Kalp hastalığı, tansiyon sorunu veya diyabeti olanlar... Çocuklar ve yaşlılar... Cinsel arzusu azalanlar, migreni artanlar, zehirlenmek istemeyenler... Ve klima çarpmasından korkanlar... Uzman Dr. Hayri Parlar sıcaklarla nasıl baş edebileceğimizi anlattı
Yazın en sıcak günlerinden geçiyoruz. Termometrenin gösterdiği değer arttıkça sağlık konusunda yaşayabileceğimiz riskler de artıyor. Yükselen sıcaklıklar kalbimizden damarlarımıza, tansiyonumuzdan psikolojimize her şeyimizi etkiliyor. Tüm bu risklerden nasıl korunacağız? İstanbul Florence Nightingale Hastanesi’nden, kardiyoloji ve iç hastalıkları uzmanı olan Dr. Hayri Parlar’a sorduk. Yaşlıların, çocukların, kalp sorunu olanların, diyabetlilerin ne yapması gerektiği gibi pek çok şeyi tek tek anlattı...
Sıcaklar migreni tetikliyor
Parlar bazı noktalara da ayrıca dikkat çekti. Özellikle hava ısındıkça yiyeceklerde mikroorganizmaların ürediğini, tavuk ve balığın zehirlenme açısından en riskli gıdalar olduğunu, yiyeceksek de hazırladığımız an yememiz gerektiğini söyledi.
Parlar klimanın da zaman zaman hastalık kaynağı olabileceğinden bahsetti: “Kişi kas spazmları, boyun tutulmaları gibi sorunlar yaşamak istemiyorsa soğuk
Dr. Erhan Özer: “Negatif düşünce kalıplarımızı, duygusal çatışmalarımızı, korkularımızı ortadan kaldırdığımız ve koşulsuz sevgiyi harekete geçirdiğimiz zaman iyileşmeyecek hastalık yok”
Daha önce “Şifa Sende” ile tanıdığımız anestezi uzmanı Dr. Erhan Özer’in yeni kitabı “Şifa Sende 2/İçimizdeki Hekim” (Doğan Novus) raflarda yerini aldı. Özer kitabında bedenimizin sadece bir araç olduğunu, bu aracın şoför koltuğunda oturanın ise ruhumuz olduğunu anlatıyor.
-“Şifa Sende 2”de ne bulacağız?
İlk kitabı yazarken düşünemediğim ve okuyucuların geri bildirimleriyle üzerine düşünmeye başladığım bazı sorular “Şifa Sende 2”yi yazmama neden oldu. Bunların en başında “Hastalıkların nedeni duygusal travmalarsa çocuklar ve bebekler neden hasta oluyor?”, “Şifa bizdeyse kendimizi iyileştirmekten aciz miyiz ki iyileşemiyoruz?” soruları geliyordu. Bir de bu kitapta sağlığı oluşturan ruh-zihin-beden üçlüsü içinde modern tıp tarafından yok sayılan ruhu daha detaylı açıkladım.
-Ruh bu kadar önemliyse, modern tıp ruhu neden yok sayıyor sizce?
Çünkü tıp pozitif bir bilim ama ruh; madde, mekan ve zamanın dışında kalıyor. Tıp ruhun tansiyonuna bakamıyor, röntgenini çekemiyor, analizini
Uzman Diyetisyen Dilşat Baş: “Kanser hastalarında kişiye özel sağlıklı beslenme planı ve takibiyle tedavide başarı oranını artırmak, yaşam süresini uzatmak ve yaşam kalitesini yükseltmek mümkün”
Ekipçe iki hafta önce çok sevdiğimiz bir arkadaşımızın kanser olduğunu öğrendik.Önce çok üzüldük, sonra “Ne yapabiliriz?” diye araştırmaya başladık. Kanser tedavisinin bir ekip işi olduğunu, hastanın sadece onkoloğuyla değil, onkopsikoloğu, onkodiyetisyeni gibi tedavi şansını artıracak, hayatını kolaylaştıracak uzmanlarla da çalışması gerektiğini biliyorduk. Ama bu alanda yetkin uzman bulmanın ne denli zor olacağını bilmiyorduk. En ünlü, en büyük hastanelerde bile böyle uzmanlar bulamayınca büyük şok yaşadık. Nihayet Hacettepe Üniversitesi Onkoloji Hastanesi’nden Uzman Diyetisyen Dilşat Baş’a ulaştık. Baş kanser hastalarının yarısına yakınında beslenme yetersizlikleri olduğunu belirtti ve kişiye özel beslenmenin önemini anlattı.
