Bakanlıktan umut veren bir proje

3 Mart 2019

Mağdur Hakları Daire Başkanlığı’nın yeni projesi son derece umut verici. Bu reformların hayata geçirilmesi için de kurumların iş birliği şart.

Adalet Bakanlığı; bir süredir son derece önemli projelerin altına imzasını atıyor. Bunlardan biri; tartışmalı olan yargı sistemini uluslararası sözleşmelere göre yeniden düzenleyecek yargı reformunu yaratmak. İkincisi toplumda moral paniğe yol açan engelli bireye, kadınlara ve çocuklara karşı şiddet ve cinsel istismara karşı önlemler almak.

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün, yargı reformunun taslak olarak hazır olmasına karşın çeşitli kesimlerin bizzat görüşüne başvurduğu, bakanlığın hak ihlalleri üzerine çalışmalar yapan kurumlarla bir araya gelerek, çalıştay düzenlediği, adil yargılanmadan, kötü muameleye, örgütlenmeden yaşam hakkına kadar birçok konuda görüş ve önerilerin kaleme alındığı biliniyor.

İnsan hakları, yargı bağımsızlığı, ifade ve düşünce özgürlüğü, uzun tutukluluk sürelerine ilişkin bu çalışmalar bir tarafa, Adalet Bakanlığı’na bağlı Mağdur Hakları Daire Başkanlığı’nın engelli bireye, kadınlara ve çocuklara karşı şiddet ve cinsel istismara karşı hazırladığı yeni bir projesi son derece umut verici.

Bize de görev düşüyor

Milliyet

Yazının Devamı

Tacizci gazeteciler ve kaybedenler cemiyeti!

24 Şubat 2019

Gazeteci Vincent Glad’ın Facebook’ta kurduğu Ligue du LOL (LOL Cemiyeti) adlı kapalı grubun üyesi olan bazı gazetecilerin kadınlara yönelik ağır tacizlerde bulunması ülkenin gündemine oturdu.

Fransa’da “etik değerlerinden uzaklaşan gazetecileri” konu alan ciddi bir tartışma yaşanıyor. Tartışmanın konusu; gazeteci Vincent Glad’ın 2009’da sosyal medyada kurduğu Ligue du LOL (LOL Cemiyeti) adlı kapalı Facebook grubunun aktif üyesi olan bazı gazetecilerin kadınlara yönelik ağır tacizlerde bulunması.

Gazetecilerin kurduğu LOL Cemiyeti artık yok. Ancak olayı açığa çıkaran Slate’nin yazarı Thomas Messias oldu. Attığı bir tweetle isim vermeden “feministleri taciz eden ‘örnek’ bir gazeteci”den söz etti. Liberation yazarı Alexandre Hervaud “Bu cesur tweet kimi hedef alıyor bilmiyorum ama bazı aktivistlerin kendiyle çelişen umutsuzluğunu çok iyi anlatıyor: Toplumu değiştirmek isteyenler insanın değişebileceği gerçeğini kabul edemiyorlar” sözleriyle karşılık verdi.

Liberation gazetesi, kendisi de Liberation’da çalışmış Vincent Glad tarafından kurulmuş olan grubun tacizlerini sayfalarına taşıyınca tartışma büyüdü, grubun üyeleri tarafından tacize maruz kalan kadın gazeteciler ortaya çıkarak söz

Yazının Devamı

Medyada alışkanlıklarını yıkan kazanıyor

17 Şubat 2019

İki gazeteci, sekiz farklı ülkede 59 medya kuruluşunu masaya yatırdı. Araştırmaya göre; en başarılı gazeteler mesleki dogmaları yıkma konusunda en cesaretli olanlar.

Bahçeşehir Üniversitesi’nin gazeteci adayları yetiştireceği sertifika programı International News Academy’de (INA) üç saat medyayı anlatmak! Gazeteciliğe gösterilen ilginin büyüklüğü şaşırtıcı, öğrenciler muhteşemdi. Türkiye’de Ombudsmanlık ve medyanın etik sorunları üzerine, özellikle dış haberler ve siyasi haberler alanında uzmanlaşmak isteyen öğrencilerin soruları medya açısından umut verici… Üstelik yeni medya düzeninde mesleki dogmaları yıkan gazetelerin ve gazetecilerin başarılı olduğu medya araştırmalarıyla da kanıtlanmışken.

