Türkiye’nin yazılım atağı

24 Temmuz 2013

Rahmetli Erdal İnönü, bir bilim adamı olarak, Türkiye’nin “bilgi üretemediği” için geri kaldığını söylerdi. İnönü, çağdaş medeniyete yetişmek ve onu aşmak gibi bir hedef söz konusuysa, bunun ancak “bilgi üretimi” ile mümkün olacağını da savunurdu.
Dün Çırağan Sarayı’nda bu yönde atılmış önemli bir adıma tanık olduk.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın girişim ve öncülüğü ile Türkiye bilişim alanında önemli bir atağa kalktı. Avrupa’nın ve dünyanın en önde gelen yazılım şirketi SAP, Yıldırım’ın girişimleriyle İstanbul’da bir araştırma-geliştirme merkezi kurma kararı aldı ve çalışmalara başladı. SAP’ın Türkiye projesi dün Bakan Yıldırım ve Türk bilim adamlarının da katılımıyla dünyaya duyuruldu.

Tersine beyin göçü
Telekom’un altyapısına da katkıda bulunan SAP’ın Sabiha Gökçen Havaalanı’nın yakınındaki tekno-kentte kuracağı araştırma geliştirme merkezinde, 300 üst düzey mühendis görev yapacak. Çoğunluğunu Türk mühendislerin oluşturacağı merkez halen yurtdışındaki Türk mühendisler ve bilim adamları açısından tersine beyin göçünü sağlamayı hedefliyor.
Bu merkezde üretilecek yazılımlarla Türkiye milli ihtiyaçlarını karşıladığı gibi dünya pazarına

Yazının Devamı

Kürt ulusal birliği

23 Temmuz 2013

PKK’nın ortaya çıkışından bu yana yaşanan sürecin, Türkiye içinde bir “Kürt ulusal kimliği” inşa süreci olduğu yadsınamaz bir gerçektir.
PKK uyguladığı terör yöntemiyle ve gördüğü dış destekle bu yolda önemli mesafe kaydetmiş; Atatürk’ün ulus birliğini sağlamak üzere başlattığı “Türk uluslaşma” süreci, karşı uluslaşma süreciyle karşılaşmış durdumdadır.
“Türk” ve “Türk milleti” kavramı üzerinden başlatılan tartışma, bu kavramların geriye itilmesi, horlanması ve anayasadan çıkarılması girişimlerinin nedeni de bu süreçtir.
Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerini, “ırkçı” olmakla suçlayanların da hedefinin aynı olduğu tartışılmaz.
Dikkat çeken yön ise Türkiye’ye ve hükümetlerine bu eleştiriyi yönetenlerin, aynı zamanda bir “Kürt ulus bilinci” yaratmaya ve bir “Kürt ulus devleti” kurmaya yönelmiş olmalarıdır. Bu süreçte “Türk ulus birliği” gevşetilip, dağılmaya zorlanırken, “Kürt ulus birliği” kurulmaya çalışıldığı da gerçektir. Öcalan’ın talebi üzerine, Ankara, Diyarbakır, Avrupa’da da planlanan ve ikisi gerçekleştirilen konferanslardan sonra, şimdi de Erbil’de Barzani’nin çağrısıyla Ağustos ayı içinde “Kürt Ulusal Konferansı” toplanacak. Bu konferansa, “dört parça tezi”ne uygun

Yazının Devamı

Ankara caydırıcı olabilecek mi?

