Prof. Dr. Murat Baş: “Şölene dönüşen iftar ve sahur sofraları sadece sağlıksız değil, ramazanın ruhuna da aykırı. Ramazan çok yeme ayı değil. Doğru beslenerek sağlığınızı koruyun”
Bu sene de yaz ramazanı yaşadığımız için iftarla sahur arası iyice kısaldı. Yemek yiyebilmek için altı-yedi saatlik bir süre var. Geri kalan zaman aç olunduğundan “Bu arada ne yiyebilirsek yiyelim” diyerek yeme konusunda aşırıya kaçanlar olabiliyor. Bu hem sağlıklı yaşamı hem de kilo kontrolünü olumsuz etkiliyor.
Acıbadem Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Murat Baş yeme-içme konusunda nelere dikkat etmemiz gerektiğini anlattı ve okuyucularımız için üç günlük örnek menü hazırladı:
-Bu sene çok sıcak olacağı için oruç tutanları en çok zorlayacak şey susuzluk olacak. İftarla sahur arasında 2-2.5 litre su içmek gerekiyor. Çay, kahve ve meşrubatlarla sıvı ihtiyacını karşılamak doğru değil. Çünkü çay ve kahvenin diüretik etkisi su kaybına yol açıyor. Meşrubatlar kan şekerinde hızlı yükselişlere sebep oluyor.
“Besleyici çorbaları tercih etmelisiniz”
-Ramazanda gün içinde çok uzun süre aç kaldığımız için glikoz depolarımız
Oruç tutmak kimler için riskli? Hastalıklara göre hangi besinler tercih edilmeli, hangilerinden uzak durulmalı? Sağlıklı bir ramazan geçirmeniz için uzmanlarla konuşarak bir rehber hazırladık
Haftaya ramazanı karşılıyoruz.
17 Haziran’ı 18’ine bağlayan gece ilk sahura kalkılacak. Hem yaz aylarına rastlaması hem de bazı hastalıkların orucu etkilemesi yüzünden saatler süren açlık ve susuzluk riskleri de beraberinde getirebiliyor. Biz de sağlıklı bir ramazan geçirebilmeniz için hastalıklara göre bir rehber hazırladık. Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cengiz Bölükbaş bize hangi hastalık durumlarında nelere dikkat etmemiz gerektiğini anlattı. “Beslenme Saati” ve “Sayarak Zayıfla” kitaplarının yazarı, iç hastalıkları uzmanı
Dr. Ayça Kaya ise hastalıklara özel beslenme önerilerini paylaştı.
İnsüline bağımlı şeker hastaları tutmamalı
-İnsüline bağımlı şeker hastaları,
tip 2 şeker hastası olup çoklu ilaç tedavisi alanlar ve kan şekeri değeri 140 ve üzerinde seyredenler ile hipoglisemi hastaları oruç tutmamalı. İnsüline bağımlı olmayan şeker hastalarından, sadece diyet kontrolüyle yetinenler ve kan şekerini açlıkta normal
Muzipo Kids’in kurucusu Bedriye Hülya: “B-fit’i kurduğumuz zaman ‘Hareketsizlik kültürünü nasıl değiştiririz?’ sorusuyla yola çıkmıştık. Çocukları hareketlendirmek için de onlara özel yaz kulüpleri açıyoruz”
Okulların çoğu 12 Haziran’da, bir kısmı da 19’unda kapanacak. Aileler yaz döneminde çocuklarının hem iyi vakit geçirebileceği hem de gelişmelerine katkı sunacak yerlerin arayışına girdi bile. Çocuk hareket üssü olarak ortaya çıkan Muzipo Kids de bu sene “Yaz okulu yerine yaz kulübü” sloganıyla yaz sezonuna hazırlanıyor.
Muzipo Kids’de çocukların neler yapacağını “Kadınların Spor ve Yaşam Merkezi” b-fit’in de kurucusu Bedriye Hülya’dan öğrendik. ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın girişimciliğinden ötürü Türkiye’nin Steve Jobs’larından biri olarak andığı Bedriye Hülya, bir yandan da klinik psikoloji alanında doktora yapıyor. Bize de Muzipo Kids’i kurarken amaçlarının ne olduğunu anlattı.
