Mobil takip sistemleri üzerine uzman Arvento, sadece araç takip şirketi olmadığını, geliştirdiği sistemlerle aynı zamanda kişi ve nesne takibinin yanı sıra yangınla mücadelede de rol oynuyor
Günümüzde filolar, araç kiralama şirketleri ve bireysel kullanıcılar tarafından tercih edilen araç takip sistemleri giderek yaygınlaşıyor. Ancak Arvento Genel Müdürü Özer Hıncal, sadece “araç takip şirketi” olmadıklarını, araçların yanı sıra çocuk ya da yaşlıları, nesneleri de takip edebilen sistemler geliştirdiklerini hatta orman yangınlarıyla mücadelede de yer aldıklarını anlatıyor.
Türkiye’de geliştirip ürettiği bu teknolojileri üç kıtaya ihraç ettiklerini belirten Özer Hıncal, sistemlerinin en önemli müşterilerinin doğal olarak filo ve kiralama şirketleri olduğunu dile getirdi. Bunun yanında farklı sistemler de geliştirdiklerinin altını çizen Hıncal, en hayati örneğin, geçtiğimiz yaza damgasını vuran orman yangınları olduğunu vurguladı. Son yangınlarda kendi geliştirdikleri “Yangın Yönetim Sistemi”nin de
Doğu Almanya’nın önemli otomobillerinden biriydi. Zira Doğu Almanların satın alabileceği düşük bütçeli tek model de buydu. Uğruna yıllarca sıra beklenen bu “efsane”, iki Almanya’nın birleşmesinden bir süre sonra öldü! Ama efsanesi sürüyor...
Ambargolar altında yaşamını sürdürmeye çalışan komünist Doğu Almanya’da, ilginç bir otomobil sanayii vardı. Bir dönem, sonradan Doğu Almanya sınırları içinde kalan DKW ve Horsch fabrikaları, sonradan bu küçük ülkenin otomobil endüstrisinin “temelini” oluşturacaktı. Zira üretilen otomobillerin çoğu, markalardan bağımsız olarak sadece DKW’nin bıraktığı “iki silindirli iki zamanlı motor teknolojisini” kullanıyordu. Bu yüzden de Doğu Alman otomobili denildiğinde, akla hep, arkalarından yağ dumanı çıkartan araçlar geliyordu.
Trabant da, işte bu “dumanı üzerinde” otomobillerden biriydi. Batı dünyasının ortasında olmasına rağmen komünist rejimi benimsediği gerekçesiyle ambargolara maruz kalan Doğu
LeasePlan şirketinin yayımladığı “Kurumsal filolar iklim değişikliğiyle nasıl mücadele edebilir?” raporuna göre, 2050 yılına kadar 17 ülkede içten yanmalı motorlarla donatılmış araç satışı tamamen yasaklanacak
Dünyanın önde gelen oto kiralama şirketlerinden LeasePlan, Kasım ayında İskoçya’nın Glasgow kentinde gerçekleşecek 26. Birleşmiş Milletler (BM) İklim Konferansı “COP26” öncesi “Kurumsal filolar iklim değişikliğiyle nasıl mücadele edebilir?” adlı bir rapor yayımladı.
Rapora göre, Avrupa’da satılan her 10 araçtan 6’sını şirket araçları oluştururken, şirket araçları şahıs araçlarına oranla ortalama 2.25 kat daha fazla yol kat ediyor. 2019’daki yeni şirket araç kayıtlarının yüzde 96’sını benzinli ve dizel yakıtlı araçların oluşturduğuna dikkat çekilen raporda, tüm veriler doğrultusunda elektrikli şirket araçlarına geçişin, “sıfır emisyon” politikalarının gerçekleşmesine önemli ölçüde katkıda bulunabileceği vurgulandı.
Cesur adımlar
Son
Her şeyin olduğu gibi otomobillerin de “parayla satın alınamayanları” var... Nitekim satın alabilmek için sadece yüklü miktarda bir servete sahip olmak yetmiyor, bir de o otomobilin ya da aracın “satılıyor” olması gerekmekte. Çünkü sözünü edeceğimiz otomobillerin “dünyada bir eşi daha yok” ve sahipleri satmadıkça, “ikinci el”e düşmeleri de imkansız!
Otomotiv üreticileri, son 20 yıldır neredeyse arşivlerini karıştırıyor sanki. İklim krizi, küresel ısınma gibi gelişmelere karşılık “çare” diye 1900’lerin başlarında bile kullanılan elektrikli otomobilleri önümüze koyarken, “tamamen kişiye özel” diyerek de, yine 1930’lardan 1970’lere kadar irili ufaklı karoseri firmaları tarafından yapılan yöntemleri günümüze uyarladılar. O irili ufaklı firmalar, zamanında Lamborghini, Ferrari, Pagani, McLaren ya da Aston Martin’le rekabet edemeyip tarihe karışırken, “eşsiz otomobiller üretme” fikrini de bu firmalara kaptırdılar.
