Afişteki nefreti “barış” diliyle açıklamak!

27 Ekim 2019

Konya’da büyükşehir belediyesine ait panolara asılan Hristiyan ve Yahudilere karşı nefret söylemi içeren afişler tepkiler üzerine kaldırıldı. Anadolu Gençlik Derneği’nin açıklaması bir ironi mi, yoksa paradoks mu?

Irk, ulusal ya da etnik köken, dil, renk, din, cinsiyet, yaş, zihinsel ya da fiziksel engellilik, cinsel yönelim veya diğer benzer faktörlere dayalı olarak, bir gruba, kişilere veya mala karşı işlenen suçlar dünyanın her yerinde sorun olmaya devam ediyor. Son bir hafta içinde basına yansıyan nefret söylemi ve suçunu oluşturan eylemler hayli fazla.  

Almanya’nın Halle kentinde bir sinagoga Kipur günü silahlı saldırı düzenlendi. Buna karşı Berlin’de binlerce kişi bu saldırı sonrası antisemitizmi protesto etmek için yürüdü. Ukrayna’da Kiev’deki tarihi Brodetsky sinagogunun merdivenlerine Ukrayna Yahudi Cemaati Başkanı Igor Kolomoisky’nin kanlı kuklası bırakıldı. ABD’de Yahudi kuruluşu ADL’nin son raporunda da Pittsburgh sinagogu katliamından sonra ırkçı gruplardan gelen saldırılar

Yazının Devamı

Zaman tünelinde sıkışan görüntüler

20 Ekim 2019

Barış Pınarı Harekâtı’ndan rahatsızlık duyan terör destekçileri yine aynı şeyi yapıyor. Farklı bölgelerde ve yıllarda çekilen iç savaş fotoğraflarını, bu harekât sırasında olmuş gibi paylaşarak sosyal medyada algı oluşturmaya çalışıyor.

Bir video, bir fotoğraf farklı olaylara tekrar tekrar konu olabilir mi? Örneğin 2016’da İdlib’de Rusların hava saldırısı sonucu yüzü kanlar içinde kalmış bir çocuğun fotoğrafı daha kaç defa kullanılabilir? Bu fotoğrafı her defasında dolaşıma sokmanın, Barış Pınarı Harekatı’nda olmuş gibi göstermenin mantığı nedir?




Yazının Devamı

Onlar “görüyor” engel bizde

13 Ekim 2019

Gördüğü halde hissetmeden yaşayan birine nasıl ki, engelli diyemiyorsak, hissederek yaşayan birine bizi görmediği için engelli demeye hakkımız var mı?İnanılmaz bir paradoks. Bu yüzyıl hem ileri teknolojiyi, hem de sıfır noktasında bilgisizliği görünür hale getirdi. Yaşamın bizzat kendisini “görsel” şova dönüştürenlerden yepyeni bir dünya yarattı, kavramların içini boşalttı. Dolayısıyla bizi neyin değerli, neyin değersiz hale getirdiğini bilmediğimiz bir dünyayla karşı karşıyayız.

Hiç düşündünüz mü mesela; gözleri görmeyen bir insanı tanıtırken, hâlâ ve ısrarla “görme engelli” ifadesini kimliğinin bir parçasıymış gibi neden ekleme ihtiyacını duyarız. Bizi onlardan farklı kılan nedir? Bu neyin engelidir? Mevcut yasaların mı yoksa toplumsal algının bir sonucu mudur?
Bir kafede avukat Nurdeniz Tuncer’i kurduğu Rehber Köpekler Derneği hakkında bilgi almak için beklerken bunları düşündüm, çünkü onu nasıl tanımlamam gerektiğini bilmiyordum. Tuncer, tasmasında,

Yazının Devamı

Mevlâna’yı anarken…

6 Ekim 2019

Trajikomik bir ‘Haddini bil’ tartışması...  21 yıl önce Mevlâna’yı anma etkinliğinde komutanın, valinin, belediye başkanının ve hatta basının aslında
Mevlana’yı hiç anlamadıkları ortaya çıktı

Yıl 1998… Konya’ya bağlı küçük bir kasaba, Selçuklu; Türk düşünürü Mevlâna Celaleddin-i Rumi’yi anma etkinliğine katılacak olan protokolü karşılamaya hazırlanıyor. Mevlâna’nın engin hoşgörü ve felsefesini 725 yıl sonra anlamak için, o gün; boylu poslu, irili ufaklı, bıyıklı, göbekli, takım elbiseli, kravatlı devlet erkânı makam araçlarıyla ilçeye akın etti.  

