi bir şeye erişme durumu, mazhariyet-

    Ergican: İstenilen iyi ve güzel şeye erişmiş kimse; erişmiş can; kendisine kavuşulmuş cananlamalarındadır.

    Ergiden: Yiğit erkek.

    Ergil: Er ile ilgili.

    Ergin: Olmuş, yetişmiş, kemale ermiş. 2. Haklarını kullanabilecek yaşa gelmiş olan.

    Erginalp: Yetişkin yiğit

    Erginay: Ay gibi parıldayan delikanlı.

    Erginbay: Erişmiş, yetişmiş, olgunlaşmış ve zengin

    Ergincan: Olgunlaşmış kimse

    Erginer: Yetişmiş, olgunlaşmış er.

    Erginsoy: Ergin bir hale gelmiş soy

    Ergisoy: İstediğine ulaşmış soydan olan kimse

    Ergökmen: Gök yüzlü ve sarışın erkek

    Ergönül: Gönülden dürüst kişi.

    Ergör: Erken gör

    Ergun: Hızlı, atak, sert başlı at.

    Ergun / Ergün: Sert başlı oynak hızlı at / Sulu serpken kar

    Ergun/Ergün: Sert başlı oynak hızlı at / Sulu serpken kar (Ergün)

    Ergüç: Güçlü er, erkek ve güçlü

    Ergüden: Yiğit erkek.

    Ergüder: Başka erleri güdecek denli yiğit

    Ergül: Yeni açan gül.

    Ergüleç: Güler yüzlü kimse, güleç yiğit

    Ergülen: Güler yüzlü, sempatik.

    Ergüler: Durmaksızın gülen anlamında.

    Ergümen: istediklerini elde etmiş olan.

    Ergün: Yumuşak, uysal kimsedir. Sulu kar.

    Ergünay: Ay gibi sessiz.

    Ergüner: Mütevazi.

    Ergüneş: Erken doğan güneş

    Ergüney: Her ilişkisinde mütevazi olan.

    Ergüven: Kendine güvenen, kendiyle barışık olan.

    Ergüvenç: Güvenç olan kimse, güvenilir er

    Erhan: Yiğit hükümdar

    Erhun: Hun yiğiti

    Erışık: Yiğit ışık

    Erışın: içindeki cevheri paylaşan.

    Eriker: Ermiş ve yiğit, yetişkin yiğit

    Eril: Erkek.

    Erim: Bir şeyin erebileceği uzaklık. 2. İyi bir şeye işaret olan durum. 3. Sevgi. 4. Müjde.

    Erimer: Sevilen kimse, muştu olan er

    Erin: Erginleşmiş kimse.

    Erinçer: Mutluluk içinde yaşayan kimse, dirlik düzenlik içinde yaşayan erkek

    Erip: Bilgisi ve yeteneğiyle zeki olduğunu belli eden kişi.

    Eris: Uyanık, zeki.

    Eriş: Saldırı, hücum.

    Erişen: Olgunlaşan, erginleşen, ulaşan, yetişen

    Erişken: Erişkin

    Erişkin: Yetkinliğe ermiş, gelişmiş.

    Eriz: iz bırakan yiğit.

    Erizgi: Akıllı kimse zeki erkek

    Erk: Yaptırma gücü, güç sözü geçerlilik

    Erkal: Yiğit kalmanasındadır.

    Erkam: Rakam, sayı işaretleridir.

    Erkan: Erkek kanlı

    Erkaya: Kaya gibi güçlü.

    Erke: İşe çevrilebilen güç

    Erkel: Güçle ilgili, güçsel

    Erker: Güçlü erkek, güç sahibi kimse

    Erkılıç: Kılıç gibi kudretli kişi.

    Erkınay: Çalışkan kimse

    Erkış: Erken gelen kış

    Erkin: Tekbaşına iş gören, serbest

    Erkinel: Özgür el, özgürlüğünü seven.

    Erkiner: İstediği gibi davranabilen erkek, özgür kimse, özgür yiğit

    Erkmen: Güçlü kimse, güçlü erkek, sözü geçen kimse

    Erkoç: Yiğit koç, koç gibi erkek

    Erkoçak: Eliaçık erkek, cömert kimse, yiğit er, koçak er

    Erkol: Güçlü ol, güç sahibi ol, yiğit ol

    Erksal: Güç Sal, güç gönder

    Erksan: Güç sahibi ün, güçlü ad

    Erksoy: Güçlü soy

    Erksun: Güç ver güç sun

    Erktin: Güçlü ruh

    Erkul: Yiğit kul, yiğit kimse

    Erkunt: Sağlam er, dayanıklı er

    Erkurt: Yiğit kurt

    Erkut: Uğur getiren yiğit, uğurlu yiğit

    Erkutay: Yiğit, uğurlu ve Ay gibi kimse

    Erkutlu: Uğurlu yiğit, kutlu yiğit

    Erlaçin: Sarp er, yalçın kaya gibi erkek, şahin gibi erkek

    Erman: Erdemli yiğit

    Ermiş: İstediğine kavuşmuş – Dini inançlara göre kendisinde olağanüstü manevi güç bulunan kişi, evliya, veli.

    Ermutlu: Mutluluk içinde yaşayan er

    Ernoyan: Cesur, korkusuz komutan anlamında.

    Eroğan: Yiğit barış tanrısı, güçlü er

    Eroğlu: Yiğit kişinin oğlu

    Eroğul: Yiğit oğul

    Eroğuz: İyi ve doğru erkek, iyi erkek arkadaş, tosun gibi erkek Gürbüz erkek

    Erokay: Elit, beğenilen.

    Erol: Erkek ol sözünde dur anlamında

    Erolan: Yiğit olan, erkek olan, er olan

    Eronat: Güvenilir kimse

    Erozan: Yiğit ve şair kimse, yiğit şair

    Eröz: Özü yiğit, yiğit özlü, yiğit kimse

    Ersal: Erkenden gönder, erken salıver

    Ersan: Yiğit ünlü, er sanlı

    Ersavaş: Yiğitçe savaş.

    Ersay: Yiğit olarak saygı göster

    Ersayın: Saygıdeğer yiğit, saygı gösterilmesi gereken kimse

    Erseç: Yiğit seç,

    Ersel: Yiğit sel

    Ersen: Kolay, zor olmayan

    Ersev: Erkek ol ve sev, erken sev

    Erseven: Erken seven kimse, yiğit kimse

    Ersever: Yiğit sever.

    Ersevin: Erkenden, vaktinden önce sevinç duy, vaktinden önce sevin

    Ersezen: Vaktinden önce sezen kimse

    Ersezer: Erken sezer, vaktinden önce sezer

    Erson: son yiğit, son erkek anlamında, ailenin sonuncu erkek çocuğuna verilen ad

    Ersons: Son yiğit, son erkek anlamında, ailenin sonuncu erkek çocuğuna verilen ad

    Ersoy: Erkek soy, yiğit soy

    Ersöz: Yiğit sözü

    Ersun: Erken sun, vaktinden önce sun

    Ersungur: Yiğit ve doğan gibi yırtıcı

    Ersü: Yiğit asker, yiğit subay

    Erşan: Yiğit, ünlü, yiğit şanlı

    Erşat: Doğru yolu bulan

    Erşen: Şen, yiğit, şen erkek

    Erşet: Dürüstlükten hiç ayrılmayan.

    Ertaç: Erkekliği taç gibi taşıyan

    Ertan: Tan gibi ateş renkli er

    Ertaş: Yiğit ve taş gibi sağlam kimse

    Ertay: Yiğit tay

    Ertaylan: Yiğit ve uzun boylu kimse

    Erte: Sonraki, gün; şafak sökme zamanı; herhangi bir işteki ilk başarı

    Ertek: Yiğit, ve tek er

    Ertekin: Yiğit ve tek, yiğit prens

    Ertem: Erdem, fazilet

    Erten: Sabah, gündoğumu anı

    Ertingü: Hayranlık uyandıran.

    Ertok: Gözü yükseklerde olmayan, gözü tok yiğit

    Ertöre: Törelerine bağlı yiğit.

    Ertöz: Yiğit ve cevherli kimse

    Ertugay: Yiğitler topluluğu anlamında

    Ertuğ: Sorguçlu yiğit, tuğlu yiğit

    Ertuğrul: Temiz yürekli doğru yiğit

    Ertuna: Yiğit, Tuna ırmağı

    Ertunca: Yiğit, Tunca ırmağı

    Ertuncay: Yiğit ve tunçtan yapılmış ay

    Ertunç: Tunçtan yapılmış, sağlam, yiğit erkek

    Ertunga: Yiğit, hükmeden

    Erturan: Yaşayan yiğit

    Ertün: Akşamın ilk saatleri, gecenin başlangıç saatleri

    Ertüre: Yiğitler ara-

    Ertürk: Yiğit Türk, erkek Türk

    Ertüz: Yiğit ve adaletli

    Ertüze: Adaletli yiğit.

    Ertüzün: Düzgün er, yiğit ve düzgün kimse

    Erülgen: Ulu yiğit, yüce yiğit, metin yiğit

    Erün: Yiğit diye tanınan, ünlü yiğit

    Erünal: Yiğit olarak tanın, yiğit olarak ün al

    Erüstün: Üstün yiğit

    Ervan: Yiğit, cesur

    Eryalçın: Çıplak, yalçın kaya gibi yiğit kimse

    Eryaman: Her bakımdan alışılmışın üstünde olan yiğit

    Eryavuz: Çok sert yiğit, yavuz erkek

    Eryetiş: Çabuk gel

    Eryılmaz: Hiçbir şeyden korkusu olmayan yiğit, gözü korkusuz yiğit

    Eryiğit: Yiğit erkek

    Erzade: Yiğit oğlu.

    Erzan: Uygun, münasip, layık

    Erzen: Darı.

    Erzi: Dini vecibelerini yerine getiren.

    Esad: Çok uğurlu ve mutlu

    Esad/Esat: Çok uğurlu ve mutlu

    Esat: Çok uğurlu ve mutlu

    Esenalp: Sağlıklı yiğit

    Esenbay: Sağlıklı ve saygın kişi.

    Esenbey: Sağlıklı ve beyfendi kişi.

    Esendal: Sağlıklı, huzurlu kişi.

    Esendemir: Sağlıklı ve demir gibi

    Esener: Sağlıklı yiğit

    Esengür: Rüzgar gibi gürleyen.

    Esenhan: Sağlıklı hükümdar.

    Esenkal: Sağlıklı ve huzurlu ol.

    Esenkul: Sağlıklı ve huzurlu insan.

    Esentan: Tan vaktinde esen rüzgar.

    Esentaş: Sağlıklı, taş gibi.

    Esentay: Sağlıklı ve genç.

    Esentürk: Sağlıklı Türk

    Eseralp: Yiğitliği dilden dile rüzgar gibi dolanan

    Eserbey: Çok yakışıklı ve beyefendi kişi

    Eserhali: Arkasında büyük eserler bırakan hükümdar

    Eserkaya: Heykel gibi güzel.

    Esersoy: Eserleriyle anılan bir soydan gelen.

    Esertaş: Sert ve taş gibi sağlam.

    Esertürk: Büyük eserler bırakmış Türk.

    Esil: Soylu, zengin.

    Esinalp: Yiğitliği çok kişiye örnek olan.

    Esinbay: Saygıdeğerliliğiyle çok kişiye örnek olan.

    Esiner: Sabah yeli gibi tatlı ve yiğit kimse, esin veren kimse

    Eskin: Yel, sert esen yel

    Eskinalp: Sert esen yel gibi yiğit

    Eslek: Çalışkan. 2. Girişken.

    Eşfak: İçten, çok şefkatli olan.

    Eşit: Niteliği, görünüşü aynı olan.

    Eşkin: Atın bir tür hızlı yürüyüşü.

    Eşmen: Eş, dost, arkadaş, akran.

    Eşref: Şerefli, şeref sahibi / Uğurlu

    Etem: Eksiksiz, tam.

    Ethem: Kara, yağız at

    Ethem/ Edhem: Kara, yağız at

    Etika: Günah işlemeyen

    Etiz: Yüce, yüksek, değerli

    Etka: Takvayla yaşayan, Allah korkusu ile günahtan çok fazla çekinen

    Etkin: Etkileyici, yaptırıcı

    Evgin: Gecikmemesi gereken, acil, aceleci…

    Evliya: Ermişler – Koruyup gözetenler – Allaha yakın olanlar.

    Evran: Uzun boylu. 2. Kasırga. 3. Kainat.

    Evre: Bir olayda birbiri ardınca gelen değişik durumların Her biri, alınan yol aşama

    Evren: Kâinat

    Evrensel: Dünya ölçüsünde olan

    Evrim: Aşamalarla kendini gösteren ilerleme, değişim

    Evsad: Ahlak, huy

    Eylem: Bir durumu değiştirmek için gösterilen çaba.

    Eymen: Daha uğurlu, çok talihli, hayırlı, kutlu

    Eymür: Varlıklı, iyi durumda olan oğuzlarda boy adı.

    Eyüp: Sabırın simgesi olmuş bir peygamber

    Ezdi: Ezmek eylemini yaptı, ezip geçti, yendi

    Ezel: Başlangıcı olmayan demektir.

    Ezgütekin: İyi şehzade

    Ezman: Gökyüzü.

    8/29‘F’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘F’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Fadıl: Erdemli, üstün, parlak

    Fahim: Yüce kişi. 2. İtibarı olan kişi.

    Fahir: Şanlı, şerefli, onurlu, övülecek kimse manasındadır.

    Fahmi: Yüce.

    Fahrettin: Dinin övünç kaynağı manasındadır. Karşılıksız kabul edilen görev, iş diğer anlamıdır.

    Fahrettin / Fahri: Karşılıksız kabul edilen görev, iş

    Fahri: Gönüllü kişi, onuru için bir işi yapan anlamı taşır.

    Faik: Başkalarından daha ileri, üstün.

    Faiz: Başarı kazanan, isteğine kavuşan. 2. İşletmek için bir yere ödünç verilen paraya karşılık alınan kar.

    Fakib: Anlayışlı, zeki. 2. Fıkıh bilgini.

    Fakih: Anlayışlı, zeki kimse. 2. Fıkıh bilgini.

    Fakir: Yoksul.

    Fakirullah: Allah’nın büyüklüğü karşısında âciz olan kimse.

    Fakri: Yoksulluğun getirdiği gariplik.

    Falaz: Fırtına, tozu toprağı savurarak esen sert rüzgardır.

    Falih: Başarılı ve mutlu kimse. 2. Toprağı süren, eken kimse.

    Fani: Ölümlü. 2. Geçici. 3. Yaşlı.

    Farabi: Farap adlı ilden olan kimse. 2. 870-950 yılları arasında yaşamış büyük Türk İslâm düşünürünün adı.

    Farik: Benzerlerinden farklılığını belirten özellik.

    Faris: Binici, ata binmekte maharetli olan kişi, anlayışlı.

    Faruk: Adaletli, hukuklu, keskin kararlı kişidir.

    Fasih: Hitabet yeteneği olan.

    Fatih: Ülkeleri ele geçiren, fetheden.

    Fatih Mert: Mert

    Fatin: Zekası sayesinde her şeyi çabuk kavrayan anlamında.

    Faysal: Keskin kılıç, hâkim, hükümdar.

    Fazh: Fazilet sahibi.

    Fazıl: Erdemli, manevi değerce üstün

    Fazlı: Fazilet sahibi

    Fazlullah: Allah’ın erdemi, üstünlüğü.

    Fazullah: Allah’ın fazileti.

    Fecri: Tan kızıllığı.

    Fedai: Bir ülkü uğruna tehlikeli işlere girişerek canını esirgemeyen korkusuz kimse

    Fedakar: Özverili.

    Fehamettin: Dinin büyüklüğü, ululuğu… Büyüklük, ululuk gösteren kişidir.

    Fehim: Anlayışlı, çabuk kavrayan

    Fehim / Fehmi: Anlayışlı, çabuk kavrayan

    Fehimdar: Zekâ, anlayış, kavrayış sahibi kimse.

    Fehmi: Anlayışlı kişi

    Fehmi / Fehim: Anlayışlı, çabuk kavrayan

    Felat: Susuz çöl.

    Felek: Gökyüzü. Dünya, âlem.

    Feleytun: Lider

    Felit: Açık düşünceli.

    Fena: Kargaşa, düzensizlik.

    Fenni: Fene, bilime ilişkin, bilimle ilgili.

    Fer: Aydınlık, ışık. 2. Güç, kuvvet.

    Feragat: Hakkından vazgeçme, el çekme.

    Ferahi: Bolluk, genişlik, ucuzluk.

    Feramuş: Unutma, akıldan çıkma.

    Feramuz: Kale muhafızı, koruyucu.

    Fercan: Güçlü, parlak, canlı kişiliği olan kimse.

    Ferda: Yarın, gelecek zaman

    Ferdal: Dal tomurcuğu.

    Ferdane: Tek, yalnız.

    Ferdar: Güce, saygınlığa sahip kimse.

    Ferdari: Bilgi veren.

    Ferdi: Bireysel, tek başına

    Fereç: Zafer, utku. 2. Sevinç, teselli.

    Ferhan: Sevinçli, mutlu

    Ferhat: Zorluklarla savaşan

    Ferhat/Ferhad: Zorluklarla savaşan, güçlükleri yenen kişidir. Ayrıca sevinç, neşe anlamlarını da taşır.

    Ferhattin: Dinin coşkusu, sevinci.

    Ferhun: Güçlü, şanlı soydan gelen kimse. 2. Sevinçli.

    Ferid: Bir tane, eşsiz

    Ferid/Ferit: Bir tane, eşsiz.

    Feridun: Tek, eşsiz, benzeri olmayandır.

    Ferih: Mutlu, sevinçli.

    Ferit: Eşsiz benzersiz

    Feritkan: Eşi olmayan, soylu kandan gelen kimse.

    Feriz: Ekini alınmış tarla.

    Ferkan: Saygın soydan gelen.

    Ferman: Buyruk, emir

    Fermandar: Hükümdar.

    Fermande: Hakim.

    Fermani: Buyrukla, fermanla ilgili olan.

    Ferran: İki isimin baş ve son parçalarından oluşturulmuş

    Ferruh: Uğurlu, kutlu, aydınlık yüzlü kişi

    Fersan: Bir tür sansar.

    Fersoy: Güçlü, saygın bir soyu olan, eşsiz.

    Feruzat: Hayırlı, kutlu.

    Feryat: Çığlık, haykırış.

    Ferzan: Bilim ve hikmet.

    Ferzane: Delikanlı.

    Ferzend: Oğul, çocuk.

    Fesal: Biçim, tavır.

    Fesih: Aydınlık.

    Fethi: Fetih ile ilgili

    Fethullah: Tanrının fethi.

    Fetih: Bir şehir veya ülkeyi savaşarak alma. Zapt etme, ele geçirme…

    Fettah: Allah’ ın 99 esmasından biridir. Ferahlık yayan, açan ferahlatan manasındadır.

    Fevzi: Üstünlük, başarı, zafer ile ilgilidir.

    Fevzullah: Tanrının üstünlüğü.

    Feyiz: Verimlilik. 2. Bilim bilgelik.

    Feyyaz: Bereket ve bolluk verendir.

    Feyzettin: Dinin verimliliği.

    Feyzi: İlim, irfan, suyun akıp taşması gibi manaları vardır. Ayrıca Bereket, bolluk ile ilgilidir.

    Feyzullah: Allah’ın feyzi, bereketidir.

    Feza: Gökyüzü, uzay boşluğu…

    Fezahan: Kainatın hükümdarı.

    Fezai: Uzayla ilgili.

    Fıda: Özveri.

    Fırat: Eski İran dilinde; “Geçit veren; üstünden geçmeye uygun olan anlamındadır. Fırat, Doğu Anadolu’dan geçen büyük akarsuyumuzun adıdır aynı zamanda.

    Fırtına: Yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgar.

    Fikret: Düşünen, düşünce ile ilgi.

    Fikrettin: Dini düşünce.

    Fikri: Düşünceyle ilgili olandır.

    Filinta: Namlusu kısa kurşun atan tüfek, 2. Uzun boylu, yakışıklı ve çevik kişi.

    Filizer: Genç, toy, delikanlı.

    Firas: Yiğit, mert, binici, at yetiştirici gibi anlamlar taşır.

    Firdevsi: Cennete ait, cennetle ilgili. 2. İran’ın ünlü şairi, Şehname’nin yazarı.

    Firuz: İnce, uzun boylu. 2. Sevinçli, mutlu, uğurlu.

    Fişengi: Namus uğruna atılan kurşun

    Fuad: Yürek, kalp gönül

    Fuat: Yürek, kalp, gönül

    Fuat/Fuad: Yürek, kalp, gönülanlamındadır.

    Furkan: Kuran’ı Kerimin yazılı Mushaf haline Furkan denir. Manası; Hak ile batılı birbirinden ayıran. İyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı fark edip ayırandır.

    Fuzuli: Boşuna gereksiz, haksız.

    Fürkan: Hakkı, batıldan, doğruyu yanlıştan ayırma, tefrik

    Fütüvvet: Mertlik, yiğitlik. 2. Soy temizliği. 3. Cömertlik.

    9/29‘G’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘G’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Gaffar: Acıyan, bağışlayan

    Gaffur: Bağışlayan, acıyan

    Gafir: Bağışlayan, atfeden.

    Gafur: Bağışlayıcı, günahları affedici

    Galip: Kazanan, üstün

    Gani: Zengin, cömert, bol çok, elindekiyle yetinen

    Garabed: Liderlik yapan, öncü.

    Garip: Kimsesiz, yalnız, yabancı / Tuhaf

    Gavsi: Yardım, destekle ilgili. 2. Derine dalan kimse.

    Gayret: Olağanüstü çalışma, çaba, çalışma isteği – Koruma, kayırma, esirgeme duygusu.

    Gayur: Çok çalışkan, gayretli.

    Gazanfer: Yüreği ve bileği sağlam olan

    Gazel: Divan edebiyatında bir nazım biçimi. 2. Türk müziğinde belli bir kurala bağlı olmadan bir kişi tarafından sesle yapılan taksim. 3. Sonbaharda kuruyup dökülen ağaç yaprağı.

    Gazi: Savaşta yara alan

    Gedik: Dağ geçidi. 2. Boşluk, eksiklik. 3. Güçlük, güç durum.

    Gediz: Çukurdaki su birikintisi. 2. Ege’de akarsu adı.

    Gencal: Genç al.

    Gencalp: Genç, yiğit

    Gencalp/Gençalp: Genç, yiğit

    Gencaslan: Arslan gibi yiğit.

    Gencay: Genç, güçlü kişi

    Gencel: Genç eli.

    Gencer: Delikanlı, genç yiğit

    Gencer/Gençer: Delikanlı, genç yiğit

    Genco: Genç o anlamına

    Genç: Dinç, güçlü, sağlıklı

    Gençalp: Genç yiğit.

    Gençer: Kuvvetli delikanlı.

    Gençkal: Hiç yaşlanma, herzaman genç kal

    Gençsoy: Yaşlı olmayan soydan, dinç kimse, soylu genç

    Gençtan: Tan vaktinin çok canlı görünüşü.

    Gençtaş: Taş gibi sert olan genç. .

    Gençtürk: Genç Türk.

    Geray: Açık maviye yakın, gök rengindeki Ay

    Gerçek: Doğru, hakikat, var olan

    Gerçeker: Aslına uygun nitelikler taşıyan yiğit, gerçek yiğit

    German: Hisar, kale.

    Gernas: Kahraman.

    Gerok: Etkin, faal.

    Gevheri: Özlü, değerli.

    Geylani: Cennette çıkan ilk kiraz

    Gezegen: Uzay boşluğundaki ışığı yansıtan cisimlerin ortak adı

    Gezgin: Yeni yerler görmek ereğiyle geziye çıkan kimse

    Gıyas: Yardım.

    Gıyaseddin: Dinin yaratılmasına yardımcı olan

    Gıyaseddin/Gıyasettin: Dinin yayılmasına yardımcı olan.

    Giran: Ağırbaşlı, sakin.

    Giray: Kırım hanı

    Girayalp: Halk tarafından sevilen kahraman kişi.

    Girayhan: Sevilen hükümdar.

    Girgin: Girişken, sokulgan

    Gizay: Gizlenmiş Ay, saklı Ay

    Gizer: Giz gibi saklanan yiğit

    Gizmen: Giz saklayan kimse, sırdaş

    Gokay: Gök ve ay gibi güzel olan.

    Gorani: Şarkı, türkü.

    Göçer: Göçebe yaşamı süren.

    Göçmen: Kendi ülkesinin dışında yaşayan.

    Göğem: Yeşile çalan mor.

    Göğen: Gök, mavi, yeşillik

    Göğüş: Sarı saçlı ve mavi gözlü kimse, gökmen

    Gökalp: Gök gibi, yiğit, kuvvetli

    Gökay: Gökteki ay gibi parlak

    Gökbaran: Gökteki güç; gök gücü

    Gökbay: Gökyüzlü ve zengin kimse

    Gökbel: Yeşil bir dağın geçit veren yeri

    Gökbelen: Yeşil bir dağın geçit veren yeri; yeşil tepe

    Gökben: Mavi renkli benek

    Gökberk: Yeşil yaprak

    Gökbey: Mavi gözlü bey

    Gökbora: Fırtınalı gökyüzü.

    Gökbulut: Bulutlu gökyüzü.

    Gökcan: Yeşermiş, taze can, özlemle dolucan

    Gökçe: Gösterişli, yiğit

    Gökçebel: Mavi geçit

    Gökçebey: Mavi gözlü yiğit bey.

    Gökçeer: Mavi gözlü yiğit, sevimli yiğit

    Gökçek: Güzel, sevimli, hoş kimse. 2. Yiğit, cesur. 3. Taze, körpe.

    Gökçel: Gök ile ilgili, gök rengini andıran

    Gökçem: Mavi gözlüm

    Gökçen: Güzel, sevimli, mavi gözlü ve sarışın

    Gökçener: Mavi gözlü yiğit

    Gökçer: Mavi gözlü, yiğit, güçlü

    Gökçesu: Mavi su, yiğit su.

    Gökçin: Külrengi, kır, kurşuni

    Gökçül: Gökyüzü ile ilgili.

    Gökdağ: Göğe ermiş dağ.

    Gökdal: Yeşil dal

    Gökdemir: Demir rengi, yeşil-mavi renk

    Gökdeniz: Büyük mavi deniz

    Gökdoğan: Gökyüzünün doğuşu.

    Gökduman: Dumanlı gök.

    Gökel: Mavi el.

    Göker: Çok yiğit

    Gökhan: Göklerin hükümdarı

    Gökhun: Eski Türk isimlerinden Gök+Hun

    Gökmen: Yiğit, mavi gözlü

    Gökmenalp: Mavi gözlü ve sarışın yiğit

    Gökmener: Mavi gözlü sarışın yiğit

    Göknel: Mavi gökyüzü.

    Gökra: Gökyüzündeki muhteşem güzellik.

    Göksagun: Mavi gözlü hekim

    Göksal: Mavi gözlerinin güzelliğiyle tanınan.

    Göksan: Şanı yüksek kimse.

    Göksay: Mavi gözlerinin güzelliğiyle tanınan.

    Göksekin: Gökyüzü senindir anlamında

    Göksel: Gökle ilgili

    Göksenin: Gökyüzü senin anlamında.

    Gökser: Gökle ilgili.

    Gökseven: Mavi seven, gökyüzünü seven

    Göksever: Mavi sever, göğü sever, gökyüzünü sever

    Göksoy: Gökyüzünden gelen.

    Göksun: Yüksel, yücel anlamında kullanılan bir ad.

    Göktan: Mavi şafak, mavi tan

    Göktaş: Mavi taş, uğur

    Göktay: Mavi gözlü çocuk.

    Göktekin: Gökyüzlü ve biricik, mavi gözlü şehzade

    Gökten: Gökyüzünden gelen.

    Göktuğ: Gök renkli Tuğ sahibi

    Göktulga: Savaşçı kimse.

    Göktuna: Mavi Tuna

    Göktunç: Mavi gözlü ve tunç gibi

    Göktürk: Bir Türk boyu

    Gönder: Bayrak direği.

    Gönen: Mutlu, sevinçli

    Gönenç: Refah, huzur, mutluluk.

    Gönüldaş: Birbirleriyle uyum içinde olanlar.

    Görgün: Görme yetisi olan, gören, görmüş olan, iyi gören

    Görkay: Güzel Ay, görkemli ay

    Görkel: Heybetli el,

    Görkem: Gösterişli, göz alıcı olma

    Görker: Güzel ve yiğit kimse

    Görkmen: Alımlı, yakışıklı yiğit, görkemli erkek

    Göymen: Gözleyen, araştıran.

    Gözdetürk: Beğenilen Türk.

    Gözen: Albenisi olan, göze güzel görünen, çekici, pınar, kaynak, göze

    Gubbettin: Allah’ın adamı, mübarek insan.

    Gujan: Atik, güçlü

    Gurbet: Doğup yaşanılmış olan yerden uzak yer, gurbetlik

    Gurur: Kendini beğenme, büyüklenme, kibir.

    Gücal: Kuvvet al.

    Gücüm: Dayandığım şey, dayanağım, güç aldığım

    Gücümer: Benim dayanağım olan yiğit, gücüm olan yiğit

    Güçal: Güç al

    Güçalp: Güçlüklerin üstesinden gelen yiğit.

    Güçel: Güçlü el.

    Güçer: Çetin yiğit.

    Güçeren: Güçlü ermiş.

    Güçhan: Çetin han, güçlü han

    Güçkan: Güçlü soydan olan kimse

    Güçlü: Dayanıklı, zorlu, gücü olan, kuvvetli, sözü geçer

    Güçlü Bey.: Süs, bezek.

    Güçlüer: Dayanıklı, zorlu yiğit, güçlü yiğit, sözü geçer yiğit

    Güçlühan: Kuvvetli hükümdar.

    Güçlütürk: Dayanıklı, zorlu Türk, kuvvetli Türk

    Güçmen: Kuvvetli kişi

    Güçsal: Gücün ve kuvvetinle nam sal anlamında.

    Güçsan: Gücü ve kuvvetiyle nam salmış olan.

    Güçsel: Çetin sel, zorlu sel, güçle ilgili, enerjik

    Güçyener: Yenici güç, zorlu güç

    Güçyeter: Yeter güç

    Güder: Amacının peşinde olan

    Gülan: Ortadoğu takvimine göre bahar ayı.

    Gülbay: Gül gibi zarif ve saygın kişi.

    Gülbek: Gülümseyen bey.

    Gülbey: Gül gibi zarif ve saygın kişi.

    Güldoğan: Gül ağacının çiçeğinin doğuşu.

    Güleç: Herzaman gülen, güler yüzlü, güler yüzlü ve sevimli

    Güleçer: Güler yüzlü yiğit

    Gülek: Yüzünden tebessümü eksik etmeyen.

    Gülener: Güler yüzlü yiğit, güleç er

    Gülertan: Gülümseyen sabah vakti

    Gülesin: Gülmek eyleminden bir iyi dilek

    Gülez: Gülü ayaklarında çiğne

    Gülhan: Gül gibi güzel hakan

    Gülkan: Güler yüzlülüğü içten olan.

    Gülmen: Güler yüzlü kimse, güleç

    Gültan: Sabah vaktinin gülü, tan gülü

    Gültekin: Güvenilir kişi

    Günaç: Günün doğması gibi doğ anlamında.

    Günaııan: Kızıl sabah güneşi.

    Günak: Ak gün.

    Günal: Kırmızı Güneş

    Günalan: Güneş gören alan.

    Günalp: Güzel gün

    Günaltan: Kızıl sabah vakti ve Güneş

    Günaltay: Kızıl güneş.

    Günaydın: Sabahları söylenen bir esenleme sözü, "gününüz aydın olsun"

    Günbay: Günün adamı, günün kişisi.

    Günberk: Güneş gibi yakıcı ve sert

    Gündaş: Aynı günde doğanlardan her biri, gündeş

    Gündemir: Çok iyi bir gün, sağlam gün

    Gündeniz: Güneş ve deniz

    Gündeş: Aynı günde doğanlardan her biri, aynı günde olan

    Gündoğan: (güneş doğarken doğan çocuklara konulan adlardan) Doğan Güneş, doğan gün

    Gündoğar: Güneşin doğuşu.

    Gündoğdu: Güneş doğdu, gün başladı anlamında.

    Gündüz: Günün aydınlık zamanı

    Gündüzbey: Saygın kişi.

    Gündüzhan: Gündüz hükümdarı.

    Güneri: O günün popüler kişisi.

    Güneş: Gezegenlere ve yer yuvarlağına ışık ve ısı veren büyük gök cismi.

    Güney: Temel yönlerden biri. 2. Güneş gören yer.

    Güngör: İyi günler yaşa anlamında

    Günhan: Aydınlıklar hükümdarı

    Günkan: Sıcakkanlı.

    Günkaya: Güneş gibi sıcak, taş gibi sert.

    Günkul: Günün uğuru.

    Günol: Aydınlık ol.

    Günşiray: Aydınlık yüzlü, güneş gibi parlak yüzü olan kimse.

    Güntekin: Güneş gibi.

    Güntürk: Işık saçan Türk.

    Günver: Bereketli, ışıklı.

    Günyol: Aydınlık yol.

    Gür: Çok, bol, fazla

    Gürak: Çok beyaz, temiz.

    Gürakın: Sıkça akın.

    Güral: Çok al, çok yaşa

    Güralp: Yiğit

    Güran: Bol bol hatırlaanlamında kullanılır.

    Güray: Bereketli, bolluk içinde olan ay

    Gürbüz: Sağlıklı, sağlam

    Gürçay: Bol sulu akarsu.

    Gürdağ: Bol ağaçlı dağ. 2. Gür ormanlı tepe.

    Gürdal: Güçlü dal

    Gürdemir: Güçlü sağlam demir

    Güre: Güçlü, dinç, ürkek

    Gürel: Canlı hareketli. 2. Çetin bir gücü içeren.

    Gürer: Gürbüz yiğit.

    Güreralp: Gürbüz yiğit kişi.

    Güresin: Sert esinti.

    Gürgen: Karadeniz’de yetişen bir ağaç türü.

    Gürgüner: Gürbüz, aydınlık yiğit.

    Gürhan: Güçlü, gürbüz hükümdar

    Gürkal: Güçlü kal

    Gürkan: Güçlü kanlı, kuvvetli

    Gürkaya: Güçlü ve de kaya gibi sert.

    Gürkök: Kökleri güçlü olan.

    Gürler: Gürül gürül haykıran kalın ses.

    Gürman: Güçlü, gürbüz.

    Gürmen: Gücü kuvveti olan gürbüz kişi.

    Gürol: Güçlü ol

    Gürpınar: Gürül gürül akan pınar.

    Gürsal: Her tarafa nam salmış olan.

    Gürsan: Önemli, güçlü bir üne, soya sahip olan kimse.

    Gürsay: Güçlü, saygın.

    Gürsel: Güçlü sel, çok güçlü

    Gürses: Güçlü ses.

    Gürsoy: Güçlü soy

    Gürtan: Çok koyu şafak

    Gürtekin: Uğurlu, çok şanslı kişi.

    Gürtuğ: Bereketli tuğ,

    Gürtuna: Gürül gürül akan Tuna.

    Gürtunca: Gürül gürül akan Tunca.

    Gürtunç: Sağlam tunç

    Gürtürk: Güçlü Türk.

    Güven: Korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu, sevinç, mutluluk.

    Güvenalp: Güvenilen yiğit.

    Güvenç: İnanç, inanış

    Güvenel: Cesaret al, cesaretlen.

    Güvener: Güvenli yiğit.

    Güventürk: Güvenilir Türk.

    Güyer: Su yolu

    Güzcan: Sonbaharda doğan.

    Güzek: Yer yuvarlağı, küre, dünya, yeryüzü.

    Güzelbey: Yakışıklı ve saygın erkek.

     

    10/29‘H’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘H’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

    Habib: Sevgili, dost

    Habibullah: Allah’ın en sevdiği, Hz. Muhammed’in lakabı

    Habil: Yeryüzünde öldürülen ilk insan

    Habip: Sevilen kişi, yaren, dosta verilen ad

    Hacı: Kabe’yi ziyaret eden kişi.

    Hacip: Osmanlıda devlet büyüklerine verilen bir san.

    Hades: Birisini yenmek, kötülük

    Hadi: Yol gösterici.El Hadi, Allah’ın isimlerindendir.

    Hadim: Birisine yol gösteren.

    Hadin: Dost, yoldaş.

    Hadis: Hz. Muhammed'in söz ve davranışları

    Hadra: Çok yeşil, en yeşil manasında.

    Hafız: Ezberleyen/ Özellikle Kuran-ı Kerimi ezbere okuyan

    Hakan: Kağan, eski Türk imparatoru

    Haki: Yeşile çalan koyu sarı renk, toprak rengi.

    Hakim: Akıllı, becerikli, hekim.

    Hakkı: Doğruluk, adaletli

    Haktan: Allah’tan gelen, Allah’ın verdiği

    Haktanar: Her anlamda haktan yana olan.

    Hakverdi: Allah’tan gelen hak anlamında.

    Halas: Kurtuluş, özgürlüğe kavuşmak.

    Halâskâr: Kurtarıcı.

    Haldun: Kalp, yürek / Yüreklilik

    Halef: Birinin ardından gelip onun yerine geçen kimse.

    Halet: Hal, durum.

    Halife: Birinin yerine geçen kimse. 2. Hz. Muhammed´in vekili ve dünyadaki Müslümanların başı olan kimse.

    Halik: Yoktan var eden, yaratıcı.

    Halil: İçten dost, yakın arkadaş

    Halilullah: Allah’ın sadık dostu. 2. Hz. İbrahim’e verilen san.

    Halim: Yumuşak huylu, sakin yaradılışlı

    Halime: Peygamberimizin (s.a.s) süt annelerinden

    Halis: Saf, katkısız, duru

    Halit: Süregelen, sürekli

    Halittin: Dinin sonsuzluğu, ölümsüzlüğü.

    Haluk: İyi ahlaklı, uyumlu

    Hamaset: Cesaret, kahramanlık, yiğitlik.

    Hamdi: Hamd eden, şükreden / Tanrı ile ilgili

    Hamdullah: Allah övgüsü

    Hami: Koruyan, arka çıkan, koruyucu

    Hamid: Şükredici

    Hamil: Sahip olan. 2. Destek.

    Hamis: Beşinci.

