Bundan üç yıl önce bir gemiyle başladığı operasyonu kısa sürede 21 gemilik filoya taşıyan Densa Denizcilik, portföy değerinde 1 milyar dolar sınırını aştı. Halka açılmayı da planlayan Densa’nın gönlünde New York borsası yatıyorSEUL
İşadamı Ömer Sabancı ile kız kardeşi Demet Sabancı Çetindoğan’ın yüzde 50’şer ortaklıkla 2008 krizi bitiminde gemicilik piyasasında fırsat görerek kurduğu denizcilik şirketi Densa, 2010 sonrasında attığı hızlı adımlarla filosunu 21 gemiye çıkardı. Son gemi alımıyla birlikte operasyonunun büyüklüğünü 1 milyar dolar seviyesine taşıdı.
Gemi yapımı konusunda Japonlarla kıyasıyla rekabet eden Güney Koreli Hyundai Heavy Industries (HHI) şirketinin en büyük tersanelerinden birinin yer aldığı Gunsan’daki gemi teslim törenine katılan Densa ailesi bu alanda büyümeye devam edeceklerinin sinyalini verdi.
23 için zor tutuyorlar!
Tören için Seul’dan Gunsan’a yapılan 3 saatlik otobüs yolculuğundayız. Otobüste Türkiye’nin Seul Büyükelçisi Mustafa Naci Sarıbaş, Densa Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Sabancı ile eşi Arzu Sabancı, Densa Holding Başkan Yardımcısı Hacı Sabancı, Densa Denizcilik Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Demet Sabancı
Şekerbank’ın Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Basri Göktan, geçen haftaki görüşmemizde devletin yüzde 25’lik katkı payıyla teşvik ettiği ‘Bireysel Emeklilik Sistemi’ni (BES) Türkiye adına reform projesi olarak gördüğünü söylemiş, grup olarak bir emeklilik şirketine sıcak baktıklarını ifade etmişti.
Bunun ardından sigortacılık sektöründen birkaç üst düzey isimle yaptığım görüşmeden Şekerbank’ın bu işe sıcak bakmakla kalmayıp yakında bir emeklilik şirketi kurmak adına girişim başlatabileceği yönünde mesajlar alıyorum.
Şekerbank, SBN Sigorta markasıyla iş yapıyor, bir emeklilik şirketi ise yok. Ancak sektörde getirilen yeni kurallar (yasa) gereği munzam vakıflarda (çalışanların maaşlarından tasarruf amaçlı yapılan kesintilerle oluşturulan havuz) toplanan paraların BES şirketlerine aktarımında süre uzatıldı ve daha önemlisi devlet katkısı gibi güçlü bir teşvik geldi.
Bu yüzden İsdemir munzamdaki parasının aktarımını Avivasa’ya, Noterler Birliği ise Anadolu-Avivasa ikilisine devretti. Munzam cephesinde BES şirketlerinin peşinde olduğu en büyük kurum olan Merkez Bankası’nın munzam vakfındaki yaklaşık 1.5 milyar liranın da yakında devredilme ihtimali sözkonusu. Burada da
Bundan 1.5 yıl öncesinde Beşiktaş’ın bir maçında yaptığımız loca sohbetinde Türkiye ekonomisi adına en ciddi riskin “Suriye” olduğunun altını çizen, sonraki dönemlerde bölgedeki olası bir sıcak çatışmanın taşıdığı tehlikelere vurgu yapan İş Bankası’nın Genel Müdürü Adnan Bali, şu anki riskin “döviz” üzerinde oluştuğu uyarısında bulunuyor.
Suriye’ye müdahale konusunda diğer ülkelerin yaptığı hazırlıklara bakıldığında Türkiye’nin bu alanda tekil riskinin azaldığına dikkat çeken Adnan Bali, “Suriye konusunda çok taraflı bir eylem olacak gibi görünüyor. Türkiye adına tekil risklerin olma ihtimali zayıf” diyor.
