Her yıl 12 Haziran günü, çocuk işçiliğine karşı duruşu özendirmek için Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü olarak kutlanıyor. Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) çocuk işçiliğine yönelik farkındalığı yükseltmek amacıyla 2002’de ilan ettiği bir gündür. Ancak ne yazık ki, teknolojide büyük adımlar atarken, uzaya insan gönderirken, eğitim sistemlerinde reformlar yaparken, çocuk işçiliği konusundaki ilerleme henüz hedeflenen düzeyde sağlanamadı.
ILO ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından geçtiğimiz günlerde yayımlanan kapsamlı rapor, hepimizin yüzünü kızartması gereken bir gerçeği gözler önüne seriyor: Bugün dünyada 138 milyon çocuk, çocuk işçiliği kapsamında çalışıyor. Üstelik bu çocukların 54 milyonu, sağlığını ve gelişimini tehdit eden tehlikeli işlerde çalışıyor.
Çocuk işçiliğini bitirme hedefine yaklaşabildik mi?
Yüzyılın başından bu yana çocuk işçiliğinde neredeyse yüzde 50 oranında azalma yaşanmış olsa da dünya, 2025 yılına kadar çocuk işçiliğini tamamen bitirme hedefini gerçekleştiremeyecek gibi görünüyor. Bu ne anlama geliyor? Yani, çocuklar hâlâ oyun oynamak yerine pazarda çalışıyor, madende ter döküyor, tarlada sıcağın altında eğitimsiz büyüyor. Oysa onların yeri sınıf sıraları değil mi?
Tarım başı çekiyor
Raporda dikkat çeken bir başka veri ise tarımın, çocuk işçiliğinin en yoğun görüldüğü alan olması. Küresel düzeyde çocuk işçiliğinin yüzde 61’i tarım sektöründe gerçekleşiyor.
En korkunç gerçeklerden biri de 5-11 yaş grubunda ilerlemenin çok yavaş olması. Bu yaşta çocuklar eğitimi bırakıp çalışmaya başlıyor. Rapora göre 2000’de 91 milyonken, 2024’te hâlâ 78 milyon çocuk bu yaşlarda çalışıyor; bu anlamda, geri kazanmak zorlaşıyor.
Bölgesel açıdan bakıldığında, Afrika kıtasının en büyük yükü taşıdığı görülüyor. Afrika kıtasında 87 milyon çocuk bu kapsamda risk altında. Nüfus artışı nedeniyle sayılar düşmüyor, yalnızca oranlar azalıyor. Asya ve Pasifik ülkeleri umut verici bir tablo çizse de dünya geneli için tablo hâlâ karanlık.
Tehlikeli işlerde çalışıyor
Çok fazla çocuk, hayatta kalabilmek için tehlikeli işlerde çalışıyor. Neden mi? Çünkü;
Aileler geçinemiyor.
Sosyal koruma yetersiz.
Kaliteli eğitime erişim sınırlı.
Ve en acısı, bazen tek çare çocukları çalıştırmak oluyor.
İşte bu yüzden çocuk işçiliği yoksulluğun ve eşitsizliğin hem sebebi hem de sonucu.
Bugün eğer bir çocuk okul sıralarında eğitim almak yerine işgücü piyasasının bir aktörü haline gelmişse, bu durum yalnızca ailesinin değil, toplumun, devletin ve küresel düzenin eksikliğidir. Bu eksiklik, sadece o çocuğun geleceğini değil, bizim ortak geleceğimizi de tehdit ediyor. Çünkü eğitim alamayan çocuk, geleceğin işgücüne, toplumuna, üretimine katkı veremez. Tersine, yoksulluk döngüsünü bir sonraki kuşağa aktarır.
Ne yapılmalı?
ILO ve UNICEF, ortak raporlarında devletlere çok net çağrılarda bulunuyor:
* Ailelere evrensel çocuk yardımları sağlanmalı,
* Çocuk koruma mekanizmaları güçlendirilmeli,
* Ücretsiz ve kaliteli eğitime yatırım yapılmalı,
* Yetişkinler için insana yakışır işler yaratılmalı,
* İş dünyası çocuk sömürüsüne karşı hesap vermeli.
Neden bu kadar acil?
Çocuk işçiliği, sadece bireysel bir ihlal değil, sistemik bir kırılganlık ve kuşaklar arası yoksulluk döngüsüdür. Eğitim hakkı engellenir, sağlık ve psikolojik gelişim riske girer. Üstelik, tehlikeli işlerde çalışmak, bu çocukları hem bugün hem yarın kaybettirir.
Eğer ILO ve UNICEF’in çağrıları dikkate alınmazsa, mevcut ilerleme hızına göre, çocuk işçiliğini bitirmek için çok uzun süre geçmesi gerekecek gibi görünüyor. Oysa çocukların bu kadar zamanı yok. Onların bugüne ihtiyacı var. Kalem tutması gereken ellerin çapa tutmasına, teneffüse çıkması gereken çocukların sanayi atölyelerinde büyümesine vicdanımız sessiz kalmamalı.