“Araştırmalara göre her üç çocuktan biri obez”
-Biz B-fit’i kurduğumuz zaman “Hareketsizlik kültürünü nasıl değiştiririz?” sorusuyla yola çıkmıştık. Bir kültürü değiştirmek istiyorsak bunu sadece kadınlar üzerinden yapamazdık. Çocukları ve yaşlıları o planın içine katmalıydık.
Terapist Emre Üstünuçar: “Bugün sigaradan kurtulacağınız en kolay gün. Üstelik ertesi gün mutsuz, keyifsiz, huzursuz olmayacaksınız, canınız sigara çekmeyecek ve kilo almayacaksınız. Mutlu ve özgür bir hayatın kapılarını açmış olacaksınız”
İki yıl önce sigara içmenin neden olduğu KOAH (kronik obstrüktif akciğer hastalığı) ile ilgili bir röportaj yapmıştım. Gazetecilik hayatımın en büyük kazanımını da o röportajın ardından babamın sigarayı bırakmasıyla elde etmiş oldum. Ama hâlâ çevremde sigarayı bırakmak istese de zararlarını bildiği halde bu “kanser çubuklarından” bir türlü kurtulamadığı için dert yanan çok kişi var.
Yarın 31 Mayıs Dünya Sigarayı Bırakma Günü. Bu özel günde sigara içen okurlarımız da sigaradan kurtulabilsin diye, binlerce kişiye Allen Carr’s Easyway yöntemiyle sigarayı bıraktıran terapist Emre Üstünuçar anlattı:
“Kişi neden sigara içtiğine odaklanmalı”
-Sigara içen insanlar zararlarını bildiklerini, kanser gibi sigaraya bağlı oluşabilecek hastalıklardan korktuklarını, paralarını sigaraya harcamaktan mutsuz olduklarını söylüyorlar ama “Bırakamıyoruz” diyorlar. Bu durumdaki kişilere ilk tavsiyem “Neden içmemeliyim? sorusu üzerine düşünmeyi
Prof. Dr. Nahide Onsun: “Güneş ışınlarının dozu artarken deri kanserleri konusunda da farkındalığımızı artırmalıyız. Cildinizdeki değişimleri kendi kendinizi muayene ederek fark edebilir ve hayatınızı kurtarabilirsiniz”
Güneş varlığını iyiden iyiye hissettirmeye başladı. Bu birçoğumuzun hoşuna gidiyor. Deniz ve havuz sezonunu açtık bile. Peki güneş ışınlarının bize verebileceği zararlardan haberdar mısınız? Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nahide Onsun, “Güneş cilt kanserlerinin bir numaralı sebebi” diyerek uyarıyor.
Güneşin zararlarından nasıl korunacağımızı anlatan Onsun’la buluşma nedenimiz, güneş ışınlarının sebep olduğu deri kanserleri. Geç kalındığında tedavi şansının azaldığı bu kanser türü için farkındalığı artırmak amacıyla bir Avrupa Birliği projesi olan Euromelanoma, Türkiye’de bu yıl üçüncü kez düzenleniyor. Projenin Türkiye başkanı olan Onsun, önümüzdeki hafta farkındalık çalışmalarına başlanacağını ve 30’dan fazla ilde ücretsiz deri muayenesi ve tüm vücut analizi yapılacağını söyledi.
“Deri kanseri gözümüzün önünde gelişiyor”
- Euromelanoma cilt kanserinden korunmayı, erken tanıyı
Fitoterapi uzmanı Dr. Ümit Aktaş: “Diyabetten kansere, kısırlıktan romatizmal hastalıklara kadar birçok hastalığın sebeplerinden biri, çağımızın biyolojik silahı olan genetiği değiştirilmiş buğday. Bu gıdayı mutfaklarımızdan çıkarmalıyız”
Fitoterapi (bitkisel tedavi) uzmanı Dr. Ümit Aktaş’ın yeni kitabı “Bitkisel Kürlerle İlaçsız Tedavi” raflarda. Aktaş kitabında, günümüzde hızla artan diyabet, kanser ve romatizmal hastalıkların beslenme tarzımızla ilişkisini açıklıyor. Ayrıca başka birçok hastalık için de beslenme önerileri ve bitkisel kürler sunuyor. Kitabı okuduğunuzda en çok buğday ürünleriyle ilgili şüpheye düşüyorsunuz. Çünkü Aktaş “21’inci yüzyılın morfini” olarak açıkladığı genetiği değiştirilmiş buğdayı; diyabet ve kanser gibi birçok hastalığın hızlı artışının sorumlusu olarak görüyor.
