Birini yaparken diğerini bozuyoruz

18 Temmuz 2021

Ülkemizde tarihi eserlerin korunması, onarımı, aslına uygun olup olmadığı ve bunların sonuçları üzerine inanılmaz kötü bir sınav veriyoruz. Medyanın, tarihi doku ve çevre haberciliğinde, olay olup bittikten sonra değil, bu çalışmalar sırasında da kamuoyunu bilgilendirmesi gerekir

Muazzam bir tarihi kültüre sahibiz. Ama kötü olan o tarihi gün yüzüne çıkarırken, onarırken, aslına uygun hale getirmeye çalışırken sürekli zarar veriyoruz… Örnek çok: Mesela geçen hafta Sümela Manastırı’nda beş yıl süren restorasyonla saklı mekânlar da gün yüzüne çıkarıldı. Bundan daha iyi bir haber olabilir mi? Şapeller, çan kulesi, misafirhane, keşiş ve öğrenci odaları, mahzen ve benzeri yapılar manastır tarihinde ilk kez ziyarete açıldı. Ama haberin medyaya yansıması daha farklı oldu. Denildi ki; Trabzon’daki Sümela Manastırı’nda 5 yıl süren restorasyonla oluşan inşaat plastik ve kiremit atıklarının Altındere Millî Parkı içinden geçen dereye döküldüğü ortaya

Yazının Devamı

Kadından profesör olsa ne yazar!

11 Temmuz 2021

Türkiye’de kadın profesör sayısının Avrupa’dan fazla olması, niteliksel durumumuzun ne olduğunu anlatmıyor. Bir başka deyişle kadınların mesleki başarısı, konumu, unvanı; cinsiyetçi algıyı, uğradığı tacizi, mobbing gerçeğini ortadan kaldırmıyor

İki dönem Türk Cerrahi Derneği Başkanlığı da yapan Profesör Dr. Yeşim Erbil’in “Türkiye’de kadın cerrahların yüzde 47’si ‘mobbing’e uğruyor, yok sayılıyor, hak ettikleri değer asla verilmiyor” sözlerinin üzerinden çok geçmedi. Sonrasında birçok kadın akademisyen iş dünyasında uğradıkları ayrımcılığı, cinsiyet eşitsizliğini yargıya taşıdı. Geçtiğimiz günlerde Akademisyen Kudret Çobanlı da “mobbing”e uğrayanlardan biri olduğunu açıkladı. 2018’de İfade Özgürlüğü Derneği’nde proje koordinatörü olarak görev yaptığı sırada, derneğin yöneticisi akademisyen Prof. Dr. Yaman Akdeniz’in “mobbing”ine (iş yeri zorbalığı) maruz kaldığını belirten bir yazı kaleme aldı ve şöyle dedi: “Birlikte

Yazının Devamı

Çocuk istismarını normalleştiren zihniyet

4 Temmuz 2021

Genel düşünce; yargı, çocukların cinsel istismarını yok sayan, bunu normalleştiren bir zihniyetle hareket ediyor; medyanın durumu da yargıdan farklı değil

Türk adalet sisteminin “çocuğa cinsel taciz” davalarına nasıl baktığını anlamak için önce bir hatırlatma yapalım: Bundan 19 yıl önce, 2002’de bir üvey baba hakkında “Kızına cinsel taciz, tecavüz ve zorla alıkoyma” iddiasıyla dava açıldı. 9 yıl süren adalet savaşı 2011 yılında Yargıtay’ın üvey babayı aklamasıyla son buldu. Dosya, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gitti. AİHM’nin gerekçeli kararı bugün dahi “tartışmalı” bütün benzer kararların emsali niteliğindeydi. AİHM, tecavüzün gerçekleşip gerçekleşmediğini sorgulamadı bile. Daha önemli bir şey yaptı. Türkiye’deki mahkemenin yargılama sürecindeki eksikliklerine odaklandı. Mesela dedi ki: Elde somut kanıt var mı? Yok. O halde mahkeme, mağdurun ifadelerini büyük bir titizlikle değerlendirmeliydi. Değerlendirmiş mi? Hayır. Ne yapmış; tarafların ifadelerini almakla yetinmiş.

Yazının Devamı

Gazeteciyseniz sadece meslek ahlakı yetmez!

27 Haziran 2021

Dürüstlük, gazetecilik mesleğindeki vebayla ya da sorunlarla savaşmanın önemli yollarından biri değil midir?

Camus’nün “Veba” romanının başkişisi Dr. Rieux ile gazeteci Rambert arasında geçen bir diyalog vardır. Yaşanan korkunç salgının adını koyan ve her şeye rağmen işini en iyi şekilde yapmaya çalışan Dr. Rieux, sevmeyi seçtiği için kahraman rolü oynamak istemeyen Rambert’e, kendi yaptıklarında kahramanlık diye bir şeyin söz konusu olmadığını söyler. Söz konusu olan “dürüstlük”tür ve doktor şöyle der: “Bu gülünç gelebilecek bir düşünce, ama vebayla savaşmanın tek yolu dürüstlük.”

Bunun üzerine gazeteci Rambert, ciddi bir tavırla “Nedir dürüstlük?” diye sorar. Dr. Rieux, şu yanıtı verir: “Bunun genelde ne olduğunu bilmiyorum. Ama benim durumumda, mesleğimi yapmaktır.”

