İsrail ahlaki pusulasını kaybetti

11 Ağustos 2024

Savaşların en karanlık yanı sivillere karşı işlenen kitlesel suçlardır. Yahudi halkının soykırım deneyimi, ne yazık ki Netanyahu hükümetinin aşırı ırkçı siyaset anlayışıyla, en mağdur topluluklara karşı adaletsizlik ve zulüm uygulamaları şeklinde geri dönmüş görünüyor.

Birleşmiş Milletler’in yayımladığı son raporlara göre, 7 Ekim’den sonra İsrail yetkilileri tarafından gözaltına alınan Filistinlilerin sayısı 9.500’ü aştı. Bu insanların üçte biri suçlama veya yargılama olmaksızın tutulmakta. Gözaltına alınan 53 Filistinli ise işkence sonucu hayatını kaybetti. Gözaltına alınanlar arasında kadınlar, çocuklar ve sağlık çalışanları da bulunuyor.

BM İnsan Hakları Ofisi ve bağımsız insan hakları uzmanlarının İsrail hapishanelerinde yaşanan hakları ihlallerine ilişkin raporları, İsrail’in Filistinli tutuklulara yönelik uygulamalarının korkunç boyutlarını gözler önüne seriyor. Bu raporlar insanlık dışı koşullarda yaygın taciz, işkence, cinsel saldırı ve tecavüz vakalarının yaşandığına dair doğrulanmış bilgiler sunuyor.

★ ★ ★

İsra

Yazının Devamı

Erkek şiddeti ve intihar

4 Ağustos 2024

Erkekler kendi hikayeleriyle yüzleşemiyor. Son yıllarda artan kadın cinayetleri haberlerine hiç dikkat ettiniz mi? Kadınları öldüren erkekler eskiden adalete teslim olurdu. Şimdi çoğu cinayetten hemen sonra ya kaçıyor ya da intihar ediyor. Üstelik sadece kadınları değil, önüne çıkan herkesi; eşini, çocuklarını kayınvalidesini, baldızını öldürdükten sonra intihar edenlerin sayısı hayli fazla. 

Aslında bunların her biri aile faciası ama medyada bu haberler her defasında “yine bir kadın öldürüldü” başlıklarıyla yer buluyor. Oysa son bir buçuk yıl içerisinde öldürülen 500’e yakın kadını haber yaparken, erkeklerin önemli bir kısmının da işledikleri bu cinayetlerden hemen sonra niçin intihar ettiklerini de sorgulamamız gerekmez mi?

★ ★ ★

İkincisi bu cinayetlerin büyük bir kısmı, özellikle “boşanma” davası açan kadınlara karşı işleniyor gibi görünse de kadın cinayetlerinin ardındaki nedenler karmaşık ve çok yönlü. Tam da bu nedenle kadın cinayetlerin nedenlerini anlamak

Yazının Devamı

Teknoloji siyasetin bir aracı haline mi geldi?

28 Temmuz 2024

Dünyanın en zengin adamı Elon Musk, taciz suçlamalarıyla yargılanan Donald Trump’ın kampanyasına para yatırdı. Kendi ülkesinde yolsuzlukla, uluslararası mahkemelerde katliamcı olmakla suçlanan Netanyahu’yu alkışladı. Filistin’de yaşanan katliamı protesto eden Demokratları antisemitist olmakla suçladı. Musk ya siyaset bilmiyor ya da bu konuda yeterli siyasi birikime sahip değil. Yoksa milyonlarca takipçisine politik kimliğini açıklayarak, ekonomik gücünü sadece finansal alanda değil, siyaseti yönlendirme, ondan yararlanma ve onun üzerinde hakimiyet kurma planının da bir parçası olarak kullanmak mı istiyor?

Son yıllarda teknoloji devi şirketlerin devletlerin yerini aldığına dair argümanlar giderek artmakta. Elon Musk gibi teknoloji liderlerinin politikaya etkisi, bu değişimin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Teknoloji devlerinin sahip oldukları ekonomik güçle sadece iş dünyasında değil, aynı zamanda politik ve sosyal alanda da büyük etki yarattığı bilinen bir gerçek. Öyle ki bugün Amazon, Google, Apple ve Tesla gibi şirketler

Yazının Devamı

Suç ortada, sanıklar dışarıda!

21 Temmuz 2024

Bir dava dosyasını görmeden mahkeme kararlarını eleştirmek doğru bir yaklaşım değil. Ancak, vatandaşların yaşadığı mağduriyetlerin onca delile rağmen sanıkların serbest bırakılmasıyla sonuçlandığını görüyoruz. Sanıklar çoğu kez suçu itiraf etmelerine rağmen serbest kalıyor. İşte o zaman sadece dava hakkında değil, adaletin işleyişi bakımından yargının kendisine de soru sorma hakkınız doğuyor. 

Bursa’da bir ev sahibi, kiracısına tuzak kuruyor, eve çağırıp babası, eşi ve arkadaşlarıyla birlikte domuz bağıyla işkence yapıyor, demir çubuklarla dövüyor. Ev sahibinin babası kiracıyı tokatlıyor, ev sahibinin eşi alıkoydukları kiracıya kadın kıyafeti giydirerek zorla oynatıyor. Ev sahibi, kiracıya yaptıkları işkenceyi büyük bir pervasızlıkla sosyal medyada paylaşıyor. Hiçbir suçun gerekçesi olamaz, ancak ev sahibi mahkemede kiracının telefonunu çaldığını iddia ediyor. Mahkeme de kiracıyı alıkoyan, işkence yapan, kadın kıyafetleri giydirerek aşağılayan ve bunları sosyal medyada paylaşan Ozan U, Osman U, Mine U, Volkan K, Semih S adlı sanıkların hepsini serbest bırakıyor. 

