Dünya onu, hem “minnoş Mercedes” olarak tanımış hem de ‘Geyik Testi” ile birlikte anmıştı. Daha başından kötü bir şöhret kazanan A-Serisi, ESP’yi minik otomobillere sokturan araç oldu
Her şey rüya gibi başlamıştı. Otomobilde eğilimlerin “küçük”ten yana geliştiğini gören lüks otomobil markası Mercedes, radikal bir kararla bu sınıfta bir atak yapmaya karar vermiş ve 1993’te fitili ateşlemişti. Üretilecek bu genç otomobilin imajına uygun olarak, tasarımcıları da üniversiteden yeni mezun gençlerden seçildi. I.DE.A Institute ile yapılan işbirliği sonucu “çiçeği burnunda” tasarımcılar, kısa bir sürede Mercedes’e, yaklaşık 5 ayrı konsept yaratmışlardı.
Mercedes-Benz seçimini yaptı ve “Otomobili yeniden düşünmek” mottosuyla 1993’te Frankfurt Motor Show’a “Vision A 93” adını taşıyan iki konsept ile çıktı. Biri hibrit diğeri ise benzinli motora sahipti. Kompakt, önden çekişli Vision A 93, markanın model o dönemdeki yelpazesiyle
Akaryakıt fiyatlarının yüksekliği nedeniyle son dönemde daha az yakan araçlara yönelmek isteyen sürücüler, hibrit araçları daha fazla sorar hale geldi. Bu sorgulamanın, son 3-4 ayda daha fazla arttığı belirtiliyor.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de akaryakıt fiyatlarının hızla artması, sürücüleri farklı arayışlara itti. Kimi sürücüler araçlarını daha az kullanmayı tercih ederken, kimileri de daha az tüketen modellere yönelmek istiyor. Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş. CEO’su Ali Haydar Bozkurt’a göre de, hibrit modelleri soran sürücülerin sayısı son 3 ayda hiç olmadığı kadar arttı.
B-SUV sınıfında Türkiye’de satışa sunulan yeni Yaris Cross’un tanıtım toplantısında, son dönemde yakıt fiyatlarıyla birlikte hibritlere olan ilginin de arttığına değinen Bozkurt, “Son 3-4 ayda, daha önce hiç olmadığı kadar hibrit araç soran oldu. Şu anda çok ciddi oranda, tüm modeller için herkes hibrit versiyon soruyor. Hibrit talebi artıyor çünkü birçok
Size bugün iki sıra dışı İsveçli kardeşten bahsedeceğim. İkisi de İsveç ve belki de Avrupa açısından birer ilk ve ne yazık ki trafikten çok, oldukları yerde “yatmak üzere” üretilmiş...
Çok büyük umutlarla 1960’ların başında vizyoner bir İsveçli tasarımcının “hayali” idi. Söz konusu tasarımcı, otomobillerin çektiği bir karavanı “kendi kendine gidebilen” bir hale sokmak istiyordu. 1963 yılında, uzun uğraşlardan sonra projesini tamamladığında, onunla yolculuklara çıkma hayalini gerçekleştiremedi... O yüzden hayatının neredeyse tamamını, bir orman kenarında “av kulübesi” olarak geçirdi. Daha sonraları sahibi bir başka karavan yapınca tamamen unutuldu, yılların birikimiyle paslanıp tozlandı, hatta tavanı, üzerinde biriken karlar yüzünden çöktü, parçalandı. Tam da “yakılmak üzereyken” bir grup gönüllü, onu “ölümden” çekip kurtardı... Yeniden hayata döndü ve şimdilerde kardeşiyle birlikte dünyanın en
Otomotiv üreticileri ve firmaları, teknoloji yatırımlarını sürdürürken, siber saldırılarla da meşgul olmaya başladı. Otomotive yönelik siber saldırıların şirketlere büyük zarar yazması söz konusu
Son yıllarda elektrikli araçlara geçişten çip tedariki, lojistik, Ukrayna savaşı gibi farklı sorunlarla boğuşan otomotiv endüstrisi, bir yandan otonom ve ağ bağlantılı araç teknolojilerine yoğunlaşırken diğer yandan da siber saldırılara karşı koymaya çalışıyor.
2030 yılına kadar 125 milyondan fazla elektrikli aracın yollara çıkması öngörülürken hem yolcuların hem de otomotiv ağının güvenliği konusu otomotiv endüstrisinin çok da uluorta konuşulmayan ancak çok kritik önemdeki gündem maddelerinden biri.
Dünyanın en büyük otomotiv şirketleri, siber suçluların yakın markajına girerken, ilerleyen teknolojilere bağlı olarak hayata geçirilen uygulamalardaki güvenlik zafiyetleri de saldırılara zemin hazırlıyor. Nitekim ilk kez Formula 1 araçlarının tüm verilerini izleyen “telemetri” sistemlerinde ortaya
Bir gece önce evinden, cebindeki borç senetleriyle çıkmış yarışta iyi derece yaparak bunların bir kısmını ödemeyi hayal etmişti. Amerikan NASCAR yarışlarında ilk zaferini elde etmesine rağmen, kupasını alamadı, birincilik kürsüsüne çıkamadı, kraliçeyi öpmesi istenmedi!..