“Sadece onkoloğa değil, diyetisyene de gidilmeli”
-Kanser hastalarında ciddi kilo kayıpları oluyor. Tümörün oluşturduğu kimyasallar da iştah kaybına yol açabiliyor. Bir de kemoterapi, radyoterapi ve cerrahi tedavinin beraberinde
Uzman Diyetisyen Dilşat Baş: “Kanser hastalarında kişiye özel sağlıklı beslenme planı ve takibiyle tedavide başarı oranını artırmak, yaşam süresini uzatmak ve yaşam kalitesini yükseltmek mümkün”
Ekipçe iki hafta önce çok sevdiğimiz bir arkadaşımızın kanser olduğunu öğrendik.Önce çok üzüldük, sonra “Ne yapabiliriz?” diye araştırmaya başladık. Kanser tedavisinin bir ekip işi olduğunu, hastanın sadece onkoloğuyla değil, onkopsikoloğu, onkodiyetisyeni gibi tedavi şansını artıracak, hayatını kolaylaştıracak uzmanlarla da çalışması gerektiğini biliyorduk. Ama bu alanda yetkin uzman bulmanın ne denli zor olacağını bilmiyorduk. En ünlü, en büyük hastanelerde bile böyle uzmanlar bulamayınca büyük şok yaşadık. Nihayet Hacettepe Üniversitesi Onkoloji Hastanesi’nden Uzman Diyetisyen Dilşat Baş’a ulaştık. Baş kanser hastalarının yarısına yakınında beslenme yetersizlikleri olduğunu belirtti ve kişiye özel beslenmenin önemini anlattı.
“Sadece onkoloğa değil, diyetisyene de gidilmeli”
-Kanser hastalarında ciddi kilo kayıpları oluyor. Tümörün oluşturduğu kimyasallar da iştah kaybına yol açabiliyor. Bir de kemoterapi, radyoterapi ve cerrahi tedavinin beraberinde getirdiği yan
Dr. Ayşegül Çoruhlu “Bayram sonrasında sabah ve öğlen iyi alkali besinler tüketip akşamı sebze suları ve sebze çorbalarıyla geçirerek, alınan kilolardan kurtulmak mümkün” diyor
Bayramda kalori bombardımanına tutuluyoruz. Sağlığa zararlı basit şekerlerle yüklü çikolataları, börekleri ve tatlıları yememiz için ısrarlara fazla dayanamıyoruz çünkü.
“Son pişmanlık fayda etmez” derler ama biz uzmanlardan son pişmanlığı nasıl faydaya dönüştürebileceğimizi öğrendik. “Alkali Diyet” kitabı yazarı, biyokimya uzmanı Dr. Ayşegül Çoruhlu, bayram tatilinin sonlanmasıyla birlikte bayram ertesi detoksu yapmamız gerektiğini söyledi. Diyetisyen Sevgi Neylan Bakım ise beş günlük bir detoks programı hazırladı.
“Meyveler kabuğu ile yenmeli”
-Oruç tutma döneminde gündüz aç kalıp akşam yendiği için ne kadar dikkat edilse de kilo alınıyor. O mahrumiyetten çıkıp bayramda serbestlik başlayınca yine kilo alma artabiliyor. Bu nedenle bayram sonrası oruç döneminin aksine sabah ve öğlen salatalık, limon, karpuz gibi iyi, alkali besinleri bonkörce tüketip akşam öğününü azaltmak hatta sebze suyu veya sebze çorbasıyla geçirmek oruç dönemi ve bayram kilolarından kurtulmak için iyi bir beslenme şekli
Prof. Dr. Haluk Yavuzer: “Esnek olmak ve alternatifleri çoğaltmak tercih dönemi stresini azaltır. Gençler tercihe değiştirilemez diye bakıp kaygılarını artırmamalı”
Zorlu bir sınav maratonunu sonlandıran üniversite adayları için en kritik dönemlerden biri, tercih zamanı. Bu dönemde hem gençler hem de aileleri “Hangi bölüm yazılmalı, hangi üniversiteler tercih edilmeli?” gibi soruların cevaplarını ararken stres düzeyi artıyor. Bu zorlu dönemi en sağlıklı şekilde geçirebilmek için gençlerin ve ailelerin nelere dikkat etmesi gerektiğini İstanbul Medipol Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Yavuzer’e sorduk.