21 Temmuz 2013

PKK/PYD’nin Kuzey Suriye’de hakimiyet kurması, Ankara’yı rahatsız etti. Bu rahatsızlık, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından duyuruldu.
Suriye olayları başladığında Kuzey Suriye’de Kuzey Irak’ta olduğu gibi bir Kürt yönetimi oluşabileceği gündeme getirildiğinde hükümet bu olasılığı fazla güçlü görmüyordu.
Ankara’nın hesabı Kuzey Suriye’deki demografik yapının Kuzey Irak’a benzemediği, bu nedenle Türkiye sınırı boyunca Kürtlerin bölgeye hakim olmasının mümkün olmadığı öne sürülüyordu.
Ankara’nın bir başka dayanağı da Esad rejiminin fazla ömrü olmadığı, Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) ve Suriye muhalefetinin Suriye yönetimini devralacağı öngörüsüydü.
Bu öngörüye göre ÖSO, Kuzey Suriye’ye de hakim olacak, Barzani ve PKK desteğindeki Kürtlerin bu bölgede Kuzey Irak gibi bir yapı oluşturması mümkün olmayacaktı.
Ancak gelişmeler, bu öngörüleri doğrulamadı. Esad, beklendiğinin aksine iktidarda kalmayı becerdiği gibi kaybettiği yerleri de tekrar geri almaya başladı. Bu arada ÖSO’ya uluslararası destek de giderek azaldı.ÖSO’nun yanında görünen El Kaide’nin bir kolu olarak ortaya çıkan El Nusra da ÖSO’dan ayrıldı. Ayrıca Esad kuvvetlerinin karşı saldırıları nedeniyle

Yazının Devamı

Davutoğlu’nun tepkisi ve PKK’nın atağı

20 Temmuz 2013

Ak Parti’nin dış ilişkilerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Ankara’daki yabancı büyükelçiler için verdiği iftarda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, batıya sitemde bulundular.
Erdoğan ve Davutoğlu, Mısır’daki darbe ve Suriye’deki iç savaş konusunda batı dünyasını duyarsızlıkla eleştirdiler.

“BM taş oluyor”
İftarda sohbet ettiğimiz Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Esad yönetiminin Suriye halkına saldırılarının sürdüğünü, ölenlerin sayısının 100 binle ifade edildiğini anımsattıktan sonra Birleşmiş Milletler’e şöyle sitem etti:
“Ölen Müslüman olunca Birleşmiş Milletler birden taş gibi oluyor.”
Davutoğlu, batı dünyasının çifte standardından yakınırken, BM’nin Türkiye’nin çağrılarına yanıt vermemiş olmasını da eleştirdi. Vicdanı olan herkesi Türkiye’deki, Suriyelilerin kaldığı kampları görmeye davet etti.

Yazının Devamı

Kuzey Suriye sorunu

19 Temmuz 2013

Suriye olayları başladığında, Türkiye açısından Kuzey Irak’a benzer bir “Kuzey Suriye” sorunu doğabileceğine birkaç kez dikkat çekmiştik.
Gelişmeler, Türkiye açısından PKK/PYD’nin kontrolünde bir “Kuzey Suriye” sorununun belirgin hale gelmekte olduğunu gösteriyor.
Genelkurmay Başkanlığı, dün Ceylanpınar’ın karşısındaki Resulayn ilçesinin “bölücü terör örgütü PYD’nin kontrolüne geçtiği bildirilmiştir” açıklamasını yaptı. PKK/PYD ile El Kaide’ye bağlı olduğunu açıklayan El Nusra güçleri arasındaki çatışmalar sırasında Türkiye tarafına da mermi ve roketler düştüğü ve sınırdaki Türk birliklerinin PYD cephesine doğru havan da dahil olmak üzere karşılık verdiği de duyuruldu.
Bu gelişmeler, “Kuzey Suriye” sorununun kapıda olduğunun önemli göstergeleri.
Bu sorun, Türkiye’nin, Kuzey Irak sınırından sonra Suriye sınırının özellikle doğu bölümünde de PKK’yla “komşu” olacağı anlamına geliyor.

