Tiroit bezi az çalıştığı zaman daha düşük miktarda tiroit hormonu salgılar. Tıptaki adıyla hipotiroidi olarak adlandırılan bu durum tüm metabolizmayı etkiler, tiroit hormon düzeyi düşük olunca vücuttaki hücrelerin aktivitelerinde yavaşlama başlar. Hipotiroidinin tanısı kanda bakılan tiroit hormon düzeyinin düşük olması ve TSH (Tiroidi stimüle eden hormon) düzeyinin yüksek olması ile kolayca konur. Ancak belirtileri de bazen hemen tanıyı koydurucu şekilde olabilir. Dilerseniz yine olay kahramanımız bir hanımın şikayetleri üzerinden gidelim: Hastamız aşırı halsizlik ve sürekli uyku halinden şikayetçi. Çabuk yoruluyor, konsantrasyon güçlüğü çekiyor, zaman zaman ani öfke patlamaları geçiriyor ve depresyona eğilimi var. Diyet yapmasına rağmen kilo veremiyor. Kronik kabızlıktan şikayetçi. Adet düzensizliği var. Daha önce birkaç kez düşük yapmış. Saçları dökülüyor, cildi kuru ve hep çok üşüyor. Göz kapakları şiş, vücudunda sert ve parmakla basıldığı zaman çukur (godet) bırakmayan ödem var. Tüm bu belirtileri depresyon, kansızlık, vitamin eksikliği, mevsim değişikliği gibi sebeplere bağlayıp kendini ezbere vitamin, mineral bombardımanına tutuyor. Antidepresanlarla beraber esas sebebi
Tiroit bezi boynun ön-orta kısmında yer alan kelebek şeklinde bir organdır. Normal ağırlığı 20-30 gram arasındadır. Triodotironin (T3) ve tiroksin (T4) adı verilen iki çeşit hormon salgılar. Bu hormonların yapısındaki ana madde iyottur. Bu nedenle dışarıdan yediğimiz besinler ve içtiğimiz su vasıtasıyla aldığımız iyot miktarı vücutta bu hormonların üretimini etkiler. Tiroit hormonlarının başlıca görevi metabolizma üzerinedir. Vücut ısısını ayarlama ve metabolizma hızını belirlemede etki gösterirler. Bu görevlerinin yanı sıra vücudun birçok işlevinde de değişik etkilere sahiplerdir.
Tiroit bezinin çalışması
Tiroit bezinin çalışmasını denetleyen bir üst mekanizma vardır. Bu mekanizma beyinde bulunur. Negatif geri beslemeyle açıklanan bir sistem üzerinden hareket eder. Eğer tiroit bezi hormon üretiminde tembellik yapar da az hormon üretirse beyinde hipotalamus bölgesinde TRH (Thyrotropin-releasing hormone) salgılanarak hipofiz bezine etki eder ve hipofizden TSH (Thyroid Stimulating Hormone) salgılanmasını sağlar. TSH da tiroit bezine etki edip T4 ve az miktarda T3 yapımını ve salgılanmasını sağlar. T4 ve T3’ün büyük bir kısmı kanda bulunan proteinlere bağlanır, çok az bir kısmı ise
15 Ekim kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserine dikkat çekmek üzere Dünya Meme Sağlığı Günü olarak anılır. Diğer kanserlerde olduğu gibi meme kanserinde de erken tanı tedavideki başarıyı belirler. Bir önceki yazımda meme kanserinin risk faktörlerinden bahsettim, şimdi biraz bu kanserin teşhis ve tedavi yöntemlerinden bahsedelim.
