Geçtiğimiz hafta İsveç’in Göteborg şehrinde Avrupa Obezite Zirvesi düzenlendi. Zirvede “Yerleşik davranış modellerinin obezite ve ilişkili hastalıklarla bağlantısı” panelini takip ettim. Panelin açılış konuşmasını Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesi, Beslenme, Fiziksel Aktivite ve Obezite Program Müdürü Dr. Joao Breda yaptı. Breda fiziksel aktiviteyi Avrupa Bölgesi’nde teşvik etmeyi amaçladıklarını, hatta bu konuyla ilgili küresel anlamda da strateji planı oluşturduklarını anlattı. İşte panelde konuşulanlar...
- Lizbon Üniversitesi Spor Bilimleri Profesörü Luis B. Sardinha, yaşlı insanların günün yüzde 70’lik kısmını fiziksel açıdan hareketsiz geçirdiklerini belirtti. Oturma süresi arttıkça kalbin etrafını saran kesede yağlanmanın arttığını ve bu durumun da kalp hastalıkları riskini yükselttiğini açıkladı. Günde dört saatten fazla süre oturan yaşlılarda obezite görülme oranının 1.5 kat arttığına değindi. “Bir saatlik yürüyüş bile bu kadar uzun süre hareketsiz oturmanın beraberinde getirdiği olumsuz etkileri ortadan kaldırmaya yetmiyor” diyerek çok oturmanın bedelinin ağır olduğuna dikkat çekti.
- Profesör Sardinha “İleri yaşlarda fiziksel olarak bağımsız yaşamak ve kronik
Geçtiğimiz hafta Jannsen’in Belçika’daki Beers kampüsünü gezdik. İlaç moleküllerinin keşfedildiği, geliştirildiği, klinik çalışmalarının yapıldığı ve üretildiği 56 hektarlık kocaman bir kampüs Beers. Bir molekülün ilk aşamadan son aşamaya nasıl ilaç haline geldiğini görebileceğiniz bir yer. Johnson & Johnson Pharmaceutical Companies’e bağlı Janssen’in Belçika’da beş kampüsü daha var. Her birinde de araştırma geliştirme faaliyetleri yürüten binlerce araştırmacı ve uzman...
Kampüste Janssen Onkoloji Global Tedavi Alanı Başkanı Dr. Peter Lebowitz ve Janssen Nörobilim Global Tedavi Alanı Başkanı Dr. Husseini Manji ile de tanışma fırsatı buldum. Dünyada milyonlarca insanın kullandığı ilaçların buluşlarını yapmış kişiler olarak kendilerinden söz ettiren Lebowitz ve Manji’den kanser tedavilerindeki ve sinir sistemi hastalıklarının tedavisindeki en güncel gelişmeleri öğrendik.
“Göz taramasıyla Alzheimer teşhisi”
Dr. HusseInI ManjI
- Günümüzde görülme sıklığı hızla artan sinir sistemi hastalıkları sadece hasta için değil, hasta yakını ve toplum için de oldukça yıkıcı hastalıklardır. Dünya genelinde 47.5 milyon kişi Alzheimer ile yaşıyor. 2050’ye gelindiğinde bu rakamın üç-dört katına
Ünlü çevre örgütü Greenpeace, tavukçuluk sektörüne odaklanan “Yutmayız” başlıklı yeni bir kampanya başlattı. Bu kampanyayı, İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü’nde buluştuğumuz Greenpeace Akdeniz Tarım ve Gıda Kampanya Sorumlusu Tarık Nejat Dinç anlattı. Bize tavuk diye pazarlanan piliçlerin, mevcut üretim koşulları gereği hem insan hem de hayvan sağlığına nasıl zarar verdiğini ise Onkoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Yavuz Dizdar’dan öğrendik.
- Greenpeace olarak “Yutmayız” kampanyasını başlatma sebebiniz nedir?
Tarık Nejat Dinç: Tüm zinciriyle birlikte düşündüğümüzde korkunç çevre tahribatına yol açan hayvancılık sektörüne odaklandığımız bir kampanya “Yutmayız”. Bu kampanyada özel olarak hayvancılığı en endüstriyel formda yapan tavukçuluk sektörünü dikkate alıyoruz. Greenpeace olarak tavukçuluk sektörünün çevreyle uyumlu ve insan sağlığına zarar vermeyen bir sektör haline gelmesi için çalışıyoruz.
