Eve teslim sağlıklı menüler

29 Mart 2014

Sağlıklı beslenmeyi önemseyen ama bu besinleri hazırlayacak vakti olmayanların imdadına eve teslim edilen menüler yetişiyor

Günümüzde gitgide daha çok kişiyi etkileyen trendlerden biri sağlıklı yaşam peşinde koşmak. Ancak hayat şartları sağlıklı malzemeleri bulup sağlıklı yemekler hazırlamamıza ve gerekli egzersizleri yapmamıza her zaman olanak vermiyor. Kendi kendimize yetemediğimiz
bu noktada ise günlük olarak sağlıklı öğünler hazırlayıp kapımıza kadar getiren firmalar devreye giriyor. Bir de hem egzersizlerimizde bize eşlik eden hem de tüm öğünlerimizi bize teslim eden sağlık koçları...

“Beraber çalıştığım kişiler yiyerek kilo veriyorlar”

Numan Ünsal (Sağlıklı yaşam koçu)
* Tam zamanlı programa aldığım kişilerle hem birlikte spor yapıyoruz hem de onlara özel hazırladığım sağlıklı menüleri evlerine yolluyorum. Günlük 50 dolar yemekler için, 50 dolar da “personal training” için alıyorum.
10 kişiden fazlasıyla çalışmıyorum.

Yazının Devamı

“Kolit duygusal insanlarda daha sık görülüyor”

22 Mart 2014

Prof. Dr. Oktar Asoğlu: “Kolit kişilik yapısı ile çok alakalı. Rekabetin çok yüksek olduğu, stresli iş ortamlarında çalışan insanlarda ve duyarlı, duygusal kişilerde kolit daha sık görülür”

Sezen Aksu’nun bir süredir kolit tedavisi gördüğünü ve ameliyat olacağını yaklaşık bir ay önce Cengiz Semercioğlu’nun Hürriyet gazetesindeki köşesinde okumuştuk. Aksu geçtiğimiz hafta ameliyat oldu ama kolit nedeniyle değil, yine bir kalın bağırsak hastalığı
olan divertikül teşhisiyle.
Kolitten yana dertli olan bir başka ünlü isimse Sertab Erener’di. Erener
11 yaşından itibaren mücadele ettiği ülseratif koliti, “Bağırsağımda bir yara vardı ve yıllarca iyileşemedi. Hastaneler, diyetler, sokağa çıkamamalar, yataklar... Günde 35 kere tuvalete gidiyordum. Bağırsaklar hiçbir şey tutmuyordu” diyerek anlatmıştı.
Peki kolit nedir, kimlerde daha sık görülür, nasıl tedavi edilir? Bu soruları, kolorektal cerrahide dünyada sayılı isimler arasında yer alan Liv Hospital Medikal Direktörü Genel Cerrah
Prof. Dr. Oktar Asoğlu’na sorduk.

Yazının Devamı

Annem ameliyat oldu ve hasta psikolojisi ile yüzleştim

18 Mart 2014

Geçtiğimiz hafta annem ameliyat oldu. Ameliyat kararının alınması bile bir “olay” gerçekten. “Ameliyat olmalısın” diyen doktorlarla “Gerek yok”, “Biraz daha bekleyin” diyen doktorlar arasında bir seçim yapmakla işe başlıyorsunuz. Neyse ki anneme doktorların çoğu “Ameliyat olmalısın” dedi de o aşamayı rahat geçirdik.

“Oh be iyileşeceğim” yerine “Ne olacak benim halim”

Annem ameliyat olmaya karar verdi. Bu sefer de “Bu ameliyatı en iyi kim yapar?” sorusu ortaya çıktı. “Bu alanın en iyilerinden” diye bahsedilen bir doktora gittik. Kendisi bize dakikalar içinde o kadar çok seçenek sundu ki aklımız iyice karıştı. Annem doktordan “Oh be iyileşeceğim” diye çıkmak yerine “Ne olacak benim halim?” kaygısıyla çıktı.

