Virüsten nemalanan “duygusal” fırsatçılar

5 Nisan 2020

Bir yandan virüs felaketiyle bir yandan da fırsatçılarla mücadele ediliyor. Ancak ülkede sadece fırsatçılar yok, güzel insanlar da var. İşte burada medyaya, fırsatçıları teşhir etmek kadar kendilerini riske atan meslek gruplarını da yazmak düşüyor.Bir felaketi fırsata çevirebilir misiniz? Çevirenler var. Toplumlar sadece felaketlerle karşı karşıya kalmıyor. Bu travmalardan beslenen, nemalanan, yağmacı ve fırsatçı insanlara da tanıklık ediyor.

Ekmeğin gramajını düşüren fırıncıya, en gerekli ürünü beş katına satan, stoklayan esnafa, kurumların işlemez hale gelişini fırsat bilip paranızı geri ödemeyen işletmelere, yıkıma uğrayan toplumların hassasiyetini kullanarak bunun üzerinden nasıl para kazanılacağını hesaplayan, kendi geleceğini travmalar üzerine projelendiren insanlara…
Şimdi virüs nedeniyle fırsatçılar yine işbaşında. Mesela “K. Atatürk resimli ağız maskesi. Atatürk imzalı ağız maskesi.” Bir fırsatçılık değilse nedir? Renkleri, çeşitleri var. Bazı satış sitelerinde fiyatı 33.90 lira, bazılarında da 29.90 lira,

Yazının Devamı

Virüsle gelen nefrete dair

29 Mart 2020

Koronavirüsün yarattığı endişe toplumların nefret söylemlerini artırdı. Sosyal medyada binlerce paylaşımın özeti şu: “Koronayı Yahudiler buldu. Çinliler başlattı. Yaşlılar yaydı”

Binlerce insanın ölümüne neden olan koronavirüs nefret söylemi ve suçlarını da beraberinde getirdi. Neredeyse bütün ülkeler küresel soruna karşı “ortak çözüm” arayışına girerken sokaktaki bazı sıradan insanlar da sosyal medyadan nefret saçarak virüsün “sorumlularını” arıyor.

Korku, panik ve endişe derinleştikçe nefret söylemleri de arttı. Hatırlarsanız; virüsün ilk sorumlusu, ilk ortaya çıktığı yer olan Çin’di. Caddelerde, sokaklarda, restoranlarda Çinli görünce kaçışan insanlar, bir süre sonra gördükleri her yerde bu insanlara hakaret etti; yüzlerine tükürdü, otobüslerden indirdi, ülkelerini terk etmeleri, geri dönmeleri için şiddete dahi başvurdu.

Virüsün ikinci sorumlusu İsrail olarak gösterildi. Sosyal medyada virüsle

Yazının Devamı

Gençlerin “gönüllülük” durumu

22 Mart 2020

Toplumsal medya gönüllülüğü araştırmasına göre Türkiye gençleri öncelikle “çevre” diyor. Avrupa’da ise öncelikle sosyal hizmetler ve toplum medyası gençlerin ilgi alanında

Ülkeler zor bir süreçten geçiyor. Küresel çapta iklim sorunları, sınır kapılarına dayanan mülteciler, koronavirüsün yayılmasıyla pandemi tehdidinin ortaya çıkması, dünya gençlerinin toplumsal medyadaki rolünü de önemli hale getiriyor.  Öyle ki, Avrupa Komisyonu ve Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği Başkanlığı, AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı tarafından finanse edilen Erasmus+ projesi kapsamında yapılan çalışma gençlerin toplumsal medya gönüllülüğünü araştırdı.

Bilim ve İnsan Vakfı’nın koordinatörlüğünde Retail Center Araştırma ve Danışmanlık’ın gerçekleştirdiği araştırma, sosyal faaliyetlere katılmak isteyen gençler, sosyal açıdan dezavantajlı gençler, farklı kurumlarda görevli olan gençlik

Yazının Devamı

Abi bana vurma ben engelliyim!

15 Mart 2020

Otistik bir delikanlıyı öldüresiye döven bir adamın kimliğinin saklı tutulması sosyal medyada tartışmalara yol açtı. Zanlının kimliğinin açıkça yazılması sanık olması ve yargı kararı sonrası mümkün hale gelecektir.

Taha Alper Behrem otizmli bir genç... Hiç tanımadığı bir adam, “kız arkadaşına laf attığı” iddiasıyla onu öldüresiye dövdü. İki buçuk metrelik merdivenlerden tekme atarak bahçeye fırlattı. İnip boğazını sıktı. Yüzünü yumrukladı. Yetmedi giriş katının demirlerine kafasını vurdu.

Behrem karşılık vermedi, şiddeti bilmediği için sadece ‘Abi ben engelliyim vurma’ diyebildi. İnsanlar toplandı. “Bırak o çocuk engelli” deseler de şahıs dövmeye devam etti…

Bu ifadeler; şiddete maruz kalan oğluna sarılarak teskin eden bir annenin görgü şahitlerinin ifadelerine dayanarak anlattıkları. Anne “Ben oğlumun ‘Abi bana vurma ben engelliyim’ sözlerine takıldım. Siz de buna takılın” diyor. Çevredekilerin müdahale etmesi üzerine şüpheli ve kız arkadaşı geldikleri

Yazının Devamı

Avrupa’nın ikiyüzlü “mülteci” algısı

8 Mart 2020

Mültecilerin oluşturduğu dehşet verici manzara ve bir mültecinin trajedisi üzerinden meseleyi ortaya koymak kolay. Önemli olan uluslararası politikaların, savaşlarla sınır kapılarına yığdığı insanlar için çözüm üretip üretmediği

Manzara dehşet vericiydi: Yerde henüz yarısı dolu bir diş macunu, biraz ilerleyince açılmamış bir süt kutusu, sağa sola atılmış battaniyeler, çocuk ayakkabısı, montu, şapkası, tencere kapağı, boş pet şişeleri, yırtılmış kimlikler...