    Hamit: Şükreden, ; övgüye değer

    Hamza: Aslan

    Han: Eski Türk hakanına bağlı, hükümdar. 2. Osmanlı padişahlarının adlarının sonuna getirilen ünvan. 3. Konaklamak amacıyla yapılan yapı.

    Hanalp: Han’a bağlı yiğit, kahraman.

    Hanbek: Güçlü, kuvvetli hükümdar.

    Hanbey: Hana bağlı beylik.

    Hanedan: Hükümdar, ya da devlet büyüğü gibi bir kişiye dayanan soy, aile. 2. Belli ve büyük soydan gelen aile. 3. Eli açık, konuksever.

    Hanefi: Allah´ın birliğine iman eden.

    Hani: Yumuşaklık ve vakar sahibi

    Hanif: İslam dinine sımsıkı bağlı olan kimse. 2. İslamiyetten önce tek Tanrı´ya inanan.

    Hanifi: Mezhep adı.

    Hankan: Han soyundan gelen.

    Hansoy: Han soylu, bey soyundan gelen

    Hanzala: Uhud Savaşı şehitlerinden biri

    Harabi: Bekçi, gözcü.

    Haris: İstekli, aç gözlü, bir şeyi çok fazla isteyen, hırslı. 2. Pinti, cimri, parayı çok seven. 3. Gözcü,

    Harun: Huysuz at / Postacı / İnatçı

    Has: Özgü, mahsus. 2. Katışıksız, en iyi cinsten olan. 3. Hükümdara özgü olan.

    Hasan: Güzellik, iyilik

    Hasanalp: Güzel yiğit.

    Hasane: Güzel, iyi. 2. İyi, hayırlı iş, iyilik. – bk. Hasene

    Hasbek: İyi, dürüst, saf insan.

    Hasbi: Kişisel değeri olan, ünlü bir soydan gelen

    Hascan: Güzel dost.

    Hasefe: İyi efe.

    Hasip: Kişisel değeri olan, ünlü bir soydan gelen

    Hasip / Hasbi: Kişisel değeri olan, ünlü bir soydan gelen

    Haskan: İyi kan.

    Haslet: İnsanın yaradılışındaki huyu¸ doğası.

    Haspolat: Saf, temiz kimse.

    Hasret: Özlem

    Haşim: Ezen, kıran, parçalayandır. Haşmetli, gösterişli, muhteşem

    Haşmet: İhtişam, büyüklük, görkemlilik

    Haşmettin: Dinin görkemliği.

    Hatay: İl adı, Antakya olan kentimiz inadı

    Hatem: Sonuncu en son olan / Mühürcü

    Hatem/ Hatemi: Sonuncu en son olan / Mühürcü

    Hatemi: Sonuncu en son olan / Mühürcü

    Hati: Sempatik, ikramda kusur etmeyen

    Hatif: Sesi işitilen fakat görünmeyen kişi. 2. Gaipten seslenir gibi haber veren melek.

    Hatim: Sona erdirme, bitirme

    Hatin: Ürün, gelmek, ulaşmak

    Hatip: güzel konuşan, hitap eden, topluluk karşısında ikna edici konuşan

    Hatit: Torun.

    Hatiz: Esirgeyen, gözeten.

    Hattat: El yazıları çok güzel olan.

    Havar: İmdat, çağrı.

    Havbeş: Ortak, paylaşımcı.

    Haver: Güneşin doğduğu taraf.

    Havi: Boş çöl, ıssız, tenha yer.

    Havin: Yaz mevsimi.

    Hawar: Çığlık, çağrı.

    Hayalî: Hayal niteliğinde veya hayal ürünü olan, düşsel, imgesel. 2. Karagöz oynatan kimse, karagözcü.

    Hayati: Yaşamsal, yaşamla ilgili önemli olan

    Haydar: Aslan, cesur, korkusuz kişi

    Hayır: İyilik, karşılık beklemeden yapılan yardım.

    Hayim: Şaşkın, hayrette. 2. Sevgiden dolayı şaşkına dönmüş.

    Hayret: Saşma, şaşkınlık.

    Hayrettin: Hayır eden, hayır sahibi

    Hayri: Hayırla, iyilikle ilgili

    Hayrullah: Hayırlı kişi.

    Hayyam: Çadırcı.

    Hazan: Sonbahar.

    Hazar: Barış / Bir yerde oturma hali

    Hazerlen: Çok bilen yetenekli.

    Hazık: Usta, mahir, becerikli.

    Hazım: Hezimete uğratan

    Hazin: Hüzünlü, üzüntülü, acıklı

    Hazni: Değerli eşya, büyük servet, hazine.

    Hazra: Türk musikisinde bir makam.

    Hazret: Kutsal sayılan insanların adlarının önüne konulan san.

    Hebun: Varlık, yaratılmış olan.

    Hedar: Hali vakti yerinde, zengin.

    Hedef: Nişan alınacak yer. 2 Amaç, gaye.

    Heja: Kıymetli, değerli, biricik, makbul

    Hekim: İnsanlardaki hastalıkları teşhis ve onları ilaçlarla veya bazı araçlarla tedavi eden kimse, doktor, tabip.

    Helat: Güneş, doğmak.

    Hemdem: Birlikte yaşayan, arkadaş.

    Hemden: çağdaş.

    Hemşar: Hemşeri, yurttaş.

    Heper: Her zaman yiğit

    Hepyener: Her zaman yener, hiç yenilmez

    Hepyüksel: “Her zaman gözün yükseklerde olsun, yüksel” anlamında kullanılan bir ad.

    Herji: Güvenli, emin.

    Hesin: Demir.

    Heşar: Uyanık

    Heşin: Haşin. 2. Mavi renk.

    Hetan: Eski Kürtçede Güneş.

    Heval: Arkadaş, dost, yoldaş.

    Hevbeş: Özdeş.

    Hevi: Umut 2. Düş, rüya.

    Hevin: Aşk, sevda

    Heybet: İnsanlara korku ile birlikte saygı uyandıran görünüş. 2. Büyüklük, ululuk.

    Heybetli: Görünüşü, korku ve saygı uyandıran. 2. Büyük, ulu, azametli.

    Hıdır: Hızır manasındadır. Bir işin kolaylıkla ve çok hızlı yapılmasını sağlayandır.

    Hıfzı: Saklamak, korumak, hafızaya almak

    Hıncal: İntikamını al

    Hızır: Darda kalanların yardımına koşan

    Hızlan: Elini çabuk tut, hızını artır

    Hızlıer: Çabuk davranan.

    Hicabi: Utanma, utanç.

    Hicap: Acı ve üzüntü duyma.

    Hicret: Bir ülkeye göç etmiş olan, göç etme.

    Hicri: Göç eden / Hicrete ait, hicretle ilgili

    Hiçyılmaz: Tüm zorluklara karşı koyabilen, 2. Bütün zorlukların üstesinden gelen.

    Hidayet: Doğru yolu arama, bulma

    Hidiv: Vezir

    Hikmet: Gizine erişilmeyen

    Hikmettin: Müslümanlığın gösterdiği doğru yol.

    Hikmetullah: Allah’ın hikmeti

    Hilet: Alışkanlık, huy.

    Hilkat: Yaradılış.

    Hilmi: Yumuşak huylu, sabırlı

    Himmet: Çalışma, çaba

    Hinkari: Çalışkan, işçi.

    Hira Nur: Işık saçan güzel huylu

    Hisar: Bir şehrin veya önemli bir yerin korunması için taştan yapılmış yüksek duvarlı ve kuleli, çevresinde hendekler bulunan küçük kale. 2. Türk müziğinde bir birleşik makam.

    Hişam: Eski bir Endülüs hükümdarının adı

    Hitit: Anadolu’da bir uygarlık, Eti.

    Hoşgör: Anlayışlı, görgülü ol.

    Hudavendigar: Bir işte emir verme yetkisi bulunan kimse anlamına gelir.

    Hudayi: Tanrı ile ilgili tanrının yarattığı.

    Hulki: İyi ahlaklı iyi huylu

    Hulusi: Saflık, doğruluk, içtenlik

    Hunalp: Yiğit hükümdar.

    Hurmız: Jüpiter yıldızı. 2. Zerdüşt dininde iyilik Tanrısı,

    Hurnet: Saygı göstermek, değer vermek.

    Hurşit: Güneş

    Huzeyfe: Peygamber efendimizin sır katibinin adı.

    Hüda: Doğru yol gösteren.hidayet eden

    Hüdai: “Hüdayi” isminin bir başka söyleniş biçimi.

    Hüdavendigar: Hükümdar.

    Hüdavendigâr: Amir, hâkim. 2. Osmanlı Padişahı I. Murat’ın sanı. – bk. Hudavendigâr

    Hüdavent: Allah. 2. Hükümdar. 3. Sahip olan, efendi.

    Hüdaverdi: Allah verdi, çocuk özlemi çeken aileler ilk çocuklarına genellikle bu adı verirler

    Hüdayi: Allah’ın yarattığı.

    Hükümdar: Kral, padişah, taht sahibi.

    Hünkar: Padişah, kral, sultan.

    Hür: Özgür, bağımsız

    Hürbay: Özgürlüğüne düşkün olan saygın kişi.

    Hürbey: Bağımsız bey.

    Hürdoğan: Bağımsız doğan.

    Hürdoğmuş: Doğuştan özgürlüğüne düşkün olan.

    Hürel: Özgür ülke.

    Hürer: Özgürlüğüne düşkün yiğit kişi.

    Hürgün: Özgür gün.

    Hürkal: Hep özgür ol!

    Hürkan: Özgürlüğüne düşkün bir soydan gelen.

    Hürol: Özgür ol.

    Hürtan: Özgürlüğüne düşkün ve romantizmden hoşlanan

    Hüryaşa: Özgür, bağımsız yaşa.

    Hüryaşar: Tüm yaşamı boyunca özgürlüğünü düşünerek yaşayan.

    Hüsam: Keskin kılıç / Dinin keskin kılıcı

    Hüsam / Hüsamettin: Keskin kılıç / Dinin keskin kılıcı

    Hüsam / Hüssam: Keskin kılıç. 2. “Hüsamettin” isminin kısaltılarak söyleniş biçimi.

    Hüsamettin: Keskin kılıç / Dinin keskin kılıcı

    Hüseyin: Güzellik, iyilik

    Hüsmen: Hüsamettin adının Anadolu halkınca söyleniş biçimi.

    Hüsnü: Güzel, güzellik ile ilgili

    Hüsrev: Büyük padişah, hükümdar

    Hüşenk: Akıl ve düşünce.

    Hüzeyfe: Peygamberimizin sırdaşı.

     

    11/29‘I’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘I’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Ibra: (AR) Beri kılma, beraat etme, çıkarılma, aklanma temize.

    Icab: (AR) Lazım gelme, gerçek. Bir sözleşme için ilk söylenen söz. Olumlama, olumlu hale gelme.

    Idık: (TR) Kutsal, mübarek.

    Ikdam: (AR) İlerleme. İlerlemeye çalışma.

    Iksir: (AR) Ortaçağ kimyacılarının olağanüstü etkili güçte varsaydıkları cisim. Etkili, yarar şurup. En etkili neden.

    Ilbeyi: Eski Osmanlı ileri gelenler için kullanılan unvan

    Ilcan: Ağacın gövdesi, ılımlı.

    Ildır: Alacakaranlık. 2. Parıltı, ışıltı.

    Ildız: Yıldız.

    Ilgar: Akın

    Ilgaz: Atın dörtnala koşması, hücum, akın gibi manaları vardır.

    Ilgazer: Ilgaz dağlarının yiğidi

    Ilgı: Soy, köken

    Ilgısoy: Köken.

    Ilgıt: Esinti ve akış için kullanılan yavaş yavaş anlamında

    Ilıcan: Yumuşak, ılımlı kimse

    Ilkutay: Kutsal ülke.

    Ilsu: (TR) Ülkenin suyu, bereketi, bolluğu.

    Iltifat: (AR) Yüzünü çevirip bakma. Dikkat. Hatır sorma, gönül alma. Sözünü başka bir kişiye çevirme.

    Imren: (TR) Görülen bir şeyi veya herhangi bir isteği elde etmek istemi, gıbta.

    Ira: Öz yapı, karakter, kişilik.

    Irade: (AR) İstem. Emir.

    Irak: Uzak.

    Iraz: Uzak.

    Irgun: (TR) Sabahın erken saatleri.

    Irhan: Rehin koyma ya da başkaları tarafından rehin koyulma.

    Irız: Cesur, yiğit.

    Irkd: Kehanette bulunan.

    Irşa: Doğru yolu gösterme, uyarma

    Irşat: Doğru yolu gösterme, uyarma.

    Isra: Hz. Peygamberin miraç gecesi

    Işık: (TR) Aydınlık. Ziya.

    Işıkalp: Işıklı yiğit

    Işıkay: (TR) (bkz. Işık).

    Işıker: Aydınlık yiğit, ışıklı yiğit

    Işıkhan: (TR) (bkz. Işık).

    Işıldak: Parlayan, ışıltılı, 2. Karanlıkta bir hedefi aydınlatmak için kullanılan dar, uzun bir ışın demeti çıkaran ışık kaynağı.

    Işıman: Aydın yüzlü insan.

    Işınbay: Aydınlık ve zengin.

    Işınbey: Işık saçan saygın kişi.

    Işıner: Işın saçan yiğit

    Işınkan: Aydın soydan/kandan gelen.

    Işınsoy: Aydınlık bir soydan gelen.

    Işıt: (ışımak”tan buyruk) ışık ver, aydınlat

    Işıtan: Aydınlatan, ışık veren

    Işkın: Filiz.

    Itri: Itır kokulu; kokusu büyüleyici olan…

    Izhar: (AR) Gösterme, meydana çıkarma.

    12/29‘İ’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘İ’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    İbiş: Soytarı, palyaço

    İbo: “İbrahim” adının kısaltı1mışı.

    İbrahim: İnananların babası, hakların babası

    İbrani: Yahudi.

    İçöz: İçi özü olan

    İdi: Güç, kuvvet

    İdris: Meyvesi hoş kokulu, kerestesi güzel bir kiraz türü. 2. İlim ve fende ileri seviyede olan anlamında. 3. Kur’an-ı Kerim’de ismi geçen İdris Peygamber 4. ilk kez giysi dikip giydiği için terzilerin, ilk kez kalem kullandığı için yazarların piri sayılmaktadır.

    İğdemir: Araba okunun demiri, dülgerlerin ve heykelcilerin ağaç yontma aracı

    İhlas: Gönülden gelen bağlılık, dostluk, samimiyet manalarındadır. Kuran’ dan sure ismidir.

    İhsan: Bağışlamak, yardım etmek, iyilik etmektir.

    İhvan: Yakın dostlar, arkadaşlar. 2. Aynı okul veya tarikattan olan kimseler.

    İhya: Canlandırma, diriltme. 2. Umut verme, güçlendirme. 3. Çok iyi duruma getirme, geliştirme, güçlendirme.

    İkan: Yurttaş, vatandaş.

    İkram: Sunma

    İkrami: Misafirperver.

    İlaydın: Aydınlık, mutlu, demokratik ülke.

    İlbaş: Ülke lideri.

    İlbay: Bir ilin, bir obanın yöneticisi

    İlbey: Egemen olan

    İlbilge: yurdun bilgesi

    İlçi: Elçi

    İldem: Pişmanlık duyan.

    İldemir: Sağlam, kuvvetli kişi.13

    İldeniz: Ülkenin denizi

    İldeş: Hemşeri

    İleri: Henüz gelmemiş zaman, gelecek sonraki. 2. Herhangi bir şeye göre daha ötede olan. 3.Önde bulunan. 4. Amaca doğru durmadan yürü anlamında.

    İlgin: Gurbette yaşayan, garip.

    İlginç: İlgi uyandıran, ilgi ve dikkat çeken.

    İlgü: Engel.

    İlgün: Halk, ulus, ahali.

    İlham: Gönülden gelen, esin.

    İlhami: İçine doğmakla ilgili

    İlhan: Hükümdar, imparator, yönetici.

    İlkan: İran’da devlet kuran bir Türk hükümdarı. İlk+ An

    İlkay: Ayın ilk günlerindeki hali. İlk+Ay

    İlkcan: İlk çocuk.

    İlkem: Temel kanı.

    İlker: İlkle ilgili, ilk erkek çocuk

    İlkgün: Bir edimin ilk defa olduğu gün .

    İlki: (ilk çocuk için) birincisi

    İlkin: Öncelikle, ilkle ilgili, ilk olan

    İlksoy: Önde gelen soy. 2. İlk ata.

    İlktürk: İlk Türk.

    İlkut: Kutlu ülke, kutlu yurt

    İlon: EylüL.

    İlsavaş: Ülke için savaş

    İlsavun: Ülkeyi savun

    İlsev: Ülkeyi sev

    İlseven: Ülkeyi seven

    İlsever: Ülkeyi sever, ülke sever

    İlsu: Sularla kaplı ülke.

    İltan: Ülkenin ışığı

    İltaş: Yurdundaki taş gibi.

    İltay: Ülkenin yavrusu, çocuğu

    İlteber: Vali, kumandan.

    İltekin: Ülkenin şehzadesi

    İltemiz: Temiz vatan.

    İlter: Yurdunu seven, yurduyla övünen.

    İlteriş: Ülkeyi derleyip toparlayan

    İltüzer: Ülkeyi düzene sokan, derleyip toplayan

    İlvan: Gösteriş, süs, bezek.

    İlyas: Mersin ağacı

    İmam: Müslümanlıkta mezhep kuran kimse. En önde bulunan. Cemaate namaz kıldıran kimse. 4. Hz. Muhammed’den

    İman: İnanç.

    İmar: Şekillendirme, şekil verme.

    İmat: Sütun.

    İmdat: Yardım dilemek, yardım istemek, yardım beklemek

    İmran: Evine bağlı kalan. 2. Hz. Meryem’ in babası, Al-i İmran

    İmre: Dost, arkadaş, ağabey, büyük birader

    İnalbey: Kendisine inanılan, güvenilen bey.

    İnalkut: İnanılır ve uğurlu kimse,

    İnaltekin: Güvenilir ve biricik olan,

    İnan: İnanmak

    İnanç: Kabullenme, bağlanma.

    İnanır: İnanan kişi, inanan ve güvenen kimse

    İnanöz: İnanan kimse, özüyle inanan kişi

    İnayet: İyilik, lütuf

    İncebey: İnce yapılı ve soylu kişi, incelikli bey kişi

    İncesu: İnce akan su.

    İnkdap: Evrim, dönüşüm. 2. Devrim.

    İnkılap: Evrim, dönüşüm – Devrim.

    İnönü: T.C.’nin ikinci cumhurbaşkanının soyadı.

    İnsel: İnden, mağaradan çıkan sel, in seli

    İpar: Yüksek dağların kar tutmayan yerlerinde yetişen Bir çeşit dikenli otun güzel kokulu sarımtrak çiçeğin kurusa bile kosusu gitmez. Güzel koku, misk, amber gibi manaları vardır.

    İra: Bağış yapma, iyilikte bulunma. Çıplak bırakma soyma. Otlatma.

    İrade: Bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücü. Buyruk, emir.

    İren: Özgür, hür

    İrfan: Bilme, anlama sezme gücü.

    İrsal: Gönderme, yollama.

    İrşad: Doğru yolu gösteren, uyaran.

    İrşat: Gerçeği söyleme, uyarma.

    İrtek: Erken doğan, er doğmuş

    İsa: Hristiyanlığın kurucusu peygamber, Hz. İsa

    İsfendiyar: İran mitolojisinde adı geçen hükümdar.

    İshak: Hüzünlü öten bir tür kuş

    İskender: Tarihte fetihleriyle ünlü bir hükümdar

    İslam: Hz. Muhammed’in yaydığı din, müslümanlık. 2. Hz. Muhammed’in yaydığı dinden olan kimse, müslüman.

    İsmail: Duası kabul olunan manasındadır. Peygamberlerdendir. İbrahim’in (A.S.) oğludur. Küçükken İbrahim’e (A.S.), oğlunu Allah için kurban etmesi emredildi. Halilullah olan İbrahim, İsmail’i (A.S.) kurban etmek isterken Cenab-ı Hak koç gönderdi. Mucize zahir oldu. Bıçak İsmail’i kesmedi, yerine koç kurban edildi. Resul-i Ekrem’in (A.S.M.) de ceddi olan İbrahim ve İsmail (A.S.) Kabe’ yi yeniden inşa ettiler.

    İsmet: Haramdan ve günahtan çekinen

    İsot: Biber.

    İsrafil: Dört büyük melekten biri

    İstemi: Göktürklerin ünlü hakanı

    İstemihan: Göktürklerin ünlü hakanı

    İstikbal: Gelecek zaman. 2. Karşı çıkma, karşılama.

    İstiklaı: Bağımsızlık,

    İsvan: Saç ekmeğini tutmak için kullanılan maşa,

    İşcan: Becerikli, çalışkan, işçen

    İşcen: İşsever,

    İşeri: İşçi, emekçi.

    İşger: Emekçi, işçi.

    İşgüder: İş yapan, çalışkan.

    İşmen: Çalışkan.

    İşseven: Çalışmaktan hiçbir zaman yılmayan

    İşsever: Yaptığı işi seven.

    İteriş: Ülkeyi derleyip toparlayan

    İvecen: Aceleci.

    İyibay: Efendiliği ve saygınlığıyla anılan.

    İyibey: Efendiliği ve saygınlığıyla anılan, tanınan.

    İyikan: Efendi ve iyi bir soydan gelen

    İyisoy: Temiz ve iyi tanınan soy.

    İyitürk: İyi bir Türk olmanın tüm özelliklerini karakterinde taşıyan.

    İzer: İzci Eri

    İzgü: İyi, güzel.2. Akıllı, adaletli.

    İzgütay: İyi yavru, iyi tay

    İzhan: Hükümdar izinden giden.

    İzzet: Değer, kıymet, ululuk, yücelik

    İzzettin: Değer, kıymet, ululuk, yücelik

     

    13/29‘K’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘K’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Kaan: Hükümdar, han

    Kaan / Kağan: Hükümdar, hanların hanı

    Kabadayı: İyi dövüşen, korkusuz, kendine özgü namus kurallarının dışına çıkmayan kimse. 2. Yürekli.

    Kaban: Savaşçı, dövüşken.

    Kabil: Kabul eden, olabilir mümkün, önde ve ileride olan.

    Kadagan: Buyruk, emir.

    Kadem: Adım, ölçü. 2. Uğur.

    Kader: Alın yazısı, yazgı. 2. Genellikle kaçınılmaz kötü talih.

    Kadim: Ayak basan, ulaşan, varan. Ezeli, evvelsiz olandır. Çok eski zamanlara ait eski atik. Yıllanmış. Kelam-ı Kadim, Kur’an-ı Kerim

    Kadir: Değer, onur

    Kadrettin: Dinin kudreti, gücü.

    Kadri: İtibar, değerle ilgili

    Kadrihan: Değerli, kıymetli ve de güçlü hükümdar.

    Kafar: Batırıcı, kahreden.

    Kağan: Hükümdar, hanların hanı

    Kahhar: Kahreden, üzen manasındadır. Allah’ın esmalarındandır.

    Kahir: Kahredici, yok eden, ezici kuvvet.

    Kahra: Yeraltı. Büyük taşlık yer. Bir diğer anlamı da hayvan yiyeceğidir.

    Kahraman: Yiğit, cesur

    Kaim: Birinin yerine geçen. 2. Bir işte sebat eden, direnen. 3. Ayakta duran.

    Kainat: Yer, gök, var olan her şey; evren; kozmos dur.

    Kakınç: Öfke, kızgınlık, sitem. 2. Vurma, vuruş. 3. Harekete geçiş, ayağa kalkış.

    Kala: Kale, hisar. 2. (T.) Atmaca.

    Kalagay: Al, kırmızı renk.

    Kalender: Gösterişsiz, sade, tokgözlü anlamındadır.

    Kalgay: İzci başı.

    Kalkan: Koruyucu.

    Kalmuk: Göz kapağı. 2. Tüylü yün kumaş. 3. Asya’da eski bir Moğol kabilesinin adı.

    Kam: Hekim. 2. Düşünür.

    Kamacı: Top kaması yapan veya onaran kimse.

    Kaman: Dağların zirvesine yakın olan yer.

    Kamanbay: Saygın, değerli kimse.

    Kamar: Hekim, doktor.

    Kambay: Hekim, tabip.

    Kamber: Hz. Ali’ nin sadık kölesi; bir eve çok gelen kimse gibi anlamları vardır.

    Kamber/Kanber: Halife Ali’nin yanından hiç ayrılmayan kölesi. 2. Sadık hizmetkar.

    Kamer: Ay uydusunun Kuran’daki adıdır.

    Kamet: Endam.

    Kamil: Olgun, eksiksiz kişidir.

    Kamran: Mutlu, muzaffer, isteğine kavuşmuş olan

    Kamuran: Dileğine, kavuşmuş olan, bahtiyar, mutlu kişidir.

    Kanat: Kuşların ve uçucu böceklerin uçmalarını sağlayan organlarıdır.

    Kanbore: Kahraman.

    Kandemir: Çok güçlü olandır.

    Kaner: Soyu yiğit olan, er olan kimsedir.

    Kanık: Elindekinden hoşnut olan, azla yetinen, yetingen, kanaatkar. 2. Tok gözlü.

    Kani: İnanan, inanmış.

    Kanka: Kan kardeş. 2. Can ciğer arkadaş.

    Kansu: Soyu su gibi saf ve temiz olan manasındadır.

    Kantürk: Türk soyundan olan.

    Kanun: Kaide, kural, yasa.

    Kanuni: Kanuna ait kararla ilgili. Sultan Süleyman’ın Sıfatıdır

    Kapkın: Uygun, düzenli anlamındadır.

    Kaplan: Hindistan ve Afrika ormanlarında yaşayan, aslan büyüklüğünde, postu çizgili, kedigillerden yırtıcı bir hayvandır.

    Kaptan: Gemideki en yüksek görevli. 2. Takımbaşı.

    Kara: En koyu renk, siyah. 2. Esmer.

    Karaalp: Kara ve alp yiğit kişidir.

    Karabaş: Hiç evlenmemiş erkek.

    Karabay: Esmer ve saygın kişi.

    Karabey: Esmer bey.

    Karabulut: Yağmur yüklü bulut.

    Karaca: Geyik türünden, boynuzları küçük ve çatallı bir av hayvanı, Dağkeçisi, yaban keçisi

    Karacabey: Kahramanlığıyla ün salmış bir Türk beyi.

    Karacael: Karayağız el.

    Karacan: Esmer kimse manasındadır. Dedem Korkut öykülerinde bir yiğit adıdır.

    Karaçelik: Çelik gibi güçlü esmer delikanlı.

    Karademir: Demir gibi sert esmer delikanlı.

    Karadeniz: Türkiye’nin kuzeyindeki deniz.

    Karadoğan: Bir kuş türü.

    Karaduman: Siyah duman anlamında.

    Karaer: Esmer yiğit.

    Karagöz: Gözü açık, çalışkan bir kimsedir.

    Karahan: Tarihte bazı hanlara verilen addır. Anadolu’da bir devlet ismidir.

    Karakaş: Kara kaşları olan.

    Karakaya: Siyah kaya.

    Karakoç: Siyah koç.

    Karakoyun: Kara koyun.

    Karakurt: Siyah kurt.

    Karakuş: Siyah kuş.

    Karaman: Esmer, karayağız insan.

    Karamuk: Böğürtlen.

    Karan: Kahraman yürekli ve diğer anlam olarak karanlık demektir.

    Karanalp: Kara yağız yiğittir.

    Karani: Veysel Karani’ nin doğduğu köydür. Çok karanlık anlamına gelir.

    Karaoğlan: Esmer delikanlı.

    Karasın: Esmersin.

    Karasu: Ağır akan su, esmer su, acı su.

    Karatan: Alaca karanlık.

    Karatay: Anadolu Selçuklu devlet adamıdır.

    Karatekin: Uğurlu esmer.

    Karayağız: İri yarı, esmer yakışıklı kimse manasındadır.

    Karayel: Kuzeybatıdan esen yel, soğuk rüzgar.

    Kardani: Eylem.

    Kardelen: Karda yaşayabilen çiçek

    Kardeş: Aynı ana babadan doğmuş veya ana babalarından biri aynı olan çocukların birbirine göre adı. 2. Yaşça küçük olan kardeş. 3. Aralarında çok değer verilen ortak bir bağ bulunanlardan her biri.

    Kardeşcan: Çok yakın arkadaş, dost.

    Karer: Yağız yiğit

    Kargın: Kabarmış su, eriyen karların oluşturduğu akarsudur.

    Karhan: Karların hükümdarı anlamındadır.

    Karık: Bağ ve bahçelerde sebze ekmek için ayrılan bölümler. 2. Karışık, karışmış.

    Karındaş: Kardeş.

    Karlık: Kar kuyusu.

    Karlukhan: Karluk boyunun hanı.

    Karmen: Parlak kırmızı.

    Kartal: Yırtıcı bir tür kuş adıdır.

    Kartay: Kar gibi beyaz tay.

    Kartekin: Kar gibi beyaz ve de temiz kişidir.

    Kasal: Kibir, gurur, övünme.

    Kasar: Hatır.

    Kasım: Bölen, kısımlara ayırananlamındadır. Yılın 1Ayının adıdır.

    Kasırga: Şiddetli fırtına. 2. Duyguların patlak verişi.

    Kaşif: Bulan, meydana çıkaran kişi

    Kâşif: Bulan, meydana çıkaran kişidir.

    Katip: Değerli çalışkan

    Kâtip: Değerli çalışkan, yazıcı anlamlarındadır.

    Kava: M. Ö. 612’de Şedadilerin kralı Dehak’ı öldürerek bir ihtilal yapan ve o günden beri Nevroz bayramının kutlayıcısı olan Kürt kahramanı.

    Kavas: Koruyan, koruyucu.

    Kavruk: Kara sevdalı, aşık.

    Kaya: Büyük ve sert taş kütlesidir.

    Kayaalp: Kaya gibi sert yiğit

    Kayacan: Kaya gibi güçlü dost.

    Kayaer: Kaya gibi sert ve sağlam er kişidir.

    Kayagün: Kaya gibi sert gün

    Kayahan: Kaya gibi sert hakan

    Kayan: “Kaymaktan” kayma işini yapan, akar gibi yer değiştiren, kayıcı

    Kayansel: Gürül gürül gelen sel.

    Kayar: Gurur.

    Kayarak: Giden akarsu, sel, çığ

    Kayasoy: Güçlü soydan gelen.

    Kayaş: Sülale, akraba.

    Kayatekin: Kaya gibi sağlam şehzade

    Kayatimur: Kaya+Timur

    Kayatürk: Kaya gibi sağlam ve sert Türk

    Kaygısız: Endişesiz, hiçbir şeye aldırış etmeyen.

    Kayhan: Güçlü hükümdar

    Kayhan/Kayıhan: Güçlü hükümdar

    Kayı: Osmanlıların kökeni olan Oğuz boylarından birinin adı, sağlam, sert, güçlü, sağanak, bora

    Kayıhan: Güçlü kağan, sert han, sağlam han

    Kaymaz: Dağ eteği.

    Kaynak: Bir suyun çıktığı yer, pınar

    Kayra: Yüksek tutulan veya sayılan birinden gelen iyilik, lütuf, ihsan, atıfet, inayettir. Tanrı’nın insana iyilik getirici, kurtarıcı ilişkisi için kullanılan, özellikle dinsel bir kavramdır.

    Kayraalp: Yardımsever yiğit.

    Kayrabay: Yardımsever saygın kişi.

    Kayrabey: Yardımsever saygın kişi.

    Kayrahan: Yardımsever hükümdar.

    Kayrak: Ekime elverişli olmayan toprak. 2. Yassı, düz taş.

    Kayral: Gözetilen, esirgenen.

    Kayran: Orman içindeki ağaçsız çıplak alan.

    Kayrasoy: Himaye edilmiş, korunmuş soydan gelen kişi anlamında.

    Kazan: Su çevrisi, girdap.

    Kazgan: Kazan

    Kazım: Kızgınlığını, öfkesini belli etmeyen

    Kebir: Ulu, yüce.

    Kelami: Sözle ilgili.

    Kelemer: Kuvvetli karakteri olan adam.

    Keleş.: Güzel, yakışıklı.2. Yiğit, cesur, bahadır.

    Kemal: Olgunluk, erdem

    Kemalettin: Bilgi ve erdem sahibi

    Kemali: “Kemal” isminin bir başka söyleniş biçimi.

    Kemallettin: Dinin olgunluğu, eksiksizliği ve değeri

    Kemar: Cumhuriyet.

    Kenan: Hazreti Yakup’un ülkesi, vaat edilmiş ülke; Cennet, Filistin.2. Hz. Yakup’un memleketi, Filistin. 3. Yusuf-i Kenan

    Kendal: Yamaç, uçurum kenarı, sel yarığı gibi anlamları vardır.

    Kent: Şehir.

    Kenter: Kentli

    Keramettin: Dinin kerameti, doğa üstü gücü, bağış, ihsan, ağırlama anlamlarındadır.

    Kerami: Mert, cesur soylu kişi.

    Kerem: Soyluluk, eli açıklık, cömertlik anlamlarındadır.

    Kerim: Kerem sahibi, cömert, soylu, eli açık olandır. Allah’ın adlarındandır.

    Kerimhan: Cömert hükümdar.

    Kerman: İran’da Kürt bölgesi.

    Kervan: Uzak yerlere yolcu ve ticaret eşyası taşıyan yük hayvanı katarı.

    Keser: Hüzün, keder.

    Keskin: Kesici, kararlı, kesin

    Keskinay: Parıltıyla ışıldayan ay.

    Keskinel: Elleri sert olan.

    Keskiner: Sert yiğit, keskin erkek

    Keskinsoy: Sert soydan gelen.

    Keskintürk: Sert Türk.

    Kevin: Yaşlı, ihtiyar, eski.

    Keyan: Büyük hükümdar, şah.

    Keyhan: Dünya. Far

    Kezer: Kahraman

    Kııilkurt: Kızıl renkli kurt.

    Kılıç: Uzun keskin bir bıçak, silah

    Kılıçali: 1500-1578 yılları arasında yaşamış olan Türk denizcisi.

    Kılıçalp: Kılıç gibi keskin yiğit

    Kılıçaslan: Selçuklu şehzadesinin adı.

    Kılıçbay: Kılıcıyla saygınlık kazanmış olan.

    Kılıçbey: Kılıcıyla saygınlık kazanmış olan.

    Kılıçel: Kılıç gibi keskin eli olan.

    Kılıçer: Kılıç gibi keskin er kişi

    Kılıçhan: Kılıcıyla nam salmış hükümdar.

    Kılıçsoy: Kılıcıyla nam salmış bir soydan gelen.

    Kılıçtürk: Kılıç gibi keskin Türk.

    Kınay: Çok çalışkan

    Kınaytürk: Çok çalışkan Türk.

    Kıncal: İnce, zayıf.

    Kıraç: Su bulunmayan toprak, kurak toprak, verimsiz toprak

    Kıralp: Rengi kırçıl olan yiğit, kırçıl renkli yiğit, kır yiğit

    Kıran: Kırma işini yapan kişi. Çevre, ufuk, tepe, yamaç… gibi anlamları vardır.

    Kıraner: Vurup ezerek parçalayan yiğit

    Kırat: Değer, düzey – Kır renkli at.

    Kıray: Genç, delikanlı.

    Kırbay: Saygın genç.

    Kırbey: Saygın genç.

    Kırca: Kırçıla yakın, kıra benzer, kır gibi

    Kırdar: İtidalli olan.

    Kırgız: Kırgızistan’da yaşayan Türk soyundan gelme halk.

    Kırhan: Kırçıl han

    Kırman: Saçları kırlaşmış kişi.

    Kırtay: Kır renkli at yavrusu, kır renkli tay

    Kırtekin: Kırçıl şehzade

    Kıvanç: Sevinç, mutluluk halidir.

    Kıvançer: Sevinç olan yiğit, övünç olan yiğit, sevindiren kimse

    Kıyan: Dağdan hızla inen sele verilen addır.

    Kıyas: İki ayrı şeyi karşılaştırıp değerlendirme.

    Kızan: Erkek çocuk 2. Delikanlı; silahlı köy delikanlısı.

    Kızıl: Parlak, kırmızı renk. 2. Altın.

    Kızılalp: Kızıl yiğit.

    Kızılateş: Alevli, harlı ateş.

    Kızılcan: Kızıl soydan gelen.

    Kızıldemir: Kor halindeki demir.

    Kızıler: Kızıl asker.

    Kızılgün: Gökyüzünün kızıllığı.

    Kızıltan: Şafak vaktinin kızıllığı manasındadır.

    Kızıltaş: Kırmızı taş.

    Kızıltuğ: Kızıl renkli tuğ.

    Kızıltunç: Kırmızı tunç.

    Kimya: Maddelerin temel yapılarını¸ bileşimlerini¸ vb.ni inceleyen bilim adıdır. Bir şeyin ana yapısı, birleşimi gibi özünü temsil eder.

    Kinyas: Geniş yüzlü kişi.

    Kiper: Canlı, dayanıklı, sağlam kimse anlamındadır.

    Kiram: Soylu, cömert.

    Kirman: Hisar, kale.

    Kiyan: Dağdan hızla inen sel, 2. Dede korkut kahramanı.

    Kobra: Zehirli bir yılan türü.

    Koca: Kadının eşi. 2. Büyük, iri. 3. Yaşlı, ihtiyar. 4. Büyük, ulu.

    Kocaalp: Büyüklüğü ve iriliğiyle nam salmış yiğit.

    Kocabay: Yüce ve saygın kişi.

    Kocabey: Yüce bey.

    Kocademir: Büyük demir.

    Kocaer: Büyük, ulu, yiğit.

    Kocataş: Büyük taş.

    Kocatay: Genç irisi.

    Kocatürk: Büyük Türk.

    Koç: Sağlıklı, gürbüz genç erkek.

    Koçak: Cömert, eli açık. 2. Yürekli, yiğit, kabadayı.

    Koçakalp: Yiğit, kabadayı.

    Koçar: Döğüş için yetiştiriImiş iri boynuzlu koç.

    Koçaş: Yol gösteren, klavuzluk eden. 2. Yağmur bulutu.

    Koçay: Koç gibi güçlü, ay gibi parıltılı.

    Koçer: Koç yiğit, yiğitler yiğidi

    Koçhan: Yiğit kağan

    Koçkan: Yiğit, yürekli kan bağından gelen.

    Koçsoy: Kahramanlık soyundan gelen.

    Koçtürk: Koç gibi gösterişli ve güçlü Türk.

