Artık sağlıkta hedef hastalıkları önlemek

21 Nisan 2019

Ülkelerin sağlık konusundaki yaklaşımları sağlık maliyetlerini düşürmek, iş gücü kaybını önlemek adına artık koruyucu sağlık hizmetleri alanına doğru yoğunlaşmıştır.

Bilim sürekli gelişen kendini yenileyen bir alan. Sağlık söz konusu ise insan hayatı işin içine girdiği için ayrı bir değer taşıyor. Tıp alanındaki ilerlemeler, teşhis ve tedavi yöntemlerindeki gelişmeler son derece önemli. Bu konuda teknolojideki ilerlemelerden de maksimum düzeyde faydalanılıyor. Ancak bir düşünün insan hasta olunca nasıl bir süreç yaşıyor? Kast ettiğim kolayca ve birkaç ilaçla iyileşen hastalıklar değil kronik, uzun tedavi süreci gerektiren, yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen, hatta ölüme kadar götüren hastalıklar. Kanser, diyabet, hipertansiyon, kalp damar hastalığı, obezite, kronik akciğer hastalıkları (KOAH) gibi hastalıklar başlangıcından itibaren değişik aşamalara geldiğinde hem hastayı hem de ailesini nasıl zorlayacaktır?

Hasta ve yakınlarının psikolojisinin yanı sıra teşhis ve tedavi aşamasında harcanan zaman, maddi manevi kayıp, iş gücü kaybı hastanın sosyal güvencesi olsa bile hem ailenin hem de devletin bütçesine olan yük hastayı, yakınlarını ve devleti olumsuz yönde etkileyecektir.

Hast

Yazının Devamı

Kalp damar hastalığı önlenebilir

14 Nisan 2019

En fazla ölüm sebebi olan kalp damar hastalıkları aslında önlenebilir hastalıklar grubuna girer. Öyleyse neden bu hastalık bu kadar sık görülüyor ve ölümlerin en fazla sebebi oluyor?

Kalp Sağlığı Haftası içinde olmamız vesilesiyle uzmanlık alanıma giren bu önemli konudan biraz bahsetmek istiyorum. Dünyadaki önde gelen ve özellikle kardiyoloji alanında iyi tanınan hastanelerde kalp damar hastalıklarını önleme merkezleri kurulmuştur. Bu merkezlerin kuruluş amacı adından da anlaşılacağı üzere kalp damar hastalıklarından korunmak ve eğer hastalık oluşmuş ise ilerlemesine engel olmak, iyileşmesini kolaylaştırmak ve böylece vereceği zararları en aza indirgemektir.

Kimler risk altında?

Kalp damar hastalığı çoğu zaman ben geliyorum diyen bir hastalıktır ve davet göndermeden de kolay kolay gelmez. Kimi zaman bilerek kimi zaman da bilmeyerek bu hastalığa davetiye çıkarırız. Genetik özellikler, yaş ve cinsiyet değiştirilemeyen özelliklerdir. Anne ya da babada erken yaşta kalp damar hastalığı başlamışsa, erkek cinsiyet varsa, yaş erkek için 45, kadın için 55 ve üzeriyse bu gerçekleri değiştiremeyiz. Ancak hal böyle olsa bile eğer kendimize iyi bakar, yeme içmemize dikkat edip kontrollerimizi

Yazının Devamı

Tütün kontrolünü ciddiye almak gerekir

7 Nisan 2019

Romanya’da katıldığım toplantıda pek çok ülkenin tütün kontrolünü ne kadar ciddiye aldıklarını, ülkelerinde yaşayan insanların ve gelecek nesillerin sağlığı için nasıl bir çabayla mücadele etmeye çalıştıklarını gördüm.

Geçtiğimiz hafta Romanya Cumhurbaşkanı’nın himayesinde yapılan tütün kontrolü ile ilgili bir konferansa katıldım. Toplantının ilk bölümü Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda Romanya Cumhurbaşkanı Klaus Iohannis’in de katılımıyla gerçekleşti. Bu toplantıda başta Romanya olmak üzere dünya üzerine pek çok ülkenin tütün kontrolünü ne kadar ciddiye aldıklarını, ülkelerinde yaşayan insanların ve gelecek nesillerin sağlığı için nasıl bir çaba ile mücadele etmeye çalıştıklarını gördüm.