Farklı dozda geliniyor
Bu seferki görüşmemizde Türk ekonomisi adına kritik tespitlerde bulunan Bali, önümüzdeki döneme ilişkin önemli ipuçları içeriyor.
“Türkiye’nin üzerine çok farklı bir dozla gelindiğini görüyoruz. Bu da Türkiye’nin önceki dönemlere nazaran son yıllarda bölgede taraflı, aktif, farklı bir politika izlemesinden kaynaklanıyor” diyen Adnan Bali, bu konuda şunları ifade ediyor: “Tabii tüm bunlar öngörülmeyecek bir sorun değil. Politika cephesi adına olumsuzluk da atfediyor değilim. Bu konularda tarafsız bir politika izlesek de bu durum bizi
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın piyasalarda parasal olarak değil ama duygusal olarak “şok” etkisi yaratan ve “Acaba neye güveniyor?” sorusunu gündeme getiren önceki günkü kritik açıklamalarından sayılı dakikalar sonra Levent’te bir yemekteyiz.
Masada Şekerbank’ın Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Basri Göktan ile bankanın Genel Müdürü Meriç Uluşahin olunca yemek menüsüne pek ilgi gösteren yok. Önceliğimiz Başçı’nın piyasalara alışılmadık bir tarz ve tonda sunduğu dolar ve faizdeki “diyet menüsü”...
“Dolar kuru bu yılın sonunda 1.92 TL olacak. Faizde oranımız şu. Herkes buna göre adım atsın” mesajlarına “aslanlar ve belini kırmak” gibi ifadeler de eklenince gazeteci olarak merakımız bu yönde açıklamaların piyasada nasıl değerlendirildiği oluyor.
Hasan Bey, Merkez’in böylesine bir ortamda (Fed ve Suriye gerginliği) doğru adımlar atmasına inanmak zorunda olduklarını çünkü önlerinde bir alternatif olmadığını belirtiyor.
Meriç Hanım net rakam ve hedefler öngörülmesine karşılık piyasaların bir işleyişi olduğu konusunda hatırlatma yapıyor.
Dolar kaç lira olur?
Ünlü yönetmen Woody Allen’ın “Roma’ya Sevgilerle” filminin çekimlerinden bir kare.
Genellikle yurtdışı seyahatlerde birlikte olduğumuz Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’la bu kez İstanbul’da iftar sofrasında beraberiz. Önceki akşam Fatih’te dev bir halı sahanın çevirdiği stadyumdaki iftarın ardından sohbet için durağımız Koç grubu şirketlerinden Divan’ın işlettiği ‘Zeyrekhane Restoran’ oluyor.
Gündemdeki ilk konu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın son dönemde üzerinde ısrarla durduğu “Vizesiz Avrupa”. Bakan Bağış, vize muafiyeti konusunda “Bu yıl görüşmeleri başlatırsak, 3 yıl sonra bitebilir. Ama görüşmelerin başlaması 2014’e sarkabilir. 2016 yılı veya 2017’de vizesiz giriş başlar” diyor.
Sığınmacıya doğudan kapıyı aç!
Gezi Parkı gerginliğiyle Türkiye’nin bir anda yükselen tansiyonu, içlerinde bir banka -Garanti- ve otelin de -Divan- bulunduğu şirketlerin hedef gösterilmesine kadar uzandı.
Başbakan Tayyip Erdoğan, art arda yaptığı konuşmalarda söylemlerinden geri adım atmazken, bu şirketlerin sahibi olan Doğuş ve Koç grubundan bir açıklama gelmedi. Herkes sakinlikle bu sürecin sonlanmasını, işlerin bir şekilde rayına girmesini umut ediyor.
Bu ortamda çarşamba günü iş dünyası muhabirimiz Eylem Türk’le birlikte gerçekleştirdiğiniz “TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz buluşması” oldukça önemliydi.
Bundan 1.5 yıl önce, TÜSİAD’da başkanlık seçimi öncesinde Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç’a sormuştum: Muharrem Bey’i nasıl bilirsiniz?