“Yüksek beklentiler strese yol açıyor”
-Tıp, eczacılık, hukuk ve çeşitli mühendislik dalları gibi mezun olduktan sonra iş bulmanın kolay olduğu, getirisi yüksek bölümlere girmek isteyen öğrenci adayı sayısı her yıl hızla artıyor. Oysa bu bölümlerin sayısı aynı oranda artmıyor. Bu da geleceğini garanti altına almak isteyen gençlerin “Sınavdan aldığım puanı en iyi nasıl değerlendiririm?” sorusunu sormasıyla başlayan stresli bir dönemin kapılarını aralıyor.
-Ailelerin çocuklarının puanına, kapasitesine, yeteneklerine veya ilgi
Kansersiz Yaşam Derneği Başkanı Dida Kaymaz: “Bana 180 gün ömrün var dediklerinde kendimi infaz gününü öğrenen bir idam mahkumu gibi hissettim. Ama kanserle savaşmak yerine onu anlamayı seçtim. Hikayemi birçok kişiye ulaştırabilmek için de ‘180’i yazdım”
evresindeki en sağlıklı kadınlardandı. Hiç hastalanmazdı, dışarıdan bakıldığında morali hep yüksekti ve gülümsemek yaşamının ilk koşuluydu. Sigara içmiyordu, sporun çeşitli dalları hep hayatında var olmuştu ve uzunca bir süre sağlıklı beslenmeyle kafasını bozmuştu. Onu tanıyan kişilere göre kanserle tanışması son derece abartılı bir ironi taşıyordu ama kanser onun da kapısını çaldı. Sonradan fark etti, aslında kendisi çağırmıştı kanseri... “Öyle fena bir şey olsun ki bebeğimi kaybetmenin acısını unutayım. O kadar büyük bir acı ver ki Rabbim, hiçbir şeyi hatırlamayayım” diye dualar etmişti.
Önce 180 gün ömrü kaldığını öğrendi, kanseriyle birlikte.
36 kiloya düştü. İntihar girişiminde bulanacak kadar hayatın dibini
gördü. Ama sonra kanseriyle savaşmayı bırakıp onu anlamaya çalıştı. 9 yıldır yaşıyor ve kanseri vücudundan atmış durumda. İşte
o “mucize kadın”ın 180 gün ömrünün kaldığını duyduğunda hayatını nasıl
Güneş çarpmasından dış kulak yolu iltihabına... Yaz mevsiminin beraberinde getirdiği sağlık sorunlarından nasıl korunabiliriz, başımıza gelirse ne yapabiliriz? Uzmanlar anlattı...
Yaz aylarında sıcaklaşan hava, güneş ışınlarına daha çok maruz kalmamız, denize ve havuza girmemiz sağlık sorunlarına da neden olabiliyor. Tatile çıkanların bu sorunlara karşı nasıl önlemler alabileceklerini ve korunmalarına rağmen başlarına gelirse de neler yapmaları gerektiğini uzmanlar ile konuştuk. Ciltle ilgili sorunları Dermatolog Doç. Dr. Emek Kocatürk Göncü’den, dış kulak yolu iltihaplarını Kulak-Burun-Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Bülent Şerbetçioğlu’ndan, konjonktiviti ise Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tomris Şengör’den öğrendik. Ben de fitoterapi (bitkisel tedaviler) yükseklisansını bitmek üzere olan bir eczacı olarak sivrisinekleri kendinden uzak tutmak isteyenlerin tatile çıkmadan yanlarına sitronella yağı (citronella oil) almalarını tavsiye ederim.
Güneş yanığı