Kandil’in amacı

Yazının Devamı

Dört parça ve müşterek karargâh

18 Temmuz 2013

PKK’nın yola çıkarken belirlediği hedeflerden çok da uzaklaşmadığı Kongre-Gel’in son toplantısında aldığı kararlarla bir kez daha anlaşıldı. Kongre-Gel, KCK’nın yönetimini değiştirirken sadece Türkiye ile ilgili kararlar almadı.
PKK’nın kuruluşundaki tezine uygun olarak “dört parça”yla ilgili kararlar da aldı. Türkiye, Irak, Suriye ve İran’daki parçalardaki Kürtlerin birleşmesi amacını bir kez daha ilan etti. Bu yönde Kuzey Suriye’deki (PKK-PYD) yapısının güçlendirilmesi hedefini vurguladı.

Müşterek karargâh
Kandil’i sadece PKK’nın Türkiye’deki faaliyetlerini yöneten “karargâh” olarak görmek yanlış olur. Kandil, bir çeşit “müşterek karargâh” gibi çalışıyor. Sadece Türkiye’de değil Suriye, Irak ve İran “cepheleri”ni de yönetiyor.
PKK’nın “dört parça ve dört cephe” tezi açısından bakıldığında fotoğrafın bütünü şöyle özetlenebilir:
1- Önceliği Suriye’ye veren Kandil, Kuzey Suriye’de özerk Kürt devletini ilan etmeye hazırlanıyor. Parçalardan birinde devlet yapısı oluşturmaya gayret ediyor. Dün El-Nusra örgütüyle girdiği çatışma sonrasında Ceylanpınar’ın karşısındaki karakolları ele geçirdi. Suriye sınırında TSK’nın karşısında PKK-PYD var. (Bu arada Türkiye tarafına

Yazının Devamı

CHP’nin Kürt sorununa ilişkin yol haritası

17 Temmuz 2013

Hükümet, Öcalan’la birlikte süreci kendi yöntemleriyle yürütürken, ana muhalefet partisi olarak CHP’nin tutumunu da sık sık eleştiriyor.
CHP, bu sürece MHP gibi cepheden tavır almadı, ancak hükümetin izlediği yolu da benimsemedi. Süreci yakından izliyor. Çözüme karşı değil ama hükümetin Öcalan’la masaya oturmasından başlayarak, pazarlık yöntemlerine karşı.

CHP nasıl görüyor?
CHP, Kürt sorununu nasıl görüyor? Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu tarafından CHP’ye bu konulardaki çalışmaları nedeniyle davet edilen İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, bu soruma şu yanıtı verdi:
“Biz, bu sorunu bir demokrasi sorunu olarak görüyoruz. Bu nedenle demokrasiyi geliştirecek önerilerimizin Kürt sorununun çözümüne katkıda bulunacağına inanıyoruz.”

Yazının Devamı

Balyoz davası ve YAŞ kararları

16 Temmuz 2013

Aralarında kuvvet ve ordu komutanları da bulunan çok sayıda muvazzaf general ve amiralin de yer aldığı Balyoz davasının temyiz duruşmasına dün Yargıtay’da başlandı.
Davanın esasını emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın komutanlığı sırasında (Mart 2003) 1. Ordu’da yapılan plan semineri oluşturuyor. İstanbul Özel Yetkili 10. Ağır Ceza Mahkemesi, bu semineri, “darbe planı” olarak niteledi ve seminere katılan bütün subayları, “darbeye eksik teşebbüsten” mahkum etti.
Balyoz davası iddianame, deliller ve hüküm bakımından en çok tartışılan davalardan biri oldu. Savunma avukatları, iddialara delil gösterilen dijital verilerin sahte olduğunu, iddialarda 1500’den fazla maddi hata bulunduğunu, seminerin darbe planı olmadığını öne sürdüler. Mahkemenin mahkumiyet kararı ise sanıkların yetki, görev ve sorumluluklarına bakılmaksızın toptancı bir yaklaşımla verildiği gerekçesiyle hukukçular tarafından eleştirildi.

Püf noktaları
Davanın temyiz aşamasında avukatların tüm sanıklar için hazırladıkları ortak savunma, siyasi olmaktan çok teknik.
Temyiz aşamasında davanın karara bağlanacak püf noktaları, şu konulardan oluşuyor:

Yazının Devamı