Ünlülerin uğradığı taciz olaylarındaki cezasızlık ve uzaklaştırma kararlarının arkasında yatan şey, medyanın bu vakaları “hayran” kelimesiyle ifade etmesinde. Medya, “takıntılı hayran”, “hayranı beş yıldır peşini bırakmıyor” gibi başlıklar atmanın sonuçlarını da hesaba katmak zorunda
Yıl 1980. Mark David Chapman, The Beatles grubunun eski üyesi olan John Lennon’ın peşinde dolanıp duruyor. 8 Aralık’ta Lennon’ın karşısına çıkarak ona bir “hayranı” olarak albümünü imzalatıyor... Aynı günün akşamı Lennon’ın evine dönmesini saatlerce bekliyor ve gördüğü anda silahını çekip öldürüyor.
Nixon döneminde hedef gösterilen, barış yanlısı açıklamaları sonrası sınır dışı edilmek istenen ve Vietnam Savaşı’nı sorgulayan söylemleriyle “siyasi” bir kimlik de kazanan Lennon’ın öldürülmesi her ne kadar kuşkuyla karşılansa da Chapman’ın 1991-92 yıllarında alınan ses kayıtlarında cinayeti nasıl işlediğini anlatması, bir katilin biyografisini medyanın derinlemesine araştırmasına neden oldu.
Chapman şöyle diyordu: “Bu mutlak bir ihtiyaçtı. O aşamada artık kendimi engellemek için hiçbir şey yapamazdım, tüm ruhumla ve bilincimle buna tamamen inanmıştım. Bu, bir tren gibiydi, hiçbir şeyin durduramayacağı, makinisti olmayan bir tren. Hiçbir şey beni durduramazdı. İşte bir yanda dünyanın hayranlık duyduğu bir insan, diğer tarafta ben; kişiliksiz, basit bir insan. İçimde bir şey parçalandı, John Lennon’ı öldürmekle kimliğimin ortaya çıkacağını düşündüğümü hatırlıyorum.”
Düşündüğü gibi olmadı. Chapman; kimliği, psikolojisi ve cinayeti işleyiş nedenleri üzerine sayısız kitap, film ve makaleye konu olsa da katil olarak ömür boyu hapse mahkûm edildi. 11 kez şartlı tahliye talebi her defasında kamu güvenliği gerekçesiyle mahkeme tarafından reddedildi.
***
“Er Ryan’ı Kurtarmak”, “Schindler’in Listesi” gibi filmlerin yönetmeni Steven Spielberg, yıllarca kendisini takip ederek taciz eden, kendisine tecavüz etme planları kuran Jonathan Norman adında bir “hayranını” sonunda evinde yakaladı. Kelepçe ve koli bandıyla. Yönetmen Spielberg’e karşı cinsel saplantılı olarak nitelendirilen ve daha öncesinde de iki suçtan mahkûmiyeti olan Norman, 25 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Steven Spielberg, yıllar sonra bu kez takipçisi olduğu iddia edilen Sarah Char’ın taciz ve takiplerine maruz kaldı. Spielberg bu olayı da yargıya taşıdı. Takipçisinin kendisini ölümle tehdit etmesinden hem kendisinin hem de ailesinin sağlığı için endişelendiğini söyleyerek. Mahkeme, Spielberg, karısı ve kızından en az 100 metre uzakta durmasını gerektiren bir yasaklama emri çıkardı.
***
Benzer olaylar dünyanın her yerinde. Türkiye’de de pek çok ünlü, sonu trajik olaylara neden olabilecek “takıntılı hayran” olarak nitelendirilen kişilerin tacizlerine maruz kalıyor. Son dönemde Aleyna Tilki, Ezgi Mola, Serenay Sarıkaya ve son olarak da Ceylan Ertem, tacizcilerini ifşa etti. Aleyna’nın takipçisi mektupla başladı, “baltayla geleceğim” diyerek saldırganlaştı ve nihayetinde evine kadar geldi. Ceylan’ı beş yıl boyunca takip eden kişi, onun için cinsiyetini değiştirdiğini söyledi. Mola, 6 yıl boyunca her yerde karşısına çıkan tacizcisini azarlayınca o da sinirlenip tehditler yağdırarak aracını tekmeledi. Serenay’ın takipçisi ise Allah katında eş olduklarına inanmakta. Bütün bu insanların akıl sağlığının yerinde olduğunu söylemek mümkün mü?
Bu konudaki cezasızlık ve uzaklaştırma kararlarının arkasında yatan şey, medyanın bu vakaları “hayran” kelimesiyle ifade etmesinde. Hayranlığa duyulan hoşgörü, aşırı sevgi olarak algılanması bu tür vakaları olası tehlikelere açık hale getiriyor. Aslında medya, bu tür olayların hayranlığın ötesinde bir duruma işaret ettiğini bilmiyor değil. Hayaline gerçek dünyada ulaşamayacağını bilmenin insanları nasıl saldırgan ve şiddete eğilimli hale getirdiğinin de gayet bilincinde. Buna rağmen “takıntılı hayran”, “hayranı beş yıldır peşini bırakmıyor”, “hayranı saatlerce kapıda bekledi” gibi başlıklar atmanın sonuçlarını da hesaba katmak zorunda.
Aleyna Tilki’nin evine gelen saldırgan serbest bırakılırken, geçen yıl benzer bir olay yaşayan Taylor Swift’in peşini bırakmayan takıntılı “hayranı” evine girince hayranlıktan değil, hırsızlıkla suçlanarak hapse atıldı. Yani takipçisinden durumu yasaya uygun hale getirerek kurtuldu. Fakat sosyal medyada ünlülerin takipçilerinin bu tacizlere yönelik tepkileri de önemli. Örneğin Ceylan Ertem, tacizcisinin özür dilediğini ve bir daha kendisini rahatsız etmeyeceği sözünü aldığını, bunu da sosyal medya takipçilerinin bu tacize karşı seslerini yükseltmesinin sonucunda gerçekleştiğini söylüyor.
***
Eskiden medya, kamuoyunun merakını tatmin etmek için “ünlülerin” özel yaşamına ilişkin ayrıntıları; evini, adresini, çocuklarını, tatilini izinsiz yayımladığı için ağır yaptırımlarla karşı karşıya kalırdı. Öyle ki; bazı mahkemelerin “Özel yaşamın ayrıntılarına, bilgi ve fotoğrafların yayımlanmasının kamu yararı olmadığına” ilişkin kararları var.
Bugün tam tersi bir durumla karşı karşıyayız. Çünkü sosyal medya, insan hayatında birçok şeyi oldukça hızlı değiştirdi. Sosyal medyanın değişime zorladığı alanlardan belki de en önemlisi toplumun haber kaynakları ve haber alma alışkanlıkları oldu. Dolayısıyla bugün sosyal medyayı kontrolsüzce kullanan insanlara karşı, ünlülerin de şunu bilmesi gerekiyor: Sosyal medya ünlülere, rol modellerine kısacası hayranlık beslenen insanlara ulaşılmayı giderek daha da kolaylaştırdı. Bu sanal risk, gerçek hayatta daha trajik olaylara yol açabilir, açıyor da... Üstelik taciz ve saldırılara karşı olması gereken tek şey caydırıcı cezalar ki o da bizde yok! En fazla uzaklaştırma ve birkaç ay ceza...