Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kitap okumaya çizgi romanlarla başladım. Hepimiz böyle başladık, yani benim kuşak, ‘70’lerde ‘80’lerde doğanlar. Ticaretini de yapardık. Para kazanmaktan ziyade amacımız çıkan bütün kitapları okuyabilmekti. Hepsini satın almaya harçlığımız yetmezdi. Kazandığımız parayla ya da takas yöntemiyle yeni kitaplara ulaşırdık. Zaten ilkokuldayız kazandığımız paradan ne olacak... Ataköy’de 4. Kısım çarşısının girişinde tezgâh açardık. Yere serdiğimiz örtünün üzerine kitapları dizer, kenarına bağdaş kurup bütün gün müşteri bekler, bir yandan da kitap okurduk.

Haberin Devamı

Çizgi roman satışları artıyor

Tommiks, Teksas (ben çocukken bile eski gelirlerdi) popülerdi ve ilk okuduklarımızdı. Sonra Zagor, Mister No, Kızılmaske, Mandrake tipi macera odaklı olanlar girdi hayatıma. İlerleyen zamanlarda Martin Mystere’den Corto Maltese’ye sevdiğim çok karakter oldu. Conan’lar Red Sonja’lar başka bir kapı açmıştı. Bu ikisine bir ara o kadar hâkimdim ki mesela John Buscema’nın çizdiği versiyona bayılırdım. Hatırladığım kadarıyla Buscema’lar daha iyi fiyata giderdi zaten.

Ama en sevdiklerimden biri Alaska’ydı (Ken Parker oldu sonradan). Karanlık, gerçekçi vahşi Batı hikâyeleriydi bunlar. Çocuk hâlimle o tekinsiz ortamları, tehlikeli insanları, sonu belirsiz, çoğu zaman ölümle, sefaletle, trajediyle sonlanan maceralara bayılır, büyülenmiş gibi okurdum.

Kitap okumaya böyle başladık biz. Ardından çocuk klasikleri, Mark Twain’ler, Jules Verne’ler, Rudyard Kipling’ler ve çok daha çeşitli, renkli maceralar geldi. Kitaplar kalınlaştı, resimler azaldı, konular ciddileşti, çeşitlendi. Kağıtla kitapla, okumayla aramız hiç açılmadı.

Bunları anlattım çünkü okuduğum bir haber beni heyecanlandırdı. Geçen hafta Londra Kitap Fuarı vesilesiyle Guardian’ın hazırladığı habere bakılırsa son zamanlarda çizgi roman satışlarında patlama yaşanıyor.

Hem çocuklar hem yetişkinler için yayınlanan grafik türdeki hikâyelerde büyük bir artış olduğu, birbiri ardına gelen çok satan serilerin ortaya çıkmasından belliydi. Konuya yakınım çünkü sekiz yaşında bir kızım var ve okumayı öğrendiği günden bu yana çizgi romanları elinden bırakmadı. Şu an benden çok kitap okuyor ve artık genç / yetişkin edebiyatını takip ediyor. Ama bahsettiğim çizgi romanları birkaç yıl öncesinden bu yana ondan biliyorum. Dog Man (Köpek Adam), Diary of a Wimpy Kid (Saftirik Greg’in Günlüğü), Bunny Vs Monkey mesela inanılmaz popülerler. Evdeki kitap rafında eski tabirle serisi var bunların. İrili ufaklı pek çok çizgi roman kitapçılarda kendine giderek daha fazla yer buluyor. Geçen hafta İstanbul’daki kitapçılarda da çevirileri de karşıma çıkınca şaşırmıştım. Bunlar bizim çocukluğumuzdaki çizgi romanlardan farklı yeni bir tür. Hafif absürt, komedi ağırlıklı kimi zaman sarkastik, mizahi metinler.

Haberin Devamı

Çocukların dünyasında kitabın, tablet ve akıllı telefonlarla mücadelesi kazanılması imkânsız bir yarış gibi duruyor. Belki de gerçekten öyledir, ama zaman zaman küçük zaferler kazanılmıyor da değil. Dünyada çocuk çizgi romanlarının popülerleşmesi, iyi ve ilgi çekici bir hikâye anlatılırsa eğer, çocukların kitap okuyacağını gösteriyor. Çocuklar kitabı sadece eğitim amacıyla kullanılan bir nesne olarak görmekten vazgeçerse, gayet güzel benimseyip sevebiliyorlar demek ki. Düşünüyorum da ben çocukken ne tablet, ne bilgisayar, ne telefon vardı. Ama gene de sıkıcı bir kitabı sırf seçeneksizlikten okumak yerine sokakta top ya da misket oynamayı tercih edebilirdik. Yani aslında değişen bir şey yok. Çocuklar aynı çocuklar. Önemli olan iyi hikâye.