Kapağında kedi olan kitaplardan bahsetmiş miydim? Londra’da hangi kitapçıya giderseniz gidin raflarda sizi kedilerin karşılaması garanti. Gerçek kediler değil, kitap kapaklarındaki kediler. Tatlı, cici, yaramaz, tehlikeli, gizemli, tombiş, zayıf ama illa ve illa kedi. İçerikten bağımsız, kedileri anlatsın ya da anlatmasın fark etmez, uzaktan yakından kapağında kedi olan bir sürü kitap var ve kapakta kedi varsa satış artıyor, kedi varsa raflarda yer açılıyor gibi bir gerçekle karşı karşıyayız. Kimisi bunun kitapların artık marketlerde havaalanlarında satıldığını ve sıradan insanların dikkatini bu şekilde çekeceğini düşünüyor. Kimi içinse satış noktası önemli değil, kapakta kedi olduğunda kitap hemen ilgi çekiyor. İnternetteki bütün trafiğin yüzde 15’inin tek başına kedi videolarından geldiğini zaten biliyoruz. anlaşılan kedilerin “kitap trafiği”nde de hatırı sayılır bir payı var. İyi de bu kadar çok kedili kitabı ne yapacağız?
Başarı garantili
Yazar Tom Cox’un ilginç bir yazısı var. Kedi hikâyeleri ve kedilerle yaşadıklarını anlatan
Son 12 ayda yayınlanan pek çok yerli albüm arasında dikkatimi çekenleri paylaşırken bu devirde albüm yayınlayan her müzisyeni ve firmayı, bu zorlu işi başardıkları için içtenlikle tebrik ediyorum
- “Kufi” – Duman
Duman’ın son stüdyo albümü “Darmaduman”dan 11 yıl sonra gelen 16 şarkılık uzunçalar “Kufi” müzik sahnesinde büyük bir eksikliği işaret etti. Son 11 yılda içinde gitar olan her türlü sentez, deneme, eski yeni karışımı işler, nostaljik işler, geçmişe saygı sound’ları, köklerimizi bulalım anlayışları, indie, folk, caz, blues, hip hop albümleri gördük, geliştik, başkalaştık, beğendik, sahiplendik, takdir ettik. Ama tarz arayışına, varoluşunu anlamlandırmaya harcadığı enerjiyi biraz da hikâye anlatmaya harcayan grupları dinlemenin tadı bir başka. Duman sonik denemelerini ilk albümü çıktığında bitirdiğinden yıllar içinde geriye yaşamak, görmek, anlatmak kaldı. Duman ne söyleyeceğine karar verdiğinde onu nasıl söyleyeceğini zaten biliyor. Şimdi, 11 yıl
Geçenlerde Çinli otomotiv devi BYD’nin nasıl dünyanın en büyük eletronik otomobil üreticisi hâline geldiğini ve Tesla’yı nasıl solladığını anlatan bir yazıyı inceliyordum. Ekonomi savaşları (siyasal savaşın yanında) tam gaz devam ediyor. Bunu biliyoruz da, ben size başka bir savaştan bahsedeceğim. Bu da ekonomik savaş, ama işin özü soft power yani yumuşak güç denen kültürel hegemonyaya dayanıyor.
Savaş alanının bir tarafında Paris şehri var, diğer tarafında Roma. Bu iki yiğit şehir bir televizyon dizisini kendi şehirlerine almak için er meydanına çıkmış savaşıyorlar. Dizinin adı “Emily in Paris”. Paris’te çekilen ve Amerikalı genç marketingçi Emily’nin Paris’e taşınması ve burada çalışmaya başlamasıyla gelişen olayları anlatan dizi tam anlamıyla bir Paris klişesini yaşatıyor. Amerikalıların gözünde Paris neyse (aşk, ilişkiler, yeme içme, hayat tarzı, şehrin mimarisine dair ne kadar klişe varsa hepsi burada) onu yaşıyor. Gerçek Parislilerin ya izlemediği, izleyenlerin de tepkiyle seyrettiği,
2024’ün en iyi albümlerini hatırlamaya devam
■ “Brat” - Charli XCX
Charli XCX’in (Charli Aitchinson) günümüz pop ve elektronik müziğinin en iyi yanlarını alarak hazırladığı “Brat”, çıkar çıkmaz büyük ilgi gördü, yılın en başarılı albümlerinden biri olarak kayıtlara geçti. 31 yaşındaki Charli XCX, 2008’te Myspace’te ünlendi ve 2013’den bu yana albüm yapıyor, ancak büyük başarıyı bu albümle yakaladı. “Brat”, İngiltere’de 2024 yazının sembol sözcüklerinden biri oldu. Yaramaz çocuk anlamındaki sözcük Charli XCX lisanında kendine güvenen kişi anlamında kullanılıyor.
