PKK’nin feshi ve silahlı mücadelesini sona erdirmesi tarihi bir karardır.
Ancak sonuç değil, barışa giden yolda atılan ilk adımdır.
Dolayısıyla bu karar PKK’nın stratejik bir pozisyon güncellemesi gibi okunmalıdır.
Örgütün kararda siyasi alan kazanma, uluslararası destek arama, Öcalan’a alan açma gibi talepleri son derece anlaşılır olsa da barışın nasıl dizayn edileceği daha önemli bir mesele.
Bu da sürece devletin nasıl karşılık verip vermeyeceğiyle şekillenecek.
Çünkü devlet karardaki samimiyeti mutlaka test edecektir:
Mesela kararda “PKK adıyla yürütülen çalışmalar sonlandırıldı” ne demek? Bu ifade yalnızca isim değişikliği veya yeni bir yapılanmaya geçişin işareti olabilir mi?
Ya da kararda içinde sıkça geçen “demokratik çözüm”, “hukuki güvence” ve “Öcalan’ın rolü” gibi ifadeler, devletin adım atmaması halinde bu kararların askıda kalabileceğinin sinyalini mi veriyor?
Ayrıca metne barışla çelişen “Soykırım” kelimesinin dikkatle yerleştirilmiş olması, uluslararası arenada meşruiyet arayışının devam ettiğinin de bir göstergesi sayılabilir mi?
Bilmiyoruz.
Bu sorulara ve kuşkulara yer vermemek adına kararda daha net ifadeler kullanılabilirdi.
Ama şunu söyleyebiliriz:
Niyet değil sonuç önemli.
Barışa dair beyanlar, ancak topluma güven veren açık ve tutarlı bir duruşla anlam kazanabilir; atılacak adımlar sözde kalmamalı, toplumun kaygılarını gözeten bir dille güçlendirilmeli.
Yoksa kim barışa hayır diyebilir ki?