Medya hayvan haklarını yok mu sayıyor?

1 Haziran 2015

Milliyet geçtiğimiz hafta “Kadın matadorun ölümle sınavı” başlıklı bir haber yayımladı. Haberde kısaca şu ifadelere yer veriliyor: “Fransız kadın matador Lea Vicens, güreşten sonra boğanın kulaklarıyla halkı selamladı. 30 yaşındaki Vicens, boğanın darbeleriyle ölümden döndükten dakikalar sonra ayağa kalktı ve boğayı öldürmeyi başardı.”
Bazı okurlarımız söz konusu haberde kullanılan dili ürkütücü bulmuş. Nazan Polatkan “Bu kadın matadorun ölümle sınavı ise aynı zamanda boğanın da insanla, insanlıkla sınavı sayılır. Daha önce de 16 yaşındaki bir çocuk matadorun 6 boğayı öldürmesini büyük bir başarı gibi vermiştiniz. İspanya’da bu spor sayılabilir ama bir hayvanı öldürmeyi ‘başarı’ olarak vermek hayvanları eğlence için öldürebiliriz demektir. Bu haberleri verirken daha dikkatli dil kullanın lütfen” diyor.
Hayvana eziyet
Okurumuz haklı.
2008’de boğa güreşlerinin, “Avrupa Kültür Mirası” olarak korunması yönündeki çalışmalar; hayvan hakları savunucularını ayağa kaldırmıştı. Hak mücadelesi veren örgütlere göre; şiddet ve zulüm hiç bir zaman ‘kültürel miras’ olarak kabul edilemez ve sürdürülemezdi. Gelenek ve göreneklerin yaşatılması, bunlara karşı anlayış gösterilmesi

Yazının Devamı

KADIN ADAYLARA ÖNCELİK POZİTİF AYRIMCILIK MI?

25 Mayıs 2015

Sadece Türkiye’de değil, dünyada da siyaset erkeklerin ağırlıkta olduğu kadınların yok sayıldığı bir alan.
Türkiye bu kez kadınların da kendisini hissettirdiği yeni bir seçime hazırlanıyor. Buna rağmen önümüzdeki seçimlerde listelerin seçilebilir sıralarında yer alan kadınların sayısı hâlâ 100’ü geçmiyor.
Kadın parlamenter oranının yüzde 5’i aştığı ilk dönem 2007’de gerçekleşti. 550 milletvekilinden 50’si, son genel seçimin yapıldığı 2011’de ise 79’u kadın parlamenterdi. Bugün sayı ve oran olarak kadın milletvekillerinin en fazla olduğu mevcut parlamentodaki kadın milletvekillerinin oranı yüzde 14.3.
Türkiye medyası 7 Haziran seçimleri için il il gezmekte olan parti liderlerinin söylemleri, projeleri, hedefleri dışında milletvekili adaylarına da geniş yer ayırdı. Milliyet bir farkla kadınlar için özel bir çalışmaya imza attı. Ve “Kadın adaylar Milliyet’e anlatıyor” başlığıyla bu seçimde listelerde yer alan kadınlara öncelik tanıdı.
Kadın adaylar öncelikli
Mustafa Balyacı adlı bir okurumuz “Peki sizin bu yaptığınız pozitif ayrımcılık değil mi?” diye soruyor.
Seçimin kendisi kadın adayları zaten oran olarak eşitlik ilkesine aykırı bir biçimde ayrımcılığa

Yazının Devamı

DANIŞTAY’DAN BASINA İRONİK BİR KARAR!