Teşhis yöntemleri
Uzmanlar 20 yaşından itibaren kadınların memelerinde bir kitle ele geliyor mu diye ayda bir ve tercihen adet bitimini taklip eden 4-10 gün içinde kendi kendilerini muayene etmelerini öneriyor. Hiçbir şikayeti olmasa bile 35 - 40 yaşlarında ultrason ile 40 yaşından itibaren de yıllık mamografi tetkikleriyle kontrollerini yaptırmasını tavsiye ediyor. Bununla birlikte mamografide şüpheli bir bulgu tespit edildiğinde bulgunun özelliklerini görmek, kistik yapılı göğüslerde bu kistleri diğer lezyonlardan ayırmak için de meme ultrasonu mamografiye tamamlayıcı olarak kullanılıyor. Ayrıca saptanan lezyonun niteliğinin tespiti de ultrason eşliğinde yapılan biyopsiyle sağlanıyor. Problemli bölge hakkında daha net bilgiler elde etmek için tomosentez adı verilen bir radyolojik tetkik daha vardır. Bu tetkikte mamografilerden daha fazla
Adını bile anmak istemediğimiz, kötü hastalık diye bahsettiğimiz kanser bulunduğu dokuya göre isim alır. Buna göre de huyu, karakteri değişir. Erken yakalandığı takdirde tedavi edilme şansı fazladır. Hatta tamamen kurtulmak da mümkün olabilir.
Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Toplumdaki bilincin her geçen gün artmasıyla erken tanı ve dolayısıyla tedavi şansı artmıştır. Kanser tarama programına dahil edilen meme kanseri, tıpta bu konuda yapılan birçok araştırma sayesinde ilerleyen teşhis ve tedavi metotlarıyla önceki senelere göre çok daha yüz güldürücü sonuçlarla karşımıza çıkmaktadır.
Risk faktörleri
Hastalıklara ait risk faktörlerinin bazılarını değiştiremeyiz bunlar;
Cinsiyet: Kadınlarda daha sık görülmekte
Yaş: 55 yaşından sonra daha sık görülmekte.
Aile öyküsü: Birinci derece akrabalarda görülmesi riski artırır.
Genetik mutasyon:
Stresi hep kötü biliriz. Gerçekten de birçok hastalığın zeminini hazırlayabilir. Dostların, akrabaların arasını bozacak kavgalara da sebep olabilir. Ancak az miktarda olduğu zamanlarda bazen faydalı da olabilir. İnsanı hafif hırslandırarak motive eder. Zor elde ettiğimiz değerler daha kıymetlidir bunları elde ederken yaşadığımız zorluklarla doğru orantılı olarak stres de yaşarız. Sonunda elde ettiğimiz zaman da o oranda seviniriz. Düşünsenize hayatımızda hiçbir zorluk olmasaydı her şeyi kolayca elde etseydik bizim için bir kıymeti de olmazdı ve sonuçta mutluluk da duymazdık. Yani bir zafer kazanmak ya da sonuçtan memnun olmak için azıcık strese de ihtiyacımız var. Ancak azı karar çoğu zarar misali bu ayarı tutturmak oldukça zordur.
Farkında olmak önemli
Stresi baskılamayın, göz ardı etmeyin. Stresi yok farz etmek, önemsiz saymak ondan kurtulmanın bir yolu değildir. Hoşumuza gitmeyen bir olayı ne kadar görmezden gelsek de bilinçaltımız bundan olumsuz şekilde etkilenir. Bizi strese sokan konuyu çözüme kavuşturmazsak asıl o zaman zararı dokunur. Dolayısıyla stresin sebebinin farkında olmak ve bunu bir şekilde lehimize çevirmek elimizdedir. Bazen aklımızın bazen de kalbimizin gösterdiği
Stresin sebebinden çok sonucu bizi üzer. Neden stresli olduğumuzdan çok sonucunda başımıza açtığı dertlerle uğraşırız.
Tıpta birçok hastalığın temel sebeplerinden biri olan stres günlük yaşantımızda da sürekli peşimizi bırakmayan bir baş derdi gibidir. Basit hastalıklardan kronik ve tedavi edilemez sorunlara kadar gidebildiği gibi insanları, kendilerine ve başkalarına şiddetli zarar verdirecek cinayetler ve intiharlara kadar götürebilir. İşte bu noktada stresin sebebinden çok sonucu bizi üzer. Neden stresli olduğumuzdan çok sonucunda başımıza açtığı dertlerle uğraşırız. Sebebinin zerre kadar değeri yoktur artık. Sonunda bu değersiz sebep için hayatı böyle zehir etmeye değer miydi diye düşünürüz. Amaç bu aşamaya gelmeden bu bilince ulaşabilmek olmalı. Stres düşük dozlarda iken çok işimize yarasa da kararını tutturmak oldukça zordur.
