Bugünkü üniversite sınavından sonra öğrencilerin stresi azalacak. Puanlar açıklanınca bu kez tercih stresi başlayacak. İşin önemli kısmı bugün itibarıyla geride kalacak.
Sosyal güvenlik açısından ise mezunları yeni bir durum bekliyor. 2012’den bu yana tüm vatandaşlar hatta ikamet izni almış yabancılar bile zorunlu olarak genel sağlık sigortası kapsamında. Sigortalı çalışanlar ve bakmakla yükümlü oldukları kişiler sağlık hizmetinden yararlanıyor.
Ancak, işsizlerin, bakmakla yükümlü olunan kişi statüsünü kaybedenlerin (özellikle eğitimlerini tamamlayan gençler) gelir testi yaptırarak belirlenen miktar üzerinden prim ödemesi gerekiyor. Aksi taktirde bu kişilerin adlarına yüksek miktarda prim borcu birikiyor.
Sigortalının eşi eğer çalışmıyorsa, kaç yaşında olursa olsun, bakmakla yükümlü olunan kişi statüsünde. Eşi çalışmaya devam ettikçe sağlık hizmetlerinden prim ödemeden yararlanabilir. Sigortalının çocukları için durum farklı, çocukların sağlıktan yararlanmasında yaş şartı var. 18 yaşını tamamlayana kadar çocuklar, sigortalı anne ya da babaları üzerinden sağlık hizmeti alabilir.
25 yaşa kadar sigortalı
Lisede öğrenim gören çocuklar için yaş şartı 20 olarak
Soru: Bağ - Kur’a tabi bir iş yapıp, kaydı olmayanlardanım. Emeklilik için geçmiş günlerimi saydıramayacak mıyım? Torba yasada biz niye düşünülmedik?
Muhsin Koncuk
Cevap: Bağ - Kur kapsamında bir iş yaptığını söyleyen ancak sahte sigortalılık belgeleri düzenlediği için sigortalılıkları silinenlere bu hak tanındı. Geçmişte sahte sigortalılık yapanlar, geçmişe ilişkin (22.03.1985’e kadar olan sigortalılık) sürelerini kazanacak. Bu bir çelişki. Sahtecilik yapmayanlara hak verilmezken, sahtecilik yapanlar bir anlamda ödüllendirilecek. Bu nedenle 22 Mart 1985 tarihinden bu yana aslında serbest meslek kazancı elde edip de Bağ - Kur’a tescillerini yaptırmamış olanlara da bu hakkın tanınması gerekir.
Bir diğer düzenlemede esnafın 12 ay ve üzeri prim borçlarının sigortalılık süresiyle birlikte silineceği yönündeydi. Ancak tasarıdan çıkarıldı. Torba Yasa Tasarısı’na göre, önceki yıllara ait 60 aydan fazla Bağ-Kur prim borcu olduğu için sigortalılığı sona erenlere, bu borçlarını ödeyip tekrar sigortalı olma hakkı verilecek.
İşe iadeyi kazanınca işe başlamak şart mı?
Soru: Geçtiğimiz yıl işten çıkarıldım. İşe iade için dava açıp kazanırsam mutlaka işe başlamam gerekir mi?
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ülkedeki en büyük kamu kuruluşu. Hem personel sayısı, hem de gelir ve gider yapısıyla devasa. Vatandaşa sosyal güvenlik ve sağlık hizmeti SGK aracılığıyla sunuluyor.
Kesinleşmiş rakamlara göre, SGK 2013’te 163 milyar TL gelir elde etmesine karşılık (prim gelirleri, diğer gelirler), 182.6 milyar TL harcama yapmış. Gelir gider farkı 19.6 milyar TL olmuş. Açıkta 2011’de bir azalma oldu ancak sonra tekrar yükselişe geçti.
Bu azalmanın temel sebebi, 2011 yılında sigorta prim borçlarına getirilen yapılandırma ve yıllar itibariyle kayıtdışı istihdamın azalıyor olmasıydı.
Prim 150 milyar TL’yi aşar
Meclis’te yasalaşmayı bekleyen, bugüne kadar ki en kapsamlı prim yapılandırmasıyla, SGK’nın kasasına yaklaşık olarak 40 milyar TL’ye yakın ödenmemiş primin gireceği hesap ediliyor.