Dönemin FP’li Selçuklu Belediye Başkanı İsmail Öksüzler kürsüye çıktı. Önce Mevlâna’nın hayatını ve görüşlerini anlattı, sonra da Mevlâna’nın “Bin sene de okusam ‘Ne biliyorsun’ diye sorsalar, haddimi bilirim” sözlerinden etkilenmiş olmalı ki, asıl işleri millete haddini bildirmek olan 300 kişilik salondaki bürokratlara

Yazının Devamı

Dipten gelen dalga: Deprem

29 Eylül 2019

Kamuoyunda endişeye yol açan, ürküten senaryolardan kaçınmak gerektiğini söyleyen uzmanların görüşlerine karşın, birbirinden hayli farklı korkutan senaryolar da var. Buna karşılık olası bir depreme karşı bilinçli miyiz, hazır mıyız, dayanıklı mıyız gibi soruların şimdilik yanıtı yok

 

İstanbul 4,6 büyüklüğündeki depremle sarsıldı, 5.8 büyüklüğündeki depremle sokağa döküldü. Milliyet; bir gün arayla yaşanan, bu iki sarsıntıya ilişkin uzman görüşlerini sayfalarına taşıdı. Ancak uzmanların birbirinden farklı açıklamaları kafaları hayli karıştıracak türden. Peki ne diyorlar? Milliyet’ten Mert İnan’ın görüşlerine başvurduğu uzmanlardan Prof. Dr. Şükrü Ersoy “Bu, gelecek büyük Marmara depreminin ayak sesleri” diyor. Dr. Doğan Kalafat “Bu, olası büyük İstanbul depreminin habercisi” değerlendirmesinde bulunuyor. Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, “İstatistiklere göre büyük İstanbul depreminin eli kulağında” diyerek uyarıyor. Fakat aynı günlerde; uluslararası bir

Yazının Devamı

Gençlere çağrı: Lütfen bizi rahatsız edin

25 Eylül 2019

Almanya Federal Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu’nda gerçekleşen “iklim değişikliği” panelindeyiz. Bu kez durum alışılagelenden hayli farklı;  Panelin konuşmacıları çocuklar, dinleyicisi yetişkinlerdi.

Küresel Gençlik Hareketi “FridaysForFuture”in eylemci ve destekçilerinin konuşmacı olduğu toplantı, aralarında bürokrat, sanatçı, gazeteci, akademisyenlerinde bulunduğu bir grup yetişkinin yüksek katılımıyla gerçekti. 

Görülmeye değerdi. Hepsi çok genç, çok akıllı, muhteşem çocukları iki saat boyunca dinlerken fark ettim ki; hiç ara verilmedi, kimse dışarı soluklanmak için çıkmadı, dikkatler dağılmadı, telefonlar çalmadı, ne zaman bitecek diye saatlere bakılmadı. Bazı yetişkinlerin olaya ‘sonuç vermeyecek umutsuz eylemler” şeklindeki yaklaşımları dahi çocukların morallerini bozmadı. Muhteşem bir performans sergilediler ve eylemlerinin gücüne inanarak bizi onlarla birlikte düşünmeye, hareket etmeye, dünyayı birlikte kurtarmaya davet ettiler.

Dikkatle dinledi

Sanatçı

Yazının Devamı

Eğitim kitabı üzerine tartışma kültürü

22 Eylül 2019

Bir haberin içeriği bazen o ülkenin kültürel kimliğini ortaya koymak, o habere yönelik tepkilerin ve tartışmanın boyutu ise nasıl bir kafa yapısına sahip olduğumuzu anlamak içindir. Medya kamuoyunu bilgilendirmek adına soru sorar ama kamuoyu da kendisini rahatsız eden bir olaya ilişkin neyi nasıl tartışacağını, nasıl bir tutum sergilemesi gerektiğini bilmek zorunda.

Bir yayınevinin, eğitim amaçlı hazırladığı bir kitapta ses sanatçısı Mahmut Tuncer’in fotoğrafının altına “Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür. Halay ise her yere” ifadelerine yer vermesi ve sonrasında yaşanan tartışmalar buna en iyi örnek.

Kitap sosyal medyada geniş yer buldu: Kitapta yer alan böyle tuhaf bir bilginin gelecek nesillerin kültürel kimliklerinin oluşmasına nasıl bir etki yapabileceğinden endişe duyanlar, bu bilginin bir ders kitabının içerisinde yer aldığını iddia edenler, kitabı hayli özensiz bulanlar, eğitimin nereye doğru savrulduğunu sorgulayanlar….

Kitaba ilişkin tepkiler büyüyünce Millî Eğitim Bakanlığı kendi hazırladığı mantık kitaplarında söz

Yazının Devamı

Gazeteciler için “Dijtial Güvenlik” önerileri

15 Eylül 2019

Araştırmacı gazeteci Violet Blue, “Akıllı Kızın Mahremiyet Rehberi” adlı kitabında kendisini taciz eden, tüm çevrimiçi yazılarına nefret dolu yorumlar bırakan iki trolle yaşadıklarını anlattı.

Sosyal medya, kaynaklarla iletişim kurmak, raporlamak, kendi haberini yayımlamak açısından gazeteciler için oldukça önemli bir araç haline geldi. Sorun gazetecilerin sosyal medya hesaplarının aynı zamanda siber saldırıların da hedefi haline gelmesi.

Araştırmacı gazeteci Violet Blue, “Akıllı Kızın Mahremiyet Rehberi” adlı kitabında kendisini taciz eden, tüm çevrimiçi yazılarına nefret dolu yorumlar bırakan iki trolle yaşadıklarını anlatarak bu sorunu kaleme aldı. Blue’ya göre; internet özellikle kadın gazeteciler başta olmak üzere haberciler için çeşitli tuzak ve tehditlerle dolu ancak bunlarla başa çıkmak tamamen olmasa da mümkün.

Kitabın henüz dilimize çevirisi yok. Ancak Blue kitabıyla ilgili Columbia Journalism Review dergisine verdiği röportajda, bir gazetecinin kendisini hedef haline getiren trollerle nasıl başa

Yazının Devamı