“Sınav hayatın sonu değil”

15 Haziran 2019

Ömür Kurt hafta sonu üniversiteye giriş sınavına girecek gençlerin ailelerine “Çocuğunuzdaki potansiyel ancak bilinçli ebeveynlik ile açığa çıkar” diyor

Üniversiteye girme heyecanı taşıyan gençler bu hafta sonu sınava giriyor. ‘200 Adımda Çocuk Yetiştirme Rehberi’nden sonra bu kez de ‘200 Adımda Ergenlik Rehberi’ kitabıyla ebeveynlerin karşısında olan Hürriyet Gazetesi aile-çocuk yazarı Ömür Kurt’tan adayların ailelerine yönelik tavsiyeler aldık.

Yeni kitabında her çocuğun bir potansiyel olduğuna ve onun açığa çıkmasında ailelerin rolünün önemine değinmişsin. Aileler ne yaparsa çocukları için en iyisini yapmış olacak?

Her çocuk bir eserdir. Anne baba bilinçli ebeveynlik yaparsa, ancak o zaman çocuğun potansiyeli açığa çıkabilir. Örneğin bugün ve yarın sınav var! Anne babalar çocuklarına ‘yarış atı’ misali bakarsa, en yüksek puanı almaları için onları zorlayıp başkalarıyla kıyaslarsa, çocuğun içindeki potansiyel açığa çıkamaz. Kuşkusuz bu da çocuğun mutsuz olmasına sebep olur.

Peki, ne yapmak gerekir?

Çocuğa sevgiyle bakmak ve “Sana ve yapabileceklerine güveniyorum. Elinden geleni yapacağına eminim. İstediğini şevkle yap bu kâfidir” demek bile çok şeyi değiştirir. Ona sarılıp, “Her ne

Yazının Devamı

Mikrobiyota diyeti

8 Haziran 2019

Prof. Dr. Murat Baş, Mikrobiyota diyeti ile dost bakterilerimizi güçlendirerek zayıflayabileceğimizi ve birçok hastalıktan korunabileceğimizi söylüyor.

Bayram tatilinde aile ziyaretinde veya tatilde olmamız fark etmeksizin, yeme içme konusunda sınırlarımızı biraz aşabiliyoruz. Aile ve dost ziyaretlerinde geri çeviremediğimiz yağlı ve şekerli ikramlar, ısrarlar sonucu hayır demeyi başaramadığımız tatlılar; tatilde yöneldiğimiz fast food seçenekleri bağırsak mikrobiyotamızı iyice bozuyor. Mikrobiyota bizimle birlikte yaşayan tüm mikroorganizmalar demek. Bunlar en çok da bağırsaklarımızda yer alıyor ve büyük çoğunluğu bakterilerden oluşuyor. Bu bakterileri iyi ve kötü bakteriler olarak ikiye ayırabiliyoruz. İyi bakteriler bizi hastalıklardan koruyor ve bağışıklığımızı güçlendiriyor. Kötü olanlar ise kilo almamızdan depresyona girmemize hatta kolon kanseri olmamıza kadar birçok sağlık sorununa yol açıyor. Mikrobiyotada iyi ve kötü bakteriler arasında bir denge var. Acıbadem Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Murat Baş “Günümüzde yaygın olarak görülmeye başlanan diyabet, kalp ve damar sağlığı hastalıkları, depresyon ve obezite gibi birçok sağlık probleminin

Yazının Devamı

Gökyüzüne baktırmayan hastalık

1 Haziran 2019

Bel ağrısıyla kendini gösteren ve fıtık ile karıştırılabilen Ankilozan Spondilit yaşamı nasıl etkiliyor? Bir hasta gibi hissetmemi sağlayan korseyi giyerek deneyimledim.

Çevrenizde birçok kişinin “Belim ağrıyor” dediğini duymuşsunuzdur. Bu ağrının uzun sürmesi ilk olarak akla bel fıtığını getiriyor. Oysa Ankilozan Spondilit (AS) de kendini bel ağrısıyla gösteriyor. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Romatoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serdar Uğurlu bel ve kalçada hissedilen bu ağrının özelliklerini ve farklılaştığı noktaları şöyle anlatıyor: “40 yaşın altında bir insanda bel ağrısı varsa, o ağrı istirahat edince artıyor, egzersizle ve yürümekle geçiyorsa… Ağrı gece uykudan uyandırabiliyor, sabahları artıyor ve sabah tutukluğuna yol açıyorsa… Bir de 3 aydan uzun sürüyorsa, buna inflamatuvar bel ağrısı deniyor. Bu ağrının altında da büyük olasılıkla Ankilozan Spondilit hastalığı yatıyordur”. Ağrınız yukarıdaki özellikleri taşıyorsa mutlaka bir romatoloğa gitmeniz gerekiyor. Aksi taktirde AS akla gelmeyebiliyor. Bu da birçok kişinin gereksiz yere fıtık ameliyatı olmasına sebep oluyor. Prof. Uğurlu “AS genellikle bel fıtığıyla karıştırılıyor. Bugün

