Ustasından 2025 model French house

23 Mart 2025

Fransız DJ ve prodüktör Etienne De Crecy’nin Damon Albarn’ı da konuk ettiği yeni albümü “Warm Up”, ‘90’ların Fransız house mirasını günümüzün dans müziğiyle güncelliyor

‘90’ların disco’su, club’dı. Trans DJ’lerinin ele geçirdiği club sahnesi Paris’ten yükselen seslerle yeni bir viraja girerken 10 yılın ikinci yarısından sonra Daft Punk, Motorbass, Cassius, Demon gibi isimler duyulmaya başlanmıştı. Teknik olarak Paris’in gece hayatında adını duyurmuş bir grup müzisyen, DJ ve prodüktörün farklı isimler altında, farklı kombinasyonlarla bir araya gelip yeni bir akım oluşturmalarına tanık oluyorduk. Bu dönem olan biteni en iyi anlatan ve içeriden bakan yapımlardan biri 2014 yapımı “Eden” adlı filmdir. Dönemin elektronik müzik sahnesini, Paris’te yaşananları, French house’un doğuşunu ve dönüşümünü, gerçeğe çok yakın kurgu bir hikâyeyle anlatıyordu bu film. Fırsat bulursanız ve bu dönem ilginizi çekiyorsa bir ara izlemenizi

Yazının Devamı

Çizgi roman satışları artıyor

21 Mart 2025

Kitap okumaya çizgi romanlarla başladım. Hepimiz böyle başladık, yani benim kuşak, ‘70’lerde ‘80’lerde doğanlar. Ticaretini de yapardık. Para kazanmaktan ziyade amacımız çıkan bütün kitapları okuyabilmekti. Hepsini satın almaya harçlığımız yetmezdi. Kazandığımız parayla ya da takas yöntemiyle yeni kitaplara ulaşırdık. Zaten ilkokuldayız kazandığımız paradan ne olacak... Ataköy’de 4. Kısım çarşısının girişinde tezgâh açardık. Yere serdiğimiz örtünün üzerine kitapları dizer, kenarına bağdaş kurup bütün gün müşteri bekler, bir yandan da kitap okurduk.

Tommiks, Teksas (ben çocukken bile eski gelirlerdi) popülerdi ve ilk okuduklarımızdı. Sonra Zagor, Mister No, Kızılmaske, Mandrake tipi macera odaklı olanlar girdi hayatıma. İlerleyen zamanlarda Martin Mystere’den Corto Maltese’ye sevdiğim çok karakter oldu. Conan’lar Red Sonja’lar başka bir kapı açmıştı. Bu ikisine bir ara o kadar hâkimdim ki mesela John Buscema’nın çizdiği versiyona bayılırdım. Hatırladığım kadarıyla Buscema’lar

Yazının Devamı

Spotify raporuna bakış

14 Mart 2025

Spotify her yıl yaptığı gibi bu yıl da “Loud & Clear” adının verdiği raporunu yayınladı. Rapor dünyanın en büyük stream platformunun endüstri ve sanatçılar üzerindeki ekonomik etkisini ortaya koymayı amaçlıyor. Bu raporda Spotify’ın yaptığı ödemeler hakkında genel bilgiler yer alıyor. Platform 2024’te 10 milyar dolar gelir dağıtmış. IFPI 2024 raporuna göre global müzik pazarının büyüklüğü 30 milyar dolar civarında. Bu yıl yüzde 10 civarı büyüme bekleniyor. Yani 2025’te 33 milyar dolar civarında gerçekleşeceği tahmin edilen bir pazarın neredeyse üçte birine denk gelen bir miktar bu. Çok güzel harika ama gelir dağılımı diye de bir mevhum var. Bu para kime nasıl gidiyor, sanatçıların eline ne kadar geçiyor? Bunlar soru işareti olmaya devam edecek. Biz raporun bize sunduğu bilgileri değerlendirmeye çalışalım. 

Müzik artık çok dilli. Pop müzikte İngilizcenin etkisinin azaldığını ben de yıllardır yazıyorum. Spotify araştırması geçen yıl olduğu gibi bu yıl da çok dilli pop

Yazının Devamı

OKVSHO ile tanışın

9 Mart 2025

Piyanist Christopher Kiss ve davulcu Georg Kiss kardeşlerin modern caz girişimi OKVSHO Zürih çıkışlı bir ekip. Geçen hafta Londra’nın popüler caz mekânlarından Jazz Café’de OKVSHO + Experience olarak bir konser verdiler. Ben de bu vesileyle yakından izleme fırsatı buldum. İkiliye basta Elias Tim Kirchgraber, saksofon ve flütte Sarah El Hachimi, perküsyonda Janaina eşlike etti. Bu müzisyenlerin tamamı Zürih modern caz sahnesinde faal müzisyenler. Bu etkileyici performans (sahnedeki sinerjiye ve enstrümancılığa bayıldım) bende derhal Zürih’e gitmek ve bu sahneyi keşfetmek gerektiği yönünde bir his yarattı. OKVCSHO’nun müziğive tarzı Dzihan & Kamien, Kruder & Dorfmeister, Mo Horizons tipi ‘90’lar ve 2000’lerin Avrupalı ekiplerini çağrıştırdı bana bir şekilde.