    Koçubey: Koç gibi gösterişli ve saygın kişi.

    Koçyiğit: Yiğitler yiğidi.

    Kolçak: Pazıbent. 2. Zırhın kola geçirilen parçası.

    Koldaş: İş arkadaşı.

    Koman: Umut.

    Konan: Misafir,

    Kongar/Kongur: Kestane rengi.

    Konur: Açık sarı, boz, bozla sarı arası renk. 2. Yanık kırmızı, yağızımsı al. 3. Kimseyi beğenmeyen, gururlu, kibirli. 4. Kahraman, yiğit. 5. Süslü, çalımlı, şık, kurumlu. 6. İnatçı, aksi.

    Konuralp: Yiğitler yiğidi, gururlu yiğit

    Konurata: Yiğit ata, onurlu ata

    Konurbay: Onurlu ve varsıl, onurlu bey

    Kopan: Muzaffer.

    Kopuz: Ozanların çaldığı telli Türk sazı.

    Kor: İyice yanarak içine, özüne değin ateş olmuş kömür ya da odun parçası, (mecaz olarak) kıpkırmızı

    Koral: Sınır muhafızı

    Koralp: Kor gibi, kor ateş gibi yiğit

    Koraltan: Kızıl tan.

    Koraslan: Ateş gibi Yakıcı, arslan gibi yırtıcı.

    Koray: Kamış, kargı gibi, içi boş şeyler

    Korban: Kor gibi kızgın hükümdar.

    Korcan: Kanı sıcak, kanı kaynayan

    Korçak: Heykel.

    Korçan: Çağlayan.

    Korday: Kuğu kuşu.

    Korel: Kor ateş durumuna gelmiş el

    Korer: Kızıl ateş gibi yiğit, kor gibi erkek

    Korgan: Kale, burç.

    Korgün: Kızıl Güneş, kor durumdaki Güneş

    Korhan: Çok güçlü hükümdar

    Korkan: Kor gibi bir geçmişi olan kişi.

    Korkmaz: Korku bilmeyen

    Korkut: Büyük dolu tanesi. 2. Cin, şeytan gibi hayalî yaratıklar. 3. Korkusuz, yavuz, heybetli.

    Korkutalp: Korkusuzluğuyla başkalarına korku salan yiğit kişi.

    Korman: Kor gibi kızgın ve hareketli insan.

    Kortan: Sabah ateşi

    Kortaş: Kızgın taş.

    Kortay: Kızgın tay.

    Koryak: Kıpkırmızı

    Koryiğit: Ateşli yiğit.

    Koryürek: Ateş gibi sıcak yüreği olan.

    Kostak: Çalımlı, iyi giyinmiş Yakışıklı. 2. Yiğit, kabadayı, yürekli.

    Koşa: çift, eş, ikiz.

    Koşak: Taş yığını. 2. Çokgüzel.

    Koşal: Koşarak git ve al

    Kovan: Hüzün, keder.

    Koyak: Vadi, dere, dağlar arasındaki doğal çukurlar, etkili, dokunaklı.

    Koyaş: Güneş.

    Koygun: Dokunaklı, etkili, acıklı.

    Koytak: Rüzgar olmayan çukur yer.

    Koytan: Yalçın, kesik, kaya.

    Kozak: Kozalak. 2-Padişah mektuplarının konulduğu kutu.

    Kökcan: Asıl dost.

    Kökel: Sağlıklı el.

    Köken: Temel, soy, çıktığı yer

    Köker: Soyca yiğit olan kimse, kökü yiğit olan er kişidir.

    Köknar: Çam türünden, yatay dallı, kerestelik bir orman ve süs ağacı

    Köksal: Köksal, iyice yerleş, uzun yaşa

    Köksalan: Kökleşmiş olan, kök salmış olan

    Köksan: Köklü ün, köklü ad

    Köksoy: Kökü derinlere giden soydan olan

    Köksu: Derinden çıkan su.

    Köksur: Soyunun devam etmesini sağla.

    Köktan: Kökleri çok eskiye dayanan.

    Köktaş: Toprakta kalıcı taş.

    Köktay: Sağlam, genç.

    Kökten: Soylu

    Köktürk: Nam salmış Türk.

    Köroğlu: Türk halk hikayesinin kahramanı.

    Köse: Bıyığı, sakalı çıkmayan, seyrek sakallı.

    Kösten: Ilıca.

    Köymen: Köylü.

    Köz: Küçük kor parçası.

    Közcan: Ateş gibi dost.

    Közer: Ateş gibi yiğit.

    Kral: En yüksek devlet otoritesini, bütün devlet başkanlığı yetkilerini, kalıtım veya soylularca seçilme

    Kuban: Kafkasya’da bir uygarlık.

    Kubar: Kibar, nazik.

    Kubat: Kaba, biçimsiz

    Kubilay: Moğol imparatoru

    Kuddosi: Kutsal kişi.

    Kuddus: Temiz. 2. Tanrının adlarından biri.

    Kudret: Güç, kuvvet

    Kudsi: Kutsal kişi.

    Kula: Sarışın, mavi gözlü.

    Kulan: Muzaffer olan.

    Kulubey: Uğurlu bey.

    Kunaylı: Soylu, zengin aile. 2. Etkin, faal.

    Kunduz: Postu değerli bir kemirgen.

    Kunt: Sağlam yapılı, sağlıklı, dayanıklı, kalın, sert

    Kuntay: iri yapılı genç.

    Kunter: Sağlam yapılı yiğit, sert yiğit

    Kuntman: Sağlam ve iri yapıl erkek

    Kuntürk: Sağlam ve güçlü Türk.

    Kuntyiğit: İri yapılı yiğit.

    Kuraner: Kurucu kişi

    Kuray: Ay gibi güzel.

    Kurban: Dinin bir buyruğu, adağı yerine getirmek için kesilen hayvan. 2. Bir amaç uğruna feda edilen ya da kendini feda eden,

    Kurcan: Çabala, uğraş,

    Kurçak: Heykel.

    Kurman: Üstün ve yetenekli kişi.

    Kurt: Sürülere saldıran, köpek türünden yırtıcı, yabanıl hayvandır. Mecaz olarak işini iyi bilen, aldanmaz anlamında da kullanılır.

    Kurtalp: Kurt gibi yiğit

    Kurtar: Zor durumda olana yardım et.

    Kurtaran: Kurtulmasını sağlayan.

    Kurtbay: Kurnaz ve saygın kişi.

    Kurtbey: Kurnaz ve saygın kişi.

    Kurtcebe: Zırhlı kale burcu.

    Kurtdemir: Kurnaz ve sert.

    Kurtdoğan: Kurnaz ve yırtıcı.

    Kurtel: Yırtıcı el.

    Kurter: Aldanmaz yiğit, işini iyi bilen yiğit, kurt yiğit

    Kurthan: Kurnaz hükümdar.

    Kurtul: Güç bir durumdan kendini kurtar

    Kurtulmuş: Aydınlığa kavuşmuş

    Kurtuluş: Zor bir dorumdan başarı ile sıyrılma, rahata erme.

    Kuru: Suyu, nemi olmayan, çelimsiz, sıska

    Kuruç: Cesur. 2. Çelik. 3. Toprak içinde bulunan büyük taş.

    Kusay: Hz Muhammed'in bir akrabası

    Kuşay: Uzaklaşmak.

    Kut: Uğur, talih, şans

    Kutal: Uğur al, uğurla ilgili, uğursal

    Kutaldı: Mutlu oldu.

    Kutalmış: Mutlu olmuş.

    Kutalp: İyilik getiren yiğit, uğurlu yiğit

    Kutan: Saban 2. Saka kuşu.

    Kutat: Mutlu olmuş kişi.

    Kutay: Uğurlu ay.

    Kutbay: Uğurlu bey

    Kutberk: Uğurlu ve sağlam

    Kutbettin: Arapçada dinin yücesi anlamına gelir.

    Kutcan: İyilik getiren kimse, kutlu kimse

    Kutel: Uğurlu el.

    Kuten: Adaletli

    Kuter: İyilik getiren yiğit, kutlu yiğit

    Kuterdem: Mutlu ve faziletli kişi.

    Kuterden: Mutlu ve yiğit kişi.

    Kutgün: Uğurlu gün, mutlu gün.

    Kuthan: Uğurlu kağan, kutlu kağan

    Kutkan: Uğurlu kan, kutlu kan

    Kutlan: Kutlu, mutlu ol.

    Kutlar: Mutluluklar.

    Kutlu: Kutlanmış, mutlu, uğurlu

    Kutluad: Adı uğurlu.

    Kutlualp: Uğurlu yiğit

    Kutluay: Uğurlu, kutlu ay

    Kutlubay: İyilik ve zenginlik getiren.

    Kutlubey: Uğurlu bey

    Kutlucan: Uğurlu ve can kimse.

    Kutluel: Uğur getiren el

    Kutluer: Uğurlu yiğit.

    Kutluğ: İyilik ve uğur getirdiğine inanılan, uğurlu, kutlu

    Kutluğhan: Uğur getiren kağan.

    Kutluhan: Uğur getiren kağan

    Kutluk: Uğurlu olan, iyilik getiren

    Kutlutay: Uğurlu genç.

    Kutlutekin: Uğurlu ve biricik, uğur getiren şehzade, uğurlu prens

    Kutlutin: Kutsal ruh

    Kutlutöre: Kutlu büyük dava sahabi

    Kutlutürk: Uğurlu Türk, kutsal Türk

    Kutman: Uğur getiren, uğurlu kimse

    Kutsal: Mübarek, kutlulukla ilgili

    Kutsalan: Uğur getiren, uğur salan

    Kutsalar: Uğur getiren kimse, uğur getiririr, kut gönderir

    Kutsan: Uğurlu ad, kutlu ad.

    Kutsay: Uğurlu say

    Kutsel: İyi su.

    Kutsi: Kutlanan, kutluluk sahibi

    Kutsoy: Kutlu soydan gelen, soyu kutlu

    Kutun: Kutsal, mukaddes.

    Kutunalp: Kutsal, yiğit.

    Kutuner: Kutsal yiğit.

    Kutyar: Uğurlu kimse

    Kuzey: Bir yön

    Kuzgun: Bir tür karga

    Küce: Etkileyici.

    Küçümen: Çok ufak, küçük.

    Kültigin: Göktürk komutanı.

    Küntay: Sağlam yapılı, kunt Ay

    Kür: Yürekli, bileği güçlü.

    Küre: Yer yuvarlağı. 2. Daire biçiminde olan

    Küren: Sarı ile dolu arası bir at rengi

    Kürhan: Yiğit, yürekli han.

    Kürşad: Eski Türklerde yiğit, alp

    Kürşad/Kürşat: Eski Türklerde Yiğit, alp

    Kürşat: Eski bir Türk adı

    Kürümer: Topluluk.

     

    14/29‘L’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘L’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Lacin: Bir cins şahin, sarp, yalçın

    Laçin: Bir cins şahin – Sarp, yalçın

    Laden: Pembe çiçekler açan, hekimlikte kullanılan bir ağaççık.

    Lahik: Yetişen, ulaşan. 2. Eklenen.

    Lâhut: Tanrı âlemi, ilahi âlem.

    Lala: Çocuğun eğitimi ve öğretimiyle görevli kişi. 2. Padişahların vezirlerine seslenirken kullandıkları

    Lami: Parıldayan, parlak, ışık veren.

    Lâmi: Parıldayan, parlak, parıltılı.

    Lâmih: Parlayan, parlak.

    Laşa: Bir Gürcü kralının adı.

    Latif: Yumuşak, hoş, nazik

    Lavani: Genç, gençlik, tazelik.

    Lavekar: İstekli. arzulu, hevesli.

    Lavik: Destan.

    Layık: Yaraşır, yakışır.

    Lâyık: Uygun, değer, yakışır.

    Lebib: Akıllı, zeki

    Lebip: Akıllı, zeki, uyanık.

    Ledün: Tanrı katı.

    Lefter: Muhtaç, meteliksiz.

    Lehatin: Şans, talih.

    Lema: Parıltı, parlayış,

    Lemi: Parlak, parıldayan

    Levent: Eski deniz erlerine verilen ad

    Levin: Renk, boya.

    Levne: Renkler, türler.

    Levniz: Renk. 2. Yüz.

    Lezgi: Kuzey Kafkasya'da yaşayan bir halk

    Lezgin: Hızlı, süratli, acele.

    Lezir: Akıllı. 2. Akla uygun.

    Lider: Önder, şef, rehber kişi manasındadır.

    Liva: Bayrak

    Livin: Hareket, devinim.

    Lokman: Tarihteki en ünlü tabibin adı (Lokman Hekim)

    Lut: Bir peygamber adı.

    Lutfi: Cennette ölümsüzlüğe kavuşan

    Lutfi/ Lütfi: İyi muamele, güzellikle hoşlukla ilgilidir.

    Lutfullah / Lütfullah: Tanrının lütfu.

    Lütfi: Cenneti gören, Cennet'te ölümsüzlüğe kavuşan kişi

    Lütfü: İyi muamele, güzellikle hoşlukla ilgili

    Lütuf: İyilik, güzellik, hoşluk. 2. Bağış, ihsan.

    Lütufkar: İyi davranan, hoş görülü.

     

    15/29‘M’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘M’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Maarif: Bilgi, kültür.

    Macid-Macit: Şan ve şeref sahibi

    Macit: Ünlü, isim sahibi

    Macit-Macid: Şan ve şeref sahibi

    Mağrip: Batı. 2. Akşam.

    Mağrur: Gururlu.

    Mahabat: Mehebat, eski İran’da tanınmış bir peygamber.

    Maharet: İş görmeye becerikli, beceri, ustalık, yetenek.

    Mahbup: Sevilen, sevilmiş, sevgili.

    Mahfi: Gizli, saklı, örtülü

    Mahfuz: Korunmuş, gözetilmiş. 2. Gizlenmiş, saklanmış.

    Mahi: Mahveden, yok eden.

    Mahir: Usta, yetenekli, becerili

    Mahmur: Sarhoşluğun verdiği sersemlik. 2. Süzgün ve dalgın bakışlı göz.

    Mahmut: Övgüye değer

    Mahmut/ Mahmud: Övgüye değer

    Mahra: Değerli kimse.

    Mahser: Huy, özellik

    Mahsun: Güçlü, güçlendirilmiş

    Mahsut: Biçilmiş ekin.

    Mahur: Klasik Türk müziğinde bir makam.

    Mahya: Ramazan ayında camilere ışıkla yazılan yazı, resim.

    Mahzar: Yüksek makamlı bir kimsenin yanı, huzuru. 2. Yüksek bir makama sunulmak için yazılan çok imzalı dilekçe.

    Mahzun: Kederli, dertli

    Mail: İstekli. 2. Eğik

    Makal: Söz, kelam. 2. Söyleyiş,

    Makbul: Alınan kabul olunan

    Maksud: Amaç, gaye, maksat

    Maksum: Taksim edilen, bölünmüş.

    Maksur: Kısaltılmış. 2. alıkonulmuş. 3. Elinde olmadan zoraki.

    Maksut: Ulaşılması istenen şey.

    Makul: Akla uygun, mantıklı.

    Malik: Sahip, efendi

    Malkoç: Osmanlıda akıncılar ocağının komutanı.

    Malkoçoğlu: Kale koruyucusunun oğlu.

    Malum: Herkesçe bilinen

    Manas: Kırgızların ulusal destanı

    Mançer: Yabani kiraz ağacı.

    Manço: Manda yavrusu

    Mançu: Kuzeydoğu Çin´de yaşayan Moğol asıllı halktan olan.

    Mançuhan: Mançuların hükümsarı.

    Manga: On kişilik askerî birlik.

    Mangalay: Alın. 2. Binici, süvari.

    Mansur: Türk musikisinde bir düzen

    Manuk: Delikanlı, küçük

    Manzur: Nazar olunan, bakılan. 2. Beğenilen gözde olan.

    Mardik: Mücadele eden

    Maruf: Herkesçe bilinen ve tanınan kişi, ünlü

    Masum: Suçsuz, günahsız. 2. Küçük çocuk.

    Maşallah: “Allah´ın istediği gibi” anlamında kullanılan bir ad. 2. “Allah nazardan saklasın” anlamında kullanılan bir ad. 3. Hayret ve memnunluk anlatan söz.

    Maşide: Şan ve şeref sahibi anlamındadır

    Maşuk: Sevilen, aşık.

    Matlup: İstenilen, aranılan, talep edilen şey.

    Matuk: Özgürlüğü bağışlanmış.

    Mavi: Gökyüzünün rengi.

    Maya: Asıl, öz, kendi, yaradılış. 2. İktidar, güç. 3. Bilgi. 4. Para, mal. 5. Dişi deve. 6. Uzun hava, türkü.

    Mazhar: Birşeyin göründüğü ortaya çıktığı yer, kimse manasındadır. Ayrıca şereflendirme, onurlandırma anlamı da vardır. Sahip olma, nail olma anlamı da vardır.

    Mazlum: Yumuşak, sessiz, zülüm görmüş

    Mebruk: Kutlamaya değer kimse.

    Mebrur: Hayırlı, beğenilmiş, makbul.

    Mebus: Gönderilmiş, yollanmış. 2. Milletvekili. 3. Öldükten sonra diriltilmiş olan.

    Mecdi: Büyüklük, ululuk, şan ve şerefle ilgili.

    Mecdut: Talihi açık, mutlu, şanslı kimse.

    Mecid: Çok şerefli, büyük şan sahibi

    Mecit: Büyük, ulu. 2. Şan ve şeref sahibi. 3. Tanrının adlarındandır.4. Çok şerefli, büyük şan sahibi

    Mecittin: Dinin ululuğu, büyüklüğü.

    Mecnun: Deli, aklı başında olmayandır. Allah aşkından kendinden geçmiş, aklını kaybetmiş kişiye verilen sıfattır. Leyla ile Mecnun efsanesindeki gibi

    Medayin: Şehirler, kentler.

    Medeni: Uygar, terbiyeli, görgülü, kibar.

    Medet: Yardım eden

    Medih: Övme, övgü.

    Medit: Uzun, çok uzun süren.

    Mefhar: Övünme. 2. Övünmeyi gerektiren şey.

    Meftun: Gönül vermiş, tutkun.

    Mehay: Sevgini ölümsüzlüğü.

    Mehcur: Ayrı, uzak.

    Mehdi: Doğru yolda giden

    Mehip: Heybetli, azametli. 2. Aslan.

    Mehmet: Aslı Arapçada Muhammed, çok övülmüş anlamında

    Mehmet Akif: Mehmet, Muhammed isminin Türkçesidir. Akif

    Mehmet Can: Çok hamt eden, Allah’a çok şükreden can, kişi manasındadır.

    Mehmetçik: Türk ulusunun sevgi duygusuyla Türk askerine verdiği ad.

    Mehti: Doğru yolu bulan, hidayete eren. – bk. Mehdi

    Mekin: Nüfuz sahibi, oturup yerleşen.

    Mekki: Mekkeli. 2. Mekke´yle ilgili.

    Mekselina: Eshab-ı Kehf´den – 7 Uyurlar´dan. Efsus ya da Yarpuz denilen bir şehirde Dakyanus (Dakyus) adındaki zalim hükümdar, halkı kendisine ve putlarına tapmaya zorlar. Allah´ın varlığına ve birliğine inanan birkaç genç ise gizlice ibadet ederek bu zalimin buyruğu dışına çıkar. Bunu haber alan Dakyanus´tan kaçan gençler, yolda kendileri gibi inançlı bir çobana rastlar. Çobanın bildiği ve yanında su olan bir mağaraya sığınan yedi kişi, burada uykuya dalar. Bu konu Kuran’da Kehf süresin de geçmektedir. Mekselina, bu 7 kişiden biridir.

    Melen: Kıraç toprak

    Meli: Çılgın aşık.

    Melih: Güzel, şirin

    Melik: Hükümdar, han

    Melikcan: Hükmeden kişi.

    Melikhan: Hükümdar.

    Melikşah: Selçuk sultanı

    Melodi: Belli bir kurala göre yaratılan, kulağa hoş gelen ses dizisi.

    Memati: Ölüm

    Memduh: Övülmüş, övülmeye değer

    Memet: Mehmet’in farklı söylenişi.

    Memik: “Mehmet” adının kısaltılarak söyleniş biçimi.

    Memiş: “Mehmet” adının kısaltılarak söylenmiş başka bir biçimi.

    Memnun: Sevinç duyan, kıvançlı, mutlu.

    Memo: “Mehmet” adının kısaltılarak söylenmiş bir başka biçimi.

    Memun: Cesaret sahibi, sağlam

    Menderes: Akarsuların kıvrımları

    Mengi: Ölümsüz, sonsuz

    Mengü / Mengi: Ölümsüz, sonsuz.

    Mengüalp: Ölümsüz yiğit

    Mengüç: Yaşlı

    Mengüer: Ölümsüz yiğit

    Mengühan: Ölümsüz kağan.

    Mengütaş: Ölümsüz taş, bengi taş

    Mengütay: Ölümsüz genç

    Mengütekin: Ölümsüz şehzade

    Mengütimur: Ölümsüz ve demir gibi sağlam, ölümsüz demir

    Mennan: İhsan eden, verici

    Mensur: Saçılmış, serpilmiş. 2. Düzyazı.

    Menşur: Yayılmış, dağıtılmış. 2. Ferman.

    Menzur: Adanmış, adak olarak belirtilmiş.

    Meran: Sis, duman.

    Merani: Cesaret.

    Mercan: Bir tür balık adı; deniz dibinde yaşayan bitki, hayvan, taş türü bir canıdır; deniz hayvanlarının evidir.

    Merdan: Mertler, insanlar, erkekler, yiğitler

    Merdemer: Cömert, yüce gönüllü.

    Merdi: Cesaret, mertlik, yüreklilik.

    Mergen: Usta nişancı.

    Mergup: istenilen, aranan nitelikte. 2. Beğenilir, gözde.

    Meriç: Bir akarsu ismi

    Merih: Mars gezegenin adıdır.

    Merksas: Cesur, yiğit.

    Merkür: Güneşe en yakın gezegen olarak bilinir.

    Mernuş: Eshab-ı Kehf´den – 7 Uyurlar´dan. Efsus ya da Yarpuz denilen bir şehirde Dakyanus (Dakyus) adındaki zalim hükümdar, halkı kendisine ve putlarına tapmaya zorlar. Allah´ın varlığına ve birliğine inanan birkaç genç ise gizlice ibadet ederek bu zalimin buyruğu dışına çıkar. Bunu haber alan Dakyanus´tan kaçan gençler, yolda kendileri gibi inançlı bir çobana rastlar. Çobanın bildiği ve yanında su olan bir mağaraya sığınan yedi kişi, burada uykuya dalar.Bu konu Kuran’da Kehf süresin de geçmektedir. Mernuş, bu 7 kişiden biridir.

    Mert: Cesur, yiğit, korkusuz

    Mertcan: Yiğit kimse, can

    Mertel: Eli açık, cömert

    Merter: Sözünün eri; yiğit

    Mertkal: Herzaman mert olarak yaşa

    Mertkan: Mert soydan gelen, mert

    Mertkol: Yiğitliği her yerde konuşulan.

    Mertol: Sözünün eri ol, yiğit ol

    Merttürk: Yiğit Türk.

    Mervan: Emevi sülalesinin Mervan kolu

    Merzuk: Mutlu. 2. Rızkı verilmiş, rızklı.

    Mesih: İsa peygambere verilen adlardan biri.

    Mesrur: Memnun, sevilen.

    Mestan: Savruk. Cüret sahibi

    Mestur: Örtülü. 2. Gizli, saklı. 3. Namuslu.

    Mesud: Mutlu, sevinçli, neşeli

    Mesut: Mutlu, sevinçli

    Meşed: Şehitlik, şahadet.

    Meşhur: Ünlü, tanınmış, herkesçe bilinen.

    Meşkur: Beğenilmiş, övgüye değer.

    Meşru: Yasaya, kurallara uygun.

    Metaan: Huzur, mutluluk

    Metanet: Metin olma, dayanma, dayanıklılık

    Mete: Tarihte bir hükümdar

    Metehan: Büyük Hun İmparatorunun adıdır.

    Metin: Dayanıklı, sağlam, soğuk kanlı

    Metiner: Sağlam ve yiğit.

    Metinkaya: Kaya gibi sağlam.

    Metkan: Eğitilmiş, yüce kişi.

    Meva: Yurt, memleket. 2. Sığınılacak, güvenilir yer.

    Mevlana: 1207-1273 yılları arasında yaşamış, Mevlevi tarikatinin kurucusu. 2. Sahibimiz, efendimiz.

    Mevlevi: Efendiliği, hazretliği haketmiş. 2. Mevlevilik tarikatine bağlı kimse

    Mevlut: Doğma, dünyaya gelme ( Mevlid-Mevlüd)

    Mevlüd / Mevlüt: Doğma, dünyaya gelme.

    Mevlüt: Dünya'ya geliş, doğuş

    Mevzun: Biçimli düzgün.

    Mezit: Artırılmış.

    Mezun: İzinli, izin almış. 2. Diploma almış kişi. 3. Yetki verilmiş.

    Mısra: Şiirin dizelerinden her biri.

    Midhat/Mithat: Övme, methetme.

    Mihan: Sıkıntı

    Mihin: Büyük, ulu.

    Mihrali: En büyük komutan

    Mihran: Nehir

    Mihri: Güneş ile ilgili. 2. Sevgi.

    Mihrima: Güneş ile Ay

    Mikail: Allaha en yakın olduğuna inanılan dört melekten birinin adı

    Milis: Halk gücü

    Minas: Büyük

    Mir: Baş, komutan, amir, bey.

    Mirac/ Miraç: Hz. Muhammed’in göğe yükseliş haline verilen addır.

    Miraç: Yükselme, çıkma. 2. Hz. Muhammet'in göğe yükselmesi.

    Miran: Beyler

    Miras: Birine, ölen bir yakınından kalan mal mülk, para veya servet. 2. Kalıtım yoluyla gelen herhangi bir

    Mirat: Ayna. 2. Bir çeşit lale.

    Mirek: Prens.

    Mirel: Demir gibi güçlü.

    Mirkelam: Hatiplik yeteneği olan kimse

    Mirsad: Durak; gözetleme yeri, rasat yeri

    Mirza: (Farsça.) Emiroğlu beyi, hükümdar soyundan gelen. 2. Doğu Türk devletlerinde asalet unvanı. 3. Dubb-i Ekber yıldız kümesindeki parlak yıldız.

    Mirzah: Üzüm çubuğunu bağladıkları ağaç. 2. Çekirdek ve ona benzer şeyleri dövüp ezdikleri taş.

    Mirzat: Amir, komutan.

    Misbah: Aydınlatma, ışık, nur.

    Mithat: Övüş

    Mizan: Denge, terazi

    Mizgin: Kürtçe; Müjde, müjdeli haber.

    Mocan: Soğukkanlı, dayanıklı, direngen.

    Molla: Büyük kadı. 2. Medrese öğrencisi. 3. Büyük bilgin.

    Moran: Dereden büyük akarsu, ırmak, müren

    Moray: Mor renkteki ışık.

    Muaffak: Başarılı olan, başarı kazanan.

    Muallim: Öğretmen.

    Muammer: Yaşayan

    Muaz: Aziz, izzet sahibi, saygı uyandıran, çok kıymetli, muhterem

    Muazzam: Çok büyük. 2. Saygıdeğer. 3. Önemli.

    Mucip: Gerektiren, gerektirici

    Mucit: İcat eden, buluş yapan.

    Muğdat: (Arapça Mudad’tan))Çorak su, tatlı su, buruk.

    Muhammed: Bir çok defalar hamdu senalar olunmuş, övülmüş manasındadır. Hz. Muhammed’ in (SAV) isimlerindendir.

    Muhammed Kaan: Muhammed; Çok övülmüş, hamt edilmiş. Kaan; Çin ve Moğol imparatorlarına verilen isim.

    Muhammed Talha: Birçok defalar hamdu sena olunmuş, tekrar tekrar övülmüş. İslam dinini kabul eden ilk 10 kişiden biri.

    Muhammed-Muhammet: Çok övülmüş, hamd edilmiş

    Muhammedcan: Peygamber s.a.s in isimlerindendir. Can

    Muhammet: Birçok defalar hamdu sena olunmuş, tekrar tekrar övülmüş. 2. Birçok güzel huylara sahip. Hz. Peygamber (s.a.s)’in isimlerindendir. Dedesi Abdülmuttalib tarafından, gökte hak yerde halk övsün niyetiyle bu ad konulmuştur.

    Muharrem: Din tarafından yasaklanan

    Muhiddin/Muhittin: Dini geliştiren, canlandıran.

    Muhip: Seven, sevişen

    Muhittin: Dini güçlendiren

    Muhlis: İnanç ve eylemlerinde içtenlikle davranan

    Muhsin: İyilik yapan

    Muhtar: Dilediği şekilde hareket edebilen

    Muhteşem: Görkemli, gözkamaştırıcı

    Mukaddem: Sunulan, takdim edilen. 2. Önde olan, önde giden. 3. Değerli, üstün.

    Muktedir: Bir şeyi yapmaya gücü yeten

    Munar: Pınar, çeşme.

    Mungan: Cömert, eli açık

    Munis: Sıcakkanlı sevimli

    Munzur: Büyük kaynak su

    Murat: İstek, arzu

    Muratcan: istekli kişi, arzulu.

    Murathan: istekli hükümdar.

    Murtaza: Mürteza- Seçkin seçilmiş

    Musa: Sudan gelmek anlamındadır. Hz. Musa’ nın adıdır.

    Musab: İsabet etmiş olan.

    Musaddık: Onaylayan.

    Musap: Başına bir felaket bir kötülük gelmiş olan.

    Mushab/Mushap: Zor, güçlü, dayanıklı

    Mustafa: Temizlenmiş, saf hale getirilmiş

    Mustan: Tarihi güzellikleri dolu olan ilimiz

    Muştu: Müjde, sevindirici haber.

    Mut: Kader, talih, kısmet.

    Mutahhar: Temizlenmiş, temiz.

    Mutalip/Muttalip: Arzu eden, talep eden.

    Muti: İyi kalpli, yumuşak başlı

    Mutlu: Mesut, mutluluğa ulaşmış

    Mutlualp: Özlem ve isteğine kavuşmuş yiğit

    Mutluay: Mutlu ve ay gibi olan

    Mutlubay: Mutlu ve saygın.

    Mutlubey: Mutlu ve saygın.

    Mutlucan: Dertsiz, kedersiz.

    Mutluer: Mutluluğa ermiş kişi.

    Mutlugün: Sevindirici gün; mutluluk veren gün

    Mutluğ: Mutlu.

    Mutluhan: İsteklerine kavuşmuş kağan

    Mutluk: Mutlu.

    Mutlukan: Geçmişi mutluluklar içinde olan.

    Mutlukhan: Mutlu hükümdar.

    Mutlutekin: Özlem ve isteklerine kavuşmuş ve biricik kimse, mutlu şehzade

    Mutlutürk: Mutlu Türk.

    Muttaki: Sakınan, çekinen, Allah’tan korkan

    Mutver: Mutluluk ver, mutlu et

    Muvaffak: Başarılı olan, başarı kazanan.

    Muvakkar: Ağır başlı olan.

    Muzaffer: Zafer kazanan, çok başarılı

    Mübarek: Verimli, bereketli. 2. Kutlu.

    Mübin: İyiyi kötüyü ayırabilen. 2. Apaçık, besbelli.

    Mücahit: Savaşçı, Cihada katılan

    Mücap: Duası kabul edilen.

    Müçteba: Seçkin, seçilmiş

    Müderris: Medrese öğretmeni.

    Müdrik: Anlayan, kavrayan. 2. Yaklaşan, ulaşan. 3. Ergin.

    Müfit: Faydalı, yararlı

    Müjdat: Müjdeler, muştular, sevinçli haber

    Mükerrem: Yardımsever, ikram sever

    Mükremin: Konuksever, ikram sever

    Mükrim: Güler yüzlü.

    Mülayim: Yumuşak huylu ağır başlı.

    Mülazım: Bir kimseye bağlı olan.

    Müldür: Berrak.

    Mülhim: İlham eden.

    Mülket: Ülke.

    Mümin: İnanan, iman eden

    Mümtaz: Seçkin, başkalarından ayrı tutulan

    Münci: Kurtaran, kurtarıcı.

    Münib: Tanrıya yönelmiş kişi.

    Münif: Yüksek, ulu.

    Münim: Nimet veren, Yedirip içiren. 2. İyiliksever, velinimet

    Münip: Tövbe eden. 2. Bereketli yağmur.

    Münir: Aydınlatan, ışık veren

    Münür: Yüksek, ulu, büyük.

    Müren: Irmak, nehir, akarsu.

    Mürit: Buyuran. emreden,

    Mürsel: Yollanmış, gönderilmiş olan

    Mürşit: İrşad eden, doğru yolu gösteren

    Müslim: Din bilgisi olan

    Müslüm: İslam dininden olan / Teslim olan

    Müşfik: Acıyan, şefkat gösteren

    Müşir: Haber veren, bildiren, emir ve işaret eden. 2. Mareşal.

    Müştak: Özleyen, göreceği gelen

    Müzahir: Yardım eden, koruyan, kollayan.

     

    16/29‘N’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘N’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Nabi: Yüksek, yüce, haber veren

    Naci: Kurtulmuş, selamete kavuşmuş

    Nacil: Soyu sopu temiz olan kimse..

    Nad: Kurtulmuş, selamete ermiş. 2. Cennetlik.

    Nadi: Bağıran, haykıran, nida eden

    Nadim: Pişmanlık duyan, pişman olan.

    Nadir: Ender, az bulunur, seyrek

    Nafi: Yararlı, faydalı

    Nafih: Genizden gelen ses.

    Nafiz: İşleyen, içeriye giden, delip geçen işleyen, sözü etkili olan gibi anlamları vardır.

    Nahid: Venüs, Zühre yıldızı

    Nahit: Venüs, Zühre yıldızı

    Nail: Ele geçiren, muradına eren

    Naim: Bolluk varlık içinde yaşayandır. Cennetin bir bölümünün adıdır.

    Naip: Birinin yerine geçen. 2. Kadı. 3. Nöbet bekleyen.

    Nakıp: Bir kavim, kabile başkanı.

    Naki: Temiz, çok ince ve zarif

    Nakip: Bir kavim veya kabilenin başkanı. 2. Bir tekkede, şeyhin yardımcısı olan en eski derviş veya dede

    Namal: Ün al, adını duyur

    Namdar: Nam salan.

    Namık: Yazar, yazan kişi

    Nami: Tanınmış, ünlü şöhretli

    Namzet: Aday.

    Nara: Haykırma, söylenme

    Narız: Delip geçen. 2. İçe işleyen. 3. Sözü geçen, çok etkili.

    Nart: Yürekli, yiğit

    Narter: Yürekli yiğit, yiğitler yiğidi

    Nas: İnsanlar, halk, herkes.

    Nasıf: Ekmek.

    Nasıh: Öğüt veren.

    Nasır: Yardımcı, yardım eden.

    Nasih: Kopyasını çıkaran. 2. Battal eden.

    Nasip: Birinin önceden alnına yazıldığına inanılan şey, kısmet

    Nasir: Yayan, saçan. 2. Nesir yazan.

    Nasreddin: Yardımcı, imdada yetişen

    Nasrettin: Dine Yardımcı olan.

    Nasri: Tanrı yardımıyla üstünlük.

    Nasrullah: Allah’ın yardımcısı.

    Nasuh: Öğüt veren.

    Nasuhi: Kesin şekilde tövbe eden, tövbekar.

    Naşid: Şiir söyleyen, şiir okuyan

    Naşir: Yayan, dağıtan, yayımlayan.

    Naşit: Şiir söyleyen, şiir okuyan

    Natık: Konuşan. 2. Düşünen. 3. Bildiren.

    Natuk: Düzgün konuşan, konuşmayı seven.

    Natuvan: Zayıf, güçsüz. 2. Beceriksiz.

    Navdari: Ün, şöhret.

    Navdayi: Aday, namzet.

    Nayır: Arkadaş, dost

    Nayman: Moğolistan’da yaşayan Türk topluluğu.

    Nazım: Düzenleyen, tanzim eden

    Nazır: Bakan, gözeten. 2. Bir yüzü bir yöne bakan.

    Nazif: Temiz, güzel

    Nazir: Naz, eş, niyaz, taze.

    Nazmi: Vezinli, kafiyeli sözle ilgili/ Düzenli

    Nebahattin: Dinin şanı ve şerefi.

    Nebez: Boyun eğmeyen.

    Nebi: Mesaj ileten, haberci

    Nebi Berzah: Ölümden sonra kıyamete beklenen yer

    Nebih: Namlı, ünlü, onurlu.

    Nebil: Şerefine düşkün olan. 2. Yüksek zekalı. 3. Faziletli.

    Necabet: Asalet.

    Necabettin: Dinin soyluluğu.

    Necaip: Onurlu, soylu kişi.

    Necat: Kurtuluş, selamet

    Necati: Kurtuluşa ermek

    Neccar: Dülger. 2. Marangoz.

    Necdet: Güçlü ve korkusuz, kahraman, yiğit kişi demektir.

    Necear: Dülger, marangoz.

    Necil: Soylu, soyu temiz. 2. Evlat, çocuk.

    Necip: Soyu temiz, cömert

    Necmeddin: Dinin yıldızı.

    Necmettin: Dinin yıldızı.

    Necmi: Yıldızlarla ilgili, yıldızlara ait

    Nedim: Yakın dost, samimi arkadaş

    Nedret: Az bulunurluk, seyreklik

    Nefer: Bir adam, tek kişi. 2. Er, asker.

    Nefi: Çıkar ile ilgili faydacı. 2, Divan şairi.

    Nehar: Gündüz

    Nehidar: Yararlı, faydalı, iyi.

    Nehip: Korku salan.

    Nehri: Nehire ait.

    Nejat: Soy, asıl, hesap

    Nemır: Ölümsüz.

    Nemutlu: Çok mutlu. 2. Sevinçli.

    Nenkvaz: Çetin, sert.

    Nergiz: Sarı beyaz açan soğanlı bir çiçek

    Nerim: Cesur, yiğit, pehlivan

    Nermi: Yumuşaklık, gevşeklik.

    Nesihet: Nasihat, kollama.

    Nesil: Aynı çağda yaşayan ve hemen hemen aynı yaşta bulunan kimselerin tümü, kuşak.

    Nesim: Hoşa giden hafif rüzgar

    Nesime: Hafif esen rüzgar

    Nesimi: Esen rüzgarla ilgili

    Nesip: Soylu, soydan.