Yazının Devamı

Yaşlanan toplumların korkusu: Kalp yetersizliği

18 Mayıs 2019

Ortalama yaşam süresi her geçen yıl artmaya devam ediyor. Bu artışın beraberinde getirdiği korkulardan biri de kalp yetersizliği hastalığıyla karşılaşmak!

Mayıs ayının ikinci haftası kalp yetersizliği farkındalık haftası… Kalp yetersizliği eskiye göre çok daha öncelikli bir konu oldu. Çünkü yaşlanan toplumların önemli sorunlarından biri de bu hastalık. Genel olarak toplumda görülme oranı yüzde 3 olmasına rağmen bu oran 70 yaş sonrası yüzde 10, 80 yaş sonrası yüzde 15-20’ye çıkıyor. Kalbin, vücudun oksijen ihtiyacını sağlayacak miktarda kan gönderememesi sonucu ortaya çıkan kalp yetersizliği, genellikle kalp kasının zayıflığı ile ilişkilendiriliyor. Hastalığın temel iki belirtisi ise vücutta sıvı birikmesine bağlı şişmeler ve nefes darlığı. Sıvı birikmesi vücutta doku ve organlarda meydana gelebiliyor. Akciğerlerde su toplandığında, özellikle sırtüstü yatıldığında daha belirgin hale gelen nefes darlığı ortaya çıkıyor. Bu sebeple kalp yetersizliği olan kişiler geceleri nefes darlığı ile aniden uykudan uyanabiliyor. Yorgunluk da hastalığın belirtileri arasında… Bu bilgileri öğrendiğimiz İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Zerrin Yiğit;

Yazının Devamı

Astım artışta!

11 Mayıs 2019

Son araştırmalara göre astım hastalığı görülme sıklığı giderek artıyor. Artış hızıyla dikkat çeken astım hakkında Prof. Dr. Bahadır Üskül bilgilendiriyor.

Astım hem dünyada hem de ülkemizde görülme sıklığı giderek artan bir hastalık. Bu hafta İstanbul’da her 7 çocuktan birinde astım olduğu haberlerini okuduk. Hastalığın hızlı artışına dikkat çekmek ve farkındalığı artırmak amacıyla, her yıl mayıs ayının ilk salı günü “Dünya Astım Günü” olarak kutlanıyor. Biz de astımı daha iyi anlamak adına Ataşehir Florence Nightingale Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bahadır Üskül’e danıştık.

Astım, bronş dediğimiz akciğer içi hava yollarının mikrobik olmayan iltihabi bir hastalığı. Her yaşı etkileyebilen, doğru tedavi ile kontrol altına alınabilen astım; kontrol altına alınamadığında ise günlük aktiviteleri ciddi olarak kısıtlayabilen kronik bir hastalığa dönüşüyor. Ülkemizde yaklaşık 100 erişkinden 13-15’inde astım görülüyor. Ev tozu akarları, polenler, küfler, kedi, köpek gibi alerjenler, nezle, grip gibi enfeksiyonlar, sigara dumanı, odun-kömür dumanı, parfüm, saç spreyleri, boya kokuları gibi ağır kokular, hava kirliliği, psikolojik faktörler (stres), egzersiz, aşırı rutubetli

Yazının Devamı

Şaşırtan obezite araştırması

4 Mayıs 2019

Avrupa Obezite Kongresi’nde obeziteye dair güncel veriler ve araştırma sonuçları paylaşıldı. İçlerinden biri olan ACTION IO çalışmasının sonuçları oldukça şaşırtıcıydı.

