‘Kimlikler lütfen!’

27 Aralık 2011

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç son iki konuşmasında kimlik meselesine değinerek, yeni bir sürecin işaretini veriyor.
Bütçe konuşmasında, bu topraklarda her kim varsa etnik kimliğinin kabul edileceğini, saygı duyulacağını, kültürel haklarının anayasal güvenceye alınacağını söyledi.
Bahçeli bu konuşmayı eleştirince de Kürtleri “Dağ Türkleri“ olarak tanımlayan ırkçı söylemi hatırlattı.
“O günler geçti” demek istedi.
Seçim öncesi, “‘Tek millet’i tanımayan çeksin gitsin“ diyen Başbakan da hemen arkasında dinliyordu.
* * *
Gerçekten de Türkiye, kimlik zenginliğini inkâr politikasıyla çok can yaktı, vakit ve itibar kaybetti.

Yazının Devamı

Gazap

25 Aralık 2011

“Talihsiz bir aile” diyorlar ya Menderesler için... Fransız yazar Anatole France’ın cevabı şu:
“Talih, belki de Tanrı’nın imzasını atmak istemediği zaman kullandığı takma adıdır.”
Gerçekten de, “Menderesler” deyince bir soyağacından ziyade, altına imza atılamayacak bir felaketler zinciriyle karşılaşıyoruz.
Adeta bir gazap rüzgârı, üç kuşaktır ailenin üzerine kara bulutlar taşıyıp habire ölüm yağdırıyor.
“Dinmeyen lanet”in son kurbanı oldu Aydın Menderes...
Anne ve babasının soyağaçlarına bakmak bile, ona reva görülen mukadderatı anlamaya yeter.
* * *

Yazının Devamı

Hrant olsaydı!

24 Aralık 2011

Aralık 2004’te Doğu Konferansı ekibiyle Erivan’a gitmiştik; Hrant Dink başımızda...
İlk durak, Erivan Üniversitesi’ydi.
Aramızda Ermenistan başkentini ilk kez gören çoktu. Ermeni aydınların çoğu da ilk kez bir Türk delegasyonla karşılaşıyordu.
Gergindik.
Tam lafa girecekken bir Ermeni öğrenci ayağa kalktı ve salondakileri, “soykırımda katledilenler anısına” saygı duruşuna davet etti.
Buz gibi bir hava esti. Erivan kanadı hazırola geçti. Ama bizim ekip, emrivaki sevmezdi.
Aydın Çubukçu “Madem öyle, 1915’te ölen herkes için saygı duruşu yapalım” dedi.

Yazının Devamı

Memnun bey ile Memnune hanım

22 Aralık 2011

Sevgili Memnun bey,
Sevgili Memnune hanım!
Hafta sonu anketlerde gördüm sizi...
“Halinizden memnun musunuz” sorusuna yüzde 75’e yakın oranla “Memnunuz çok şükür” cevabı vermişsiniz.
“Geçimim de yerinde” diyerek düşman çatlatmışsınız.
Gözümüz yok; daim olsun.
* * *

Yazının Devamı

Diplomasi yenildi, söz vicdanda

20 Aralık 2011

Eski film, 10 yıl sonra yeniden vizyona girdi. Sıkılarak seyrediyoruz.
2001’de Fransa’da seçime 3 ay kala, Ermeni soykırımını tanıyan yasa, Türkiye’nin tehditlerine rağmen kabul edilmiş, Ankara da büyükelçisini çekmişti.
“Fransız firmalarını ihalelere sokmayız” resti çekilmiş, ama sonuçta ticaret zerrece etkilenmemişti.
Çünkü kriz dönemiydi ve piyasanın tarihle uğraşacak hali yoktu.
* * *
10 yıl sonra, aynısını yaşıyoruz.
Fransa, yine bir seçim arifesinde, bu kez de “Soykırım yoktur” demeyi suç kapsamına alıyor.

Yazının Devamı

Avrupa’da Silivri sohbeti

18 Aralık 2011

Strasbourg
Jean-Paul Costa...
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 5 yıllık Başkanı...
1 Kasım’da emekli oldu.
Strasbourg’da “L’alsace â Table” restorandaki buluşmamıza kravatsız geldi.
Sohbetten önce bir kravat hikâyesi anlattı:
Fransa eski Cumhurbaşkanı Chirac’la buluşacağı gün, öğle yemeğinde kravatına makarna sosu dökmüş. Panik halinde alışverişe çıkıp yeni bir kravat almış kendine... O görüşmesi iyi geçince de bunu kravatın uğuruna bağlayıp sonraki önemli görüşmelerinde hep o kravatı takmış.

Yazının Devamı

Sıra babasının vasiyetinde

17 Aralık 2011

Babası Sönmez Atasoy’un ani bir kalp krizi geçirdiği gün, Ankara’da buluşup sürpriz yeni görevini konuşacaktık Fadik Sevin Atasoy’la... Kötü haberi alır almaz Isparta’ya koştu. Döndüğünde bir kanadı kırılmıştı. Hem kırılan kanadını, hem bir hafta sonra başlayacağı yeni hayatını konuştuk.
Bir deli oğlan: Sönmez
Sanatçı baba-kız, önceki hafta İstanbul’da üç günü evden hiç çıkmadan birlikte geçirmişlerdi. Safiye Ayla ve “Take 5” dinlemişlerdi. Fadik, babasına bir rap şarkı yazmıştı, “Erzincan’dan çıkan, bir deli oğlan Sönmez” diye...
Durmadan onu söylemişti.
Sonra da babasını “Sakarya-Fırat” dizisinin çekimleri için bir süredir yaşadığı Isparta’ya uğurlamıştı.
Bu yaşta hâlâ sette olabilmekten mutluydu Sönmez Atasoy, “Bir oyuncu için bundan büyük nimet var mı” diyordu.

Yazının Devamı

Noel Baba’dan Rolex isteyen çocuklar

15 Aralık 2011

Yazın Bodrum’da tatil yapan bir yakınım, sahilde 7-8 yaşlarında iki kızın konuşmasına şahit olmuş.
Birinin diğerine annesinden yakınırken “Keşke benim annem Lady Gaga olsaydı” dediğini duymuş.
Ya popülerlik sevdasıyla ya da harcama kapasitesini artırma hevesiyle...
“Çocuk işte, ister tabii” diyebilirsiniz.
Ama mevzu biraz daha derin...
* * *
İngiliz Daily Mail gazetesinde çocuklarla ilgili ilginç bir haber vardı önceki gün...

Yazının Devamı