Bu araştırmalardan birinin altında Danimarkalı Per Westergaard ve Soren Schultz Jorgensen adlı iki gazetecinin imzası var. İki gazeteci, sekiz farklı ülkede 59 medya kuruluşunu masaya yatırdı. Araştırmaya göre; en başarılı gazeteler mesleki dogmaları yıkma konusunda en cesaretli olanlar. Yaklaşık altı ay önce Nieman Lab’ta yer alan araştırmaya göre medyadaki eğilimler şöyle:

Tarafsızlık kavramını sorgulayarak, kendilerine özgü bir perspektifi açıkça sergileyen medya kuruluşlarının sayısı

Yazının Devamı

Medya ‘Öykülere kan’ veriyor!

10 Şubat 2019

Kendisi de donör olan bir okurumuz, Öykü için dua ederken, SMA Tip 1 teşhisi konulan, ilacı bakanlık tarafından yurtdışından getirilmesine rağmen devlet hastanesinde yer bulunamadığı için hayatını kaybeden Nehir bebekle ilgili duyduğu üzüntüyü bizimle paylaştı.

Bir mesleği tanımlayan kurallarıdır: Gazetecilik de meslek kuralları üzerinden şekillenir. Tam da bu nedenle haber, bir gazeteci için herhangi ticari mal ve hizmetten farklı olarak toplumsal bir nitelik taşır. Üzüntü, sıkıntı, tehlike, yıkım, felaket ya da şok halindeki insanlar söz konusu olduğunda gazetecinin olaya yaklaşımı ve araştırması duygu sömürüsünden uzak ve insani olmak zorundadır. Gazeteci, ilettiği haber ve bilginin sorumluluğunu üstlenmeli ve paylaşmalıdır.

Lösemi hastası Öykü Arin için Türkiye çapında başlatılan ilik bağışı seferberliğine Milliyet çalışanlarının da katılması bunun en güzel örneği. Öykü gibi ilik bekleyen yüzlerce çocuğa donör olabilmek için Demirören Medya çalışanlarının 3 tüp kan örneği vermesi; kök hücre ve kan bağışında bulunulması meslek sorumluluğumuzun sadece sorunu yazmak ya da kamuoyunu bilgilendirmekle sınırlı olmadığını gösteriyor.

SMA Tip 1 teşhisi konulan Nehir bebek, ilacı Sağlık

Yazının Devamı

Dipten gelen dalga: İpekçi anayasası

3 Şubat 2019

Abdi İpekçi doğru ve adil habercilik değerlerine bağlı yürüttüğü gazetecilik anlayışını bizlere miras bıraktı. Biz de sayısız dizi, makale ve haberlerle gelecek kuşaklara anlatıyoruz.

Milliyet’in sahibi kim olursa olsun okurlardan gelen mektuplar genellikle şöyle başlar; “Abdi İpekçi’nin gazetesinde…” Habere yönelik bir şikâyet söz konusuysa o zaman da “Abdi İpekçi’nin gazetesine yakışmadı…” ifadesiyle karşılaşmak kaçınılmaz olur.

Milliyet gazetesi, Abdi İpekçi’nin genel yayın yönetmenliği döneminde meslek etik kurallarıyla tanıştı. O kurallar “Milliyet Anayasası” olarak basın tarihine geçtiğinde gazete de daima “basında güven” logosuyla yoluna devam etti.

İpekçi’den devraldığımız ilkelerle Milliyet herkese eşit mesafede, olaylara soğukkanlı yaklaşan, sansasyonel başlıklardan kaçınan, ağırbaşlı, diplomatik dili olan bir gazete olarak algılandı ve bence böyle algılanmaya da devam edecek çünkü köklü bir geçmişten gelen imajı okurun gözünde hiçbir dönemde değişmedi.

Milliyet de değişmedi. Önceki gün muhteşem bir sergi ve konferansla Abdi İpekçi’yi anarak varlığını bir kez daha kanıtladı…

Bir gün bu cinayet çözülecek

Erdoğan Demirören Konferans Salonu’nda düzenlenen Abdi İpekçi 40. Yıl Anma

Yazının Devamı

Medyatik şarlatanlar

20 Ocak 2019

Geçtiğimiz günlerde İstanbul Tabip Odası medya ve sosyal medyada sık sık yer alan bazı doktorları “medyatik şarlatan” olarak tanımladı. Acaba medya bu doktorlara yer vermese, bunca bilgi kirliliği yaşanır mıydı?

2015 Ağustos’unda Sağlık Bakanlığı; medyada sık sık yer bulan ve ekranlara çıkan doktorlara sağlık meslek mensuplarının uyacağı kuralları ve etik değerleri içeren bir taahhütname hazırladı. Medyatik doktorların tartışmalı sağlık önerileriyle toplumda oluşan bilgi karmaşasını ve kirliliğini önlemeyi amaçlayan bakanlık bu yazıyı RTÜK’e gönderdi.