Günümüzde 650 milyon yetişkinin obeziteyle yaşadığı düşünüldüğünde, obezitenin küresel bir salgın halini aldığını söylemek yanlış olmaz. Üstelik bu salgın ülkemizi de epey etkilemiş gibi görünüyor. Sağlık Bakanlığı’nın paylaştığı son verilere göre Türkiye’de yaklaşık her üç yetişkinden biri obez. Bu veriler konunun önemini ortaya koyuyor. Bu hafta İskoçya, Glasgow’da gerçekleştirilen, 26. Avrupa Obezite Kongresi’nde konuyla ilgili güncel gelişmeler konuşuldu. Dünya Sağlık Örgütü de dahil olmak üzere tüm sağlık otoriteleri artık obeziteyi kronik bir hastalık olarak kabul ediyor. Yani “Biraz boğazını tutsun” diye suçladığınız obeziteli biri aslında onu yargıladığınız davranışı kendi tercihi olarak yapmıyor. Araştırmalara göre obeziteden yüzde 50-60 oranında kişinin genleri sorumlu. Sosyal ve çevresel etkenler de kişinin obez olması üzerinde etkili. Örneğin kişinin yaşadığı şehrin fiziksel olarak aktif bir yaşam sürmesine olanak tanıyıp tanımadığı veya kişinin çalışma hayatı da dahil sağlıklı yiyeceklere erişim

Yazının Devamı

GELECEK NESİLLER NEFES ALABİLSİN

27 Nisan 2019

Gelecek nesillere nefes alabilecekleri, sağlıklı bir dünya bırakmaya katkı sunmak amacıyla; Türk Toraks Derneği 22. Kongresi’nin sloganı: “Sağlıklı Nefes, Sağlıklı Dünya”

Hava kirliliği tüm dünya için olduğu gibi ülkemiz için de artık hayati bir konu! Prof. Dr. Hasan Bayram, Dünya Sağlık Örgütü’nün hava kalitesini değerlendirmek için kullandığı sınır değerlere göre illerimizin çoğunda havanın “kirli” olduğunu söylüyor. Bu kirliliğin temel nedeni ise fosil yakıtlar. Havamızı daha fazla kirletmemek için kömür ve petrol gibi fosil yakıtlara hızla veda etmemiz gerekiyor. Bayram bunlara alternatif olarak, güneş veya rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmemiz gerektiğini söylüyor.

“Kıyameti öngörebiliyoruz”

2040 yılında 1.5 derece sıcaklık artışı olacağını söyleyen Prof. Dr. Elif Dağlı “Bu, hayvan türlerinin yüzde 18, böcek türlerinin yüzde 6, bitki türlerinin ve omurgalıların ise yüzde 8’inin dünyadan silinmesi anlamına geliyor” diyor. Sıcaklık artışı nedeniyle seller ve yangınlar gibi birçok doğa olayının yaşanacağını da ekliyor. “Bugünden itibaren bir şeyler yapar da, 2030’a kadar 1.5 derece sıcaklık artışında dünyayı tutabilirsek, bu kadar kayıpla

Yazının Devamı

TİP 2 DİYABETTEN KORUYUCU DİYETLER

13 Nisan 2019

Diyetisyen Ezgi Pekgöz “Yeni yaşam alışkanlıklarımızın bir sonucu olarak görülme sıklığı giderek artan Tip 2 diyabetten doğru beslenerek korunmak mümkün” diyor.

Tip 2 diyabetin görülme sıklığı giderek artıyor. Öyle ki geçmiş yıllarda bugün için yapılan gelecek projeksiyonlarından bile çok daha yüksek oranlarla karşı karşıyayız. Oysa beslenme alışkanlıklarımızı değiştirerek Tip 2 diyabetten korunmak elimizde… İngiltere Chester Üniversitesi’nde İnsan Beslenmesi yüksek lisansı yapan diyetisyen Ezgi Pekgöz İngiltere’de konuyla ilgili, en güncel kanıta dayalı rehbere göre önerilerini paylaşıyor. Pekgöz “Akdeniz diyeti, Nordik diyet, DASH diyeti, Vegan ve Vejeteryan diyet ile karbonhidrat kısıtlayıcı diyet Tip 2 diyabet riskini azaltan diyetler olarak öneriliyor” diyor. Gelin kısaca bu diyetlerin neler olduğuna bakalım:

Akdeniz ve Nordik diyeti

Akdeniz diyeti lif, tam tahıl, meyve ve sebze, zeytinyağı ve fındık yağından zengin bir diyet. Bu diyette istenmeyenler arasında ise kırmızı et, işlenmiş et ürünleri ve doymuş yağ asitleri yer alıyor. Birçok bilimsel çalışmanın meta analizleri; Akdeniz diyetinin Tip 2 diyabet ile ilişkilendirilen HbA1c’yi büyük oranda düşürdüğünü gösteriyor. Nordik

Yazının Devamı