Yaş farkını tersine çeviren filmler
Merve Dizdar’dan üniversite öğrencisi oldu mu olmadı mı yapay gündeminden yola çıkarak yazdığım yazıya gelen mesajlardan kadın oyuncuların bu yaş ayrımcılığından ne kadar dertli olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Ki sürpriz değil elbette, yıllardır Türkiye sinemasını geçtim, dünyada da kadın oyuncuların derdi bu. Bir yaş geliyor (çok da erken geliyor üstelik), seni birdenbire başrolden alıp aile büyüğü cast’ına ışınlıyor. Onların da hikâyeleri olmuyor, malum, orta yaşlı bireylerin bu hayattaki varoluş sebebi gençlerin aşklarını meşklerini izlemek, onları onaylamak ya da itiraz etmektir. Hele kadınlarsa…
Buna karşılık erkeklerin yaşları büyüdükçe sevgililerini oynayan kadın oyuncularınki küçülüyor. 1976 tarihli “Taxi Driver” filminden 48 yıl sonra 2024 Oscar’larında bir araya gelen Robert de Niro ile Jodie Foster için yapılan “48 yıl önce kızını oynayacak kadar küçüktü, şimdi sevgilisini oynamak için 20 yaş yaşlı” esprisi bayağı gerçeği yansıtıyor yani.
Bu konuyu “Kaybedenler Kulübü”nün yedi yıl sonra gelen devam filminde Nejat İşler’e sormuştum. İlk filmde partneri kendisinden beş yaş genç Ahu Türkpençe iken aradan yedi yıl geçmiş, Nejat İşler yedi yıl büyümüş, partneri ise kendisinden 15 yaş genç Hande Doğandemir olmuştu. Filmin diğer kadın oyuncusu Merve Çağıran daha da küçüktü. İşler’in cevabı da “Çünkü oluyor” olmuştu, filmin repliğiyle. Çünkü oluyordu evet.
Ama yapımcılara bir haberim var; tersi de oluyor. Kadınların yaşça erkeklerden büyük olduğu aşklar var, bir süredir filmlerde de epey arttı. Mesela bu 14 Şubat’ta gösterime giren “Bridget Jones” filminde 47 yaşında iki çocuklu bir dul olan Bridget’ımız (Renee Zellweger) kaybettiği kocası Marc Darcy’nin yasını tutmayı 28 yaşındaki seksi polis sevgilisiyle (Leo Woodall) bırakıyor. Yaşıtı erkeklerin (ve tabii kadınların da) önyargılı yaklaşımlarına rağmen filmin mevzuya makul bir yerden baktığını söyleyebiliriz. Yaş farklı bir ilişkinin kadın için sahip olduğu her şeyi kaybetmesine neden olacak karşı konulmaz bir tehlikeye dönüştüğü “Babygirl”de ise Nicole Kidman genç stajyeriyle tutkulu bir ilişkiye yelken açan evli ve başarılı iş kadını Romy’yi oynuyor.
Romantik komedi alanından devam edersek, yıllarca yaş farkını kadının büyük olduğu haliyle ele alan filmlerin neredeyse kayda değer tek temsilcisi Michelle Pfeiffer – Paul Rudd’lı 2007 yapımı “Kadının Olamam”dı. Başarılı bir yapımcı ve anne olan Rosie, beklemediği anda kapısını çalan aşka her ‘aklı başında’ kadın gibi karşı koymaya çalışıyor ancak sonunda duygularına ‘yeniliyordu’.
Olgun kadın – genç erkek aşkına kadının kaçtığı erkeğin kovaladığı bir maç gibi bakmak adetten zaten. Bu sene platformlarda da örneklerine rastladık. Prime Video’nun filmlerinden “The Idea of You”da (Sen İhtimali) Yine bekâr bir anne olan Solene (Anne Hathaway) kendisini Nicholas Galitzine’in oynadığı pop yıldızı Hayes’in kollarında buluyor ve bu onu en acımasız toplumsal yargılarla çarpışmak zorunda bırakıyordu. Hepsiyle baş etse bile karşısında kendi kızı dikildiğinde çaresiz kalıyordu.
Bu ilişkinin bir benzerini “A Family Affair”de de izledik. Bu kez erkek film yıldızı (Zac Afron), kadın onun asistanının annesi (yine Nicole Kidman) ve tabii gene engeller, engeller… “Lonely Planet”te Laura Dern (hadi biz de yaş farkı karşısında küçük dilini yutan magazinciler gibi parantez içine yazalım: 58) sevgilisinden ayrılıp huzurlu bir ortamda son romanını yazmaya Fas’a giden yazar, Liam Hemsworth (35) ise onun orada aşkı bulduğu genç adam olarak karşımızdalar.
Bu rüzgârların bizim topraklara da sıçraması, kadınların 40’tan sonra da aşkları, heyecanları, tutkuları olduğunu fark eden filmlerin bizde de artması temennisiyle koyalım noktayı. Gençlik güzel bir şey ama izlenebilir bütün hikâyeler orada olup bitmiyor.
