SURİYELİ BEBEĞİN ÖLÜMÜ

25 Ocak 2016

Bir gazeteci bir haberi oluştururken haber kaynaklarını yönlendiremez; kaynağın ne söylemesi gerektiğine iyi niyetli de olsa karar veremez, bir olaya kendiliğinden ‘gerekçe’ üretemez...

Batman’ın Balpınar beldesinde çadırda yaşayan Suriyeli ailenin en küçük çocuğu olan dört aylık Faris Hıdır Ali hayatını kaybedince bazı ajanslar haberi “Suriyeli bebek donarak öldü” bilgisine yer vererek geçti. Bunu kim diyor? Baba Ayd Hıdır Ali…

Milliyet dâhil birçok gazete, televizyon ve haber sitelerinde yer bulan, ajans haberine göre; Suriyeli baba, ölmemek için savaştan kaçtıklarını ama soğuktan dolayı canlarından bir parçayı toprağa verdiklerini, eğer yakacak bulamazsa 3 yaşındaki çocuğunun da öleceğini belirtiyor. Ailenin yakınları da şöyle diyor: “Çok perişan durumdayız. Çocuklarımız tek tek ölüyor. Ölmeden bu kışı atlatmak için Allah’a dua ediyoruz.”

Batman Valisi Azmi Çelik, söz konusu haberi derinlemesine araştırdıklarını, bebeğin donarak öldüğü iddiasının asılsız olduğunu, bebeğin basına yansıdıktan yaklaşık 20 gün önce hastaneye kaldırıldığını, yüksek ateş nedeniyle hayatını kaybettiğini belirtiyor.

Ajanslara bebeğin ‘donarak öldüğü’ söyleyen babayı anne Berivan Ali de yalanlıyor.

Yazının Devamı

Engelli çocuk cinsel saldırıya uğrarsa

18 Ocak 2016

Diyarbakır’da 12 yaşındaki engelli kız çocuğuna bakkal dükkânında cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuklu yargılanan bir şahsa, mahkeme 3 yıl 18 ay hapis cezası verdi. Mahkemenin kararı Milliyet dâhil birçok gazete, televizyon ve haber sitelerinde ‘engelli çocuğa cinsel saldırıya alt sınırdan ceza’ olarak değerlendirildi.

Mahkeme: Alt sınırdan vermedik

Kararı veren Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi söz konusu haberde yanlış bilgilendirmeye dayalı hususlar bulunduğunu belirterek kamuoyunu doğru bilgilendirmek amacıyla gönderdiği tekzipte şöyle diyor: “Haber sitenizde belirtilen haller gerçek dışıdır. Mahkemece verilen cezalar alt sınırdan verilmemiş ve takdiri hiçbir indirim uygulanmamış olup TCK da öngörülen şartlara uygun olarak verilmiştir.”

Öncelikle hatırlatalım; TCK’nın 103. Maddesine göre cinsel istismar suçunun cezası 3 ile 8 yıl arasında iken iki yıl önce yapılan değişiklikle bu ceza 8 yıl ile 15 yıl arasında yeniden düzenlendi. Ancak bu olayda sanığın suçu işlediği tarih göz önüne alınmış, karara konu olay kanun değişikliğinden önce meydana geldiği için mutat olan lehe kanun uygulaması nedeniyle sanık eski kanundaki düşük ceza uygulamasından faydalanıyor. Yani 3

Yazının Devamı

ÇOCUKLARA ŞİDDETİ İZLEMEK İÇİN TIKLAMAYIN!

11 Ocak 2016

Albert Camus ‘’Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın.” der. Bu sözü şöyle de söylemek mümkün mü bilmiyorum, ama belki de bir ülkeyi tanımak için o ülkede öncelikle çocuklara neler yapıldığına bakmak gerekir diye düşünüyorum. Bu ülkede her türlü şiddete maruz kalan çocuklar büyümüyor; Bu çocukları ‘elbirliği’ ile ya öldürüyoruz ya da ömür boyu ‘sakat’ bırakıyoruz...

Terör kurbanı çocuklar

Doğu ve Güneydoğu’da çözüm sürecinin bitmesiyle başlayan çatışmalı ortamdan en çok çocukların etkilendiğini; 58 çocuğun hayatını kaybettiğini, 56’yı aşkın çocuğun sakat kaldığını, binlerce çocuğun da okula gidemez hale gelmesine neden olunduğunu biliyor muydunuz?