İnsan olmanın gereği

Dürüstlük ve dolayısıyla insanın mesleğini yapması, sevgiye engel olmadığı gibi bir kahramanlık da değildir. Gazetecilik mesleğindeki vebayla ya da

Yazının Devamı

ABD medyasının ‘adalet’ savaşı

20 Haziran 2021

Trump yönetiminde Adalet Bakanlığı, New York Times’ın muhabirleri başta olmak üzere Washington Post ve CNN gibi köklü medya kuruluşlarında çalışan bazı gazetecilerin günlük telefon ve bazı e-posta kayıtlarına erişti. Aynı bakanlığın Biden yönetiminde de bu girişimini sürdürmesi Amerikan medyasını ayağa kaldırdı

ABD’de yayımlanan New York Times (NYT) gazetesi, Trump yönetiminde 2017 yılında muhabirlerinin haber kaynaklarını ortaya çıkarmak amacıyla dönemin Adalet Bakanlığı’nın gazetenin dört muhabirinin telefon kayıtlarına mahkeme kararıyla gizlice el koyduğunu açıkladı. ABD Başkanı Joe Biden ve yönetimi de olayı doğrulamış, geçtiğimiz ay, Trump döneminde Adalet Bakanlığı’nın Washington Post ve CNN gibi köklü medya kuruluşları için çalışan bazı gazetecilerin günlük telefon kayıtları ve bazı e-posta kayıtlarına ulaştığını açıklamıştı.

ABD medyası olayı, “Kayıtların ele geçirilmesi basın özgürlüğünü derinden sarsmaktadır” ifadeleriyle yorumladı. Ve kayıtların ele

Yazının Devamı

Rapor çok çözüm yok!

13 Haziran 2021

Marmara, Ergene, deprem gibi her sorun için rapor varken, çözümsüzlük daha büyük bir sorun! O yüzden medya bunca rapor ve eylem planının neden sonuç vermediğini de araştırmalı

Dünyanın hemen her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de sorunları araştıran ve bunların çözümüne ilişkin raporlar hazırlayan çok değerli bilim insanları mevcut. Üniversitelerden meslek kuruluşlarına, Meclis komisyonlarından sivil örgütlenmelere, yerel yönetimlerden ilgili meslek odalarına kadar hemen herkesin elinde bir rapor var! Tarım raporu var, deprem raporu var, su raporu var, gıda raporu var, kirlilik raporu var, kanser raporu var, salgın raporu var… Yok olan bitkilerden nesli tüketilen kuşlara, kuruyan derelerden çamurlaşan nehirlere, deprem kayıplarından küresel iklim krizinin yol açtığı binlerce sorun ve bunlara çözüm öneren yüzlerce rapor! Ve bu raporların hiçbiri sorunlara “yol haritası” olamadı.

Marmara’ya 9 rapor

Her defasında raporlarda yer alan sorunlar katlanarak arttı. Milliyet’ten Mert

Yazının Devamı

Medyada aşı haberi kriterleri

6 Haziran 2021

Aşıyla ilgili gelişmeleri halka duyurarak pandemiyle mücadelede önemli bir rol üstlenen medyadaki aşı haberlerine ilişkin bazı ilkeler belirlendi

Aşı yaptırmaktan çekinen ya da aşıları tamamen reddeden kişilerin sayısı, toplum bağışıklığını tehlikeye atacak boyuta erişir mi? Bilmiyoruz. Ancak medyanın halka aşı gelişmeleri hakkında doğru bilgi verme açısından hayati bir rol oynadığı da bir gerçek.

Türkiye’de çeşitli sağlık kuruluşları, bilim insanları ve gazetecilerin katkısıyla aşı haberleri bildirgesi hazırlandı. Medyada aşı kararsızlığı sorunuyla mücadele etmek için hazırlanan bildirge şöyle:

1) Aşılar hakkında haber ve içerik üretirken toplum sağlığı birincil hedef olarak gözetilmeli, bütün kaygıların üzerinde tutulmalıdır.

2) Sağlık alanındaki kamu yöneticileri, aşıların güvenliği, koruyuculuğu, niteliği ve geçerli bilimsel değerlendirmelerden geçtiği konusunda topluma aydınlatıcı bilgi vermeye, aşıların tedarik süreci konusunda şeffaf davranmaya yönlendirilmelidir.

3) Aşıların bir halk sağlığı sorunu olan bulaşıcı hastalıkları önlemede en

Yazının Devamı

Şiddetten daha tehlikeli olan zihniyet

30 Mayıs 2021

Medya, bireysel suç gibi görünse de şiddeti haber yaparken, yaratılmak istenen bu korku iklimini de sorgulamalı

Komşunuz sizi yaşam biçiminizi beğenmediği ya da şort, mini etek giydiğiniz için dövüyorsa bu artık sadece bireysel suç değildir. Topluma dayatılmaya çalışılan bir zihniyetin tezahürüdür. Dolayısıyla medyanın bu şiddeti haber yaparken, yaratılmak istenen bu korku iklimini de sorgulaması gerekir.

Üniversite öğrencisi genç bir kadın, Ülkü Eroğlu. Bundan bir iki hafta önce, kendi ifadesiyle sabaha doğru 04.15’de sahurdan sonra evinin önündeki konteynere çöp atmaya çıktı. Dönerken komşusu Mahsun Tatar ile karşılaştı. Tatar, kızın üzerindeki şortu bahane ederek ağır hakaretlerde bulundu. Genç kızın “Sana mı soracağım ne giyineceğimi” yanıtı üzerine saldırdı; saçlarından sürükledi, dirseğiyle sırtını ve boynunu yumrukladı. Eroğlu’nun yardım çığlıklarına ailesi koştu, polis geldi, kadın şikâyetçi oldu, gözaltına alınan komşu ifadesi alındıktan sonra serbest

Yazının Devamı