Hizmet satın almak kolay vazgeçmek zor

31 Ağustos 2019

Medya, bilginin hızla yayıldığı günümüzde, şirketlerin hizmetinden vazgeçmek isteyen insanları kendisine “mahkûm” olmaya zorlamasına sessiz kalmamalıdır.

Günümüzde hayatlarımızı kolaylaştıran teknolojiyi satın almak hayli kolay. TV kanalları, internet, telefon bağlantıları… Günümüzde hayatlarımızı kolaylaştıran teknolojiyi satın almak hayli kolay. TV kanalları, internet, telefon bağlantıları… 

Bütün bu hizmetleri anında alabiliyorsunuz. Örneğin bir dijital yayıncılık şirketine abone olmak için herhangi bir bayiye gitmiyorsunuz bile, sözleşmeyi evinize kadar getirip bağlıyorlar. Telekomünikasyon hizmetlerinden yararlanmak için bir firmaya ya da teknoloji iletişimi operatörüne gittiğinizde daima “müşteri velinimetimizdir” anlayışıyla, karşılanıyorsunuz. Bir motor hızıyla verilen taahhütler, sunulan kampanyalar, cazip fiyat tekliflerini dinleyip o esnada önünüze konulan sözleşmeleri, karşılıklı güven içerisinde ama arkanızdaki müşterileri de bekletmeme psikolojisiyle çoğu kez

Yazının Devamı

Eğitimli ama bilgisiz cahiller!

25 Ağustos 2019

Prof. Semih Çelenk ve Mehmet Furkan Çağlayan sosyal medyada Can Yücel ve Cemal Süreya’ya atfedilerek paylaşılan söz ve şiirlerin onlara ait olmadığını saptadı

Son birkaç yıldır sosyal medya üzerinden paylaşılan yanlış bilgilere savaş açan iki değerli insan: Prof. Dr. Semih Çelenk ve özel sektörde yönetici olarak görev yapan Mehmet Furkan Çağlayan. Biri Can Yücel, diğeri Cemal Süreya’ya ait olmayan söz ve şiirlerin peşine düştü. İkisi de sosyal medyada iki şaire atfedilen sahte şiirlerin listesini çıkarıp sosyal medya üzerinden yayımladı.

Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin eski dekanı Prof. Dr. Semih Çelenk “Bu benim alanım değil aslında ama Can baba ile dostluğumuz ve aynı zamanda da eski bir okuru olarak bu konuda kendimi sorumlu hissettim” diyor. Sosyal medyada paylaşılan 50’nin üzerinde söz ve şiirin Can Yücel’e ait olmadığını saptayan Prof. Dr. Çelenk bunların bazılarının kime ait olduğu bilinse de, birçoğunun bilinmediğini söylüyor.

Yazının Devamı

Bikiniyle objektiflere yakalanmak!

18 Ağustos 2019

Yakalanmak; birinin sizi güç duruma düşürecek bir şeyi, bir olayı, bir durumu, bir suçu ortaya çıkartması demektir. Dolayısıyla “Bikiniyle yakaladık” sorunlu bir haber dili ve kabul edilemez bir yaklaşımdır

Bodrum, Çeşme, Alaçatı gibi tatil beldelerinde “Bikinisiyle yakalandı” başlıklı haberlere konu olmayan ünlü, oyuncu, sanatçı neredeyse kalmadı. Sadece Google’da bu ifadenin geçtiği 20 binin üzerinde haber var. “Seda Sayan ile Hülya Avşar bikiniyle yakalandı. İrem Derici bikinili yakalandı. Bengü yıllar sonra bikinili yakalandı. İrem Sak bikinili yakalandığını görünce kabine saklandı. Son olarak Tanyeli denize girerken görüntülenince haliyle ‘O da bikiniyle yakalandı’…” Buna karşın; Yılmaz Erdoğan, Kıvanç Tatlıtuğ ya da Kenan İmirzalıoğlu gibi ünlülerin mayoyla yakalandıklarına dair bir haber yok.

Yakalanmak; birinin sizi güç duruma düşürecek bir şeyi, bir olayı, bir durumu, bir suçu ortaya çıkartması demektir. Dolayısıyla “Bikiniyle yakaladık”

Yazının Devamı

Cinayet haberlerinin görünmeyen yüzü

11 Ağustos 2019

Türkiye’de yüzde 85’i ruhsatsız olmak üzere en az 25 milyon silah var. 2015 yılında gerçekleşen 2 bin 175 silahlı olay, geçtiğimiz yıl 3 bin 679’a yükseldi

Türkiye’de şiddet üzerine çok sayıda araştırma ve istatistik mevcut. Hemen her raporda önce bir durum tespiti yapılır: Şiddete uğrayanlar, şiddete başvuranlar, ölümle sonuçlanan olaylar, yıllara göre sürekli artış gösteren rakamlar, karşılaştırmalar ve nedenler üzerinde durulur. Pek çok sorunun yanıtını bu araştırmalarda bulmak mümkün olduğu gibi, her raporun sonunda yer alan çözüm önerileri de dikkate değerdir. Raporlara göre; cinayetlerin çoğu silahla işleniyor. Dolayısıyla çözüm önerilerinden biri genellikle silahsızlanma üzerine.

Ancak gerek medya gerekse ilgili kurumlar çözüm önerilerini dikkate almıyor olmalı ki şiddet hızını kesmiyor. Öyle ki hemen her gün medyada en az üç cinayet haberinden ikisinin silahla işlendiğini okumak ya da görmek mümkün.