18 Mayıs 2015

Türkiye’nin basın tarihi yasaklarla dolu...
Milliyet arşivini araştırırken 1986 tarihli bir haber dikkatimi çekmişti: “Özal hükümeti hoşuna gitmeyen istatistiklerin açıklanmasını tek tek yasaklıyor” başlıklı haberde ülke ekonomisini olumsuz gösteren istatistiklerin basına sızmaması için talimatlar, genelgeler, yasaklar birbirini izliyor denilmekteydi. Üstelik yayımlanması engellenen istatistiklere de yer vererek...
Bugün durumumuz dünden daha farklı değil. Ama daha endişe verici.
Çünkü bugün adaleti temsil eden bir kurumun, kuruluş yıldönümünde medyaya yasak getirmesi Türkiye tarihinde bir ilktir.
Danıştay, 147. kuruluş yıldönümü nedeniyle gerçekleşen törene TRT ve AA dışındaki basın mensuplarını almadı.
Basına yansıyan ‘yasak’ gerekçesi ise oldukça ilginç:
“Kendi aramızda kutlayacağız. O yüzden sizleri içeri alamıyoruz, lütfen ısrar etmeyin.”

Yazının Devamı

MEDYA SEÇİM HABERLERİNİ NASIL VERMELİ?

11 Mayıs 2015

Seçim haberlerini verirken, medyanın partilere eşit mesafede durması çok önemli. Ancak herhangi bir partiye angaje olmuş okurları seçim dönemlerinde memnun etmek o kadar kolay değil. Bir partinin seçim çalışmaları, hemen her gün gazetenin birinci sayfasında yer bulsa bile okur tatmin olmuyor. Seçim dönemlerinde okur da hakkaniyetini, habere objektif bakışını yitirebiliyor.
Bir okurumuz bağlı olduğu partinin haberlerine Milliyet’in yer vermediğini iddia edince, son iki haftanın bütün birinci sayfa haberlerinde yer alan gerek hükümetin, gerekse muhalefet liderlerinin söylemlerini, kendisine tek tek
hatırlattım... Tatmin olmadı. Eleştirisini bu kez haberin olmamasına değil, partilerin sıralamasına yöneltti. “Muhalefeti küçük görüyorsunuz, hükümetin haberleri hep en önde, Cumhurbaşkanı
en başta...” diyerek...

Partilere dengeli yaklaşım
Cumhurbaşkanı her gün bir şehirde konuşuyorsa, siz bu açıklamaları yok sayamazsınız. Bu bir haberdir, nasıl kullanıldığı da editöryal bir tercihtir. Seçim döneminde konuşmasının etik olup olmaması ise medyadan çok, siyasetin kendi içinde değerlendirebileceği bir durumdur. İkincisi Milliyet yazıişleri, parti haberlerini partilere göre

Yazının Devamı

POLİSİN YUMRUĞU MUHABİRLERE GELİRSE!

4 Mayıs 2015

Demokratik eylemlerde ya da izinli-izinsiz gösteri ve yürüyüşlerde, etkinlik ve anmalarda sahada her zaman iki
görevli var:
Polisler ve muhabirler...
Biri kamunun güvenliğini sağlamak için, diğeri kamuoyunu bilgilendirmek için...
İkisi de en zor şartlar da görevini yapmaya çalışır.
Peki ne oluyor da; muhabirler her defasında polis şiddetiyle karşı karşıya kalabiliyor...
Son on yılın “Bir Mayıs” arşivini taradım...

Yazının Devamı

AKREDİTASYON YASAĞI HABERİ GÖLGELER!

