Her şeyde olduğu gibi otomobilde de “ya sev ya da nefret et!” kuralı geçerlidir. Yani bir otomobil kimilerine göre çok çekici gelirken, bazılarına göre dünyanın “en garip” ya da “çirkin” nesnesi olabilir. Ben de buradan yola çıkıp, sizlere kataloglarda rastladığım yahut bildiğim “garip” otomobillerden “ortaya karışık” bir şey çıkarttım. Elbette “gariplikler” bunlarla sınırlı değil ve unutmayın ki “garip ama gerçek” otomobiller onlar...
Tesla Cybertruck
Ondan bahsetmeden olmazdı tabii. Modern dünyanın “garip yadratığı” olan Cybertruck, Elon Musk’ın fikirlerinden biri. Hatta herkes onu Musk’ın bir restoran peçetesine kendi çizdiğini sanıyor. Bir, iki, hatta üç elektrik motoruyla donatılabilen Cybertruck, 0-100 km/s hızlanmasını 2.9 saniyede tamamlayabiliyor. Üstelik bir Porsche ya da Lamborghini olmasa da...
Reliant Robin
Anadol’un yaratılmasında yardımcı olan Reliant’ın İngiltere’de çok sevilen modeliydi Robin. İnsanlar onunla muhteşem sürüşler gerçekleştirmeyi hayal etse de, genelde “taklalar atarken” eğleniyordu. Hatta Top Gear’a bile konuş olmuştu. Zira viraja sert girildiğinde ne yapacağı belliydi. 1973’te başlayan üretimi, 2001 yılında sona erdi.
Chevrolet SSR
Kamyonet mi yoksa otomobil mi pek belli olmadı. “Arafta kalmış” izlenimi veren SSR, bu yüzden başarılı da olamadı ve apar topar üretimden kaldırıldı. Çıkarılabilir küçük bir tavanı bulunan SSR’ın kullanılmışları, şu sıralar sadece “retro” görünümü nedeniyle modifiyeciler tarafından tercih ediliyor.
Acoma Mini Comtesse
Fransa’nın “mikro” otomobil çılgınlığına bir cevabı niteliğindeydi ACOMA Mini Comtesse... Çok küçük olan Comtesse, birkaç farklı kasa tipine sahipti. Sınıflandırması nedeniyle ehliyetsiz bile kullanılabiliyordu. Her ne kadar fotoğrafta yaşlılar kullanıyormuş gibi görünse de, yaşlıları “yoracak” bir araçtı. Nitekim 49 cc’lik tek silindirli motora sahipti ve 35 km/s hız yapabiliyordu. Üstelik iki ileri vitesi olmasına karşın, geri vitesi bulunmuyordu. Yani itmek gerekiyordu.
Amphicar
Jetgiller’in oynadığı zamanlarda uçan otomobillerin gerçek olacağına inanmazdık. Ama şu sıralar uçan otomobiller konusunda atılan pek çok adım var. Hatta 1950 ve 60’larda üretilenleri de. 1961’deyse insanlar hem denizde hem de karada gidebilecek bir otomobilin var olabileceğine inanamazdı herhalde. Ancak oldu ve Amphicar ortaya çıktı. 1961’den 1967’ye kadar Almanya’da imal edilen araç, şimdiye kadar otomotiv tarihinin en popüler “sivil amaçlı” amfibik otomobili olarak biliniyor. Eline su döken de çıkmadı henüz. Yaklaşık 4 bin adet üretildi. Ancak performansının zayıflığı ve fiyatının yüksek oluşu, daha ünlü ve popüler olmasını engelledi. Aslında sonunu da getirdi. Ancak koleksiyonların ve klasik tutkunlarının hala sevgilisi durumunda.
Karlmann King
Dünyanın en pahalı SUV aracı olur kendisi. En son 3 milyonun üzerinde bir fiyata sahipti. İç mekanı hayli lüks olan bu araç, Amerikalıların F-117 uçaklarını andırıyor tasarımıyla. Üstelik de çoğu kişi için bir hayli ürkütücü ve çirkin gelebilir. Arap ülkelerinde hayli fanatiği var. İtalya’da bir Çinli firma tarafından üretiliyor. Bu arada kendisinin “ağır abi” olduğunu söylemeden geçemem zira kendisi 5 ton.
Fiat Multipla
Pek çok kişi tarafından “çirkin” olarak nitelense ve “başka bir dünyadan geldiği” iddia edilse de, çok fonksiyonel ve genişti. Özellikle İtalya’da taksicilerin bir numaralı tercihi olmuştu. Önde üç kişilik yer vardı. Ancak devamı gelmedi. Buna karşılık tasarımı nedeniyle Amerika’da müzede bile sergilendi. Küçümsemeyelim yani...
Zagato Zele 1000
Aston Martin’ye ünlenen, Ferrari, Lamborghini, Alfa Romeo, Lancia, Fiat, Jaguar gibi markaların şasileri üzerine farklı tasarımda efsanevi ve lüks araçlar yapan İtalyan Zagato, nasıl olduysa bu otomobili de yaratmış. 1974-76 arasında üretilen ve 500 tanesinin “sağ kaldığı” bilinen bu otomobil, o dönemdeki petrol krizi nedeniyle ortaya atılan alternatiflerden biriydi. Elektrikli “Zagato Zele”, 80 kilometrelik menzile sahipti ve “uygun koşulları bulduğunda” 40-50 km/s hıza çıkabiliyordu. Üstelik kendisi tamamen el yapımıydı.
Bond Bug 700ES
Kendisinin çok çirkin olduğunu düşünenler olsa da, şu sıralar iyi bir tanesini bulmak ve satın almak neredeyse imkansız. 1970-74 arasında üretilen bu üç tekerlekli canavar, önceleri Bond Cars firması tarafından üretilirken, sonrasında Reliant çatısı altına girdi. 2 bin 300 tane üretildiği söyleniyor. Hatta şimdilerde bu araçlara 600 cc motosiklet motoru takıp uçmaya niyetli olanlar da var. Oyuncağı bile mevcut, sevin şu garibi...
Lotus Europa
1966 Lotus Europa, ortadan motorlu, yarış otomobillerinden esinlenilerek geliştirilmiş bir otomobildi. Arka kısmı her ne kadar “hörgüç” gibi görünse de, aslında burası motora ev sahipliği yapıyordu. Bir kamyonet değildi ama Renault motoru taşıyordu. Sadece 78 beygirde ama sesiyle çok güçlüymüş gibi duruyordu. Sonrasında Allah’tan 126 beygirlik bir versiyonu çıktı da, sevenleri sevindi.
Helicron
Helicron, Fransız şirketi Thrities tarafından üretilmişti. Tıpkı eski uçaklar gibi pervane yardımıyla hareket edebilen araç, arka tekerlekleri sayesinde yönleniyordu. Yani direksiyon arka tekerleklere bağlıydı. Yolda görmek hoş olabilirdi aslında ama pratik bir otomobil olmadığı kesin. Park yeri bulmak kolay olabilir miydi ki?
Nissan S-Cargo
Onu yazmasam olmazdı. Japon pazarı için geliştirilen “mikro” ticare Nissan S-Cargo, 1989’da yollara çıkmıştı. Her ne kadar çirkin gibi görünse de, aslında Citroen 2CV gibi sevimli bir ördeğe benziyordu. Günümüzdeki Mini Cooper’dan bile küçük olan bu araçtan sadece 8 bin adet üretildi.