- Projeyle birlikte tavukçuluk sektörüyle ilgili ne gibi verilere ulaştınız?
Tarık N.D.: Proje kapsamında tavukçuluk sektörünün bütün yönlerini ele alan “Dünyayı Tüketmek” adında bir rapor yayımladık. Raporda da belirtildiği gibi, hayvanların hastalanmasını önlemek amacıyla kullanıldığı
Günümüzde çalışan kadınların evlilik yaşı da gebelik yaşı da giderek ileri yaşlara doğru ilerliyor. Ancak yaş aldıkça kadınların yumurtalık rezervi azalıyor, düşük riski ise artıyor. Bu nedenle birçok çift başarısız denemeler sonucu sorunlu bir sürece girebiliyor. Tabii hemen karamsarlığa da kapılmamalı. Güncel gelişmeler sayesinde tüp bebek uygulamalarında başarı şansı giderek artıyor.
Gebelik şansını artıran gelişmelerin neler olduğunu öğrenmek için, Hacettepe Üniversitesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı, Üreme Tıbbı ve İnfertilite Ünitesi tarafından düzenlenen Tüp Bebekte Mükemmeliyet Kongresi’ni takip ettik. Başkanı Prof. Dr. Hakan Yaralı olan kongre Prof. Dr. Lale Karakoç, Doç. Dr. Gürkan Bozdağ, Doç. Dr. İbrahim Esinler ve Yrd. Doç. Dr. Sezcan Mümüşoğlu’nun katkılarıyla, 430 delege ve 17 yabancı konuşmacının katılımıyla gerçekleştirildi.
Umut veren teknoloji
- Tüp bebek uygulamalarında, herkese uyan standart bir tedavi planı yerine bireyselleştirilmiş uygulamalarla çok daha iyi sonuçlar alınabildiği kongrede özellikle vurgulandı. Bireyin yaşı, kilosu, sigara içme durumu, ilaç reseptörlerindeki farklılıklar, kadının yumurtalık rezervi, erkeğin sperm rezervi ve genetik
Ülkemizde sezaryen oranlarının ciddi şekilde artmasıyla neyi anladık? Doğal bir süreç olan doğumun ciddi bir ameliyata dönüştürüldüğünü, bu operasyonların çoğunun gereksiz yere yapıldığını ve kadınların ciddi yan etkilerle karşı karşıya olduğunu... Tabii bu anlaşılınca, bilinçli kadınlar doğal doğuma tekrar hızla yöneldi. Ama kadınların karşısında ciddi bir sorun vardı. Bilinçaltlarında doğum ağrılı, riskli, zor, korkulacak bir süreç olarak yer etmişti. Tam da bu noktada hipnozla doğum moda oldu. Cambridge Düşesi Kate Middleton’ın hipnoz yöntemiyle bebeğini dünyaya getirmesi, oyuncu Özgü Namal’ın ilk bebeğini doğurmak için bu yöntemi tercih etmesi, hatta memnun kalmış olacak ki ikinci bebeği için de aynı yöntemden yararlanması... Biz de hipnozla doğumu uzmanlardan öğrendik.
“Özgü Namal’ın güçlü bir kişiliği var”
Op. Dr. Gülnihal Bülbül (“Doğal Doğum” kitabı yazarı, kadın hastalıkları ve doğum uzmanı)
- Kadınların doğumla ilgili en büyük korkularından birisi ağrıdır. Ağrıyla baş edebilmek için epidural anestezi yöntemi var. Ama bu yöntemin yan etkileri de var. “Doğal yolla ağrıyla nasıl baş edebiliriz?” sorusuna cevap ararken ise karşımıza hipnozla doğum çıkıyor. Kadının kendisine
Prof. Dr. Canfeza Sezgin kilo verme sürecini hızlandıran, güneş koruyucuların etkisini artıran, böcek ve sinek ısırıklarına karşı koruyan, aşırı terleme sorunuyla ve polen alerjileriyle mücadelede yardımcı olan doğal kürleri anlattı
İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Canfeza Sezgin’in yeni kitabı “Tam Şifa” (Hayy Kitap) raflarda yerini aldı. Kanserden diyabete, migrenden yorgunluğa 170’in üzerinde hastalık ve sorunun bütüncül tıp anlayışıyla anlatıldığı 952 sayfalık kitap, iki binin üzerinde bilimsel kaynağı kullanarak yazılmış. Biz de ilkbahar ve yaz dönemlerinde sıklıkla karşılaştığımız sağlık sorunlarına doğal çözümleri öğrenmek için Sezgin’le buluştuk.