    Nesren: Nesir olarak, düz yazı olarak yazılan yazıya denir.

    Neşat: Sevinç, neşe, şenlik, keyif

    Neşet: Yetişme, meydana gelme

    Neşit: Sevinçli, neşeli.

    Nevcivan: Genç, delikanlı.

    Nevfel: Deniz, derya

    Nevit: İyi, sevinçli haber, müjde.

    Nevrettin: Dinin ışığı.

    Nevri: Işıltıyla ilgili.

    Nevroz/Nevruz: Eski bir İran takvimine göre, yılın ve baharın ilk günü sayılan martın yirmiikisine rastlayan gün. 2. Nevruz günü kırlara çıkılarak yapılan bayram.

    Nevsal: Yeni yıl

    Nevşah: Dal anlamındadır bunun yanında yeni bitmiş geyik boynuzu olarak da bilinir

    Nevşekar: Şair, ozan.

    Nevzad: Yeni doğmuş çocuk

    Nevzat: Yeni doğmuş çocuk

    Neyyir: Nurlu, parlak. Işıklı cisim. Güneş

    Neyzen: Ney çalan kimse.

    Nezih: Temiz, pak, seçkin

    Nezihi: Temizlik, saflıkla ilgili

    Nezir: Birini doğru yola (Sıratı Müstakim’e) yöneltmek için Allah’ın azabıyla gözdağı vererek korkutmak

    Nida: Bağırma, sesle çağırma, haykırma.

    Nidai: Haykırmayla ilgili, haykıran.

    Nihad: Yaradılış, kişilik

    Nihat: Tabiat, huy

    Nilova: Şimdiki Musul.

    Nimetullah: Tanrı’nın nimeti.

    Nisani: Nisan ayında doğan.

    Nişan: İz, belirti. 2. Onurlandırmak üzere devletçe verilen paye.

    Niviskar: Yazar, yazıcı.

    Niyaz: Yalvarma, yakarış. 2. İhtiyaç hissetme. 3. Dua etme.

    Niyazan: Açık yürekli, saf.

    Niyazi: Yalvarma, yakarma

    Nizam: Sıra, dizi, düzen, kural

    Nizamettin: Dinin düzeni, tertibi

    Nizami: Kurallara uygun, düzenle ilgili

    Nizar: Zayıf.

    Nogay: Bugün Kuzey Kafkasya'da yaşayan bir Türk boyunun adı

    Nova: Bir yıldız grubunun adı

    Noyan: Ordular komutanı, başkomutan, soylu kişi

    Nuh: Eski metinlerde rahat anlamında / Bir peygamber adı

    Nuhkan: Nuh Peygamber soyundan olan.

    Numan: Kan 2. Gelincik

    Nur Sena: Aydınlık, parıltılı

    Nural: Işık alan

    Nuralp: Aydınlık saçan yiğit

    Nurani: Işık saçan

    Nuratay: Aydın genç, entellektüel.

    Nurbaki: Üzerinden aydınlık, parıltı eksik olmayan.

    Nurbay: Aydınlık saçan erkek

    Nurcemal: Aydınlık yüzlü güzel insa.

    Nurer: Aydınlık saçan yiğit

    Nurettin: (Nureddin) Aydınlatın, dinin getirdiği nur

    Nuri: Işıklı, ışıktan geleni

    Nurihak: Allah’ın ışığı, aydınlığı,

    Nurkan: Temiz, aydınlık soydan gelen.

    Nurlan: “Işıklan, ışık saç” anlamında kullanılan bir ad

    Nursal: Işık saç.

    Nurseza: Nura, ışığa ve aydınlığa layık

    Nurşah: Nur saçan.

    Nurşat: Nura boğulmuş

    Nurtaç: Nurlu taç taşıyan

    Nurtekin: Eşsiz aydınlık.

    Nurullah: Allah’ın nuru anlamında

    Nurver: Işık ver.

    Nurzat: Nurlu, aydınlık kişi.

    Nusret: Tanrı yardımı

    Nusret/ Nusred: Tanrı yardımı

    Nusrettin: Dinin başarısı.

    Nuyan: Soylu kişi, noyan

    Nücivan: Genç, delikanlı.

    Nüjen: Modem, yeni.

    Nüvedan: Mucit, yaratıcı.

    Nüvit: İyi haber

    Nüza: Yeni, yeni doğan.

    Nüzhet: Zevk, keyif, istek, tat, eğlence, sevinç

     

     

    17/29‘O’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘O’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

    Oba: Üstün yetenekli. 2. Göçebelerin meydana getirdiği topluluk.

    Obe: Aşiretin bir bölümü.

    Oben: Erkek deve, o benim anlamlarındadır.

    Obuz: Su gözesi, göze kaynak

    Ocak: Ev, aile.

    Ocan: O dost 2. İçten kişi.

    Od: Ateş.

    Oder: Ateş gibi canlı, coşkulu, hareketli kimse.

    Odhan: Ateş kağan, ateş han

    Odkan: Ateş kan, ateşli kan, kaynayan kan, deli kan

    Odkanlı: Canlı, coşkulu, ateşli kimse.

    Odman: Ateşli, canlı, çoşkulu kişi.

    Odyak: “Ateşli ve coşkulu ol” anlamında kullanılan bir ad.

    Odyakar: Ateş gibi can yakan kimse.

    Odyakmaz: Ateş yakmaz.

    Oflas: bk. Oflaz

    Oflaz: Güzel, iyi, sevilen

    Oflazer: Yakışıklı. 2. Cesur, yiğit.

    Ogan: Barış tanrısı, gök tanrısı, güneş

    Oganalp: Güneş gibi yiğit, gök tanrısı gibi yiğit, güçlü yiğit

    Oganer: Gök tanrısı gibi yiğit, güçlü yiğit.

    Ogansoy: Tanrı soyundan, gök tanrısı soylu

    Ogeday: Akıllı, zeki.

    Ogün: O bilinen gün, hayatımızın değiştiği gün

    Oğan: Tanrı.

    Oğanalp: Gök tanrısı gibi yiğit, güçlü

    Oğaner: İlahi gücü olan.

    Oğansoy: İlahi bir güce sahip soydan gelen.

    Oğantürk: İlahi bir güce sahip Türk.

    Oğanverdi: “Allah bağışladı” anlamında kullanılan bir ad.

    Oğul: Evlat, erkek çocuk.

    Oğulbal: Tatlı oğul, oğul balı, oğul arılarının yaptığı ak bal

    Oğulbey: Beyin oğlu.

    Oğulcan: Can oğul

    Oğultan: Tan vakti

    Oğultay: Genç.

    Oğultekin: Biricik oğul, şehzade

    Oğultürk: Türkoğlu

    Oğur: İçten dost, samimi

    Oğuralp: Samimi, içten erkek.

    Oğuz: Gürbüz, delikanlı, temiz yaratılmış, iyi, doğru

    Oğuzalp: Güçlü yiğit, iyi yürekli yiğit, dost yiğit

    Oğuzata: İyi huyluluğu atalarından, soyundan gelen.

    Oğuzbay: İyi huylu, saygın kişi.

    Oğuzcan: İyi huylu, candan dost.

    Oğuzer: Sağlam yiğit, dost yiğit

    Oğuzhan: Oğuzların başı / Mete

    Oğuzkan: Hükümdar soyundan gelen

    Oğuzman: Sağlam, gürbüz, güçlü kimse, iyi yürekli dost kimse

    Oğuztan: İyi huylu kişi.

    Oğuztay: İyi huylu genç kişi.

    Okan: Akıllı, anlayışlı, öğrenen 2. Tanrı, Güneş, Oğuz

    Okanalp: İlahi bir güce sahip olan.

    Okanay: Güçlü Ay, yiğit ay, Güneş ve Ay

    Okaner: İlahi bir güce sahip olan yiğit.

    Okansoy: Tanrı soyundan, gök tanrısı soylu

    Okat: Ok atan, savaşcı.

    Okay: Beğeni, onaylamak

    Okayer: Ok gibi doğru, Ay gibi yiğit

    Okaygün: Ok gibi doğru, Ay gibi güzel, Güneş gibi yakıcı kimse

    Okbay: Ok gibi doğru ve varsıl kimse

    Okcan: Ok gibi doğru can

    Okçun: Uzak, ilerde, uzaklaşmış.

    Okdemir: Demirden yapılmış ok

    Oker: Hızlı ve kuvvetli.

    Okgüç: Ok gibi doğru ve güçlü

    Okhan: Ok gibi hızlı, delici hükümdar.

    Okkan: Ok gibi delici soydan gelen.

    Okman: Okçu, ok atan kimse

    Oksal: Okla ilgili, hızlı

    Oksar: Okları hazırlayan.

    Oksu: Düzenli ve hızlı bir şekilde akan su

    Oktan: Ok kadar hızlı

    Oktar: Ok taşıyıcı / Ok+dar (Bayraktargibi)

    Oktaş: Ok gibi delici, taş gibi sert.

    Oktay: Çok hiddetli, kızgın

    Oktuğ: Ok atan, okçu.

    Oktunç: Ok tuncu; tunçtan yapılmış ok

    Oktürk: Ok gibi Türk

    Okumuş: Bilgili, öğrenimli.

    Okur: Bilgilenmeyi, okumayı seven.

    Okuş: Akıl, zeka, mantıklılık.

    Okutan: Eğitim ve öğretim işini yapan.

    Okutman: Öğreten.

    Okuyan: Okumayı seven.

    Okyan: Okçular, okçuluk.

    Okyanus: Kıtaları birbirinden ayıran engin deniz.

    Okyar: Oku parçala

    Olca: Savaş ganimeti.

    Olcan: Canlı, hareketli

    Olcay: Şanslı, şans

    Olcayhan: Kısmetli hükümdar.

    Olcayto: Şanslı

    Olcaytu: Şanslı; talihli, kısmetli.

    Olcaytuğ: Şans getiren başlık.

    Olcaytürk: Şansı olan Türk.

    Olça: Savaş ganimeti

    Olçum: Bilgiçlik taslayan.

    Olçun: Becerikli

    Oldaç: Şişman, iri yapılı.

    Oldağ: Dağ gibi yüksek ol.

    Older: Dindar, sofu.

    Olgu: Gerçekte var ol

    Olgun: Yetişmiş, bilgili

    Olgunay: Dolunay durumundaki ay

    Olgunel: İyi el.

    Olguner: Bilgi ve görgüce gelişmiş erkek, olgunlaşmış erkek

    Olgunsoy: Gelişmiş soy, olgunlaşmış soy

    Olguntürk: İyi yetişmiş Türk.

    Olpak: Her zaman temiz, dürüst olan.

    Olperest: Dinine sıkıca bağlı kimse, dindar, dinini çok seven.

    Olsan: Ad ol, san ol

    Oltan: Şafak ol, tan ol

    Oltun: Saygı gösterilen ol, saygın ol

    Oltunç: Tunç ol, tunç gibi sağlam ol

    Oluş: Varlık halini alma, meydana gelme. 2. Bir durumdan öteki duruma geçiş.

    Omaç: Hedef, gaye, amaç.

    Omariya: Mardin, Nusaybin’de Kürt aşireti.

    Omay: Beğenilen, sevilen

    Omet: Ümmet, topluluk.

    Omur: Omurgayı oluşturan kemiklerin herbiri, herhangi bir şeyin iskeletinin her bir parçası.

    Omurtak: Küçük kartal.

    Onan: Daha iyi bir duruma giren, eksiği kalmayıp gönül huzuruna Eren, iyileşen

    Onar: (“onmak”tan) eksiği kalmayıp gönül erincine ulaşır, daha iyi bir duruma gelir, mutlu olur

    Onaran: Düzelten, tamir eden

    Onart: İşler bir duruma getirilmesini sağla, düzelttir.

    Onat: Özenli, düzgün

    Onatkan: İyi, dürüst soydan gelen.

    Onatkut: İyi ve uğurlu

    Onay: Uygun bulunmuş

    Onel: Elleriyle her tarafı sarmalamış olan.

    Oner: On kişiye bedel yiğit

    Ongan: Özlem ve istekleri yerine gelmiş, mutlu

    Onganer: Mutlu yiğit

    Ongay: Kolay, zorluğu olmayan.

    Ongu: Onmuş olma durumu, sağlık, mutluluk

    Ongun: Bol verimli, yararlı duruma gelmiş, mutlu, kutlu, gelişmiş, Gürbüz, tapılan kişi, beğenilen kimse

    Ongunalp: Mutlu yiğit, yararlı yiğit, kutlu yiğit, gürbüz yiğit

    Onguner: Mutlu yiğit, yararlı yiğit, kutlu yiğit, gürbüz yiğit

    Ongunsu: Gürbüz ve su gibi duru kişi.

    Ongur: Kurtuluş.

    Ongün: Uğurlu gün.

    Onkut: Daha iyi ve şanslı yaşa.

    Onuk: Sevgili; dürüst

    Onuker: Herkesçe sevilen, sayılan kişi.

    Onuktan: Sevilen, saygı duyulan ve tan gibi ışıltılı kişi.

    Onuktekin: Sevilen, saygı duyulan, uğurlu.

    Onul: İyi ol, sağlıklı ol.

    Onultan: İyileştiren, sağlığa kavuşturan.

    Onur: Özsaygı, şeref

    Onural: Onur sahibi ol

    Onuralp: Saygıdeğer, aziz, yiğit

    Onuray: Onurlu ve Ay gibi güzel

    Onurhan: Şeref sahibi hükümdar

    Onurkan: Onurlu, şerefli soydan gelen.

    Onursal: Onurla ilgili, onur niteliğinde; saygı göstermiş olmak için verilen

    Onursan: Dürüstlüğüyle nam salmış kişi.

    Onursay: Şeref sahibi saygın kişi.

    Onursev: Kendin gibi olanı sev.

    Onurseven: Onurlu insanları seven.

    Onursoy: Onurlu bir soydan gelen.

    Onursu: Saygın, şerefli ve su gibi temiz.

    Orak: Hasat, ekin biçilen araç.

    Orakay: Orak ayı. 2. Temmuz.

    Oral: Türklerin ilk yurtlarından

    Oralmış: Zaptedilmiş yer.

    Oraltan: Tan vakti yapılan savaş. Oran

    Oran: Karşılıklı uygunluk, iki şeyin birbirini tutması, iki şey arasında ya da parça ile bütün arasında bulunan fark

    Oraner: Anlayışlı, hesaplı ve yiğit kimse.

    Oransal: Oranla ilgili

    Oray: 1.Ateş kırmızısı. 2. Şehirli.

    Orbay: Ordu komutanı

    Orbek: Kentli bey.

    Orbey: Bekçi, koruyucu, muhafız.

    Orcan: Üstün, kıdemli kişi

    Orçum: Sağlam adam

    Orçun: Arkadan gelenler, halefler 2. Ahlak

    Orean: Direnen kişi.

    Oreaner: Direngen ve yiğit kimse.

    Orgun: Gizli, gizemli.

    Orgunalp: Sır dolu yiğit.

    Orgunay: Bulutların arkasında kalmış ay.

    Orguner: Sır dolu yiğit.

    Orgunhan: Sır dolu hükümdar.

    Orgunkan: Geçmişi sır dolu olan.

    Orgunsoy: Sır dolu bir soydan gelen.

    Orguntay: Sır dolu genç.

    Orgün: Kapalı havası olan gün.

    Orhan: Kentin hükümdarı 2. Osmanlının ikinci padişahı

    Orhon: Eski bir türk alfabesi

    Orhun: Asya da bir nehir

    Orkan: Orhan adının bir başka biçimi

    Orkun: Or+kun (han) Kentin hanı

    Orkuş: Ateş kırmızısı renkli bir kuş.

    Orkut: Kutlu kent

    Orkutay: Kutlu, uğurlu şehir.

    Orman: Ağaçlarla örtülü geniş alan

    Orsa: Geminin, rüzgârın geldiği yöne döndürülmesi/ rüzgâra karşı

    Ortaç: Tepe, kendine miras kalan kimse; bir hükümdarlığın tahtına geçecek kimse, veliaht

    Ortak: Ortak zevkleri paylaşanlar, arkadaşlar. 2. Birlikte iş yapan, ortaklaşa yararlarla birbirlerine bağlı kimselerden her biri. 3. Kuma.

    Ortan: Tan renginin kızıllığı.

    Ortun: Ortanca kardeş

    Ortunç: Tunçtan yapılmış gibi sağlam kale

    Oruç: Müslümanların yeme içmeden vs. uzaklaştıkları bir ibadet

    Oruk: Çare, yol, imkan.

    Orun: En büyük makam

    Orunbay: Büyük görevi olan kimse, makam sahibi

    Orus: Saadet, mutluluk, talih.

    Oruz: Düşünce, düşün, ide.

    Oskan: Zeki kişi.

    Oskay: Neşeli, sevinç içinde olan.

    Osma: Bulgaristan Türklerinin yaşadığı yörelerden birindeki nehrin adı.

    Osman: Hz. Muhammet’in damadı üçüncü halife. 2.Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu ve ilk hükümdarı. 3. Bir tür kuş ya da ejderha.

    Oşan: Şanlı, şöhretli, adı duyulmuş olan.

    Otacı: Hekim, doktor.

    Otağ: Yüksek direkli, süslü, büyük çadır

    Otağ / Otak: Büyük, süslü çadır.

    Otamış: İyileştiren, düzelten.

    Otaran: Beğenip arzu eden.

    Otay: Alev kızıllığında ay.

    Oxır: Uğur.

    Oyal: Düşünceye önem veren, görüş alan.

    Oyalp: Düşünceli ve yiğit.

    Oyhan: Düşünceli hükümdar.

    Oykan: Düşünce ve fikir erbabı soydan gelen.

    Oykut: Düşünceli ve kutlu insan.

    Oymak: Aşiret, küçük izci birliği

    Oyman: Belli bir görüşe sahip kişi.

    Oysan: Düşünce, fikirleriyle tanınan.

    Oytun: Beğenilen, güzel yer, kutsal.

    Oytunç: Düşünce sahibi sağlam kişi.

    Ozan: Şair, halk şairi

    Ozanalp: Şair ve yiğit kimse

    Ozanar: Namuslu, şerefli, şair kişi.

    Ozanay: Şair ve Ay gibi kimse

    Ozaner: Şair ve yiğit

    Ozankan: Ozan soyundan gelen

    Ozansoy: Şairler soyundan gelen.

    Ozansu: Şair dilli ve su gibi berrak kişi.

    Oba: Üstün yetenekli. 2. Göçebelerin meydana getirdiği topluluk.

    Obe: Aşiretin bir bölümü.

    Oben: Erkek deve, o benim anlamlarındadır.

    Obuz: Su gözesi, göze kaynak

    Ocak: Ev, aile.

    Ocan: O dost 2. İçten kişi.

    Od: Ateş.

    Oder: Ateş gibi canlı, coşkulu, hareketli kimse.

    Odhan: Ateş kağan, ateş han

    Odkan: Ateş kan, ateşli kan, kaynayan kan, deli kan

    Odkanlı: Canlı, coşkulu, ateşli kimse.

    Odman: Ateşli, canlı, çoşkulu kişi.

    Odyak: “Ateşli ve coşkulu ol” anlamında kullanılan bir ad.

    Odyakar: Ateş gibi can yakan kimse.

    Odyakmaz: Ateş yakmaz.

    Oflas: bk. Oflaz

    Oflaz: Güzel, iyi, sevilen

    Oflazer: Yakışıklı. 2. Cesur, yiğit.

    Ogan: Barış tanrısı, gök tanrısı, güneş

    Oganalp: Güneş gibi yiğit, gök tanrısı gibi yiğit, güçlü yiğit

    Oganer: Gök tanrısı gibi yiğit, güçlü yiğit.

    Ogansoy: Tanrı soyundan, gök tanrısı soylu

    Ogeday: Akıllı, zeki.

    Ogün: O bilinen gün, hayatımızın değiştiği gün

    Oğan: Tanrı.

    Oğanalp: Gök tanrısı gibi yiğit, güçlü

    Oğaner: İlahi gücü olan.

    Oğansoy: İlahi bir güce sahip soydan gelen.

    Oğantürk: İlahi bir güce sahip Türk.

    Oğanverdi: “Allah bağışladı” anlamında kullanılan bir ad.

    Oğul: Evlat, erkek çocuk.

    Oğulbal: Tatlı oğul, oğul balı, oğul arılarının yaptığı ak bal

    Oğulbey: Beyin oğlu.

    Oğulcan: Can oğul

    Oğultan: Tan vakti

    Oğultay: Genç.

    Oğultekin: Biricik oğul, şehzade

    Oğultürk: Türkoğlu

    Oğur: İçten dost, samimi

    Oğuralp: Samimi, içten erkek.

    Oğuz: Gürbüz, delikanlı, temiz yaratılmış, iyi, doğru

    Oğuzalp: Güçlü yiğit, iyi yürekli yiğit, dost yiğit

    Oğuzata: İyi huyluluğu atalarından, soyundan gelen.

    Oğuzbay: İyi huylu, saygın kişi.

    Oğuzcan: İyi huylu, candan dost.

    Oğuzer: Sağlam yiğit, dost yiğit

    Oğuzhan: Oğuzların başı / Mete

    Oğuzkan: Hükümdar soyundan gelen

    Oğuzman: Sağlam, gürbüz, güçlü kimse, iyi yürekli dost kimse

    Oğuztan: İyi huylu kişi.

    Oğuztay: İyi huylu genç kişi.

    Okan: Akıllı, anlayışlı, öğrenen 2. Tanrı, Güneş, Oğuz

    Okanalp: İlahi bir güce sahip olan.

    Okanay: Güçlü Ay, yiğit ay, Güneş ve Ay

    Okaner: İlahi bir güce sahip olan yiğit.

    Okansoy: Tanrı soyundan, gök tanrısı soylu

    Okat: Ok atan, savaşcı.

    Okay: Beğeni, onaylamak

    Okayer: Ok gibi doğru, Ay gibi yiğit

    Okaygün: Ok gibi doğru, Ay gibi güzel, Güneş gibi yakıcı kimse

    Okbay: Ok gibi doğru ve varsıl kimse

    Okcan: Ok gibi doğru can

    Okçun: Uzak, ilerde, uzaklaşmış.

    Okdemir: Demirden yapılmış ok

    Oker: Hızlı ve kuvvetli.

    Okgüç: Ok gibi doğru ve güçlü

    Okhan: Ok gibi hızlı, delici hükümdar.

    Okkan: Ok gibi delici soydan gelen.

    Okman: Okçu, ok atan kimse

    Oksal: Okla ilgili, hızlı

    Oksar: Okları hazırlayan.

    Oksu: Düzenli ve hızlı bir şekilde akan su

    Oktan: Ok kadar hızlı

    Oktar: Ok taşıyıcı / Ok+dar (Bayraktargibi)

    Oktaş: Ok gibi delici, taş gibi sert.

    Oktay: Çok hiddetli, kızgın

    Oktuğ: Ok atan, okçu.

    Oktunç: Ok tuncu; tunçtan yapılmış ok

    Oktürk: Ok gibi Türk

    Okumuş: Bilgili, öğrenimli.

    Okur: Bilgilenmeyi, okumayı seven.

    Okuş: Akıl, zeka, mantıklılık.

    Okutan: Eğitim ve öğretim işini yapan.

    Okutman: Öğreten.

    Okuyan: Okumayı seven.

    Okyan: Okçular, okçuluk.

    Okyanus: Kıtaları birbirinden ayıran engin deniz.

    Okyar: Oku parçala

    Olca: Savaş ganimeti.

    Olcan: Canlı, hareketli

    Olcay: Şanslı, şans

    Olcayhan: Kısmetli hükümdar.

    Olcayto: Şanslı

    Olcaytu: Şanslı; talihli, kısmetli.

    Olcaytuğ: Şans getiren başlık.

    Olcaytürk: Şansı olan Türk.

    Olça: Savaş ganimeti

    Olçum: Bilgiçlik taslayan.

    Olçun: Becerikli

    Oldaç: Şişman, iri yapılı.

    Oldağ: Dağ gibi yüksek ol.

    Older: Dindar, sofu.

    Olgu: Gerçekte var ol

    Olgun: Yetişmiş, bilgili

    Olgunay: Dolunay durumundaki ay

    Olgunel: İyi el.

    Olguner: Bilgi ve görgüce gelişmiş erkek, olgunlaşmış erkek

    Olgunsoy: Gelişmiş soy, olgunlaşmış soy

    Olguntürk: İyi yetişmiş Türk.

    Olpak: Her zaman temiz, dürüst olan.

    Olperest: Dinine sıkıca bağlı kimse, dindar, dinini çok seven.

    Olsan: Ad ol, san ol

    Oltan: Şafak ol, tan ol

    Oltun: Saygı gösterilen ol, saygın ol

    Oltunç: Tunç ol, tunç gibi sağlam ol

    Oluş: Varlık halini alma, meydana gelme. 2. Bir durumdan öteki duruma geçiş.

    Omaç: Hedef, gaye, amaç.

    Omariya: Mardin, Nusaybin’de Kürt aşireti.

    Omay: Beğenilen, sevilen

    Omet: Ümmet, topluluk.

    Omur: Omurgayı oluşturan kemiklerin herbiri, herhangi bir şeyin iskeletinin her bir parçası.

    Omurtak: Küçük kartal.

    Onan: Daha iyi bir duruma giren, eksiği kalmayıp gönül huzuruna Eren, iyileşen

    Onar: (“onmak”tan) eksiği kalmayıp gönül erincine ulaşır, daha iyi bir duruma gelir, mutlu olur

    Onaran: Düzelten, tamir eden

    Onart: İşler bir duruma getirilmesini sağla, düzelttir.

    Onat: Özenli, düzgün

    Onatkan: İyi, dürüst soydan gelen.

    Onatkut: İyi ve uğurlu

    Onay: Uygun bulunmuş

    Onel: Elleriyle her tarafı sarmalamış olan.

    Oner: On kişiye bedel yiğit

    Ongan: Özlem ve istekleri yerine gelmiş, mutlu

    Onganer: Mutlu yiğit

    Ongay: Kolay, zorluğu olmayan.

    Ongu: Onmuş olma durumu, sağlık, mutluluk

    Ongun: Bol verimli, yararlı duruma gelmiş, mutlu, kutlu, gelişmiş, Gürbüz, tapılan kişi, beğenilen kimse

    Ongunalp: Mutlu yiğit, yararlı yiğit, kutlu yiğit, gürbüz yiğit

    Onguner: Mutlu yiğit, yararlı yiğit, kutlu yiğit, gürbüz yiğit

    Ongunsu: Gürbüz ve su gibi duru kişi.

    Ongur: Kurtuluş.

    Ongün: Uğurlu gün.

    Onkut: Daha iyi ve şanslı yaşa.

    Onuk: Sevgili; dürüst

    Onuker: Herkesçe sevilen, sayılan kişi.

    Onuktan: Sevilen, saygı duyulan ve tan gibi ışıltılı kişi.

    Onuktekin: Sevilen, saygı duyulan, uğurlu.

    Onul: İyi ol, sağlıklı ol.

    Onultan: İyileştiren, sağlığa kavuşturan.

    Onur: Özsaygı, şeref

    Onural: Onur sahibi ol

    Onuralp: Saygıdeğer, aziz, yiğit

    Onuray: Onurlu ve Ay gibi güzel

    Onurhan: Şeref sahibi hükümdar

    Onurkan: Onurlu, şerefli soydan gelen.

    Onursal: Onurla ilgili, onur niteliğinde; saygı göstermiş olmak için verilen

    Onursan: Dürüstlüğüyle nam salmış kişi.

    Onursay: Şeref sahibi saygın kişi.

    Onursev: Kendin gibi olanı sev.

    Onurseven: Onurlu insanları seven.

    Onursoy: Onurlu bir soydan gelen.

    Onursu: Saygın, şerefli ve su gibi temiz.

    Orak: Hasat, ekin biçilen araç.

    Orakay: Orak ayı. 2. Temmuz.

    Oral: Türklerin ilk yurtlarından

    Oralmış: Zaptedilmiş yer.

    Oraltan: Tan vakti yapılan savaş. Oran

    Oran: Karşılıklı uygunluk, iki şeyin birbirini tutması, iki şey arasında ya da parça ile bütün arasında bulunan fark

    Oraner: Anlayışlı, hesaplı ve yiğit kimse.

    Oransal: Oranla ilgili

    Oray: 1.Ateş kırmızısı. 2. Şehirli.

    Orbay: Ordu komutanı

    Orbek: Kentli bey.

    Orbey: Bekçi, koruyucu, muhafız.

    Orcan: Üstün, kıdemli kişi

    Orçum: Sağlam adam

    Orçun: Arkadan gelenler, halefler 2. Ahlak

    Orean: Direnen kişi.

    Oreaner: Direngen ve yiğit kimse.

    Orgun: Gizli, gizemli.

    Orgunalp: Sır dolu yiğit.

    Orgunay: Bulutların arkasında kalmış ay.

    Orguner: Sır dolu yiğit.

    Orgunhan: Sır dolu hükümdar.

    Orgunkan: Geçmişi sır dolu olan.

    Orgunsoy: Sır dolu bir soydan gelen.

    Orguntay: Sır dolu genç.

    Orgün: Kapalı havası olan gün.

    Orhan: Kentin hükümdarı 2. Osmanlının ikinci padişahı

    Orhon: Eski bir türk alfabesi

    Orhun: Asya da bir nehir

    Orkan: Orhan adının bir başka biçimi

    Orkun: Or+kun (han) Kentin hanı

    Orkuş: Ateş kırmızısı renkli bir kuş.

    Orkut: Kutlu kent

    Orkutay: Kutlu, uğurlu şehir.

    Orman: Ağaçlarla örtülü geniş alan

    Orsa: Geminin, rüzgârın geldiği yöne döndürülmesi/ rüzgâra karşı

    Ortaç: Tepe, kendine miras kalan kimse; bir hükümdarlığın tahtına geçecek kimse, veliaht

    Ortak: Ortak zevkleri paylaşanlar, arkadaşlar. 2. Birlikte iş yapan, ortaklaşa yararlarla birbirlerine bağlı kimselerden her biri. 3. Kuma.

    Ortan: Tan renginin kızıllığı.

    Ortun: Ortanca kardeş

    Ortunç: Tunçtan yapılmış gibi sağlam kale

    Oruç: Müslümanların yeme içmeden vs. uzaklaştıkları bir ibadet

    Oruk: Çare, yol, imkan.

    Orun: En büyük makam

    Orunbay: Büyük görevi olan kimse, makam sahibi

    Orus: Saadet, mutluluk, talih.

    Oruz: Düşünce, düşün, ide.

    Oskan: Zeki kişi.

    Oskay: Neşeli, sevinç içinde olan.

    Osma: Bulgaristan Türklerinin yaşadığı yörelerden birindeki nehrin adı.

    Osman: Hz. Muhammet’in damadı üçüncü halife. 2.Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu ve ilk hükümdarı. 3. Bir tür kuş ya da ejderha.

    Oşan: Şanlı, şöhretli, adı duyulmuş olan.

    Otacı: Hekim, doktor.

    Otağ: Yüksek direkli, süslü, büyük çadır

    Otağ / Otak: Büyük, süslü çadır.

    Otamış: İyileştiren, düzelten.

    Otaran: Beğenip arzu eden.

    Otay: Alev kızıllığında ay.

    Oxır: Uğur.

    Oyal: Düşünceye önem veren, görüş alan.

    Oyalp: Düşünceli ve yiğit.

    Oyhan: Düşünceli hükümdar.

    Oykan: Düşünce ve fikir erbabı soydan gelen.

    Oykut: Düşünceli ve kutlu insan.

    Oymak: Aşiret, küçük izci birliği

    Oyman: Belli bir görüşe sahip kişi.

    Oysan: Düşünce, fikirleriyle tanınan.

    Oytun: Beğenilen, güzel yer, kutsal.

    Oytunç: Düşünce sahibi sağlam kişi.

    Ozan: Şair, halk şairi

    Ozanalp: Şair ve yiğit kimse

    Ozanar: Namuslu, şerefli, şair kişi.

    Ozanay: Şair ve Ay gibi kimse

    Ozaner: Şair ve yiğit

    Ozankan: Ozan soyundan gelen

    Ozansoy: Şairler soyundan gelen.

    Ozansu: Şair dilli ve su gibi berrak kişi.

     

    18/29‘Ö’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘Ö’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Öcal: Öç almaktan, intikal alan

    Öçal: “Yapılan kötülüğün acısını çıkar, öcünü al” anlamında kullanılan bir ad. – bk. Öcal

    Öge: Çok akıllı olmasıyla ünlenmiş kişi.

    Ögeday: Çok akıllı, bilgili, Moğol hükümdarı Cengiz Han’ın oğlu

    Öger: Bilge, akıllı, zeki kişi.

    Öget: Akıllığıyla beğenilen kişi.

    Ögetürk: Akıllı, bilge Türk.

    Öğe: Unsur. 2. Bir sınıf ya da topluluğun her biri.

    Öğet: Beğenilen, aranılan, övülen.2. İyi, güzel. – bk. Öget

    Öğmen: Nitelikleriyle sevilen kişi.

    Öğrünç: Sevinç.

    Öğünç: Övünülecek şey, kıvanç, övünç

    Öğür: Akran.

    Öğüş: Torun; çok; övme biçimi, övüş

    Öğüt: Birine, yapması ya da yapmaması gereken şeyler üzerine söylenen söz

    Öğütal: Söylenen sözleri dinle anlamında.

    Ökcan: Akıllı, zeka sahibi.

    Öke: Olağanüstü yetenekleri olan kimse, dahi

    Ökeer: Bilge kişi.

    Öker: Bilge, akıllı, zeki kişi.

    Ökkeş: Erkek örümcek 2. Bir dağ adı

    Öklü: Akıllı.

    Ökmen: Akıllı, zeki

    Ökmener: Akıllı, yiğit

    Öksel: Akılla ilgili, zeka ile ilgili, ussal, akılsal

    Ökte: Üstün zekalı.

    Öktem: Yürekli, yiğit, güçlü, görkemli; ünlü

    Öktemer: Yürekli yiğit, güçlü yiğit, görkemli yiğit, ünlü yiğit

    Ökten: Güçlü, yiğit

    Öktener: Akıllı, bilgili kimse.2. Kahraman, cesur kimse.

    Öktürk: Bilge Türk.

    Ölçüm: Yetenekli.

    Ölçün: Tahmin etme.

    Ölen: Çiçek açmış çayır, şarkı, sulak arazi.

    Ömer: Dirlik, canlılık yaşam gücü

    Ömür: Dünya üzerinde yaşanan sürenin toplamına verilen addır.

    Ömüral: Çok yaşa, uzun ömürlü ol.

    Ömürcan: Yaşam boyu süren dostluk

    Ömürlü: Çok uzun yaşayacak kişi.

    Önad: Adıyla tanınan.

    Önal: Daima önde olmak

    Önalan: Önce davranan, önde giden, başa geçen

    Önaydın: Öğrenimi, bilgisi ve görgüsü olan. 2. İleri düşünceli.

    Öncel: Birine göre kendinden, önce gelen, selef; yol açan, yol gösteren

    Öncü: Önder, yol gösteren, önde giden, bir işte yol açan

    Öncübay: Başarılı ve saygın kişi

    Öncübey: Başarılı ve saygın kişi.

    Öncüer: Önde giden yiğit, öncülük eden yiğit

    Öncül: Önce gelen. 2. Rehber. 3. İlk.

    Önder: Lider, yönetici, şef

    Öndersarp: Ulaşılması zor lider

    Öndeş: Yol gösteren.

    Öndünç: Lider olan, önder.

    Önel: Bir işin yapılması için verilen süre

    Önem: Bir şeyin nitelik ya da nicelik yönünden değeri olma durumu, değer

    Önemli: Değerli

    Önen: Hak, adalet.

    Öner: (ilk ya da ikiz doğumda önce doğan çocuk için) önde gelen yiğit Önde giden erkek

    Öneri: Öne sürülen görüş, düşünce, teklif.

    Öneş: Kılavuz, inat.

    Öney: Önde gelen, lider olan.

    Öngay: Jüpiter gezegeni.

    Öngel: Oturaklı ve olgun kişi.

    Öngen: Başarı, zafer.

    Önger: Ön görülü, ileri düşünerek davranan.

    Öngör: Önceden gör, ilerde olacakları sez

    Öngören: Önceden gören, önceden kestiren

    Öngü: Bir önceki gün, arife.

    Öngün: Önemli bir günün ya da bir bayramın öncesindeki gün, arife

    Öngüt: Sızarak baskın yapan.

    Önkal: Liderliği benimseyen.

    Önol: Önderlik et

    Önsav: Liderliğinle övün.

    Önsay: Saygı gören lider.

    Önsel: Hiçbir denemeye dayanmadan, yalnızca akıl yordamıyla

    Önsoy: Önde gelen soy

    Öntaş: Taş gibi sert lider.

    Önumut: Önde gelen umut, ilk umut

    Önür: İlk. 2. Liderliği, yakalayan.

    Ör: Köz haline gelmiş kömür. 2. Köken, öz. 3. Ulu, büyük.

    Ören: Eski yapı, kent kalıntısı, harabe.

    Örener: Eskiden beri bilinen yiğit.

    Örfi: Törenlerle, adetlerle ilgili.

    Örs: Çelik yüzeyli demir araç.

    Örsal: Örs gibi sağlam, oturaklı

    Örsan: Yüce adı olan

    Örscan: Sağlam dost

    Örsel: Örs gibi sağlam el

    Örskan: Sağlam kan, örs gibi sağlam kan

    Örtan: Tan vakti gibi.

    Örük: Yüksek, yüce, 2. Saç örgüsü.

    Örüner: Buğday renkli insan.

    Ötnü: Yalvararak isteme.

    Ötüken: oğuz destanında ormanlık kutsal bir yer.

    Ötün: İstemek, dilemek, arzu etmek

    Öveç: iki-üç yaşındaki erkek koyun.

    Över: Bir kimsenin ya da bir şeyin iyiliklerini söyleyebilerek onun değerini belirtir

    Övet: Tanrı’ya minnet duygusunu sunmak.

    Övüş: Birinin iyiliklerini söyleyerek beğenildiğini belirtme, övme biçimi, övme yolu

    Öykü: Ayrıntılarıyla anlatılan olay.2. Hikâye

    Öymen: Uğurlu, talihli

    Öz: Bir kimsenin benliği, içsel varlığı; bir şeyin temel öğesi (mecaz olarak) ana nokta, can alıcı nokta

    Özak: Özü ak, özü beyaz, ak öz, beyaz öz

    Özakan: Temiz ve duru akan.

    Özakar: Temiz ve duru akar.