Toplantı Romanya’nın başkenti Bükreş’te “ The 4th ENSP-SRP International Conference on Tobacco Control” adı altında gerçekleşti. The European Network for Smoking and Tobacco Prevention (Avrupa Sigara ve Tütün Önleme Ağı) ve (SRP) Romanya Pnömonoloji (akciğer hastalıkları) Derneği iş birliğinde tütün kontrolüyle ilgili dünya çapındaki dernek ve kuruluşların ileri gelenlerinin bir araya geldiği bu toplantıda farklı ülkelerden katılan kişilerle aynı amaç altında birleşen farklı fikirleri tartıştık.

“Hayranl

Yazının Devamı

Kalbin ritmi bozulursa

31 Mart 2019

Monaco’da ünlü kardiyologların katıldığı bir toplantıda tıp alanındaki yenilikleri birinci ağızdan dinleme fırsatı buldum. Bu haftaki yazımda toplantımızın konusu aritmilerden bahsetmek istiyorum.

Geçtiğimiz hafta her yıl mart ayında Monaco’da düzenlenen aritmi konusunda dünya çapında tanınmış kardiyologların katıldığı bir toplantıya davetliydim. Bu toplantıyı Prenses Grace Hastanesi’nin Kardiyoloji Başkanı düzenliyor. Bu sene ile beraber tam 9. kez katıldığım bu toplantıya her seferinde acaba ne yenilik çıkmış diyerek birinci ağızdan dinlemek üzere heyecanla gidiyorum.

Bilimsel faaliyetlere verdiği önem ve katkısıyla tanınan Monaco Prensi II. Albert de programı elverdiği ölçüde toplantımızın gala yemeğine katılıyor ve bizi teşvik edici konuşmalarıyla şereflendiriyor. Bu seferki toplantımızda kendisiyle çok hoş ve samimi bir şekilde sohbet etme imkanım oldu. Türkiye’yi ve özellikle İstanbul’u sevdiğinden bahsetti. Tıpta ve özellikle kardiyolojide teknik ve bilgi açısından dünya ile eşdeğer ve ileri bir seviyede olduğumuz bilgisini ilettim. Monaco halkının son derece nazik, esprili ve alçak gönüllü prenslerini neden bu kadar çok sevdiklerini çok iyi anlıyorum.

Bu vesileyle bu haftaki

Yazının Devamı

GLOKOMDAN KORUNMA YOLLARI

24 Mart 2019

Bu hafta sinsice ilerleyen glokomun sebeplerinden ve korunma yollarından bahsedelim.

Göz tansiyonundaki artış, özellikle normalden ince kornea tabakası ve miyopi ile birlikteyse, ileri yaşta ve siyah ırkta, genetik yatkınlıkla beraber glokom riskini artırır. Damar hastalığına yol açan sebeplerden sigara kullanımı, yüksek kolesterol, hipertansiyon, diyabet gibi risk faktörleri aynı zamanda glokom için de risk faktörleri arasında sayılır. Ayrıca tansiyon düşüklüğü de göz siniri olan optik sinirin beslenmesini bozarak hasarına ve görme bozukluğuna sebep olabilir. Gece uyku sırasında kan basıncındaki düşüş ya da ayakta iken ani azalmalar, Vazospazma neden olan soğuk, stres gibi faktörler optik sinir dolaşımında bozukluklara yol açarak glokoma ait değişikliklerin ortaya çıkışını kolaylaştırır. Özellikle soğuk eller, migren ataklarının mevcudiyeti dikkate alınması gerekli ipuçlarıdır. Otoimmün hastalıklar yani bağışıklık sisteminin bozulmasıyla olan hastalıklar, tiroid bezi hastalıkları, damar iltihapları ve nörolojik bazı tablolar da glokom oluşumunda rol oynayan diğer risk faktörleridir. Ayrıca kontrolsüz kullanılan kortizon hap ve göz damlaları da göz tansiyonunda artışa neden

Yazının Devamı

GÖZDE TANSİYON YÜKSELİNCE

17 Mart 2019

Göz tansiyonunun yükselmiş olması göz içinde üretilen göz sıvısının kan damarlarına geçmeyip gözün içinde birikmesi halidir.

