Türk futbolunun reçetesi Beşiktaş'ta!

19 Nisan 2016

Dün gibi hatırlıyorum...

Samet Aybaba dönemi, Avusturya'nın, Bad Kleinkirchheim bölgesindeydik.

Olcay Şahan ve Oğuzhan Özyakup takıma yeni kaltılmışlardı. O sene Gökhan Töre için yapılan girişimler ise sonuçsuz kalmıştı.

Başkan Fikret Orman, elde avuçta para olmadığı için, genç yetenekli gurbetçilerimizin peşine düşmüştü. Daha sonra Gökhan Töre, Günay Güvenç, Cenk Tosun ve Tolgay Arslan'ı da kadroya dahil etti. Veli Kavlak ise Tayfur Havutçu'nun isteğiyle çok önceden takıma alınmıştı. Hakan Çalhanoğlu, Emre Can, Samed Yeşil, Yunus Mallı ve bir çok isimle görüşülmüştü ama maalesef Beşiktaş'ta o dönemler yeteri kadar para yoktu.

Ne de olsa FEDA dönemiydi... O zamanlar camia üzülüyordu ama açıkçası bu durum Beşiktaş lehine gelişiyordu. Parasızlık yüzünden siyah - beyazlı yönetim, Almanya'nın altını üstüne getirmişti. Ve hala da getirmeye devam ediyor. Tahminim, yeni sezonda da Beşiktaş, Alman alt yapısından bir kaç transfer daha yapacak. Deyim yerindeyse Almanya, artık Beşiktaş'ın alt yapısı sayılır.

Genç gurbetçilerin yanı sıra Gomez, Beck ve Marcelo gibi Bundesliga tecrübesini de takıma monte eden Beşiktaş, resmi dili Almanca olan bir takım kurmuş oldu. Bu modeli çok çok öncesinden

Yazının Devamı

Beşiktaş'ın şampiyonluğu hayırlı uğurlu olsun (mu)

16 Nisan 2016

Geçmişten ders alabilenler için gelecek hep aydınlıktır... Geçmişini bilmeyenler ise hep karanlığa mahkumdur.
Evet girişe baktığınız zaman siyasi veya tarihi bir yazının içerisinde, kaybolup gidecekmiş gibi hissediyorsunuz ama mesele biraz sosyolojik.
Hayat bugünlerde feci derecede asosyal... Sosyal medya çağımızın bir gerçeği ama doğru kullanmasını bilene ne mutlu. Gelişmiş ülkelerin sosyalleşmek ve eğlenmek için kullandığı mikro bloglar, bizim için kavga ve tehdit unsuru. Bilgi verene hakaret edilen geri kalmış ülkeler gibi bir sosyal medyamız var. Adama Beşiktaş'ın şampiyonluğu için diyorum ki "Henüz biten birşey yok bu köprünün altından daha çok su akar"
Fakat o ne?..
Tarihini bilmeyen yani Denizlisporlu Erol'u ve onun uzaktan şutunu tanımayan ya da Malatyasporlu Bünyamin'in sakatlanma pahasına çizgiden çıkardığı topu bilmeyenler bana "ne kadar negatifsin" diyorlar. Kulaklarına göre laf istiyorlar. İnsanlar gerçekleri görmek yerine pembe yalanlar istiyor. "Öv beni" diyor... "Ver gazı" diyor... Aslında haksız da sayılmazlar... Bu meslekte tiraj artsın diye yalan haberin yazılabileceğine onay veren meslek büyükleri gördüm. Bana "kimler" diye sormayın elinizin altında arama

