HESAP SORULMASA BİLMEYECEĞİZ!

30 Haziran 2014

Türkiye medyası dramatik insan hikâyelerini seviyor:
Bu nedenle Soma’da kaç çocuğun yetim kaldığını, madenci eşlerinin ağıtlarını, babasız doğan bebekleri, karnelerini babalarına göstermek için mezarlıkta bekleyen bisikletsiz çocukları... Hepsini tanıyoruz ve biliyoruz...
Peki; Soma’da yüzlerce madencinin hayatını kaybetmesinden sonra kimlere kaç dava açıldığını biliyor musunuz?
Hazırlanan bilirkişi raporlarında müfettişlerin kimler tarafından nasıl yanıltıldığını?
Araştırma komisyonunda yaşanan tartışmaları ya da iyileştirici yasal düzenlemeleri...
Medya bu konuda ne yapıyor? Konunun ne kadar takipçisi olabiliyor?

Yazının Devamı

IŞİD, REHİNELER VE YAYIN YASAĞI

23 Haziran 2014

Musul başta olmak üzere bölgede gerçekleştirdiği bütün eylemleri dünyaya sosyal medya üzerinden bizzat kendisi servis eden Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD), Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğu’ndan kaçırdığı 49 kişiyle ilgili haberlere mahkeme kararıyla yayın yasağı getirilmesi medya özgürlüğü açısından tartışmalara yol açtı. Mahkeme yayın yasağında medyada yer alacak haberlerle “rehinelerin hayatının riske edilmesini” gerekçe olarak gösteriyor.

Yargının yetkisi yok
Oysa hukukçulara göre; Türk hukuk sistemi yargı organlarına “yayın yasağı” koyma yetkisi vermiyor. Bu yetki sadece Başbakan veya görevlendireceği bakana aittir. O da “millî güvenliğin açıkça gerekli kıldığı hâllerde yahut kamu düzeninin ciddî şekilde bozulmasının kuvvetle muhtemel olduğu durumlarda” tanınmış bir yetkidir. Anayasa’nın 28. maddesine göre de “Basın hürdür, sansür edilemez” ve devlete, “basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alma” görevini yüklemiştir. Dolayısıyla neyle sınırlandırıldığı açıkça belirtilmeyen bu karar bir yayın yasağından çok, basına sansür niteliğini taşımaktadır.
İletişim bilimciler ise kamuoyunu ilgilendiren hassas konulara getirilen yayın yasağıyla aslında

Yazının Devamı

MEDYANIN BAYRAKLA İLİŞKİSİ

16 Haziran 2014

Bayrağa her ülkenin yüklediği anlam aynıdır:
Bayrak bir ülkenin varlık sebebidir, kimliğidir, bağımsızlığının göstergesidir. Hassasiyetler farklı olsa da...
2. dünya savaşı sırasında Amerikalı subayların Japonlara ait küçük bir adada, Suribachi tepesine ülkelerinin bayrağını dikmesi, 1945’de fotoğrafı çeken Joe Rosenthal’a sadece Pulitzer Ödülünü kazandırmadı, bayrağın bir ulusun elinden başka bir ulusun eline geçmesindeki rolü ve önemini de ortaya koyan bir propagandaya dönüştü.
Türkiye’nin bayrakla ilişkisi de her zaman sorunlu oldu.
Bayrak dikilse de indirilse de “hassasiyet” gösterdik. Ya aşırı ırkçılığa varan bir söylem üzerinden ya da provoke eden eylemler üzerinden bayrakla olan ilişkimizi paradoksal bir biçimde sürdürdük.
Kardak krizi keçilerin otladığı adacığa bayrak dikme yarışından çıkmıştı... Bundan dört yıl önce de Ağrı Dağı’na tırmanarak zirveye Ermenistan ve Dağlık Karabağ bayrakları dikilmesini Türk medyası olarak hemen Ermeni diasporasına bağlamıştık. Oysa dağcılık yapan herkes bilir ki; zirveye çıktığınız zaman sembolik olarak kendi ülkenizin bayrağını dikersiniz. Everest’in tepesinde Türk bayrağı da dâhil sayısız yabancı millet bayrağının