Glokom, görme sinirinin harap olmasıyla seyreden, körlüğe yol açabilecek kadar önemli bir hastalıktır. Basit bir göz muayenesiyle anlaşılan ancak çoğunlukla gözden kaçan bu hastalığa dikkat çekmek için 12 Mart Dünya Glokom günü, 8-14 Mart tarihleri de Dünya Glokom Haftası olarak anılır. Glokom halk arasında göz tansiyonu olarak bilinir ancak göz tansiyonuyla glokom birbirinden farklı anlamlar taşır. Glokom, göz içi basıncın artışıyla beraber görme siniri üzerinde harabiyetin başlaması demektir. Göz tansiyonunun yükselmiş olması göz içinde üretilen göz sıvısının kan damarlarına geçmeyip gözün içinde birikmesi halidir. Glokom ise bir göz siniri hastalığıdır. Göz tansiyonunun yüksek olması glokom olma olasılığını yükseltir ama tek nedeni değildir. Göz tansiyonu yüksekliği glokom için bir risk faktörüdür tıpkı ailesinde glokomlu akrabalarının olması gibi. Bunu bir örnekle daha iyi açıklamak mümkündür.

Örneğin; sigara içenlerde kalp krizi geçirme riski içmeyenlere göre daha fazladır ancak sigara, kalp krizine yol açar diyemeyiz, çünkü içmeyenler de kalp krizi

Yazının Devamı

İki katı tuz tüketiyoruz

10 Mart 2019

Her yıl mart ayının ikinci haftası Dünya Tuza Dikkat Haftası olarak anılır. Tuz kullanımına çocukluktan itibaren dikkat etmeye başlamak gerekir.

Geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanımız Dr. Fahrettin Koca kişi başı günlük tuz tüketimimizin 2008 yılında 18 gram olduğunu ve yürütülen çalışmalarla bunu 9.9 grama kadar düşürdüğümüzü ancak yine de bu miktarın Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği miktarın 2 katı olduğunu ifade etmişti.

Normal şartlarda tavsiye edilen günlük maksimum tuz miktarı 5 gramdır. Bu da takriben 1 çay kaşığı tuza denk gelmektedir. Fazla tuz tüketimi özellikle içerdiği sodyumun tansiyonu yükseltici etkisi sebebiyle hipertansiyonu tetikler. Hipertansiyon damar hastalıkları için önemli risk faktörlerindendir.

Beyin damarlarında hasara sebep olduğunda damar tıkanıklığı ya da kanama oluşarak inmeye yol açabilir. Kalp damarlarında tıkanıklık oluştuğunda ise kalp krizine yol açar. Ayrıca aşırı tuz tüketimi idrarla kalsiyum atılımına yol açarak kemik erimesi yani osteoporoza sebep olması, böbrek taşı oluşumuyla beraber de seyredebilen bazı böbrek hastalıklarına neden olması açısından da önemlidir. Ayrıca tuzdaki sodyumun su tutucu özelliği nedeniyle vücudun su tutması yani ödem

Yazının Devamı

DUYMAYAN KALMASIN

3 Mart 2019

Alexander Graham Bell’in 3 Mart 1847’deki doğum gününün anısına, her yıl 3 Mart günü Dünya Kulak ve İşitme Günü olarak kutlanır .

Kulağımız birbirimizle iletişimimizi sağlayan, etrafımızda olan bitenle ilgili bilgilenmemize yardımcı olan en önemli duyu organımızdır. Sadece işitmemizi sağlamakla kalmaz aynı zamanda dengemizi de sağlar. Biz Alexander Graham Bell’i telefonu icat etmesiyle tanıyoruz. Oysa İskoçyalı bilim adamının bu mucizevi icadını gerçekleştirmeden önce özellikle işitme engelli annesinin ve eşinin duyamadığı sesleri kaydetmenin yanı sıra işitme kayıpları üzerine sayısız çalışması bulunmaktadır. Bu nedenle 3 Mart 1847’deki doğum gününün anısına, her yıl 3 Mart günü Dünya Kulak ve İşitme Günü olarak kutlanmaktadır.

Başımızın iki yanında yer alan kulaklarımızın dışarıdan görünen kısmı kulak kepçesidir. Bulunduğumuz ortamdan gelen ses dalgaları ilk önce buraya ulaşır. Daha sonra dış kulak yolunda ilerleyerek, kulak zarı ve üç küçük kemikçikten oluşan orta kulağa gelir. Ses dalgaları zarı ve bu kemikçikleri titreştirerek ilerler ve iç kulağa geçer. İç kulak, dengeyle ilişkili olan sistemi ve işitmeyle ilgili olan bölümü içeren karmaşık yapılı bir bölgedir. En sonunda iç

Yazının Devamı