Yazının Devamı

İki yorgun Kartal

4 Mart 2016

Torku Konyaspor - Beşiktaş maçından önce, Fenerbahçe derbisine bakalım... Kadıköy’de, Vitor Perreira’nın taktiksel planı çerçevesinde, sarı - lacivertli takımın en çok yorduğu iki oyuncu kim diye soracak olursak, ben Oğuzhan ile Atiba diye cevap verirdim. Dünkü maçta esame listesine baktığımızda bu iki yorgun Kartal’ı, ilk onbirin içerisinde görünce şaşırmadık desek yalan olur.
Atiba ve Oğuzhan’ın hem dinlenmesini sağlayabilecek hem de onlara “yeriniz garanti değil” mesajı verebilecek Veli ve Tolgay’ın görev almasının beklendiği maçta, orta saha üretkenliği olmayınca, Beşiktaş pozisyonlar değil pozisyoncuklar yaşadı. Ev sahibi topu Beşiktaş’a bıraksa da üretkenlik neredeyse sıfırdı. Eğer bir maçta Mario Gomez gibi bir santrforunuz kendi topunu almak için orta sahaya kadar geliyorsa, o dakikadan itibaren taktiksel çareler bulmak zorundasınız. Eğer formül üretemiyorsanız hüzünler de kaçınılmaz oluyor işte...
Üç kulvarın ikisinde dışarıda kalan Beşiktaş’ın önündeki tek hedef artık lig şampiyonluğudur. Bu maça bakarak enseyi karartmaya gerek yok. Kartal’ın önünde kazanılması gereken 12 maç var ama arkasında da ders alınabilecek bir çok karşılaşma. Kaybedilmiş geçmiş maçlar bile

Yazının Devamı

Beşiktaş'taki köstebek kim?

28 Şubat 2016

Muhbirlik; iftira atmak, dedikodu yapmak, hırsızlık yapmak, arkadan konuşmak, düşene bir tekme atmak vs.
Bütün bu yazdıklarım hayvanlara değil, insanlara ait özelliklerdir.
İnsan dediysem, adam gibi adam olanlarını değil, içine şeytan kaçmış olanlarından bahsediyorum.
Ama nedense insanlık, tarih boyunca kendi kötülüklerini yeryüzünün en masum varlıklarına yüklemiştir.
Allah, hiç kimse günahını başkasına yükleyemez derken biz günahlarımıza hayvan isimleri bulduk.
O nedenle içeriden bilgi sızdırana, köstebek deriz.
Ama çok meşhur bir söz vardır: Hayvanların dini olsaydı, şeytanı da insan olurdu.

Yazının Devamı

Bu ülkede Gökhan Töre'ye güreşçi bile denildi(!)

12 Şubat 2016

Piet de Visser'i tanır mısınız?..
Kendisi Dünya'daki tüm scoutların duayeni noktasındadır.
1934 doğumlu yani 82 yaşına merdiven dayamış.
Neredeyse ömrünün tamamı futbolun içinde geçmiş Hollandalı bir futbol adamı.
Chelsea'nin patronu Roman Abrahamovic'in kişisel danışmanı... Kısacası futboldaki sağ kolu. Abrahamovic, futbolla ilgili ne yapacaksa ona danışmadan yapmıyor.
Brezilyalı Romario ve Ronaldo'yu, daha sakalları çıkmadan keşfederek Avrupa'ya getiren adamdır. Bana inanmıyorsanız gidin Piet de Visser'i, Robin van Persie'ye, Sneijder'a, Hiddink'e ya da Drogba'ya sorun. Muhtemelen aynı şeyleri söyleyeceklerdir.
Peki Mahmut Alpaslan'ı bilir misiniz?

Yazının Devamı

Kupanın tadı yok!

11 Şubat 2016

Ligin ikinci yarısındaki ilk iki maçı ertelenmiş Beşiktaş, Gaziantepspor’u 4-0 yenince Milliyet’te “Ligin neşesi geri geldi” başlığı atılmıştı. Herhalde Beşiktaş’ın bu sezon oynadığı futbolu bu kadar güzel anlatan bir başka başlık olamazdı. Fakat Ziraat Türkiye Kupası’na baktığımızda nedense Beşiktaş’ta o neşeyi göremiyoruz.
Gruptaki Sivas Belediyespor maçında yenilen dört golün nasıl geldiğinin hâlâ araştırıldığına eminim! Kupa maçlarının hiçbirinde Beşiktaşlı oyuncular ligde olduğu kadar bu kulvara motive olamadılar. “Bitse de gitsek” havasında oynanan karşılaşmalar, maalesef tribünlere de seyir zevki veremiyor.
Torku Konyaspor’a sahasında 2-1 kaybeden Beşiktaş rövanşta ne yapar bilemeyiz ama eğer yarı finale kalırsa eminim ki bu kadar silik futbol oynamazlar. Hedef ciddileştikçe, Beşiktaş’ın oynadığı futbola da renk gelecektir.
Bir de kupa maçlarındaki karma kadro yapısı, muhakkak oyun kimliğini değiştirir. Marcelo ve Boyko’yu tartacak olursak, evet hatalılar ama futbolda bir maçla hüküm verilmez. Kulağıma gelen bilgilere göre, Franco ve Milosevic oynadıkları futbolla göz dolduruyormuş. Kestirip atmak kolay, kazanmak zordur.

