Las Vegas
CES 2013 tüketici elektroniği fuarıyla birlikte bir anda teknolojinin merkez üssü haline gelen Las Vegas’ta yeni nesil ürünler adeta havada uçuşuyor. Fuarın açılışıyla birlikte onbinlerce ziyaretçi çoğu 2013’te, konsept aşamasındaki bir bölümü de daha sonraki yıllarda hayatımıza girecek olan ürünleri yakından görmenin tadını çıkarıyor.
TV’de incelik ve gerçeğe en yakın görüntüyü yakalama yarışı, bilgisayarda performans ve uzun süreli pil ömrü savaşları, telefonda tasarım ve içerik arayışının hüküm sürdüğü CES 2013’te kola takılan saat telefon, suya dalan tabletler, el hareketiyle çalışan bilgisayarlar, 3 boyutlu harita sistemiyle insansız sürülebilen otomobiller ve daha birçok uçuk kaçık yenilik gerçekten de görülmeye değer.
Wi-Fi’den 10 kat hızlı
Yenilik tarafında öne çıkan birkaç ürüne detaylı bakacak olursak Japon Toshiba’nın imza attığı transferjet adlı teknolojinin önemli aşama kaydettiği görülüyor. İçerisinde ‘transferjet’ destekli modülü (çip, mini SD veya SD kart olabiliyor) barındıran iki cihaz birbirine yakın tutulduğunda başta fotoğraf ve yüklü video görüntüleri olmak üzere dosyaların 560 Mbps hızla (Bu rakam Wi-Fi bağlantısıyla yapılan
ABD’nin kumarhaneleri, eğlencesi ve “Vegas’ta olan Vegas’ta kalır” deyimiyle ünlü şehri Las Vegas’ta 1967’den bu yana (46 yıldır) aralıksız düzenlenen Consumer Electronic Show (Tüketici Elektroniği Fuarı - CES 2013), dünyada pek çok fuarın internet yüzünden havlu attığı bir dönemde on binlerce kişiyi bu kez de toplamayı başardı.
Sadece bu yıl çıkacak olan değil uzun vadeye uzanan ürün ve servis bakışıyla teknolojinin bir anlamda geleceğinin falına bakıldığı CES 2013, yarın açılıyor. Alanının iddialı yüzlerce üreticisinin 70 bine yakın ürünü sergileyeceği etkinlikte neler olup biteceğine Vegas’ta konuşulanlardan başlayalım...
Bu yıl TV’de ne var?
Tüketici elektroniği denildiğinde hiç şüphesiz en büyük cirolu kalemlerden birini oluşturan ince TV (televizyon) yarışında geçen yılki 3D (üç boyut) rüzgarı bu yıl yerini “Ultra HD” teknolojisine bırakıyor. Evin duvarına astığımız veya bir köşesine yerleştirdiğimiz ince ekran LCD TV’lerin ekran boyutu büyüdükçe çözünürlükte, dolayısıyla görüntü kalitesinde önemli kalite kaybı oluyor. Ultra HD teknolojisi ise bir yandan yüksek kaliteli görüntü veren HD teknolojisini 4 kat daha iyi seviyeye taşıyor, diğer taraftan beraberindeki çift
Vodafone CEO’su Colao, hem büyük ekonomiler, hem de gelişmekte olan ekonomiler içinde Türkiye’nin son dönem çıkışıyla, ‘taçtaki en önemli mücevher’ olduğunu söyledi
Vodafone Grubu CEO’su Vittorio Colao’nun, “Bugün işin mobil kısmından çok iyilik kısmına odaklanma günü” sözleriyle başlayan Londra’daki “İyilik İçin Mobil” konferasında sosyal girişimcilik temalı gelecek masaya yatırıldı. İngiliz Vodafone ve London Business School işbirliğiyle düzenlenen etkinlikte Vodafone Türkiye CEO’su Serpil Timuray da “Çiftçi Kulübü” uygulamaları ile yarattıkları katma değeri, sayısı 450’yi bulan üst düzey katılımcıyla paylaştı.
