Soru: Torba Yasa konusunda sürekli yazıyorsunuz, peki iş güvenliği konusunda yasa görüşmeleri sırasında değişiklik oldu mu?
Cevap: Alt komisyondan geçerek Meclis Genel Kurulu’na gelen torba yasa tasarısı önemli ölçüde değişikliğe uğradı. Taşeron ve madencilere sağlanacak yeni haklar konusunda ciddi değişiklikler yapıldı. Torba yasaya komisyonda iş sağlığı ve güvenliği konusunda önemli değişiklikler öngören eklemeler yapıldı. Daha önceki halinde bulunmayan bu düzenlemeler iş sağlığı ve güvenliği konusunda önemli değişiklikler içeriyor.
Deniz, hava kapsam dışı
İş sağlığı ve güvenliği alanında yapılan en önemli değişiklik deniz yolu ve havayolu taşımacılığı yapan araçların İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun kapsamı dışına çıkartılması oldu.
Buna göre 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu deniz ve hava taşımacılığını uluslararası alanda yapan gemi ve uçaklar için uygulanmayacak.
Bu düzenlemenin arkasında ülkemizdeki girişimcilerin uluslararası rekabette geri kalmamasının hedeflendiği ifade edilmiş. Ancak ne yazık ki, iş kazası ihracat yapan, yapmayan şirket gibi bir ayrım yapmıyor. Aynı şekilde uluslararası rekabette yer alan şirkette iş kazası olmuyor gibi bir
30 yıldan bu yana Avrupa’nın rekabet gücü üzerine çalışmalar yürüten Dünya Ekonomik Forumu, Avrupa 2020 Rekabet Edebilirlik Raporu’nda bir rekabet edebilirlik endeksi oluşturmuş ve üye ülkeleri, aday ülkeleri, AB üyesi olmayan gelişmiş ekonomileri ve yükselen ekonomileri (BRIC) rekabet gücü skorlarına göre sıralamış.
Bununla birlikte, rekabet edebilirlik endeksinde ayrıntılı bir rekabet ölçüsü oluşturmak yerine Avrupa 2020 Stratejisi’nin temelini oluşturan “güçlü, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir ekonomi” yaratmak için gerekli olan üç önceliğin analizine yönelmiş.
Endekste “güçlü ekonomi”nin bileşenleri, kurumsal çevre, dijital gündem, yenilikçi Avrupa ile eğitim ve öğretim; “kapsayıcı ekonomi”nin bileşenleri, işgücü piyasası ve istihdam ile sosyal içerme; “sürdürülebilir ekonomi”nin bileşeni ise çevresel sürdürülebilirlik olarak belirlenmiş.
Fatura gençlere çıkıyor
Raporda, kapsayıcı büyüme açısından Avrupa’nın düşük düzeyde kalan puanının arka planında küresel ekonomik krizin kalıcı ve güçlü izleri ile Avrupa ülkelerinde nispeten katı olan iş gücü piyasalarının bulunduğu belirtiliyor.
Asgari ücrette 1 Temmuz’dan itibaren sağlanan artış ile asgari ücrete bağlı olan birçok parametre değişti.
İşverenlerin çalıştırdıkları bir kişiyi SGK’ya bildirebileceği en düşük prime esas kazanç tutarı asgari ücretle birlikte yükseldi. Çünkü asgari ücretin altında kimsenin çalıştırılması mümkün değil. Buna göre 1 Temmuz’dan itibaren prime esas kazancın alt limiti günlük olarak 37.8 TL’ye, aylık olarak 1.134 TL’ye yükseldi. Diğer yandan prime esas kazancın üst limiti de asgari ücrete endeksli. Yani bir kişi ne kadar maaş alıyor olursa olsun, sigorta primine esas kazancını gösterebileceği bir üst limit bulunuyor. Bu limit prime esas kazanç alt sınırının 6.5 katı. Dolayısıyla 1 Temmuz’dan itibaren bu limit de yükseldi. Prime esas günlük kazanç üst limiti günlük 245.7 TL, aylık olarak 7.371 TL olarak uygulanacak. Bir kişi 10.000 TL maaş alıyorsa bile SGK’ya en fazla 7.371 TL üzerinden bildirilebilecek.