Diyelim

Yazının Devamı

Demokrasinin sonu mu geldi? Avrupa’da da protesto hakkı engelleniyor!

14 Temmuz 2024

Dünyada, bireyin varoluşsal korkularından beslenen faşizm yeniden sahnede. En demokratik ülkelerde hukukun üstünlüğü, bireysel haklar tehdit altında. Özgürlükler ülkesi Amerika’dan sonra demokrasinin beşiği sayılan birçok Avrupa ülkesinde en barışçıl protestolar bile orantısız güçle engelleniyor.  

Demokrasi, artık ilkesel olarak bu çağın ihtiyaçlarına karşılık vermiyor olabilir mi?  

Uluslararası Af Örgütü’nün 21 Avrupa ülkesinde protestoların durumunu ele alan son raporu bu tespiti doğruluyor. Rapora göre; Avrupa protesto hakkını koruma konusunda isteksiz. Protestolara karşı gereksiz ve aşırı güç kullanımı yaygın. Protestoların çoğu gözaltı ve yargılamalarla sonuçlanıyor. Buna karşılık barışçıl toplanma hakkı sistematik olarak gerilemekte.

★★★ 

Avrupa ülkelerinde protesto hakkının tehdit altında olduğunu gösteren çok sayıda veri var: Örneğin, Türkiye’nin de dahil olduğu rapora göre; Almanya, İspanya, Fransa İtalya, İngiltere gibi ülkelerde protestoculara

Yazının Devamı

İsimsiz bir mezar!

7 Temmuz 2024

Yıl 1952...

Algıda seçicilik bu olsa gerek!

Ressam Abidin Dino’nun evini arayan polis eserlerinde yer alan Dino’nun imzasını orak-çekice benzetti.

Böylece çoğu seramik eserler, kutulara yerleştirilip “delil” olarak emniyete götürüldü.

Savcılık; Dino’nun seramiklerin üstündeki soyut çizimler ve attığı imzayla komünizm propagandası yaptığı iddiasında bulundu.

Abidin Dino yurtdışında ve bu gelişmelerden haberi yok!

Bilirkişi, Polis Koleji öğretim görevlilerinden oluşturuldu. Güzel sanatlar uzmanı olmayan bilirkişi heyetine Abidin Dino’nun öğretim üyesi, dilbilimci, çevirmen ve yazar olan eşi Güzin Dino karşı çıkınca, savcılık bu kez, aralarında ortaokul resim öğretmeni ve desinatör olan yeni bir bilirkişi heyeti tayin etti. Bu bilirkişi heyeti de “seramiklere orak-çekiç resimleri çizildiği” yönünde görüş bildirdi.

Seramikler içerisinde en kuvvetli delil ise bir çaydanlık!

Yazının Devamı

Netanyahu’nun son yemeği...

30 Haziran 2024

Yıl 2016. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun aşırı sağcı politikalarını ve yolsuzluk iddialarını protesto etmek isteyen heykeltıraş Itay Zalait, Tel Aviv’de dört metre boyunda altın kaplama bir heykel yaptı. Rabin Meydanı’na diktiği heykelin adı: “Kral Bibi.” Zalait, Netanyahu’nun bu heykeliyle İsrail’deki ifade özgürlüğünün sınırlarını test etmeyi amaçladığını söyledi.

Heykel, İsrailliler arasında derin bir ayrılık yarattı. Netanyahu’nun diktatör olarak tasvir edilmesine bazıları öfkelendi, bazıları heykelin önünde alay ederek eğildi, bazıları da sopalarla vurarak devirmeye çalıştı. Heykel sonunda devrildi. Bazı İsrailliler heykelin kafasını ayaklarıyla ezip poz verdi ve “Bibi defol” sloganları attı. Zalait, kırılmış eserini bir kamyonetin arkasına yükleyerek meydandan ayrıldı.

Dönemin İsrail Kültür Bakanı Miri Regev, heykeli Netanyahu’ya karşı nefret söylemi olarak nitelendirdi ve devlete bağlılığını göstermeyen sanat kurumlarından devlet desteğinin çekileceğini açıkladı. Buna karşılık, Zalait

Yazının Devamı

Özür yoluyla adalet!

23 Haziran 2024

Dünya siyasetinde ‘özür dilemek’ dikkat çeken kolektif bir davranış biçimi haline geldi. Irkçılık, sömürgecilik, toplumsal mağduriyet ve demokratik olmayan davranışlar nedeniyle liderler hem kendi halklarından hem de diğer ülkelerden özür diliyor. Bu tutum, son dönemde dünya genelinde giderek yaygınlaşıyor. 

Geçtiğimiz günlerde İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, 1970-1991 yılları arasında 30 bin kişinin virüs bulaşmış kanla tedavi edilmesiyle ilgili raporun yayınlandığı günü, İngiliz devleti için utanç günü ilan etti, kurbanlardan özür diledi ve milyarlarca pound tazminat ödeneceğini duyurdu. Sunak’ın bu özrü, tarihsel adaletin sağlanması ve toplumsal iyileşmenin başlaması için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. 

Ülkeler ve siyasetçiler tarafından yapılan özürler, sadece geçmişte yaratılan mağduriyetlerin ya da hataların kabulü anlamına gelmez; aynı zamanda bu hataların tekrarlanmaması için bir taahhüt ve gelecekte daha adil ve barışçıl bir

Yazının Devamı