Ormanlar, beslenme ve gıda için vazgeçilmez bir role sahip. Sadece ağaçlar ve yabani hayvanlardan ibaret değiller. Türkiye, ‘orman gıdaları’ açısından şanslı bir coğrafyada yer alıyor.
Gıda yoksunluğu ve açlık, günümüzün en can yakıcı sorunlarından biri. İklim krizi, habitat kaybı, savaş ve çatışmalar yüzünden gıdaya erişim, her geçen gün daha da güçleşiyor. Gıda arzının azalması veya sekteye uğramasıyla birlikte artan gıda fiyatları da en çok yoksul ve yardıma muhtaç toplulukları etkiliyor. Bu nedenle, özellikle kırsalda sürdürülebilir bir gıda sisteminin kurulması, hayati önem taşıyor.
Bu sistemin en büyük dayanağı ise ormanlar. Ormanlar, beslenme ve gıda için vazgeçilmez bir role sahip. Sadece ağaçlar ve yabani hayvanlardan ibaret değiller. Aynı zamanda hem bizleri besliyor hem de iyileştiriyorlar. Dünya çapında 5 milyardan fazla insanın yaşamı, orman ekosistemine bağlı. Milyarlarca insan, ormandan toplanan odun ve odun dışı ürünlerle geçimini sağlıyor. Ormandan toplanan
Bilimsel çalışmalar, önlem alınmaması hâlinde yakın gelecekte 1 milyon türün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna işaret ediyor. O türlerden bazıları da Türkiye’ye has çiçekli bitkiler. Ülkemizdeki birçok çiçek, koruma altında ve koparılması yasak.
Biyoçeşitlilik ülkelerin en önemli mirası. Türkiye, konumu itibarıyla eşsiz bir biyolojik çeşitliliğe sahip. Türler bakımından dünyanın en şanslı ülkelerinden biriyiz. Bitki türlerinin yüzde 32’si, yani yaklaşık 3 bin 700 tür dünyada sadece Türkiye’de yetişiyor. Neredeyse bir kıta kadar biyoçeşitlilik barınıyor ülkemizde ve türlerin önemli bir bölümü, sadece bizim coğrafyamıza has.
Ancak tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de birçok tür ‘yok oluş’ riskiyle karşı karşıya. Bunun en önemli nedeni kentleşme baskısı ve iklim değişikliği. Bilimsel çalışmalar, önlem alınmaması hâlinde yakın gelecekte 1 milyon türün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna
ABD’de yasaklarla anılan gıda renklendiricileri birçok gıda ürününde karşımıza çıkabilir. O yüzden, adı ‘şeker’ ile anılsa da bu bayramda çocuklarımızı pek çok rahatsızlığa yol açabilen renkli şekerlemelerden uzak tutmakta yarar var
Bugün Ramazan Bayramı’nın ilk günü. Biz bu bayrama ‘Şeker Bayramı’ da diyoruz. Bugün birçok evde, akraba ve eş dost ziyaretlerinde bayram şekerleri ikram edilecek. Bu oldukça tatlı bir gelenek. Ancak çok da sağlıklı olmadığını, özellikle çocuklar için renkli şekerlerin ciddi risk barındırdığını da söylemek gerek. Çünkü bayram şekerleri, hem yüksek miktarda şeker içeriyor hem de sentetik renklendiriciler barındırabiliyor.
Sentetik renklendiricilerin, çocuklar üzerinde dikkat eksikliği ve hiperaktiviteye neden olabileceği bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Zaten satılan sentetik gıda boyaları ve bu boyaların kullanıldığı paketli ürünlerde bu uyarı, sıklıkla yer alıyor. Diğer yandan yapay gıda renklendiricileri astım, deri döküntüleri,
Dün, 22 Mart Dünya Su Günü’ydü. Suya erişim hâlâ dünyanın en önemli sorunlarından biri. Dünya genelinde 1.6 milyar insan güvenli içme suyuna erişemiyor. Ve küresel iklim değişikliği, gezegenin su bütçesini her geçen yıl daha da azaltıyor. Yaşanan su krizinin ayak sesleri, artık bizim coğrafyamızda da hissediliyor.
Konya’da geçen hafta içme suyunun sulama amaçlı kullanımı yasaklandı. Nedeni ise şehre su sağlayan barajdaki su seviyesinin yüzde 10’un altına düşmesiydi. Üstelik kış döneminde yaşandı bu gelişme. Daha önümüz yaz! Yağışların beklenenin çok altında gerçekleşmesi, bölge için ciddi bir susuzluk riskine işaret ediyor.
Diğer yandan görece daha fazla yağış aldığı düşünülen Marmara’da da, henüz yaz gelmeden su sıkıntısı baş gösterdi. Türkiye’nin 5’inci büyük gölü olan İznik Gölü havzasında, su seviyesi kritik eşiğe ulaştı. Devlet Su İşleri (DSİ), gölün su seviyesindeki azalma nedeniyle tarımsal
AB Gıda Alarm Sistemi’ne yansıyan uyarılar hurmada limit aşan pestisit kalıntılarına işaret ediyor. Pazarda ve tezgâhlarda çoğunlukla açıkta satışa sunulan, uygun ortamda muhafaza edilmeyen, nemli ortamda uzun süre bekletilen hurmada zehirli toksin riskine dikkat çekiliyor.