“Anlattım ya hanım efendi bir daha gelmeyin!”

Yurtdışı seyahatleri başlayacak olan (Kongreler vs sebebiyle) bu ilk doktor ameliyat kararını da acilen vermemiz gerektiğini, kendisinin belirli bir süre sonra bunu ayarlamayacağını belirtti. Ancak biz hangi yöntemi seçelim, ne yapalım bilmiyoruz. Annem kararını vermeden önce doktora bir kez daha gelmek istediğini, aklına takılan bir takım sorular olduğunu söyledi. Bir muayene ücreti olarak ciddi miktarda para alan o

Yazının Devamı

“Çocuklar oyunla öğrenir”

15 Mart 2014

Öğrenci koçu Nur Eda Kasap Süslü: “Anlatılarak öğretilemeyecek pek çok şeyi çocuklar oyunla öğrenir. Çocukla oyun oynamak onun bilinçaltına ‘Sen değerlisin, seni adam yerine koyuyoruz’ mesajının yollanmasıdır”

Öğrenci koçu Nur Eda Kasap Süslü çocukların kendine özgü bir oyun dili olduğunu söylüyor. Çocuklarla daha iyi bir iletişim kurmak için de onlarla oyun oynayıp kendilerine bu dille ulaşmak gerektiğini vurguluyor. Tecrübelerinden yola çıkarak “Çocuk Eğitiminde Oyun Dili” (Hayy Kitap)
adlı bir kitap yazan Süslü, çocuğun dünyasında oyunun ve oyuncakların neden önemli bir yer tuttuğunu ve onun geleceğini nasıl belirlediğini anlattı.

Çocukların dünyasında oyun ne anlama geliyor?

Çocukların dünyasında oyun hayatın ta kendisi. Çocuklar altı yaşlarına kadar gerçekle hayal arasındaki farkı bilmezler. Her şeyi oyun olarak algılarlar. Bu nedenle yemek yerken bile oyun oynamak isterler.

Oyunlar çocuğa ne kazandırıyor?

Yazının Devamı

“Anne olmak isteyenler doğumu ertelemeyin”

8 Mart 2014

Dr. Hakan Özörnek: “Ömür uzadıkça, kariyer yapmak ve doğru partneri bulmak için uzun yıllar uğraşan kadınlar çocuk sahibi olma planlarını ileriki yaşlarına erteliyor. Ancak doğanın anne olmak isteyen kadına üremesi için tanıdığı sınırlı bir zaman dilimi var”

Bir araştırmada gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki vatandaşların üreme sağlığı hakkındaki bilgi düzeyleri ölçülmüş. Ortalama bilgi düzeyinin yüzde 57 çıktığı araştırmada yüzde 20 ile bilgi düzeyi en düşük olan ülkenin Türkiye olduğu saptanmış. Bunun üzerine Dr. Hakan Özörnek üreme sağlığı hakkında doğru bilgilere ulaşılabilsin diye “Bebek İstiyorum” (Kesişim Yayınları) kitabını yazmış.

“Çocuk sahibi olamamak” son yıllarda sık karşılaşılan sorunlarından biri mi oldu?

1950’lerde ortalama yaşam süresi 50 yıldı. Şu anda Türkiye’de kadınların ortalama yaşam süresi 79 yıl. Ömür uzadıkça, kariyer yapmak ve doğru partneri bulmak için daha uzun yıllar uğraşan kadınlar çocuk sahibi olma planlarını da ileriki yaşlarına erteliyor. Ancak doğanın kadına üremesi için tanıdığı sınırlı bir zaman dilimi var ve bu değişmiyor.

Anne olmak isteyen kadın için o “sınırlı yaş aralığı” nedir?