Yazının Devamı

Önce kadınları dinleyin

9 Haziran 2014

Hepimiz biliyoruz ki; şiddete maruz kalan, öldürülen, cinsel tercihleri yüzünden aşağılanan, ayrımcılığa, istismara uğrayan kadınları, çocukları, eşcinselleri koruyan, kollayan yasalarımız yok, hiç olmadı!
Hükümet özellikle kadın ve çocuklara yönelik cinsel suçlara ‘ağır cezalar’ getirmek amacıyla yasal düzenlemelere gideceğini söyleyince haliyle söz konusu yargı paketinin takipçisi de önce kadınlar oldu...
Ancak kadınlar şokta!
Kadın örgütlerine göre; söz konusu yargı paketinde kadına karşı şiddet ve kadın cinayetleri konusunda tek bir düzenleme yok!
Tam tersine, kadınlara tecavüz sırasında uygulanan/uygulanacak şiddet konusunda erkeklere yeni “ceza indirimleri” geliyor!

Basına çağrı!

Yazının Devamı

Her tweet’i retweet yapma!

2 Haziran 2014

Sosyal medyanın informal atmosferi, çoğu kez biz gazetecileri de içine çeken; giderek daha tehlikeli, daha tahrik eden bir mecraya dönüşmüş durumda. Öyle ki; bazen bir medya kurumunun çalışanı olduğumuzu ve yapacağımız bir hatanın kurumsal düzeyde bir eleştiriye maruz kalabileceğini, araştırmadan paylaşılan bir bilginin mesleki açıdan güvenilirliğimize vereceği zararı hesaba katmıyoruz bile...

Ancak son birkaç yıldır dünyanın saygın birçok medya kuruluşu bu hesabı yapmış olmalı ki; yeni medya düzeninde gazetecilerin sosyal medyada paylaştığı haber ve yorumların çalıştıkları kurumun genel yayın politikasına ve meslek etiğine uygunluğu yazılı kurallara bağlamış durumda.

Tweet kuralları
Her biri farklı gerekçelerle kurallarını belirlese de, gazetecilerin kişisel hesaplarının meslek etiğine uygun olup olmadığı mercek altına alan The New York Times ve Amerikan televizyonu CNN; kurum çalışanlarını sosyal medya üzerinden siyasilerle ilgili herhangi övücü veya sövücü ifadeler kullanmamaları konusunda uyarıyor. Sky News; gazetecilerden kendi kurumlarının dışındaki kullanıcılara ait mesajları ve hatta rakip basın kuruluşlarında çalışan gazetecilerin tweetlerini retweet

Yazının Devamı

İHRAÇ KARARINA AF ÇIKARSA...

26 Mayıs 2014

Önce hatırlatalım: Galatasaray Kulübü Kongre üyesi Arif Hikmet Çalıkoğlu, Milli Takım Teknik Direktörü Fatih Terim ve Merve Terim’e ağır hakaretlerde bulunduğu iddiasıyla geçen yıl bir davaya konu oldu.
Mahkeme kararında Fatih Terim’in şikâyetine konu olan hakaretin stadyumdan çıkarılmasından sonrasına ilişkin olduğunu belirterek, gıyabında ve üç kişiyle paylaşılması unsurunun oluşmadığına hükmetti. Ancak o esnada olay yerinde bulunan kızı Merve Terim’e hakaret ettiği gerekçesiyle Çalıkoğlu hakkında 87 gün hapis cezası verdi, ceza paraya çevrildi.
Galatasaray Kulübü de Terim ailesine hakaret ettiği gerekçesiyle Çalıkoğlu’nun ihracına karar verdi.
Geçtiğimiz ay, Galatasaray’ın Mali Genel Kurulu, kulüp tarafından ihraç cezası verilen Arif Çalıkoğlu’nu affedince eski başkan Faruk Süren bu kararı eleştirerek “Yönetim ve başkanın lehte oy kullanması çok vahim. Bize yakışmadı” dedi.

