Son haftalarda Galatasaray’ın oynadığı futbol taraftardan, bütün spor kamuoyundan hep alkış aldı. Her zaman söylerim, kupa maçları tek maç ve çok zor geçer. Alanyaspor Süper Lig’in en iyi takımlarından bir tanesi. Üstelik bu haftayı da bay geçirdi, maçı yoktu.
Okan Buruk yorgun futbolcularını dinlendirmek için rotasyonlu bir kadroyla mücadeleye başladı. İlk 15 dakika Alanyaspor oyuna ağırlığını koydu. Bir topu direkten döndü, iki gol vuruşunu da kaleci Okan kurtardı. Daha sonra Galatasaray’ın sihirbaz futbolcusu Mertens sahneye çıktı. Takımı toparladı, Nelsson’un kafasına müthiş bir top attı ve ilk gol geldi. İkinci golü ise tam bir sanat eseriydi. Mertens gerçekten çok büyük bir futbolcu.
Sol bekte Emre Taşdemir oynadı. Alanyaspor’un sağ tarafından Fatih, Ferhat ve Efecan ile Emre’nin çok baskı altında kalacağını düşünen Okan Buruk, Rashica’yı da geri çekerek Emre’nin önünde oynatıp rakibin hücumlarına bir anlamda önlem aldı. Bu çok doğru bir karardı.
Doğruyu konuşmak lazım... Galatasaray öyle bir yola girdi ki, taraftarı, futbolcusu, teknik direktörü, yöneticisi müthiş bir bütünleşme var. Tribünlerin baskısı bütün futbolcuların sorumluluklarını artırıyor. Hepsi de bunun farkında.
Hatayspor karşısında bakıyorum; kötü oynayan, mücadele etmeyen bir tek futbolcu yok. Tamamı sahada resmen rakipleriyle kavga ediyorlar. Maçın daha zor geçeceğini düşünüyordum ama erken gelen gol bir anda takımın havasını değiştirdi. Daha sonra peş peşe iki gol iyice takımı rahatlattı.
İkinci yarıya Cim-Bom rölantide başladı. Daha doğrusu şimdiden salı günü oynayacakları Alanyaspor maçının havasına girdi. Gerçekten defansa bakıyorsun Nelsson, Abdülkerim... Arkalarında ligdeki en iyi kaleci Muslera var. Nitekim dün de iki muhteşem kurtarış yaptı. Orta sahada Oliveira, Torreira, biraz önlerinde Mata birbirinden kaliteli futbolcular. Oyuna ağırlıklarını koyuyorlar. İlk yarı Mata çok top kaybetti buna rağmen tecrübesiyle iki gol attı.
Icardi gol atamadı ama gol attırdı. Bir pas veriyor, rakipten
Galatasaray’ın geçen sezonki performansından sonra buralara gelmesi, dört puan farkla liderlik koltuğunda oturuyor olması teknik direktör Okan Buruk’un başarısıdır.
Bu hafta Süper Lig’in ilk yarısı bitiyor. Daha hala kendini bilmeyen, futboldan anlamayan birçok kişi, ‘İstanbulspor, Sivasspor ve Ankaragücü maçlarında hoca Galatasaray’a çok kötü top oynatmış. Fenerbahçe’ye kaybedilmesi durumuda pazartesi günü Galatasaray’a yeni hoca gelecekmiş’ diye konuşuyordu.
Bunlar kim? Üstelik bu insanların az da olsa peşlerine takılanlar var. Galatasaray Yönetimi’ni kutlamak lazım. Çok iyi futbolcuları kadroya kattılar. Ama bu yıldızları takımın bir parçası yapmak, kulüp ile bütünleştirmek ve oynadıkları futboldan keyif alacak duruma getirmek kolay bir iş mi? Bunu kaç tane teknik direktör başarabilir...
Evet, kabul ediyorum yönetim başta olmak üzere Galatasaraylıların çoğu Okan hocaya sahip çıkıp, bağırlarına bastılar. Okan hoca da bunu fazlasıyla hak etti. Fenerbahçe derbisinde takım
Kolay değil, Fenerbahçe, Süper Lig’in en iyi takımlarından... Onunla deplasmanda oynuyorsun. 50 bin sarı-lacivertli taraftar karşısında maçı, hem de üç farklı kazanmak gerçekten büyük bir başarı...
Okan Buruk takımını karşılaşmaya çok iyi hazırlamış. Rakibi de çok iyi analiz etmiş. Hücumda görev alan Kerem, Mertens, Rashica ve Barış Alper’in müthiş baskısı, çabukluğuyla ev sahibi ekibe hata yaptırarak mücadeleyi kazandı. Muslera, Nelsson ve Abdülkerim üçlüsü sıfır hatayla oynadı. Hele kaleci Muslera çok önemli kurtarışlar yaptı. Nelsson ve Abdülkerim çabuk, isabetli hamleleriyle takımlarını rahatlattılar. Sacha Boey ve Rashica sağ çizgide devamlı ileri ve geri yaparak o koridoru sürekli kapadılar.
