ava bir sıcak bir soğuk... Her gün kafamızda “Yanımıza ceket alalım mı, almayalım mı?” sorusu... Etrafımızda kırgınlık ve yorgunluk hisseden, öksüren, hapşıran insanların sayısındaki artış... Mikroplarla köşe kapmaca sezonu başladı. Okulların açılması ve soğuk havaların bizi kapalı alanlara hapsetmesiyle havada damlacıklar halinde kalıp bir kişiden diğerine hızla geçen mikroplar hepimizin kapısını her an çalmaya hazır en büyük tehlike olarak bekliyor. İşyerinde, okulda, toplu taşıma araçlarında “şifayı kapmış” kişilerin ellediği nesnelere dokunmak bile mikropların bizim de vücudumuza girmesi için yeterli oluyor. Bu karşılaşmada güçlü taraf olmak ve köşe kapmaca oyununu kazanmak isteyenler için virüs ve bakterilerle mücadelede en etkili taktikleri derledik.
- Virüs ve bakteri gibi mikroplara bağlı oluşan grip ve soğuk algınlığından korunmanın en etkili yolu elbette onlarla hiç karşılaşmamaktır. Ancak insanlarla teması kesip izole yaşamak da mümkün değil. Bu nedenle en azından burun akıntısı olan, aksıran, hapşıran kişilere olabildiğince yaklaşmayarak ve mikropların genellikle elden geçtiğini hatırlayıp o kişilerle tokalaşmayarak ilk koruyucu önlemimizi alabiliriz.
- Enfeksiyonların
Geçtiğimiz hafta Aptamil ve Bebelac mamalarının formüllerinin geliştirildiği Nutricia Araştırma Merkezi’ni gezdim. 40 yılı aşkın süredir, 500’ü aşkın bilim insanının katkılarıyla anne sütü üzerine çalışan merkezde uzmanlardan anne sütü ve bebek beslenmesiyle ilgili en güncel gelişmeleri öğrendim. Danone Türkiye Entegrasyonu Genel Sekreteri Dr. Yalım Üner, Araştırma Merkezi’nin Anne Bebek Beslenmesi Bilimsel Kurul Başkanı Prof. Dr. Ruurd van Elburg ve Bağışıklık Sistemi Çalışma Grubu’ndan Dr. Prescilla Jeurink’den öğrendiğim bilgileri sizin için derledim.
- Bebeklerin ileride ne kadar sağlıklı olup olmayacaklarını büyük oranda ilk bin günde ne yedikleri belirliyor. Yani bebeğin anne rahmine düştüğü andan iki yaşına gelene kadarki süreçte sağlıklı ve doğru beslenmesinin sağlanması belki de onun geleceğine yapılabilecek en büyük yatırım.
Gebelerin beslenme planları uzmanlarca kontrol edilmeli
- Gebenin beslenme sorunu çocuğunu doğrudan etkiliyor. Obez annelerin çocukları daha kilolu doğuyor. “Tombul çocuk sağlıklıdır” algısı ise kesinlikle doğru değil. Annenin eksik beslenmesi de bir başka büyük soruna yol açıyor. Yetersiz beslenen annelerin çocuklarında gelişim geriliği üç kat fazla
Zaman zaman eğlendiğimiz zaman zaman dinlendiğimiz keyifli ve rahat bir yaz sezonunu kapatıp şehre döndük. Çocuklar ve gençler okulların açılmasıyla, yetişkinlerse iş temposunun hızlanmaya başlamasıyla sorumluluklarının arttığını iyiden iyiye hissetmeye başladı. Yazın yaşanmamış tüm pazartesi sendromlarının bu aya toplanmasına neden olan bu durum psikolojimizi şüphesiz etkiliyor. Ancak sonbahara geçişin tek zorlu yanı bu değil. Yeni mevsimde azalan güneş ışınları mutluluk hormonu olan serotoninin daha az salgılanmasına yol açıyor. Şehre dönüş ile kapalı alanlarda daha çok vakit geçiriyoruz ve bu da güneşle etkileşimimizi azaltıyor. Böylece çoğumuz mevsim geçişi depresyonuna doğru sürükleniyoruz. Uzmanlara göre sonbahar depresyonu mutsuzluk, karamsarlık, ümitsizlik, isteksizlik, uyku bozukluğu, çabuk yorulma, sinirlilik, konsantrasyon güçlüğü, ilişki problemleri, daha önce zevk aldığı işleri yapmaktan keyif alamama, iştah artışı veya azalması gibi belirtiler ile kendini belli ediyor. Siz de bu sorunlarla yüzleşmeden rahat bir geçiş dönemi isteyenlerdenseniz önerilerimizi dikkate alın.
