Prof. Dr. Haluk Yavuzer: “Esnek olmak ve alternatifleri çoğaltmak tercih dönemi stresini azaltır. Gençler tercihe değiştirilemez diye bakıp kaygılarını artırmamalı”
Zorlu bir sınav maratonunu sonlandıran üniversite adayları için en kritik dönemlerden biri, tercih zamanı. Bu dönemde hem gençler hem de aileleri “Hangi bölüm yazılmalı, hangi üniversiteler tercih edilmeli?” gibi soruların cevaplarını ararken stres düzeyi artıyor. Bu zorlu dönemi en sağlıklı şekilde geçirebilmek için gençlerin ve ailelerin nelere dikkat etmesi gerektiğini İstanbul Medipol Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Yavuzer’e sorduk.
“Yüksek beklentiler strese yol açıyor”
-Tıp, eczacılık, hukuk ve çeşitli mühendislik dalları gibi mezun olduktan sonra iş bulmanın kolay olduğu, getirisi yüksek bölümlere girmek isteyen öğrenci adayı sayısı her yıl hızla artıyor. Oysa bu bölümlerin sayısı aynı oranda artmıyor. Bu da geleceğini garanti altına almak isteyen gençlerin “Sınavdan aldığım puanı en iyi nasıl değerlendiririm?” sorusunu sormasıyla başlayan stresli bir dönemin kapılarını aralıyor.
-Ailelerin çocuklarının puanına, kapasitesine, yeteneklerine veya ilgi alanlarına yönelik olmayan yüksek veya uyumsuz beklentileri tercih döneminde strese yol açıyor. Örneğin çok iyi bir mühendis olan baba sayısal derslerde hayatı boyunca başarısız olmuş çocuğunu mühendislik bölümü okumaya zorlarsa bu, o çocuğun mutsuzluğuna ve başarısızlığına yol açıyor, çocuğuyla ilişkisi de zarar görüyor.
-“Çocuğumuzun aktör olmasını engelliyoruz çünkü ekmek savaşı veriyoruz” diyen aileler var. Tercihlerinin önünde bariyer oluşturan ekonomik koşullar da gençlerin stres düzeyini artırıyor. Ama bu olayı çift taraflı değerlendirmek gerekiyor. Gençlerin, ailelerinin ekonomik koşullarıyla uyumsuz tercihler konusunda ısrarcı olması, mesela ailenin ödeyemeyeceği bir üniversiteyi yazmak istemesi de ailenin stresini artırıyor.
“Yakınlarla kıyaslama yapılmamalı, gence destek olunmalı”
-Ağır bir sorumluluk altındaki gencin, aile bireyleri tarafından diğer kişilerle kıyaslanması ise bu dönemde gencin tahammül edemeyeceği derecede yoğun bir strese maruz kalmasına yol açıyor. Aileler “Bak kuzenin, kardeşin şurayı yazacak, ileride üzülmeyecek misin?” gibi kıyaslamalara asla girilmemeli. Aksine çocuklarının özgüvenini desteklemek için
“Sen, ilgi ve yeteneklerine göre bir bölüm seçiyorsun. Bak göreceksin bu ileride başarıyı beraberinde getirecek” şeklinde destek olmalı.
-Kimi zaman gençler objektif bir değerlendirme yapamayabiliyor. Örneğin sevgilisi bir bölümü yazdığı için o bölümü yazmak istiyor veya en iyi arkadaşıyla aynı üniversitede olabilmek için o üniversitede kendisine uymayan bir bölümü tercih edebiliyor. Burada aile rehberlik servislerinin de desteğiyle genci ısrarcı olmadan ikna etmeye çalışmalı.
-Bazen gençler bazen de aileler belirli bölümlere veya üniversitelere saplantılı oluyor. “Ben şu üniversitede bu bölümü okuyacağım” dediğinizde tercih dönemi stresli geçiyor. Üstelik puanınızla isteğiniz örtüşmediğinde mutlu ve başarılı olabileceğiniz birçok bölüme veya üniversiteye girme fırsatını da kaçırmış oluyorsunuz. Bu dönemde esneklik ve alternatifler üretmek stresle başa çıkmada etkili bir yöntem hem de kişinin sağlıklı bir tercih yapmasını kolaylaştırıyor.
GENÇLERE TAVSİYELER
“Balık tutarak zihninizi boşaltın”
-Kendi kişilik-fiziksel özelliklerinize, yeteneklerinize ve ilgi alanlarınıza uyan gerçekçi tercihler yapın. Hacimli kitapları okuyamayan birinin hukuk yazıp kilolar ağırlığındaki kitapları okumaya çabalaması o kişiye mutsuzluk ve başarısızlık getirir. Mezuniyet sonrasında da keyifle çalışabileceğiniz iş alanlarına sahip bir mesleği tercih edin.
-Okuyacağınız bölümü ve mesleğinizi seçerken içinde bulunduğunuz ekonomik koşulları mutlaka dikkate alın. Sadece duygularının yönettiği kararlar yerine rasyonel kararlar verenler ileride daha mutlu oluyor. Ama bölümü seçtikten sonra da kendi ilgi alanlarını yok saymamalı. Mesela kişi tıp okurken yarı zamanlı müzik eğitimi, sinema alanında bir çift ana dal programı veya tiyatro kursları ile kendisini geliştirebilir.
“Çimlere uzanıp hayal kurun”
-Tercih edeceğiniz bölüm evet önemli ama hayatınızı altüst edebilecek nihai bir karar da değil. Tercihinize “değiştirilemez” diye bakmadığınız zaman kaygılarınız azalacak. Artık üniversitelerin çoğunda ilk yıllarda ortak dersler var ve bölüm değiştirmek kolaylaştı. Çift bölüm okuyarak iki diploma almak da mümkün hale geldi. Bir yanda da tekrar hazırlanma ve başka bir bölümde okuma şansı her zaman duruyor.
-Tercihinizi daha sağlıklı bir zihinle yapabilmek için doğada yürüyüş yaparak veya balık tutarak zihninizi boşaltın. Çimlere uzanın ve hayal ettiğiniz mesleği yaptığınızı düşünerek gerçekten isteyip istemediğinizi sorgulayın.
AİLELERE TAVSİYELER
“Israrcı değil ikna edici olun”
-Ebeveynler yönlendirici değil bilgilendirici, ısrarcı değil ikna edici olmalı. Yani “Bu bölümü yazmalısın” demek yanlış. Ama bir bölümün gerçekten daha avantajlı olduğunu düşünüyorlarsa, o bölümden mezun olmuş iyi konumda çalışan biriyle çocuklarının tanışmasını sağlayabilirler.
-Aileler çocuklarına tembel, başarısız veya yetersiz çocuk muamelesi yapmaktan kaçınmalı. “Bir yeri kazansan da kazanmasan da, o bölüme, şu üniversiteye girebilsen de giremesen de bizim için çok değerlisin” demeliler.
-Bu dönemde gencin tercih psikolojisinden uzaklaşabileceği alanlar yaratmasına izin verilmeli. Bunun için arkadaşlarıyla konserlere gitmesine, sosyal aktivitelere katılmasına veya spor müsabakalarını izlemesine fırsat tanımalılar.