Avrupa’da durgunluğun yaşandığı bir dönemde grup olarak 3-4 kilit büyüme bölgelerinin olduğunu belirten Colao, “Türkiye tacımızdaki en değerli mücevherlerden biri” diyerek şöyle konuştu:
“Afrika’da büyüyoruz, Hindistan’da büyüyoruz ama şu dönemde Avrupa’da büyüme pek fazla değil. Bizim için genelde en çok büyüme Türkiye ile Gana’da görülür, ancak bugünlerde Türkiye’de... Önemli olan kimin önde gittiği değil. Biz Türkiye ve Hindistan gibi ülkelerde yer almaya karar verdiğimiz için çok memnunuz. Buralardaki çalışanlarımızın yetenekleri çok fazla. Nüfus büyük ve
İzmir’de üretim, sanayi denildiğinde akla gelen ilk isimlerden Pınar markasıyla bilinen Yaşar Holding ve İnci Akü ile öne çıkan İnci Grubu, 2012’yi öngördükleri hedeflerin üzerinde bir yıl olarak kapatmaya hazırlanıyor. Üstelik satış yaptıkları en önemli bölge olan Avrupa’da ekonomik krizin, durgunluğun yaşandığı bir dönemde...
İki grubun en tepesindeki isimler olan İdil Yiğitbaşı ile Meral İnci Zaim’in 2013 planları ‘ihracat’ destekli ciddi büyümeye işaret ediyor. Bu yıl 3.4 milyar liralık ciroya koşan “Yaşar” ile 1.1 milyar liralık ciroyu aşmayı planlayan “İnci”, İzmir ekonomisinin 4.5 milyar liralık iş hacminin yükünü, binlerce çalışanın sorumluluğunu sırtlarında taşıyor.
“Geleceğe Yatırım, Türkiye’ye Yatırım” toplantılarımızın İzmir ayağında, güzelliklerin şehrinde belki de salondaki en şanslı sandalyelerden birindeyim... Sol yanımda İdil Yiğitbaşı, sağımda Meral İnci Zaim. Sohbette iki grubun ana ihracat pazarı olan Avrupa’daki kriz öne çıkıyor. Türkiye’nin ihracatta bir numarası olan Avrupa bölgesinin toplam ihracat içindeki payının düşüşünü hatırlattığımda iki farklı senaryo dinliyorum...
Kuzey Irak’la önemli çıkış yaptı
“Avrupa bizim için geçmişten bu yana
İstanbul’da sanat dünyasına hareketlilik katan “Contemporary İstanbul” için verilen davetteyim. Ev sahibi Akbank... Finans dünyasının etkili isimleri, sanat yatırımcısı denildiğinde parmakla gösterilecek işadamları The Marmara otelinin tepesindeki Raika’da.
Uluslararası finansçılar ve bankacılarla sohbette konu ekonomiye geldiğinde geçtiğimiz ay Wall Street Journal’a yansıyan endişenin hala sürdüğü görülüyor: “Ocak 2013’te, Meclis’te bütçe görüşmeleri sonrası öngörülen kabine revizyonunda ekonomi cephesinde (Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek) bir değişiklik olacak mı?”
Türkiye’nin Fitch’ten adeta kopararak aldığı not artışında bütçe performansının yanı sıra bu ikilinin bire bir temaslarının önemli etkisi olduğunu hatırlatan bankacılar, şimdiden böylesine bir revizyonun önlerinde risk olarak durmadığını söylese de, bununla ilgili sisli bir ortam arzu etmiyor.
Şu günlerde neredeyse herkesin adeta “garanti” gözüyle baktığı ikinci not artışı en azından önümüzdeki 6 ay için bankacılar cephesinde beklenmiyor, “sürpriz” olarak görülüyor.
