Hâlâ bende ufak da olsa bir endişe var. Son anda kavga edip sahneye çıkmayabilirler mi acaba diye düşünmüyor değilim. Ya da konser başladıktan 15 dakika sonra birbirlerine girerler mi acaba? Bu iki kardeşin, grubun dağılma sürecinde ve 2009’daki dağılmasının ardından birbirlerine söyledikleri lafları toplasak alt alta yazsak, İngilizce ağıza alınmayacak hakaretler ve aşağılamalar sözlüğü diye bir sözlük bile oluşturabiliriz.
Ama işte gelin görün ki endüstri devriminin başladığı, tekstil sektörünün bir dönem tek adresi olmuş, dünyanın neredeyse bütün pamuğunun limanlarına aktığı, fabrikaların, makinelerin ve bunların kaçınılmaz sonucu olarak sendikaların, işçilerin ve işçi kültürünün şehri Manchester’dan çıkıp 1990’ların alternatif müzik kültürüne damgasını vurmuş Liam ve Noel Gallagher kardeşler (Oasis), aralarındaki husumeti bitirdi, savaş baltalarını gömdü, muhtemelen duygusal (!) nedenlerden yıllar sonra bir araya geldiler.
İlki bugün yani 4 Temmuz’da Cardiff’te gerçekleşecek 17 konser tarihi açıklanmıştı geçen yaz. Biletler jet hızıyla satıldı, hatta Ticketmaster’ın server’ları kilitlendi, insanlar saatlerde bilgisayarları telefonları başında kuyrukta beklediler ve talebe göre fiyatın belirlendiği (yani devamlı arttığı) dinamik fiyatlandırma (dynamic pricing) sistemiyle ülkemizdeki asgari ücretin çok üzerinde paralar ödeyerek biletlerini aldılar.
Satışa sunulan 800 bin bileti satın almak için 158 ülkeden 10 milyon kişi sırada bekledi. Açılışta 125 sterlin’e satışa çıkan biletler uzun bekleyişlerinden ardından 350 sterlin ve üzeri fiyatlara satıldı. Biletler hemen bitince ek tarihler eklendi, konser sayısı toplamda 41’e çıkarıldı, 1.4 milyon bilet kapışıldı.
Tam adıyla “Oasis Live 25 Tour” 2025’in ve olası yeni tarihlerle 2026’nın en büyük müzik olayı olmaya aday. Ekonomik açıdan da inanılmaz rakamlardan söz ediliyor. Barclays’in yaptığı hesaba göre Oasis turnesi 1.1 milyar dolarlık bir toplam büyüklükle, 2024’te tamamlanan ve tarihin en büyük turne hasılatını elde eden Taylor Swift’in Eras turnesini de sollayacak. Bu rakam bilet satışı, albüm ve yan ürün satışları dahil bir seyircinin gruba harcaması muhtemel toplam tutar üzerinden hesaplanıyor. Bu rakama konaklama, ulaşım, yeme içme gibi konser dolayısıyla oluşacak dolaylı ekonomik değer katılmıyor.
Londra’da ve Britanya’nın tamamında yaşanan Oasis çılgınlığını şöyle anlatayım. Sadece turne boyunca açık kalacak, “pop up” Oasis mağazaları açıldı. Londra, Manchester, Birmingham Edinburgh, Dublin ve Cardiff’te yer alan bu mağazalara Oasis ürünleri yığıldı ki, konser sırasında izdiham olmasın. Neredeyse bütün Arena’larda çok sayıda “merch” alanı, yani grupların tişört, şapka, çanta gibi yan ürünlerinin satıldığı bölümler bulunuyor. Mesela Londra O2’da 10 kadar alan var girişteki büyük dükkânı saymazsak. Ancak buralarda uzun kuyruklar oluşuyor ve girişte ya da konser arasında herhangi bir şey almak için yeterli vakit olmuyor. Oasis bu sorunu kökünden hallediyor. Sadece Oasis satan dükkanlarda istediğiniz kadar zaman geçirin diyorlar.
Londra’daki hemen her dükkânda Oasis tişörtleri ve ürünleri satıldığını söyleyebilirim. Oxford Street ya da Regent Street taraflarında yani alışverişin kalbinde yürürseniz bu gerçeğe hemen tanık oluyorsunuz. Ayrıca her yerde Adidas’ın Oasis için ürettiği retro koleksiyonun reklamları var. Geçenlerde sinemaya gittiğimizde çok uzun sayılacak bir reklam filmini gördük. Şehirde en önemli yerlerdeki billboard’lar da bu kampanyaya ayrılmış durumda.
Son olarak Oasis’in, yeni şarkıları olmadığından sadece eski hit şarkılarını çalacağı turnenin Britanya konserlerinde şovu Richard Ashcroft açacak. 1990’ları hatırlayanlar Oasis’in henüz ünlenmeden Ashcroft’un grubu The Verve’ün ön grubu olarak sahne aldığını hatırlayacak. O hâlde şöyle bitireyim: Vefa, Britanya’da semt adı değil.