Yazının Devamı

Bir adamlık portresi Günay Güvenç

9 Şubat 2016

Hepimiz Gaziantepspor'un, Beşiktaş maçında sahada görev yapan kalecisi Alperen'in ilk golü nasıl yediğini biliyoruz. Kalecilerin başına gelebilecek en kötü şeylerden biri bu genç kardeşimize denk geldi. Hiç önemli değil... Böyle goller iyi ve yürekli bir kaleciyi asla kötü kaleci yapmaz. Sanal alem, Dünya'nın en iyi kalecilerinin yediği komik gollerin yer aldığı videolarla dolu. Merak edenler bakabilir. Alperen'in, Gökhan Töre'den yediği goller gibi nicesini gördüm ben.

Evet doğrudur hiç bir kaleci o an Alperen'in yerinde olmak istemez ama yeryüzündeki her kaleci onun neler hissettiğini çok iyi bilir. Ben bunu gözlerimle gördüm. O gol atıldığı an Günay Güvenç ile aynı yerde maçı seyrediyorduk. Evet Beşiktaş'ın golüne sevinmişti ama Alperen'e de üzüldüğünü söylemişti. Uzun süre gözlerini ondan ayıramadı. Elinde olsa sahaya atlayıp teselli edecekti.

Bazı insanların gözleri vardır, içlerine baktığınız zaman sadece bir boşluk görürsünüz. Protez gözler bile o gözlerden daha canayakın bakar insana. İşte o insancıl bakışları, Beşiktaş, Gaziantepspor karşısında 1-0 öne geçtiğinde, Günay'ın gözlerinde görmüştüm. Retinasında sevinç irisinde ise üzüntü vardı. Alperen'e yediği gole

Yazının Devamı

Bir adamlık portresi: Günay Güvenç

9 Şubat 2016

Hepimiz Gaziantepspor'un, Beşiktaş maçında sahada görev yapan kalecisi Alperen'in ilk golü nasıl yediğini biliyoruz. Kalecilerin başına gelebilecek en kötü şeylerden biri bu genç kardeşimize denk geldi. Hiç önemli değil... Böyle goller iyi ve yürekli bir kaleciyi asla kötü kaleci yapmaz. Sanal alem, Dünya'nın en iyi kalecilerinin yediği komik gollerin yer aldığı videolarla dolu. Merak edenler bakabilir. Alperen'in, Gökhan Töre'den yediği goller gibi nicesini gördüm ben.

Evet doğrudur hiç bir kaleci o an Alperen'in yerinde olmak istemez ama yer yüzündeki her kaleci onun neler hissettiğini çok iyi bilir. Ben bunu gözlerimle gördüm. O gol atıldığı an Günay Güvenç ile aynı yerde maçı seyrediyorduk. Evet Beşiktaş'ın golüne sevinmişti ama Alperen'e de üzüldüğünü söylemişti. Uzun süre gözlerini ondan ayıramadı. Elinde olsa sahaya atlayıp teselli edecekti.

Bazı insanların gözleri vardır, içlerine baktığınız zaman sadece bir boşluk görürsünüz. Protez gözler bile o gözlerden daha canayakın bakar insana. İşte o insancıl bakışları, Beşiktaş, Gaziantepspor karşısında 1-0 öne geçtiğinde, Günay'ın gözlerinde görmüştüm. Retinasında sevinç irisinde ise üzüntü vardı. Alperen'e yediği gole

Yazının Devamı