Tarımın en büyük sorunlarından biri gıdamızı üreten çiftçilerin yaş ortalamasının 59’a dayanması. Bu durum, tarımın sürdürülebilirliği ve gıda arzı açısından büyük bir tehlike oluşturuyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin son verilerine göre, tarımda kayıtlı genç çiftçi oranı yüzde 5’in altına gerilemiş durumda. Bu gidişat, çok da uzak olmayan bir gelecekte, toprağın sahipsiz kalabileceğine işaret ediyor.
Bu nedenle gençleri mutlaka yeniden tarımsal üretimle barıştırmamız gerekiyor. Elbette tarım, kolay bir iş kolu değil. Emek yoğun bir süreç. İklim değişikliğine bağlı verim kaybı, kuraklık, olağan dışı hava koşulları gibi etmenler, tarımsal üretimi riskli kılıyor. Ancak teknolojinin sağladığı gelişmeler de özellikle eğitimli ve bilinçli gençler için, çiftçiliği cazip kılacak imkânlar tanıyor. Ülkemizde bunun çok güzel örnekleri de var. Mesela dikey tarım. Birçok girişimci genç, teknoloji tabanlı uygulamalarla dikey tarımla üretim yapmaya başladı. Onlardan biri de Ahmet Kırık.
Topraksız safran yetiştiriyor
Ailesinin Gaziantep’teki fıstık bahçesinde tarımla tanışan 33 yaşındaki Ahmet Kırık, uluslararası ilişkiler eğitimi aldıktan sonra bir süre deniz taşımacılığı alanında çalışmış. Ancak bu süreçte tarımla bağını hiç koparmamış. İstanbul’da mikrofiliz yetiştiriciliğiyle başladığı girişimcilik yolculuğu, onu teknoloji tabanlı tarıma yönlendirmiş. Kurucusu olduğu Filizhane Indoor Farm ile tam zamanlı, dikey ve topraksız tarım üretimine geçen Ahmet, İstanbul’da mikrofiliz üretimi yaparken, aynı zamanda Denizli’de ortaklarıyla 120 metrekarelik kapalı bir alanda dünyanın en pahalı baharatı olan safranı, dikey tarım yöntemiyle yetiştiriyor. Ve daha ilk yılda 2 kilo safran hasat etme başarısına imza atmış. Safranın kilosunun piyasada ortalama 10 bin dolara alıcı bulduğunu kaydeden Ahmet, “Safran, dışa bağımlı olduğumuz bir tarım ürünü. Türkiye’deki üretim, ihtiyacı karşılamıyor. Bu açığı kapatabilmek için dikey tarım destekli bir üretim algoritması geliştirdik. Bir hasat döneminde bitkiden iki kez ürün elde edebiliyoruz. Yaptığımız hasat, 5 dönümlük bir tarladan elde edilen ürüne denk” diyor.
Üçüncü yılda 5 milyonluk hasat
Tarımdaki geleceği fark eden genç çiftçilerden biri de Düzceli ilahiyat fakültesi öğrencisi 22 yaşındaki Bilal Köse. Ailesinin kiraladığı tarlalarda domates ve salatalık yetiştirerek tarımla tanışan Bilal, üniversiteden bir hocasının tavsiyesi ve danışmanlığıyla yaban mersini yetiştiriciliğine adım atmış. Şimdi yaklaşık 20 dönümlük yaban mersini bahçesi var. Bu yılki ürün beklentisi 10-15 ton. Toptan ve perakende satışla 3-5 milyon lira arasında bir gelir elde etmeyi öngören Bilal, “Asıl masraf işçilik ama ben tarımı çok sevdiğim için sürekli bahçedeyim. Mesela budama ve malç serpmeyi birkaç ayda tek başıma yaptım. Tarla, evden 7 kilometre uzaklıkta olduğu için her gün geliyorum. Artık çiftçi olduk. Bu tip alternatif gelir getirici ürünler mısır ve fındık gibi değil. Gençler kaçıyor mısırdan, fındıktan. Ama yaban mersini öyle değil. İşin içinde kimya da var matematik de. Her gence tavsiye ederim” diyor.
Umarım bu iki örnek tam da 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nın arifesinde, “Ziraat memleketi olacağız” hedefini koyan Atatürk’ün, idealindeki gençliği yeşertmeye bir nebze de olsa katkı sağlar.