Arşive bakmak yeterli
Milliyet Süren’in konuya ilişkin görüşünü “Bu af bize yakışmadı” başlığıyla yayımlayınca Çalıkoğlu’nun avukatı da bu haberi gazeteye yakıştıramamış olmalı ki tekzip gönderdi. Çalıkoğlu’nun avukatı Milliyet’i “Fatih Terim’e ağır hakaretler içeren” ifadelere yer vererek

Yazının Devamı

SOMA İÇİN KAMPANYA

19 Mayıs 2014

Soma’da meydana gelen maden faciası ve sonrasında yaşananlar gösterdi ki; biz çare üreten değil, sorun biriktiren bir ülkeyiz. Çözüm üretemediğimiz sürece de her bir felakette, büyük fotoğrafa yansıyan bu akıl ve vicdan tutulması sürüp gidecek...
Artık hepimiz için tecrübeyle sabittir; depremler yıktı, ocaklar çöktü, grizular patladı, yüzlerce insanımızı böyle kaybettik ama hep unuttuk, yaraları sarmak yerine hep aynı şekilde, aynı bilinen nedenlerle yeniden yeniden aynı acıları yaşamak zorunda bırakıldık.
Yine yüzlerce işçi can verdi, onlarca işçi halen toprağın altındayken hâlâ acıya öfkeyle karşılık veriliyor. Hâlâ ceset torbaları üzerinden siyaset yapılıyor, felaket bölgesinden manipüle edilmiş yalanlarla sosyal medya üzerinden insanlar birbirlerine karşı kışkırtılıyor.

Felaketler bizi bölüyor
Türkiye’de ilk defa bir “felaket” bizi birleştirmiyor, aksine birbirimizi suçlayarak, hırpalayarak, döverek, tekmeleyerek, hakaret ederek bölüyor. Ortada ne devlet terbiyesi kaldı ne de insanların acılarına saygı. Peki bizi böyle bir acı bile bir araya getiremiyorsa ne getirecek?

Yazının Devamı

MUTABAKAT VE İKİ YASA

12 Mayıs 2014

HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, İmralı’da Abdullah Öcalan’la devlet heyeti arasında gerçekleşen iki görüşmeyi geçtiğimiz hafta Milliyet’e değerlendirdi.
Buldan bu görüşmelerde sürecin devam etmesi konusunda konsensüs (uzlaşma) sağlandığını, Öcalan’ın Kürt sorununun çözümü için iki yasa üzerinde ısrar ettiğini ve moralinin önceki görüşmelere nazaran yüksek olduğu yönünde bir değerlendirme yapınca Milliyet habere “İmralı ile iki konuda uzlaşma” başlığını attı.
Haberin spotunda ise “İmralı’da Öcalan’la görüşme heyetinde yer alan Buldan, ‘Bölgesel Özerk Yönetim Yasası’ ve ‘Demokratik Sivil Toplum Yasası’ konusunda hükümetle uzlaşmaya varıldığını söyledi” ifadelerine yer verildi.

Sürece ilişkin mutabakat
Söz konusu haberde devletle Öcalan arasında sağlanan mutabakattan kasıt; sürece ilişkin talepler ve yapılması gerekenlerle ilgili ön görüşmede uzlaşmaya varılması üzerine. Yani sürecin işlemesi adına yapılan bir mutabakat söz konusu.
Haberin içerisinde Öcalan’ın Kürt sorununun çözümünün bu iki yasaya bağlı olduğunu ve bu nedenle bu yasalar konusunda “ısrar ettiği” bilgisine de yer veriliyor. Devletin bu yasalarla ilgili tutumunun ne olacağı yönünde bir bilgi

Yazının Devamı