Çalılıkların arasına saklanmış, umutla beklemiş, sonra artık bir çöp yığını haline gelmiş bütün bu eşyayı arkalarında bırakıp, kayalardan aşağı inmiş, botlara koşmuşlardı...

Onların gelecek umudunu ellerinden alan, yolun yarısında batan botlara...

Ve sular onlardan geriye kalanı, yanlarına aldıkları ne varsa hepsini tekrar kıyıya sürüklemişti.

En çok da ayakkabıları, çocukların ayakkabılarını!

Bundan birkaç yıl önce bu görüntülerin yarattığı travmayla mültecilerin durumunu Alman gazetecilerle bir araya gelerek masaya yatırmış, Yunanistan’a botlarla nasıl

Yazının Devamı

Kara kıtanın ötekisi: Beyaz çocuklar!

1 Mart 2020

Milliyet Gazetesi Fotoğraf Servisi Müdürü Bünyamin Aygün’ün “Kara Kıtanın Beyaz Çocukları” sergisinde, insanlığın nereye doğru yol aldığını kare kare izliyorsunuz...Dünyada ırkçı zihniyetin ve savaşların sonu yok gibi…

Savaşlarla bulunduğunuz coğrafyada sizin kaderinizi belirliyorlar. Kökeninize, dininize, dilinize, cinsiyetinize, cinsel tercihinize, derinizin rengine bakıyorlar. Farklı olana yönelen nefret söylemlerini, nefret suçuna dönüştürüyorlar. Kendilerine benzemeyen insanları daima ötekileştirerek yalnızlaştırıyorlar.

Mülteci olan, ayrımcılığa uğrayan, onuru çiğnenen, ezilen, aşağılanan, yok sayılan insanın ne yaşadığını hissettiğini asla bilmiyorlar.
Savaşlar ve ırkçılık üzerine yüzbinlerce sayfalık kitaplar yazabilirsiniz ama bazen de olanı biteni tek bir fotoğrafla hafızalara kazırsınız…


Yazının Devamı

Kitap okuyan çocuk ve medya

23 Şubat 2020

Atakan’ın zekasında yüzlerce çocuk olduğunu dikkate alarak, onları ‘medyatik’ hale getirmeden, en iyi şekilde nasıl bir eğitim almaları gerektiğini konuşmalıyız

Atakan Kayalar. 10 yaşında bir çocuk. Önce bir kitapçıda felsefe ile ilgilenen bir twitter kullanıcısının dikkatini çekti. Atakan beş ay içerisinde 250 kitap okuduğunu söyledi. Jean-Jacques Rousseau’dan Nietzsche’ye, Aristo’dan Spinoza’ya oradan da Platon’a uzandı. Felsefenin öneminden söz etti. Twitter kullanıcısı iki saat süren bir sohbetin bir bölümünü sosyal medyada paylaşınca Atakan Türkiye’nin gündemine oturdu.

Gazeteler yazdı, ana haber bültenlerine ailesi ile birlikte konuk oldu. Özel okullar devreye girdi. Millî Eğitim Bakanlığı ilgilendi. Sosyal medyada paylaşım rekoru kırdı. Ancak kitap okuyan bir çocuk üzerinden olası sonuçları düşünülmeden başlatılan tartışma, haliyle sosyal medyayı her zaman olduğu gibi yine ikiye böldü.

Öyle ki aralarında öğretmenlerin de olduğu bazı sosyal medya kullanıcıları,

Yazının Devamı

Virüse çözüm var ırkçılığa yok!

16 Şubat 2020

Çin’in Vuhan kentinde başlayan salgının küresel boyutlara varması ırkçılığı da beraberinde getirdi. Oysa ırkçı yaklaşımlar sergilemek hiç kimseyi hastalıktan korumazKoronavirüs nedeniyle dünyanın neredeyse her yerinde Çinlilere karşı akıl dışı yaklaşımlar sergileniyor. İtalya’nın Venedik kentinde Çinli bir çifte, gençlerden oluşan bir grup tükürdü. Çinli öğrenci trende ırkçı hakaretlere maruz kaldı. Torino’da bir restoranda, yıllardır İtalya’da yaşayan Çinli bir aile hakarete uğradı. Güney Kore’nin başkenti Seul’de bir restoran, kapısının girişine “Çinlilere izin yok” yazılı bir afiş astı. Dünyanın birçok yerinde Çin restoranları büyük oranda müşteri kaybetti. Bazı bölgelerde Uzakdoğulu öğrencilerin dersleri askıya alındı. Kanada’da yaşayan Çinli bir kadın, bir alışveriş merkezinin otoparkında bir erkeğin “Koronavirüsünüzü düşürdünüz” şeklinde alaycı ifadelerine maruz kalırken

Yazının Devamı