Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Geçenlerde Oscar ödülleri dağıtıldı. Okuduğum yorumlarda ne kadar parıltısız ne kadar olaysız, şaşaasız bir tören olduğundan söz ediliyor. Bunu söyleyenler ne bekliyorlardı emin değilim. Ama ne demek istediklerini anlıyorum. Sinema benim alanım değil detayını bilmiyorum, ancak bir izleyici olarak gözlemlerim de bu kanıyı destekliyor doğrusu. Sanırım söylenmek, anlatılmak istenen, artık Oscar’ların eskisi gibi güçlü ve etkili bir çekim alanı olmadığı.

Pek çok yorumda şunlar söylenmekte: “Aday olan filmlere bakıyoruz, oyunculara bakıyoruz, yönetmenlere bakıyoruz, içlerinde beklenilen sansasyonu yaratacak, bütün gözleri üzerine çevirecek kimseyi pek göremiyoruz. Nerede o eski yıldızlar geçidi törenler, adaylıklar, görkemli konuşmalar. Dev bütçeleri yıldız performansları uçup gitmiş. Yerine mesela “Anora” gibi düşük bütçeli işlerin başarısı gelmiş.”

Haberin Devamı

İyi mi olmuş kötü mü olmuş benim çok umurumda değil doğrusu. Eskiden beri ödül organizasyonlarına mesafeli biri olarak ben filmler güzel mi değil mi ona bakarım. Dolayısıyla pek çok yorum yapılabilir, lehte aleyhte pek çok teori geliştirilebilir. Ancak görmezden gelemeyeceğimiz bir gerçek var, televizyon artık sinemadan daha önemli. Starlar, yönetmenler, prodüktörler, senaristler, eğer kişisel olarak sinemaya bir aşk falan duymuyorlarsa ellerindeki en değerli malzemeler, fikirler ve kadrolarla televizyona koşuyorlar. Bundan 20 yıl önce herhangi büyük bir starın, Oscar almış ya da aday olmuş bir oyuncunun televizyon dizilerinde oynaması seviye düşmek olarak adlandırılabilirdi. Oysa bugün durum farklı. Televizyon, irili ufaklı platformlar üzerinden çekim alanı olduğundan beri Oscar hafif ezik.

Kevin Costner “Yellowstone”da, Harrison Ford, Helen Mirren “Yellowstone”da, Cate Blanchett “Disclaimer”da, Nicole Kidman televizyonu açınca neredeyse her platformda her taşın altından çıkıyor. Robert De Niro’nun dizisi şu an popüler, Al Pacino dizi çekmişti zaten. Eski ya da yeni, genç ya da yaşlı, başrol oyuncusu ya da karakter oyuncusu sinemadan tanıyıp sevdiğimiz ve yıllarca filmlerde görmeye alıştığımız herkesin en az bir ya da iki dizisi çekildi mi? Çekildi. Bugün Emmy ya da Golden Globe’a baktığınızda aradığınız starlar ve şaşaalı ünlü görüntüleri daha çok oralarda var. Oscar ise bir tür “ne kadar da alternatif filmlere ödül verebiliyoruz” yarışına döndü. Sanki Cannes sanki Venedik film festivali ya da Berlinale mübarek Oscarlar.

Haberin Devamı

Değerli dostum ve ağabeyim, sinema yazarı Uğur Vardan’a sordum. Konuya açıklık getirdi, özetleyerek aktarıyorum. Uğur Vardan der ki;

Oscar hâlâ önemli ve prestijli bir alan sinemacılar için. Dünyada da Türkiye’de Oscar’a bakış bu yönde ve bu durum değişmedi. Ancak Oscar’ın değiştiği doğru ve bu biraz dünyadaki siyasi ve kültürel dengelerle de ilgili. Akademinin son yıllarda profili değişti. Üyeler gençleşip söz sahibi olmaya başlayınca yeni sinema, dünya sinemasının eskiden kadraja çok girmeyen örnekleri ve anlattıkları hikayeler adaylıklarda ve ödüllerde önem kazandı.

Sinemanın o bahsedilen şaşaası, prodüksiyonlu işler geleneği ise büyük ölçüde Marvel yapımlarına ve benzerlerine devredildi. Bütün para oraya akınca oyuncular ve profesyoneller de televizyona kaydı.

Haberin Devamı

Uğur Vardan her zamanki hınzır mizahıyla dedi ki Oscarlar sonunda döndü dolaştı bizim Siyad’ın çizgisine geldi. Zamanında Siyad “kimsenin izlemediği” filmleri beğenmekle ve Hollywood yapımlarını snobe etmekle eleştirilirdi. Bugün artık Oscar da benzer noktada.

Şaka bir yana dedim ya ödüller bahane, önemli olan filmler ve anlatılan hikayeler. İyi tarafından bakarsak, iyi yapımlara ve hikayelere olan açlığımızı hem beyaz perdede hem televizyon ekranında giderebiliyoruz artık.