İsteğe bağlı sigortalılar
Prime esas kazanç sınırının değişmesi, isteğe bağlı sigortalıları da etkiliyor. İkili sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmayan ülkelere gönderilen işçiler eğer isterlerse uzun vadeli sigorta kolları için isteğe bağlı sigortalı olabiliyor. Kısa vadeli
Soru: Sigortaya gireli yaklaşık iki ay oldu. Daha çok yeni olduğu için ben de sağlıktan diğer sigortalılar gibi yararlanabilir miyim? Önümüzdeki ay ameliyat olacağım. Yoksa ameliyatın parasını cepten mi ödeyeceğim?
Aslan Tahiroğlu
Cevap: Sigortalıların sağlıktan yararlanmalarında temel koşul, sağlık hizmet sunucusuna yani hastaneye başvurmadan önceki son bir yılda toplam 30 gün primlerinin yatmış olmasıdır. 60 gündür çalıştığınız düşünülürse, işvereninizin sizin için bu süre kadar sigortaya prim ödemesi yapmış olması gerekir ki, siz de bu sebeple sağlıktan yararlanabilirsiniz.
İşte tam da bu aşamada, kayıt içinde çalışmanın ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor. Eğer kayıt dışı yani sigortalı çalışmıyorsanız, hiçbir şekilde sağlıktan yararlanamazsınız. Ülkemizde maalesef çok sayıda çalışan, işvereninin kendisi için sigorta yaptırıp yaptırmadığını bilmiyor. Herhangi bir sağlık sorunu ortaya çıktığında sigortalı olmadığını öğrenmiş olsa bile iş işten geçiyor. Bu nedenle her çalışanın kendisine ait sigorta işlemlerini sorgulaması, takip etmesi gerekiyor.
Kendi şirketiniz üzerinden sigortalı gösterilemezsiniz
Soru: Kendimize ait şirketimizde 15 yıldır sigortalıyım. Bu
Küresel ölçekte günümüzün en önemli sorunlarının başında yetersiz sosyal koruma harcamaları geliyor. Bugün için dünya nüfusunun yarıdan fazlası hiçbir sosyal korumaya tabi değil. Sosyal koruma, genel olarak yaşlılara, işsizlere, engellilere, toplumda yer alan dezavantajlı gruplara yapılan harcamaları ifade ediyor. Sosyal devlet anlayışının gereklerinden biri olan sosyal koruma mekanizması sadece yaşamın sürdürülmesi için değil aynı zamanda sosyal katılımın sağlanması, bireylerdeki toplumsal aidiyet duygusunu tetiklemesi ve belki de hepsinden önemlisi insan onurunun korunması için oldukça gerekli.
Sosyal korumadan yararlanabilmek kadar yeterli ölçüde yararlanamamak da önemli bir sorun. Uluslararası Çalışma Teşkilatı’nın (ILO) geçen hafta yayınladığı Dünya Sosyal Koruma Raporu, işte tam da bu sorunu gözler önüne seriyor.
Sağlık harcamaları, yaşlı nüfusa yönelik harcamalar, işsizlere yönelik harcamalar, hastalık, analık, iş kazası ve malullük hallerinde yapılan harcamalar ile çocuklara yönelik yapılan harcamalar şeklinde başlıklara ayrılan raporda, ülkelerin kamu sosyal koruma harcamalarının GSYİH içindeki payları yer alıyor. Rapora göre, Türkiye’de sağlık ve sosyal yardım
Sosyal Güvenlik Destek Primi (SGDP) emeklilerce çok bilinmeyen bir uygulama. Ancak, geçen yıl SGK’nın başlattığı prim hamlesi emeklilerimizi bu konuda hem bilgi, hem de borç sahibi yaptı. İlk kez bu köşeden, maaşlarına haciz konan emeklilerimizin durumunu yazdığımızda, binlerce telefon ve e-mail almıştım. Yaklaşık 600 bin emeklinin emekli aylığından sosyal güvenlik destek primi kesilmeye başlayınca konu bir anda gündeme gelmişti.