■ “Hit Me Hard and Soft” - Billie Eilish
Billie Eilish, kardeşi Finneas prodüktörlüğünde albümlerle yoluna devam etti bu yıl. “Hit Me Hard And Soft”, şarkıcı ve besteci olarak çok erken yaşta büyük bir başarı yakalayan Eilish’in büyüme ve yetişkin olma macerasını, bu sürece dair duygularını anlatan albüm oldu. Eilish
Geçenlerde ilginç bir e-posta mesajı aldım. Billie Eilish’ten geliyor. Postacı Spotify. Yani Spotify üzerinden geliyor. Şöyle diyor mesaj: “2024’te Billie Eilish’in en büyük hayranları arasına girdin. Sana teşekkür etmek için sadece senin gibi özel hayranların sahip olduğu bir ürüne ayrıcalıklı bir erişim sağlıyor. Aşağıdaki tişört ve sweatshirtleri istiyorsan hemen satın alabilirsin.”
Yani bu bir reklam ve ürün tanıtımı. Billie Eilish’i çok fazla dinlemiş kullanıcılara gönderiliyor. Kızım sağ olsun ben de bu dinleyiciler arasına girmişim ve 45 sterline Billie Eilish tişörtü alma şansını (!) yakalamışım.
Tam da okuduğum bir yazının ardından geldiğinde anlamlı oldu. Yazı müzikte yükselen yeni sistemin “onlyfans” modeli olduğundan bahsediyordu. Onlyfans nedir? İçerik üreticilere videolarının izlenme oranlarına göre ve farklı abonelik şekilleriyle paraya kazanma imkânı sağlayan bir platform. Buradaki içerikler daha çok pornografik ve içerik üreticileri de çoğunlukla seks
“Darmaduman”dan 11 yıl sonra gelen “Kufi”, aşk ve memleket gündemi arasında tatlı tatlı gezinirken, bize dinlemekten sıkılmayacağımız yeni Duman marşları hediye ediyor
Ne zaman yeni bir Duman şarkısı yayınlansa, (son yıllarda Duman ve Kaan Tangöze internete ara ara şarkılar koymayı âdet edindi), insanlar arayıp dinledin mi diye sorar, yorum ister. Aslında bu şu demektir, “Biz çok beğendik sen ne diyorsun?” Sadece Duman’la yaşanan bir heyecan bu. Duman, iki albüm arası kendini ardına sakladığı sis perdesinden kafasını çıkarıp kendini göstermeyi kerhen tercih ettiğinde yaşanan bir tür doğa olayı.
Günümüzün popülerlerine bakıyorum, internete koyacak malzeme bulmak için atmadıkları takla yok. Kimi dövmesini gösteriyor, kimi arabasını, kimi biseps, kimi ‘clivage’ sergiliyor.
Duman? Duman ortada yok. Günümüzün müzik marketing stratejileri öğretisinin tam tersine hiç ama hiç yok, kendini saklıyor. Bu bir strateji değil varoluş biçimi onlar için ve az çok tanıyan herkes bunu bilir.
Ne
Geçmişe ait gelecek tahayyülleriyle ilgili olanlar, yani “retro-fütüristik” işleri sevenler için Tate Modern’ın yeni sergisi “Electric Dreams: Art and Technology Before Internet” (Elektrik Düşler: İnternet Öncesinde Sanat ve Teknoloji) ilginç manzaralar sunuyor. 1950’lerden 1990’lara uzanan aralıkta hayata geçirilmiş sanat eserlerinin sergilendiği bir çerçeve yaratılmış ve sanatçıların teknolojiyi o dönemde nasıl kullandığı anlatılırken bir bakıma geleceğe dair neler düşünüp hayal ettikleri de ortaya konmuş.
Mekanik kurgular, optik illüzyonlar, boyut ve mekânla ilgili keşifler, algıları tetikleyen ışık ve ses numaraları (girişte bu konuda herhangi bir rahatsızlığımız olup olmadığı konusunda uyarılıyoruz) ve ekranlar. Özellikle ekranlar. Büyük büyük pikselli grafiklerin yer aldığı oyun ekranları 1980’lerden itibaren sanatçıların kadrajına girmiş gibi duruyor.
Suzanne Treister bazı video oyun ekranları kurgulamış ve bunları tabloya çevirmiş. François Morellet’nin gözleri
- “Romance” - Fontaines D.C.
İrlandalı rockçılar radyo dostu, hit dolu bu albümle kariyerlerinde yeni bir sıçrama yaşadı. Bugüne kadarki en melodik, en akılda kalıcı en vurucu şarkıları içermesi bir yana “Romance”, modern dünyaya eleştirel bakışıyla da dikkat çekici, nahif ve duygusal. Bu yıl içinde karşımıza çıkan en etkili rock albümü. “Starbuster”, “Here’s The Thing”, “In The Modern World”, “Bug”, “Favourite” her yönüyle tatmin edici, kulakların pasını silen işler.
- “In Waves” - Jamie xx
“In Waves”, yetenekli prodüktör ve DJ’in kendine has eklektik dans müziğini bir önceki albüm “In Colour”ın bıraktığı yerden alıp coşturuyor. “In Colour” daha içe dönük bir elektronik albüm görünümündeydi, “In Waves” pistleri hareketlendirmek için hazırlanmış. The xx’ten grup arkadaşları Robyn ve Oliver Sim dışında bir dizi vokal ve ekip (mesela Panda Bear) destek verdi albüme.