    Özakay: Özü ak ay, özü beyaz ay

    Özakın: Akıncı, savaşan.

    Özal: Özü kırmızı, özü al renkte, gerçek al

    Özalp: Özü yiğit, öz yiğit

    Özalpaslan: Yiğitler yiğidi.

    Özalpman: Özünde yiğitlik olan kişi.

    Özaltan: Yürekli ve tan yeri gibi ışıklı kişi.

    Özaltay: Altaylı, Altay yöresinin yedisi.

    Özaltın: Altın gibi bir geçmişi olan.

    Özan: Özü düşünceli, düşünen.

    Özar: Özü namuslu, temiz, dürüst.

    Özarda: İşaretlenmiş, işaret çubuğu.

    Özarı: Özü temiz özü arı

    Özark: Çok dürüst kişi.

    Özarkın: Özünde sakin bir kişilik barındıran.

    Özaslan: Aslan gibi, güçlü kişi.

    Özata: Özü soyu bilinen, iyi olan.

    Özatay: Geçmişi herkesce bilinen kişi.

    Özay: Özlü, özü ay gibi aydınlık olan

    Özaydın: Özü temiz aydınlık bilge kişi.

    Özbal: Kişi1ikli, sevecen kişi.

    Özbay: Özü zengin olan

    Özbek: Güçlü, cesur

    Özben: Soyluluk ve asalette öz

    Özberk: Özü sert, özü sağlam

    Özbey: Özü Bey olan

    Özbil: Özünü tanıtan, bilgili.

    Özbilek: Güçlü, kuvvetli bilek.

    Özbilen: Herşeyin özünü bilen, az ama öz bilen

    Özbilge: Özce bilge kişi, özü bilge

    Özbilgin: Bilgin kimse, özce bilgili kimse

    Özbilir: Her şeyin özünü bilir

    Özbir: Özü sözü bir, doğru özlü

    Özbmr: Kendini iyi tanıyan anlamında.

    Özcan: Candan, içten

    Özçam: Çam gibi sağlam kişiliği olan.

    Özçelik: Özü çelik olan kimse, sağlam özlü

    Özçetin: Özü çetin olan kimse, çetin kimse

    Özçevik: Hemen durum alabilen kimse, çevik kimse

    Özçın: Özü doğru, saf, temiz kimse.

    Özçınar: Özü çınar gibi ulu olan.

    Özdağ: Dağ gibi yüksek ve cüsseli.

    Özdal: Dal gibi kimse, özü değerli

    Özdamar: İnatçı kişiliği olan.

    Özdeğer: Değerli kimse, özü değerli

    Özdek: Duyularla algılanabilen, nesne, madde. 2. İnsanın çalışmasıyla bir amaç uğruna biçim verdiği

    Özdem: İçsel varlığım olan özü demir olan, demir özlü

    Özdemir: Gerçek, özlü demir

    Özden: Soyu temiz olan

    Özdener: İçtenlikli davranan, kimse; soyca temiz yiğit

    Özdeş: Ayırt edilmeyecek kadar benzer olan.

    Özdil: Özü dilli, tatlı dilli

    Özdilek: İçten dilenen şey, içsel dilek

    Özdilp: Özü dilli, tatlı dilli

    Özdinç: Dinç kimse, özü dinç

    Özdinçer: Canlı, dinç, hareketli.

    Özdoğa: Özce doğaya benzeyen kimse

    Özdoğal: Özce doğaya uygun, doğal kimse

    Özdoğan: Özce şahin gibi olan kimse

    Özdoğdu: Kişilikli doğdu anlamında.

    Özdoğru: Doğru kimse, özü doğru

    Özduran: Özü kalan, isim bırakan.

    Özduru: İçsel varlığı duru kimse, temiz kimse

    Özdurul: İçsel varlıkça durulaş, özünü durulaştır, duru özlü ol

    Özek: Ağacın, bitkinin içi, özü, çalışkan, güç, soluk, nefes, okla Boyunduruğu birbirine bağlayan demir

    Özel: Yalnız bir tek şeye, bir ereğe ya da kimseye ayrılmış olan; her Vakit görülenden ayrı, alışılmıştan

    Özen: Dikkat, heves, itina

    Özenç: Bir şeyi elden geldiğince iyi yapmaya çalışma işi, özenme işi, özen

    Özender: Zor bulunan.

    Özengin: Geniş, derin kişiliği olan.

    Özenir: Çaba gösteren, en iyiyi yapan.

    Özer: Özü er olan

    Özercan: Özce erkek olan sevgili kimse, yiğit ve sevgili kimse

    Özerdal: Özce yiğit ve dal gibi kimse

    Özerdem: Özce erdemli kimse, özce iyilikçi, alçak gönüllü kimse

    Özerdinç: Dinç, canlı, hareketli erkek.

    Özerhan: Dürüst hükümdar.

    Özerinç: Gerçek, tam mutluluk.

    Özerk: Kendi kendini yöneten

    Özerkin: Özgür kimse, özerk kimse

    Özerman: Özü yiğit kişi.

    Özerol: Özce yiğit ol

    Özertan: Özce şafak vakti gibi olan

    Özertem: Özce erdemli kimse, iyilikçi, alçak gönüllü

    Özge: Başka, ayrı; başka bir yaradılış ve huyda olan; iyi, güzel; Cana yakın, sıcakkanlı

    Özgebay: Yaradılışça başka ve zengin kimse

    Özgeer: Yaradılışça başka olan yiğit

    Özgen: Yapıp ettiklerinden hiç kimseye karşı sorumlu olmayan, özgür

    Özgenalp: Özgür yiğit

    Özgenç: Genç kimse, özce genç

    Özgener: Özgür yiğit

    Özger: Özge er, başka er, özge yiğit

    Özgun: Benzersiz, ayrı, başka

    Özgü: Belli bir şeyde ya da kimsede bulunan, başkasında olmayan

    Özgüç: Özü güçlü

    Özgül: özü gül kimse; özellikle bir türle ilgili olan, o türe özgü olan

    Özgüleç: Güler yüzlü kimse, özü güleç

    Özgün: Orijinal, diğerlerine benzemeyen

    Özgünay: Hiç kimseye benzemeyen ve Ay gibi kimse

    Özgüner: Hiç kimseye benzemeyen yiğit

    Özgüneş: Güneş gibi kimse, özü güneş

    Özgür: Serbest, hiçbir koşula bağlı olmayan

    Özgürcan: Özgür kimse, başkasının kölesi olmayan can, hür can

    Özgürel: Özgürce iş gören el

    Özgüven: İnsanın kendine inanma duygusu, insanın kendi özüne duyduğu güven

    Özhakan: Hükümdar soyundan gelen.

    Özhan: Han soyundan gelen

    Özilhan: Gerçek hükümdar olan.

    Özilter: Özü yurdu savunan

    Özinal: Özü inanç verici

    Özinan: Özü inandırıcı

    Özkal: Karekterinin her zaman için dürüst olması temenni edilen.

    Özkan: Temiz kan, soylu kişinin kanından gelen

    Özkar: Kar gibi bembeyaz, temiz.

    Özkaya: Özü kaya, özü sağlam

    Özkayra: İçten gelen bağış, iyilik.

    Özke: Sağlam, sağlıklı. 2. Temiz yürekli.

    Özkent: Gerçekten şehirli olan kimse.

    Özker: Sağlam, sağlıklı, er; temiz yürekli yiğit, özger; iyilikçi; yardımsever

    Özkerman: Sağlam, temiz yürekli kimse.

    Özkın: Özü kın gibi korucucu, saklayıcı olan.

    Özkınal: Özü kın gibi koruyucu olan kimse.

    Özkoç: Koç gibi kavgacı kişiliği olan.

    Özkök: Geçmişi köklü bir aileye dayanan.

    Özkul: Tanrının sevgili kulu.

    Özkula: Gerçekten kula renginde olan.

    Özkurt: Kurt gibi korkusuz olan.

    Özkut: Uğurlu kimse, özü kutlu

    Özkutal: Tüm mutluluklar benliğinde bulunsun.

    Özkutay: Uğurlu Ay gibi kimse, özü uğurlu

    Özkutlu: Özü uğurlu, kutlu kimse

    Özkutsal: Kutsal bir benliği olan.

    Özlek: Toprağın özlü, verimli yeri; zaman; doğaüstü güç

    Özlem: Bir kimseyi ya da sevilen bir şeyi görme isteği, göreceği gelme

    Özlen: Kendini özlet, özlenilecek biri ol; kaynak; küçük dere; ağaç kökü

    Özler: Göreceği gelir, hasret çeker

    Özlü: Özü olan, öz bölümü çokça olan; özleşmiş olan; içten gerçek

    Özlüer: Özü olan yiğit

    Özmen: Özlü kimse, içten kimse

    Özmert: Paylaşımcı, yardımsever mert ve dürüst kişi.

    Özmuştu: Özü müjde olan kimse

    Özmut: Mutluluk veren

    Özoğuz: Tam Oğuz olan

    Özok: Özü ok gibi doğru kimse, doğru özlü kimse

    Özol: Bir şeyin en güçlü bölümü ol

    Özozan: Özü olan kimse, şair kimse

    Özöğe: Bir şeyin aslı, özü.

    Özön: Liderlik vasfı yüksek olan. 2. Yüreği herkese açık olan, sevecen.

    Özönder: Gerçek önder olan kimse

    Özpala: Keskin ve yırtıcı bir kişiliği olan.

    Özpeker: Özü sağlam yiğit

    Özpolat: Özü çelik gibi yiğit

    Özsan: Karakteriyle nam salmış kişi.

    Özsel: Özü sel gibi olan, kimse; içle ilgili, içsel

    Özsoy: Özü temiz, soylu kimse

    Özsöz: Özü sözü bir.

    Özsun: Özverili kişi.

    Özsungur: Soğukkanlı bir kişiliğe sahip olan.

    Özşahin: Şahin gibi yırtıcı bir kişiliğe sahip olan.

    Özşan: Şan yapmış, ünlü.

    Özşen: Neşeli kişiliği olan.

    Öztan: Gerçekşafak

    Öztanır: Kişiliğiyle tanınan dürüst kişi.

    Öztaş: Özü taş, taş gibi sağlam kimse

    Öztay: Tay gibi atik, hızlı.

    Öztaylan: Kibar ve zarif bir kişiliğe sahip olan.

    Öztek: Eşi benzeri olmayan kimse, özü tek olan

    Öztekin: Biricik kimse, benzeri olmayan kimse; öz şehzade, tam bir şehzade

    Öztimur: Özü demir olan, öz demir

    Öztin: Gerçek ruh, öz ruh

    Öztiner: Gerçek ruh olan yiğit

    Öztok: Herşeye doymuş kimse, özü tok

    Öztuna: Gerçek Tuna Irmağı

    Öztunç: Tunç gibi sağlam kimse, özü tunç

    Öztürk: Gerçek Türk; özü Türk, öz Türk

    Özü: Duru, katıksız olan.

    Özüak: Temiz özlü kimse

    Özüdoğru: Doğru kimse, doğru özlü

    Özül: Özü sözü olan, sözünü yerine getiren, gerçek, verimli.

    Özün: Şöhretli bir kişiliğe sahip olan.

    Özüpek: Sağlam kimse

    Özütok: Herşeye doymuş kimse

    Özver: Herkese kendi kişiliğinden bir şeyler katabilen. 2. Özverili.

    Özverdi: “Özveride bulundu” anlamında kullanılan bir ad.

    Özveren: Kendi özünden veren kimse, özverili

    Özveri: Karşılık beklemeden veren, verimli

    Özvermiş: Yoluna baş koymuş.

    Özyay: Özü yay gibi sert olan kimse.

    Özyörük: Gerçek yörük.

    Özyurt: Anayurt, anavatan.

    Özyuva: Gerçek yuva.

    Özyürek: Güçlü, korkusuz.

     

    19/29‘P’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘P’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Padaş: Ödül, mükafat.

    Padişah: Hükümdar, sultan.

    Pak: Temiz

    Pakalın: Temiz, şerefli

    Pakan: Kutsal kişiler.

    Pakân: Ermişler, azizler.

    Pakar: Savaşçı, mücadele

    Pakbaz: İçten bağlı, vefalı. 2. Aziz.

    Pakdaw: Erdem, fazilet, adil.

    Pakel: İyiliksever kimse.

    Paker: Temiz dürüst.

    Paki: Doğruluk, dürüstlük.

    Pakkan: Temiz soydan gelen kimse.

    Pakman: Dürüst ve saygın bir kişilik.

    Paksan: Dürüstlüğüyle, saygınlığıyla nam salmış kişi.

    Paksoy: Dürüst ve saygın bir soydan gelen.

    Paksu: Temiz su, billur gibi duru.

    Pakzat: Dürüst kişilik.

    Pala: Kısa, geniş kılıç

    Palaalp: Azametli, yiğit,

    Palatekin: Uğurlu kılıç.

    Palatürk: Kılıç gibi keskin Türk,

    Palay: Yedek at

    Palaz: Varlığı artmak, zenginleşmek. 2. Kuş yavrularının irileşip semirmesi.

    Palepal: Sağlam, dayanıklı.

    Palmiye: Süs olarak kullanılan hurma ağacı,

    Pamir: Yüksek dağlık külle

    Pamirhan: Pamirlerin hükümdarı.

    Par: Çeşme; bahçe, gül bahçesi, alev

    Parani: Lütuf.

    Pardari: Ortak, paylaşımcı

    Parez: Oruç

    Parlar: Hiç durmaksızın ışık saçan.

    Pars: Yırtıcı bir hayvan

    Parsbay: Güçlü, çevik ve saygın kişi.

    Parshan: Pars gibi güçlü ve çevik hükümdar

    Parskan: Kanında atılgan, saldırganlık taşıyan.

    Pasin: Eski bir Türk oymağının adı

    Pasiner: Türk oymağındaki yiğitler.

    Paşa: Bir askeri unvan / ağabey, erkek kardeş

    Paşabeyim: Çok saygın ve ağırbaşlı kişi.

    Paşeroj: Gelecek.

    Payam: Badem.

    Payan: Ortak, şerik.

    Paydan: Üleştiren, paylaştıran.

    Paydaş: Eşit pay alanlarından her biri

    Paye: Aşama, rütbe.

    Payidar: Kalımlı, kalıcı, sabit.

    Payiz: Güz, sonbahar.

    Payzen/Payzın: Tutsak. 2. Ayağına pranga vurulmuş kişi.

    Pedük: Ulu, yüce, yüksek kişi.

    Pehlivan: Güreşçi

    Pejn: Yankı, eko.

    Pekak: Çok beyaz

    Pekal: Sağlam ol.

    Pekalp: Güçlü yiğit, sert yiğit, pek yiğit

    Pekant: Yeminine düşkün olan.

    Pekar: Savaşçı.

    Pekay: Çok aydınlık, Ay gibi ışıklı.

    Pekbay: Çok zengin.

    Pekcan: Dayanıklı

    Pekçetin: Çok çetin; çok güç

    Pekdeğer: Çok değer, değeri çok

    Pekdemir: Sağlam, dayanıklı, demir

    Pekean: Çok can, çok cana yakın.

    Pekel: Güçlü el

    Peker: Güçlü kişi

    Pekergin: Vaktinden evvel olgunlaşmış kişi.

    Pekin: Kesin bilinen

    Pekiner: Pek yiğit, kuşkuya yer olmayacak denli yiğit

    Pekintürk: Kuşkuya yer olmayacak denli Türk, kesinlikle Türk

    Pekkan: Güçlü kan, sağlam kan, dayanıklı kan, sert kan

    Pekkoç: Maşallah dedirtecek kadar sağlıklı olan.

    Pekkurt: Çok kurnaz kişi.

    Pekol: Sağlam ol, dayanıklı ol, sert ol, pek ol

    Peköz: Özü. manevi varlığı sağlam.

    Peksoy: Çok soylu, çok güçlü bir aileden olan.

    Peksu: Çok su.

    Pekşen: Şen şakrak, neşeli, mutlu.

    Pektaş: Sağlam taş

    Pektay: Oldukça genç.

    Pektürk: Sağlam Türk, dayanıklı Türk, pek çok Türk, tam Türk

    Pekün: Sağlam san, sağlam ün

    Peküstün: Nitelikleriyle çoğu kişiden, üstün olan.

    Pele: Yer, mevki.

    Pelit: Meşe ağacının meyvesi.

    Penah: Sığınma.

    Pend: Öğüt, nasihat

    Perek: Uç kenar.

    Peren: Ülker yıldızı

    Pereng: Ateş.

    Perinçek: Özverili.

    Perk: Güçlü, sert

    Perkel: Güçlü el.

    Perkem: Güçlü kimse

    Perker: Güçlü ve yiğit kişi.

    Perkin: Gücü ve kuvveti çok üstün olan.

    Persin: Sonraki, en son.

    Pertav: Sıçrama.

    Pertev: Işık, parlaklık, yalım.

    Pesen: Kırağı, sis, çisenti.

    Pesın: Övgü.

    Peşk: Kıvılcım.

    Peşkari: Gayret, şevk, didinme.

    Peşki: Öncü, kılavuz.

    Peşweru: ilerici.

    Petal: Meşale.

    Peveman: Direnen, direngen.

    Peyam: Haber. 2. Başkasından alınan bilgi.

    Peyami: Haberle ilgili, haber veren

    Peyda: Hemen, acil

    Peyhev: Sürekli, kesintisiz.

    Peyivdar: Sözcü.

    Peykan: Başak. 2. Okun ucunda bulunan sivri demir.

    Peyman: Yemin etmek, Ant içmek

    Peymane: Büyük kadeh, bardak.

    Peyrev: Ardı sıra giden, arkasından giden.

    Pıroz: Kutlu, yasal.

    Pilewer: Kalaycı, tenekeci.

    Piling: Kaplan.

    Pir: İhtiyar, yaşlı. 2. Bir tarikat ya da sanatın kurucusu. 3. Tecrübe kazanmış kimse.

    Pirali: Yaşlı ve yüce insan.

    Pircan: Karşılık gözetmeyen dost.

    Pirhan: Yaşlı hükümdar

    Pirhane: Yaşlılara yakışır şekilde.

    Pirhasan: Yaşlı ve iyi insan.

    Piri: Yaşlılık, ihtiyarlık. 2. Her meslek ve işin kurucusu.

    Piribey: Saygın ve yaşlı kişi.

    Pirol: Kutlu, kutsal.

    Piroz: Kutsal yaşa.

    Pirsultan: Anadolu’da bir halk ozanının adı.

    Piruz: Kutlu, hayırlı, uğurlu.

    Pişe: Görev, vazife.

    Piştivan: Koruyucu, hami.

    Pivan: Ölçü, ölçülü, ölçme, kıyaslama

    Piyale: Kadeh şarap kadehi.

    Piyar: Nazik, merhametli.

    Pola: Çelik.

    Polat: Sertleştirilmiş, su verilmiş demir

    Polatalp: Çelik yiğit

    Polatbay: Çelik gibi güçlü ve saygın bir kişilik.

    Polathan: Çelik gibi sert han, çelik kağan

    Polatkan: Çelik kan, sağlam kan

    Poreş: Esmer.

    Porzer: Sarışın.

    Poyraz: Kuzeydoğu yönünden esen rüzgar

    Pozan: Üzüm bağı.

    Pusat: Zırh ve korunma araçlarının genel adı; silah

    Pütün: Olgun, deneyimli.

     

    20/29‘R’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘R’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Rabbani: Allah ile ilgili, kendini bütün varlığıyla Allah’a teslim eden. Allah’tan geleni kabul edendir.

    Rabes: Tutum.

    Rabi: Dördüncü.

    Rabih: Faydalı, karlı.

    Raci: Rica eden, dileyen

    Racih: Değerli, üstün.

    Radi: Kabullenen rıza gösteren. 2. Boyun eğen.

    Rafet: Çok acıma, merhamet etme

    Rafettin: Dinen acıma ve esirgeme hissi 2. Kollayan, gözeten.

    Rafi: Kaldıran, yücelten, yükselten. Allah’ın isimlerindendir.

    Rafih: Bolluk içinde, rahat yaşayan. 2. Huzurlu

    Ragıp: İçtenlikle isteyen, özleyen

    Rahi: Yol ile ilgili.

    Rahile: Sakin, rahat

    Rahim: Esirgeyen, acıyan / Allah’ın isimlerindendir

    Rahman: Acıması bol olan / Allah’ın isimlerindendir

    Rahmani: Tanrı ile ilgili, tanrısal.

    Rahmet: Birinin suçunu bağışlama, merhamet etme. 2. Yağmur.

    Rahmeti: Koruyan, esirgeyen.

    Rahmetullah: Tanrı’nın bağışlaması.

    Rahmi: Koruyan, esirgeyen

    Raif: Acıyan, esirgeyen

    Raik: Sade, saf, katıksız.

    Rakım: Yazan, çizen / Yükseklik

    Raki: Namaz kılarken ellerini dizlerine koyarak eğilen,

    Rakim: Yazan

    Rakip: Herhangi bir alanda üstünlük sağlamaya çalışanlardan her biri. 2. Koruyucu. 3. “Görüp gözeten” anlamında Tanrının adlarından biri.

    Ram: İtaat eden, boyun eğen, razı gelen.

    Raman: Fikir, düşünce.

    Ramazan: Kameri yılın 9. ayı

    Rami: Atıcı, ok/mermi atan kişi / Isırgangillerden bir bitki adı

    Ramin: Tropikal bir ağaç

    Ramis: Gerçekleri söylemeyen

    Ramiz: İşaretlerle, simgelerle gösteren / akıllı, zeki

    Raperin: Ayaklanmak, bir yerden kalkmak.

    Raser: Üstün.

    Rasid: Bekleyen, gözleyen

    Rasih: Sağlam, kökten güçlü. 2. Din bilimle, rinde çok bilgisi olan.

    Rasim: Resmeden, resim çizen

    Rasin: Sağlam, dayanıklı, güçlü

    Rasit: Dürüst, güvenilir

    Rasti: Doğruluk.

    Raş: Serpinti.

    Raşid: Doğruyola giden, ergin, akıllı kimse

    Raşid-Raşit: Doğru yola giden

    Raşit: Doğruyola giden

    Raşit – Raşid: Doğru yola giden

    Ratip: Tertipleyen, düzenleyen.

    Rauf: Çok acıyan, esirgeyen

    Raydan: Etkili.

    Rayet: Sancak, bayrak.

    Rayıhan: Han bayrağı, han sancağı.

    Razı: Rıza gösteren, Kabul eden, gönlü olan.

    Razi: Boyun eğen, kabul eden, rıza gösteren. – bk. Razı

    Reber: Rehber

    Rebi: Bahar.

    Rebii: Baharla ilgili.

    Reca: Umut, umma. 2. İstek dilek.

    Recai: Umma, dileme

    Recep: Ay takviminin yedinci ayı, üç ayların birincisi 2. Heybetli, azametli, saygı değer

    Refet: Çok acıma

    Refettin: Dinen acıma ve esirgeme hissi.

    Refi: Yüksek, yüce.

    Refig: Bolluk ve rahat içinde geçinen

    Refiğ: Rahatlık ve huzur içinde yaşayan kimse.

    Refih: Rahatlık ve huzur içinde yaşayan kişi.

    Refii: Yüce kişi.

    Refik: Arkadaş, yoldaş, ortak

    Regaib: Tutulan, beğenilen, rağbet olunan şeyler.

    Regaip: Çok istek gören, beğenilen. 2. Armağanlar. 3. İstekler, arzular.

    Reha: Kurtulma, kurtuluş

    Rehayeddin: Dinin kurtarıcısı, dini kurtaran.

    Rehber: Yol gösteren, kılavuz.

    Reis: Başkan.

    Rekin: Gururlu, ağırbaşlı.

    Remide: Ürkmüş, korkmuş

    Remiz: İşaret, sembol, simge.

    Remzi: İşaret ve gizliliğe ait

    Renan: Çok ses çıkaran, inleyen, çınlayan

    Renas: Yol bilen

    Resai: Süs, süsler.

    Resat: Kahraman, cesur, savaşçı

    Reset: Layık, değer, yakışır.

    Resit: Yiğit, cesur

    Resmî: Devletle ilgili olan. 2. Törenle yapılan. 3. Çok ciddi.

    Resul: Haber getiren

    Resulhan: Hükümdarın elçisi.

    Reşat: Aklın gerektirdiğini yapan

    Reşid: Akıllı, iyi davranan

    Reşid-Reşit: Akıllı, iyi davranan

    Reşid/Reşit: Doğru yolu tutan. 2. Olgun, yetkin.

    Reşididdin: Dinin olgunu, dürüst olanı, dini bütün.

    Reşik: Uzun boylu ve yakışıklı erkek.

    Reşit: Akıllı, iyi davranan

    Reşit – Reşid: Akıllı, iyi davranan

    Revan: Akan, yürüyen, giden. 2. Ruh, can.

    Rewşen: Aydın kişi.

    Rexman: Rahman kutsal.

    Reyyan: Suya kanmış, suya doymuş. 2. Cennet´te sadece oruç tutan kimselerin girebileceği kapı.

    Rezan: Ağırbaşlı.

    Rezber: Eylül, eylül ay’ı.

    Rezzak: Bütün canlıların rızkını veren

    Rıdvan: Cennetin kapıcısı olan melek

    Rıfat: Yükseklik, yüksek rütbe

    Rıfat / Rifat: Yücelik. 2. Yüksek rütbe.

    Rıfkı: Yumuşaklıkla, sükûnetle ilgili

    Rıza: Hoşnutluk, memnunluk

    Rızgar: Kurtulmuş.

    Rızkullah: Allah’ın verdiği nimet, rızk.

    Rızvan: Cennetin kapıcısı

    Rical: Rütbe ve makam bakımından en üst düzeyde olanlar.

    Rida: Razı olan erkek

    Rifat: Yükseklik, yücelik, büyüklük.

    Rihem: Yağmur yağdığında toprağın kokusu.

    Rikap: Büyük, saygın bir kimsenin huzuru, önü. 2. Binilecek yer, üzengi.

    Risalettin: Dinin elçisi, peygamber.

    Riva: Suya doymuşlar.

    Robar: Irmak, çay gibi akarsuların en büyüğü.

    Robin: Güneşi görmek

    Rodin: Işığın müjdecisi

    Rohat: Güneşin doğuşu

    Roj: Gün, güneş.

    Rojkan: Bitlis’te bir aşiret.

    Ronahi: Işık aydınlık.

    Ronak: Parlak. 2. Aydın, ilerici.

    Ronay: Ayın hallerinden biri

    Roni: Aydınlık, ışık

    Roza: Pembe renk

    Ruat: Bulut, gök gürültüsü. 2. Konuşkan. 3. Tehdit eden.

    Rubar: Nehir, ırmak.

    Ruhan: Güzel, kokan.

    Ruhani: Ruhla ilgili. 2. Gözle görülmeyen. 3. Din adamı.

    Ruhcan: Ruh ve can.

    Ruhi: Ruhla ilgili

    Ruhittin: Dinin ruhu, özü.

    Ruhsal: Ruhi, ruhla ilgili.

    Ruhşan: Yüce, üstün, şanlı ruh.

    Ruhullah: İsa Peygamber.

    Rusen: Sabah güneş doğarken ki zaman / Aydın, parlak

    Ruslan: Aslan gibi

    Rustu: Armağan, hediye

    Ruşen: Aydın, parlak

    Ruzan: Günler, gündüzler.

    Rücum: Akan, kayan yıldız.

    Rüknettin: Bir şeyin temeli / Dinin temeli

    Rükni: Saygıdeğer kişi.

    Rüknü: Bir şeyin en sağlam yanı. 2. Saygın, güçlü, önemli kimse.

    Rümet: Değerli, şerefli

    Rüstem: Ünlü Fars pehlivanının adı

    Rüsuhi: Sağlam, güçlü. 2. Becerikli, yetenekli.

    Rüştü: Ergin, olgun

    Rüveyha: Zariflik, incelik.

    Rüzgar: Yel, esinti, hava akımı.

     

    21/29‘S’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘S’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Saadettin: Dinin mutluluğu.

    Sabah: Günün ilk saatleri.

    Sabahattin: Güzellik, din güzelliği

    Sabar: Döven, vuran. 2. Bir Türk boyu.

    Sabih: Güzel, şirin

    Sabit: Yerinde duran kımıldamayan

    Sabri: Sabırla ilgili, sabırlı

    Sabur: Çok sabırlı. 2. Tanrı adlarındandır.

    Sabutay: (Subutay) Cengiz Han’ın ünlü Moğol generalinin adı.

    Sabutay/ Subutay: Moğol İmparatorluğu’nun zalim komutanlarından biri sabutay

    Sacid-Sacit: Secdeye varan, ibadet eden

    Sacit: Secdeye varan, ibadet eden

    Sacit -Sacid: Secdeye varan, ibadet eden

    Sacit (D): Secdeye varan, ibadet eden

    Sada: Yankı.

    Sadak: Sabah rüzgarı / Ok kılıfı

    Sadakat: Dostluk, içten bağlılık, doğruluk, vefalılık.

    Sadettin: Kutluluk, saadete erme, mübarek olma

    Sadık: Gerçek dost, yürekten bağlı

    Sadır/ Sadir: Kalp, gönül / Açığa çıkan, görünen

    Sadi: Baht açıklığı, mutlulukla ilgili olan

    Sadican: Bahtı açık, candan, iyi insan

    Sadir: Yürek. 2. Başkan. 3. Sadrazam sözünün kısaltılmışı

    Sadrettin: Dinin lideri.

    Sadri: Anaya göre çocuk / Göğüsle ilgili olan

    Sadullah: Tanrı kulu

    Sadun: Uğurlu, kutlu

    Safa: Gönül rahatlığı, rahatlık, kaygısız ve sakin olma

    Safa/Sefa: Saflık berraklık

    Safder: Saf yaran kimse.

    Safer: Temiz yürekli, dürüst kimse.

    Saffet: Saflık, temizlik

    Safi: Katıksız, ayırt edilmiş

    Safir: Mavi renkli, değerli bir taş.

    Safiyüddin: Dini temiz, dini pak olan kimse.

    Safter: Düşman saflarını yaran yiğit.

    Sağan: Hızlı uçan, uzun dar kanatlı küçük kuş.

    Sağanak: Şiddetli ve kısa süreli yağmur.

    Sağanalp: Herkese yararlı olan yiğit.

    Sağay: Yenisey Türklerine bağlı bir Türk boyunun adı

    Sağbilge: Hekim, doktor.

    Sağcan: Sağlıklı can, sağlıklı kimse

    Sağdıç: Düğünde gelin veya damada kılavuzluk eden.

    Sağhan: İyi kağan / Sağın saygıdeğer, kutsal kimse / Hekim, Doktor / Kazak hakanlarının ünlülerinden biri

    Sağın: Doğruluk kuralına uygun olan.

    Sağınç: Arzu, istek, düşünce.

    Sağlam: Dayanıklı, güçlü

    Sağlamer: Dayanıklı yiğit, yıkılmaz yiğit, güvenilir yiğit

    Sağlar: Sağ olan; bulan, buluşturan

    Sağlık: Hasta olmayan, esenlik.

    Sağman: Sağlıklı.

    Sağnak: Kısa süreli şiddetli yağmur

    Sağun: Ağıt söyleyen, ağıtçı

    Sahabe: Sahipler, sahip çıkanlar

    Sahabi: Hz. Muhammed’i görmüş, birlikte bulunmuş kimse

    Sahih: Gerçek, doğru, hakiki olan

    Sahil: Deniz ya da göl kıyısı.

    Sahip: Koruyan, arka çıkan, gözeten.

    Sahir: Gece uyumayan.

    Sahra: Çöl.

    Said: Kutlu, cennetlik

    Saim: Oruç tutan, oruçlu

    Saip: Doğru.

    Sair: Seyreden ve yürüyen.

    Sait: Kutlu, cennetlik

    Sait – Said: Kutlu, cennetlik

    Sakın: Tedbiri elden bırakma temennisi.

    Sakıp: Parlak, aydınlık, delip geçen

    Saki: Kadehlere içki dolduran, dağıtan.

    Sakin: Uslu, kendi halinde

    Sakman: Akıllı

    Salah: Barış. 2. Düzelme, iyileşme.

    Salahan: Cuma veya cenaze namazına çağrı için minareden salavat okuyan müezzin.

    Salahattin: Dine bağlı kişi.

    Salahi: İyilik ve barışla ilgili.

    Salar: Komutan, lider.

    Salat: Namaz.

    Salcan: Baş.

    Saldam: Ciddiyet.

    Salgır: Akarsu

    Salık: Bir olgu ile ilgili verilen bilgi, haber 2. İyi, uygun olduğunu söylemek.

    Salıkbey: Haberci.

    Salih: İyi, yararlı, elverişli uygun / Dinin buyruklarını yerine getiren / Yetkisi hakkı olan

    Salim: Eksiksiz, sağ, sağlam

    Salkın: Güneşsiz serin yer.

    Salman: Özgür, hür, salınmış olan

    Salman/ Selman: Özgür, hür

    Saltan: Yalnızlığı seven gezgin.

    Saltı: Gezgin, seyahat eden

    Saltık: Özgür, başıboş.

    Saltuk: Hiç bir koşul ve denetime bağlı olmayan, özgür, bağımsız, mutlak

    Saltukalp: Bağımsız yiğit.

    Saltukbey: Bağımsızlığına saygı duyulan.

    Salur: Oğuzların Üçok boyuna bağlı bir Türk kabilesi.10

    Sam: Nuh’un üç oğlundan biri.

    Samed: Sonsuz, ebedi / Allah’ın zati sıfatlarındandır.

    Samet: Sonsuz, ebedi

    Samet-Samed: Sonsuz, ebedi

    Sami: İşiten, dinleyen / Yüksek, yüce

    Samih: Cömert.

    Samim: Bir şeyin merkezi, öz, asıl, iç, gönül

    Samin: Sekizinci.

    Samir: Meyve veren ağaç

    Samuray: Samur ve ay.

    San: Ün, şan, şöhret, 2. Bir şeyi neyse o yapan nitelik.

    Sanaç: Dağarcık.

    Sanak: Anlık zaman.

    Sanal: Adın duyulsun.

    Sanalp: Ünlü yiğit

    Sanay: Ay sanı.

    Sanbay: Saygınlığıyla tanınmış olan.

    Sanberk: Gücü ile anılan

    Sancak: Kutsal bayrak, çok değerli

    Sancaktar: Bayrak taşıyan kimse.

    Sancar: Eski Türk adlarından; kısa kama

    Sancarhan: Bayrak hükümdarı.

    Saner: Ünlü, meşhur er

    Sani: Yapan, işleyen, ortaya çıkaran, meydana getiren

    Sanih: Düşünmeden, kendiliğinden oluşan düşünce, fikir.

    Sanlı: Ünlü, meşhur

    Sanver: Ününü ver

    Sara: Dertsizlik, rahatlık. 2. Berraklık ve saflık.

    Saraç: At binim takımları yapan kişi

    Saral: Sararak al

    Saran: Kuşatan, örten, çevreleyen

    Sarbek: Sarışın.

    Sarfet: Saflık. temizlik.

    Sargan: Verimsiz arazide biten ot.

    Sargın: İçten yürekten.

    Sargut: Eski adlardan; açık saman rengi

    Sarıalp: Sarışın yiğit.

    Sarıbay: Sarışın, saygın.

    Sarıbey: Sarışın erkek.

    Sarıca: Sarıyı andıran, sarıya yakın. 2. Yaban arısı.

    Sarıcabay: Sarışını andıran.

    Sarıer: Sarışın yiğit.

    Sarıhan: Sarışın hükümdar.

    Sarıkan: Sarışın bir soydan gelen.

    Sarıkaya: Sarı renkli kaya.

    Sarıtaş: Sarı renkli taş.

    Sarim: Keskin.

    Sariye: Hz. Ömer’in İran’daki komutanı.Sariye(R.A)

    Sarkan: Bir işin üzerine çok düşen.

    Sarp: Çetin, dik, ulaşılması zor kayalık

    Sarper: Güçlü, dayanıklı kişi

    Sarphan: Çetin, ulaşılması zor, dik duruşlu hükümdar

    Sarpkan: Sert güçlü soydan gelen

    Saruhan: Eski bir Türk beyi

    Sarvan: Önde giden, deve süren

    Satı: Uzun ömürlü olması için doğumdan önce ölmüşlere adanan çocuk; kız erkek adı olarak kullanılır.

    Satılmış: Doğumundan önce ermişlere adanan çocuk.

    Satuk: Satı, satılmış

    Satvet: Atılma, hücum etme, saldırma.

    Sav: İddia, tez. 2. Haber, söz. 3. Atasözü.

    Sava: Haber, müjde

    Savacı: Haberci, müjdeci. 2. Peygamber.

    Savaş: Barışın olmadığı ortam, çatışma hali

    Savaşer: Savaşçı yiğit

    Savaşkan: İyi savaşan, iyi dövüşen

    Savat: Gümüş üzerine işlenen kara nakış.

    Saver: Sağlam, zinde.

    Savran: Deveci.

    Savtekin: Uğurlu olduğunu iddia eden.

    Savtunç: Sağlam tunç

    Savun: Tehlikelerden kendini koru temennisi.

    Sayan: Saygı gösteren, saymak eylemini yapan

    Sayar: Saygı gösterir, saygılı

    Saybey: Saygın bey, beyfendi.

    Saygı: Dikkatli, ölçülü, sevgi dolu davranma, hürmet

    Saygım: Saydığım kimse, benim saygım

    Saygın: Saygı gösterilen, güvenilir olan, saygı gören

    Saygıner: Hürmet edilen.

    Saygut: Sayılan ve uğurlu, kutlu sayılan

    Sayguter: Sayılan ve kutlu bilinen yiğit

    Sayhan: Saygı gösteren kağan

    Sayıl: Kendini saydır, saygı gör, önemli ol manasında

    Sayılgan: Saygı duyulan.

    Sayıner: Seçkin yiğit, değerli yiğit, saygı gösterilen yiğit

    Saykal: Gösterişli.

    Saykut: Sayılan ve kutsal kimse

    Saylan: Sayılan, seçkin.

    Sayman: Hesap uzmanı, muhasebeci.

    Saymaner: Zeki kimse.

    Sayraç: Cıvıldayan, şakıyan, güzel ötüşlü

    Saytekin: Sayılan ve biricik, sayılan şehzade

    Sayvan: Güneşten, yağmurdan korunmak için yapılan çardak.

    Sazak: Soğuk rüzgâr; sazlık; kaynak

    Sazan: Sazlık yerde yaşayan tatlı su balığı.

    Sebati: Sözünde duran.

