Eğitim deyince aklınıza gelen ilk 3 kelime ne olur?
Kalite, liyakat, iyi ki okumuşum mu yoksa çok daha farklı kelimeler ve cümleler mi?..
Eğitim = sınav olduktan sonra tüm değerler ve değerlendirmeler rafa kalktı.
Tüm enerjimizi, zamanımızı ve kaynaklarımızı sınavlar için harcadık ve geldiğimiz nokta ise orta!
Öğrenci ve veliler de mutsuz, öğretmen ve işverenler de.
Oysa sınav için harcanan kaynaklar, zaman ve enerji, istihdam odaklı eğitime ve kendi işini kurmak isteyenlere sermaye olarak akıtılsaydı, her şey çok daha farklı olabilirdi.
Eğitim ve eğitime yön veren kişi ve kurumlara karşı negatif yönde bir algı söz konusuyken “Hayır, her şey yolunda” demek ne kadar inandırıcı? Ya da yatırım ve bütçe olarak eğitime çok önemli katkılar sağlanırken “hiçbir şey yapılmıyor” demek ne kadar doğru?
Yapılanlar ile yapılmayanlar, harcananlar ile boşa harcananlar, kalite ile dibe vurmalar, hoşgörü ile dayatmalar, özgürlükler ile kısıtlamalar, mezuniyet puanları ile sınav puanları arasındaki uçurumlar, liyakat mı yoksa sadakat mı, diploma mı yetkinlik mi ve daha pek çok ayrıntıyı önce tespit edip sonra da enine boyuna değerlendirmeliyiz.
Beklentilerimiz ile yapılanlar, yaşananlar birbiriyle ne kadar örtüşüyor?
Böylesi bir değerlendirme yapmadan söylenen ya da söylenecek her söz havada kalacak, inandırıcılık özelliğini yitirecektir. Oysa eğitim güvene dayalı bir süreçtir!
Eğitime, eğitimciye ve eğitimliye güven yoksa gerisi teferruattır ve birinci önceliğimiz bunu sağlamak olmalıdır...
Sıralamalar?
Uluslararası derecelendirme ya da sıralama kuruluşlarına göre üniversitelerimizin görünümü, her ne kadar kimilerini mutlu etse de pek parlak sayılmaz. İlerleme kaydediyoruz ama hâlâ istediğimiz noktanın çok uzağındayız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk 100 beklentisi ve ilgili kurumların ona verdiği sözler vardı ama hâlâ yerine getirilemedi!
Peki bizim yurtdışındaki hocalarımıza ve eski mezunlara, işverenlere, velilere ve özellikle de öğrenci ve yeni mezunlara göre genel gidişat ne yönde?.. İlk ve ortaöğretimde de yükseköğretimde de sayısal anlamda çok yol kat ettik.
80’lerin başında 19 üniversitemiz varken şimdi 200’ün çok üzerinde üniversiteye sahibiz.
Diplomalı sayımız, Osmanlı’dan günümüze yüzlerce, binlerce kat arttı.
Peki, kalite ve diplomaların sağladığı avantajlara baktığımızda, üniversiteler ve sınavla öğrenci alan fen ve Anadolu liseleri ile kolejler, dünle kıyaslandığında ne durumdalar?
Diğerleri bir yana en köklü üniversitelerimiz, liselerimiz ve diğer öğretim kurumlarımız, dünün ilerisinde mi yoksa gerisindeler mi? Üniversite sayımız 5 kat artarken, öğretim kadroları 2 artı.
Sayıları her geçen gün artan vakıf üniversiteleri (genel algı özel üniversiteler yönünde) ve kolejler, kendi öğretim kadrolarını yetiştirme yerine devlet üniversitelerinin ve devlet liselerinin içini boşalttılar. Daha iyi eğitim ile rekabeti artırıp kaliteye zirveye taşıyacaklarına, velileri “harcadığımız paraya değindi mi?” noktasına getirdiler.
Pek çoğunda öğretmen ücretleri, devlet okulu öğretmenlerinin de altına indi.
Eskiden taban fiyat uygulaması vardı. Kolej öğretmenleri, eşdeğer koşullara sahip devlet öğretmeninin maaşından daha az maaş almazdı. Kaldırıldı ve şimdi kolejlerde asgari ücret ya da daha altında maaş alan çok öğretmenimiz var. Kolej ücretleri yükseliyor ama maaşlar bırakın aynı oranda yükselmeyi yanına bile yaklaşmıyor…
Herkese diploma
“Herkesi diplomalı yapacağız” derken kantarın topuzunu sanki biraz kaçırdık. İşte bu yüzden dünün gerisine düşen eğitimi ve öğretim kurumlarımızı yeniden ayağa kaldırmak zorundayız.
İlk ve orta öğretimde daha kat edeceğimiz çok yol var ama üniversitelerde en azından fiziki altyapı tamamlandı ve şimdi içini hakkıyla doldurma zamanı. Bu konuda bilim insanlarımıza, YÖK’e, ÖSYM’ye ve rektörlerimize büyük görevler düşüyor.
Üniversiteleri, üniversite haline getirecek olan sizlersiniz. Siz yol katettikçe emin olun çalışma koşullarınız da, maaşınız da, bireysel üretkenliğiniz de artacak ve herkes sizi ayakta alkışlayacaktır…
Özetin özeti: Her çocuğumuz çok önemli ve en iyisini hak ediyor. Onlara bunu sağlamak da biz yetişkinlerin görevi. Bu konuda ortak akıl oluşturursak bu her konuda yolumuzu açacaktır!..