İşte anlattıkları...
“Diyabete karşı glütensiz ve buğdaysız diyet”
-Bugün “modern tıp” denilen kimyasal bir tıpla karşı karşıyayız. 200 bin yıllık insanlık tarihinde, bundan 70 yıl öncesine kadar hiçbir dönem kimyasal ilaçlardan yararlanılmamış. Tarih boyunca insanoğlu doğal beslenmiş, hastalıklardan korunmak ve iyileşmek içinse fitoterapiden yararlanmış.
-Fitoterapi, bitkisel
Uluslararası Anadolu Nörobilim ve Cinsel Sağlık Kongresi’ne katılan Prof. Dr. Charles Moser: “Bir kişi porno bağımlısıysa ya da pedofili gibi arzuları varsa tedavi görmeli. Ama yoğun cinsel isteği var ve sık sevişiyor diye hasta muamelesi görmemeli”
Cinsel Sağlık Eğitim Araştırma ve Tedavi Derneği 1-3 Mayıs tarihlerinde Uluslararası Anadolu Nörobilim ve Cinsel Sağlık Kongresi’ni düzenledi. Derneğin ve kongrenin başkan yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Asiye Kocatürk’ün daveti üzerine katıldığım kongrede, alanında dünyaca ünlü uzmanların sunumlarını dinledim. Hiperseksüalitenin hastalık haline getirildiğini iddia ettiği sunumunun ardından konuştuğumuz Prof. Dr. Charles Moser “Cinselliğin kontrol altına alınması gerektiğini düşünen terapistler seksi, musluğun açılıp kapatılmasına benzetiyor” dedi. Ayrılan çiftlerde ayrılma nedenleri ve kriz yönetimini anlattığı sunumunun ardından görüştüğüm Prof. Dr. Osmo Kontula hangi sebeplerin ayrılma kararımızda etkili olduğunu ve ilişkilerde kriz yönetiminin nasıl yapılabileceğini açıkladı. Yeni cinsel psikoterapi yöntemlerinden bahsettiği sunumunun ardından Prof. Dr. Oswaldo M. Rodrigues’den de cinsel sorunlara yönelik güncel tedavi yaklaşımlarını
Prof. Dr. Ercüment Ovalı: “Bedeni soğutma yöntemi yakında hepimizin hayatına girecek. Bir veya iki seneye kadar tüm Türkiye’de acil servislerde özellikle kalbi duran veya felç geçiren insanların metabolizmalarını yavaşlatarak ölmelerini engellemek için bu yöntem kullanılacak”
İki hafta önce Tayland’da beyin kanseri nedeniyle hayatını kaybeden iki yaşındaki Matheryn, ailesinin kararıyla donduruldu.
Ailesi gelecekte hastalığın tedavisinin bulunacağını ve bu gerçekleştirildiğinde çocuklarının tekrar hayata döndürülebileceğini umut ediyor. Daha önce efsanevi beyzbolcu Ted Williams’ın da bedeni aynı beklentiyle dondurulmuştu.
İnsanlar ölümsüzlük fikrine bayılıyor. Ancak bu hayaller hüsranla sonuçlanacak gibi görünüyor. Kök hücre alanındaki başarılı çalışmalarıyla bilinen, Acıbadem Labcell sorumlusu Prof. Dr. Ercüment Ovalı bunun bir modern mumyalama yani ütopya olduğunu söylüyor.
Tabii ki bilim hızla ilerliyor ve yakın zamanda dondurma değilse bile soğutma diye hayvanların kış uykusu mantığına benzeyen bir devrimsel tedavi yöntemi hayatımıza girecek. Prof. Dr. Ercüment Ovalı “Kalp krizi ve felç gibi hızla müdahale etmemiz gereken durumlarda soğutma yöntemiyle kişinin