Büyük bir risk var
Ankara’dayım. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’le bakanlıktaki makam odasının arkasındaki özel bölümde öğle yemeğinde... Fitch’in not artışı sonrası, “Notu aldık iş bitti” demek için erken olduğunu, diğer notçuların da bu ivmeyi takip etmesi için hedefleri doğrultusunda ilerlemekten geri adım atmayacaklarını belirten Şimşek, bu yolda yapısal reformların ve ihracatın oldukça önemli rol oynayacağını söyledi. Son 5 yılda Türkiye’nin Avrupa’ya ihracatında dramatik düşüş yaşandı. Bu bölgeye ihracatın payı yüzde 57’den yüzde 38’e geriledi. Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA) bölgesinin payı ise yüzde 10’lu rakamlardan yüzde 30’un üzerine çıktı. Türkiye’nin sırtını jeopolitik olarak büyük risk taşıyan MENA bölgesine dayamasının risk olup olmadığını sorduğumda Şimşek, “Avrupa’yı ihmal etme lüksümüz yok. Ama MENA’da ise çok hızlı büyüme var. Bu bölgeye yönelmek uzun vadede geri tepmez” diyor.
Şimdi Türkler için ‘marka’ zamanı
Not artışı sonrası uluslararası sermayenin Türkiye’ye ilgisinin artacağını anlatan Şimşek, Türk firmalarının güçlenmesi sonucu, aynen Ülker-Godiva örneğinde olduğu gibi art arda global marka alımlarının görülebileceğini kaydediyor.
Şimşek, “Biz uzun vadede
Konukoğlu, Nakıboğlu, Topçuoğlu... Her biri milyarlarca dolarlık iş hacmini yöneten Gaziantep’in iş dünyasındaki ileri üçlüsü. Şehirdeki deyimle 3 büyükler...
Suriye’deki olaylar nedeniyle sınırların kapanmasına, bu ülkeyle işlerin bıçak gibi kesilmesine rağmen Gaziantepli işadamları pes etmemiş. Önce yeni pazarlar bulmuş, sonra Rusya ve Irak gibi Suriye’nin ihracat yaptığı ülkelerde hızla büyümeyi başarmış.
Milliyet’in “Geleceğe Yatırım, Türkiye’ye Yatırım” buluşmasının Gaziantep durağında bir araya geldiğimiz Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ve iş dünyası temsilcileri şehrin geleceğine olan inançlarını ortaya koyuyor. İş alemindeki hareketliliği yansıtan “Şu an 2 bin kişi Antep’e gelse pazartesi işbaşı yapar” sözü sonrası etkinlik için salona geçiyoruz.
Antep ‘interesting’ şehir
Gaziantep Milletvekili Halil Mazıcıoğlu’nun benzetmesi dikkat çekici: “Antep ‘interesting’ şehir.” Interesting, Türkçe’de ‘ilginç’ demek.
Şehirle ilgili ‘ilginç’ bir yatırım bilgisini paylaşan Mazıcıoğlu, olaylar öncesi ülkesinde gübre fabrikası olan Suriyeli bir işadamının şu an Antep’te yaşadığını ve 2013’te 15-20 milyon dolarlık bir fabrika kuracağını kaydediyor.
“AB süreci istesek de istemesek de devam etmeli, biz Avrupa’nın bir parçasıyız. Bu devirde idamı tartışmak... Yersiz geliyor.”
Önceki gün İstanbul’dan Van’a Koç grubu tepe yönetimiyle birlikte “eğitim-yardım” amaçlı yaptığımız seyahatte düzenlenen yemekte kendisine yöneltilen “Avrupa Birliği (AB) sürecinde sekteye uğramış bir görünüm var. Güncel tarafta ise insani bir durum, ölüm oruçları ve idama uzanan bir tartışma. Bu konuları nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusunu yanıtlarken yukarıdaki sözleri kaydeden Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, ölüm oruçlarıyla ilgili, “Kimse böyle olsun istemez, ama içinde bulunduğumuz şartlar da var” diye konuştu.
Koç, Suriye ve yakın coğrafyada gerçekleşen olayları ise “Suriye ortaya çekilince Şam’a doğru, haliyle o boşluğu birileri dolduruyor. Kuzeydeki boşluğu da terör örgütü dolduruyor. Suriye’nin açıktan teröre destek verdiğine inanıyorum, endirekt İran, Rusya maalesef. Tabii bu işin bitmemesini isteyen bir dizi insan var yurtdışında” şeklinde değerlendirdi.
Notun psikolojik etkisi
Van’daki öğretmen evi açılışı için düzenlenen seyahate Mustafa Koç’a grubun CEO’su Turgay Durak, Otomotiv Grup Başkanı Cenk Çimen,