Bugün süper ve hiper otomobil
Tüketicilerin özellikle 2. el araç alımı konusunda beklemeye geçtiğini söyleyen Cardata Genel Müdürü Yalçın, kasım ayından itibaren talebin kademeli olarak artacağını öngördüklerini kaydetti
Otomotiv pazarında tedarik sorunlarından kaynaklı “sıfır” araç bulunurluğu sorunu devam ederken, 2. el araç pazarı da geçtiğimiz ayların aksine durgun günler yaşıyor. İkinci el araç sektörüyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Cardata Genel Müdürü Hüsamettin Yalçın, tüketicilerin şu anda bir bekleme sürecinde olduğunu, sıfır araç tedarikindeki sıkıntıların uzama sinyalleri doğrultusunda kasım ayından itibaren 2. elde hareketlenme olabileceğine dikkat çekti.
2. el araç fiyatlarının şu anda rayına oturduğunu belirten Yalçın, “Temmuz ve ağustos aylarındaki kısmi hareketlilik eylül ayından itibaren belirli bir çizgiye geriledi. Ekonomik nedenlerden ötürü tüketiciler 2. eldeki satın alma ihtiyaçlarını biraz öteledi ve beklemeye geçti. Bu durum ise 2. elde
2000 yılında üretimi sona ermesine karşın Türkiye’de halen sevilen ve kullanılan bir araç olan Renault 12, başlarda önden çekişli olmasıyla yadırgansa da, özellikle yokuşlardaki performansı ve dayanıklılığıyla “dağ keçisi” olarak anıldı. Türkiye dışındaysa hem cefakardı hem de bazı ülkelerin otomobil hayallerinin gerçekleşmesini sağlamıştı
Yıl 1971’in Mayıs ayıydı. Yani Fransa’da piyasaya çıkmasının üzerinden henüz iki yıl geçmişti... Otomobil henüz üretilmeye başlanmamış olsa da şubat ayından beri sıraya yazılanlar vardı. O zamanki Genel Müdür Mehmet Atsan dahil, Oyak Renault fabrikasında çalışan hiç kimse günlerdir uyumuyordu. Merak ve heyecan içinde hattan inecek ilk Renault 12’yi bekliyorlardı... En büyük korkuları da, bir aksilik çıkmasıydı... Ama aksilik olmadı ve araç banttan indirildi, kontağı çevrilir çevrilmez de çalıştı. Neredeyse fabrikadaki 368 kişinin tamamı derin bir “Ohh!” çekmişti...
Ancak anlatılanlara göre ortada bir başka problem
Türkiye’ye yeni otomotiv yatırımı geleceğine inandığını söyleyen OSD Yönetim Kurulu Başkanı Yenigün, bunun için özellikle tedarik sanayi açısından teknolojik yatırımların kaçınılmaz olduğunu vurguladı.
Türk otomotiv endüstrisi, bir yandan dünyanın pek çok yerindeki üreticiler gibi Kovid-19 kaynaklı (çip krizi, konteyner sıkıntısı, hammadde fiyatları, lojistik problemleri gibi) sorunlarla boğuşurken, diğer yandan da kendi içerisinde değişen koşullara ayak uydurmaya, mevcut kapasiteyi kaybetmeyip aksine artırmaya çalışıyor.
Honda, geçtiğimiz günlerde 50 bin kapasiteli fabrikasını kapatırken, Oyak Renault da mevcut Megane Sedan’ın yılda 55 bin adet üretilmesi için Karsan ile anlaşmıştı. TOGG tamamen elektrikli araç üretimi için tesis inşasını devam ettirirken, Türkiye’deki bazı fabrikalar kendi içlerinde yeni yatırımların düğmesine bastı bile...
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Yönetim Kurulu Başkanı Haydar Yenigün, önümüzdeki dönem Türkiye’deki otomotiv sanayinde gelişmeler
Her şeyde olduğu gibi otomobilde de “ya sev ya da nefret et!” kuralı geçerlidir. Yani bir otomobil kimilerine göre çok çekici gelirken, bazılarına göre dünyanın “en garip” ya da “çirkin” nesnesi olabilir. Ben de buradan yola çıkıp, sizlere kataloglarda rastladığım yahut bildiğim “garip” otomobillerden “ortaya karışık” bir şey çıkarttım. Elbette “gariplikler” bunlarla sınırlı değil ve unutmayın ki “garip ama gerçek” otomobiller onlar...
Tesla Cybertruck
Ondan bahsetmeden olmazdı tabii. Modern dünyanın “garip yadratığı” olan Cybertruck, Elon Musk’ın fikirlerinden biri. Hatta herkes onu Musk’ın bir restoran peçetesine kendi çizdiğini sanıyor. Bir, iki, hatta üç elektrik motoruyla donatılabilen Cybertruck, 0-100 km/s hızlanmasını 2.9 saniyede tamamlayabiliyor. Üstelik bir Porsche ya da Lamborghini olmasa da...
Reliant Robin
Anadol’un yaratılmasında yardımcı olan Reliant’ın İngiltere’de çok sevilen modeliydi Robin. İnsanlar onunla muhteşem sürüşler