“Muharrem Bey arkadaşım. İşinde gayet iyi, firması fevkalade. Seçilirse, “Yes Man” (Evet efendim) olmayacağı kesin. Tanıdığım kadarıyla öyle bir karaktere sahip değil” demişti.
Bu soruyu sormuştum çünkü o dönemin Başkanı Ümit Boyner, yaptığı açıklamalar sonrası birçok kez Ankara cephesinden sert eleştiriler alıyordu.
Anadolu Kaplanı
Aradan zaman geçti... Bu kez ‘Başkan’la, TÜSİAD’ın Beyoğlu’ndaki Gezi Parkı’na birkaç yüz metre uzaklıktaki merkezinde yemekte buluştuk.
Cizre
50’ye yakın TÜSİAD üyesi işadamıyla dün sabahın erken saatlerinde İstanbul’da bir araya geliyoruz. İki saatlik uçuş sonrası ilk durağımız Mardin Havalimanı. Saat 10.00’a doğru yaklaşık 5 dakikada 3’ü özel, biri Atlasjet’in olmak üzere dört uçak iniş yapıyor Mardin’e. Koltuklarında Güler Sabancı, Ümit Boyner, Mustafa Koç, Nihat Özdemir gibi isimlerin oturduğu art arda üç otobüs ile iki saatlik daha yolumuz var. Son durak, Cizre. Sıcaklık 41 derece...
İstanbul’dan gelen heyeti ilçeye girişte sağlı sollu esnafla, birkaç katlı evlerden el sallayan Cizreliler karşılıyor. TÜSİAD’ın “çözüm süreci ve yatırım” temalı toplantısının yapılacağı Kırmızı Medrese’ye giriş yolunda ise Cizreli minikler ellerinde beyaz karanfillerle yanı başımızda.
Başbakan’ın mesajı
Kırmızı Medrese’nin yüzyıllara uzanan o sağlam duvarını arkasına alan TÜSİAD’ın patronları, güçlü bir mesaj vermek adına buluştukları çözüm sürecinin merkez üssünde oldukça moralli.
Türkiye’nin kalkınmasında, bölgenin ayağa kalkmasında “Biz de varız” demek adına tarihi buluşmaya imza atan TÜSİAD, bu yolla Başbakan Tayyip Erdoğan’dan gelen çağrıya da önemli bir karşılık veriyor. Üstelik bunu yeni başkan Muharrem
KAYSERİ
Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’la önceki gün yaptığımız Kayseri seyahatinde gündem Gezi olayları ve AB üyeliği oluyor.
Uçaktaki sohbette Gezi’deki çadır yakma olayına işaret eden Bakan Bağış, burada provokasyon izleri olduğunu anlatıyor.
Bağış, Başbakan Erdoğan’ın geri adım atmadığı ilk günler hatırlatıldığında, söze “Bir şey itiraf edeceğim” diyerek başlıyor ve devam ediyor:
“İçimizde bu olayı ilk elden gören, teşhisini koyan Sayın Başbakan oldu. Topçu Kışlası projesinden geri adım attı. Yargı ‘kışlayı yapma’ derse yapmayacağız. Lehimize karar verse bile bunu referanduma götürüp halka soracağız. Fakat bu ılımlı açıklamalara rağmen olayların bitmeyeceğini bize de ispat etmiş oldu. Sayın Başbakan’ın bu açıklamasına rağmen eylemlerin devam etmesi, niyetin çok kötü olduğunu ortaya koydu. Kendi içimizde bile şüpheyle yaklaşan “Yahu biraz alttan alsak, yumuşasak” diyenler işin küresel bir tezgâh olduğunu çok net gördü.“
Kendisinin de başlangıçtan bu yana bu işin üzerine gidilmesi gerektiğini ifade ettiğini anlatan Bağış, “Çadırlara bir provokasyon gerçekleşti. Cumartesi günü sorumluluğum içindeki 19 Avrupa şehrinde gösteriler olduğu