Diyarbakır’da 12 yaşındaki engelli kız çocuğuna bakkal dükkânında cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuklu yargılanan bir şahsa, mahkeme 3 yıl 18 ay hapis cezası verdi. Mahkemenin kararı Milliyet dâhil birçok gazete, televizyon ve haber sitelerinde ‘engelli çocuğa cinsel saldırıya alt sınırdan ceza’ olarak değerlendirildi.
Mahkeme: Alt sınırdan vermedik
Kararı veren Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi söz konusu haberde yanlış bilgilendirmeye dayalı hususlar bulunduğunu belirterek kamuoyunu doğru bilgilendirmek amacıyla gönderdiği tekzipte şöyle diyor: “Haber sitenizde belirtilen haller gerçek dışıdır. Mahkemece verilen cezalar alt sınırdan verilmemiş ve takdiri hiçbir indirim uygulanmamış olup TCK da öngörülen şartlara uygun olarak verilmiştir.”
Öncelikle hatırlatalım; TCK’nın 103. Maddesine göre cinsel istismar suçunun cezası 3 ile 8 yıl arasında iken iki yıl önce yapılan değişiklikle bu ceza 8 yıl ile 15 yıl arasında yeniden düzenlendi. Ancak bu olayda sanığın suçu işlediği tarih göz önüne alınmış, karara konu olay kanun değişikliğinden önce meydana geldiği için mutat olan lehe kanun uygulaması nedeniyle sanık eski kanundaki düşük ceza uygulamasından faydalanıyor. Yani 3 yıldan 8 yıla kadar...
Mahkemenin ‘alt sınırdan vermedik’ dediği cezanın toplamı ise 4.5 yıl.
Çetiner: Karar alt sınıra yakın
Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı için Avukat Atilla Çetiner’in görüşüne başvurdum. Çetiner’e göre; mahkeme tarafından gönderilen tekzipte şekli bir haklılık var. Doğrudur, alt sınırdan ceza verilmemiştir. Ancak alt sınıra o kadar yakın verilmiştir ki, bunun şeklen alt sınır eleştirisinden kaçmak için yapıldığı kanaati doğmaktadır.
Peki, alt sınır ile üst sınır arasında ceza neye göre tespit edilecektir?
Mahkeme kararında; “... sanığın mağdureye yönelik hürriyeti tahdit suçu nedeniyle suçun işleniş biçimi, suçun işlenilmesinde kullanılan araç, suç konusunun önem ve değeri, suçun işlendiği zaman ve yer filin diğer özellikleri ve tehlikenin ağırlığı kastın yoğunluğu suç sebep ve saikleri, failin amacı filinden sonraki davranışları gibi hususlar göz önüne alınarak...” diyor.
Kanunun arkasına dolanmak...
Avukat Çetiner’in tam da bu nedenle mahkeme kararına ilişkin saptamaları son derece önemlidir:
“Suçun insanların güvenerek çocuklarını gönderdikleri bir yer olan bakkalda meydana gelmesi, çocuğun zihinsel engelli olması, failin bilerek ve isteyerek yapması, perdeyle örtülü gizli bir yerde yapması gibi nedenler alt sınırdan uzaklaşmayı gerektirmektedir. Bu durumda mahkemenin bu suça verilen cezanın arttırılmasındaki suç politikası değişikliğiyle uyumlu davranmak için temel cezanın tayininde üst sınıra yaklaşması beklenirdi.
Mahkeme verdiği kararında şeklen evet alt sınır değildir ancak kanunun ruhuna uygun olmayacak şekilde alt sınıra yakındır.”
Üst sınır için ne gerekiyor
Örneğin 103. maddedeki cinsel istismar suçunda 3 ila 8 yıl arasında ceza takdir etme hakkına sahip olan mahkeme 4 yıl, 109. maddedeki temel cezası 2 ile 5 yıl arası olan hürriyeti sınırlama suçunda 2 yıl 6 ay şeklinde alt sınıra çok yakın cezalar takdir etmiş.
Ayrıca, Mahkeme bu cezaları tayin ederken neden alt sınıra bu kadar yakın tayin ettiğini de belirtmek zorunda olduğu halde, klasik formül kelimeleri kullanarak bundan imtina etmiş görünüyor.
Bu açıdan mahkemenin tekzip metnindeki duruma karşı, “zihinsel engelli bir çocuğa daha başka ne yapılsaydı üst sınıra yaklaşarak ceza verirdiniz.” diye sormadan edemiyor insan...
BAŞKALE GÜCÜ ÇÖKERTİLDİ