27 Nisan 2015

Türkiye’de akreditas-yon yasakları ‘sınırlarını’ genişletti. Siyasetle giderek belirginleşen, kamu kurum ve kuruluşlarına uzanan bu haksız uygulama, meşruluk kazandıkça özel şirketlerin de ‘ilgi’ alanına girdi. Öyle ki; akreditasyon yasağının olmadığı alanlarda bile gazetecilerin görev yapması keyfi uygulamalarla engellenmekte.
Bunun son örneği Engelsiz Yaşama Derneği (Ey-Der) tarafından düzenlenen ve Cumhurbaşkanı eşi Emine Erdoğan’ın da katıldığı bir toplantıdan Cihan Haber Ajansı muhabiri Hüseyin Aydın’ın salondan çıkartılmasıdır.
İşin ilginç yanı muhabiri programı izlemesi için içeri alan Cumhurbaşkanı Özel Kalemi. Buna rağmen muhabiri dışarı çıkartan programa sponsor olan Avea yetkilileri. Daha da vahim olan şirketin keyfi uygulamasına orada bulunan gazetecilerin müdahale etmemesidir. Bu hiç de meslek etiğine yakışan bir davranış değildir.
İletişim çağında bilginin anında yayıldığı bir ortamda bu uygulamanın sonuçları ise hepimiz açısından düşündürücüdür: Sonuçta muhabire yapılan haksız uygulama son derece yararlı olduğuna inandığım söz konusu programın önüne geçmiş, programı gölgelemiştir.
Buna rağmen hâlâ ve ısrarla birtakım toplantı, tören ve cenazeden sonra

Yazının Devamı

BATMAN’DA GAZETECİ OLMAK!

20 Nisan 2015

Türkiye medyasında Batman haberlerinin önemli bir yeri vardır.
Batman; 1990’lı yıllarda faili meçhul cinayetlerin başkenti olarak ünlendi. 2000’li yılların başında kadın intiharlarıyla anıldı. Terör nedeniyle de güvenlik açısından en sorunlu bölge ilan edilerek, adeta bir korku şehri yaratıldı.
Elbette bütün bunlar oldu...
Ama Batman bugün sorunlara çözüm üretmek isteyenlerle, yeni bir kimlik edinme savaşı veriyor.
Öyle ki; burası artık; Mersin’de yakılarak öldürülen Özgecan Aslan cinayetini protesto etmek için meşalelerle yürüyen kadınların, iki kuzeninin tecavüzüne uğrayıp hamile kalınca aile kararıyla öldürülen Hasret Daşlı davasında zanlıların serbest bırakılmasına öfkelenen erkeklerin de şehri...
Belediyesiyle, STK’larıyla ve özellikle Batman Gazeteciler ve Yayıncılar Cemiyeti’nin düzenlediği panellerle kadın cinayetlerini, nefret suçunu, yargı kararlarını masaya yatırıp tartışıyorlar.
Dinleyici erkekler

Yazının Devamı

BİR DÖNEMİN TANIKLARI VE MEDYA

13 Nisan 2015

Hemen her ülkenin kendi siyasal tarihinde, istihbarat örgütleri önemli bir yere sahiptir. Darbelerden, karanlıkta kalan suikastlara kadar pek çok olaya ‘yön’ veren, siyasal iklime ‘nüfuz’ eden, uluslararası diplomatik krizlerde ‘devreye’ giren Milli İstihbarat Teşkilatı’nın da (MİT) Türkiye’nin siyasal tarihinde yeri ve önemi büyüktür.
Dolayısıyla Türkiye medyası bir döneme tanıklık yapmış istihbaratçıların peşine sadece sorularıyla düşmedi. İstihbaratçıların cenazelerine katılanları, çelenkleri kimlerin gönderdiğini tek tek araştırıp okuru bilgilendirirdi.
Son iki ay içerisinde aydınlanmamış bir dönemin iki tanığı; MİT mensubu Mahir Kaynak ve yine teşkilatta üst düzey görevlerde bulunan Nuri Gündeş sağlık nedenleriyle hayatını kaybetti. Ergenekon davasında iki kez ağırlaştırılmış müebbet ve ayrıca 117 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırılan emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin de vefat edenler arasında...
Haberde hatırlatma
Bazı okurlarımız bir döneme damgasını vuran bu isimlerin ölüm haberlerinin gazetede yer aldığını ama kim olduklarını da hatırlatmamız gerektiği görüşünde. Okurumuz Atilla Balkaya “Türkiye’yi karanlıkta bırakan pek çok olay aydınlatılmadı. Ve o döneme

Yazının Devamı