Avrupa aşıda ayrımcılık yapıyor

22 Ağustos 2021

Avrupa Birliği ve ABD, aşı konusunda DSÖ’yü değil, kendi ilaç kurumlarını referans alıyor ve AB dışındaki “üçüncü” ülke vatandaşlarına Sinovac dışındaki aşıları zorunlu kılıyor. Bu tutum, ilaç şirketlerinin tekelci yaklaşımı ya da siyasi bir “yaptırım” değilse nedir?

Son yıllarda aşırı milliyetçi ve ırkçı söylemleri, göç politikalarındaki tutarsız, birbiriyle çelişen kararlarıyla gündem yaratan Avrupa ülkeleri, şimdi de koronavirüs aşılarıyla ilgili bilimsellikten uzak ayrımcı yaptırımlarıyla tartışmaların odağına yerleşti. Öyle ki; Avrupa, ülkesine seyahat etmek isteyenlere sadece aşı pasaportu uygulamasını getirmedi, Sinovac aşısını olmuş kişilere, hiç aşı olmamış muamelesi yaparak ülkesine almıyor.

Oysa Çin başta olmak üzere Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 33 ülke, Sinovac aşısı kullandı. Dünya Sağlık Örgütü, koronavirüse karşı Sinovac şirketinin geliştirdiği CoronaVac aşısına acil kullanım izni verdi. Sinovac aşısının, DSÖ tarafından belirlenen etkinlik ve

Yazının Devamı

Dipten gelen dalga: Sığınmacılar

15 Ağustos 2021

Türkiye’nin gelen sığınmacıları ülkenin güvenliği ve geleceği açısından tartışması ırkçı bir davranış değildir. Şiddetinden kaçtığınız gücün zihniyetini, yaşam biçimini, düşünce ya da inancını sığındığınız ülkeye empoze edemezsiniz

 

Sunatullah Saadat... Bir yıl önce Türkiye’ye kaçak yollardan gelen bir sığınmacı. Kendisini 10 dil bilen, ‘eğitimli’ Afgan gazeteci olarak tanıttı. Geçtiğimiz günlerde binlerce Afgan erkeğin kontrolsüz bir şekilde sınır kapılarından geçişi tartışılırken, bir video yayınladı ve Türkiye’nin yaşam biçimini, kadınlarını ve seçilmiş bir belediye başkanını hedef alan ağır ifadeler kullandı. “Google’a Türkiye yazınca karşınıza çıplak kadınlar çıkıyor” diyerek...

Aslında bu sığınmacının “çıplaklık” diye gördüğü şey, Türkiye’nin aydınlık yüzlü çağdaş kadınları. Yani bilimde, sanatta, edebiyatta, sporda uluslararası başarılara imza atmış kadınları. Hak mücadelesi veren, şiddete, yok sayılmaya,

Yazının Devamı

Bürokrasinin felaket algısı: Önce olsun sonra bakarız!

8 Ağustos 2021

Ülkenin başına gelmesi muhtemel bir felaket için “önlem” almak, sorunların çözümüne yönelik projelere “yatırım” yapmak ya da olası bir soruna finansal bir “kaynak” ayırmak fuzuli bir iş olarak görülüyor

Bir gazeteci, ülkeyi ilgilendiren mevcut bir sorunu ya da olası felaketleri kaç kez yazabilir? İlgili kurumları kaç kez uyarabilir? Bir sorunu ya da o sorunun çözümüne yönelik bilimsel önerileri kaç kez hatırlatmak durumunda kalabilir? Biz dönüp dolaşıp aynı sorunları defalarca yazıyoruz. Depremi, selleri, kuraklığı, yok olan gölleri, kirlenen denizleri, eriyen buzulları, yanan ormanları, küresel ısınmanın, sıcak hava dalgasının nelere mal olacağını… Hemen her gün hatırlatıyoruz.

Mesela “Doğanın tahammülü kalmadı. Acil önlemler alınmadığı takdirde küresel ısınma dünyayı son derece olumsuz etkileyecek. Küresel sıcaklığın dramatik bir düzeyde artması, bazı ülkeler üzerinde yıkıcı etki yaratabilecek” gibi benzer cümleleri daha kaç kez

Yazının Devamı

Avrupa’nın sığınmacı sınavı: Bize gelmeyin!

1 Ağustos 2021

Tam bir trajedi: ”Taliban’a karşı savaşıyoruz” diye Afganistan’da 20 yıldır “işgalci misafir” olarak varlık gösteren ABD ve NATO ülkeleri, şimdi Taliban’dan kaçıp Avrupa’ya sığınmak isteyen Afganlıları istemiyor

16 yıl önce… 2005’te sokaklarda içi taş dolu, demir çubuklarla çevrili barikatları kendilerine oyun alanı yapan çocukların mermi kovanlarıyla oyun oynamasını olağan hale getirenlerin ülkesindeydim. Afganistan’da…

Kabil harabeye dönmüştü. Kentteki bütün binalar ve yollar delik deşik, yıkık döküktü. Ortalık yabancı ülkelerin bayraklarından, “UN” (BM) yazılı Land Rover, cip ve makam araçlarından geçilmiyordu.

11 Eylül 2001 terör saldırılarının ardından Afganistan’a giren ABD ve Kabil Havaalanı’nı kendisine karargâh eden NATO’nun orada beş yıldır ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. Türk askerleri de oradaydı ama operasyon için değil. Türkiye Afganistan’da ISAF (Uluslararası Güvenlik Destek Gücü)

Yazının Devamı

Bilgiyi kirleten kim!