Sol tarafta Kerem de hücumdaki vazifesini mükemmele yakın yaparken, sol bek Dubois’e de kendi defansına gelerek hep yardım etti. Boey çok özel bir topçu. Şu an hiç düşünmeden hırsı, çabukluğuyla Avrupa’nın en iyi sağ beki diyebilirim. Dubois ise Van
Galatasaraylıların bir kısmı takımın nerelerden nerelere geldiğinin farkında değil. Geçen sezon bu takım kırmızı çizgiden kurtulamadı. Avrupa kupalarına gidemedi, ligi 13. sırada bitirdi, taraftarı küstürdü, camia birbirine girdi. Bu sezon ise yeni yönetim ve yeni teknik direktörle planlı, programlı adım adım zirveye çıktı.
Başkan Dursun Özbek ve Erden Timur en ucuz fiyatla çok büyük yıldızlar transfer ettiler. Bu futbolcular içinde beşinci, altıncı haftada bile takıma katılanlar, sezon başı kampı görmemişler vardı. Kendi takımlarında sorun yaşayan problemli oyuncular vardı. Teknik direktör Okan Buruk bunların hepsini birleştirdi, bütünleştirdi ve parlattı. İlk defa tam kadro olarak Beşiktaş ve Başakşehir maçına çıkıldı. Bu iki maçta da futbolcular resital gibi mükemmel futbol oynadılar.
Daha sonra Dünya Kupası arasına girildi. O zamandan beri Icardi gibi bir büyük yıldız sakatlığını atlatamadı. Şu an Galatasaray’da Gomis başarılı kabul ediyorum ama Icardi’nin yetenekleri, çabukluğu, performansı çok farklı. Oliveira orta
Galatasaray pazar günü Fenerbahçe ile deplasmanda sezonun en zor maçını oynayacak. Bir haftadır Sivasspor maçı tartışmaları, eleştiriler, Icardi’nin bir türlü dönememesi, Mertens, Abdülkerim ve Kerem’in kart sınırında olması, Torreira’nın Uruguay’a gitmesi, Oliveira ve Boey’in de cezalı olması takımı etkilemiş. 45 bin taraftar bu baskıyı dağıtmak için elinden geleni yaptı ama neticede bilhassa orta sahadaki eksikler takımın dengesi bozdu. Berkan sezon içerisinde ıslıklandı, tepki gördü, Sivas ve dün geceki Ankaragücü karşılaşmalarında sarı-kırmızılıları ayakta tutan isimdi. Müthiş mücadele etti. Biraz şansı olsaydı gol de atabilirdi. Midtsjö ise maalesef iyi gününde değildi, çok top kaybı yaptı, arkadaşlarına etkili pas atamadı. Rakip atakları kesmekte de başarılı değildi. Ama ne olursa olsun artık böyle bir maçta iyi veya kötü futbol tartışmaları yapılmaz. Galip gelip üç puanı alabiliyor musun, liderliğini devam ettirebiliyor musun önemli olan da bu... İlk golü, bonservisi
Takımlar milyonlarca dolar verip yıldız futbolcular transfer ediyorlar. Tribünlerdeki taraftarlar, televizyon başında maçı izleyen milyonlarca insan iyi futbol görmek istiyor. Ben şimdi yetkililere sormak istiyorum, “Sivasspor’un sahasında bir Avrupa Kupası maçı olsaydı UEFA maçı oynatır mıydı?” Merak edenlere söyleyeyim, kesinlikle oynatmazdı. Ayakta bile durmanın çok zor olduğu bir zemin var. Futbolcular burada çalım atacak, rakibiyle mücadele edecek ve gol vuruşu yapacak. Nasıl yapabilir ki bu sahada? İnanın hem Galatasaraylı hem de Sivassporlu futbolculara yazık. Buna rağmen her iki takım da iyi niyetiyle mücadele etti.
İlk yarı Galatasaray maçı kopartabilirdi de... Gomis, son vuruşlarda çok başarısızdı. Rashica, Kerem ayakta zor durmalarına rağmen gene de pozisyona girdiler. Ancak Galatasaray, Mertens’in golünden başka gol atamayınca ikinci yarı sıkıntı yaşadı.
Her iki takıma da puan lazım. Galatasaray lider olarak Sivas’tan dönmek istiyor. Sivasspor ise yukarılara çıkmak istiyor.
Maçın ikinci bölümü de daha çok kıran kırana
Galatasaray yeni kurulan bir takım, 26 futbolcu gitmiş, 13 oyuncu gelmiş. Ayrıca teknik direktörü de değişmiş... Bir sürü sorun yaşamışsın buna rağmen Süper Lig’in 15. haftasında liderliği yakalıyorsun. Ne söyleyeyim, Okan Buruk’a helal olsun.
İşin en enteresan yanı da beşinci, 6. haftada takıma katılan, sezon başı kampı yaşamamış oyuncular var. Buna rağmen hoca onları da toparladı ve hepsi canla başla mücadele ediyorlar.
Tabii burada taraftarı unutmamak lazım. NEF Stadı’na her hafta 50 bin kişi geliyor. Müthiş bir inançla takımlarını destekliyorlar. Şu anda baktığınız zaman Galatasaray için her şey iyi gidiyor. Daha bu takımda Muslera, Oliveira ve Icardi yok. Üçü de çok önemli futbolcular.
Fenerbahçe’nin, Trabzonspor deplasmanında kaybetmesinden sonra İstanbulspor maçı sarı-kırmızılılar için çok ama çok önemliydi. Kazanmaları halinde lider olacaklardı. Bilhassa ilk yarıda gerçekten çok pozisyona girdiler. Gomis’in iki topu direkten döndü, yüzde yüz goller kaçtı. Ama buna rağmen iki gol attı