Florida’nın Jacksonville kentindeki yarış için evinden çıkmaya hazırlanıyordu Wendell Oliver Scott... Ancak kafası ve cebi, ödenmesi gereken faturalar nedeniyle doluydu. Özellikle de son ödeme tarihi geçen ev taksiti yüzünden. Zira banka ona tebligat göndermişti bu yüzden... Para bulması ve bu cendereden çıkması gerekiyordu. Çıkmadan önce de “Ne yapabilirim?” diye geçirdi içinden... “Belki otomobilimi limitlerine kadar zorlayabilir, dikkatli bir şekilde finişe varabilirim. Şayet yarışta 400 dolar kazanabilecek bir pozisyonda yer alabilirsem, o zaman en azından borçlarımın bir bölümünü ödeyebilirim belki!”
Scott Virginia’nın Danville kentinde doğmuştu. Daha çok iplik tesisleri ve tütün
Avrupa Parlamentosu’nun, 2035’ten itibaren benzinli ve dizel motorlu araçların satışının yasaklanmasını öngören tasarıyı kabul etmesi, özellikle sanayici dernekleri tarafından tepki gördü.
Avrupa Parlamentosu (AP), geçtiğimiz hafta, 2035 yılından itibaren benzinli ve dizel yakıtlı araçların satışının yasaklanmasını öngören tasarıyı oy çokluğuyla kabul ederken, bir tartışmanın da fitilini yeniden ateşledi. Nitekim bazı üreticiler bunu sevinçle karşılasa da, bazıları pek öyle düşünmüyor.
AP’deki oylamayla, Avrupa Birliği’nin yürütme organı olan AB Komisyonu’nun geçen yıl getirdiği öneri, yasama organından da onay almış oldu. Tasarının yürürlüğe girmesi için üye ülkelerle yapılan müzakerelerin sonuçlanması gerekiyor. Üye ülkeler ise, tasarıya yönelik tutumlarını ay sonuna kadar belirleyip, AB Komisyonu’na bildirecek ve ardından da uzlaşı arayışları başlayacak. AB Komisyonu’nun önerisi, trafikte karbondioksit emisyonunun yüzde 100 oranında azaltılmasını
Belki bilmezsiniz ama otomobil tasarlamak, sadece oto tutkunlarının değil bazı mimarların da “can attığı” bir konudur çoğu kez. Hatta bir dönem ciddi otomobil, otobüs, tren tasarlayan hatta “komik” denilecek çizimleriyle bazı akımlara öncülük edenler de var...
Bendeniz gibi “tuvaletini söylemeye başlamadan önce otomobil tutkunu olan”lar, mutlaka ilk ya da ortaokulda “tasarımcı”lık hayali kurmuştur diye düşünüyorum. Hatta defterlerine, bulduğu kağıtlara otomobil tasarımları (ki genelde piyasada olan, üretilen otomobillerin değiştirilmiş hali olurdu) yapar, “Şunu firmaya göndersem, kesin işe alırlar ulennn!..” düşünceleriyle uyurdu...
Ancak bu hayalleri kuranlar, sadece otomobil tutkunu gençler değilmiş meger... Zira koca koca adamlar, hem de mimarlık okumuş, bina tasarlamak üzere eğitim almış hatta kendisine büro kurup, dünya çapında ünlenen mimarlar da otomobil tasarımcılığına özenmiş, niyetlenmiş meğer... Peki hayata geçmiş ya da üretilmiş mi? Çoğunluk için
TOKKDER’in bu yılın ilk çeyreğine ilişkin verileri paylaştığı raporuna göre, filo kiralama şirketleri 6.6 milyar TL’lik araç yatırımı yaparken, sektörün filosundaki hafif ticari araç payı yüzde 5.4’e yükseldi.
Araç kiralama sektörünün çatı kuruluşu olan Tüm Oto Kiralama Kuruluşları Derneği (TOKKDER), bağımsız araştırma şirketi “NielsenIQ” iş birliğiyle hazırladığı 2022 yılının ilk çeyrek sonuçlarını içeren “Operasyonel Kiralama Sektör Raporu”nu açıkladı. Rapora göre, operasyonel araç kiralama sektörü yani filo kiralama şirketleri yılın ilk çeyreğinde 6.6 milyar TL’lik araç yatırımı yaparak 14 bin 200 adet aracı filosuna kattı. Bu dönemde, sektörün aktif büyüklüğü 58.6 milyar TL oldu. Sektörün 2021 yılı sonunda 238 bin 200 olan filosundaki araç sayısı yılın ilk çeyreğinde 2021 yılı sonuna göre yüzde 1.1 artarak 240 bin 800’e yükseldi.
TOKKDER raporuna göre, yılın ilk çeyreğinde sektörün