Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ben uzun ve soğuk kışın bitip baharın gelmekte olduğunu her yıl İKSV’nin düzenlediği festivallerin sinyalleriyle hissetmeye başlıyorum. Hani birinci cemre, ikinci cemre benim için biraz film, müzik, caz diye gidiyor. Nisan geldi sayılır, 11’inde başlıyor film şenliği. Ama biz bu arada temmuz sıcağını ‘serinletmesini’ umduğumuz 32. İstanbul Caz Festivali’nin heyecanını yaşamaya başladık bile.

İlk üç günün programı ocak ayında duyurulmuş, açılışın 1 Temmuz akşamı altı Grammy, üç Latin Grammy ödüllü Kübalı piyanist, besteci, aranjör Chucho Valdes ile yapılacağını müjdelemişlerdi.

Haberin Devamı

İkinci günün yıldızları Hermanos Guiterrez idi; yeniden yükselen Latin gitarın öncüsü kabul edilen Alejandro ve Estevan. Dün The Marmara Taksim’de düzenlenen basın toplantısında programı açıklayan festival direktörü Harun İzer, iki kardeşin Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nu sadece iki gitarla sarıp sarmalayacağının altını çizdi. Ama zaten Guiterrez’lerin müziğini dinlerken başka tek tını istemiyor insan. Rolling Stone’a verdikleri röportajda “Şarkıcıya ihtiyacımız yok, gitarlarımız bizim için şarkı söylüyor” demişler, çok haklılar.

Cazın buluşturan ruhu

Pek çoğumuz için en çok heyecan yaratan isim de Max Richter olmuştu. Irak Savaşı’na karşı “The Blue Notebooks”u, Suriye iç savaşından doğan mülteci krizine dair “Exiles” albümünü yapan, ‘daha yavaş bir yaşam için manifesto’ niteliğindeki “Sleep”i dijital platformlarda tüm zamanların en çok dinlenen klasik müzik kaydı olan Richter… “The Last of Us” diyelim, “Black Mirror” diyelim, 3 Temmuz’da da ilk kez İstanbul’da olacak diyelim.

Ama tabii Caz Festivali 17 gün, bu da 40 konser (Gregory Privat ve Tolga Bilgin, Chiara Civello, Hakan Başar Trio ve Michelangelo Scandroglio, Jazzmeia Horn, Meshell Ndegeocello, Rogê, Meltem Ege, Kerem Görsev Quintet ve daha birçok isim) ve çokça keşif demek. Bir de şehrin farklı mekânlarına yayılan caz ruhu. Bu sene kampanyalarında ‘Cazda buluşalım’ sloganını kullanmışlar. Afiş ve reklam fotoğraflarında da toplu taşıma araçlarında yan yana tutunan eller. Tutunma yerleri birer enstrüman parçasına dönüştürülmüş. Bir toplum en çok neye ihtiyaç duyuyorsa en çok onun sözü ediliyor doğal olarak… ‘Buluşma’ mesela.

Haberin Devamı

İlk yıllarında bir Harbiye Açıkhava, bir Esma Sultan vardı Caz Festivali’ne ev sahibi olan, bugün Fransız Sarayı’ndan İtalya Başkonsolosluğu Bahçesi’ne, Swissotel Bosphorus Sultan Park’tan Hilton İstanbul Bosphorus Gün Bahçesi’ne pek çok seçenek eklenmiş durumda. Ama ‘buluşmaya’ en elverişli etkinliklerin başında tabii ki Parklarda Caz ve ücretsiz konserleri geliyor. Yaz-park-caz üçlemesinin 12-13 Temmuz tarihli programları henüz açıklanmış değil. Yine ‘buluşturan’ etkinliklerden geleneksel “+1’li Gece Gezmesi” ise Kadıköy’de iki geceye yayılmış durumda. 16-17 Temmuz geceleri Moda Sahnesi ve Kadıköy Sineması’nda türler arası keşiflerle dolu bir müzik rotası maceraperest ruhları bekliyor.

Toplu taşıma demişken 13 Temmuz’da Kabataş’tan kalkıp Anadolu Kavağı’na giden caz vapurunu analım, her bölümünde farklı bir sahne, her birinde farklı müzik; New Orleans’ın brass band geleneğini günümüze taşıyan üflemeliler beşlisi Brassist, cazın erken dönem örneklerinden oluşturduğu repertuvarıyla Kamucan Yalçın and Friends ve 1920’lerin geleneksel caz, Dixieland ve New Orleans blues repertuvarıyla Kaan Arslan Co.

Haberin Devamı

Keşiflerle ve buluşmalarla dolu bir yaz umuduyla beklemeye değer. Yalnız biletler 14 Mart’ta satışa çıkıyor, onu unutmadan.