Eğer bu rakamlar tutarsa, SGK gelir gider dengesi son derece olumlu yönde etkilenecek. 2014 bütçesinde öngörülen prim gelir rakamı 131 milyar TL iken bu rakam 150 milyar TL’yi aşacak.
2011 yılında da bugünküne benzer ancak daha dar kapsamlı bir yapılandırma olmuş ve prim gelirleri bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 35 artış göstermişti.
Yıllık ücretli izin, bir tam yıl aynı işverene bağlı çalışmanın karşılığında elde edilen bir hak. Yıllık ücretli izin süresi de işçinin kıdemi arttıkça artıyor. Aynı işverene bağlı olarak bir yıldan beş yıla kadar çalışan işçilere 14 günden, beş yıl ve daha fazla, 15 yıldan az çalışanlara 20 günden, on beş yılda fazla çalışanlara ise 26 günden az yıllık ücretli izin verilemiyor. Bunun dışında 18 ve daha küçük yaştaki işçiler ile 50 ve daha yukarı yaştaki işçilere kıdemlerine bakılmaksızın en az 20 gün yıllık ücretli izin verilmek zorunda.
Bazı işçilerin yıllık izinlerini kullanmaktan imtina ettiklerini ve yıllık izinleri karşılığındaki ücretlerini işverenden talep ettiklerini görüyoruz. Yıllık ücretli izin hakkı, Anayasa’daki dinlenme hakkının karşılığı olarak düzenlenmiş durumda. Amacı işçinin işten bir süre uzak kalmasının sağlanması.
Yıllık ücretli izin doğrudan paraya çevrilebilen bir hak değil. Yani işçiler kullanmadıkları yıllık ücretli iznin parasını işverenden talep edemezler. Ancak iş sözleşmesinin sona ermesi halinde işçiye hak edip kullanmadığı yıllık izinlerin parası en son alınan ücret üzerinden hesaplanarak ödenir.
Yol izni eklenebilir
Yıllık ücretli izne
Soru: Yaklaşık 10 yıldır aynı kamu kurumunda çalışıyoruz. Fakat bu süre içinde 8 kez çalıştığımız şirket değişti. Bunun dışında şirket bazı aylar işe giriş çıkışlarımızı yapıyor. Emekli olmama çok az bir süre kaldı. Emekli olurken kıdem tazminatımı nasıl alabilirim? Tek tek şirketlerden kıdem tazminatımı almam mümkün değil. Taşeron işçileri olarak bu sorunlarımızı çözen bir düzenleme torba yasada yer alacak mı?
Hasan Uysal
Cevap: Torba Yasa Tasarısı Meclis’e gelmeden önce, sadece devlette çalışan taşeron işçilerinin kıdem tazminatlarının devlet garantisinde olacağını söylemiştik. Hatta bu konuda sadece kamuda çalışanlara ait olmak üzere “kıdem tazminatı fonu” gibi bir uygulamanın devreye girebileceğini de ifade etmiştik. Nitekim dediğimiz oldu ve alt işvereni değişse de, yani çalıştığı taşeron işveren değişmiş olsa da, aynı kamu kurum ve kuruluşunda çalışan taşeron işçisinin kıdem tazminatının çalıştığı bütün süreler birlikte hesap edilerek en son çalıştığı kamu kurumu tarafından ödeneceği tasarıda yer aldı.
Devlette çalışan taşeron çalışanı kıdem tazminatını taşeron şirketten değil, devletten alacak. Yine aynı taşerona bağlı olarak fakat farklı kamu kurum ve
ILO’nun çalışma dünyasına ilişkin en önemli raporu olarak kabul edilen ‘World of Work 2014’ 27 Mayıs’ta yayınlandı. 2014 yılı Çalışma Dünyası Raporu, yükselen ve gelişmekte olan 140 ekonomi için derinlemesine bir analizi içeriyor. Raporun ana teması; ekonomik büyümenin sağlanabilmesi için mutlaka kaliteli işler yaratılmasının gerektiği.