Tatil sonrası şehre adaptasyonu artırmak için yapılabilecek en iyi şeylerden biri şehri tatil
Kitapları ve düzenlediği “Ana Baba Okulu” projesiyle yüz binlerce ebeveyni ve çocuğu etkileyen Prof. Dr. Haluk Yavuzer’in 12. kitabı “Yeni Kuşak Anne Babalar ve Çocukları” (Remzi Kitabevi) çıktı. Gelişim psikolojisinin duayen ismi olarak anılan Yavuzer, yeni kitabını öğrencisi ve meslektaşı olan Doç. Dr. İlkay Demir’le birlikte yazdı. Ebeveyn ve çocuk ilişkilerine, çocukların gelişimine dair her türlü güncel sorunu ve çözüm önerisini yüzlerce bilimsel kaynağı kullanarak kitaba taşıyan ikiliyle yeni kuşak anne-babalara rehberlik edecek bir röportaj yaptık.
- Ebeveynlik nasıl değişti?
Haluk Yavuzer: Geçmişte çocukla daha çok anne ilgileniyordu. Ailelerin çocuklarından beklentisi mutlak itaatti. Günümüzün çağdaş ebeveyni ise geleneksel yöntemler yerine bilimsel gerçeklere göre çocuklarını yetiştirmek istiyor. Yeni kuşak anne-babalar itaat yerine bağımsızlığı ön planda tutuyor. Baskıcı, otoriter yaklaşımlar yerini demokratik, destekleyici bir tutuma bıraktı. Artık iki ebeveyn de çocuğuyla ilgileniyor ve sorumluluğu paylaşıyor.
- Yeni kuşak babalar çocuğun yetiştirilmesinde daha mı aktif?
Haluk Y.: Çok aktifler ki bu gereklidir. Çocuğun gelişiminde babanın çok büyük önemi vardır. İlgili
Uzmanlardan Kurban Bayramı’nı en sağlıklı şekilde geçirebilmek için nelere dikkat etmemiz gerektiğini öğrendik
Kurban Bayramı kapıda. Bu da birçoğumuz için bol bol et yiyeceğimiz günlerin iyice yaklaştığı anlamına geliyor. Biz de uzmanlara bayramı en sağlıklı şekilde geçirebilmek adına etleri nasıl marine edip pişireceğimizden yanında sindirimi kolaylaştırmak için neler yememiz, içmemiz gerektiğine kadar tüm sorularımızı sorduk. Yağ yakımını artıran baharattan hazmı kolaylaştıran içeceklere kadar her şeyi öğrendik.
“Eti alkali bir karışımda marine edin”
Uzm. Dr. Özgür Şamilgil (İstanbul Florence Nightingale Hastanesi, Sağlıklı Yaşam Merkezi Direktörü)
- Eti en sağlıklı şekilde tüketebilmek için buğulama şeklinde veya fırın, güveç gibi düşük ısıda uzun sürede pişirmeliyiz çünkü bu yöntemlerde 100 dereceden fazla ısı elde etmeyiz. Bu da etin besin değerini korur. Oysa yağda kızartma yönteminde ısı 200 dereceye kadar çıkıyor. Yüksek ısı ise etteki proteinin bozulmasına, yaşlanma karşıtı kanser savar antioksidan maddelerin işlevsiz hale gelmesine yol açıyor.
- Yüksek ısı etteki yağı kansere yoy açan moleküllere dönüşmesine neden oluyor. Bu nedenle en sağlıklı seçenek olarak önerdiğimiz
Fizyoterapist İbrahim Yalçın: “Kinezyo bantlar ağrı hissini yarı yarıya azaltarak sporcuların daha iyi performans sergilemelerini sağlıyor. Bazı sporcular ise bantların plasebo etkisinden yararlanıyor”
Rio Olimpiyatları sırasında kinezyo bantlar gündemimize girdi. Pek çok sporcunun kinezyo bantlardan yararlandığını gördük. “Sporcular farklı renklerdeki bu bantları neden kullanıyor?” sorusu aklımıza takıldı. Kinezyo bant nedir, ne için kullanılır, sporcular dışındaki kişilerin de işine yarar mı gibi sorularımızı kinezyoloji eğitimi almış, kinezyo bantları uygulayan fizyoterapist İbrahim Yalçın’a sorduk.