Bundan beş yıl önce

Yazının Devamı

Ücret tarifeli haber

4 Ağustos 2019

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) “gazetecilik mesleğinin saygınlığına gölge düşüren davranışlara karşı tüm gazetecilere mücadele etme” çağrısında bulundu

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) bünyesinde yayınlanan Journo internet sitesi, bir halkla ilişkiler şirketinin “para karşılığı haber/röportaj” yaptırdığını, şirketin hazırladığı fiyat listesine de yer vererek yayımladı.

Yani siz şirkete gidiyorsunuz. “Benim haberim çıksın” diyorsunuz, para ödüyorsunuz. Şirket de çıkacağı yönünde size garanti veriyor. Şirketin listesinde 900’un üzerinde internet haber sitesi yer almakta. Ancak kamuoyuna açıklanan sadece 20 haber sitesi. Sorun şu ki; Journo suçlamaya konu olan bilginin kaynağını gizledi. Haber yayımlanmadan önce suçlamalara hedef olan haber sitelerinin yetkililerinden görüş almadı. Haber yayımlandıktan sonra ise sadece dört haber sitesi bu olaya adlarının karıştırılmasına şiddetle karşı çıktı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti de (TGC) “gazetecilik mesleğinin saygınlığına gölge

Yazının Devamı

Gazeteciliğin yol haritası

28 Temmuz 2019

Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) ve Türkiye Basın Gazetecileri Birliği (TGS) Basın Akademisi’nin ortaklaşa hazırladığı rapora göre Türkiye’nin gelecek nesil gazetecilerini eğitmek ve motive etmek için sponsorlu uluslararası staj programlarına yönelmesi gerekiyor

Gazetecilik uygulamalarını editör, gazeteci ve medya yöneticisi bağlamında geliştirmeyi amaçlayan Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) ve Türkiye Basın Gazetecileri Birliği (TGS) Basın Akademisi Türkiye’de kaliteli gazeteciliğin geleceği hakkında bir rapor hazırladı. Gazetecileri daha hızlı bir çağa hazırlamak için. IPI Türkiye Milli Komitesi tarafından yürütülen çalışma gazetecilik öğrencileri, yerel gazeteciler, yayıncılar ve akademisyenler ile yapılan görüşmeye dayandırıldı.

Türkiye’deki gazetecilerin ve medya kuruluşlarının karşılaştığı sorunları belirledikten sonra, IPI’nin Türkiye’de kaliteli gazeteciliği güçlendirmeyi amaçlayan çalışması, tasarım düşünce metodolojisi üzerine atölye

Yazının Devamı

İngiltere’yi “Entelektüel Irkçılık” sarsıyor

14 Temmuz 2019

The Guardian ve Eşitlik ve İnsan Hakları Komisyonu ırkçılık üzerine iki ayrı araştırma yaptı. Bazı üniversiteler sorunun çözülmesine karşı “direnç” gösteriyor. 131 üniversitede ırkçılıkla ilgili 996 resmi şikâyette bulunuldu. Akademisyen ve siyasetçiler üniversitelerin ırkçılık salgınını” önleyememesini kınadı.

İngiltere geçen yıl üniversitelerde ırkçılık ile ilgili bir araştırma başlattı. “Beyaz olmayan” öğrenci, öğretmen ve akademisyenlerin “beyaz olanlara” kıyasla daha fazla ırkçı saldırılarla karşılaştığına ilişkin rapor İngiltere’deki üniversitelerde ırkçı saldırıların yüzde 60 oranında arttığını ortaya koydu. İki yıl önce yetkili makamlara 129 ırkçı olay veya saldırının bildirildiği kaydedildi.

İngiltere medyası üniversitelerdeki ırkçı saldırılara ilişkin araştırmaların peşini bırakmadı. Guardian geçtiğimiz günlerde 131 üniversitede ırkçılığı soruşturdu. Bu araştırmada üniversite öğrencileri ve personelin son beş yılda en az 996 resmi ırkçılık şikâyeti yaptığını ortaya koydu. 78 öğrenci okuldan atıldı. 51 personel işten çıkarılma ve istifaya zorlandı.

Guardian ve İngiliz Parlamentosu bünyesinde Eşitlik ve İnsan Hakları Komisyonu tarafından üniversitelerde soruşturulmayan

Yazının Devamı

“Kirli gerçeklik” meşrulaştırılırsa

7 Temmuz 2019

Toplumun gizlenen ahlaki açıdan hastalıklı yapısına işaret etmek ayrı bir şey, edebiyatta müstehcenlik çok başka bir şey, pedofiliyi meşrulaştıran ifadelerle bunu yazmak ayrı bir şey. Buna karşın yetişkinler dünyasının gerçeği, bir çocuk tecavüzü üzerinden kurgulandığında onun doğuracağı sonuçları bilmeniz gerekir

Kitabın adı: “Zümrüt Apartmanı”. Kitap pedofili içeren ifadeler nedeniyle medyanın ve kamuoyunun gündemine oturdu. Kitap hakkında yapılan suç duyurusu, yazarı ve yayınevi sahibinin gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılmaları, savcılığın açtığı dava medyada geniş yer bulurken, sosyal medya ikiye bölündü.

İçeriği ne olursa olsun bunun fikir özgürlüğü olduğunu söyleyenler, pedofiliyi kaleme alan bir yazarın yargılanmasının doğru olmadığını belirtirken, kitapta yer alan ifadelerin pedofiliyi meşrulaştırdığını, bunun fikir özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceğini söyleyenler oldu.

Bir çocuğa cinsel saldırı içeren en sert, en tiksindirici ifadelerin yer aldığı kitabın yazarı Abdullah Şevki verdiği ifadede, ABD’de yaygın olduğunu belirttiği “Kirli Gerçeklik” akımına göre kitabı yazdığını ve edebi eser ortaya koymaya çalıştığını söylüyor. Yayınevi sahibi Abdullah Topçu da

Yazının Devamı