Dünyanın en prestijli sözlükleri ve kurumları, her yıl seçtikleri kelimelerle zamanın ruhunu yansıtmaya çalışır.
Oxford Sözlüğü “Brain rot” (beyin çürümesi) ifadesini yılın kelimesi olarak seçti.
Collins Sözlüğü “Brat”(Şımarık) kelimesinde karar kıldı.Cambridge Sözlüğü de “Manifest” i yılın kelimesi olarak belirledi.
TDK’nın seçtiği Algoritma”, “dijital yorgunluk”, “kalabalık yalnızlık”, “merhamet”, “yabancılaşma”, “yapay zekâ” ve “yüzleşme” kelime ve kavramlarla ilgili oylama ise bugün sonuçlanacak.
Oxford, Cambridge, Collins ve Türk Dil Kurumu’nun 2024 yılı için belirlediği kelimeler, küresel düzeyde ortak bir bilinçle bireysel deneyimlerin çatıştığı karmaşık bir tablo çizse de bu kelimeler, aynı zamanda yaşadığımız çağın kolektif çelişkilerini de ortaya koyuyor.
Oxford’un seçtiği beyin çürümesi; önemsiz, gereksiz, içi boş materyallerin aşırı tüketimi sonucu insanların zihinsel veya entelektüel durumunun bozulması anlamına geliyor.
Bilgi kirliliğinde boğulan zihnimizi, yüzeyselliğimizi ve tükenmişliğimizi temsil eden bu kavram sosyal medyanın hayatlarımızı istila etmesinin bir sonucu.
Ancak sorunu tespit etmek, çözüm üretmiyor.
Çünkü beyin çürümesi dediğimiz şeyi üreten modern toplumun yaşam iksiri haline gelen vazgeçemediğimiz teknolojiler…
Belki de bu kelimeyi seçenler bile, bu çürümenin parçası olabileceklerini fark etmiyor olabilirler.
Cambridge’in seçtiği “Manifest” (açığa çıkarmak, ilan etmek) ise hayli ironik. Birincisi kelimenin anlamı tamamen değişmiş.
Kelimenin yeni anlamı, güçlü şekilde inanılan hayallerin görselleştirme ve olumlu düşünce yoluyla gerçeğe dönüşebileceği fikrini yansıtıyor.
“Manifest” bir arzuyu temsil ediyor, ama o arzunun gerçekleşmesi için gereken altyapıyı sunmuyor.
Collins’in seçtiği “Brat” (şımarık çocuk), modern toplumun bireyci, narsistik yönüne odaklanıyor. Şımarıklık, sadece bireyleri değil, aynı zamanda toplumun genel davranışlarını da simgeliyor. Sosyal medyada kendi önemini abartan bireylerden, küresel politik arenada empati ve adalet duygusunu yitirmiş liderlere kadar bu kavram, bir eleştiri olarak öne çıkıyor.
Ancak burada da bir ironi var: Bu “şımarıklık” eleştirisi, aynı zamanda tüketim kültürünün, reklamcılığın ve kapitalist düzenin teşvik ettiği bir davranış biçimi. İnsanların bireysel mutluluğu, toplumsal refahın önüne geçiyor ve bu eğilim, sistemin devamını sağlıyor.
Türk Dil Kurumu’nun sunduğu kelimeler ise hem bireysel hem toplumsal düzeyde derin anlamlar taşıyor. Türkiye hem küresel değişimlere hem de kendi içsel dönüşümüne paralel olarak “Dijital yorgunluk”, “kalabalık yalnızlık”, “merhamet”, “yabancılaşma”, “algoritma”, “yapay zeka” ve “yüzleşme” olarak belirlenen kelimelerden hangisini seçer bilmiyorum.
Ama insanlar genellikle olmayan, mahrum oldukları şeyi konuşur.
Toplumsal kutuplaşmanın en belirgin olduğu dönemlerde merhamet ya da yüzleşme gibi kelimeler fazla idealist olsa da bana göre “merhamet” ve yabancılaşma toplumsal kutuplaşma ve ekonomik zorlukların derinleştiği bir dönemde, empati ve insani değerleri yeniden hatırlatma çağrısı olabilir
Dijital yorgunluk veya kalabalık yalnızlık gibi kavramlar, beyin çürümesi gibi modern yaşamın yarattığı paradoksları ve toplumsal değişimi yansıtıyor.
Bu kelimeler hem duygusal hem de kültürel bağlamda geniş bir kabul bulabilir.
Sonuç olarak hangi kelimeyi seçerseniz seçin!
2024’ün bütün kelimeleri hem umudu hem de çöküşü temsil ediyor.
Dolayısıyla kelimeler, hayatı deneyimlediğimiz ölçüde her birimizin benliğinde derin bir izlenim, iz bırakacaktır.
Sorun kelimeleri sadece tartışacak mıyız yoksa kelimelerle hayatımıza dokunacak bir dönüşüm yaratabilecek miyiz?