Oysa devlet, şiddet ve silâhlı çatışma koşullarında uluslararası hukukun insanî kurallarına uymak ve uyulmasını sağlamak zorunda. Çocukların yaşama ve korunma hakları başta olmak üzere tüm haklarını ve güvenliklerini güvence altına almak, zarar gören bütün çocukların beden ve ruh sağlığını korumak ve bundan sonraki yaşamlarında bu sürecin olumsuz etkilerini en aza indirmek için önlem almak görevi bulunmaktadır.

Türkiye’de Kadın, Engelli ve Çocuk Ombudsmanı Serpil Çakın ’ın bu konudaki çalışmalarının

Yazının Devamı

KANSER GENETİK DEĞİLMİŞ!

28 Aralık 2015

ABD’nin New York kentinde Stony Brook Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, kanser oluşmasında genlerin değil, yaşam tarzının etkili olduğu öne sürülünce Milliyet haberi “Kanser genetik değilmiş” başlığıyla verdi.

Haberde “Güneş ışığı, sağlıksız beslenme, sigara gibi faktörlerin DNA’dan daha büyük bir rol oynadığı ortaya çıkarken, görülen kanser vakalarının yüzde 90’dan fazlasının dış etkenlerle bağlantılı olduğu belirtiliyor.

Okurumuz Doktor Adem Şentürk şöyle diyor: “Her kanser vakası, kendi içinde değerlendirilmesi gereken bir konudur. Her birinde ‘etken faktörler’ değişiktir. Örneğin öyle kanser türleri var ki, sadece genetik nedenlerle geçebiliyor. Dolayısıyla “Kanser genetik değilmiş” demek aşırı iddialı bir başlık. Ayrıca genetik üzerine yapılmış onca çalışmayı yok mu sayacağız? Sizin iki kelimeyle özetlediğiniz bu iddia tıp dünyasını ayağa kaldıracak öneme sahip. Haberinizde araştırma hangi kanser türü üzerine hangi amaçla, neyi hedef alarak yapılmış bilmiyoruz ama atılan başlık kabul edilebilir bir başlık değil. Bu tür araştırmalar ya bilgiyi de içeren bir şekilde verilmeli ya da tıp alanında uzman hocalardan görüş alınmalı. Aksi halde insanlar gazetelerde okuduğu bu

Yazının Devamı

TÜRKİYE - İSRAİL MUTABAKATI

21 Aralık 2015

Türkiye ile İsrail arasında Mavi Marmara baskınının neden olduğu krizin aşılmasına yönelik temaslar ve uzlaşma arayışları İsrail basınında yer alınca Milliyet haberi “İsrail ile dört yıl sonra normalleşme sinyali” başlığı ile verdi.

Milliyet’in Haaretz gazetesini kaynak göstererek verdiği habere göre; “Mavi Marmara” mağdurlarına tazminat ödenmesi, Hamas’ın bazı isimlerinin sınır dışı edilmesi, İsrail askerlerine açılan davalardan vazgeçilmesi, geri çekilen büyükelçilerin tekrar gönderilmesi ve doğalgaz odaklı enerji alanında işbirliği... İsrail yetkililerine göre taslak anlaşmaya imza atılmış, ön mutabakat sağlanmış. Milliyet söz konusu anlaşmayı Türk yetkililerine de sordu: Ankara, bu maddelerin ana hatlarıyla İsrail’in tekliflerini içerdiğini, iki ülke arasında görüşmelerde önemli bir aşamaya gelindiği ancak henüz nihai mutabakatın sağlanmadığı belirtiliyor.

Okurumuz Sude Karacan söyle diyor: “Diplomaside bir taslağa imza atılmışsa bu ön mutabakatın sağlandığını gösterir. Nihai mutabakat ise bu ön anlaşmanın nasıl hayata geçirileceğine ilişkin ayrıntılardır, daha tekniktir diye biliyorum. Ancak haberde İsrail’in ön mutabakatı imzaladık demesine karşın Türkiye’nin ‘Bunlar İsrail’in

Yazının Devamı

Geçmişi bilmek geleceği anlamak

14 Aralık 2015

Türkiye’de gazetecilerin her birinin kendi kişisel tarihi, mesleki birikimi; sadece basının değil, aynı zamanda ülke tarihinin de özetidir. Meslekte 65. yılını dolduran Altan Öymen bu tarihin en önemli tanıklarından...