Rapora göre; 2000’li yılların başından itibaren kaliteli işler yaratmak üzere yola çıkan ülkeler, diğer yükselen ve gelişmekte olan ekonomilere oranla 2007 yılından bu yana her yıl yaklaşık bir puan daha hızlı büyüdü. Bu durum, söz konusu ülkelerde 2008’de patlak veren küresel ekonomik krizin olumsuz etkilerinin de daha az hissedilmesini sağladı.
Raporda, kaliteli işler yaratılması, kırılgan istihdamın azaltılması ve çalışan yoksulluğuyla mücadele edilmesi yoluyla daha yüksek ekonomik büyümeye ulaşılabileceği gerçeği ilk kez ortaya konuyor. ILO’ya göre yüksek kaliteli işlere yatırım yapmak, aynı zamanda daha az gelir eşitsizliği anlamına geliyor. ILO Genel Müdürü Guy Ryder’ın vurguladığı gibi, kadınlar ve erkekler için daha fazla insana yakışır iş imkânı, şüphesiz yoksulluğu azaltacak ve sosyo- ekonomik kalkınmayı harekete geçirecektir.
Pe
Meclis gündemine gelen ve taşeron çalıştırma ile ilgili esasları düzenleyen kanun tasarısı hakkında daha önce eleştirilerimizi iletmiştik. Özellikle asıl işin bölünerek taşerona verilmesini mümkün kılacak bir düzenlemenin hayata geçmesi ve taşeron kullanımının yaygınlaşması temel endişemizdi. Ayrıca asıl işte çalışmaması gereken taşeron işçilerinin haklarının kısıtlanmasının ciddi sorunlara yol açabileceğini ifade etmiştik. 28 Mayıs’ta “Taşeron depremi” manşetini atarak bu iki noktaya dikkat çekmeye çalışmıştık.
Bu iki konu işçi sendikalarının da merceği altındaydı. Son bir haftadır kanun tasarısı hakkında görüşmelerde bulunan işçi sendikaları ve hükümet temsilcileri bu sorunların önüne geçecek bir düzenleme konusunda uzlaşmaya yakınlar.
İşçileri temsilen Türk-İş, Hak-İş, DİSK’in hükümeti temsilen de Başbakan’ın talimatıyla Salih Kapusuz ve Nurettin Canikli’nin katılımıyla oluşturulan komisyon 5 maddelik düzenleme konusunda görüşmelerini tamamlamak üzere.
Sendikalar söz sahibi
Üç konfederasyonun kanun tasarısının değiştirilmesi gereken maddeleri konusunda ortak önerileri var. Uzlaşma sonrası kamuda taşeron kullanımı konusunda hangi işlerin yardımcı iş olduğunu
Soru: Torba yasa tasarısı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) prim borçlarının hangilerini affediyor. Bu af kapsamında hangi borçları taksitlendirerek ödeyebileceğiz?
Arif Kardeş
Cevap: Torba yasa tasarısına SGK’ya yönelik prim borçlarının tamamını kapsayan bir af düzenlemesi ekleniyor. Hükümet bu yeni tasarıyla bugüne kadar sigorta primlerini ödeyememiş işçi ve esnafa, ödeyemediği tutarlar için “yapılandırma” getirecek. Yapılandırmada esas alınan yöntem, ana borca uygulanan faiz ve gecikme zamlarının silinerek, yeni bir hesaplamayla borçların taksitlendirilmesi olacak. Bu yolla SGK bugüne kadar toplayamadığı yaklaşık 90 milyar TL prim borcunu tahsil etmeye çalışacak.
Daha öncede çeşitli kereler yapılan bu yapılandırma en son 2011 yılında yapılmış ve önemli miktarda prim toplanmıştı. Hükümet şimdi de aynı yöntemle SGK’nın prim gelirlerini arttırmayı hedefliyor.
Şu an için 4/a yani SSK kapsamında sigortalı olarak borçlu olanların SGK’ya toplam borcu yaklaşık 37 milyar TL civarında. Esnafın yani 4/b’lilerin borç toplamı da 30 milyar TL’ye yükselmiş durumda. Genel Sağlık Sigortası kapsamında gelir testine hiç girmeyip, böylece borçlu duruma düşenlerin ödeyecekleri