Etkileri az çok bilinir
Stresin kalbe etkileri az çok herkes tarafından bilinir. Ancak damar tıkanıklığı olmadan enfarktüs ve devamında kalp yetersizliği yapabileceğini düşünmek zordur. İlk kez 1990 yılında Japonya’da tanımlanan bu sendroma hastalığın kalbe yaptığı etki yüzünden görüntüsünün çok benzemesinden dolayı Japonca’da ahtapot yakalamak için
Sonbaharın yaklaştığı şu günlerde artık tatil günlerini de geride bırakıyoruz. Güneşin kavurucu sıcağının yerini daha serin, rüzgarlı ve yağmurlu bir hava almaya başlıyor. Tatilde olanlar artık tatil beldelerinden yavaş yavaş geri dönmeye başladılar. Okulların açılması da bu geri dönüş tarihinin belirleyicilerinden.
Yeni öğretim yılı özellikle ilk ve orta öğretim çağındaki çocuklarda ayrı bir heyecan yaratır. Arkadaşlarla buluşma, tatil boyunca geçen zaman süresinde neler olduğunu anlatmak, yeni arkadaşlar edinmek bu heyecanın bir parçasıdır.
Alışması önemlidir
Çocuklar bir üst sınıfa başladıkları bu dönemde bir yaş daha büyüdüklerini daha belirgin hissederler. Yeni bilgiler edinmek, hayata atılacağı güne bir adım daha yaklaştığını hissetmek bu zamana denk gelir. Hayattaki, özellikle iş ve meslek hayatındaki başarı okuldaki başarıyla yakın alakalı olduğundan çocuğa daha ilköğretim hayatındaki dönemlerinde disiplin ve çalışkanlığı iyi öğretmek gerekir. Okulunu, öğretmenini, arkadaşlarını, derslerini sevmesi, alışması önemlidir. Öğretmenine saygı duyması, çekinmesi, sözünü dinlemesi güzeldir. Ancak bu saygı korku salarak yapılmamalıdır. Burada görev öğretmene düştüğü kadar aile
Hepatit mikrobundan korunmak üzere, Hepatit B aşısını yaptırmak, bulaşmasını engellemek üzere Hepatit A için yiyeceklerin iyi yıkanmış ve temiz olduğundan emin olmak, kan ve vücut salgılarıyla bulaşan Hepatit B ve C için gerekli önlemleri almak gerekir.
Vücudumuzun toksinlerden arındırılması (detoks) karaciğerin fonksiyonları arasındadır. Biz ne kadar fazla sağlığa zararlı toksik madde alırsak karaciğerin yükünü de o kadar artırmış oluruz. Genel olarak vücuda zararlı gelen her şey karaciğere de zararlıdır. Ancak bunların başında herkesin bildiği alkol gelir. Karaciğer yağlanmasının da başlıca sebeplerinden olan alkol karaciğerin en büyük düşmanıdır. Bunun yanı sıra sigara, beyaz un, şeker, aşırı tuz ve asitli gıdalar. Rafine edilmiş gıdalar, kızartmalar, cipsler, gıda katkı maddeleri, gıda boyaları, karamelize edilmiş gıdalar, aşırı yağlı ve soslu gıdalar. Gıdaların üzerindeki zirai kalıntılar, kurşun içeren boyalar, konserveler, füme olarak hazırlanmış etler, pastırma, sucuk, salam gibi gıdalar, ağır metal içeren balıklar ve deniz ürünleri, bazı ilaçlar karaciğere zarar verebilir.
Burada önemle vurgulamak isterim ki, vücutta bir takım fonksiyonları daha iyi hale