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Konrad Adenauer Stiftung ile ortaklaşa düzenlediği yerel medya seminerinde Öymen soğuk savaş yıllarından bugüne uzanan gazetecilik anılarını anlattı. 1950’li yılların Türkiye’si... Yirmi yedi yıl süren bir iktidar değişikliği... İsmet Paşa’lı yılların ardından Bayar-Menderes dönemi... Ordu dâhil, her yerde “değiştirme” operasyonları ve sonrasında gelen darbe yılları...

En zor koşullarda, her türlü baskıya rağmen sürdürülen gazetecilik!

Öymen özellikle mesleğe olan inancını yitiren gazetecilere kısaca “Geçmişi bilmek, geleceği anlamak” diyordu...

Bugün medyada yaşananlar da aslında tarihin tekerrür etmesinden başka bir şey değil...

Medyada kuşak farkı

Belki dün, bugünden daha kötüydü ama bugünü dünden daha kötü gösteren şey mesleğe olan inancımızın kalmamasıyla ilgili olabilir mi?

Seminerde TGC Başkanı Turgay Olcayto ve TGC Etik Kurulu Başkanı Altan Öymen daha önceki yıllarda da gazetecilere ‘gazetecilik faaliyeti dışında’ bir takım suçlamala

Yazının Devamı

Paneller arasına sıkışmış çocuklar!

7 Aralık 2015

20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü… Meclis’in gündemi çocuklardı. İllerden gelen çocuklar, mülteci çocuklarla tanışırken, aynı saatlerde 12 yaşında bir çocuk kendisinden birkaç yaş büyük üç çocuğun tecavüzüne uğrayıp, feci şekilde öldürüldü. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü... Kamu kurumları, sivil toplum örgütleri ve akademisyenlerce düzenlenen panellerin konusu da yine çocuklardı. Bu toplantılarda da çocuk grupları içinde görünür olmayan engelli çocukların yaşadıkları hak ihlalleri anlatıldı, uğradıkları ayrımcılığa dikkat çekildi, sorun alanlarını tanımlayıp çözüm önerileri sunuldu…

Medya panelleri görmüyor!

Bazı okurlarımız ve sivil toplum kuruluşlarına göre; birbiriyle trajik bağlantısı olan bu tür haber ve toplantılara medya ya hiç ya da yeterince yer vermiyor. Panel, sempozyum, atölye çalışmalarının medyaya yansıması hep aynı: Toplantılara katılanları biliyoruz ama tartışılan sorunları bilmiyoruz, sorunu bilsek de çözüm önerilerini öğrenemiyoruz. Hiçbir konunun yeterince takipçisi olamıyoruz. Medya bu tür toplantıları ‘akademik bir çalışma’ gibi algılayıp bunlara gereken önemi vermediği sürece de bu çocuklar, hep en çok mağdur edilenler arasında yer almaya devam edecek...

Bu

Yazının Devamı

BASINI ANCAK HUKUK KURTARIR

30 Kasım 2015

Kostas Vaxevanis...Yunanlı bir gazeteci...

IMF Başkanı Christine Lagarde’nin vergi kaçakçılığını önlemek amacıyla Yunanistan eski bakanlarından, Başbakan danışmanlarına kadar uzanan bir listeyi Yunanlı yetkililere teslim ettiğini ortaya çıkardı.

İsviçre’deki bankalarda hesap açarak Yunanistan’dan vergi kaçıranların listesinin tamamını Hot Doc Dergisi’nde yayımlamakla kalmadı, iki yıl boyunca listenin neden örtbas edildiğini de sorguladı.

Söz konusu haberden dolayı 1.5 saat gözaltında kalınca ülkede ‘kıyamet’ koptu... Vaxevanis o sırada basına şu açıklamayı yapıyordu: “Vergi kaçıranları ve listeyi ellerinde bulunduranları tutuklayacak yerde, gerçekleri ve basın özgürlüğünü tutuklamaya çalışıyorlar”

***

Dünyanın her yerinde gazetecilik mesleği zordur. Türkiye medyasında da durum farklı değil. Hemen her dönemde gazeteciler öldürüldü, yargılandı, tutuklandı, itibarsızlaştırıldı, işsiz kaldı. Bunun son örneği Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün tutuklanması olayıdır.

Gelen eleştiriler Milliyet’te dâhil, söz konusu tutuklamalara bazı basın organlarının yeterince yer vermemiş olması üzerine. Okurlardan gelen eleştirilerin, çoğu kez haklılık

Yazının Devamı