Yazının Devamı

“Hastalığı nasıl algılarsanız o şekilde yaşarsınız”

1 Mart 2014

Klinik Psikolog Zeynep Armay kanserin “kişinin psikolojik dengesinde yıkıma neden olan bir yaşam krizi” olduğunu vurgularken, Gaye Çakırgil “Hastalığı nasıl algılarsanız
öyle yaşarsınız. Kendinize dikkat edin ama hayatınızın devam etmesine de izin verin” diyor

Şu anda dünyada 32 milyon kişi kanserle yaşıyor,
her sene 12.7 milyon yeni kişiye kanser tanısı konuluyor. 2030 yılında yeni kanser teşhisi sayısının
21.4 milyon kişiye yükselmesi bekleniyor. Toplumun bilinç düzeyi artsa da kanser denince hâlâ ilk akla gelen “ağrılı ölüm” ve mutsuzluklar oluyor. Her ne kadar yeni yöntemler birçok kanser türünü ölümcül olmaktan çıkartsa ve tedavi yan etkilerini azaltsa da bilinçaltındaki
bu bilgi kanser teşhisi alan herkeste inkar, isyan gibi evrensel bazı tepkilere neden oluyor. Bu duygular kontrol edilemezse kişinin tedaviye uyumunu, yaşam kalitesini ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkiliyor.
Bu aşamada kanser hastalarının

Yazının Devamı

Yeşim Salkım’ın 25. Yılına Tanıklık Ettim

23 Şubat 2014

Yeşim Salkım’ı geçtiğimiz cumartesi akşamı Garajistanbul’da canlı dinledim. Baştan itiraf etmeliyim ki hem benim hem de arkadaşlarım için oldukça keyifli bir akşamdı. Eğlence, dans, merak, sorgulama, hüzün tüm duygular vardı gecede. Salkım’ın sahnelerdeki 25’inci yılını kutladığı “Şarkıcı” projesinin ilk konseriydi ve yaşadığı yılların özetiydi sahnede izlediğimiz.

Sahneden herkesin hayatına dokunuyor

Geçtiğimiz yıl Milliyet Cumartesi’deki İyilik-Sağlık köşem için röportaj yapmıştım Salkım’la. Röportaj bittikten sonra da uzunca sohbet ettik. Kendisinin deyimiyle dışarıdan “snop, sert, hırslı” imajının aksine oldukça sıcak, sohbeti keyifli ve anaç bir Yeşim Salkım ile tanışmıştım. En sadesinden, en cafcaflısına hayatın tüm renklerini görmüş, yaşadıklarını kendi süzgecinden geçirmiş ve hayatına birçok kişinin ulaşmak istediği pencereden bakabilen bir kadın imajı bırakmıştı bende. Röportaj dışındaki bu sohbetimizde bana tüm samimiyetiyle yaşadıklarını anlatmıştı. Heyecanla ve merakla onu dinlerken “keşke” demiştim. Keşke daha fazla insan bu hayat hikayesini dinleyebilse... Bir insan ne kadar göz önünde olursa olsun her şey bildiğimiz gibi olmayabiliyor. Salkım’ın hayatı da

Yazının Devamı

Şeker hastaları için iştah açıcı yemek tarifleri

22 Şubat 2014

“Diyabetik Ziyafet” kitabının yazarı Aslı Sargın: “Diyabetlilere özel yemeklerin görselleri o kadar kötü ki yiyesiniz gelmiyor. Halbuki şekersiz ve beyaz unsuz bir yemeğin de görseli güzel olabilir”

endisi de bir diyabet hastası olan diyabet eğitmeni ve danışmanı Aslı Sargın’ın “Diyabetik Ziyafet” adlı kitabı Remzi Kitabevi’nden çıktı. Sargın’a diyabet teşhisi konulunca ilk düşündüğü şey artık tatlı yiyemeyecek olmasaymış. Ancak yemeğe olan merakı, “Bu sorunun üstesinden geleceksin!” düşüncesiyle birleşince sevdiği tatları doğru oranlar ve uygun içerikler ile hastalığına uygun bir şekilde hazırlamaya başlamış.

“Damak tadımda bir değişiklik olmadı”

“Diyabetik Ziyafet” kitabını yazma fikri nasıl ortaya çıktı?

Yazının Devamı