Yani dedi ki; doğruluğu bilimsel ve klinik olarak kanıtlanmamış veya mevzuatla tıbbi işlem olarak tanımlanıp düzenlenmemiş tedavi ve yöntemler hakkında bu doktorlar görüş bildirmeyecekler.

Bakanlığın bu uygulaması sonuç vermedi. Geçtiğimiz günlerde bu kez İstanbul Tabip Odası, konuya ilişkin rahatsızlığını dile getiren bir başka metin hazırladı. Medya ve sosyal medyada sık sık yer alan bazı tıp doktorlarının sağlıkla ilgili açıklamalarının halen “ezber bozan”, “tabu yıkan”, “şoke eden” başlıklarıyla sunulduğunu hatırlatarak, bu doktorları “medyatik şarlatan” olarak tanımladı.

Bildiride kişisel çıkarları için modern tıbba güveni

Yazının Devamı

Medyanın “ruh sağlığı” sınavı

13 Ocak 2019

Cinayet ya da şiddet haberlerini dikkat çekici hale getirmek için ‘suçu’ bıçak darbesi sayısıyla anormalleştirip, şizofren teşhisi konan bir hastayı da normalleştirmeye çalışmak ahlaki değildir.

39 yaşındaki Selçuk Bakıryapan şizofreni hastasıydı. Annesiyle birlikte yaşıyordu. 19 Ocak 2016 yılında annesini öldürdü. Tutuklanarak mahkemeye sevk edildi. İstanbul Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesi de ‘şizofren’ raporu verince, mahkeme ceza ehliyeti olmadığı gerekçesiyle sanığın yüksek güvenlikli sağlık kurumunda tutuklu olarak tedavi edilmesini kararlaştırdı. Tedavi için hastaneye gönderilmek üzere Bursa E Tipi Cezaevi koğuşunda bekletildi.

Olay medyada “Cani evlat”, “Annesini 243 yerinden bıçakladı” başlıklarıyla yer buldu. Öyle ki; annesini öldürdükten sonra ablasına telefonda söylediği “Annemi tuzlayayım mı kokar mı” gibi ifadeler dahi başlıkta görüldü.

Olaydan beş ay sonra bu kez Selçuk Bakıryapan, koğuşunda bulunan kişilerce 12 Haziran’da dövülerek öldürüldü. Selçuk Bakıryapan cinayeti davasının zanlıları da geçtiğimiz hafta hâkim karşısına çıktı. Sanıklardan birinin ifadesi dikkate değer: ‘’18 kişilik koğuşta, 30 kişi kalıyorduk. Selçuk’un hemen her gün koğuşta dövülmesi rutin

Yazının Devamı

Kıyamet koparan haberler!

6 Ocak 2019

Bir haberi önemli yapan nedir? Basında geniş yer bulması ya da toplumun olaya gösterdiği ilgi ve tartışmalar haberin önemini belirleyebilir mi? Medyanın dünyada yaşanan faciaların; doğaya, insana, hayvana verilen zararın bilincinde olduğunu söyleyebilir miyiz?

Medyada “doğal kaynakları tüketim biçimlerimizi değiştirmemiz” gerektiği yönünde bir haberi en son ne zaman okudunuz? Ya da geçtiğimiz aylarda sessiz sedasız yayımlanan ve neredeyse hiç ses getirmeyen Dünya Doğayı Koruma Vakfı ve Londra Zooloji Derneği’nin ortaklaşa hazırladığı Yaşayan Gezegen 2018 Raporu’nu okudunuz mu?

Rapora göre; 1970’lerden bu yana hava ve deniz kirliliği, küresel ısınma, plansız avlanma gibi nedenlerden dolayı dünyadaki memeli hayvanlar, kuşlar, balıklar ve sürüngenlerin yüzde 60’ının nesli tükendi. Günümüzde canlı türlerinin yok olma hızı, doğadaki insan etkisinin olmadığı dönemlere kıyasla 1000 kat arttı. Dünya genelindeki deniz kuşlarının midesinde 1960’larda sadece yüzde 5 olan plastik bugün yüzde 90 oldu. Bize ne diyebilir misiniz? Üstelik raporda, küresel düzeyde tehlike altında olan türlerin 2008’de Türkiye’deki sayısının da 131’den 2018’de 400’e çıktığına da dikkat çekilmişken…

Bu coğrafyayı

Yazının Devamı