    Sebih: Yüzücü, iyi yüzen.

    Sebil: Kutsal günlerde karşılık beklemeden, hayır için dağıtılan içme suyu. 2. Genellikle camilere bitişik

    Sebük: Hızlı, çabuk, hafif, ağırbaşlı olmayan 2. Aziz, sevgili

    Sebükalp: Hızlı, yiğit, çabuk yiğit, çevik yiğit

    Sebüktekin: Hızlı ve biricik; hızlı şehzade, hızlı prens

    Seccad: Secde eden

    Secem: Yağan ilk yağmur

    Seçim: Seçme işi; seçim günü doğmuş çocuğa verilen ad

    Seçkin: Özel, beğenilen kişi

    Seçkiner: Herkesçe beğenilen yiğit

    Seçmeer: Seçilerek alınmış yiğit

    Sedat: Doğruluk, haklılık

    Sefa: Saflık berraklık

    Sefa /Safa: Saflık berraklık

    Sefer: Yolculuk, savaş hali

    Seferi: Yolculukla ilgili olan. 2. Savaşla ilgili olan. 3. Yolculuk anında, oruç tutmak ve namaz kılmak zorunda olmayan.

    Seffah: Güzel söz söyleyen hatip / Cömert, eli açık

    Sefil: Sefalet çeken, yoksul kalan.

    Sefir: Elçi. 2. Zengin, soylu.

    Segman: Er, piyade eri. 2. Er kişi.

    Seha: Eli açık, cömert

    Sehat: Bir işi sonuna değin sürdürme, direşme.

    Sehhar: Büyüleyici, büyülü gibi.

    Sehran: Geceleri uyumayan, uykusuzluk çeken.

    Selah: “Selahattin”in kısaltılmışı,

    Selahaddin: Dinine bağlı kişi.

    Selahattin: Dinine bağlı kimse

    Selahattin – Selahhaddin: Dinine bağlı kimse.

    Selahattin Efe: Dinine bağlı efe yiğit kişi

    Selahi: Barış, huzur.

    Selam: Sonu iyi hayırlı çıkma. 2. Barış, huzur. 3. Ölümsüzlük. 4. Nezaket gösterisi yapmak. 5. Esenlenme.

    Selamet: Salim olma, esenlik. 2. Kurtulma. 3. İyi son. 4. Güvenme, emin olma.

    Selamettin: Dinin selamete ermesi.

    Selami: Huzurla, selametle ilgili

    Selatin: Sultanlar.

    Selcan: Yüreği çoşku dolu olan.

    Selçuk: Hatiplik yeteneği olan.

    Selçuker: Tezcanlı yiğit, hızlı yiğit, evecen yiğit

    Selef: Bir makamda, bir görevde kendisinden önce bulunmuş kimse, öncel

    Selek: Eli açık, cömert.

    Selekman: Cömert.

    Seler: Taşkın yiğit, sel gibi yiğit

    Selgüç: Gücünün çoşkunluğu dışarı taşan.

    Selhan: Haberci.

    Selışık: Işık seli.

    Selim: Yumuşak huylu, sağlam

    Selkan: Sel gibi coşkulu.

    Selman: Barış içinde bulunma huzur, erinç

    Selmi: Barış yanlısı, barışsever.

    Selok: Sel gibi çoşkun, ok gibi hızlı.

    Semai: Bir kurala bağlı olmayıp ancak işitmekle öğrenilen söz . 2. Türk müziğinde iki basit usülden biri. 3. Bir halk şiiri türü.

    Semavi: Sema ile ilgili anlamının yanında, semaya mensup diyede bilinir

    Semender: Ateşte yanmadığı halde ateşi söndürdüğü söylenen efsane hayvan.

    Semi: İşiten, işitme kuvveti olan

    Semih: Bol, cömert gönüllü

    Semin: Değeri çok olan

    Semir: Dost, arkadaş. 2. Nitelikli 3. Yamaç, dağ silsilesi

    Semiray: Ay gibi dost canlısı.

    Semuh: Cömert.

    Semyan: Haşmet.

    Sena: Övme, övgü.

    Senad: Övgü

    Senai: Övme ile ilgili.

    Senan: Parlak, ışıklı

    Sencan: Can kadar sevilen.

    Sencer: Kale manasındadır. Büyük Selçuklu Hükümdarının adıdır.

    Sener: Sen yiğitsin anlamındadır.

    Senger: Siper. 2. Korugan.

    Sengin: Ağırlığı olan.

    Senih: Eli açık cömert 2. Süs, bezek, inci

    Senol: “Her zaman değişmeden kal” anlamında kullanılan bir ad.

    Ser: Baş. 2. Başkan. 3. Tepe. 4. Uç, kenar, kıyı. 5. Son, nihayet.

    Serad: Adı lider olan.

    Seralp: Yiğitlerin lideri.

    Seratir: Üstün, yüksek.

    Serbay: Komutan, lider

    Serbaz: Subay. 2. Korkusuz cesur.

    Serbest: Özgür, bağımsız.

    Serbülent: Baş savaşçı, lider

    Sercan: Canların özü, canın başı

    Sercihan: Sevilen hükümdar.

    Serçin: Seçkin kişi

    Serdal: Önde olan, lider

    Serdar: Komutan, önde giden asker

    Serdarhan: Hükümdar.

    Serdengeçti: Fedai.

    Serdeste: Seçkin kimse, mümtaz.

    Serdinç: Sakin, rahat.

    Serener: Gönderi çeken kişi.

    Sereng: Üç renk.

    Serezad: Serbest, hür. 2. Derdi olmayan, rahat ve huzurlu.

    Serfiraz: Kazanan, galip.

    Sergen: 1.Raf, vitrin 2. Perişan, yorgun 3. Tepelerdeki düzlük yerler

    Sergüzeşt: İnsanın başından geçen olay. 2. Serüven, macera.

    Serhad: Sınır boyu

    Serhan: Hanların başı, baş hükümdar

    Serhas: Dikenli bitki.

    Serhat: Sınır boyu

    Serhat / Serhad: Sınır boyu

    Serhun: Asil kan, soylu kan.

    Seri: Çok hızlı, süratli

    Serian: Aceleci.

    Serim: Serme işi. 2. Sabırlı. 3. Genellikle öykülerde başlangıç bölümüne verilen ad.

    Serimer: Sabırlı kişi.

    Serin: Az soğuk

    Serkan: Asil bir soydan gelen kimse

    Serkeşi: Asilik, dik kafalı, iraatsiz.

    Serkut: Mutlu, şanslı insan

    Sermedi: Sonsuz.

    Sermest: Kendinden geçercesine sevmek.

    Sermet: Öncesiz ve sonrasız olan; sürekli ve sonsuz olma

    Sermiyan: Efendi, bey, reis.

    Sernerm: Uysal, yumuşak başlı.

    Serok: Başkan, şef, yönetici.

    Serol: “Önder ol! başa geç!” anlamında kullanılan bir isim

    Sert: Kesilmesi, kırılması, çizilmesi ya da çiğnenmesi güç olan, katı, berk, sarsıcı, dayanılması güç

    Sertaç: Baş tacı edilen kimse

    Sertan: Gecenin en karanlık en anında dünyaya gelen ilk ışıklar

    Sertel: Acımasız, katı.

    Serter: Sert + Er, sert erkek

    Sertuğ: Baştacı edilen.

    Servan: Lider, üstün

    Server: Bir topluluğun en ileri geleni, baş, şef, reis

    Servet: Varlık, zenginlik

    Settar: Günahları örtendir. Allah’ın isimlerindendir.

    Sevan: Her zaman sevilerek anılan.

    Sevban: Giyinen, kuşanan. Hz. Peygamber’in azatlısının adı

    Sevener: Seven yiğit.

    Sever: Herkesi içtenlikle seven.

    Sevgen: İçtenlikle seven.

    Sevgideğer: Sevilen, değer verilen kimse.

    Sevgün: “Aydınlığı, ışık saçmayı sev” anlamında kullanılan bir ad.

    Seviği: / Sevi

    Sevik: Dost, arkadaş.

    Sevindik: Oğlan çocuğu doğduunda konulan bir ad.

    Sevkal: Her zaman için sevil.

    Sevkan: Sıcakkanlı.

    Sevük: Sevilmiş, sevilen, sevgili; dost, arkadaş

    Sewgur: Şafak.

    Seyda: Elit.

    Seydi: Efendiye yakışır nitelikte olan

    Seyfeddin: Dini koruyan

    Seyfettin: Dinin kılıcı

    Seyfi: Kılıç şeklinde olan

    Seyfullah: Allah’ın kılıcı

    Seyhun: Bir akarsu

    Seyit: Hz. Muhammed’ in soyundan gelenlere verilen addır.

    Seyit/Seyyit: Efendi, ağa. 2. Hz. Muhammed soyundan gelen kimse.

    Seyithan: İleri gelen hükümdar

    Seyithan / Seyyithan: Ağaların ağası.

    Seylan: Akma, akıntı.

    Seymen: Bayram günlerinde, düğünlerde, törene yerli giysilerle, atlı ve silahlı olarak katılan yiğit

    Seyran: Gezinme. 2. Bakınıp seyretme.

    Seyyid: Lider, ileri gelen kişi

    Seza: Uygun olan, yakışır olan, münasip

    Sezai: Uygun, yaraşır

    Sezal: Sezgili.

    Sezek: Duygusal kişi.

    Sezgen: Sezgileri güçlü olan.

    Sezgin: Sezgileri güçlü olan.

    Sezginay: Sezgileri güçlü olan.

    Sezginer: Sezme yeteneği olan yiğit

    Sezi: Duyu, algılama

    Sezim: Sezgi.

    Seziş: Hisseden.

    Sezmen: Sezen, hisseden.

    Sıdal: Güç, kuvvet, dayanıklılık. 2. Olgunlaşmaya, erginleşmeye başlayan. 3. Öfkeli, sinirli.

    Sıdam: Natürel.

    Sıdar: Dayanıklı, güçlü

    Sıddık: Çok içten, sadık ve doğru kimse

    Sığanay: Alageyik ve Ay gibi güzel

    Sılamed: Selamet.

    Sılan: Keyfi, huzuru yerinde olan.

    Sıraç: Nur saçan, ışıklı.

    Sıral: Güvenilen kimse.

    Sırat: Yol.2. Cehennemin üzerinde kurulmuş olduğuna inanılan dar ve geçilmesi güç köprü.

    Sırrı: Gizemle, sırla ilgili olan

    Sıtkı: Yalan söylemeyen, dürüst

    Sıtkı / Sıdkı: Doğruluk, gerçeklik. 2. İçten bağlılık.

    Sidar: Ağaç gölgesi

    Simavi: Yüz, çehre.

    Simt: Doruk, tepe.

    Sina: Arap yarımadasının Mısır ile birleştiği yerde bir üçgen oluşturan yanmada. 2. Bu yarımadada bulunan dağ. 3. Hz. Musa’ya Allah’tan levhaların (sözlerin) geldiği dağ.

    Sinan: Mızrak, süngü, silahların sivri ucu

    Sipah: Asker.

    Sipahi: Tımar sahibi asker

    Sipan: Suphan Dağı.

    Sipkan: Ağrı’da Kürt aşireti.

    Sirac: Işık, meşale. Nur saçan

    Sirac / Siraç: Işık.

    Siracettin: Dinin ışığı.

    Siraç: Işık, lamba, fener, mum, kandil

    Sirer: Gözü gönlü tok olan.

    Siret: Bir kimsenin manevi durumu, hal ve hareketleri

    Siret / Siyret: Yaşam öyküsü. 2. Bir kimsenin iç dünyası.

    Sirmen: Gözü, gönlü tok olan.

    Sirt: Sert, haşin.

    Sitembar: Kurban, ezilmiş, mazlum.

    Sitemkar: Sitem edici, sitem eden.

    Siwar: Süvari.

    Siyasi: Politik.

    Siyavuş: Yağız atlı.

    Somel: Güçlü el.

    Somer: Katışıksız yiğit, tam yiğit

    Sona: Bir tür ördek, suna; artık ondan sonrası olmayan, sona gelen; (mecaz olarak) son çocuk

    Sonad: Son çocuk.

    Sonalp: Son yiğit

    Sonat: Bir ya da iki şarkı için yazılmış 3- 4 bölümden oluşan müzik yapıtı.

    Sondal: Artık ondan sonrası olmayan dal; (mecaz olarak) son çocuk

    Sonder: Son diyen; (mecaz olarak) son çocuk

    Sonel: Artık ondan sonrası olmayan el; (mecaz olarak)son erkek çocuk,

    Soner: Sonuncu yiğit

    Songun: Son olan.

    Songur: Şahin.

    Songuralp: Şahin gibi yırtıcı yiğit.

    Songurhan: Şahin gibi yırtıcı hükümdar.

    Songurkan: Yırtıcı bir soydan gelen.

    Songurtay: Şahin gibi yırtıcı genç.

    Songurtürk: Şahin gibi yırtıcı Türk.

    Sonsuz: Sonsuzluk

    Sonuç: Bir olayın doğurduğu başka bir olay veya durum, netice. 2. Bir gelişim veya girişimden elde

    Soral: Sorduktan sonra al

    Sorgun: Güzel saçlı.

    Sorkan: Derikte Kürt aşireti.

    Sorkun: Bir tür söğüt

    Soyak: Soyu temiz.

    Soyalp: Soyu yiğit, soylu yiğit

    Soydan: Soylu bir ailesi olan.

    Soydaner: Soylu yiğit, iyi soydan gelen yiğit

    Soydaş: Soyları bir olan, hemcins.

    Soydinç: Soyu dinç

    Soydinçer: Soyu dinç yiğit

    Soyer: Soyu er, soyu yiğit, soylu yiğit

    Soyhan: Soyu han olan, kağan soylu

    Soykal: Soyunu devam ettir.

    Soykan: Soylu kan

    Soykök: Köklügeçmişi olan bir soydan gelen.

    Soykurt: Soylu kurt, kurt gibi bir soydan gelen

    Soykut: Soyu uğurlu kimse, soyca kutlu

    Soylu: Öteden beri temiz tanınmış, bir aileden olan, soyu temiz olan

    Soylubey: Asil ve saygın kişi.

    Soyluer: Asil ve yiğit kişi.

    Soylukan: Asil bir geçmişi olan.

    Soylutay: Asil ve genç.

    Soylutürk: Asil Türk.

    Soysal: Uygar, medeni, soyla ilgili olan

    Soytekin: Soyu biricik, soylu ve tek olan kimse; soylu şehzade

    Soyuak: Soyu temiz.

    Soyualp: Yiğit soydan gelen.

    Soyudinç: Dinç bir soydan gelen.

    Soyudinçer: Dinç bir soydan gelen.

    Soyuer: Yiğit bir soydan gelen, yiğit soylu

    Soyugür: Çok kalabalık bir soydan gelen.

    Soyuhan: Hükümdar soyundan gelen.

    Soyukan: Soylu kandan gelen.

    Soyukök: Köklü geçmişi olan bir soydan gelen.

    Soyukurt: Kurt gibi güçlü ve zeki soydan gelen.

    Soyukut: Kutsal bir soydan gelen.

    Soyupak: Temiz ve dürüst bir soyu olan.

    Soyutay: Asil ve genç.

    Soyutekin: Uğurlu

    Soyutürk: Türk soyundan gelen.

    Sökmen: Yiğitlere verilen san

    Sökmener: Yiğit.

    Sönmez: Her zaman için var olacak olan.

    Sönmezalp: Hiç sönmeden yanar yiğit; (mecaz olarak) sonsuza değin yaşayacak yiğit

    Sönmezay: Güzelliğiyle anılacak olan.

    Sönmezer: Hiç sönmeden yanar yiğit; (mecaz olarak) sonsuza değin yaşayacak yiğit

    Sözal: Söz vermesini sağla.

    Sözen: Hatiplik yeteneği çok iyi olan.

    Sözer: İyi ve güzel konuşan yiğit; sözünün eri kimse

    Sözmen: İyi ve güzel konuşan kimse

    Suad: Mutlu, mutlulukla ilgili

    Sualp: Asker, yiğit.

    Suat: Mutlulukla ilgili.

    Suat / Suad: Mutlu, mutlulukla ilgili

    Suavi: Herkesin işine koşan yardım eden kişi

    Suay: Suya vuran ay ışığı gibi ışıltılı

    Subutay: Cengiz Han’ın ünlü Moğol generalinin adı

    Sudeysi: Kâbe imamlarından Abdurrahman Es Sudeysi ’nin soyadı

    Sudi: Kazanç, kar.

    Sufi: Tasavvuf erbabı

    Sulhi: Barışa özgü, barışçı.

    Sunal: Sunuş, sunma.

    Sunalp: Sunulan yiğit

    Sunar: Takdim eden.

    Sund: Ant içmek. 2. Yemin eden.

    Sunel: Sunulan el.

    Suner: Sunulan yiğit.

    Sungu: Sunulan şey, birine sunulan şey, bağış, armağan, sunu

    Sungun: Yetenek; eğilim; armağan edilebilecek nitelikte

    Sungur: Doğana benzeyen bir alıcı kuş, atmaca, şahin akdoğan

    Sunguralp: Atmaca gibi ve yiğit, şahin yiğit

    Sungurbey: Yırtıcı ve saygın.

    Sunullah: Allah’ın kudreti.

    Suphi: Sabahla, aydınlıkla ilgili

    Sururi: Sevinçli, neşeli, 8. yy. Osmanlı şairi.

    Suudi: Kutsal yıldızlar. 2. Yükselme.

    Suut: Yükseliş, yukarı doğru yükselme.

    Suvari: Su gibi.

    Süalp: Asker yiğit

    Süel: Asker eli.

    Süer: Yiğit asker

    Süerdem: Faziletli asker.

    Süerden: Dürüst asker.

    Süergin: Olgun asker.

    Süerkan: Yiğitçe bir geçmişe sahip asker.

    Süersan: Yiğitliğiyle nam salmış asker.

    Süha: Büyükayı takımyıldızının en küçük yıldızı

    Sühan: Söz, lakırdı, şiir

    Süheyl: Güney yarım kürede bulunan parlak yıldız, yıldırak

    Sükan: Yiğit, yürekli, asker kan

    Sükuti: Az konuşan.

    Süleyman: Hz. Davud peygamberin oğlu, Hz. Süleyman peygamberin adıdır. Huzur ve sükun demektir.

    Sülü: “Süleyman” isminin kısalarak söylenen bir biçimi.

    Sülüman: “Süleyman” isminin bir başka söyleniş biçimi.

    Sümbül: Zambakgillerden, salkım çiçekli, keskin kokulu, soğanlı otsu bitki

    Sümer: Mezopotamya’da eski zamanlarda yaşamış olan bir kavim adıdır.

    Sümerkan: Sümer soyundan gelen.

    Süner: Esneyebilir, esnek, uzayabilir, uzar

    Sünter: Kızıl renkli, çavdara benzer sert buğday

    Süphan: Sönmüş volkan.

    Sürel: Süreyle, zamanla ilgili, süreye değgin

    Süreyya: Ülker yıldız takımı

    Sürsoy: Soyu sürdür; süren soy

    Süruri: Sevinçli, sevinçle ilgili

    Süvari: Atlı. 2. Atlı asker. 3. Gemi kaptanı.

    Süzen: Topluca yapılan av.

     

    22/29‘Ş’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘Ş’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Şaban: Kameri yılın 8. Ayı. İslamiyet’te kutsal üç aylardan biridir.

    Şadan: Neşeli, keyfi yerinde.

    Şadıman: Neşe, sevinç.

    Şadi: Sevinç, neşe, mutluluk

    Şafak: Güneş doğmadan az önce, ufuktaki aydınlık

    Şafi: Şifa verici, iyileştirici. 2. Kandıran, inandıran. 3. Yeter görülen. 4. Şefaat eden, birinin bağışlanması için aracı olan. 5. Ahrette ceza gününün şefaatçisi Hz. Muhammet

    Şah: Hükümdar. 2. Satranç oyununda en önemli taş. 3. Benzerlerine oranla en üstün, en iyi, en güzel. 4. Taşkınlık göstermek, coşmak, kükremek.

    Şahab: Ateş, alev parçası

    Şahab / Şahap: Alev, ateş parçası. 2. Kayan yıldız, akan yıldız. 3. Cesur yürekli kimse.

    Şahabettin: Dinin yıldızı

    Şahadet: Tanıklık, şahitlik. 2. Yüksek bir ülkü uğruna ölme, şehit olma.

    Şahadettin: Dinin şahitliği.

    Şahalem: Evrenin hükümdarı.

    Şahan: Oldukça büyük boylu, yırtıcı bir kuş

    Şahap: Ateş, alev parçası

    Şahap / Şahab: Alev, ateş parçası. 2. Kayan yıldız, akan yıldız. 3. Cesur yürekli kimse.

    Şahat: Güçlü, güzel cins at, atların şahı.

    Şahbaz: iri ve beyaz bir doğan (kuş) türü. 2. Kahraman, yiğit. 3. Becerikli, çevik kimse.

    Şahbey: Saygın ve yüce kişi.

    Şahin: Bir tür yırtıcı kuş

    Şahinalp: Şahin gibi yiğit

    Şahinbay: Yırtıcı ve saygın kişi.

    Şahinbey: Yırtıcı ve saygın kişi.

    Şahiner: Şahin gibi yiğit

    Şahir: Şair, ozan.

    Şahsüvar: Ata çok iyi binen.

    Şahzade: Şah oğlu.

    Şaik: İstekli, arzulu.

    Şair: Ozan, şiir yazan kişi.

    Şakir: Şükreden, nankörlük etmeyen

    Şamil: Kapsayan, içine alan

    Şan: İyi tanınma, ün

    Şanal: Adın her yanda duyulsun, ünün yaygınlaşsın, iyi ün sahibi ol

    Şanalp: Ünlü yiğit

    Şanar: Namuslu, dürüst. 2. Ünlü.

    Şanazi: Gurur, kibir.

    Şaner: Şanlı, şöhretli kişi.

    Şanlı: Ünü yaygın, ünlü, iyi ün sahibi

    Şanlıbay: İyi ün sahibi ve varsıl kimse

    Şansal: Adını, şanını her yana duyur, şan ver

    Şansın: Yiğit

    Şanver: Ünün, şanın her yana yayılsın

    Şarez: Devrim, ihtilal.

    Şarık: Doğan, parlayan.

    Şaristani: Kentli.

    Şatır: Şen, neşeli.

    Şavlı: Bilgili, bilgisini iyi kullanan, bilim adamı, bilgin

    Şayan: Yakışır, yaraşır. uygun.

    Şayeste: Yaraşır.

    Şaylan: Kendini öven, övüngen; neşe saçan, sevinçli; ince, incelikli, nazik

    Şaylaner: Neşeli yiğit; incelikli erkek

    Şazi: Neşe, sevinç. 2. Gönül rahatlığı.

    Şebap: Gençlik, tazelik.

    Şecaattin: Yüreklilik, yiğitlik

    Şefik: Şefkatli

    Şehamet: Zeka ile aklı birleştiren. 2. Cesaret, yiğitlik.

    Şehim: Akıllı, ve zeki yiğit.

    Şehmuz: Şah soyundan gelen

    Şehriban: Şehrin büyüğü, ileri geleni

    Şehsuvar: İyi ata binen yiğit erkek.

    Şehvar: İri ve iyi cins inci.

    Şehzade: Hükümdar oğlu.

    Şekip: Sabır, tahammül.

    Şemaşi: Davranışlar, alışkanlıklar

    Şemdin: Dinin ışığı.

    Şemi: Güzel kokulu.

    Şems: Güneş

    Şemseddin: Dinin insanlara verdiği aydınlık, dinin güneşi

    Şemsettin: Dinin güneşi, aydınlığı.

    Şemsi: Güneşe ait, güneşle ilgili

    Şenalp: Neşeli yiğit, şen yiğit

    Şenaltan: Neşeli ve zengin kimse

    Şencan: Neşeli ve cana yakın

    Şendoğan: Neşeli doğmuş kimse

    Şenel: Neşelen, şen duruma gel

    Şener: Şen erkek

    Şenkal: Mutlu kal, mutlu yaşa.

    Şenkaya: Neşeli ve kaya gibi kimse

    Şenol: Neşeli ol anlamında

    Şensal: Etrafına neşe saç.

    Şensen: “Neşeli ve mutlu bir insansın” anlamında kullanılan bir ad.

    Şensoy: Soyu şen kimse, şen soydan

    Şentürk: Neşeli Türk

    Şenyaşar: Yaşamı şenlik, mutluluk içinde geçer, şen bir yaşam sürer

    Şenyurt: Neşeli, mutlu insanların yurdu.

    Şerafet: Şerefli, onurlu. 2. Soyluluk. 3. Hz. Muhammed soyundan gelme.

    Şerafettin: Dinin şereflisi, büyüğü

    Şeref: Onur. Manen yüksek ve erdemli olmak

    Şerefhan: Büyük, ulu, üstün hükümdar.

    Şeren: Hiperaktif, tezcanlı, çevik

    Şerif: Kutsal, mübarek

    Şerzan: Savaşı bilen

    Şeşen: Güzel konuşan, hatip.

    Şevket: Ululuk, yücelik, kudret ve kuvvetlilik

    Şevki: Şevk, keyif, istekle ilgili

    Şeyhmus: Peygamber soyundan gelen, düzgün, dürüst, hayırsever

    Şılgın: Fırtına ile yağan yağmur.

    Şıvan: Çoban. 2. Bekleyen, koruyan.

    Şide: Güneş ışığı.

    Şimal: Kuzey.

    Şimşek: Bir bulutun tabanı ile yer arasında, iki bulut arasında veya bir bulut içinde elektrik boşalırken oluşan kırık çizgi biçimindeki geçici ışık. 2. Canlı, hızlı, coşkulu, hareketli kimse.

    Şimşeker: Şimşek gibi yiğit

    Şinasi: Tanıyış, tanımakla ilgili

    Şinaver: Yüzen. 2. Yüzücü.

    Şipal: Kahraman.

    Şiraz: Türk müziğinde eski bir makam

    Şirin: Tatlı, sevimli, cana yakın.

    Şirjav: Değerli, layık.

    Şirvan: Aslan yuvası

    Şiyar: Duyarlı, hisleri güçlü olan, kabiliyeti, anlama düzeyi yüksek olan ve refleksleri güçlü olan insan

    Şorej: Devrim, ihtilal.

    Şuayip: Cemaat, topluluk

    Şükrettin: Dinin şükrü

    Şükrü: Şükretme, hoşnut olma

    Şükür: Minnettarlık.

    Şüriş: İsyan, ayaklanma, başkaldırı.

     

    23/29‘T’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘T’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Tabgaç: Ulu, saygıdeğer.

    Tacal: “Üstün ol, baş ol” anlamında kullanılan bir ad.

    Tacettin: Taca ait

    Taci: Taç ile ilgili

    Tacim: Noktalama.

    Tacir: Ticareti meslek edinmiş olan kimse.

    Tacver: Taç sahibi padişah.

    Taçkın: Gurur

    Tagay: Silah. 2. Annenin erkek kardeşi, dayı.

    Tağ: Dağ.

    Tağalp: Dağ gibi yiğit

    Tağar: Kap, çanak, küp, çömlek.

    Tağay: Silah. 2. Annenin erkek kardeşi, dayı. – bk. Tagay

    Tağman: Dağ gibi iri yarı, gösterişli kimse.

    Taha: Hz. Ömer’e müslüman olmadan önce okunan ilk sure; Kuran’ da 20. Sure ismidir. Sermek, yaymak, döşemek manasına gelen fiildir.

    Tahir: Pak, temiz

    Tahsin: Beğenip, alkışlanan, kale gibi sağlam

    Taip: Tövbe eden.

    Takdir: Beğenme, değer verme.

    Taki: Günahtan, haramdan kaçınan, dinine bağlı kimse.

    Takiyettin: Dindar, mümin.

    Talas: Rüzgârın kaldırdığı toz; fırtına; kasırga

    Talat: Yüz, surat, çehre

    Talay: Büyük deniz, büyük nehir

    Talayer: Çok yiğit, deniz eri denizci

    Talayhan: Dal gibi kağan

    Talaykan: Denizci bir soydan gelen kimse.

    Talaykoç: Denizci yiğit.

    Talaykurt: Denizci yiğit.

    Talaykut: Mutlu denizci.

    Talayman: Deniz adamı, denizci.

    Talaz: Dalga, kasırga

    Talha: Zamk ağacı / İslam dinini kabul eden ilk 10 kişiden biri, cennetle müjdelenmiştir.

    Tâlha/Talha: Zamk ağacı.2. İslâm dinini kabul eden ilk on kişiden biri.

    Tali: Talih

    Talih: Şans, baht.

    Talip: İstekli, isteyen, talep eden

    Talu: İyi, güzel, seçilmiş, seçkin

    Taluy: Deniz, büyük nehir. 2. Çok, fazla.

    Taluyhan: Denizlerin hükümdarı. – bk. Talayhan

    Tamal: “Bütünüyle ele geçir” anlamında kullanılan bir ad..

    Tamar: Damar

    Tamay: Dolunay.

    Tamçelik: Çelik gibi güçlü kimse.

    Tamer: Her şeyi ile yiğit olan

    Tamerk: Tam güçlü, özerk

    Tamkan: Soylu kimse

    Tamkoç: Koç gibi güçlü kimse.

    Tamkurt: Kurt gibi güçlü kimse.

    Tamkut: Çok mutlu, talihli kimse.

    Tamtürk: Tümüyle Türk, herşeyi ile Türk

    Tan: Şafak, alaca karanlık

    Tanaçan: Şafak gibi açılan, aydınlatan

    Tanaçar: Şafak vaktinde açar

    Tanağar: Şafak vaktinin kızıllığı, şafak ağırtısı

    Tanal: Şafak vaktinin al rengi

    Tanalp: Şafak gibi aydınlık ve yiğit; şafak yiğidi

    Tanay: Şafaktaki ay

    Tanaydın: Şafak aydınlığı

    Tanberk: Şafak gibi aydınlık ve sağlam kimse

    Tanbey: Şafak beyi, şafak vaktinin beyi

    Tancan: Şafak vakti doğan can

    Tandoğan: Ağaran şafak; şafakta doğan

    Tandoğdu: Şafak vakti doğmuş olan

    Tandoruk: Doruktan yükselen şafak

    Tanel: Eli ile ışık getiren

    Taner: Şafak gibi parlayan er

    Tanercan: Şafak gibi güzel ve can yiğit

    Tanerk: Şafak gücü; güçlü şafak

    Tanfer: Tan vakti

    Tangüç: Şafak gücü

    Tanhan: Şafak kağan

    Tanıl: Herkesçe bilinme, tanınma

    Tanju: Türk hükümdarlarına Çinliler tarafından verilen san

    Tank: Sabah yıldızı, venüs. 2. Yol.

    Tankut: Şafak sevinci

    Tankutlu: Uğurlu şafak, kutlu şafak

    Tanrıöver: Güzelliği ve dürüstlüğüyle Tanrı övgüsüne kavuşmuş olan. 2. Tanrıcı.

    Tanrıverdi: Tanrı’nın sevgili kulu. Allah vergisi olan.

    Tansal: Güzelliğiyle nam salan.

    Tansan: Güzelliğiyle nam salmış olan.

    Tansel: Tan vaktinin güzelliğini kendinde yansıtan.

    Tansen: Gerçekten güzelsin.

    Tanser: Güzelliğin bilinsin.

    Tansev: Şafağı seven kimse

    Tansever: Güzeli sever.

    Tansı: Tan kadar güzel.

    Tansoy: Şafak gibi güzel soydan kimse

    Tansu: 1.Doğaüstü olay, mucize. 2. Doğaüstü ve hayran olunası güzellik.

    Tantürk: Şafak gibi Türk

    Tanuğur: Şafak vaktinin uğuru

    Tanver: Işık saç

    Tanyel: Güzelliğin rüzgar gibi etkili.

    Tanyer: Şafağın doğduğu yer

    Tanyeri: Güneş doğmak üzereyken aydınlanan yer.

    Tanyıldız: Göz kamaştıran bir güzelliğe sahip olan. 2. Çoban yıldızı.

    Tanyol: Şafak yolu. 2. Tan vakti.

    Tanyu: Hakan, kağan, hükümdar; Çinliler’in eskiden Türk hakanlarına verdiği unvan

    Tanyualp: Yiğit kağan

    Tanyutekin: Biricik kağan, yiğit şehzade

    Tanyücel: Şafak vakti yüce ol

    Tanyüz: Güzel yüzlü.

    Tanzer: Altın rengindeki şafak

    Taran: Tarla, geniş toprak, geniş yer

    Tarcan: Ayrıcalıklı dost

    Tardu: Armağan, hediye

    Targan: Ayrıcalıklı, saygın.

    Tarhan: Soylu kimse, bey varsıl kimse

    Tarık: Sabahyıldızı

    Tarım: Toprak üzerinde yapılan çalışma.

    Tarik: Terk eden, bırakan, vazgeçen.

    Tarkan: Ayrıcalıklı, saygın

    Taşad: Adı gibi kendisi de sert olan kişi.

    Taşan: Çoşkulu olan.

    Taşar: Kabına sığmaz, coşar, coşkun

    Taşcan: Taş gibi sağlıklı kimse

    Taşdemir: Taş ve demir gibi kimse

    Taşel: Sert elli

    Taşer: Taş gibi sert yiğit

    Taşhan: Sert hükümdar.

    Taşkan: Taş gibi sağlam bir kandan gelen

    Taşkent: Özbekistan’ın başkenti. 2. Şehrin zorlukları karşısında sert olabilen.

    Taşkın: Coşkun sular gibi hareketli kişi

    Taşkınad: Adı gibi kendisi de coşkulu olan.

    Taşkınalp: Coşkulu yiğit.

    Taşkınay: Ay gibi güzel ve coşkulu.

    Taşkınel: Coşkulu el. 2. Coşkun kişi.

    Taşkıner: Kabına sığmayan yiğit, coşkun yiğit

    Taşkınhan: Coşkulu hükümdar.

    Taşkınkan: Coşkulu bir soydan gelen.

    Taşkınsoy: Coşkulu bir soydan gelen.

    Taşkıntay: Coşkulu genç.

    Taşkıntürk: Coşkulu Türk.

    Taştan: Taş gibi, taştan yapılmış gibi sağlam, taştan yapılmış

    Taştekin: Taştan yapılmış ve biricik olan; taş gibi sağlam şehzade

    Tatar: Bir Türk kavmi

    Tatarhan: Tatar hükümdarı

    Tatarkan: Tatar soyundan gelen kimse.

    Tatarsoy: Tatar soyundan gelen kimse.

    Tav: Işık.

    Tavık: Güneşli havada yağan yağmur.

    Tavlan: Tavlanmak işi.

    Tavlı: Tavlanılmış. Tay

    Tayak: Sığınılacak şey, esirgeyen koruyan.

    Tayanç: Sırrını koruyan, sırdaş

    Tayaydın: Nur yüzlü çocuk.

    Taybars: Yavru pars

    Taybek: Genç ve güçlü.

    Tayberk: Bağımsız davranabilecek kadar güçlü ve şimşek kadar hızlı olan taya benzer kişi

    Tayboğa: Boğa kadar güçlü.

    Taycan: Genç ve güçlü kimse, tay canlı

    Taydaş: Gençler.

    Taydemir: Genç ve güçlü.

    Tayfun: Şiddetli rüzgâr

    Tayfur: Bir küçük kuş cinsi

    Taygan: Eşsiz, biricik

    Taygun: Çocuk, torun

    Tayguner: Yiğit çocuk

    Tayı: Bir işi kendi isteğiyle yapan.

    Tayip: İyi, hoş, güzel

    Taykut: Genç ve kutlu, uğurlu

    Taylan: İnce, kibar, uzun boylu güzel kimse

    Taylaner: Uzun boylu ve yakışıklı yiğit

    Tayman: Genç

    Taymaz: Dengeli kişi.

    Taypars: Pars gibi güçlü genç.

    Taytimur: Genç demir

    Tayyar: Uçan, uçucu

    Tayyib: İyi, hoş çok temiz

    Tayyip: İyi, güzel, hoş.

    Teber: Dervişlerin taşıdıkları yarım ay biçimindeki balta.

    Tecelli: Görünme, ortaya çıkma

    Tecer: Becerikli

    Tecik: Tutumlu, idareli.

    Tecimen: Ticaretle uğraşan.

    Tecimer: Ticaretle uğraşan.

    Tecir: Celepçilikle uğraşan.

    Teda: Esin.

    Tedü: Deneyimli, zeki.

    Tefik: Yalan söyleme, iftira atma.

    Tegin: Uğurlu

    Tekalp: Biricik yiğit, tek yiğit

    Tekant: Biricik yemin, tek yemin

    Tekay: Eşi benzeri görülmemiş, ay gibi güzel.

    Tekbay: Eşsiz bir saygınlığı olan

    Tekcan: Biricik sevgili

    Teker: Eşi benzeri bulunmayan yiğit

    Tekeş: Birbirine uyan.

    Tekil: Eşsiz.

    Tekin: Uslu, uğurlu, tek, şehzade, prens

    Tekin Alp: Şehzade, yiğit

    Tekinad: Uğurlu ad.

    Tekinalp: Biricik yiğit; yiğit, şehzade

    Tekinay: Uğurlu ay.

    Tekindağ: Uğurlu dağ,

    Tekinel: Uğurlu el.

    Tekiner: Er şehzade, yiğit şehzade

    Tekinhan: Uğurlu hükümdar.

    Tekinkan: Uğurlu soydan gelen.

    Tekinkılıç: Uğurlu kılıç.

    Tekinsoy: Biricik soydan, biricik soy

    Tekinsu: Temiz su.

    Tekintay: Uğurlutay.

    Tekintuğ: Uğurlu başlık. .

    Tekintürk: Uğurlu Türk.

    Tekiz: Bir tek iz; ikiden azız, biriz

    Tekmil: Olgunlaştırma. 2. Bitirme, tamamlama, bütünleme.

    Tekok: Bir ok

    Tekol: Biricik olasın

    Tekoşer: Bilinçli, şuurlu.

    Tekoşin: Kavga, mücadele.

    Teköz: Benzersiz bir dürüstlük karakteri taşıyan.

    Teközer: Benzersiz bir dürüstlük karakteri taşıyan yiğit kişi.

    Teksen: Yalnızca sen

    Teksoy: Biricik soy

    Tektaş: Çok değerli, kolay kolay bulunmayan.

    Tekün: Çok ünlü.

    Telim: Kibir, kibirli.

    Temel: Asıl olan, önemli

    Temen: Değer.

    Temir: Demir.