- Kinezyo bant nedir?
Kinezyo bant yapıştırıcı akrilik içeren ve ısıyla aktivasyon kuran bir banttır. Pamuksu lifler içerir. Terlemeye izin verir ve hızla kurur. Sporcuların eklem hareketlerini kısıtlamaz ve sahada etkinliğini azaltmaz. Özetle sıcaklık hissi veren yapışkan, çok elastik, kasları ve bağları destekleyen bantlardır.
- Kinezyo bantlar ne zamandan beri kullanılıyor?
Aslında 1970’ten beri kullanılıyor ama esasen 1988 Seul Olimpiyatları sayesinde bilinirlik kazandı. 58 ülkeden profesyonel sporculara 50 bin adet kinezyo bandı tanıtım amacıyla verildi. 2008’de düzenlenen Pekin
Biz de süt içtikten sonra gaz, şişkinlik, bulantı, ishal gibi sindirim sorunu yaşayanlardan mısınız? Eğer öyle iseniz laktozla ilgili probleminiz olabilir. Doğada sadece memelilerin sütünde bulunan ve sütün tek karbonhidratı olan laktoz aslında süt şekeridir. Bu şekerin sindirilmesi için bağırsaklarımızdan laktaz enzimi üretilir. Enzim yardımıyla da laktozun bağırsaklarda parçalanması sağlanır. Ancak bazılarımızın vücudunda bu enzim bulunmayabiliyor veya yeterli oranda olmayabiliyor. O durumda da laktoz parçalanamıyor, sindirilemiyor ve emilemiyor. İşte bu soruna “laktoz intoleransı” deniliyor.
Bu sorundan muzdarip kişilerin sayısı azımsanacak gibi değil. Çalışmalar, dünya nüfusunun yarısından fazlasının, Türkiye nüfusunun ise yüzde 10’unun laktoz intoleransına sahip olduğunu gösteriyor. Tüm bu bilgileri öğrendiğimiz Beslenme ve Diyet Uzmanı Gözde Aksoy laktoz intoleransı ile ilgili sorularımızı cevapladı. Aksoy laktoz intoleransı olanlar için özel bir tatlı tarifini de paylaştı.
- Laktoz intoleransının temel belirtileri nelerdir?
Sindirilemeyen laktoz, bağırsaklarda bakteriler tarafından fermente edilir bu da gaz, şişkinlik, bulantı, ishale neden olabilir. Laktoz intoleransının
Uzman eczacı ve aromaterapist Hülya Kayhan “Aromaterapi ile yaz sorunlarından korunmak ve yazın daha keyifli geçmesini sağlamak mümkün” diyor
Aromaterapi bitkiye kokusunu veren özlerden elde edilen ve “uçucu yağ” olarak adlandırılan sıvı maddelerin sağlığın geliştirilmesi amacıyla kullanılmasıdır. Bitkiler uçucu yağları günün belirli saatlerinde ve saldırı anı gibi belirli durumlarda hayatlarını devam ettirebilmek için çok az miktarda salgılar. Öyle ki 4 ton gülden sadece 1 kilo uçucu yağ elde edilebiliyor. Bu denli yoğun ve etkili olduğu için de uçucu yağlar tedavi amacıyla genellikle üç-dört damladan fazla kullanılmıyor. Tüm bu bilgileri uzman eczacı, aromaterapist ve Art de Huile markasının kurucusu Hülya Kayhan’dan öğrendim. Kayhan doğanın mucizesi olan aromaterapiyi yaz sorunlarını gidermede nasıl kullanabileceğimizi anlattı.
“Güneş lekelerini önlüyor”
- Cilt kanseri de dahil olmak üzere güneşin zararlı etkilerinden korunabilmek adına güneş koruyucular bu dönemin olmazsa olmazları. Hem UVA’dan hem de UVB’den 85 faktör koruyucu özelliği, Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde yapılan araştırmalarla ortaya konan tamanu yağı güneş koruyuculara doğal bir alternatif