Avrupa Obezite Kongresi’nde obeziteye dair güncel veriler ve araştırma sonuçları paylaşıldı. İçlerinden biri olan ACTION IO çalışmasının sonuçları oldukça şaşırtıcıydı.
Günümüzde 650 milyon yetişkinin obeziteyle yaşadığı düşünüldüğünde, obezitenin küresel bir salgın halini aldığını söylemek yanlış olmaz. Üstelik bu salgın ülkemizi de epey etkilemiş gibi görünüyor. Sağlık Bakanlığı’nın paylaştığı son verilere göre Türkiye’de yaklaşık her üç yetişkinden biri obez. Bu veriler konunun önemini ortaya koyuyor. Bu hafta İskoçya, Glasgow’da gerçekleştirilen, 26. Avrupa Obezite Kongresi’nde konuyla ilgili güncel gelişmeler konuşuldu. Dünya Sağlık Örgütü de dahil olmak üzere tüm sağlık otoriteleri artık obeziteyi kronik bir hastalık olarak kabul ediyor. Yani “Biraz boğazını tutsun” diye suçladığınız obeziteli biri aslında onu yargıladığınız davranışı kendi tercihi olarak yapmıyor. Araştırmalara göre obeziteden yüzde 50-60 oranında kişinin genleri sorumlu. Sosyal ve çevresel etkenler de kişinin obez olması üzerinde etkili. Örneğin kişinin yaşadığı şehrin fiziksel olarak aktif bir yaşam sürmesine olanak tanıyıp tanımadığı veya kişinin çalışma hayatı da dahil sağlıklı yiyeceklere erişim imkanının nasıl olduğu… “Obezitenin kişisel tercihlerle hiç mi ilgisi yok?” diye soranları duyar gibiyim. Var ancak uzmanlar bunun sadece yüzde 10’luk bir etkisinin olduğunu söylüyor.
Kiloların sorumlusu
Kongrede; 11 ülkeden, 14 bin 500 obeziteli birey ve 2 bin 800 sağlık mesleği mensubuyla yapılan ACTION IO araştırmasının sonuçları da açıklandı. Çalışma obez bireylerin ve sağlık mesleği mensuplarının; obeziteye yönelik algı, tutum ve davranışlarını ortaya koyan büyük bir uluslararası çalışma olduğu için önemli. Dünya Obezite Federasyonu önceki başkanı olan ve ACTION IO çalışmasının başındaki Prof. Ian Caterson’un paylaştığı araştırma sonuçları şaşırtıcıydı. Örneğin obez kişilerin yüzde 81’i, kilo vermenin kendilerinin sorumluluğunda olduğuna inanıyor. Obez kişilerin sadece yüzde 51’i, son beş yılda, ancak kiloyla ilgili zorluklar başladıktan sonra sağlık uzmanıyla konuşmuş. O da altı yıllık önemli bir gecikmeden sonra gerçekleşmiş. Bu sonuçlar obezitenin hâlâ uzmana başvurulması gereken kronik bir hastalık olarak görülmediğinin bir kanıtı aslında.
Motive edici yaklaşım
İyi haber, aynı araştırma sonuçları obez kişilerin kilo vermeye motive olduğunu gösteriyor olması. Obez kişilerin yüzde 81’i, kilo vermek için geçmişte en az bir kez ciddi bir çaba gösterdiğini belirtmiş. Prof. Caterson “Obeziteye karşı damgalama ve önyargılar var. Toplum obez kişileri suçluyor” diyor. Hadi “Daha sağlıklı bir toplum” mottosuyla yola çıkalım ve hepimiz üzerimize düşenin en iyisini yapalım. Bu yolculuğa kendimizi ve sevdiklerimizi daha sağlıklı beslenmek, daha çok yürümek veya daha sağlıklı tercihler yapmak konusunda motive ederek başlayabiliriz.