    Temirkut: Demir gibi güçlü.

    Temiz: Her anlamda temiz olan.

    Temizad: Adı gibi kendide dürüst oları.

    Temizalp: Dürüstlüğü ve yiğitliği konuşulan.

    Temizcan: Dürüst ve içten dost.

    Temizel: Dürüst insan.

    Temizer: Dürüst kişi.

    Temizhan: Dürüst hükümdar.

    Temizkal: Her anlamda dürüstlüğünü koru.

    Temizkan: Dürüst bir soydan gelen.

    Temizol: Her anlamda dürüstlüğünü koru.

    Temizöz: Dürüst karakterli.

    Temizsan: Dürüstlüğüyle anılan.

    Temizsoy: Dürüst bir soydan gelen.

    Temiztay: Dürüst genç

    Temiztürk: Dürüst Türk.

    Temren: İlkel silahların ucundaki sivri demir.

    Temuçin: “Timuçin” adının bir başka söyleniş biçimi.

    Temür: Demir.

    Tengiz: Deniz.

    Teoman: Duman/ Hun İmparatoru Mete’ nin babası

    Tercan: Delikanlı.

    Terim: Kavram

    Terşeref: Şerefli, namuslu, saygın.

    Teşrif: Şereflendirme, onurlandırma.

    Tetik: Çabuk davranan, çevik, dikkatli, uyanık. 2. Dikkat ve özen gerektiren nazik iş. 3. Ateşli silahları ateşlemek için çekilen küçük manivela.

    Tetikel: Becerikli el 2. El hüneri olan.

    Tetiker: Dikkatli, uyanık yiğit,

    Tevfik: Başarıya ulaştırma

    Tevhid/Tevhit: Birleştirme. 2. Tanrı’nın tek olduğuna inanmak. 3. Allah’ın birliği inancını işleyen

    Tevhit: Allah’ın birliğine inanma, bir sayma, bir olarak bakma

    Tevs: Sakinlik, durgunluk.

    Tevsen: İnatçı.

    Teyan: Botanda Kürt aşireti.

    Teyfik: Uygun duruma getirme, Tanrı’nın yardımına kavuşma

    Teymin: Uğurlu olsun.

    Teytik: “Tevfik” isminin bir başka biçimde söylenişi.

    Tez: Çabuk olan, süratli olan.

    Tezal: Hızlan.

    Tezalp: Aceleci yiğit, tez canlı yiğit

    Tezcan: Aceleci, işi hızlı yapan

    Tezel: Çabuk elli

    Tezer: Hızlı davranan yiğit

    Tezeren: Çabuk yetişen

    Tezkan: İçi içine sığmayan, kanıkaynayan.

    Tezkinsoy: Biricik soydan, biricik soy

    Tezok: Çabuk giden ok

    Tezol: Elini çabuk tut

    Tınaz: Ot, saman; savrulmaya hazır ekin

    Tıtan: Yunan mitolojisinde güçlü kişi.

    Tibet: Çin’in batısında özerk bir bölge

    Tilmaç: Çevirmen.

    Timuçin: Sağlam, demir gibi

    Timur: Demir. Türk- Moğol imparatoru

    Timurcan: Demir gibi sağlam can

    Timurhan: Demir han, sert kağan

    Timurkan: Demir gibi sağlam kan

    Timurlenk: Timurlar hanedanının kurucusu ve ilk hükümdar.

    Timuröz: Karakteri demir gibi olan. 2. Sağlam kişilik.

    Timurtaş: Demir taş

    Tin: Tepe, zirve, sağlam.

    Tinkut: Şanslı ve kutsal bir kişiliği olan.

    Tirmeh: Temmuz

    Tokalp: Gözü gönlü tok olan yiğit.

    Tokay: Dolunay, zengin, nehir kıvrımı.

    Tokcan: Doymuş kimse

    Tokdemir: Sağlam demir.

    Toker: Gözü gönlü tok yiğit

    Tokgöz: Gözü gönlü tok olan.

    Tokhan: Gözü gönlü tok hükümdar.

    Toktamış: Bir yerde yerleşik oturan

    Toktaş: Tok gözlü ve taş gibi

    Toktimur: Tok gözlü ve demir gibi; sağlam demir

    Tokyay: Tok gözlü ve yay gibi çevik

    Tolay: Topluluk cemiyet

    Tolga: Savaşçıların başlarına giydikleri demir başlık, miğfer

    Tolgahan: Güçlü lider

    Tolgan: Gezinen.

    Tolgay: Etraf, çevre

    Tolon: Ay’ın on dördü, dolunay.

    Tolonay: Dolunay, mehtap.

    Tolun: Dolgun, dolun, bedir

    Tolunay: Dolunay, tam ay

    Tolunbay: Dolgun ve zengin

    Tongal: Zengin, varlıklı.

    Tongar: Ulu, yüce, kudretli.

    Tonguç: İlk çocuk; çocuk

    Topaç: Vücutça toplu ve sağlıklı. 2. Koni biçiminde ucu sivri oyuncak.

    Topak: Avuç içinde yuvarlak bir biçim verilen hamur parçası.

    Topdemir: Top şeklinde yuvarlak demir.

    Toper: Güçlü, yiğit.

    Toperi: Güçlü, yiğit.

    Toprak: Toz durumuna gelmiş türlü kütle kırıntılarıyla çürümüş organik cisimler bütünü / İnsanın yaratıldığı ham madde / Yer küreyi kaplayan her şeyin ondan yeşerdiği ve ona döndüğü madde

    Topuz: Ucu top biçiminde eski bir silah. 2. Top biçiminde toplanmış saç. 3. Bir şeyin elle tutulabilen çıkıntısı.

    Tor: Toy, işe alışkın olmayan. 2. Olgunlaşmamış. 3. Çekingen, acemi, utangaç.

    Toralp: Eğitilmemiş, toy yiğit

    Toraman: Sonradan ortaya çıkan, sonradan türeyen; tombul, iri yapılı

    Toran: Genç irisi.

    Torban: Utangaç hükümdar.

    Torcan: Utangaç.

    Torel: Gururlu kimse.

    Torgay: Serçe, tarla kuşu.

    Torhan: Gururlu hükümdar.

    Toril: Mardin bölgesinde bir bölge.

    Torin: Soylu, asil.

    Torkal: Mütevazi

    Torkan: Mütevazi bir soydan gelen.

    Torlak: Çok yakışıklı.

    Toros: Güneydeki dağ sırası

    Torumtay: Deve yavrusu.

    Torun: Bir kimseye göre çocuğun çocuğu

    Tosun: Sağlıklı delikanlı.

    Tosunbey: Sağlıklı, tıknaz bey.

    Totuk: Eski Türklerde askerî vali.

    Toy: Gençliği nedeniyle deneyimsiz olan. 2. Ziyafet.

    Toyboğa: Genç boğa.

    Toycan: Deneyimsiz genç, toy kimse, genç insan

    Toydemir: Deneyimsiz

    Toydeniz: Deneyimsiz.

    Toyga: Kalın sopa.

    Toygar: Çayır kuşu, tarla serçesi

    Toygun: Genç delikanlı.

    Toyka: Kalın sopa.

    Tozan: Toz tanesi. 2. Tozu çok olan yer.

    Tozun: Çok gezinen.

    Tökel: Çok.

    Töreban: Görgülü hükümdar.

    Töregün: Gündemde. 2. Geleneğe uygun.

    Törehan: Görgülü er, mert, yiğit

    Törel: Töreyle ilgili.

    Törüm: Yaradılış.

    Töz: Kök, asıl, cevher.

    Tözüm: Mütevazi.

    Traje: Gökkuşağı.

    Truske: Işın.

    Tual: Resim yapmak için kullanılan çerçeveli bez zemin

    Tufan: Çok ağır yağmur

    Tugay: Bir askeri birlik

    Tugberk: Göklerin hâkimi

    Tuğ: Tepe tüyü

    Tuğal: Çalış, çabala, başar.

    Tuğalp: Tuğlu yiğit, sorguçlu yiğit

    Tuğbay: tugay idare eden general anlamında

    Tuğberk: Göklerin hâkimi

    Tuğcu: Tuğ taşıyan.

    Tuğer: Tuğlu yiğit

    Tuğfan: Nuh Peygamber zamanında yağan ve bütün dünyayı su altında bırakan şiddetli yağmur

    Tuğhan: Tuğu olan hükümdar

    Tuğkan: Türkçe kökenli bir erkek ismi olup, "Soyu savaşçı olan kimse." manasına gelmektedir

    Tuğlan: Sorguç sahibi ol

    Tuğlu: Bayrak, sancak

    Tuğra: Osmanlı padişahlarının imza yerine kullandıkları özel biçimi olan simge. Mühür.

    Tuğrab: Topraktan gelen kişi

    Tuğrahan: Bir ve tek olan

    Tuğrul: Yırtıcı bir kuş

    Tuğrultekin: Uğurlu kişi.

    Tuğsan: Tuğuyla ünlü olmuş kimse

    Tuğsel: Başarıları dilden dile dolaşan.

    Tuğser: Başarılarının karşısında alçak gönüllü olan.

    Tuğşat: Allah tarafından tuğ ile ödüllendirilmiş kimse. (Tuğ

    Tuğtaş: Başarılı ve sert kişi.

    Tuğtay: Başarılı genç.

    Tuğtekin: Tuğlu şehzade

    Tuhfe: Armağan.

    Tulga: “Tolga'” adının bir başka söyleniş biçimi.

    Tulgar: Güçlü karakter.

    Tuli: Doğma, doğuşla ilgili.

    Tulun: Dolun. Tuman

    Tun: Gizli yer.

    Tuna: Bir nehir adı

    Tunacan: Havasından geçilmeyen.

    Tunaer: Çok yakışıklı yiğit kişi.

    Tunahan: Tuna nehri kenarında yaşayan son Osmanlı hükümdarına verilen son ad

    Tunak: Işıklı, mehtaplı gece.

    Tunakan: Kendine güvenen bir soydan gelen.

    Tunca: Bir nehir adı

    Tuncal: Al renkli tunç

    Tuncalp: Tunç gibi yiğit, tunç yiğit

    Tuncay: Tunç renkli ay

    Tuncel: Tunç gibi el

    Tuncer: Tunç gibi er

    Tunç: Bir metal karışımı

    Tunçad: Adı gibi kendi de güçlü Olan.

    Tunçalp: Tunç gibi güçlü kuvvetli yiğit.

    Tunçaslan: Tunçtan yapılmış aslan; (mecaz olarak) tunç gibi sağlam, Aslan gibi güçlü

    Tunçay: Tunç renkli ay

    Tunçbay: Tunç gibi sağlam ve zengin kimse

    Tunçbilek: Tunçtan yapılmış bilek

    Tunçdağ: Güçlü ve azametli.

    Tunçdemir: Altedilmesi imkansız olan.

    Tunçel: Tunç gibi güçlü el,

    Tunçer: “Tuncer” isminin bir başka söyleniş biçimi.

    Tunçhan: Hakanlar hakanı.

    Tunçkan: Çok güçlü bir soydan gelen.

    Tunçkol: Güçlü, kuvvetli.

    Tunçkurt: Güçlü ve kurnaz kişi.

    Tunçok: Tunçtan yapılmış ok

    Tunçsoy: Sağlam soy, güçlü soy, tunç gibi soy

    Tunçtan: Altedilmesi imkansız olan.

    Tunçtürk: Tunç gibi Türk

    Tunga: Güçlü, yiğit, rütbe

    Tunguç: “Tonguç” isminin bir başka söyleniş biçimi.

    Tunguz: Sibirya’da yaşayan göçebe bir topluluk.

    Tura: Tuğra, Kalkan, siper

    Turab: Hz Ali'nin lakaplarından biri

    Turab/ Turap: Toprağın babası anlamına gelen Arapça tamlama, Hz. Ali’nin lakaplarından biridir

    Turabi: Topraktan gelen, toprak ile ilgili olan

    Turaç: Keklik türünden, eti yenen bir av kuşu

    Tural: Yaşamak

    Turalp: Genç yiğit.

    Turan: Turancıların dünyadaki bütün Türkleri birleştirerek kurmayı amaçladıkları ülkenin adı.2. Türklerin Orta Asya’daki en eski yurtları.

    Turatekin: Koruyucu yiğit.

    Turay: Tur ay

    Turcan: Samimi genç.

    Turfa: Az bulunur.

    Turgay: Tarla kuşu, serçe

    Turgut: Konut, oturulacak yer

    Turhan: Onurlu kişi

    Turkan: Fedai.

    Turna: Göçmen bir kuş

    Tuti: Konuşmayı seven. 2. Papağan türünden taklitli sesler çıkaran kuş, dudu kuşu.

    Tutun: Ev, aile.

    Tutunç: Tutunulacak şey

    Tuyan: Zengin, gururlu, besili, şişman, semiz

    Tuygan: Duyumsayan, duygulu, duyan

    Tuygun: Duyumsayan, duygulu

    Tuyuğ: Şarkı, türkü.

    Tuz: Sevimlilik.

    Tuzer: Sevimli delikanlı.

    Tüblek: Asalet akan.

    Tükel: Bütün

    Tülek: Delikanlı. 2. Zengin ve saygın kişi.

    Tümcan: Uğruna feda olsun canım.

    Tümel: “Temel” isminin bir başka söyleniş biçimi.

    Tümen: Büyük küme, yığın. 2. On binlerden oluşan birlik. 3. On bin, pek çok.

    Tümer: Her şeyi ile yiğit kişi

    Tümerdem: Faziletli.

    Tümerk: Güçlü, kuvvetli.

    Tümerkan: Yiğit soydan gelen.

    Tümerkin: Olgun.

    Tümhan: Tam bir kağan gibi olan kimse

    Tümkan: Soylu kan, tam kan

    Tümkurt: Güçlü ve kurnaz.

    Tümkut: Güçlü ve aziz kişi.

    Tümtürk: Her şeyiyle Türk, tam Türk

    Tüner: Delikanlı kişi.

    Türabi: Toprakla ilgili.

    Türe: Adalet.

    Türegün: Adaletli gün.

    Türehan: Adaletli hükümdar.

    Türel: Hukuksal.

    Türeli: Haktan yana olan.

    Türemen: Hukukçu.

    Türev: Ortaya çıkan.

    Türk: Türk soyundan gelen halk.

    Türkad: Adıyla ve Türklüğüyle gurur duyan.

    Türkalp: Yiğit Türk

    Türkaslan: Aslan Türk

    Türkay: Ay gibi parlayan Türk

    Türkbay: Saygın Türk.

    Türkbey: Saygın Türk.

    Türkcan: Can türk, sevgili Türk

    Türkdoğan: Türk doğmuş olan

    Türkdoğdu: Türk olarak doğmuş olan

    Türker: Yiğit Türk, Türk erkeği

    Türkeş: Orhun yazıtlarında söz konusu edilen bir kahraman adı

    Türkiz: Peşinden gidilmesi gereken Türk.

    Türkkan: Türk soylu

    Türkmen: Oğuz Türklerinin bir kolu ve bu koldan olan kimse

    Türknoyan: Türk başkomutanı

    Türkol: Türk gibi ol.

    Türköz: Özü Türk olan

    Türksan: Sanı Türk olan, Türk sanlı

    Türksay: Saygın Türk.

    Türksel: Çoşkulu Türk.

    Türksev: Sevilen Türk.

    Türkseven: Sevilen Türk.

    Türkşen: Neşeli Türk.

    Türkyılmaz: Hiçbir şeyden yılmayan Türk.

    Türünk: Çalışkan.

    Tüvan: Güç, kuvvet.

    Tüzeer: Hukuktan yana olan.

    Tüzel: Hukuki.

    Tüzemen: Adaletli.

    Tüzmen: Adaletli.

    Tüzünalp: Düzgün yiğit, doğru yiğit

    Tüzüner: Sakin yaradılışta olan.

    Tüzünkan: Soylu kandan gelen.

    Tüzünsoy: Soyluların soylusu.

    Tüzüntürk: Soylu Türk, asil Türk.

     

    24/29‘U’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘U’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Ubeydullah: Allah’ın kulu, kölesi

    Ubeyt: Köle, kölecik, kulcuk.

    Uca: Ulu, yüce, yüksek, erişilmez

    Ucaer: Yüce, yiğit, erişilmez yiğit

    Ucatekin: Erişilmez ve tek olan, yüce ve tek; yüce şehzade

    Uç: Son, nihayet. 2. Kıyı, kenar. 3. Sınır, hudut. 4. Neden, sebep.

    Uça: Sırt, arka. 2. Yüksek, yüce. – bk. Uca

    Uçan: Kanatlarını açarak yükselen, havada yol alan

    Uçanay: Gökte uçan Ay gibi olan kimse

    Uçanok: Uçarak giden ok

    Uçantekin: Kanatlı şehzade

    Uçantürk: Havada yükselen Türk

    Uçar: 1.Uçucu, uçan. 2. Özgür.

    Uçarer: Kanatlarını açarak havada yol alan yiğit, uçar gibi giden yiğit

    Uçarı: Ele avuca sığmayan.

    Uçarlı: Gerçekçi olmayan, hayaller peşinde koşan kimse.

    Uçay: Son ay.

    Uçbay: Sınır beyi.

    Uçbey: Sınır beyi.

    Uçbeyi: Uçların sivil ve askerî yönetiminden sorumlu olan görevli.

    Uçhan: Uç ilde hüküm süren han

    Uçkan: İçinde uçmak özlemi yanan.

    Uçkara: Bir kuş.

    Uçkun: Uçmaya düşkün, uçmayı çok seven; anasınca uçmaya alıştırılan yavru kuş

    Uçma: Uçmak işi.

    Uçmak: Aşırılmak. 2. Çok sevinmek. 3. Yok olmak, ortadan kaybolmak. 4. Uçar gibi dalgalanmak.

    Uçman: Uçucu, yerinde duramayan

    Uçuk: Uçmuş, soluk renkli. 2. Hafif belirsiz.

    Uçur: Doğumuyla herkesi sevince boğan.

    Uflaz: Oflaz

    Ufuk: Yerle göğün birleştiği nokta

    Ufukay: Ufuktaki ay

    Ufukdeniz: Denizin gökle birleştiği görüntü.

    Ufuktan: Ufuk çizgisini saran sabah aydınlığı.

    Ugan: Yüce, güçlü, kuvvetli

    Uguz: bk. Oğuz

    Uğraş: Kötülük ve güçlükle mücadele.

    Uğur: İyilik, şans getiren

    Uğurad: Uğurlu adı olan

    Uğural: Uğur sahibi ol

    Uğuralp: Uğurlu yiğit

    Uğurata: Uğurlu baba, uğur getiren ata

    Uğuray: Uğurlu, kutlu ay

    Uğurbay: Uğurlu ve saygın kişi.

    Uğurbey: Uğurlu ve saygın kişi.

    Uğurcan: Uğur getiren, uğurlu kimse

    Uğurel: Uğurlu el, uğurlu kimse

    Uğurhan: Uğurlu hükümdar.

    Uğurkan: Uğurlu bir soydan gelen.

    Uğurlu: İyilik getirdiğine inanılan, kutlu, kademli.

    Uğurluad: Adı gibi kendisi de uğurlu olan

    Uğurlubay: Uğurlu- kimse.

    Uğurlubey: Uğurlu bey.

    Uğurlucan: Uğurlu ve candan kimse.

    Uğurluel: Eli uğurlu kimse.

    Uğurluhan: Halkına uğur getiren hükümdar.

    Uğurlukan: Uğurlu bir soydan gelen.

    Uğurlusan: Uğurluluğuyla tanınmış olan .

    Uğurlutay: Uğurlu genç.

    Uğurlutürk: Uğurlu Türk.

    Uğurol: Kut getir, uğurlu ol

    Uğursal: Uğurlu.

    Uğursan: Uğuruyla tanınmış.

    Uğursay: Uğurlu ve saygın kişi.

    Uğursel: Coşkulu ve uğurlu.

    Uğursev: Uğurlu, sevilen.

    Uğurseven: Uğruna inanan.

    Uğursoy: Uğurlu soydan gelen.

    Uğurtan: Uğur getiren şafak vakti

    Uğurtay: Uğur getiren, uğurlu genç

    Uğurtürk: Uğurlu Türk.

    Uğut: Baygın, kuru, solgun; bol buğday

    Uğuz: Kutsal, mübarek.

    Uhuvvet: Kardeşlik, arkadaşlık, dostluk.

    Ukuş: Anlayış, zekâ. 2. Benzeyiş. 3. Soy sop, kabile, soy.

    Ulaç: Bağlayan, bağlayıcı, sınır

    Ulaçhan: Hükümdarlığın sınırı.

    Ulaçkan: İnsanları birbirine kaynaştıran bir soydan gelen kimse.

    Ulak: Haber götüren, postacı.

    Ulakbey: Haberci.

    Ulam: Sürekli, kesintisiz

    Ulaş: Amacına, hedefin erişme

    Ulcan: Oğul can.

    Ulcay: “Olcay” isminin bir başka söyleniş biçimi.

    Ulu: Yüce, büyük

    Uluad: İsmi gibi kendiside yüce olan.

    Ulualp: Yüce yiğit, ulu yiğit

    Uluant: Kutsal ant, büyük yemin

    Uluata: Geçmişi yüce olan.

    Ulubaş: Başı göğe ermiş kişi.

    Ulubay: Yüce ve zengin kimse

    Ulubek: Saygınlığı olan yiğit.

    Uluberk: Sağlam, kuvvetli ve yüce kişi

    Ulubey: Saygın, değerli

    Uluca: Yüce kişi.

    Ulucan: İçtenliğiyle yüce kişi.

    Uluç: Büyük Türk denizcisi

    Uluçhan: Altınordu Devleti hanlarından biri

    Uluçkan: Saygın bir geçmişi olan.

    Uludağ: Azametine ve yüceliğine saygı duyulan.

    Uludoğan: Yüceliği doğuştan gelen.

    Uludoğmuş: Yüceliği doğuştan gelen.

    Uluer: Yüce yiğit, seçkin yiğit

    Uluergin: Olgunluğu yüceliğinden gelen.

    Uluerkan: Yüce, kuvvetli bir soydan gelen.

    Uluğ: Büyük, yüksek, gururlu

    Uluğbey: Ulubey

    Uluğtekin: Yüce şehzade

    Uluhan: Yüce kağan

    Ulukaan: Yüce savaşçı.

    Ulukan: Yüce bir soydan gelen.

    Ulukut: Büyük ve kutsal kimse

    Ulum: Büyük, gösterişli

    Uluman: Değerli, yüce ve saygın kişi.

    Ulun: Ulu.

    Ulunay: Yüce ay, büyük ay

    Uluöz: Yüce kimse, seçkin kimse

    Ulus: Millet

    Ulusal: Ulusla ilgili, ulusun malı, ulusa değgin

    Ulusan: Yüceliğiyle tanınan kişi.

    Ulusay: Yüce ve saygın kişi.

    Ulusev: Yüce olanı sev.

    Uluseven: Yüce olanı seven.

    Ulusoy: Yüce bir soydan gelen kimse, yüce soylu ya da soy

    Ulusu: Kudreti bilinen su.

    Uluşahin: Seçkin, erişilmez yücelikte ve şahin gibi kişi

    Uluşan: Yüce, seçkin ad; yüce ün

    Ulutan: Yüce tan

    Ulutaş: Değerli taş.

    Ulutay: Gençliğine rağmen yüceliği, ululuğu özünde barındıran.

    Ulutekin: Yüce ve tek; yüce şehzade

    Ulutürk: Seçkin Türk, yüce Türk

    Ulvi: Yüce, yüksek

    Uma: Armağan, hediye. 2. Konuk, misafir.

    Umaç: Amaç, umut

    Uman: Olması istenilen bir şeyin olmasını dileyen, bekleyen

    Umar: Çare, deva, çıkar yol.

    Umay: Devlet Kuşu

    Umde: İlke, prensip.

    Umdu: Çıkar yol.

    Umman: Engin deniz, okyanus

    Umur: Görgü, tecrübe

    Umurad: Adı gibi kendi de deneyimli olan.

    Umural: Görgü, bilgi ve deneyim kazan.

    Umuralp: Görgülü, bilgili yiğit

    Umurbay: Deneyimli ve saygın kişi.

    Umurbey: Deneyimli, saygın kişi.

    Umurtaş: Deneyimleri sayesinde taş gibi sağlam olan.

    Umut: Beklenti, ümit etme

    Umutlu: Umudu olan kimse

    Unan: Bağlılık.

    Unat: Akıllı, ergin.

    Ungan: Doğru yolda olan

    Unsur: Öğe.

    Urağan: Beraberinde yağmur getirmeyen güçlü fırtına.

    Ural: Asya'da bir sıra dağ

    Uralp: Yiğit.

    Uraltan: Kızıllık.

    Uraltay: Gençlik.

    Uram: Büyük cadde, mahalle

    Uran: Maharetli kişi. 2. Teknik.

    Urandu: Seçkin, seçilmiş, tekniğiyle beğenilmiş.

    Urangu: Yetenekli savaşçı.

    Uras: Saadet, mutluluk

    Uras-Uraz: Talih, şans

    Uraytay: Yükseklik.

    Uraz: Şans, talih.

    Uraza: Hediye, armağan. 2. Misafir yemeği.

    Urazlı: Talihli, şanslı.

    Urgun: Vurulan, aşık olan.

    Urhan: Yüksek rütbeli hükümdar.

    Urkan: Şehirli bir soydan gelen kimse

    Urluk: Tohum, aile.

    Uruç: Yukarı çıkma, yükselme.

    Uruk: Soy, sülale.

    Urun: “Orun” isminin bir başka söyleniş biçimi.

    Urungu: Cengaver.

    Uruz: Amaç, gaye.

    Us: Akıl.

    Usal: Akıllı ol.

    Usalan: Akıllı.

    Usalp: Akıllı yiğit.

    Usame: Bir arslan cinsinin adı, sahabe ismi

    Usbay: Akıllı, saygın kişi.

    Usberk: Gücünü zekasıyla birleştiren.

    Usbey: Akıllı ve saygın.

    Usçu: Akılcılık yanlısı olan kişi.

    User: Akıllı kişi.

    Ushan: Akıllı hükümdar.

    Uskan: Akıllı soydan gelen.

    Usluer: Akıllı yiğit

    Usman: Uslu, akıllı kişi

    Ussal: Akla uygun olan, akla yatan

    Usta: Becerikli olan.

    Utkan: Zafer kazanmış, muzaffer. 2. Şerefli, onurlu soydan gelen.

    Utku: Zafer, başarı, mutlu son

    Utman: Şerefli.

    Uyanış: Uykunun bitmesi, yeni bir hayat

    Uyar: Uysal

    Uyaralp: İsteğe göre davranan yiğit, uysal yiğit

    Uyarer: Başarılarının ardında olan.

    Uygan: Uyumlu.

    Uygar: Çağdaş, ileri

    Uygaralp: Uygar yiğit.

    Uygu: Uyum

    Uygun: Yakışır, yaraşır. 2. Elverişli. 3. Orantılı.

    Uyguner: Yakışır, yaraşır, yiğit; yararlı, işe yarar kimse

    Uygur: 1.Tarihi mirası çok zengin bir Türk ulusu. 2. Uygar, medeni.

    Uyguralp: Uygur yiğidi

    Uytun: Kutlu, kutsal

    Uz: Usta, işe yatkın, becerikli

    Uzalp: Becerikli yiğit

    Uzay: Bütün canlı ve cansız varlıkların içinde bulunduğu sonsuz boşluk, evren.

    Uzbay: Becerikli ve zengin

    Uzbey: Güzel ve saygın kişi.

    Uzcan: Becerikli kimse

    Uzel: Usta el, becerikli el, işe yatkın el

    Uzer: Becerikli yiğit

    Uzgör: Geleceği görme, uzağı görme

    Uzgören: Uzağı gören, geleceği gören

    Uzhan: Becerikli kağan, Oğuzhan

    Uzkan: İyi ve güzel bir soydan gelen.

    Uzma: En büyük.

    Uzman: Belli bir işte veya konuda beceri, görüş ve bilgisi olan kimse

    Uzmen: Usta kişi, becerikli kişi

    Uzra: Hedef, amaç

    Uzsan: Becerileriyle tanınan

    Uzsoy: Yetenekli ve bilgili bir soydan gelen.

    Uztan: Bilgiyi ve güzelliği kendinde barındıran.

    Uztay: Bilgili, akıllı genç.

    Uztekin: Becerikli ve tek; becerikli şehzade

    Uztürk: Becerikli Türk

    25/29‘Ü’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘Ü’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Übeyd: Übeyt

    Übeydullah: Tanrı’nın sevgili kulu.

    Übeyt: Kölecik, kulcuk.

    Üçe: Yüce, yüksek. 2. Arka.

    Üçel: Ulu el

    Üçer: Üç yiğit

    Üçışık: Her yönüyle ulu olan kişi.

    Üçkök: Üç kök.

    Üçok: Yüce ve hızlı kişi.

    Üçük: Köşe. 2. Kaymış arazi. 3. Sönmüş. 4. Soluk.

    Üge: Şanlı, şöhretli, namlı.

    Ügü: Baykuş. 2. Boş, ıssız.

    Üke: Karakteri dürüst kişi.

    Ükkaşe: Ökkeş (Kahramanmaraş-Osmaniye dolaylarında yaşamış Evliya zat Ukkaşe Hazretleri)

    Üksüm: Güzel bahçe.

    Üleş: Bölüşme, paylaşma. 2. Pay.

    Ülez: Güneşin batışı.

    Ülfer: Büyük su, ırmak.

    Ülgenad: Adı gibi kendisi de ulu olan.

    Ülgenalp: Ulu ve yiğit kişi.

    Ülgener: Yüce, yiğit, sağlam yiğit

    Ülgü: Amaç edinilen, şey.

    Ülgün: Ulaşılmak istenen.

    Ülhan: Davranışı iyi olan hükümdar.

    Ülken: “Senin yurdun, senin vatanın” anlamında kullanılan bir ad.

    Ülker: Boğa burcunda yedi yıldızdan oluşan takım

    Ülkü: Amaç edinilen, ulaşılmak istenen şey.

    Ülkücü: Bir ülküye bağlı olan.

    Ülkülü: Ülküsü olan kimse.

    Ülkümen: Amaç sahibi kişi, ülkücü

    Ülküsel: Ülkü ile ilgili, ülkü niteliğinde olan.

    Ülkütan: Ülküsü tan vakti gibi aydın olan.

    Ülmen: Denizci.

    Ümek: Köle.

    Ümit: Umut, umma, bekleme

    Ümital: Şansını değerlendir.

    Ümitalp: Umutlu yiğit

    Ümitay: Umutlu ay

    Ümitbay: Umutlu ve saygın kişi.

    Ümitbey: Umutlu ve saygın kişi.

    Ümitcan: Umutlu, hayırlı dost

    Ümithan: Umut bekleyen hükümdar

    Ümitkan: Umut bağlanan

    Ümitli: İyilik getirdiğine inanılan, kutlu, kademli.

    Ümitol: Bereket getir

    Ümitsal: Umut veren.

    Ümitsan: Umudunu kaybetmemesiyle tanınan.

    Ümitsay: Umutlu ve saygın kişi.

    Ümitsel: Coşkulu ve umutlu.

    Ümitsev: Umutla, sevilen.

    Ümitseven: Umutla seven.

    Ümitsoy: Umut bağlanan.

    Ümittan: Tan vaktinin uğuruna inanan.

    Ümittürk: Umutlu Türk.

    Ümmet: Toplum, topluluk

    Ümran: Bayındırlık, mamurluk. 2. Uygarlık, ilerleme, refah ve mutluluk.

    Ün: Yüksek ses, ses. 2. Şöhret, şan.

    Ünad: Adı gibi kendide ünlü olan.

    Ünal: Ün almakla ilgili

    Ünalan: Ünlenmiş kişi, iyi ad sahibi

    Ünaldı: şöhretlendi

    Ünalmış: Şöhretlenmiş.

    Ünalp: Ünlü yiğit

    Ünay: Ünlü ay, ün ve ay

    Ündoğan: Ünlü doğmuş kimse

    Ünek: Kahraman, yiğit. 2. Ünlü, tanınmış.

    Üner: Ünlü yiğit

    Üngördü: Sonradan ünlenen kişi.

    Üngören: Ünlenmiş kişi.

    Üngörmüş: Başarılarından sonra ünlenmiş kişi.

    Üngün: Şöhretli gün.

    Üngür: Şöhreti her tarafı sarmış olan.

    Ünhan: Ün salmış hükümdar.

    Ünkan: Tanınmış soydan gelen.

    Ünkaya: Tanınmış ve kaya gibi kimse

    Ünlem: Ses, seda. 2. Çağrı.

    Ünlen: Herkesçe tanınma dileği

    Ünler: Yüksek sesle bağıran

    Ünlübay: Ünlü ve saygın kişi.

    Ünlübey: Ünlü ve saygın kişi.

    Ünlüer: Tanınmış, ünlü

    Ünlüol: Ün kazan

    Ünlüsoy: Şöhreti olan bir soydan gelmiş.

    Ünlütürk: Şöhretli Türk.

    Ünol: Ünlü olma

    Ünsaç: Her yana ününü duyurma

    Ünsal: Her yana adını duyurma

    Ünsan: Ünlü ve sanlı

    Ünsay: Tanınıp sayılma

    Ünsev: Adını sev.

    Ünseven: Şan, şöhret peşinde olan.

    Ünsever: Ünlü olmayı seven

    Ünsevin: Şanın, şöhretin peşinde olun.

    Ünsi: Alışmış, sokulgan. 2. Arkadaş, dost.

    Ünsoy: Tanınmış soy, ünlü soy

    Üntürk: Tanınmış Türk, ünlü Türk

    Ünübol: Şöhretinden

    Ünüçok: Şöhretinden yanına yanaşılmayan.

    Ünüdeğer: Hakkederek kazanılmış, ün sahibi.

    Ünügör: Çok tanınmış, ünlenmiş, ünü yaygın ve çok

    Ünügür: Çok ünlü olan.

    Ünüvar: Herkesçe tanınır, ünlü

    Ünver: Herkesçe tanınma, ünlü olma

    Ünverdi: Şan, şöhret sahibi yapan.

    Ünveren: Şan, şöhret sahibi yapan.

    Ünvermiş: Şan, şöhret sahibi yapmış.

    Ürek: Ürkek, tedirgin olan.

    Üren: Soyun sürsün.

    Üresin: Soyu çoğalsın.

    Ürkmez: Korkmaz

    Ürkün: Benden korkun anlamında.

    Üscan: Gerçek, yürekten dost.

    Üsgen: Gelişmiş, yüksek.

    Üstat / Üstad: Üstün bilgisi ve yeteneği olan kimse.

    Üstay: Yüksek ay.

    Üstel: Üstün el.

    Üster: Baş olan yiğit

    Üstol: Üstün olma

    Üstün: Benzerlerine göre üst düzeyde olan. 2. Nitelik bakımından daha yüksek, daha elverişli olan.

    Üstünbay: Seçkin, başarılı.

    Üstündağ: Karakteriyle ve azametiyle üstün olan.

    Üstünel: Güçlü el, iyi nitelikli el

    Üstüner: Güçlü yiğit, iyi nitelikli yiğit

    Üstünsoy: Yüksek bir soydan gelen.

    Ütügen: Üşüyen, çok üşüyen.

    Üveys: Arzu eden, isteyen

    Üzek: “Özek” isminin bir başka söyleniş biçimi.

    Üzer: “Özer” isminin bir başka söyleniş biçimi.

    Üzeyir: Kuran-ı Kerim’de geçen bir isim.

     

    26/29‘V’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘V’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Vacip: Yapılması gerekli olan. 2. İslam dininde farzdan sonra gelen emir.

    Vacit: Yaratan, ortaya çıkaran.

    Vafi: Sözünde duran, sözünün eri.

    Vafir: Çok, bol.

    Vafit: Elçi, temsilci.

    Vaha: Çöl ortasında sulak ve yeşillik yer

    Vahan: Kalkan, siper

    Vahap: Çok bağışlayan, ihsan edici

    Vahdet: Bir ve tek olma

    Vahdettin: Dinin tekliği

    Vahdi: Bir ve tek olmayla ilgili

    Vahid: Yalnız, tek

    Vahid / T: Tek, bir

    Vahim: Korkulu, çok tehlikeli.

    Vahip: Tek, yalnızca bir tane olan.

    Vahit: Tek, bir

    Vahit / D: Tek, bir

    Vahittin: Dinin tekliği.

    Vaiz: Dini öğütler veren kimse.

    Vakar: Ağırbaşlı olan.

    Vakıf: Bilen. 2. Bir şeyi vakıf durumuna getiren.

    Vâkıf: Bir şeyi elde eden, bir işten haberli olan. 2. Duran, ayakta duran.

    Vakkas: Okçu, savaşçı

    Vakur: Ağırbaşlı, onurlu.

    Vala: Şanı, adı sanı yüce olan.

    Vâlâşan: Şanı yüce, şanlı.

    Vali: Yeter, tam. 2. Sözünün eri, sözünde duran.

    Vamık: Seven, âşık.

    Varal: Var olanı al. 2. Yetiş al.

    Varan: Giden, varan

    Varaş: Anlayış, akıl, zekâ.

    Vardar: Balkanlarda bir ova ve ırmak.

    Vargın: Giden, varan

    Varış: Çabuk kavrayan, anlayış, güçlü seziş, 2. Bir yarışın son bulduğu yer, finiş. 3. Varmak durumu veya biçimi.

    Varlık: Zenginlik

    Varol: Varlığını sürdürme

    Vasfi: Nitelikli.

    Vasıf: Ayırıcı özellik / Vasfeden, bildiren, öven

    Vasıl: Ulaşan, varan.

    Vassaf: Nitelendiren, tanımlayan.

    Vatan: Yurt, ülke.

    Vataner: Vatanını seven.

    Vatansever: Vatanını seven.

    Vatir: Fazlasıyla çok olan.

    Vatit: Elçi.

    Vecahet: Güzellik, güzel yüz. 2. Saygınlık, onur, haysiyet.

    Vecahettin: Dinin yüceliği, onuru.

    Vecaip: Vecibeler, ödevler.

    Vecdet: Zenginlik, çoşku

    Vecdi: Coşkunlukla ilgili

    Vechi: Taraf, yan, yüz.

    Vecid: Coşkulanmak, sevinç.

    Vecih: Yol; tarz. 2.Yüz, çehre.

    Vecihi: Soylu, asil

    Vecit: Çoşkunluk. 2. Kendinden geçme.

    Veciz: Kısa ve anlatımı etkili söz.

