Belma Akçura

Belma Akçura

bakcura@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Toplumun gizlenen ahlaki açıdan hastalıklı yapısına işaret etmek ayrı bir şey, edebiyatta müstehcenlik çok başka bir şey, pedofiliyi meşrulaştıran ifadelerle bunu yazmak ayrı bir şey. Buna karşın yetişkinler dünyasının gerçeği, bir çocuk tecavüzü üzerinden kurgulandığında onun doğuracağı sonuçları bilmeniz gerekir

Kitabın adı: “Zümrüt Apartmanı”. Kitap pedofili içeren ifadeler nedeniyle medyanın ve kamuoyunun gündemine oturdu. Kitap hakkında yapılan suç duyurusu, yazarı ve yayınevi sahibinin gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılmaları, savcılığın açtığı dava medyada geniş yer bulurken, sosyal medya ikiye bölündü.

Haberin Devamı

İçeriği ne olursa olsun bunun fikir özgürlüğü olduğunu söyleyenler, pedofiliyi kaleme alan bir yazarın yargılanmasının doğru olmadığını belirtirken, kitapta yer alan ifadelerin pedofiliyi meşrulaştırdığını, bunun fikir özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceğini söyleyenler oldu.

Bir çocuğa cinsel saldırı içeren en sert, en tiksindirici ifadelerin yer aldığı kitabın yazarı Abdullah Şevki verdiği ifadede, ABD’de yaygın olduğunu belirttiği “Kirli Gerçeklik” akımına göre kitabı yazdığını ve edebi eser ortaya koymaya çalıştığını söylüyor. Yayınevi sahibi Abdullah Topçu da iddialar yüzünden yayınevinin maddi manevi zarara uğratıldığını belirterek kitabına yönelik eleştirilere sosyal medyadan “gerzekler, bağnazlar, beyinsizler” gibi ifadelerle tepki gösteriyor.

En büyük sorun da burada başlıyor

Yazarın sözünü ettiği “kirli gerçeklik” 1970’ler de ortaya çıkmış bir kavram. Amerikalı bir gazeteci ve yazar Bill Buford batı toplumlarının, gerçeklerin üzerini örten riyakarlığını “kirli gerçeklik” kavramıyla açıklayınca gazeteci ve yazarlar arasında görünene şüpheyle yaklaşıp, görünmeyen, saklanan, gerçekle yüzleşme bir akım haline getirildi.

Bizim gibi ülkelerde durum daha farklı. Yaşlı bir adamın, üç yaşında bir çocuğa tecavüz etmesi bu olayın çocuğun ölümüyle sonuçlanması yazarın ifadesiyle “kirli gerçeklik” yani “bilmediğimiz gerçeklik” değil. Bu tür vakalar basında defalarca haberlere konu oldu. Hâlâ da olmakta. Dolayısıyla kitabın neden dava konusu olduğunu ve gerçekte kirli gerçekliğin ne olup olmadığını ya da doğru yerde kullanılıp kullanılmadığını bilmemiz gerekiyor.

Haberin Devamı

Yazar hakkında 5 yıldan 10 yıla kadar, yayıncısı için de 6 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan davanın gerekçesinde savcılık; “Hiçbir olay örgüsüne yer verilmeden sadece cinsel dürtüleri harekete geçirmeye yönelik basit, sıradan ifadelerle yaşlı bir adamın küçük bir kız çocuğuna karşı gerçekleştirdiği doğal olmayan ve çocuğun kullanıldığı cinsel ilişkinin bayağı bir dil kullanılarak anlatıldığı (…) çocukları kullanmak suretiyle müstehcenlik suçunu işlediklerinin anlaşıldığı” değerlendirmesinde bulundu.

Toplumun gizlenen ahlaki açıdan hastalıklı yapısına işaret etmek ayrı bir şey, edebiyatta mustehcenlik çok başka bir şey, pedofiliyi meşrulaştıran ifadelerle bunu yazmak ayrı bir şey. Charles Bukowski ve Raymond Carver’ın kitaplarını bu kirli gerçekçilik içerisinde değerlendirebiliriz. Ancak bu kitap için aynı şeyi söylemek mümkün değil.

Haberin Devamı

Çünkü yetişkinler dünyasının gerçeği, bir çocuğun tacizi üzerinden kurgulandığında onun doğuracağı sonuçları bilmeniz gerekir. Bu akıma ilişkin en büyük sorun da burada başlıyor zaten. Bilinçaltına itilen, saklı gerçeklerin ifade ediliş biçimi, kitapta kullanılan dil, ahlaki deformasyonu bir çocuk üzerinden özendirip özendirmediği….

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarından birinde tek başına “pedofili” ifadesini dahi suçlayıcı bir kavram, bir hakaret ve saldırı olarak değerlendirdi. Elbette bir kitapta pedofiliyi anlatabilirsiniz ama onun yaratacağı algının ne olduğunu da kullanacağınız dil belirleyecektir. Tiksindirici mi değil mi? Size bayağı gelen bir konu bir başkasının tamamen çekim alanına girebilir… Toplumda zaten bilinen büyüyen bir sorunu ‘gizli gerçeklik’ diye vermek, bu olgunun arkasına saklanmak böyle bir gerçeği meşrulaştırmaktan başka bir şey değildir.

Edebiyat hiç değildir!