SGK, 2013 yılında Maliye Bakanlığı’yla işbirliği yaparak, geçmiş dönemlere ait Sosyal Güvenlik Destek Primi (SGDP) borçlarını tespit etmiş, emeklilerimize yüklü miktarda borç çıkarmıştı. Bazı emeklilere 30 bin TL, bazılarına 2-3 bin TL olmak üzere değişen miktarlarda borç çıkarılmıştı.
SGDP yeni değil, cezalar yeni
SGDP aslında 1986’dan beri uygulanıyor. SGDP, emeklinin çalışmaya tekrar başlaması durumunda SGK’ya ödemesi gereken primi ifade ediyor. Bugünkü uygulamada, 1 Ekim 2008 sonrasında emekli olan ve SSK’lı olarak çalışmaya başlayan kişilerin emekli maaşlarından kesinti yapılmıyor ve işverenler bu kişiler adına yüzde 32 oranında SGDP ödüyorlar. 1 Ekim 2008 sonrası emekli olup Bağ-Kur’lu olarak çalışmaya devam edenler ise yüzde 15
Soru: Bağ-Kur’a prim borcumuz için yeni yasa kolaylık getirecek mi? Borcum olduğu için sağlıktan da faydalanamıyorum. Sağlıktan yararlanmam için düzenleme geldi mi?
Sami Şen
Cevap: Halen Meclis’te yasalaşmayı bekleyen yasada sizin durumunuzda olanların sağlıktan yararlanmalarını sağlayacak özel bir düzenleme bulunmuyor. Ne var ki, borcunuz 60 ay ve üzerinde olduğu için sağlıktan yararlanamıyor olmanıza karşılık, çıkacak yasayla getirilen ‘yapılandırmayla’ borcunuzu taksitlendirerek, hemen sağlık yardımlarından yararlanmaya başlayabilirsiniz.
Yeni getirilen düzenlemeyle, prim borçları için faiz ve gecikme zamları silinecek. Ancak prim borçlarına, bu sefer kesinleştiği tarihten itibaren, enflasyon oranında güncelleme uygulanacak. Her durumda borçlar eskisine göre azalacak ve en çok 36 ayda 18 eşit taksitte (iki ayda bir) ödenebilecek.
Yüzde 40 işgücü kaybı erken emekli eder
Soru: MS hastası oğlum var. Bu hastalığın tanısı geçen yıl konuldu. Bir yıl içerisinde iki kez atak geçirdi. Doktorumuz yüzde 60 oranında rapor verdi. Oğlumun erken emekli olabileceğini MS Derneği’nin düzenlemiş olduğu toplantıda söylemiştiniz. Ancak bir kez daha sizden bu konuda yazılı olarak
Günümüzde küresel refaha yönelik en büyük tehditlerden biri, eşitsizlik. Dünya ekonomisinde son yıllarda ekonomik büyüme açısından önemli bir yol kat edilirken ne yazık ki gelir dağılımı giderek daha adaletsiz hale geldi.
Bu yüzden, ülkelerin ekonomi politikalarının büyüme ve istikrar kadar gelir dağılımı adaletine de odaklanması gerekiyor. Gelir dağılımının adaletli olması, sadece kişi başına düşen ortalama gelirin artması anlamına gelmiyor. Asıl önemli olan, toplam gelirin ülke nüfusunun küçük bir kesiminin elinde yoğunlaşması yerine tüm kesimlere adil olarak dağılması.
Gelir dağılımı eşitsizliği eğitim imkânlarına erişimden sağlık ve refahın dağılımına kadar pek çok konuda toplumu etkiliyor. OECD verileri itibariyle ülkeler arasında belirgin farklılıklar olmakla birlikte, eşitsizliğin yükseldiği görülüyor.
Gini katsayısı nedir?
Gelir dağılımı adaletini ölçmek için kullanılan yöntemlerden biri, Gini katsayısını hesaplamaktır. Bir ülkede yaratılan gelirin dağılımının eşit olup olmadığını ölçmek için kullanılan Gini katsayısı, 0 ile 1 değerleri arasında değişiyor. Bir toplumda gelir adaletli olarak paylaşılmışsa, Gini katsayısı azalıyor ve 0’a yaklaşıyor.