Hurma, ramazanla özdeşleşmiş bir meyve. Ramazan aylarında tüketimi önemli miktarda artıyor. Çok da besleyici. 100 gramı yetişkin bir bireyin günlük enerji gereksiniminin yüzde 13’ünü karşılayabiliyor. Aynı zamanda antioksidan kapasitesi yüksek, bol lifli ve bol mineralli bir meyve. Ancak her meyvede olduğu gibi, hurmada da belirli riskler söz konusu.
Hatırlarsınız hurmaya benzer özellikler taşıyan kuru inciri yıl boyunca yerden yere vurduk. Avrupa’ya ihraç edilen kuru incirlerdeki kanserojen aflatoksin oluşumuna yönelik Türkiye’ye iadeler nedeniyle belki de birçoğumuz artık kuru incir yemekten imtina ediyordur. Diğer yandan aynı risk hurma için de geçerli. Hurma da kurutulan bir meyve olduğu için aflatoksin oluşumuna açık bir gıda
Türkiye bir fındık ülkesi ama gençler biraz uzak duruyor fındık bahçelerinden. Ancak 4 kız kardeş, fındığa öyle bir dokunmuşlar ki, Belçika’ya fındıklı çikolata ihraç etmeye başlamışlar...
Giresun’da 2 ay önce bir fındık çalıştayı düzenlendi. O çalıştaya katılan Giresun Valisi Mehmet Fatih Serdengeçti’nin bir tespiti son derece çarpıcıydı: “Dedelerinin diktiği fındığa bugün torunlar bakmıyor. Gençler, bahçelerinin sınırını bile bilmiyor.”
Oysaki fındık, o yöre için âdeta eşsiz bir hazine. Çünkü dünya fındık üretiminin yüzde 70’ini tek başına Türkiye yapıyor ve özellikle çikolatanın değdiği hemen her gıda ürününün en temel hammaddesi fındık. O yüzden fındık ihracatında da yüzde 70’lik bir paya sahip Türkiye. Ama buna rağmen, hem fındık bahçeleri hem de fındığı üretenler yaşlanıyor. Gençler ise bu zengin mirasa sahip çıkmak konusunda pek de istekli görünmüyor. Bu gidişatı önlemenin tek
Yarın, Dünya Yaban Hayatı Günü. 2024 Yaşayan Gezegen Raporu’na göre tatlı su ekosistemlerindeki popülasyon kaybı, yüzde 85 olarak ölçülürken, karasal ekosistemlerdeki kayıplarsa yüzde 69’a ulaştı.
Yarın, Dünya Yaban Hayatı Günü. 2024 Yaşayan Gezegen Raporu’na göre, sadece 50 yıl içinde (1970-2020), izlenen yaban hayatı popülasyonlarının ortalama büyüklüğünde, yüzde 73’lük oranda dramatik bir düşüş yaşandı. En ağır kayıp ise yaşamın filizlendiği suda. Tatlı su ekosistemlerindeki popülasyon kaybı, yüzde 85 olarak ölçülürken, karasal ekosistemlerdeki kaybın ise yüzde 69’a vardığı belirlendi.
Dünya genelinde gerçekleştirilen yaban hayatı izleme çalışmaları, doğada ve biyoçeşitlilikte her anlamda bir düşüş yaşandığına işaret ediyor. Yaşanan kayıpların bazıları küçük ölçekli; ancak türlerin birbiriyle ilişkisi göz önüne alındığında, yol açabilecekleri toplam etkinin büyük ve hızlı bir değişimi
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın açıkladığı gıdada tağşiş ve taklit listesi neredeyse her yıl kendini tekrar ediyor. Çünkü listeye bir giren neredeyse çıkmıyor. Tağşişçilerin ürettiği hileli ürünlerse her yerde satışta
Adı Sabri Akın. Türkiye’nin ‘gıda yüzsüzleri’ listesinin en tepesinde yer alıyor. Bugüne kadar açıklanan, gıdada tağşiş ve taklit listelerinde, 122 kez onun adı geçiyor. Sahibi olduğu 71 ‘zeytinyağı’ markasıyla, halka zeytinyağı adı altında ne olduğu belirsiz sıvılar satmış. Gerçi hâlâ satıyor. Özellikle e-ticaret siteleri, Sabri Akın ve onun gibi ‘uslanmaz tağşişçiler’in ürettiği, hileli zeytinyağlarıyla dolu.
Bir diğer rekortmen tağşişçilerden biri de Zeki Koçhan. Kendi adına kurduğu şirketiyle, tam 19 kez tağşiş listesinde yer aldı. Yine Koçhan’a ait Öz Dedeoğlu Grup Gıda ise 13 markasıyla, tağşişten yakalandı. Toplam 32 kez tağşiş listesine giren Koçhan da vatandaşa zeytinyağı yerine, hileli karışım tohum yağları satan gıda yüzsüzlerinden.
Ta