- Yaz yaklaştıkça kilo verme isteğimiz artıyor. Bunun için ne öneriyorsunuz?
Kilo verme ve zayıflama kişinin öncelikle zihinsel olarak buna hazır olmasıyla başarılabilir. Eğer kişi yaşam tarzını ve beslenme alışkanlıklarını değiştirmeyi düşünmezse, ameliyat dahi olsa kilo vermenin kalıcı olması pek mümkün değildir. İnsanların en büyük hatası yıkıcı diyetlerle hızlı kilo vermeleri; fakat egzersizle diyetlerini desteklemezlerse verilen kilolar fazlasıyla geri alınır.
- Egzersiz ve düzenli beslenme olmazsa olmaz
“Eczacınız en yakın sağlık danışmanınızdır” cümlesini herhalde çokça duymuşuzdur. Bu boşu boşuna da ortaya çıkmış bir ifade değildir. Toplumumuz eczacılarını güvenilir sağlık danışmanları olarak görmektedir. Bir eczacı olarak meslektaşlarımın da bu güveni korumak adına harıl harıl çalıştıklarını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Eczacılar eğitimden eğitime koşan, “Ömür boyu eğitim” felsefesini mesleki ve kişisel gelişimleri için ciddi şekilde önemseyen, sayılı meslek grubundan biridir. Akademisyen bir eczacı olarak,öğrencilerimizin de mesleğimizin onurunu korumak adına sürekli eğitim ve gelişime açık, topluma ve toplum sağlığına duyarlı, günün gereksinimlerine ayak uyduran meslektaşlarımız olabilmeleri için, onları motive etmeyi kendimize bir borç biliyorum. İşte bu yazı da, geleceğin eczacısı olacak, harika işlere imza atan öğrencilerimiz için bir motivasyon olacak.
“Belgrad Ormanı’nda Spor Eczacılığı Koşusu”
Medipol Üniversitesi Eczacılık Öğrencileri Birliği MEDUPSA bu hafta sonu (30 Nisan 2016 Cumartesi) “PharmaRun” etkinliği adı altında Belgrad Ormanı’nda koşacak. Geleceğin eczacıları, spor eczacılığına dikkat çekmek ve bu konunun, sağlıklı yaşamın en yakın
Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü Başkanı Yrd. Doç. Dr. Asiye Kocatürk önderliğinde hayata geçirilen Gebe Okulu’nda 29-30 Nisan ve 6-7 Mayıs tarihlerinde eğitim verilecek. Tamamen ücretsiz olan eğitimler Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nin diğer bölüm başkanlarının da gönüllü desteğiyle, üniversitenin Kavacık kampüsünde gerçekleştirilecek. “Anneliğe hazırlık ve ebeveyn olgunluğu”, “Gebelikte ve emzirme döneminde beslenme” ve
“0-3 yaş çocuk gelişimi” gibi 15 konunun 13 akademisyen tarafından işleneceği eğitim programının ayrıntılarını öğrendik.
“Dil gelişimi bebek anne karnındayken başlar”
- Gelişim psikolojisinin duayen ismi Prof. Dr. Haluk Yavuzer kadınların annelik olgunluğuna ulaştıktan sonra çocuk sahibi olması gerektiğini anlatacak. “Nasıl ki karnımız acıkmadan yemeğe oturduğumuzda o yemek bize keyif vermiyor, doğumda da aynı şey geçerlidir. O olgunluğa eriştikten sonra doğum yapan anne çocuğuyla bütünleşir, onunla tensel temas içindedir, çocuğunun sütünden dolu dolu yararlanmasına olanak verir. Böylece çocuğu için gerekli olan duygusal ve fizyolojik besini ona aktarabilir. Nevrotik anneler ise sütünü bile bir görev yapıyormuş gibi