    Vedat: Sevgi, dostluk

    Vedayi: Emanet olarak bırakılan.

    Vedi: Başkasının malını saklamakla görevli kimse.

    Vedid: Sevgisi çok olan, dost.

    Vedit: Dost, arkadaş.

    Vefa: Sözünde durma

    Vefai: Vefalı, sözünde duran.

    Vefakar: Sevgisi geçici olmayan, vefalı.

    Vefi: Vefalı kişi.

    Vefik: Arkadaş, yoldaş

    Vefki: Uygun.

    Vehbi: Allah vergisi, doğuştan olan

    Vehip: Bağışlama.

    Vejın: Yaşamak.

    Vekil: Başkasının yerine hareket eden, konuşan.

    Vel: Sığ.

    Vela: Yakınlık, sahiplik

    Velet: Oğul, çocuk.

    Veli: Sahip, sorumlu, dost, arkadaş

    Velican: Candan dost.

    Velit: Yeni doğmuş çocuk.

    Veliyullah: Ermiş kimse, Allah´ın sevgili kulu.

    Veliyüddin: Dindar, dinine sımsıkı bağlı kimse.

    Ven: Amaç, erek.

    Vera: Günah ve haramdan kaçmak için şüpheli şeylerden uzaklaşma, takva.

    Veral: “Ver ve al” anlamında kullanılan bir ad.

    Verdi: Güle ait.

    Verdî: Güle ait, gül ile ilgili.

    Vergi: Bir kimsenin doğuştan sahip olduğu iyi nitelik.

    Vergili: Eli açık, cömert.

    Vergin: Verici, özverili, sevgi dolu

    Verim: Ortaya çıkan, istenilen, beklenilen sonuç.

    Verka: Güvercin, açık boz.

    Verşan: Şan, şöhret saç.

    Vesamet: Güzellik.

    Vesik: Çok sağlam, güçlü.

    Vesim: Yüz güzelliğine sahip olan.

    Veyis: Yoksul, muhtaç

    Veysel: Garibanlık

    Veysi: Fakir, muhtaç

    Vezdan: Kutsal, tanrısal.

    Vezir: Bakan.

    Vicdani: Duygu ile, vicdan ile ilgili. 2. Vicdanlı.

    Virni: Mevsiminde olmayan.

    Visali: Ulaşma, kavuşma.

    Visam: Damga, nişan, işaret.

    Viyan: İstek, arzu.

    Volkan: Yanardağ

    Vural: Vurup almakla ilgili

    Vurcan: Tutkun dost

    Vurgun: Tutkun, âşık; dip sarhoşluğu

    Vuska: Çok sağlam kuvvetli.

    27/29‘Y’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘Y’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Yabalak: Yabancı. 2. Issız kır, ova. 3. Dışarı, başka ülke, gurbet. 4. Ekin tarlası.

    Yaban: İnsan yaşamayan ıssız yer. 2. Yabancı, el.

    Yabar: Güzel koku, misk.

    Yabgu: Yol gösterici, kılavuz.

    Yabız: Yavuz

    Yadacı: Büyücü, sihirbaz. 2. Hekim.

    Yadigar: Bir kimseyi veya bir olayı hatırlatan nesne.

    Yafes: Hz. Nuh’un üçüncü oğludur

    Yağan: Yağmur, kar. 2. Yağış.

    Yağar: Yağacak olan. 2. Parlayacak olan, parıldayan.

    Yağın: Yağmur.

    Yağınalp: Hareketli yiğit.

    Yağısıyan: Düşmanı yenen, zafer kazanan.

    Yağız: Yiğit; esmer

    Yağızad: Adı gibi kendide yağız olan.

    Yağızalp: Esmer yiğit, karayağız yiğit, delikanlı manasındadır.

    Yağızbay: Esmer ve saygın kişi.

    Yağızboğa: Güçlü, esmer kimse.

    Yağızcan: Esmer, güçlü yiğit kişi.

    Yağızer: Esmer, yiğit, kara yağız er kişi

    Yağızhan: Esmer, yiğit hükümdar.

    Yağızkan: Esmer bir soydan gelen.

    Yağızkurt: Esmer, yiğit ve kurt gibi de kurnaz.

    Yağıztay: Esmer, yiğit genç

    Yağıztekin: Esmer ve biricik şehzade

    Yağıztürk: Esmer Türk.

    Yağmur: Havadaki su buğusu-nun yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne düşen yağışın sıvı durumunda olanı.

    Yağmurca: Bir tür geyik. 2. Dağ keçisi.

    Yahşibay: İyi tanınan, saygın kimse.

    Yahşibey: İyi tanınan, saygın kimse.

    Yahşiboğa: İyi, güzel, güçlü kimse.

    Yahşihan: İyi, güzel hükümdar.

    Yahşikan: İyi, soylu bir sülaleden gelen kimse.

    Yahşitay: İyi, güzel kimse.

    Yahya: ‘Allah lütufkârdır” anlamındadır. Bir peygamber ismidir.

    Yakın: Uzak olmayan

    Yakub: Bir Peygamber adı

    Yakup: Bir Peygamber adı

    Yakut: Aliminyum oksit, yapısında parlak kırmızı renkli değerli taş

    Yalabuk: Güzel, yakışıklı, sevimli. 2. Parlak, ışıltılı. 3. Şimşek. 4. Çevik, atik, işgüzar. 5. Kavgada üstün gelen.

    Yalap: Parıltı. 2. İvedi, hızlı, çabuk. 3. Sarı renkli bir kuş.

    Yalav: Alev, ateş.

    Yalavaç: Peygamber, elçi.

    Yalaz: Alev, ateş, bayrak.

    Yalaza: Alev.

    Yalazabay: Alevli, coşkun kimse.

    Yalazahan: Alevli, coşkulu hükümdar.

    Yalazakan: Alevli, coşkulu bir soydan gelen kimse.

    Yalazalp: Yalım gibi yiğit

    Yalazan: Berk, şimşek.

    Yalazay: Alev ve ay gibi olan.

    Yalazbay: Ateşli ve saygın kişi.

    Yalazhan: Ateş gibi hükümdar.

    Yalazkan: Ateş gibi bir soydan gelen.

    Yalçın: Sarp, sert, düz olmayan

    Yalçıner: Sarp yiğit

    Yalçınkaya: Çıkılması güç, dik, büyük ve kaygan kaya

    Yalçuk: Parlayan, parlak, elçi.

    Yaldırak: Ak, parlak, ışıklı.

    Yaldıran: Parlayan, ışıldayan, bezdiren.

    Yaldırım: Yıldırım

    Yalgı: Büyü, sihir; yalnız

    Yalgın: Serap; aşı kalemi almaya ve aşılamaya elverişli ağaç, çiçek

    Yalgınay: Alev gibi parlayan kimse.

    Yalım: Alev, ateş

    Yalımbay: Alev gibi olan.

    Yalımhan: Kılıcının keskinliğiyle bilinen hükümdar.

    Yalımkan: Alev gibi bir soydan gelen.

    Yalımsoy: Alev gibi bir soydan gelen.

    Yalımtay: Alev gibi genç.

    Yalımtürk: Alev gibi Türk.

    Yalın: Sade, çıplak, katışıksız

    Yalınad: Mütevazi ad, yalın ad.

    Yalınalp: Gösterişsiz kahraman

    Yalınay: Bulutsuz gecedeki ay

    Yalınbay: Mütevazi ve saygın kişi

    Yalınbey: Mütevazi ve saygın kişi.

    Yalınç: İçine başka bir şey karıştırılmamış, saf

    Yalınhan: Mütevazi hükümdar.

    Yalınkan: Mütevazi bir soydan gelen.

    Yalınsoy: Mütevazi bir soydan gelen.

    Yalıntay: Mütevazi ve genç.

    Yalıntürk: Mütevazi Türk.

    Yalkı: Yalın.

    Yalkın: Yalnız, tek başına; ince, zayıf

    Yalkın/Yalgın: Serap, ılgın / alev

    Yalmaç: Karışık olmayan, sade, yalın, yapılması ve anlaşılması kolay olan.

    Yalman: Dik, sert, eğik; kesici alet ucu

    Yalt: Yalçın, sert.

    Yaltar: Parlak, ışıldayan.

    Yaltaray: Parıldayan ay.

    Yaltır: Parlak, parlayan.

    Yaltırak: ışıldayan, parıldayan.

    Yaltıray: Parlak ışık saçan ay

    Yalvaç: Peygamber gibi

    Yalvaç/Yalavaç: Peygamber¸elçi.

    Yamaç: Dağın veya tepenin herhangi bir yanı. 2. Karşı. 3. Yan, yakın.

    Yaman: Şiddetli, öfkeli, cesur, korkutan, becerikli

    Yamanad: Adı gibi kendisi de yaman olan.

    Yamanalp: Korku salan yiğit.

    Yamanbay: Cesur ve saygın kişi.

    Yamanbey: Cesur ve saygın kişi.

    Yamancan: Candan dost, koruyucu.

    Yamaner: İşbilir yiğit, becerikli yiğit

    Yamanöz: Becerikli kimse, işbilir kimse, yaman kimse

    Yamansoy: İşbilir bir soydan gelen

    Yamantay: Korkusuz genç.

    Yamantürk: Korkusuz Türk.

    Yamanyiğit: Yiğitler yiğidi.

    Yamçı: Sürücü.

    Yanaç: Yön.

    Yanal: Yanda olan, yana düşen. 2. Alaca, iki renkli.

    Yanar: Yanan.

    Yanbey: Karşı tarafın zengini.

    Yanık: Yanmış olan. 2. Rengi koyulaşmış. 3. Duygulu, dokunaklı, etkili, acılı. 4. Bıkkın, üzüntülü, dertli.

    Yankı: Sesin bir yere çarpıp geri dönmesiyle duyulan ikinci ses, ses yansıması

    Yarar: Yarayan, elverişli, uygun.

    Yaren: Arkadaş, yakın dost.

    Yargı: Hüküm, muhakeme. 2. Birini ya da bir nesneyi eleştirici bir biçimde değerlendirme.

    Yarıgar: En içten dost.

    Yarka: Büyük piliç.

    Yarkan: Yüksek mahkeme.

    Yarkaya: Sarp, uçurumdaki kaya.

    Yarkın: Güneş aydınlığı, düneş ışığı, şimşek.

    Yarkurul: Komisyon, encümen.

    Yarlık: Hükümdar buyruğu ferman.

    Yarluk: “Yarlık” isminin bir başka söyleniş biçimi.

    Yasa: Değişmezlik ve mecburiyet göstermeyen kural. 2. Kanun. 3. Toplumsal hayat içinde kendiliğinden oluşan ve uyulması yaşamın bir mecburiyeti olan toplum alışkılarının bütünü. 4. Düşüncenin mantıksal bir değeri olması için uyulması şart olan temel.

    Yasan: Belirlenmiş kuralların içinde bulunan. 2. Yönelim.

    Yasef: “Yafes” isminin bir başka söyleniş biçimi.

    Yaser: Varlık, zenginlik

    Yasin: Kuran-ı Kerimde bir surenin adıdır. İnsan demektir.

    Yasir: Sol tarafa giden

    Yasun: Toplumsal edinim.

    Yaşa: Rahat ve huzurlu bir ömrün olsun.

    Yaşar: Uzun ömürlü olsun dileğiyle koyulan isim

    Yaşartürk: Yaşayan Türk

    Yaşdaş: Aynı yaşta olanlar.

    Yaşıl: Erkek ördem.

    Yaşın: Işık, şimşek, güneş parçası.

    Yaşlak: İhtiyar.

    Yatkın: Bir yana eğilmiş, yatık. 2. Benimsemiş, alışmış, eğilimli. 3. Yetenekli becerikli.

    Yatman: Mütevazi kişilik.

    Yatuk: Kanun benzeri sazların ortak adı.

    Yavaş: Hızlı olmayan. 2. Yumuşak huylu, yumuşak başlı.

    Yaver: Emir subayı

    Yavuz: İyi, güzel, iyi huylu, becerikli, hamarat, mert

    Yavuzad: İsmi gibi kendi de güçlü olan.

    Yavuzalp: Korkusuz yiğit, yaman yiğit

    Yavuzay: Cesur, güçlü kimse.

    Yavuzbey: Güçlü ve saygın kişi.

    Yavuzcan: Yürekli, korkusuz kimse

    Yavuzer: Korkusuz yiğit, yaman yiğit

    Yavuzhan: Güçlü, kuvvetli, cesur hükümdar

    Yavuzkan: Güçlü bir oydan gelen.

    Yavuzsoy: Korkusuz soydan gelen kimse

    Yavuztay: Genç ve güçlü.

    Yavuztürk: Güçlü Türk.

    Yayak: Yürüyerek yol kateden.

    Yaygır: Gökkuşağı.

    Yazan: Yazar.

    Yazar: Yazarak yapıt üreten kişi.

    Yazgan: Yazar, yazan

    Yazgı: Karder.

    Yazı: Yazılan şey.

    Yazır: Bir Türkmen boyunun adı.

    Yedier: Büyük ayı takım yıldızı.

    Yeğen: Birine göre kardeşin çocuğu. 2. Birine göre amca, hala, dayı, teyzenin çocuğu.

    Yeğin: Zorlu katı, şiddetli. 2. Baskın, üstün.

    Yeğinalp: Üstün yiğit.

    Yeğiner: Üstün yiğit.

    Yekbun: Tek olmak, birleşmek

    Yekemin: İlk, birinci.

    Yekiti: Birlik, bütünlük.

    Yekman: Başkan.

    Yekta: Tek, eşsiz, benzersiz.

    Yelbey: Rüzgar gibi esen ve saygın kişi.

    Yelden: Rüzgardan gelmiş, rüzgar çocuğu.

    Yelen: Arzu, istek, fırtına.

    Yeler: Rüzgar gibi yiğit

    Yelesen: Fırtınalı, çabuk kimse.

    Yelmen: İstekler, arzular.

    Yeltekin: Rüzgâr gibi ve tek olan

    Yeman: Gözü pek olan.

    Yemen: Mutluluk.

    Yenal: Galip gelme

    Yenay: . Yeni ay, hilal, ayça.

    Yenel: Kazanan el, kazanma.

    Yener: Zorlukların üstesinden gelen

    Yenerol: Üstün ol.

    Yengi: Üstün gelme, yenme, utku, zafer

    Yenin: Her anlarında üstün olun.

    Yenisey: Doğu Sibirya’da 3354 km.’lik ırmağın adı.

    Yenisu: Temiz, berrak su.

    Yerel: Belirli bir yer ile ilgili olan. 2. Gözlem yerine veya gözlemcinin yerine ilişkin.

    Yergin: Üzüntülü, tasalı, kaygılı.

    Yersel: Yerle ilgili.

    Yesari: Sol ile ilgili. 2. Bir düzlem içinde bulunmayan şekiL.

    Yeşne: Şimşek, yıldırım.

    Yeten: Her şeyin üstesinden gelebilen.

    Yetener: Her türlü zorluğun üstesinden rahatlıkla gelebilen.

    Yeter: Yeterli, kâfi

    Yetik: Bilgi ve becerisiyle gereken olgunluğa ermiş kişi.

    Yetim: Babası ölmüş çocuk.

    Yetiş: Zor zamanların insanı

    Yetişal: Kurtar anlamında.

    Yetişen: Kurtaran, kurtarıcı.

    Yetkin: Becerili, olgun

    Yetkiner: Yetişkin yiğit, olgunlaşmış yiğit

    Yezgut: Sezani hanedanlarından bir kral.

    Yezidi: Yezidi dininden olanlar.

    Yılbay: Her zaman için saygı duyulan.

    Yıldır: Işıklı, parlak

    Yıldırak: Süheyl.

    Yıldıralp: Korkutan yiğit, yıldıran yiğit

    Yıldıran: Parlayan, ışıldayan. 2. Bezdiren.

    Yıldıray: Parlayan ay

    Yıldırer: Korkutan yiğit, yıldıran yiğit

    Yıldırım: Işıklı ve sesli bir doğa olayı

    Yılhan: İyi hükümdar.

    Yılkan: Temiz kan.

    Yılma: Hiçbir işten korkup, yılma anlamında.

    Yılmayan: Korkmayan, vazgeçmeyen.

    Yılmaz: Vazgeçmeyen kişi, kararlı

    Yılmazer: Azimli yiğit.

    Yiğit: Cesur, savaşçı

    Yiğitalp: Yiğitler yiğidi, erler eri

    Yiğitcan: Güçlü ve yürekli kimse

    Yiğitefe: Cesur, yürekli

    Yiğitel: Güçlü el,

    Yiğiter: Güçlü ve yürekli erkek

    Yiğithan: Yiğit, cesur hakan

    Yiğitkan: Yiğit bir soydan gelen.

    Yoğun: Koyu, ağır, kalın. 2. Artmış, çoğalmış durumda olan.

    Yolaç: Çığır açma

    Yolak: Patika.

    Yolbul: Kılavuz, önder, ider.

    Yoldaş: Aynı yoldan giden, arkadaş

    Yoldaşcan: Can arkadaş, can dost.

    Yoldaşer: Kahraman yiğit, arkadaş.

    Yoma: Balıkçılıkla kullanılan bir tür halat.

    Yomut: Her anlamda üstün olan.

    Yordam: Çeviklik, çabukluk. 2. Çalım. 3. Yatkınlık, alışkanlık. 4. Kılavuz, yardımcı.

    Yordamla: Her işe yatkın olan.

    Yosun: Çoğu sularda, ağaç veya taşların üzerinde yetişen tallı bitkiler.

    Yön: Taraf, yan, istikamet. 2. Tutulacak, izlenecek yol.

    Yönal: Yönünü, cepheni aL.

    Yönder: Yön gösteren, önder

    Yöner: Yönelmiş olan.

    Yönet: Bir işin üstesinden gelebilecek kişi.

    Yönetmen: Yöneten, uygun ve doğruyu söyleyen.

    Yöntem: İzlenen, tutulan yol, usul, sistem.

    Yörük: Göçebe bir Türkmen oymağı ve bu oymaktan olan kimse

    Yula: Meşale, ışık

    Yumlu: Uğurlu.

    Yunus: Bir peygamber adı; bir memeli canlı

    Yurdacan: Yurda canlılık veren.

    Yurdaer: Yurtsever, kahraman

    Yurdahan: Yurda kağan olan kimse

    Yurdaışık: Yurda ışık olan kimse

    Yurdakul: Yurduna karşı fedakâr olan

    Yurdal: Kendine yurt edinme

    Yurdaşen: Yurdu şenlendiren.

    Yurday: Yurdu aydınlatan.

    Yurdun: Yurda ait olan

    Yurt: Vatan. 2. Kalacak, barınacak yer.

    Yurtal: Yurtsever.

    Yurtbay: Memleketinin adamı.

    Yurtcan: Vatanının dostu.

    Yurter: Yurdunun yiğidi.

    Yurtkan: Yurdu için kanını verebilecek niteliklere sahip olan.

    Yurtkul: Yurdunun kulu kölesi olan.

    Yurtkur: Yurdunun kurucusu olan.

    Yurtkuran: Bir yurdun kurucusu olan.

    Yurtman: Yurdunu çok seven.

    Yurtsal: Yurtsever.

    Yurtsan: Yurduyla övünen.

    Yurtsev: Yurtsever.

    Yurtseven: Ülkesini, yurdunu seven, yurt sevgisi olan

    Yurtsever: Yurtseven.

    Yurtsuz: Gariban.

    Yurttaş: yurtları veya duyguları bir olanlardan her biri, vatandaş.

    Yusuf: Yakışıklı, güzel

    Yusuf Efdal: Yakışıklı, güzel, daha üstün, erdemli

    Yuşa: Bir peygamber adıdır. Hz. Musa’nın yeğenidir.

    Yüce: Büyük, erişilmez, ulu

    Yücealp: Büyük, ulaşılmaz ve ulu yiğit

    Yücedağ: Ulu dağ.

    Yüceer: Ulu yiğit, ulaşılmaz yiğit

    Yücel: Yükselme, ilerleme

    Yücelay: Ay gibi güzel ve yüce.

    Yücelen: Yüceleşen, yükselen

    Yücelt: Başarılı bir duruma gel.

    Yücelten: Yükselten, o duruma getiren.

    Yücesan: Ulaşılmaz soy, ulu isim

    Yücesoy: Ulaşılmaz soy, ulu soy

    Yücetay: Başarılı genç.

    Yücetekin: Ulu ve biricik, ulu şehzade

    Yücetürk: Yüce Türk.

    Yüksel: Özellikle manevi anlamda yücelme

    Yükselen: Yükseklere çıkan, ilerleyen

    Yümni: Uğurlu becerikli. 2. İşi sağ eliyle yapan.

    Yürük: “Yörük” isminin bir başka söyleniş biçimi.

    Yüşa: İstanbul’da bir türbe

    Yüzüak: Dürüst, namuslu.

     

    28/29‘Z’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

    ‘Z’ İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri ve Anlamları

     

    Zabit: Deniz subayı

    Zade: Evlat, oğul. 2. Doğmuş.

    Zadegani: Köklü aile.

    Zafer: Başarı, utku, galip

    Zafir: Zafer kazanan, üstün gelen.

    Zağnos: Bir tür doğan kuşu.

    Zahid: Dinen yasak olan şeylerden sakınan

    Zahir: Gözle görülür, parlak

    Zahit: Dini yasaklardan kaçan

    Zaho: Musul ve Cizre arasında Kürt kasabası.

    Zahor: Sarp kayalık.

    Zaid: Artam.

    Zaik: Tadıcı, tadan, tat alan.

    Zail: Yok olan, ortadan kalkan.

    Zaim: Kefil, prens, şef.

    Zait: Çoğalan. artıran.

    Zaki: Saf, katışıksız, temiz, pak.

    Zakir: Zikreden, dua eden

    Zal: Mitolojik bir savaşçı

    Zalal: Gölge veren.

    Zaman: Vakit, çağ.

    Zamir: İnsanın içyüzü.

    Zana: Bilgin, bilginç, alim.

    Zara: Sivas’a bağlı bir ilçe.

    Zarif: Yakışıklı, kibar tavırlı.

    Zati: Kişisel.

    Zaza: Bir Kürt lehçesi. 2. Bir Kürt kolu.

    Zekai: Zekâ ile ilgili

    Zekai/Zekayi: Zekâyla ilgili, zekâya ait.

    Zekeriya: Erkek

    Zeki: Akıllı, anlayışlı

    Zemin: Taban, döşeme, yer. 2. Temel, dayanak. 3. Yeryüzü, dünya.

    Zengin: Varlıklı. 2. Gösterişli. 3. Verimli.

    Zerage: Güneş’ten süzülen ışık.

    Zerak: Mavi, gök renkli

    Zerdeş: M. Ö. 850 yıllarında yaşamış Merusi dininin kurucusu.

    Zeren: Zeki.

    Zereng: Zeki, akıllı.

    Zerin: Altından ya da altın benzeri olan.

    Zerka: Gök gözlü.

    Zerver: Altın yaldızlı.

    Zevafir: Parlak yıldızlar.

    Zeval: Sona erme, yerinden ayrılıp gitme.

    Zevkan: Zevkli, zevk alınan.

    Zeycan: Candan, cana yakın.

    Zeyneddin: Dinin ziyneti, süsü.

    Zeynel: Süslü, dikkat çeken

    Zeynel/Zeynelabidin: İbadet edenlerin süsü

    Zeyni: Süslü

    Zeynullah: Tanrı’nın süsü.

    Zeynur: Aydınlık.

    Zeyrek: Akıllı, uyanık, anlayışlı

    Zeytun: Arapça zeytin

    Zeyyat: Zeytinyağcı.

    Zıhar: Ejder, canavar.

    Zılan: Sert rüzgar.

    Zıryan: Kar fırtınası.

    Zihni: Akılla ilgili

    Zikir: Anma, anılma. 2. Bildirme. 3. Kur´an-ı Kerim.

    Zikra: Öğüt.

    Zikri: Zikirle ilgili, zikreden

    Zikrullah: Tanrı’nın anılması.

    Zinar: Kaya

    Zinnur-Zeynur: Nurlu, ışıklı, aydınlık.

    Ziren: Dinç.

    Zirve: Doruk, en yüksek nokta, tepe.

    Zişan: Şanlı, şöhretli, şerefli.

    Ziver: Süs.

    Ziverbey: Süs, bezek.

    Ziya: Işık, aydınlık

    Ziyaeddin: Ziyaettin

    Ziyaettin: Dinin ışığı, aydınlığı.

    Ziyat: Fazlalık.

    Ziyeddin: Dinin ışığı, aydınlığı

    Ziynetullah: Allah´ın süsü, bezeği

    Zobu: İriyarı, delikanlı, hovarda

    Zoloy: Kafkas Türklerine verilen ad

    Zoral: Zorlanarak elde edilme.

    Zorbey: Zorlu ve saygın kişi.

    Zorlu: Dayanıklı, yenilmez

    Zozan: Yayla, dağ tepesi. 2. Yüksekte bulunan.

    Zuhur: Görünme, baş gösterme.

    Zuhuri: Orta oyununda bir karakter

    Zübeyir: Yazılı küçük şey

    Zübeyr: Yazılı küçük kitap

    Zübeyr-Zübeyir: Yazılı küçük şey.

    Zübeyryazılı: Küçük Kitap

    Zühdi: Her türlü zevke karşı koyarak kendini ibadete veren.

    Züheyr: Çiçeklik. 2. Küçük çiçek.

    Zühtü: Her türlü dünyevi zevke ara verip kendini ibadete veren.

    Zülfekar: Hz. Muhammet’in Hz. Ali’ye armağan ettiği kılıç.

    Zülfi: Kılıcın kabzasına iliştirilen süs.

    Zülfikar: Hz. Alinin kılıcı

    Zülfü: Perçemli, yüzünün iki yanından saç lülesi sarkan

    Zülfükar: Hz. Alinin kılıcı

    Zülkarneyn: İki boynuzlu 2. Büyük İskender.

    Zülkif: Yüce, makam sahibi.

    Zülküf: Makam sahibi

    Zümer: Kuran-ı Kerim'in 39. suresi

    Zürap: Toprağa atılan tohumun yeşermesi

    Zürriyet: Soy, bir soydan gelenler.

     

    29/29En Popüler Erkek Bebek İsimleri

    En Popüler Erkek Bebek İsimleri

     

    Acar: Çevik

     

    Acun: Dünya

     

    Arda: Asa

     

    Aykan: Kanı parlak olan

     

    Aytekin: Kıymetli

     

    Baha: Kıymet, paha

     

    Barın: Kuvvet

     

    Barış: Uzlaşma

     

    Berkan: Parıldayan

     

    Berkin: Güçlü

     

    Candaş: Dost

     

    Caner: Çok içten, sevilen kişi

     

    Cankut: Kişinin şansı, uğuru

     

    Cezmi: Kararlı

     

    Çağan: Bayram

     

    Çağdaş: Aynı çağda yaşayan

     

    Çağın: Yıldırım

     

    Çelikel: Güçlü kuvvetli kişi

     

    Dağ: Toprak ya da kaya yükseltisi

     

    Dağhan: Eski Türklerde dağ tanrısı

     

    Deha: Dahi

     

    Demirkan: En kuvvetli nesilden gelen kişi

     

    Doğan: Yırtıcı bir kuş türü

     

    Edis:  Ulu, yüce

     

    Efe: Batı Anadolu köy yiğidi

     

    Ekin: Tahılın filiz vermiş hali

     

    Elvan: Rengarenk

     

    Erkin: Çalışan kişi

     

    Faris: Anlayışlı

     

    Ferhan: Sevinçli

     

    Ferruh: Uğurlu

     

    Feza: Uzay

     

    Gediz: Su birikintisi

     

    Gençer: Genç erkek

     

    Gökbay: Mavi gözlü kişi

     

    Haldun: Ebedi

     

    Haluk: Güzel huylu

     

    Hazar: Güven

     

    İhsan: İyilik

     

    İlkay: Yeni ay

     

    İlker: İlk doğan erkek çocuğa verilen isim

     

    İlter: Yurtsever

     

    Kaan: Hükümdar

     

    Kayahan: Kaya gibi güçlü yönetici

     

    Kayran: İnce kumlu toprak

     

    Kerem: Cömertlik

     

    Kuzey: Güneyin karşıtı yön

     

    Latif: Nazik, yumuşak

     

    Levent: Denizci, yakışıklı kişi

     

    Mengü: Ölümsüz

     

    Mert: Özü sözü doğru olan

     

    Mir: Komutan

     

    Mutlu: Mesut

     

    Nazım: Düzenleyen

     

    Nejat: Nesil

     

    Nezih: Temiz, masum

     

    Nusret: Yardım

     

    Olcayto: Şanslı

     

    Önay: Ocak ayında doğan

     

    Önder: Kılavuzluk eden kişi

     

    Övünç: Övünülecek şey

     

    Pamir: Orta Asya’da bulunan bir sıradağ

     

    Peker: Güçlü erkek

     

    Poyraz: Bir rüzgar türü

     

    Raşit: Akıllı

     

    Reha: Kurtuluş

     

    Rüçhan: Üstünlük

     

    Sadun: Mübarek

     

    Sertaç: Baş tacı, çok sevilen

     

    Sezgin: Anlayışlı, sezgili

     

    Soner: Son doğan erkek çocuk

     

    Şahsüvar: Yiğit kişi

     

    Şevki: Neşeli

     

    Tankan: Temiz soydan gelen kişi

     

    Taner: Güçlü kişi

     

    Tanju: Türk hükümdarlarına Çinliler tarafından verilen unvan

     

    Turgay: Bir tür serçe

     

    Ulaç: Sınır

     

    Ulaş: İsteğine kavuşmuş kişi

     

    Ümit: Umut

     

    Ünalp: Tanınmış

     

    Ünsal: “Ünlen” anlamında kullanılan isim

     

    Vedat: Dostluk

     

    Vural: Vur ve al anlamında kullanılan isim

     

    Yalım: Alev

     

    Yalvaç: Peygamber

     

    Yekta: Eşsiz

     

    Yüksel: İlerle anlamında kullanılan isim

     

    Zafer: Amaca ulaşma

     

    Zamir: Vicdan

     

    Zeynel: İbadet edenlerin süsü

     

    EN ÇOK OKUNANLAR
    Endişeli bir ebeveynin 5 özelliği Kaygılar nesiller boyu yayılabilir
    Endişeli bir ebeveynin 5 özelliği! Kaygılar nesiller boyu yayılabilir
    “Anne olmuş bir kadının en büyük ihtiyacı dış seslerden biraz uzaklaşmak ve kendi içindeki sese güvenebilmek
    “Anne olmuş bir kadının en büyük ihtiyacı dış seslerden biraz uzaklaşmak ve kendi içindeki sese güvenebilmek"
    Vikinglerin yöntemi işe yaradı Mutlu ve öz güvenli çocuk yetiştirmenin 6 kuralı
    Vikingler'in yöntemi işe yaradı! Mutlu ve öz güvenli çocuk yetiştirmenin 6 kuralı
    Öğretmenleri tarafından keşfedildiler 2 kızın hayatını değiştiren olay
    Öğretmenleri tarafından keşfedildiler! 2 kızın hayatını değiştiren olay
    Yazarlar
    Dt. Pertev Kökdemir
    Dt. Pertev KökdemirDiş sıkma probleminden kurtulmanın 4 yolu
    Duygu Sevinç Sevin
    Duygu Sevinç Sevin5-11 Mayıs haftalık burç yorumları: En güçlü frekansta yaşanacak bir buluşma
    Astrolog Aslıhan Doktoroğlu
    Astrolog Aslıhan DoktoroğluGökyüzünde Mayıs ayı: Cesaret sınanıyor, yeni dönemin kapıları aralanıyor
    Kişisel Gelişim Dersleri Eğitmeni Sevgi Keleş
    Kişisel Gelişim Dersleri Eğitmeni Sevgi KeleşHayatına alan aç: Bazen tutmamak da gelişimdir
    Astrolog Aslıhan Doktoroğlu
    Astrolog Aslıhan Doktoroğlu21 Nisan Haftası Astroloji Yorumu: Boğa yeniayı ile köklere dönüş
    Duygu Sevinç Sevin
    Duygu Sevinç Sevin21–27 Nisan 2025 haftası burç yorumları: 'Bazen sallanmak, sağlamlaştığını fark etmek içindir'
    Dt. Pertev Kökdemir
    Dt. Pertev KökdemirDiş beyazlığını korumanın 3 doğal yolu
    Kişisel Gelişim Dersleri Eğitmeni Sevgi Keleş
    Kişisel Gelişim Dersleri Eğitmeni Sevgi KeleşZihinsel dayanıklık: Zorluklarla başa çıkma gücümüz
    Astrolog Aslıhan Doktoroğlu
    Astrolog Aslıhan Doktoroğlu14 Nisan Haftası Astroloji Yorumu: Kadersel rotada netleşme zamanı
    Dt. Pertev Kökdemir
    Dt. Pertev KökdemirSabah ağız kokusunun 7 nedeni ve çözüm yolları
    Duygu Sevinç Sevin
    Duygu Sevinç SevinBu hafta astroloji bize ne diyor? 'Kararınızı net olarak verin'
    Duygu Sevinç Sevin
    Duygu Sevinç Sevin13 Nisan terazi dolunayı! Denge geliyor: Burçları nasıl etkileyecek?
    Astrolog Aslıhan Doktoroğlu
    Astrolog Aslıhan Doktoroğlu7 Nisan Haftası Astroloji Yorumu: Kırılmadan güçlenmek
    Dt. Pertev Kökdemir
    Dt. Pertev KökdemirDiş ipi mi, ağız duşu mu? Hangisini tercih etmelisiniz?
    Duygu Sevinç Sevin
    Duygu Sevinç SevinBu hafta değişim haftası! 'Yaşamın iplerini kendi elinize alın'
    Astrolog Aslıhan Doktoroğlu
    Astrolog Aslıhan Doktoroğlu31 Mart Haftası burç yorumları: Derin bağlar ve şans kapıları
    Kişisel Gelişim Dersleri Eğitmeni Sevgi Keleş
    Kişisel Gelişim Dersleri Eğitmeni Sevgi KeleşZen gibi yaşamak: Nepal ve Tibet'te dinginliği bulmak
    Astrolog Aslıhan Doktoroğlu
    Astrolog Aslıhan Doktoroğlu24 Mart Haftası burç yorumları: Gökyüzü sahnesinde final perdesi
    İlgili Haberler
    Survivorda Almeda Baylan diskalifiye mi oldu Eşi Ercan Baylan Instagramdan açıkladı
    Survivor'da Almeda Baylan diskalifiye mi oldu? Eşi Ercan Baylan Instagram'dan açıkladı
    İrem Helvacıoğlunun bebeğinin cinsiyeti belli oldu
    İrem Helvacıoğlu'nun bebeğinin cinsiyeti belli oldu
    Survivorda şike mi var Survivor Yiğit Poyraz elendikten sonra bomba açıklamalarda bulundu
    Survivor'da şike mi var? Survivor Yiğit Poyraz elendikten sonra bomba açıklamalarda bulundu
    Babasını kaybeden Fulden Urastan duygulandıran paylaşım Nurlarda uyu
    Babasını kaybeden Fulden Uras'tan duygulandıran paylaşım! 'Nurlarda uyu'

    YAZARLAR

    ASTROLOJİ

    • Günlük Burç Yorumları
    • Aylık Burç Yorumları
    • Haftalık Burç Yorumları
    • Yıllık Burç Yorumları
    • Burç Özellikleri (2025)
    • Daha Fazla
      • Koç Burcu 2025
      • Boğa Burcu 2025
      • İkizler Burcu 2025
      • Aslan Burcu 2025
      • Başak Burcu 2025
      • Yengeç Burcu 2025
      • Terazi Burcu 2025
      • Akrep Burcu 2025
      • Yay Burcu 2023
      • Oğlak Burcu 2025
      • Kova Burcu 2025
      • Balık Burcu 2025
      • Burçlar
      • Yükselen Burç Hesaplama
      • Aşk Uyumu

    MODA

    • Stil
    • Ayakkabı
    • Aksesuar
    • Bugün Ne Giysem

    DİYET

    • Sağlıklı Beslenme
    • Diyetler
    • Egzersizler

    GÜZELLİK

    • Cilt Bakımı
    • Saç Bakımı
    • El ve Ayak Bakımı
    • Makyaj
    • Estetik

    İLİŞKİLER

    • Aşk
    • Evlilik
    • Cinsellik
    • Ayrılık

    AİLE

    • Hamilelik Hazırlığı
    • Hamilelik
    • Doğum
    • Doğum Sonrası
    • Bebek
    • Daha Fazla
      • Çocuk
      • Ergenlik
      • Gebelik Hesaplama

    DEKORASYON

    • Salon
    • Mutfak
    • Yemek Odası
    • Yatak Odası
    • Banyo
    • Daha Fazla
      • Dış Mekan
      • Kendin Yap (DIY)

    SAĞLIK

    • Kadın Sağlığı
    • Erkek Sağlığı
    • Çocuk Sağlığı
    • Cinsel Sağlık
    • Ruh Sağlığı
    • Daha Fazla
      • Alternatif Tıp
      • Genel Sağlık

    YAŞAM

    • Evcil Hayvan
    • Püf Noktası
    • Seyahat-Tatil
    • Editörün Seçtikleri
    • Rüya Tabirleri

    YEMEK

    • Çorba Tarifleri
    • Et Yemekleri
    • Hamur İşi
    • Zeytinyağlılar-Sebzeler
    • Tatlı Tarifleri
    • Daha Fazla
      • İçecekler
      • Salatalar-Mezeler
      • Diyet Tarifler
      • Yöresel Lezzetler
      • Bugün Ne Pişirsem

    PEMBENAR TV

    • Çocuk
    • Yemek
    • Sağlık
    • Diyet
    • Güzellik
    • Daha Fazla
      • İlişkiler
      • Başaran Kadın
      • Püf Noktası
      • Alternatif Tıp
      • Evcil Dostlar
      • Yaşam
      • Hukuk
      • Dini Sohbetler
      • Hakan Kırkoğlu İle Astroloji
      • Aysun Düz İle Pilates
      • Op. Dr. Gökçe Mık İle Ortopedi
      • Sevil Eskicioğlu İle Yaşam Koçluğu
      • Mustafa Altay ile Saça Dair
    BİZİ TAKİP EDİN
    UYGULAMALARI İNDİREBİLİRSİNİZ

    Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi http://milliyet.com.tr ; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez. Kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.

    © 2025 Milliyet.com.tr
    • • Künye
    • • İletişim
    • • Kişisel Verilerin Korunması
    • • Reklam
    • • Arşiv
    • • Üyelik
    milliyet logo