25 Temmuz 2021

Doğru bilgiye duyulan ihtiyaçtan doğan Wikipedia, artık gerçeği yansıtma konusunda her zaman güvenilir değil. Bu olumsuz durumu bizzat Wikipedia’nın kurucusu Dr. Larry Sanger açıkladı

İnsanoğlu müthiş bir paradoks. Hem bir yandan sosyal medyada dezenformasyon amaçlı dolaşıma sokulan bilgilerin artmasından, bilgi kirliliğinden yakınacaksın hem de kendi düşünce ve inandığın şeyi doğrulatmak için yalan yanlış bilgi paylaşacak, gerçeklik duygusunu manipüle edeceksin…

Wikipedia, internette doğru bilgiye duyulan ihtiyaçtan doğdu. Dünya üzerindeki her insana kendi dilinde, en üst kalitede, bedava bir ansiklopedi oluşturma ve dağıtma uğraşısı olarak. Bu nedenle dijital bir bilgi ağı olan Wikipedia’yı geçen yıl “bilginin otoritesi” başlığıyla yorumlamıştım. Herkesin katkıda bulanabileceği; kendi dilinde, sayıları 50 bini bulan aktif editörle internet kullanıcılarını bilginin kaynağına ulaştırarak referans alınabilecek bir ansiklopedi olduğu için. Böyle düşünen sadece ben değildim ve Wikipedia dünyada “güvenilir kaynak”

Yazının Devamı

Birini yaparken diğerini bozuyoruz

18 Temmuz 2021

Ülkemizde tarihi eserlerin korunması, onarımı, aslına uygun olup olmadığı ve bunların sonuçları üzerine inanılmaz kötü bir sınav veriyoruz. Medyanın, tarihi doku ve çevre haberciliğinde, olay olup bittikten sonra değil, bu çalışmalar sırasında da kamuoyunu bilgilendirmesi gerekir

Muazzam bir tarihi kültüre sahibiz. Ama kötü olan o tarihi gün yüzüne çıkarırken, onarırken, aslına uygun hale getirmeye çalışırken sürekli zarar veriyoruz… Örnek çok: Mesela geçen hafta Sümela Manastırı’nda beş yıl süren restorasyonla saklı mekânlar da gün yüzüne çıkarıldı. Bundan daha iyi bir haber olabilir mi? Şapeller, çan kulesi, misafirhane, keşiş ve öğrenci odaları, mahzen ve benzeri yapılar manastır tarihinde ilk kez ziyarete açıldı. Ama haberin medyaya yansıması daha farklı oldu. Denildi ki; Trabzon’daki Sümela Manastırı’nda 5 yıl süren restorasyonla oluşan inşaat plastik ve kiremit atıklarının Altındere Millî Parkı içinden geçen dereye döküldüğü ortaya

Yazının Devamı

Kadından profesör olsa ne yazar!

11 Temmuz 2021

Türkiye’de kadın profesör sayısının Avrupa’dan fazla olması, niteliksel durumumuzun ne olduğunu anlatmıyor. Bir başka deyişle kadınların mesleki başarısı, konumu, unvanı; cinsiyetçi algıyı, uğradığı tacizi, mobbing gerçeğini ortadan kaldırmıyor

İki dönem Türk Cerrahi Derneği Başkanlığı da yapan Profesör Dr. Yeşim Erbil’in “Türkiye’de kadın cerrahların yüzde 47’si ‘mobbing’e uğruyor, yok sayılıyor, hak ettikleri değer asla verilmiyor” sözlerinin üzerinden çok geçmedi. Sonrasında birçok kadın akademisyen iş dünyasında uğradıkları ayrımcılığı, cinsiyet eşitsizliğini yargıya taşıdı. Geçtiğimiz günlerde Akademisyen Kudret Çobanlı da “mobbing”e uğrayanlardan biri olduğunu açıkladı. 2018’de İfade Özgürlüğü Derneği’nde proje koordinatörü olarak görev yaptığı sırada, derneğin yöneticisi akademisyen Prof. Dr. Yaman Akdeniz’in “mobbing”ine (iş yeri zorbalığı) maruz kaldığını belirten bir yazı kaleme aldı ve şöyle dedi: “Birlikte

Yazının Devamı

Çocuk istismarını normalleştiren zihniyet

4 Temmuz 2021

Genel düşünce; yargı, çocukların cinsel istismarını yok sayan, bunu normalleştiren bir zihniyetle hareket ediyor; medyanın durumu da yargıdan farklı değil

Türk adalet sisteminin “çocuğa cinsel taciz” davalarına nasıl baktığını anlamak için önce bir hatırlatma yapalım: Bundan 19 yıl önce, 2002’de bir üvey baba hakkında “Kızına cinsel taciz, tecavüz ve zorla alıkoyma” iddiasıyla dava açıldı. 9 yıl süren adalet savaşı 2011 yılında Yargıtay’ın üvey babayı aklamasıyla son buldu. Dosya, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gitti. AİHM’nin gerekçeli kararı bugün dahi “tartışmalı” bütün benzer kararların emsali niteliğindeydi. AİHM, tecavüzün gerçekleşip gerçekleşmediğini sorgulamadı bile. Daha önemli bir şey yaptı. Türkiye’deki mahkemenin yargılama sürecindeki eksikliklerine odaklandı. Mesela dedi ki: Elde somut kanıt var mı? Yok. O halde mahkeme, mağdurun ifadelerini büyük bir titizlikle değerlendirmeliydi. Değerlendirmiş mi? Hayır. Ne yapmış; tarafların ifadelerini almakla yetinmiş.

Yazının Devamı