Ekip şu anda turnede. İstanbul maalesef duraklardan biri değil ama belki bu vesileyle birilerinin kadrajına sokmuş olabilirim bu şahane ekibi. Üç albümleri var. Ben konserde satılan 2024 albümü “A Place Between Us”ı aldım. Diğerlerini

Yazının Devamı

Oscar, Siyad çizgisine geldi

7 Mart 2025

Geçenlerde Oscar ödülleri dağıtıldı. Okuduğum yorumlarda ne kadar parıltısız ne kadar olaysız, şaşaasız bir tören olduğundan söz ediliyor. Bunu söyleyenler ne bekliyorlardı emin değilim. Ama ne demek istediklerini anlıyorum. Sinema benim alanım değil detayını bilmiyorum, ancak bir izleyici olarak gözlemlerim de bu kanıyı destekliyor doğrusu. Sanırım söylenmek, anlatılmak istenen, artık Oscar’ların eskisi gibi güçlü ve etkili bir çekim alanı olmadığı.

Pek çok yorumda şunlar söylenmekte: “Aday olan filmlere bakıyoruz, oyunculara bakıyoruz, yönetmenlere bakıyoruz, içlerinde beklenilen sansasyonu yaratacak, bütün gözleri üzerine çevirecek kimseyi pek göremiyoruz. Nerede o eski yıldızlar geçidi törenler, adaylıklar, görkemli konuşmalar. Dev bütçeleri yıldız performansları uçup gitmiş. Yerine mesela “Anora” gibi düşük bütçeli işlerin başarısı gelmiş.”

İyi mi olmuş kötü mü olmuş benim çok umurumda değil doğrusu. Eskiden beri ödül organizasyonlarına

Yazının Devamı

Stormzy olayı üzerinden etik meseleler

2 Mart 2025

Sanatçıların politik duruşu olmalı mı olmamalı mı? İki ucu keskin bıçak bu tartışmanın. Günümüzde politik duruş dediğimiz şeyin ne olduğu da tartışmalı. Sosyal medyadaki hashtag’lere destek olup hayata hiçbir şey olmamış gibi devam etmek mümkün. Öte yandan kendini belli davalara binaen ortaya atan isimler var. Onların da bir süre sonra aktivistliği müziğin önün geçince olayın tadı kaçıyor. Hiçbir sanatçının kitlesi yekpare değil. Özellikle popüler olan isimler her düşünceden, kesimden, siyasi görüşten insanları bir araya getirebiliyor, müziğin güzelliği de bu zaten, sınırları ortadan kaldırması.

Bir konuda didişebiliyoruz karşılıklı ama aynı şarkıcının şarkılarıyla keyifleniyoruz. Bu durum karşıtları yakınlaştırıyor. Sanatçıların işi zor. Ne dersen de birileri incinecek, alınacak. Konuşmasan bu sefer neden sessiz kaldı diyecekler.

Sanatçıların da işi zor

Britanya rap müziğinin belki de en tanınmış ismi Stormzy sessiz kalamayanlardandı. Neye? Filistin meselesine. Son bir yılda Filistinlilere uygulanan şiddet ve zulüme

Yazının Devamı

“Tech bro”larla sanatçıların savaşı

28 Şubat 2025

Yok yok, yapay zekâyı “Çincede kriz ve fırsat aynı sözcükmüş…” mantığıyla hızla fırsata çevirmeyi başarabilen Refik Anadolgiller değil, eski tip sanatçılar benim kastettiğim. Krizi fırsata dönüştüremeyenler. 

Yüzlerce binlerce yıllık bir gelenekten gelip günümüze kadar edebiyat, resim, sinema, heykel sanatını icra edenler, müzisyenler, grafikerler, illüstratörler ve niceleri. 

Bu alanlarda hayatları boyunca emek harcamış, eğitim almış, ter dökmüş, üretmiş sanatçılar. 

Üretimlerini, eserlerini yapay zekâ botlarına bedavaya tahsis etmek istemeyen sanatçılar. 

Bu alanda çalışan teknoloji şirketlerinin kendi üretimlerini kullanarak milyarlarca dolar kazanmasına itiraz eden yaratıcı emekçiler. 

Mesela eserlerine telif ödemek istemeyen ve bir zamanlar bildiğiniz gibi kar amacı gütmeyen bir girişim olarak işe başlayan ChatGPT’nin CEO’su Sam Altman’ın 1.9 milyon dolarlık (70 milyon TL) Koenigsegg Regera’ya binmesinde tuhaflık gören, bu durumu sorgulayan

Yazının Devamı

Anadolu pop sürprizi

23 Şubat 2025

Her zaman söylediğim şey: Anadolu pop bu topraklardan çıktı ama nedense tam gaz Batı’da devam ettirilmekte. Bizim coğrafyada herkesin aklı fikri drill’de, rap’te, indie rock’ta. Tamam bunlar da olsun çok iyi işler var ama yılda bir iki tane de yeni anadolu pop grubu çıksa fena mı olur?

Bakın bugün içinde psychedelic lafı geçen gitarlı müzikleri bulun, sırtınızı dayayın, oradan bir 40 yıl geriye doğru yürüyün yolunuz ya İstanbul’a ya Ankara’ya çıkar. Bu olay bu kadar barizken, hatta ne bileyim Khruangbin gibi daha çok görüntüden ibaret proje gruplar Grammy adayı falan olurken neden bizde bu gelenek devam etmez?

Geçenlerde Notting Hill’in arkalarında, Ladbroke Grove’da en sevdiğim pub’lardan biri olan The Pelican’da biraz vakit geçirdikten sonra “Brutalist” filminin etkisiyle midir bilinmez Trellick Tower’a doğru şöyle bir yürüyeyim dedim. Bu garip yapıyı defalarca yakından görmememe rağmen hâlâ bakmaya doyamıyorum. Neyse, tren yolunun altından sağdaki setin

Yazının Devamı